Araştırma: Kumaş maske, cerrahi maske kadar etkili değil

Hindistan'ın Mumbai şehrindeki dükkanında koronavirüs salgını sırasında diktiği maskeleri satan bir terzi  (AFP)
Hindistan'ın Mumbai şehrindeki dükkanında koronavirüs salgını sırasında diktiği maskeleri satan bir terzi  (AFP)
TT

Araştırma: Kumaş maske, cerrahi maske kadar etkili değil

Hindistan'ın Mumbai şehrindeki dükkanında koronavirüs salgını sırasında diktiği maskeleri satan bir terzi  (AFP)
Hindistan'ın Mumbai şehrindeki dükkanında koronavirüs salgını sırasında diktiği maskeleri satan bir terzi  (AFP)

Avustralya'nın Sidney kentindeki New South Wales Üniversitesi araştırmacılarının yaptıkları çalışma, kumaş maskelerin özellikle yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı iyi bir koruma sağlamadığına işaret etti.
Araştırma, kumaş maske takmanın kullanıcıyı ve etrafındaki insanları hastalıktan korumak açısından hiçbir şey takmamaktan daha iyi olduğu, cerrahi maskelerin sağladığı koruma ile aynı etkiye de sahip olmadığı ortaya koydu.
Epidemiyolog Dr. Abrar Chughtai ve meslektaşları tarafından yapılan ve Emergency dergisinde yayınlanan çalışmada, “2015 yılında Vietnam'daki sağlık çalışanları arasında kumaş maskeler ile cerrrahi maskelerin etkinliğini karşılaştırmak için dönüşümlü bir çalışma gerçekleştirdik. Bir grup solunum yolu enfeksiyonu olan işçiyi tedavi ettiler. Kumaş maske takanlar arasında hastalığın belirtilerinin görülme oranları cerrahi maske takanlara göre daha yüksekti” ifadeleri yer aldı. Bu sonuçlar, kumaş maske takanların virüsle enfekte olma riskinin daha yüksek olduğunu gösteriyor.
Testte kullanılan kumaş maske, yerel olarak yapılmış çift katmanlı pamuklu bir maskeydi. Teste katılanlara 4 hafta boyunca sadece beş maske verildi ve maskeleri her gün su ve sabun ile yıkamaları istendi. Bunun birlikte kumaş maskelerin düşük performans göstermesinin sebebinin sık sık yıkanmamasından veya ıslanıp kirlenmesinden kaynaklanabileceği düşünülüyor.
Araştırma ekibi ayrıca maske çalışmasını gözden geçirdiğinde kumaş maskede kullanılan dokumanın da önemli olduğunu keşfetti.
Kumaş maskelerin performansının iplik ve kumaş tipi, dokuması ve suya dayanıklılığı gibi birçok faktöre bağlı olduğunu belirten 19 kişilik ekip, elde edilen bulguların su geçirmez kumaşlı çok katmanlı ve sık dokumalı kumaş maskelerin, insanları korumada daha etkili olabileceğine işaret ettiğini kaydetti.
Araştırma ekibi Kovid-19 salgını çerçevesinde özellikle salgınla mücadelede ön saflarda yer alanlar başta olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının ‘N95’ tipi maske takmaları gerektiğinin altını çizdiler. Araştırmada ayrıca “Bir salgın sırasında, mevcut tek seçenek kumaş maskeler olabilir. Ancak bu maskeler cerrahi maskeler mevcut olmadığında son çare olarak kullanılmalıdır” ifadeleri yer aldı.



Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Araştırmacılar, otizmin 4 alt tipini keşfederek bu genetik durumun altında yatan biyolojiyi anlamaya yönelik "dönüştürücü bir adım" attı.

Princeton Üniversitesi ve Simons Vakfı'ndan bilim insanları, otizm kohort çalışması SPARK'taki 5 bin çocuğun verilerini analiz ederek bireyleri özellik kombinasyonlarına göre gruplandırdı.

Araştırmacılar belirli özelliklerle ilgili genetik bağlantılar aramak yerine, sosyal etkileşimlerden tekrarlayan davranışlara ve gelişimsel kilometre taşlarına kadar 230'dan fazla özelliği her bir kişide değerlendirdi.

Bu analiz sayesinde otizmin farklı genetik varyasyon modellerine sahip 4 alt tipini tanımlamayı başardılar.

Flatiron Enstitüsü'nde yardımcı araştırmacı bilim insanı ve çalışmanın ortak başyazarı Natalie Sauerwald, "Otizmin tek bir biyolojik hikayesi değil, birden fazla farklı anlatısı olduğunu görüyoruz" diyor.

Bu, geçmişteki genetik çalışmaların neden genellikle yetersiz kaldığını açıklamaya katkı sağlıyor; aslında birbirine karışmış birden fazla farklı bulmacaya baktığımızı fark etmeden bir yapbozu çözmeye çalışıyorduk. Bireyleri ilk başta alt tiplere ayırana kadar resmin tamamını, genetik örüntüleri göremedik.

Bu 4 alt tip Sosyal ve Davranışsal Zorluklar, Gelişimsel Gecikmeyle Birlikte Karma OSB (Otizm Spektrum Bozukluğu), Orta Derecede Zorluklar ve Geniş Çaplı Etkilenme olarak belirlendi.

İlk tip, otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda gelişimsel kilometre taşlarına ulaşan fakat genellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, anksiyete veya depresyon gibi eşlik eden sorunlar yaşayan çocukları kapsıyor.

İkinci tipte gelişimsel kilometre taşlarına ulaşmada gecikme görülürken eşlik eden rahatsızlıklara dair herhangi bir belirtiye rastlanmıyor.

Üçüncü tip olan Orta Derecede Zorluklar'da otizmle ilgili temel davranışlar olsa da diğer gruplar kadar güçlü değil. Otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda kilometre taşlarına ulaşıyor ve eşlik eden rahatsızlıklar görülmüyor.

4. tipte en uç ve geniş kapsamlı zorluklar yaşanıyor.

Katılımcıların yüzde 37'sinin yer aldığı birinci ve yüzde 34'ünün bulunduğu üçüncü tip en yaygın gruplar. Yüzde 19'unu içeren ikinci ve yüzde 10'unun olduğu 4. tiplerse en nadir olanlar. 

Bulgular, genetik farklılıkların "yüzeyde benzeyen klinik görünümlerin ardındaki farklı mekanizmalara işaret ettiğini" vurguluyor.

Örneğin hem Geniş Çaplı Etkilenme hem de Karma OSB gruplarındaki çocuklar gelişimsel gecikme ve zihinsel engellilik gibi bazı önemli özellikleri paylaşıyor. Ancak ilk grupta, ebeveynlerden geçmeyen de novo mutasyonların en yüksek oranı görülürken, ikinci grubun nadir kalıtsal genetik varyantları taşıma olasılığı daha fazla.

Bulgular otizmin sadece 4 alt tipi olduğu anlamına gelmiyor; en az 4 tane bulunduğunu ve bunların hem klinik seviyede hem de genom düzeyinde araştırmalar için anlamlı olduğunu gösteren veri odaklı bir çerçevenin keşfedilmesini sağlıyor.

Otizmle mücadele eden ailelerin, çocuklarının hangi otizm alt tipine sahip olduğunu bilmesi yeni bir netlik, kişiye özel bakım, destek ve topluluk imkanı sunabilir.

Independent Türkçe