Sudan’da Cilt beyazlatma ürünleri hızla yayılıyor

Kremleri kullanmanın tehlikeli olduğu uyarıları yapılıyor, diğer yandan ise kızların neden koyu tenden kaçtıkları merak ediliyor

Ten beyazlaştırıcı ürünler, Sudan’daki pazar ve dükkanlarda rastgele bir şekilde satılıyor (Hasan Hamid)
Ten beyazlaştırıcı ürünler, Sudan’daki pazar ve dükkanlarda rastgele bir şekilde satılıyor (Hasan Hamid)
TT

Sudan’da Cilt beyazlatma ürünleri hızla yayılıyor

Ten beyazlaştırıcı ürünler, Sudan’daki pazar ve dükkanlarda rastgele bir şekilde satılıyor (Hasan Hamid)
Ten beyazlaştırıcı ürünler, Sudan’daki pazar ve dükkanlarda rastgele bir şekilde satılıyor (Hasan Hamid)

Cemal Abdulkadir Bedevi
Sudanlı kadınların cilt tonunu beyazlatıcı kozmetik ürünler kullanarak güzel ve doğal koyu ten renklerinden beyaza kayan daha açık renklere kaçma fenomeni korkutucu ve çarpıcı bir şekilde yayılıyor. Tüm uyarılara, uzmanların ifade ettiğine göre halk sağlığını tehdit edecek derecede uzun ve kısa vadedeki sağlık risklerine rağmen bu ürünlere yönelik talep ve kullanım oranı artıyor. Öyle ki, artık yalnızca kadınlar ile sınırlı kalmayan bu fenomen, erkeklere de sıçramış durumda

Yasaklanmış ve müreffeh ticaret
Yaygın talep, çeşitli pazarlar ve dükkanlardaki rastgele beyazlatıcı kozmetik ticaretinin artmasına neden oldu. Bir krem satıcısı olan Ali Yusuf Beşir, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, piyasada çoğu Batı Sudan şehirlerinden kaçakçılık yoluyla Hartum'a getirilen ve ten rengi açıcı olarak kullanılan farklı farmasötik formlarda 40 ila 60 çeşit kremin bulunduğunu söylüyor. Yetkililer tarafından yasaklanmış olmasına rağmen baharatçılara, küçük hırdavatçı dükkanlarına ve yol kenarlarına kadar düşen bu krem satışlarının tüm Sudan’da kârlı bir ticaret haline geldiğini de ekliyor.

Uyarılar ve gerçek tehlikeler
Şarku’l Avsat’ın aktardığı habere göre Dermatoloji uzmanı Dr. Rila Avad, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, beyazlatıcı kremlerin cilde, beyne, böbreklere ve karaciğere zarar verecek yüksek riskli kimyasal bileşenler içerdiğini söylüyor. Enjeksiyon yoluyla beyazlatmanın en tehlikelisi olduğunu söyleyen Avad, zararının tüm hayati vücut organlarına sıçradığını vurgulayarak şöyle söylüyor:
“Kozmetik ürün, hap ve enjektör formlarındaki ürünlerin çoğu, bilimsel onay almaları için gerekli uluslararası standartları karşılamamalarına rağmen ilaç veya tıbbi kozmetik olarak sertifikalandırılmıştır. Hepsinde aynı risk vardır. Toplum üzerindeki derin sonuçlarını ele almak için bu fenomenle her açıdan mücadele etmek, bu minvalde hep birlikte çaba göstermek gerekiyor.”
Independent Arabia’ya konuşan Eczacı Berir Mustafa ise, son zamanlardaki bu fenomeni hem rahatsız edici hem de korkutucu olarak tanımlıyor. Söz konusu ürünlerin cıva, kortizon, steroid, aynı zamanda melanini (güneş ışığından koruyan koyu pigmentler) yok eden diğer kimyasallar gibi teni beyazlatmaya yarayan ve cilt tarafından doğrudan emilen bir grup toksik ve kimyasal madde içerdiğini, bu maddelerin böbrekler, karaciğer gibi vücuttaki bazı hayati sistemlerin işlevlerini etkilediğini de ekliyor. Nitekim ciltteki melanin seviyesinin azaltılması, genellikle küçük bir kırmızı nokta ile başlayan ve hızla vücuda yayılan cilt kanseri olasılığını artıyor. Mustafa, ifadelerine şu şekilde devam ediyor:
“Cilt rengini açan kozmetiklerin hepsi sağlığa zararlıdır. Yalnızca gerektiğinde bir doktor gözetiminde, belirli bir süre için kullanılmalıdır. Yalnızca rengi açma arzusuyla böyle rastgele bir şekilde kullanımı ise kısa vadede çatlaklar, tahrişler, cilt enfeksiyonları, yanıklar, deformasyonlar, koyu halkalar, yüz ve ellerde koyu lekelere sebebiyet verir.”

Beyazlatıcı krem mağdurları
Hartum Hastanesi'nde görevli bir dermatoloji uzmanı, Independent Arabia’ya verdiği demeçte, cilt rengini açıcı krem ​​ve losyonların kullanımından kaynaklanan ciltte deformasyon, egzama, cilt kararması, vitiligo, alerji gibi cilt hastalıklarında belirgin bir artış yaşandığını bildirdi. Kremlerin aşırı kullanımının ortaya birçok kurban çıkardığını söyleyen kaynak, bazı cilt deformasyonlarının tedavisinin zor olduğunu da ekledi.
Independent Arabia’ya konuşan ancak yalnızca ilk ismini vermekle yetinen bir üniversite çalışanı Takva, bu kremlerle ilgili tecrübesini anlattı. Bu kremleri bağımlılık derecesine kullandığını söyleyen Takva, artık kullanmadan önceki haline dönmenin mümkün olmadığını; gelirinin yarısından fazlasını bu yolda tüketmesine, zararlarından haberdar olmasına rağmen kullanmaktan vazgeçemediğini belirtti. Aynı zamanda “Ne yazık ki gençler ve erkekler, genellikle ten rengine odaklanmaya başladı. Öyle ki, ten rengi, evlenecek kız seçmek konusunda temel standart haline geldi. Ben de bu yüzden bu işe bulaşmış oldum. Şuanda bu kremleri kullanmayı bırakmam cildimi eskisinden daha kötü bir hale getirecek, bu yüzden bırakamıyorum” ifadelerinde bulundu.

Karşı kampanyalar
İlaç ve Toksinler Ulusal Konseyi, web sitesi aracılığıyla cilt beyazlatıcı veya aydınlatıcı kozmetik ürünlerinin kullanımını azaltmak için kampanya yürütmeye başladı. Bu minvalde, içerdiği yasaklı maddeler dolayısıyla tedavülü tehlikeli ürün ve içeriklerin listesi yayınlandı.
Konsey, çeşitli farmasötik formlarda bulunan kortizon bileşiklerinin kullanıldığı ürünlerin egzama ve sedef hastalığı tedavisinde kullanıldığı, ciltteki gerekli melanini azalttığı konusunda uyarıda bulundu.
Tüketiciyi Koruma Derneği Genel Sekreteri Yasir Mirgani ise söz konusu ürünlerin popülaritesinin cilt kanserine neden olacakları hakkındaki tüm uyarılara rağmen artmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Aynı zamanda erkeklerin de bu ürünleri geniş ölçüde kullandığını söyledi.
İçeriklerin, menşei ülkelerin ve açıklamaların gizlendiği sahte kozmetik ürünlerin de çıktığını ve ne içerdiği belirsiz karışımların tedavüle girdiğini belirten Mirgani, daha da kötüsü fahiş fiyatlara rağmen beyazlatıcı enjeksiyonların revaçta olduğunu bildirdi. Bu konuda caydırıcı cezaların, kozmetik satan mekan ve dükkanların ruhsatlandırılmasıyla ilgilenen bir organın olmadığını, Sudan televizyon kanallarında yanıltıcı reklamların yayınlandığını söyleyen Mirgani, derneğin tüketiciyi korumakla ilgilenen devlet kurumları ile birlikte hareket ettiğini, bu ürünlerle temel pazarlarda mücadele etmek için çeşitli kampanyalar düzenlediklerini zikretti.

“Koyu ten, cazibesi sınırları aşan bir güzelliktir”
Independent Arabia’ya konuşan sosyolog Dr. Aliye Abdullah Medeni, beyazlatma kültürünün yaygın bir hale gelişini televizyon kanallarında maruz kalınan görüntüler dolayısıyla özentiliğe ve taklit etme isteğine bağlıyor. Bunların en güzel olanın beyaz cilt olduğu algısı oluşturmaya çalıştığını, böylece koyu renk tenden memnuniyetsizliğe neden olduğunu ve kadınların kendilerine olan güvenini sarstığını dile getiren Medeni, bu tehlikeli fenomenle mücadele etmek için sosyal ve sağlık bilinci kampanyaları düzenleme çağrısında bulundu. Aynı zamanda bu kremlerin tıbbi çerçevelerin dışında kullanılmasının yasaklanması, kaçakçılıkla mücadele edilmesi, Sudan sosyal mirasına odaklanılmasını talep etti. Zirâ Sudan kültüründe büyük şair ve sanatçılardan çıkan şiir ve şarkılar, koyu tene uğrunda methiyeler düzülecek bir değer biçiyor. Sanatçı İbrahim el-Kaşif’in yazdığı “Esmer olan güzeldir” şarkısında “Esmer, beni mest eden bir renktir. Kara sürmeler ise geceyi hatırlatan gözlerdir” sözleri geçiyor. Suriyeli sanatçı Zeyna Aftimus’un seslendirdiği şarkıda aynı zamanda “Koyu ten, cazibesi sınırları aşan bir güzelliktir” sözleri de geçiyor.



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.


Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.