İran hükümeti, Natanz Nükleer Tesisi’nde gerçekleşen patlama ile ilgili soruşturmanın saldırıda herhangi bir yabancı müdahalenin olduğunu göstermesi halinde ‘uygun yanıtın’ verileceğini duyurdu. Tel Aviv ‘psikolojik yöntemler’ kullanmakla suçlandı. İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politikalar Komisyonu Sözcüsü, nihai sonuçların soruşturma tamamlandığı vakit ilan edileceğini bildirdi.
Hükümet Sözcüsü Ali Rebii düzenlenen basın toplantısında Natanz Nükleer Tesisi’nde gerçekleşen patlamada İsrail'in rolü hakkında, şunları söyledi:
“Olay ile ilgili tüm hipotezleri başından beri inceliyoruz. Olayın gerçekleşme nedenin bulunması, tüm uzmanların oy birliğine varması sürecinin ardından mümkün. Nitekim herhangi br can kaybı ya da nükleer sızıntı kaydedilmedi. Barışçıl faaliyetlerimiz de bu durumdan etkilenmeyecek. Ancak olayda yabancı bir müdahalenin olduğu hakkında fikir birliğine vardığımız takdirde kesinlikle uygun bir cevap vereceğiz. Olayın başından beri Mossad ile bağlantılı bazı medya kuruluşları, planlı ve koordinasyon içinde İsrail'e yönelik güçlü bir imaj sunmaya çalışıyorlar. İsrailli yetkililer olayı memnuniyetle karşılasalar da sorumluluk kabul etmediler.”
İranlı yetkililer, geçen perşembe günü Natanz Nükleer Tesisi’nde bir ‘olay’ yaşandığını ve ‘yangın’ çıktığını duyurmuş, ardından da kazanın nedeninin ortaya çıktığını öne sürmüştü.
İran Atom Enerjisi Kurumu Sözcüsü Behruz Kemalvendi, geçen pazar günü yaptığı açıklamada tesiste çıkan ve büyük hasara yol açan yangının gelişmiş santrifüj üretimini ve geliştirilmesini orta vadede yavaşlatabileceğini söylemişti. Aynı zamanda Tahran’ın ciddi hasar alan söz konusu tesis yerine daha gelişmiş ekipmanlarla yeni ve büyük bir bina inşa edeceğini açıklamıştı.
Rebii, Tahran'ın ‘psikolojik bir savaş’ olarak gördüğü meselede İsrail’in rolüne ilişkin “Psikolojik bir operasyon atmosferi oluşturup buna göre davranmak, İsrail'in kimliği ile orantılıdır” ifadelerini kullandı. İsrail’in bu tür kötü niyetli davranışlarda bulunabileceğini belirten Rebii, “küresel güvenliğin kırmızı çizgilerini tehdit etmenin yanı sıra İran’ın güvenliğini istikrarsızlaştırmak için yapılan bu tür eylemlere” dikkat çekerek bunların “tehlikeli bir eğilimi temsil ettiğini” söyledi.
IRNA ve ISNA haber ajansları geçen perşembe günü İran’a karşı düşmanca eylemlerde bulunulmamasına yönelik uyarıların yer aldığı bir makale yayımladı. Sosyal medyadaki İsrail hesaplarının İsrail’in olayın arkasında olduğunun bildirildiği makalede İsrail ve ABD, İran'ın ‘güvenliğine’ ve ‘çıkarlarına’ yönelik her türlü saldırıya karşı uyarıldı.
İsrail’de ise dün Haaretz gazetesinin bir haberine göre İsrail eski Savunma Bakanı Avigdor Liberman, Başbakan Binyamin Netanyahu’yu İsrail’in İran’a yönelik saldırılarına ilişkin bilgileri medyaya sızdıran kimliği belirsiz istihbarat yetkilisini durdurmaya çağırdı.
“Herkes bu istihbarat yetkilisinin kim olduğunu biliyor” diyerek Mossad Başkanı Yossi Kohen’e üstü örtülü suçlamada bulunan Liberman, New York Times’ın ‘Ortadoğulu bir istihbarat yetkilisinin’ Natanz’daki olay hakkındaki açıklamalarını geçtiği haberine işaret etti.
Söz konusu haberde, İsrail’in, santrifüj geliştirilen Natanz Nükleer Tesisi’ne patlamaya yol açan güçlü bir bomba yerleştirildiği öne sürülmüştü.
Liberman açıklamasında şunları söyledi:
“Başbakan’ın, özellikle de Likud’un ilk seçim kampanyasını başlatan bu üst düzey istihbarat yetkilisinin ağzını kapalı tutmasını bekliyorum. Bu yetkilinin ne yapıp ne yapmadığımızı açıklaması mümkün değil.”
Olaylar hakkında net bir yorum yapmaktan kaçınan Savunma Bakanı ve alternatif Başbakan Benny Gantz ise pazar günü yaptığı açıklamada “İran nükleer silah geliştirmeyi hedefliyor. Bunu gerçekleştirmesini izin veremeyiz” demiş ancak “İran'da gerçekleşen her olay bizimle ilgili olacak değil” ifadesini kullanmıştı.
The New York Times’ın pazar günü yayınlanan haberine göre Devrim Muhafızları’ndan bir yetkili, olayın patlayıcı madde kullanarak gerçekleştirildiğini belirtti. Ancak aynı zamanda İranlı yetkililerin tesisin bir ‘seyir füzesi’ veyahut ‘insansız hava aracı’ ile vurulma ihtimalini araştırdığını bildirdi.
ISNA’nın dün yayınlanan haberine göre İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politikalar Komisyonu Sözcüsü de “Olayın gerçekleşme nedeni hakkında önemli sonuçlara vardık” açıklamasında bulundu.
İran İstihbarat Bakanı Mahmud Alevi ile yaptığı olayla ilgili görüşme sonrasında gazetecilere yapılan açıklamada “Nihai sonuçlar, kapsamlı ve teknik soruşturmanın tamamlanmasının ardından açıklanacak” denildi.
İran’a yönelik ambargo
Hükümet Sözcüsü Ali Rebii’nin gündeminde ABD'nin İran'a Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) aracılığıyla silah ambargosu uygulamasının kaldırılmasını önlenmesi yönündeki çabaları da vardı. Rebii, konuya ilişkin bir soruya verdiği cevapta “Yaptırımların kaldırılmasını önlemek istemeleri açık bir ihlaldir. BMGK’nın 2231 sayılı kararı açısından affedilemez” dedi. Nükleer sözleşmeyi başarısızlığa uğratma yönündeki hareketlerin sonuçları hakkında tüm tarafları ve İran’ın ortaklarını bilgilendirdiklerini belirten Rebii, “Amerikalılar ve ortaklarımız, attığımız oranlı adımlara güveniyor” ifadesini kullandı. Aynı zamanda BMGK üyelerinin İran dosyası hakkında geçen hafta yapılan toplantıdaki tutumlarından duyduğu memnuniyetini dile getirdi.
Nükleer anlaşma ve 2231 sayılı kararın uygulanmasında ‘seçicilik’ yapıldığı uyarısında bulunan Rebii sözlerini şöyle sürdürdü:
“Avrupalılar dahil tüm ülkelerden ABD'nin orman kanununu geri getirme iradesi karşısında durmalarını istedik. 2231 sayılı karara göre silah ithalatı ve ihracatı 5 yıl süreyle sınırlandırılmıştı. Bu kısıtlamalar Ekim 2020'de sona erecek. Anlaşma, altıncı yıla girmesiyle iptal edilmelidir.”
Silah ambargosu konusunda Avrupa’nın da ABD’nin tutumuna benzer bir tavır takınabileceği yönündeki endişesini gizlemeyen Rabii “Tüm Avrupalılar, ABD'yi razı etmenin yenilgiye uğramış bir politika olduğunu biliyor. Zira taleplerinin anlaşılması mümkün değil. Avrupalıların da bu politikayı izlemeyecekleri beklentisindeyiz” dedi.
Bu adımın nükleer anlaşmayı ve uluslararası barışı ‘tehlikeye’ atacağına dair uyarıda bulunan Rebii, açıklamalarını “Avrupa'nın bağımsız bir oyuncu olduğu hakkında kuşku duyulmamalıdır” diyerek sürdürdü. Silah ambargosuna ilişkin BMGK’nın son toplantısındaki Avrupa tutumunun İran’ı yakından ilgilendirdiğini vurguladı.