Sudan’da adalet reformu

Sudan’da adalet reformu
TT

Sudan’da adalet reformu

Sudan’da adalet reformu

Sudan Egemenlik Konseyi, sınır ve intikam, kan davası suçları, devlete karşı işlenen suçlar ve yolsuzluk suçları hariç, inanç ve düşünce özgürlüğü, kişisel kefaret yasağı, güvenlik organlarının ‘çağrı ve kontrol yetkisinin’ iptali, çocuklar ve 70 yaşını aşmış vatandaşlar hakkında idam cezasının kaldırılması da dahil olmak üzere adalet sisteminde reformu hedefleyen bir reform paketi hazırladı.  
Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk, yasa ve değişikliklerin kabulünün ‘ülkenin adalet sisteminde reformlar yapmak için büyük bir adım’ olduğunu söyledi. Hamduk, “Adalet sisteminde reform yapmak için önemli bir adımdır. Devrim sloganlarını gerçekleştirmek, özgürlük, barış ve adaleti tesis etmekle olur. Yasalar ve yargı kurumları aracılığıyla hukukun üstünlüğünü garanti eder” ifadelerini kullandı. Başbakan, Sudan’daki tüm hukuk sistemlerindeki ‘deformasyonu’ düzeltmeye yönelik yasal incelemelere ve değişikliklere devam etme taahhüdünde bulundu.
Sudan Adalet Bakanı Nureddin Abdulbari, Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah’ın 2020 Ceza Kanunu’ndaki değişikliğin yanı sıra 2020 tarihli Hukuk ve Adalet Sisteminde Reform Komisyonu yasası, 2020 yılına ilişkin Çeşitli Değişiklikler (Temel Haklar ve Özgürlükler) Kanunu, 2020 tarihli Bilişim Suçlarını Önleme Kanunu’na ilişkin değişiklikler yaptığını belirtti.
Özgürlükte devrimin sloganlarına ulaşmada önemli yasalardan biri olarak kabul edilen, geçiş dönemini düzenleyen anayasal belgeye göre Çeşitli Değişiklikler Kanunu, insan hakları ve temel özgürlükler ilkelerine uygun şekilde, çeşitli yasalarda reformlar yapmayı amaçlıyor.
Adalet Bakanı Abdulbari, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, yeni yasa uyarınca kurulan Yargı Komisyonu’nun, eski rejim yıllarında Sudan tarihinde benzeri görülmemiş bir yıkıma maruz kalan hukuk ve adalet sistemi reformlarına kapsamlı ve derinlemesine bir şekilde öncülük edeceğini belirtti. Bakan, bu adımı ‘Sudan’da adalet için önemli bir yapı taşı ve Sudan adalet sisteminin uluslararası yargı standartlarını karşılaması için bir teşvik’ olarak niteledi.
İnsan haklarıyla ilgili anayasal belgenin pratize edilmesi ve kadın ve çocuk onurunun korunması hususunda da değişiklikler yapılırken, ‘kadın sünnetini cezalandırmak, bir kadının babanın izni olmadan Sudan dışına seyahat etmeleri halinde çocuklarına eşlik etme hakkını tanımak’ gibi kadının kaderi ve haysiyetini göz önünde bulunduracak şekilde, bazı yasalardaki bazı maddeler de iptal edildi.
Aynı şekilde halkın din ve vicdan özgürlüğü alanında yargılandığı ‘dinden dönme’ (irtidat) suçuna ilişkin de değişiklikler yapıldı.
Değişiklikler ayrıca, devlete karşı işlenen suçlarda, yolsuzluk ve kamu malı suçlarında ‘zamanaşımının’ kaldırılmasını içerdi.
Ayrıca sınır ve intikam suçları, devlete karşı işlenen suçlar ve kamu malına karşı işlenen suçlardan mahkum olanlar hariç, 18 yaş altındaki çocuklar ve 70 yaş üstü vatandaşlar için idam cezası yasaklandı.
Avukat Muhammed Hasan Arabi, Facebook üzerinden yaptığı açıklamada, Adalet Bakanı tarafından yapılan değişikliklerin, ‘cezai sorumluluk yaşına ilişkin belirsizlik kaldırılarak ve 18 yaş ile sınırlandırma yapılarak’, suç felsefesinde insani gelişimin bir özeti olduğunu ve devrimin amaçlarına hizmet ettiğini vurguladı.
Arabi, kullanıcı haklarını, gizliliği korumak, yalan haberlerin yayılmasını ve zararlı yayıncılığı önlemek amacıyla bilgi suçlarına karşı cezaları içeren 2020 tarihli Bilişim Suçları Kanunu’nda da değişiklik yapıldığına dikkati çekti.



Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA
TT

Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA

Aliya Mansur

Yeni Suriye ulusal logosunun (görsel kimlik) lansman töreni, Suriye'deki her etkinlik gibi Suriyeliler arasında geniş çaplı bir tartışmanın eşlik ettiği, etkileyici ve güzel bir etkinlikti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın katıldığı Halk Sarayı'ndaki görkemli törene, “Suriye Demokratik Güçleri”nin kontrolü altındaki Rakka ve Haseke hariç olmak üzere Suriye'nin çeşitli bölgelerinde aynı anda düzenlenen kutlamalar eşlik etti. Gösteriler ve sloganlar Suriye devriminden sahneleri çağrıştırdı.

Şara'nın tören sırasında yaptığı etkileyici konuşma Suriye'nin birliğinin ve çeşitliliğinin altını çizdi ama daha tören bitmeden önce Suriyeliler arasında şu tartışma başlamıştı; bu ulusal logo gerçekten Suriyeli mi yoksa başka ülkelerden “ilham mı” alındı? Bazıları bunun bir alkollü içecek şirketnin ticari logosu olduğunu söyleyecek kadar şüphelerinde ileri gittiler.

Suriye şahininin “çalıntı” olduğu suçlamaları - ki bu kesinlikle doğru değil - ve bunlara verilen karşılıklar arasında meselenin özü neredeyse kayboldu. Oysa meselenin özü şu: Nasıl bir Suriye istiyoruz? Hukuk devleti olan bir Suriye mi yoksa halkın ruh hallerinin dalgalanmalarına tabi bir Suriye mi?

Konuya ilişkin yorumunda Anayasa Bildirgesi Taslağı Komitesi üyesi Dr. Ahmed el-Karbi, resmi logoların kabulü tartışılırken yasal temellere dayanmanın gerekliliğini vurguladı. Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesinde açıkça “devletin logosu kanunla belirlenir” ifadesinin yer aldığına ve hukuka dayalı bir devletin anayasal çerçevelere uygun olarak onaylanmamış bir logoya indirgenemeyeceğine işaret etti.

Suriye'deki tartışma ve çekişmenin özü bu olmak yerine, bazı Suriyeliler binlerce yıllık Suriye anıtlarına kazınmış olan Suriye şahininin kökeni ve sembolizmiyle ilgili suçlamalarda bulunmakla meşgul oldular.

Esed rejiminin devrilmesinden ve Şara'nın yönetime gelmesinden bu yana, Suriye halkı hükümetin, özellikle de Başkan Şara'nın her eylemini mutlak biçimde destekleyenler ile hükümetin yaptığı her eylemi veya açıklamayı mutlak biçimde reddedenler arasında bölündü. İki grup arasında, bir şeyleri düzeltmek amacıyla eleştirenlerin ve teşvik etmek amacıyla destekleyenlerin sesleri kayboldu.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana 7 ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Esed rejiminin devrilmesinden bu yana yedi ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak. Bu da yorumlara kapıyı açıyor ve Suriye halkının doğasını ve doğruluğunu bilinmediği söylentilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.

17 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanlığı, eski rejim tarafından işlenen ihlallerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, sorumlularından hesap sormak, mağdurlara tazminat ödemek ile görevli bir geçiş adaleti komisyonu kurulacağına dair bir kararname yayınladı. Kararname, Abdulbasıt Abdullatif'in komisyon başkanı olarak atanmasını ve duyuru tarihinden itibaren 30 günü geçmeyecek bir süre içinde bir çalışma grubu oluşturma ve iç yönetmelikler hazırlama görevini üstlenmesini öngörüyordu.

Bu kararnamenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti, yani komisyonun kurulması için öngörülen 30 günlük süre geçti. Peki bu komisyon hangi aşamada? Cevap yok. Bu sadece şeffaflığın eksik olduğunu değil, aynı zamanda hükümetin kendi yayınladığı kararnamelere ve mevzuata, örneğin Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesine bağlı olmadığının da bir örneği.

İşte meselenin özü de budur: Nasıl bir Suriye istiyoruz?

Hukuk ve kurumlar devleti Suriye'nin sesi, iki grubun kopardığı gürültü arasında neredeyse duyulmuyor. Bir tarafta destekçiler var ve bunların çoğu Suriyelilerin “Aralık 2024 devrimcileri” olarak adlandırdığı, devrimin 14 yılı boyunca önemli bir rol veya sese sahip olmayan, şimdiyse hükümetin sağ tarafında yer alan kişiler. Diğer taraftaki hükümetin muhalifleri arasındaysa, hükümetin her türlü eylemini çarpıtmakla meşgul olan, çoğunluğu eski rejim kalıntısı ve solcu olan sesler bulunuyor. İkisi arasında aklın sesi kayboluyor.

Suriye'nin istikrarı sadece Suriye için değil, bölge için de bir öncelik. İstikrarlı bir Suriye, komşu ülkelerin istikrarının başlangıcıdır ve bir vatandaşlık devleti ve hukukun üstünlüğünün inşası, Suriyelilerin onlarca yıllık geleceğinin temel taşıdır. Sağlam olmayan temeller üzerine inşa edilen her yapı, özellikle Suriye'nin düşmanları hâlâ pusuda beklediğinden, çökme riski altındadır. Hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, vatandaşlık ve şeffaflık, istediğimiz devleti inşa etmek için önceliklerdir.