Yemen: Griffiths, planını Husilere onaylatmayı başarabilecek mi?

Dün Sanaa’da toplanan silahlı Husi unsurların arasında bir çocuk
Dün Sanaa’da toplanan silahlı Husi unsurların arasında bir çocuk
TT

Yemen: Griffiths, planını Husilere onaylatmayı başarabilecek mi?

Dün Sanaa’da toplanan silahlı Husi unsurların arasında bir çocuk
Dün Sanaa’da toplanan silahlı Husi unsurların arasında bir çocuk

Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths göreve getirilmesinden bu yana iki yılı aşkın bir süre içinde, daha önce ele aldığı anlaşmazlık dosyalarıyla dolu diplomatlık geçmişine katkıda bulunacak bir şeyi başarmaya çalışıyor. Bununla birlikte, onun çabaları şu ana kadar, “göle maya” çalmaya çalışmaktan geri durmayan kişi gibi Yemen halkının konsensüsü açısından hala başlangıç noktasında bulunuyor.
Griffiths, ateşkes için “ortak bir ilan” çıkarmayı, insani ve ekonomik önlemleri kabul etmeyi ve kapsamlı çözüm için müzakere yollarını başlatmayı içeren en güncel planının taslağını sunmak için Riyad ve Maskat’ı kapsayan bölgedeki yeni turunu kısa bir süre önce tamamladı. Ancak birçok gözlemci, Husilerin bu tür girişimleri reddederek kaçınması, askeri olarak genişlemenin yollarını araması ve devrimin ayaklarını sağlamlaştırmaya çalışmasını dikkate alarak, Griffiths’in bu çabasının önceki girişimlerinden farklı olmayacağına inanıyor.
Uluslararası temsilci, geçtiğimiz Mart ayındaki ortak beyan teklifini sunduğundan beri, meşru hükümet, üç kolda ilerleyen girişimin netleşmesini bekleme konusunda ilk onayını verdi. Ancak Husi kanadı, mümkün olan tek çözümün “kapsamlı çözüm belgesi” olarak adlandırdığı ve sunduğu çözümde olduğunu açıkça ilan etti. Husiler bu belgede, BM Güvenlik Konseyi’nin 2216 sayılı kararı ve diğer ilgili prensiplerden uzak bir biçimde, devletler ve milletlerarası arenada tanınırlık etmeyi ve Yemen’de devrimin kalıcı hale getirilmesini istiyor.
Husilerin sözcüsü Muhammed Abdusselâm Filîte, Griffiths’in son girişimleri hakkında Twitter hesabı üzerinden yaptığı yorumda, “Bunların sadece aslı esası olmayan evhamlara hizmet eden ABD-İngiliz propagandası olduğu” ifadelerine yer verdi. Bu arada, Husilerin önde gelen lideri Muhammed Ali el-Husi, yukarıda işaret edilen “kapsamlı çözüm belgesinde” grubun ortaya koyduğu prensiplerden ödün vermeyeceğini teyit etti.
Konuyla ilgili olarak, Şarku’l Avsat’a açıklamada bulunan diplomatik kaynaklar, BM Özel Temsilcinin Umman Sultanlığı’nda 24 saatten daha fazla vakit geçirmediğine işaret ederek, Griffiths’in Maskat’a yaptığı son ziyareti sırasında aslında Husilerler de bir araya gelmek istedi bildirdi. Ancak Husiler bu talebe olumlu ya da olumsuz bir cevap vermedi. Sızıntıların, Husi heyetin Griffiths buluşması için Maskat’ta kalmayı reddedip etmediğini doğrulamaması, elçinin programının sadece Ummanlı yetkililerle görüşmekten ibaret olduğunu gösteriyor. Griffiths’in geçen ay BM Güvenlik Konseyi’ne sunduğu son brifinginin, Yemen’de barışı sağlama konusuna yaklaşımını detaylandırmada her zamankinden daha az iyimser olması da bunun bir işaretiydi. Zira Griffiths, kendisinden önceki temsilcilerin başarısız olduğu bu krizin bu yıl içinde son bulacağını belirtmişti.
Griffiths’in yakın zaman önce meşruiyet liderlerine ve Riyad’da onları destekleyen taraflara getirdiği “ortak deklarasyon taslağı” yeni bir “uluslararası tuzak” olup olmadığına bakılmaksızın ‘Stockholm Anlaşması’na” benzer şekilde detaylardan oldukça yoksun. Yemenli siyasilerin büyük bir kısmı, şiddetin tırmanışını azaltmaya yönelik her türlü çabanın, müzakerelerin devam etmesinin veya insani ve ekonomik sorunların çözümünün önündeki en önemli engelin Husiler olduğunu düşünüyor.



Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi: Taleplerimizin reddedilmesi ve “ayrılıkçılıkla” suçlanması ‘kasıtlı bir hile’

SDG unsurları Haseke'de (Reuters)
SDG unsurları Haseke'de (Reuters)
TT

Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi: Taleplerimizin reddedilmesi ve “ayrılıkçılıkla” suçlanması ‘kasıtlı bir hile’

SDG unsurları Haseke'de (Reuters)
SDG unsurları Haseke'de (Reuters)

Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi (KDSDÖY) tarafından dün yapılan açıklamada, Kürtlerin taleplerinin reddedilmesini ve ‘ayrılıkçılıkla’ suçlanmasını ‘Suriye'nin otoriterliğe karşı mücadelesi gerçeğinin kasıtlı olarak çarpıtılması’ olduğu belirtilerek, Suriye topraklarının birliği konusunda taviz verilmeyeceği vurgulandı.

Reuters’ın aktardığı açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Bugün ortaya koyduğumuz talepler, yani çoğulcu demokratik sistem, sosyal adalet, cinsiyet eşitliği ve tüm bileşenlerin haklarını güvence altına alan bir anayasa yeni talepler değil, 2011 yılından bu yana Suriyelilerin uğruna sokağa döküldükleri taleplerin özüdür. Suriye halkı, on yıllardır iktidarı ve serveti tekelinde tutan, yerel yönetimleri dışlayan ve ülkeyi arka arkaya krizlere sürükleyen merkezi bir rejim altında acı çekmiştir. Bugün, yeni Suriye'nin inşasında etkin ortaklar olmayı hedefliyoruz.”

Siyasi sürece katılmanın stratejik bir tercih olduğunu vurgularken, Suriye yönetimi ile görüşmelerin başarıya ulaşması için çalışacaklarını belirten KDSDÖY, “Demokratik temeller üzerinde devlet kurumlarına entegre olmaya ve tüm Suriyelilerin beklentilerini yansıtan yeni bir anayasanın hazırlanmasına katılmaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Toprak bütünlüğü ilkesi

KDSDÖY, Suriye'deki tüm tarafları ‘ulusal sorumluluklarını yerine getirmeye, nefret ve şiddet söylemlerini terk etmeye ve ülkeyi yıkıcı iç çatışmalara sürüklemeye yönelik tüm girişimlere karşı çıkmaya’ çağırdı.

Suriye topraklarının birliğinin tartışılmaz bir ilke olduğunu ve demokratik özyönetim vizyonunun ve ulusal değişim projesinde bizimle birlikte olan tüm siyasi güçlerin sabit bir temeli olduğunu vurgulayan KDSDÖY, bu konuda aşırıya kaçmanın, siyasi çözüm fırsatlarını baltalamak isteyenlere yarar sağlayacağı uyarısında bulundu.

KDSDÖY, Suriye hükümeti ile ABD ve Fransa hükümetlerinin temsilcilerinin de katıldığı son toplantıların, ‘Suriye devriminin başlangıcından beri hep istediğimiz ciddi bir Suriye-Suriye diyalogu sürecini başlatmak için çok önemli bir adım’ olduğunu belirtti.

"Nefret ve ihanet"

KDSDÖY Dış İlişkiler Departmanı Eş Başkanı İlham Ahmed dün yaptığı açıklamada, resmi makamlardan yapılan bazı açıklamalarda ‘nefret ve ihanet’ söylemlerinin arttığını belirterek endişesini dile getirdi.

Kürt yetkili, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, “Diyaloğu zayıflatmayan, güçlendiren yapıcı bir rol oynamasını umuyoruz. Suriye'deki siyasi çözüme yönelik ABD ve Fransa'nın sürekli desteğini ve Suriyeliler arasındaki görüş ayrılıklarını gidermeye katkıda bulunmalarını takdirle karşılıyoruz” ifadelerini kullandı.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, geçtiğimiz günlerde SDG lideri Mazlum Abdi ve ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack ile Şam'da üçlü görüşmelerde bulunarak, geçtiğimiz mart ayında Şara ve Abdi arasında imzalanan ve Suriye'nin kuzeyindeki ve doğusundaki sivil ve askeri kurumların yıl sonuna kadar yeni Suriye yönetimi bünyesine alınmasını öngören anlaşmanın uygulanmasının önündeki engelleri kaldırmaya çalıştı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre anlaşmanın şu ana kadar, Halep'teki tutuklu takası ve Kürtlerin çoğunlukta olduğu Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerinin hükümet ve Kürt güçlerinin ortak kontrolü altına alınması dışındaki çoğu maddesi uygulanmadı.