İsrail, ilhak haritalarını değiştiriyor

İsrail, Batı Şeria’daki sokakların çoğunu kontrolü altında tutuyor. (AFP)
İsrail, Batı Şeria’daki sokakların çoğunu kontrolü altında tutuyor. (AFP)
TT

İsrail, ilhak haritalarını değiştiriyor

İsrail, Batı Şeria’daki sokakların çoğunu kontrolü altında tutuyor. (AFP)
İsrail, Batı Şeria’daki sokakların çoğunu kontrolü altında tutuyor. (AFP)

Emel Şehade
İsrail, sessizce ve medyadan uzakta, 1 Temmuz’u Başbakan Binyamin Netanyahu’nun istediği ilhak planını uygulamadan ve Batı Şeria’daki Filistin topraklarında egemenliğini ilan etmeden bitirdi. Netanyahu, planı uygulamaya güç yetirememesi karşısında hezimete uğradığını belli etmemek için güvenlik ve ulusal çıkarların gerektirdiği gibi hareket ettiğini söyledi.
İsrail Başbakanı, resmi bir devlet kanalı aracılığıyla yaptığı açıklamada ülkesinin ABD Başkanı Donald Trump’ın planına ve dolayısıyla Batı Şeria’da toprak değişimine odaklı ilhak haritasına dair bir değişiklik uyguladığını söyledi. Planı belirlenen vakitte gerçekleştirme çabalarının başarısızlığı karşısında durumu bir başarıymış gibi göstermeye çalıştı.
Değişikliklere göre yerleşim alanlarını çevreleyen noktalar, Batı Şeria’nın merkezine doğru genişletilecek ve Yüzyılın Anlaşması kapsamında olmayan 20’den fazla yeri içerecek.
Haritaları Düzenleme Komitesi, bölgeleri genişletmeye yönelik ABD ve uluslararası tepkileri önlemek için anlaşmanın kapsamını korumaya çalışırken plandaki oranlarda değişiklik yapılmasını da önledi. Harita, Filistinli yetkililerin yerleşim alanlarını genişletme karşılığında el-Halil ve Ölü Deniz’in batısı boyunca çöl alanlarındaki toprak takasını ortaya oyuyor. Ancak İsrail, güvenliği koruma bahanesiyle Batı Şeria’daki sokakların çoğunu kontrolünde tutacak.

Engellerin üstesinden gelmek için ‘büyük bir adım’
ABD, söz konusu değişikliklerle ilgili doğrudan bir açıklama yapmadı. Ancak İsrail’i ‘Filistinliler için büyük bir adım atmaya ve Washington’ın Filistin yönetiminin muhalefetini azaltmak istediği adımı atmaya’ ikna etmek için iki taraf arasındaki görüşmeler ve İsrailli- ABD’li yetkililer arasındaki toplantılar aracılığıyla çabalarını iki katına çıkardı.
ABD’lilerin ortaya oyduğu öneriler, İsrailli politikacılar ve güvenlik yetkililerine göre İsrailli sağcıların plana muhalefetini azaltmak üzere toprakların C Bölgesi’nden B Bölgesi’ne aktarımını içeriyor.

Avi Berkovich
Tel Aviv ve Washington arasındaki telefon görüşmelerinin yanı sıra İsrail’de Netanyahu ile İsrailli ve ABD’li yetkililer arasında toplantılar da düzenlendi. Son toplantı, Washington’ın istediği ‘büyük adım’ hususunda uzlaşı arayan, ABD Başkanı’nın plan için atadığı temsilci Avi Berkovich ile oldu. Ancak toplantı hakkında yayınlanan bildiriye göre Netanyahu, ilhak planının egemenlik dayatmasına paralel olarak kısa bir süre içinde uygulanması konusunda ısrarını sürdürdü. Netanyahu, İsrail kamuoyuna 1 Temmuz’da planın uygulanmamasının, güvenlik ve siyasi sebeplere dayandığını söyledi.
Netanyahu daha fazla ayrıntıya ise yer vermedi. Likud Partisi mensuplarına da hitap eden Binyamin Netanyahu, ABD’lilerle diyalogun devam ettiğini, bunun bugün bile iyi ve yakın bir diyalog olarak kabul edilebileceğini kaydetti. İsrail Başbakanı, “İlhak süreci karmaşık ve açıklanamayacak birçok siyasi ve güvenlik ifadesi içeriyor” dedi.
Hükümet ortağı Benny Gantz, Trump’ın planını desteklemesine rağmen toplantılara katılmadı. Durum, iki ortak olan Netanyahu ve Gantz arasında plana dair anlaşmazlıkların yaşandığını ortaya koydu.
Gantz, düzenlediği basın toplantısında Yüzyılın Anlaşması’nı İsrail'in bölge ülkelerinden ve uluslararası toplumdan ortaklarla iş birliği ve koordinasyonla desteklenmesini gerektiren, doğru bir güvenlik-siyasi çerçeve olarak niteledi.

Önemli bölgesel fırsatlar
Yetkililerin Berkovich ile toplantısı sırasında ‘İsrail’in siyasi ve güvenlik çıkarlarına’ odaklanıldı. Dışişleri Bakanı Gabi Ashkenazi, ABD’li üst düzey yetkililerle yaptığı görüşmede şunları söyledi:
“İsrail, önemli bölgesel fırsatlarla karşı karşıyadır. Güvenlik istikrarı ve mevcut barış anlaşmalarına zarar vermeden dostumuz ABD ve komşu ülkelerimizle kalıcı bir diyalog sürdürerek, İsrail’in siyasi ve güvenlik çıkarlarını korumak için büyük bir sorumlulukla çalışmalıyız.”
İsrailliler, Berkovich’in ‘engelleri aşmanın önemi ve muhalefeti azaltmak için Filistinlilere kolaylıklar ve olumlu adımlar sunma gereği’ hakkındaki önerilerine yoğunlaştı. Berkovich’e göre bu tür adımlar, Arap ve Avrupa ülkelerini ‘Filistinlileri İsrail’e karşı boykotu kaldırmaya ve onunla müzakere etmeye’ ikna etme yoluna yönlendirebilir.

Ekonomik güvenlik
İsrail’in siyasi ve güvenlik çıkarları konularındaki endişesine paralel olarak ekonomik güvenlik önerisi de ortaya koyuldu. Ancak bambaşka bir şekilde… İşadamları, ilhak planının ekonomik güvenliğe zarar verdiği hususunda uyarı yaparken 136 işadamı, Netanyahu ve Savunma Bakanı Benny Gantz’a hepsinin imzaladığı bir mektup gönderdi.
Mektup, “Şu anda açık olan şey, İsrail vatandaşlarını tehdit eden sosyal ve ekonomik belirsizliktir. Tek taraflı ilhak, işadamları, çalışanlar, işçiler ve aileler için tüm ekonomiyle ilişkili görünen bir yönetim şeklidir” ifadelerine yer verildi. İşadamları, ‘koronavirüsün neden olduğu ekonomik krizin büyüklüğüne, işsizlik ödeneği alan yüz binlerce kişinin koşullarına ve mevcut dönemle ilgili hükümetin öncelik ölçeğini formüle etme gereğine’ dikkat çektiler.

Netanyahu’nun ağaçtan inme girişimleri
Haaretz gazetesi, ‘Netanyahu’nun bataklığı’ ve ‘Ağaçtan inme girişimleri’ manşetine yer verdi. Bazı kesimler, Gantz ile olan anlaşmazlığın sadece planı uygulama başarısızlığını haklı çıkarma girişimi olduğunu savunurken Haaretz ise “Netanyahu başını belaya sokamaz” ifadelerine yer verdi.
Haaretz’de yayınlanan yazırda şu ifadeler kullanıldı:
“Netanyahu ve Gantz, İsrail’in bir Filistin intifadası ve bölgesel genişleme riski olmadan toprakları ilhak edemeyeceğini iyi biliyor. Aynı şekilde ilhakın, çatışmanın tek çözümü olan iki devletli çözümü zayıflattığının da farkında… Bu durumun, Netanyahu açısından önemli olduğu şüphelidir. Tıpkı Gantz gibi. İlhakın, İsrail’in iki uluslu bir devlet haline gelmesine yol açacağı veya resmi bir Apartheid rejimine alternatif olacağı bilinmelidir.”

İlhakı uygulama konusunda isteksizlik
Hükümet komitelerinin ilhakın 1 Temmuz’da uygulanamamasına dair tartışmalar çerçevesinde düzenlediği toplantılarda ilhak tarihi konusundaki söylemlerinin, ‘planın uygulanmasını sağlamak için adımlar atmadan sağcıların öfkelerini engellemek amacıyla medyanın pazarlanmasından’ başka bir şey olmadığı belirtildi.
Savunma Bakanlığı Komitesi konuyu derinlemesine görüşmedi. Yurt dışındaki İsrailli temsilciler de dünyaya açıklanması gereken politikalarla ilgili en son gelişmelerden haberdar değildi.
İsrail Dışişleri Bakanlığı, hükümetin yasal danışmanı Avichai Mandelblit ile koordinasyon halinde, ilhak öncesinde incelenmesi gereken yasal konuları içeren bir belge hazırladığını ancak belgenin etkili bir şekilde incelenmediğini bildirdi.
Ulusal Güvenlik Otoritesi İstihbarat Departmanı Başkanı Rani Bild, Knesset’teki Devlet Kontrol Komitesi’ndeki bir tartışmada ilerleyen günlerde küçültülmüş bir kabine ile ilhak konusunda derinlemesine bir inceleme yapılacağını belirtti. Egemenlik dayatmasının olası sonuçlarıyla ilgili tartışma sürerken Ulusal Güvenlik Otoritesi de geçen ay Başbakan ve bir grup güvenlik yetkilisine sunulan ‘ilhakın sonuçlarına’ dair bir belge hazırladı.
Dışişleri Bakanlığı’ndan Genel Diplomasi Genel Müdür Yardımcısı Noam Katz, bakanlığının hangi senaryolara hazırlanacağını ve çalışanlarının dünya liderlerinin ilhak konusundaki sorularına nasıl cevap vereceğini bilmediğine vurguladı. Katz, “Dışişleri Bakanı, bakanlıkta tüm farklı olasılıklara hazır olacak ve sürekli olarak güncellenecek bir ekip oluşturmak için açık talimat verdi” dedi.



Netanyahu, yeni Suriye’yi diplomasiyle değil bombalarla karşılıyor: İsrail, yeni Şam yönetimini barış ortağı değil kontrol edilmesi gereken hedef olarak kodluyor

Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)
Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)
TT

Netanyahu, yeni Suriye’yi diplomasiyle değil bombalarla karşılıyor: İsrail, yeni Şam yönetimini barış ortağı değil kontrol edilmesi gereken hedef olarak kodluyor

Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)
Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)

Kasım 2025’in yağmurlu bir gecesinde, İsrail ordusunun Ramallah’ın kalbine yönelik baskını sürerken, başkanlık binasına birkaç metre mesafedeki bir noktada oturan üst düzey bir Filistinli yetkili acı bir tebessümle şunu söyledi:
“Şu an Filistin hakkında konuşmak istemiyorum. İsrail’i sömürgeci bir devlet olarak tanımlayan ezber cümleleri de tekrar etmeye niyetim yok. Şu anda konuşmak istediğim şey Suriye.”

Yetkiliye göre Suriye, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun yalnızca gerçek bir barışı istemediğinin değil, komşu devletleri de görmek istemediğinin en açık kanıtı haline geldi. Zira Şam’daki yeni siyasi liderlik, İsrail’e karşı savaş ya da düşmanlık istemediğini açıkça ilan etmiş olmasına rağmen, İsrail Suriye topraklarını son derece sert askerî operasyonlarla ihlal etmeyi sürdürüyor.
Filistinli yetkili şöyle devam ediyor:
“Hamas 7 Ekim 2023’te savaşı başlattı, Hizbullah İsrail’i vurdu, Husiler İran’ın teşvikiyle ‘destek savaşına’ katıldı… Fakat Suriye tam tersine çatışmanın dışında kalmayı seçti; hatta çok daha fazlasını yaptı.”

“İsrail için bir tehdit yok”

Saldırganlığı caydırma operasyonlarının sonrası Şam’da kontrolü devralan yeni yönetim, İsrail dahil komşu hiçbir ülkeye tehdit oluşturmadığını açıkladı.
Bununla birlikte Beşşar Esed rejiminin çökmesi ve İran ekseninin bölgedeki en stratejik üssünü kaybetmesi, Suriye ile İsrail arasında çıkarların kesiştiği yeni bir dönemi mümkün kılabilirdi.

Filistinli yetkili, “İsrailliler sanki bu gerçekleri unuttu. Suriye artık İran milislerinin oyun alanı değil” diyor.

Bu süreçte ABD, Türkiye ve Azerbaycan, iki taraf arasında arabuluculuk yapmaya hazır olduklarını bildirerek, sınırların tamamen güvenli hâle gelmesini sağlayacak güvenlik düzenlemeleri için müzakerelere davet etti. İsrail’in çekincelerine rağmen Suriye, doğrudan görüşmelere dahi razı oldu. Nitekim Dışişleri Bakanı Esad el-Şeybani ile İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer arasında altı toplantı gerçekleştirildi.

İsrail kaynaklarına göre Şam, kapsamlı bir anlaşmaya ulaşmak adına büyük esneklik gösteriyor. 1967 ve 2024’te işgal edilen tüm toprakların iadesi karşılığında tam barış anlaşmasına hazır; fakat ara formüller de değerlendiriliyor. Bunlar arasında Golan’ın 15 yıla kadar İsrail’e kiralanması veya 1974 sınırlarına dönüşü öngören bir güvenlik mutabakatı da var.

Aynı kaynaklar,  yeni yönetiminin “İbrahim Anlaşmaları”na katılmaya da sıcak baktığını, bunun İsrail’in 1948’den bu yana hayalini kurduğu tarihi bir açılım olacağını belirtiyor.

İsrail’in karşılığı: İşgal ve hava saldırıları

Tehdit politikasını seçen İsrail, Aralık 2024’ten bu yana yeni yönetimin nefes almasına fırsat vermeden askerî havaalanları ve üsleri hedef alan yaklaşık 500 hava saldırısı düzenledi. Suriye’nin savunma kapasitesinin yüzde 85’ini yok eden İsrail, 450 km²’lik Suriye toprağını işgal ederek genişliği 7 km’yi aşan hat boyunca, Şeyh Cebel'den Dera’ya kadar ilerledi. Bazı bölgelerde 20 km derinliğe kadar kara harekâtı yürüten İsrail 9 askerî üs kurdu.

frgt
Netanyahu, Salı günü Suriye'deki tampon bölgedeki İsrail güçlerini denetledi (AP)

İsrail ayrıca, “Dürzi müttefikleri koruma” gerekçesiyle iç çatışmaları körükledi. Oysa İsrail’deki Dürzi vatandaşlar bizzat İsrail hükümetleri tarafından ayrımcılığa maruz kalıyor.
Tel Aviv yönetimi, Şam’ın yeni liderliğini Nusra Cephesi bağlantıları üzerinden karalamaya çalışsa da, geçen yıllarda bizzat İsrail ordusuna bağlı sahra hastaneleri ve Safed, Hayfa, Tel Aviv’deki çeşitli merkezlerin çok sayıda Nusra üyesini tedavi ettiği biliniyor.

Netanyahu’yu kim durdurabilir?

Son günlerde İsrail’de ortaya çıkan bilgiler, ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail’e ve Netanyahu’ya “Suriye politikasındaki yanlışları” nedeniyle sert bir uyarıda bulunduğunu gösteriyor.
Trump’ın, Suudi Arabistan ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın talebi üzerine, Şam’daki yeni yönetimle daha olumlu bir yaklaşım benimsemeye yöneldiği ifade ediliyor.

frgt
Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Trump ve Eş-Şara'nın Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasını görüşmek üzere Riyad'da geçen mayıs ayında gerçekleştirdiği toplantıdan bir kare (SPA)

Trump, İsrail’in attığı adımların “yanlış ve mantıksız” olduğunu düşünürken, birçok analist Netanyahu’yu dizginleyebilecek tek gücün Trump yönetimi olduğuna inanıyor.
Ancak bunun sahadaki sonuçlarının görülmesi zaman alabilir. Bu arada şu soru giderek daha sık soruluyor: “İsrail, Suriye ile böyle bir şekilde davranarak bölgesine nasıl bir mesaj veriyor?”


İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)
TT

İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi toplantısında yaptığı açıklamada, Suriye’deki bazı silahlı grupların Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşündüğünü söyledi. Şarku’l Avsat’ın Times of Israel’den aktardığına göre Katz, İsrail’in Şam ile güvenlik anlaşması ya da normalleşme yolunda olmadığını belirterek, Suriye ordusu ya da ülkedeki farklı milislerin İsrail yerleşimlerine saldırma veya Suriye’deki Dürzi toplumunu yeniden tehdit etme ihtimaline karşı hazırlık yapıldığını ifade etti.

Katz, Husilerin de Golan Tepeleri’ne yönelik olası bir kara harekâtını değerlendirdiğini söyledi.

Öte yandan, İsrail güçleri Aralık 2024’te Beşşar Esad rejiminin çöküşünün ardından Suriye’nin güneyinde dokuz noktada konuşlandı. Bu noktaların büyük bölümü, iki ülke arasındaki sınırda Birleşmiş Milletler tarafından izlenen tampon bölgede yer alırken, konuşlanma alanları arasında Cebel Hermon’un (Şeyh Dağı) Suriye tarafındaki iki nokta da bulunuyor.

İsrail, bu birliklerin İsrail yerleşimlerini korumak ve düşman unsurların eline geçtiğinde tehdit oluşturabilecek silahları güvence altına almak amacıyla Suriye topraklarında yaklaşık 15 kilometre derinliğe kadar faaliyet yürüttüğünü açıkladı. Bu potansiyel tehdit unsurları arasında Lübnan Hizbullahı ile İran destekli diğer milis gruplar da yer alıyor.

Suriye’nin güneybatısında bulunan Golan Tepeleri, başkent Şam’ın yaklaşık 60 kilometre batısında yer alıyor ve toplamda 1.860 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. İsrail, Haziran 1967 Savaşı sırasında bölgenin yaklaşık 1.250 kilometrekarelik kısmını işgal etmiş, 1981’de ise fiilen ilhak etmişti. Ancak bu ilhak, bölgeyi hâlen işgal altındaki Suriye toprağı olarak kabul eden Birleşmiş Milletler tarafından tanınmıyor.


BM: İsrail–Hizbullah ateşkesi kırılgan, belirsizlik devam ediyor

İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
TT

BM: İsrail–Hizbullah ateşkesi kırılgan, belirsizlik devam ediyor

İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)

Birleşmiş Milletler’in Lübnan Özel Koordinatörü Jeanine Hennis-Plasschaert, Perşembe günü yaptığı açıklamada, hükümetin aldığı önemli kararlar ve Lübnan Silahlı Kuvvetleri’nin güçlendirilmiş varlığına rağmen ülkenin güneyindeki belirsizlik ortamının devam ettiğini belirtti. Hennis-Plasschaert, bu iki unsurun “normalleşme yolunda temel bir zemin oluşturduğunu” söyledi.

Hennis-Plasschaert, “Birçok Lübnanlı için çatışma düşük yoğunlukla da olsa sürüyor. Mevcut durum devam ettiği sürece, düşmanlıkların yeniden tırmanma ihtimali ortadan kalkmış değil” ifadelerini kullandı.

BM yetkilisi, mevcut fırsatın değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Diyalog ve müzakereler tüm sorunları çözemeyebilir; ancak taraflar arasında karşılıklı anlayışın oluşmasına katkı sağlar ve en önemlisi, istenen güvenlik ve istikrara giden yolu açar” dedi.

İsrail ile Hizbullah arasında geçen yıl Kasım ayında, Gazze’deki savaşın yol açtığı bir yılı aşkın karşılıklı bombardımanın ardından ABD arabuluculuğunda ateşkes sağlanmıştı. Ancak İsrail, anlaşmaya rağmen Güney Lübnan’daki bazı noktalarda varlığını sürdürürken, ülkenin güneyi ve doğusuna yönelik saldırılarına devam ediyor.