İran’da molla rejimine ve kötü ekonomik koşullara karşı protestolar

Berlin’deki İranlılar rejim muhalifleri hakkında verilen idam kararlarını protesto ettiler (Reuters)
Berlin’deki İranlılar rejim muhalifleri hakkında verilen idam kararlarını protesto ettiler (Reuters)
TT

İran’da molla rejimine ve kötü ekonomik koşullara karşı protestolar

Berlin’deki İranlılar rejim muhalifleri hakkında verilen idam kararlarını protesto ettiler (Reuters)
Berlin’deki İranlılar rejim muhalifleri hakkında verilen idam kararlarını protesto ettiler (Reuters)

İran polisi dün ülkenin güneyindeki Huzistan eyaletinde ekonomideki daralma nedeniyle çıkan gösterileri ‘kararlılıkla’ dağıttığını bildirdi.
ABD Başkanı Donald Trump’ın 2018’de nükleer anlaşmadan tek taraflı çekilmesi ve Tahran’a yeniden yaptırım uygulamaya başlamasından bu yana İran ekonomisi büyük ölçüde geriledi. Ortadoğu ülkeleri arasında özellikle İran’ı en çok etkileyen koronavirüs pandemisi, ülkedeki ekonomik durumu daha da kötüleştirdi. Pandemi, İran’ın ihracatının düşmesine, enflasyonun artmasına ve yerel para biriminin büyük ölçüde gerilemesine neden oldu.
İran polisi, ülkenin batısındaki Huzistan eyaletine bağlı Behbehan kentinde toplanan kalabalığı ‘geleneklere karşı’ slogan attıkları gerekçesiyle dağıttığını belirtti. Görgü tanıkları, göstericilerin ‘mollaların gitmesi’ şeklinde sloganlar attığını ifade etti.
IRNA haber ajansının aktardığına göre, Behbehan Emniyet Müdürü Muhammed Azizi, gösterilere ilişkin açıklamasında, “Behbehan halkından bazı kişiler ekonomik durumu protesto etmek için toplandı” dedi.
Azizi, polisin ilk başlarda göstericilerle konuşmaya çalıştığını ancak bunu reddeden kalabalığın ‘geleneklere karşı’ sloganlar atmaya başladığını öne sürdü. İran’da ‘geleneklere karşı’ ifadesiyle genellikle rejim kastedilir. Azizi, vatandaşlardan, ‘şu anki hassas durumda insanları provoke etmeyi’ hedefleyen ‘rejim düşmanlarından etkilenmemelerini’ talep etti.
Azizi, güvenlik güçlerinin gösterileri ‘kararlılıkla’ dağıttığını, durumun sakinleştiğini, can kaybı olmadığını ve kamu ya da özel herhangi bir malda hasar oluşmadığını kaydetti. Azizi olaylarda gözaltına alınanların olup olmadığı hakkında bilgi vermezken, gösterilere katılanlar polisin kalabalığı dağıtmak için orantısız güç kullandığını belirttiler.
Reuters haber ajansı, sosyal medya hesaplarında İran içinden çekilen görüntüleri paylaştı. Söz konusu görüntülerde göstericilerin ‘korkma, korkma, biz birlikteyiz’ diye slogan attıkları görülüyor. Twitter üzerinden paylaşılan videolarda ise güvenlik güçlerinin bazı kentlerde yoğun güvenlik önlemleri aldıkları görülüyor.
Fransız haber ajansı (AFP), Behbehan kentindeki gösterilerde kaydedilen fotoğraf ve videoları servis etti. Videolarda onlarca vatandaşın kentin bir sokağında toplandıklarını görmek mümkün.
Huzistan eyaleti petrol üretilen bir bölge ancak halk yönetimin bölgeyi ihmal etmesinden şikayetçi. Irak’ın karşı tarafında yer alan eyalet, İran’da Sünni Arapların yaşadığı az sayıdaki bölgeden biri.

Üç kişi hakkında verilen idam kararı
Behbehan’daki gösteriler, İran’daki bir mahkemenin Kasım ayında petrol fiyatlarına zam yapılmasına tepki olarak meydana gelen kanlı protestolarla bağlantısı bulunduğu suçlamasıyla üç kişi hakkında idam kararını onaylamasının ardından geldi. Kasım protestoları öncesinde İranlı makamların gece yarısı aldığı petrol fiyatlarına zam yapılması kararı, yaptırımların ağırlığı altında ezilen ülke vatandaşlarının ekonomik durumunun daha da kötüleşmesine yol açtı.
Birleşmiş Milletler’den (BM) bir grup uzman, önceki gün Tahran’a idam kararlarını iptal etme çağrısında bulundu. 10 uzmanın ortak yayınladığı bildiride, idam kararları için ‘keyfi kararlar’ nitelemesi kullanıldı. Bildiride, “Bugün sosyal medyada bu idam cezalarını kınayan yüz binlerce İranlıya katılıyoruz” denildi.
2019’da birkaç ilde çıkan ve daha sonra ülke geneline yayılan protesto gösterileri şiddet eylemlerine sahne olurken, resmi makamlar eylemlere son vermek için internet de dahil birçok alanda yasaklama getirmişti.

DMO: Terör hücresini çökerttik
Öte yandan İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO), önceki gün yaptığı açıklamada, bir ‘terör hücresini’ çökerterek ‘bazı provokatörleri’ tutukladığını duyurdu. Açıklamada, Meşhed kentinde tutuklanan kişilerin ‘devrim karşıtı gruplarla bağlantılı’ oldukları belirtildi. DMO ayrıca, Tahran’ın terör örgütü olarak tanımladığı Halkın Mücahitleri Örgütü’ne bağlı bir hücreyi dağıttığını ve Şiraz’daki üyelerini tutukladığını bildirdi. Tutuklanan kişilerin ‘yıkıcı eylemler düzenlemeye hazırlandıkları’ belirtildi.



Reisi'nin yokluğunun ardından İran

Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
TT

Reisi'nin yokluğunun ardından İran

Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)

Velid Fares

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin, Dışişleri Bakanı ile birlikte helikopter kazasında hayatını kaybettiğini duyuran açıklamanın mürekkebi kurumadan, ölümünden kimin sorumlu olduğuna dair anlatılar başladı. Helikopterin zorunlu inişi gerçekten teknik nedenlerden mi kaynaklanıyordu, yoksa birisi motora sabotaj mı yapmıştı?

Haberlerin çoğu, teknik bir arızanın bir felakete dönüşen bu zorunlu inişe yol açtığı sonucuna varıyor. Ancak pek çok soru hâlâ soruluyor ve bunlar arasında şunlar da var; bu helikopter nasıl düştü, Cumhurbaşkanına eşlik eden iki helikopterden ikisi de neden zorunlu iniş alanına bakmadan yolculuklarına devam ettiler? Bazıları, kötü hava koşullarına rağmen kışın bile bu koridorun sürekli uçak ve helikopterler tarafından kullanıldığını söylüyorlar. Dolayısıyla ya bu olay benzersiz ya da olayların seyrini bu yöne iten yıkıcı bir el var.

Nihai raporların sonuçları ne olursa olsun, bu durum, İran rejimi içindeki kanatlar arasındaki güç tartışması çerçevesine giriyor. Bu kanatların ilki ölen Cumhurbaşkanı’nın devlet başkanı konumundayken başını çektiği kanattır. Kaynaklara göre Reisi, başkanlığını yaptığı devlet kurumlarının daha yetkili olması için çalışıyordu. Diğer kanat ise Dini Lider'in kanadı ve yüksek Humeyni otoritesi onun elinde. Yeni cumhurbaşkanlığı seçiminin tarihi yaklaşırken kanatlar arasındaki mücadele yoğunlaşmıştı ve Hamaney'in ölümüyle yerine geçecek yeni ismin bulunması için çalışmalar yapılıyordu. Bilgiler, Humeyni Otoritesinin başındaki ismin, yerine oğlu Mücteba Hamaney'i önerdiğini söylüyor. Ancak diğer kaynaklar, Reisi'nin Veliyyi Fakih’in halefi olmaya hazırlandığını, bunun da iki kanat arasında çatışmaya yol açtığını söylüyorlar.

Anlaşmazlık konularından biri de 2014'ten bu yana Batı'dan, özellikle de ABD'den aktarılan ve on milyarlarca dolar olduğu tahmin edilen paranın kontrolü. Bu büyük meblağlar doğal olarak hükümet, bürokrasi, güvenlik kurumları, bankalar ve sahayı kontrol eden milisler arasında büyük çatışmalara yol açıyor. Cumhurbaşkanlığı ve Genel Rehberlik makamları arasındaki çatışma, bir yandan rejimin gücünü güvence altına alan bu fonlar üzerindeki kontrolün niteliği, diğer yandan da rejimin dört Arap ülkesinde ve Filistin topraklarındaki Humeynici ve müttefik milislerle olan organik bağıyla ilgili derin farklılıkların bir sonucu olabilir.

Peki, Reisi’nin sahneden ayrılmasından sonra şimdi ne olacak?

En yakın ihtimal, kurumlardaki ve devletteki destekçilerinin zayıflatılması ve yerine Rehber’i çevreleyen dar çevrenin parçası olacak, yeni bir cumhurbaşkanının getirilmesidir. Böylece cumhurbaşkanlığı makamı yakın gelecekte Dini Lider’in halefi için hazırlanmış olacak. Bu durumda, İran'daki bu dramatik değişimlerin iç, bölgesel ve uluslararası arenadaki sonuçları nelerdir?

İran içinde, yoğun halk tepkisinden ve Tahran ile diğer şehirlerde gerçekleşen kutlamalardan, Reisi'nin ölümünün, muhalefetin bir bütün olarak rejimin varlığını reddetmesi, bir otorite boşluğu veya en azından otoritenin kanatları arasında bir çekişme olduğu temelinde otoriteye karşı yeniden protesto çağrısı yapması için yeni bir kapı açabilir. Bu elbette rejimi, uluslararası kamuoyunu sahayı kesin olarak kontrol ettiğine ikna etmek için büyük bir baskıda bulunmaya itecektir.

Bölgesel düzeyde bazı hükümetler, Tahran’daki yeni hükümet ve yönetim ile ilişkilere hazırlık olarak Hamaney'in otoritesini yeniden tanıdı. Bunların arasında devletlerin içişlerine karışmama anlaşması imzalayan ülkelerin yanı sıra, durumu izleyen ve yeni rejimin istikrarlı bir yönde gelişimini görene kadar harekete geçmeyecek Arap Körfez ülkeleri de var.

Uluslararası düzeyde, bazı Avrupa hükümetlerinin, İran liderliğine Avrupa, AB ve Tahran arasındaki mevcut anlaşmalara saygı duyulacağı konusunda güvence vermek amacıyla, Dini Lider’e sempatilerini ifade etmekte hızlı davrandıklarını gördük. Bu, İran'da en yüksek ve derin Avrupa çıkarlarına sahip olanlar için normaldir ve şu ana kadar rejimi değiştirmeye çalışan tüm İran muhalefetlerinden daha güçlüdür.

ABD'ye gelince, Dışişleri Bakanlığı, İran hükümetinin koşullarındaki değişikliğe rağmen kendisi ile diplomatik ilişkiler kurmadan, İran yönetimine sakin bir dille başsağlığı diledi. Çünkü yönetim Kongre'de her iki partiden de cumhurbaşkanı kim olursa olsun bu rejimle ilişki kurmak istemeyen bir çoğunluğun bulunduğunu çok iyi biliyor. Başkanlık seçimi kampanyası sırasında muhalefetin yönetime yönelik eleştirilerini yoğunlaştırdığı ve muhalefetin ABD yönetimini, terörist olarak gördüğü bir rejimi tanımaktan sorumlu tuttuğu biliniyor.

Dolayısıyla Biden yönetimi İran rejimini diplomatik olarak tanırken, popülist Cumhuriyetçi tabandan duyduğu korku nedeni ile kendisi ile ilişki kurmama ilkesini sürdürecek. Çünkü Cumhuriyetçiler önemli eyaletlerde çoğunluğu elde etmiş gibi görünüyor, bu da seçim sonuçlarını etkileyebilir.

Bunun gelecekteki en önemli sonuçları ne olacak?

İran rejiminin, önümüzdeki Kasım ayındaki ABD seçimleri öncesi Ortadoğu'da bir tür güç gösterisine hazırlık amacıyla kendi kurumlarını etrafında toplaması, onları koruması ve geliştirmeye çalışması mantıklı. Bu da demek oluyor ki, yaz başından kasım ortasına kadar Biden yönetiminin ya da diğerlerinin seçimler nedeniyle Ortadoğu'daki herhangi büyük hareketlenmeye karşılık veremeyeceği hassas bir dönem yaşanacak. Tahran bunu anladı ve eğer isterse aynı aşamayı bölgedeki bazı hedeflerini hayata geçirmek için de kullanmaya hazırlanıyor.

Reisi'den sonra İran, iktidarın Humeyni’nin deyimi ile "Allah ile savaşan" muhalefete bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırma yoluna gidecek. Ancak İsrail-İran çatışması çerçevesindeki yeni durum, bir yanda İsrail ve bölgesel müttefikleri, diğer yanda İran rejimi arasında tansiyonu yükseltmeyi, aynı zamanda rejim içinde yeni halk ayaklanmalarının başlamasını kolaylaştıracak bir iç bölünmenin yaşanmasını ümit eden İran muhalefetinin işine yarayabilir.

Fakat ABD'nin tutumu değişmediği sürece, mevcut aşamada bu rejimi değiştirmek zor olsa da seçim tarihi yaklaştıkça değişim fırsatları doğabilir. Her halükârda, Humeyni rejiminin temel direklerinden biri ve 1980'lerdeki binlerce idamın sorumlusu olan birinin yokluğu, İran'daki kurban aileleri için umut verici bir haber, rejime reform veya değişim yönünde baskı yapmak için motive edici bir faktördür.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.