Yemen: Husiler bir camiyi hedef aldı, 10 Husi öldürüldü

Husi milisler, Yemen’in başkenti Sana’da toplandı (Reuters)
Husi milisler, Yemen’in başkenti Sana’da toplandı (Reuters)
TT

Yemen: Husiler bir camiyi hedef aldı, 10 Husi öldürüldü

Husi milisler, Yemen’in başkenti Sana’da toplandı (Reuters)
Husi milisler, Yemen’in başkenti Sana’da toplandı (Reuters)

Yemen’in Hudeyde vilayetinin güney batı sahilinde son iki gün içinde 10 darbeci Husi öldürüldü. Bunlardan dördü Yemen Ulusal Ordusu’ndaki Koasliyon Kuvvetleri’ne bağlı keskin nişancılar tarafından vurulurken, diğer altısı ise milislere bağlı bir timin, daha önceden darbeci Husiler tarafından yerleştirilen el yapımı bir patlayıcıya basması ve mayının infilak etmesi sonucu öldü. Bununla eş zamanlı olarak darbeci Husi milisler Hudeyde’nin güneyindeki Hays’ın kuzey batısında bulunan bir camiyi hedef aldılar. Yemendeki askeri timler çoğunlukla sandık taşıyan bir araç, aracın şoförü ve iki yardımcısıyla 6 tane silahlı askerden meydana geliyor.
Salı günü kaynaklar tarafından teyit edilen bilgide, 6 yıldan beridir darbeci Husi milisler tarafından işgal altında tutulan Taiz şehrinin doğusundaki bir yerleşim bölgesinde Husilere ait bir mayının patlaması sonucu bir çocuğun yaralandığı bildirildi. Buna ek olarak, ülkenin güney doğusunda bulunan Bayda’nın kuzeyindeki Radman şehrine bağlı Havran bölgesinde daha önce Husi milisler tarafından yerleştirilen mayının patlaması sonucu bir kadının öldüğü bir başka kadının ise yaralandığı ifade edildi.
(Kızıldeniz) Batı Sahili’ndeki Koalisyon Kuvvetleri askeri medyasının, Koalisyon Kuvvetleri’ndeki askeri kaynaklardan aktardığı bilgide, “Hudeyde’nin güneyindeki Tahita ilçesinde sıcak temasın sağlandığı ön hatlarda, Husi milis unsularının hareketliliğini izleyen Koalisyon Kuvvetleri keskin nişancıları 4 Husi militanı vurarak etkisiz hale getirdi”  ifadelerine yer verildi.
Darbeci Husi milisler tarafından daha önceden Hays şehrinde döşenen mayınlar, Salı günü gruba mensup 6 kişinin ölümüne sebep oldu. Batı Sahili cephesindeki hükümete bağlı Devler Tugayı Kuvvetleri Medya Merkezi’nin, Hays Cephesi’nde konuşlandırılan 11. Devler Tugayı Operasyon Komutanı’ndan aktardığına göre, “Husi milisler, Hays’ın batısında bulunan Haminiye bölgesinde bulunan 11. Devler Tugayı karargahının karşısındaki bölgelere asker konuşlandırmaya çalıştığı sırada, Husi timlerinden birinin mayına basarak havaya uçtuğunu, timde bulunan 6 militanın paramparça olduğu” ifade edildi.
Koalisyon Kuvvetleri Askeri Medyası’nın Pazartesi günü Koalisyon Kuvvetler askeri kaynaklarından aktardığı haberinde, son birkaç gün içinde 9 Husi keskin nişancı ve 3 yardımcısının Batı Sahili’nde konuşlandırılmış Koalisyon Kuvvetleri tarafından öldürüldüğünü teyit etmişti.
Bu arada, Salı günü Husi milisler tarafından ateşlenen bir havan mermisi Hays’ın kuzey batısındaki Beyt Mağari Camii’ne ve bölgedeki bir vatandaşın evine isabet etti. Hükümete bağlı Devler Tugayı Askeri Medya Merkezi’nin Hays’taki yerel kaynaklardan naklettiğine göre, Husi milislerin Beyt Mağari’deki meskun köylere doğru bir dizi ağır hava mermisi attığı, bu havanlardan birinin Beyt Mağari’deki camiye isabet ettiği, bir başka havan topunun ise Abdullah Muhammed Kaid adlı bir vatandaşın evine isabet ettiği, yaşananlar sebebiyle ailenin Hays şehir merkezine göçmek zorunda kaldığı belirtildi. Ayrıca, isabet eden havan mermisi sebebiyle maddi zararın yanı sıra evde büyük çaplı hasar meydana geldiği, yaşananların vatandaşlar arasında korku ve paniğe sebeb olduğu ifade edildi.
Bu gelişme, Koalisyon Kuvvetlerinin aynı bölgede Husi milislerin bir saldırı girişimini başarısızlığa uğratması ve darbecilerin safında çok sayıda askerin ölmesi ve yaralanmasının ardından yaşandı. Saldırıların Batı Sahili’ndeki Koalisyon Kuvvetleri tarafından başarısızlığa uğratılması ve Husilerin bu sırada birçok kayıplar vermesi, milislerin bölgede rastgele bir bombardıman başlatmasına neden oldu. Dün (Çarşamba) sabah, darbeci Husiler çeşitli ölçekteki silahlarla Tahita ilçesine bağlı el-Faze bölgesindeki meskun köyleri ve vatandaşlara ait tarlaları rastgele hedef aldılar. Husilerin başlattığı bu saldırılar, bölgede yaşayan vatandaşlar, özellikle kadınlar ve çocuklar arasında korku ve paniğe sebep oldu. İran tarafından desteklenen darbeci Husi milisler, kasıtlı bir biçimde Hudeyde’nin çeşitli bölgelerindeki mahalleleri, meskun köyleri ve mezraları hedef alıyor ve bu durum binlerce sivilin ölümüne yol açıyor.
157. Piyade Tugayı Komutanı Tuğgeneral Nasır el-Avadi, el-Bayda’danın kuzeyindeki Kaniye cephesinde, Yemen'de Meşruiyeti Destekleme Koalisyon Kuvvetleri tarafından desteklenen Ulusal Ordu ile darbeci Husi milisleri arasında devam eden savaşlarda Husilerin sahadaki komutanları ve amirleri de dahil olmak üzere milislerin verdikleri büyük insan kaybı ve maddi hasar hakkında şu ifadelere yer verdi, “Kaniye cephesinde devam eden çatışmalarda Husi milisler, kahramanlarımızın açtıkları ateş ve Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu’nun uçakları sayesinde çok sayıda askerini kaybettiği gibi büyük maddi kayıplara uğratıldı.”
Yemen Ordusu’nun resmi internet sitesi “september.net” tarafından nakledilen ifadelerinde Avadi, “Koalisyon savaşçıları muharebelere çok etkin bir biçimde katılıyor. Son olarak Zamar eyaletinden gelen milis takviye birliklerini etkili bir şekilde hedef alarak imha etti. Milislere ait onlarca ceset hala kayalıklarda ve vadilerde serili duruyor” ifadelerine yer verdi.
Tuğgeneral Avadi, “Ulusal ordu kahramanları ve cephelerdeki kabile birliklerinin moral seviyeleri oldukça yüksek. Husi milisleri her nerede olursa olsun, Yemen’in her yanından silip atmak, Yemen topraklarını özgürlüğüne kavuşturmak ve son yıllarda vatana ve vatandaşlara karşı Husilerin Yemen halkına uyguladıkları baskıyı kaldırmak ve halkı onların zulüm ve şerrinden kurtarmak için mücadeleden bir an dahi olsa geri durmayacağız.” sözleriyle eklemede bulundu.



İsrail, önde gelen Hamas liderlerinden Raid Saad'a suikast düzenledi

Hamas lideri Raid Saad (sosyal medya)
Hamas lideri Raid Saad (sosyal medya)
TT

İsrail, önde gelen Hamas liderlerinden Raid Saad'a suikast düzenledi

Hamas lideri Raid Saad (sosyal medya)
Hamas lideri Raid Saad (sosyal medya)

İsrail Times gazetesine göre, İsrailli bir yetkili bugün, Hamas'ın üst düzey lideri Raid Saad'ın Gazze şehrinde düzenlenen bir hava saldırısında öldürüldüğünü doğruladı. Bu da İsrail'in ateşkes anlaşmasını ihlal etmesi anlamına geliyor.

Alman Basın Ajansı'na (DPA) göre görgü tanıkları ve sağlık kaynakları bugün, Gazze şehrinin güneybatısındaki Raşid Caddesi üzerindeki Nablusi kavşağı yakınlarında bir araca düzenlenen İsrail hava saldırısında dört Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

Görgü tanıkları, İsrail uçağının Nablusi Meydanı yakınlarında bir araca birkaç füze ateşlediğini, aracı imha ettiğini ve can kayıplarına yol açtığını söyledi. Ambulans ekipleri, ölü ve yaralıları hastanelere taşımak için acilen olay yerine gitti.

İsrail askeri sözcüsü Avichay Adraee ise yaptığı açıklamada, ordu ve Şin Bet'in (İsrail Güvenlik Teşkilatı) Gazze Şehrinde üst düzey bir Hamas komutanını hedef alan bir saldırı düzenlediğini ve onu son zamanlarda hareket için silah üretimi ve yeniden yapılanma çalışmaları yapmakla suçladığını belirtti.

İsrail Ordu Radyosu, saldrırının hedefinin, İzzeddin el-Haddad'dan sonra "Hamas'ın ikinci adamı" ve askeri üretim dosyasından sorumlu kişi olarak tanımladığı Raid Saad olduğunu bildirdi. İsrail'in bugünkü operasyonu gerçekleştirmeden önce son haftalarda kendisine birkaç kez suikast girişiminde bulunduğunu belirtti.

Şarku’l Avsat’ın İbranice yayın yapan Ynet internet sitesinden aktardığına göre Raid Saad Hamas'ın askeri kanadı olan Kassam Tugayları'nın liderlerinden biri.

Hamas'tan hava saldırısının hedefinin kimliğiyle ilgili resmi bir açıklama yapılmadı.

Axios haber sitesi, İsrail'in saldırıdan önce Amerika Birleşik Devletleri'ni önceden bilgilendirmediğini ifade etti.


Suriye halkının merkezi mi yoksa federal devlet mi anlaşmazlığı üzerine bir okuma

Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)
Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)
TT

Suriye halkının merkezi mi yoksa federal devlet mi anlaşmazlığı üzerine bir okuma

Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)
Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)

Macid Kıyali

Suriye’de Beşşar Esed rejiminin düşmesinin ardından geçiş dönemi liderliği ile muhalifleri arasında yaşanan iç çatışma, siyasi sistemin niteliği, özellikle de merkeziyetçilik mi yoksa ademi merkeziyetçilik mi, merkezi bir devlet mi yoksa federal bir devlet mi tartışmaları üzerine yoğunlaşıyor.

Bu konu meşru olmasına rağmen, tartışmaya katkı sağlamak amacıyla bazı temel gözlemler aşağıda sunuyorum.

İlk gözleme göre ademi merkeziyetçilik ya da federalizm meselesini gündeme getirmek, bu konuda kutuplaşmanın temel nedeninin Suriye’deki iç çatışmada kimlik, etnik, mezhepsel ve bölgesel özelliklerin baskın olması olduğu gerçeğini görmeyi zorlaştırdı.

Çatışmanın önde gelen tarafları, siyasi veya sınıfsal güçleri ya da tarafları temsil etmekten ziyade kimlik temelli yahut mezhepsel, etnik ve bölgesel kimliği vurgulayan taraflar olduklarından, bu konunun siyasi niteliği göz ardı ediliyor.

Dikkati çeken ikinci gözleme göre ise federal ya da ademi merkeziyetçi bir devlet için mücadele eden güçler, bunu demokrasi meselesinden daha öncelikli tutuyorlar. Bunun nedeni, söz konusu güçlerin (SDG, Suveyda'daki Hicri Hareketi ve kıyı şeridinde Esed rejiminin çöküşünden etkilenen güçler) demokratik olmayan güçler olmaları. Prensipte pozisyonları, politikaları ve tercihleri ve temsil ettiklerini iddia ettikleri gruplarla olan ilişkileri göz önüne alındığında bu güçlerin Esed rejimi altında kendilerini ifade etmedikleri ve bu konuyu bu kadar yoğun bir şekilde gündeme getirmedikleri unutulmamalı.

Üçüncü ve belki de en önemli gözleme göre federal bir devlette kimlik statüsü konusundaki çatışmaya öncelik verilmesi, devletin kurulması ve vatandaşlık taleplerini ya gölgeliyor ya da ön plana çıkarıyor. Bunların, 54 yıllık Esed döneminde eksik olan iki temel unsur olduğu ve özellikle mevcut koşullarda, yani devletin kurumlar ve hukuk devleti olarak yeniden kurulması ve vatandaşların güçlendirilmesi, böylece Suriyelilerin gerçek anlamda özgür ve eşit vatandaşlar olarak bir halk haline gelmeleri için ülke genelinde Suriyelilerin en çok ihtiyaç duyduğu unsurlar olduğu unutulmamalı.

Bu yüzden iki temel sorunla karşı karşıyayız. Bunlardan birincisi, artık var olmayan Esed rejiminin Suriye'nin birliğini zayıflatıp bozmayı başarması, Suriyelileri mezhep, din, etnik köken, bölge ve aşiret aidiyetlerine göre sınıflandırması ve ‘böl ve yönet’ politikası uyarınca onları birbirlerine düşürmesinden kaynaklanıyor.

İkinci sorun, Suriyelilerin kendi koşullarını kontrol edememeleri. Bu durum, Suriye’nin geleceğinin, Suriye halkının aleyhine, uluslararası güçlerin, özellikle ABD ve bölgesel tarafların meselesi haline gelmesine neden oldu. Bu durum, kimlik çatışmaları, özellikle de silahlı çatışma veya silahlı milisler şeklinde ortaya çıkan çatışmalar için de geçerli.

Federalizm, bir ülkeyi bölmek değil, aksine ülkenin birliğini organize etmek ve merkezin statü, egemenlik ve kaynaklar konusunda çevre bölgelere müdahale etmesini önlemek için daha uygun bir yöntem. Böylelikle karşılıklı güven temelinde hükümete daha geniş katılım sağlanır.

Suriye geçiş dönemi yönetimi ve Suriye muhalefetinin geri kalanı, gelecekteki siyasi sistemin nasıl olacağı ve otoriterliğin ve marjinalleşmenin geri dönüşünü önlemeye katkıda bulunanlar da dahil olmak üzere yeni konsensüsler oluşturmak için neyin uygun olduğu konusunda kafa karışıklığı ya da netlik sağlanamaması ortaya çıkan federalizm ve ademi merkeziyetçilik konusundaki tartışmalardan sorumlu.

Aslında, yeni yönetime bağlı olanlar ve geleneksel Suriye muhalefeti tarafından federalizmin reddedilmesinin sebebi, aceleci davranışlar, duygusal ve milliyetçi coşku ve önyargılar.

Söz konusu tartışmayı kapatmak yerine açmalı, tüm soruları sormalı. Çünkü Suriye’nin geleceği tartışmaya açık. Tüm Suriyeliler bu tartışmayla ilgileniyor ve bu konuda cevaplar bulmaya katkıda bulunuyor.

Daha spesifik olarak, federal ya da ademi merkeziyetçi bir devlet tartışmasıyla ilgili olarak, federalizmin herhangi bir ülkenin bölünmesi anlamına gelmediği, aksine birliğin daha uygun bir şekilde örgütlenmesi ve merkezin statü, egemenlik ve kaynaklar konusunda çevreyi kötü yönde etkilemesini önlemek için, karşılıklı güvene dayalı yönetişime daha geniş katılımı garanti eden bir sistem olduğunun anlaşılması gerekiyor.

Toplumun yönetimini etkileyen sorunlara güvenlik çözümleri getirilemedi. Çünkü herhangi bir güvenlik çözümü coğrafyaya, topluma, egemenliğe ve devlete sadece bölünmeler getirir.

Tüm bunlar bölünmek değil, federalizm gücün paylaşılması anlamına gelir. Dışişleri, savunma ve genel ekonomi yönetimi gibi devlet egemenliği ile ilgili konularda merkezileşme söz konusu. Bunların tümü birleşik parlamento ve merkezi hükümetin sorumluluğunda. Öte yandan iç güvenlik, eğitim, sağlık ve yerel kalkınma konularının yönetimi eyaletlerin veya yerel yönetimlerin yetki alanına girer.

Burada bazılarının endişelerini hafifletebilecek en önemli nokta, federalizmin etnik köken/milliyet veya din/mezhep yerine coğrafyaya dayalı olmasıdır. Çünkü herhangi bir kimlik meselesi, demokratik karakterini zayıflatır ve eşit vatandaşlık haklarının ve vatandaşların devletinin güçlenmesini engeller. Tıpkı Lübnan'da ve Irak'ta olduğu gibi.

Elbette, birçok alanda idari meselelerle ilgili olan ademi merkeziyetçi bir devleti, anayasaya göre yetkileri paylaşan federal bir devletle karıştırmak bir sorundur. Şarku'l Avsat'ın al Majalla'dan aktardığı analize göre federal devleti ayrılıkçı bir devlet olarak görmek de bir tür karışıklık veya yanılgı olarak adlandırılabilir, ancak bu doğru değil, çünkü merkezi devletler, yönetim, temsil ve kaynak dağıtımında esnekliğe sahip federal devletlere göre ayrılmaya çok daha yatkındır, zira günümüzün en büyük, en güçlü ve en zengin devletleri federal devletlerdir.

Bu yüzden herhangi bir kimlik grubuyla anlaşmazlık, kavramların karışmasına veya çarpıtılmasına yol açmamalı. Örneğin, İsrail'in siyasi sistem olarak demokrasiyi benimsemesi, demokrasiye karşı düşmanlığı teşvik etmemeli. Ayrıca, belirli bir önermeye elverişli olmayan koşullar olduğunu gözlemlememiz, bu kavramın tartışmaya açılmaması, geliştirilmemesi ve belirli bir ülkede devlet kurulması için ulusal birliği oluşturmaya hizmet eden bağlamlara yerleştirilmemesi gerektiği anlamına gelmez.

Son olarak, bu alanda, özellikle Suriye bağlamında, dikkate alınması gereken iki konu var. Öncelikle ülkenin toprakları üzerinde devlet egemenliğinden söz edilmesi için bunun halkın birliği gerçeğine dayanması gerekiyor. İkinci olarak ise toplumun yönetimini etkileyen sorunlara güvenlikle ilgili bir çözüm bulunmuyor, çünkü herhangi bir güvenlik çözümü coğrafyanın, toplumun, egemenliğin ve devletin bölünmesine yol açar.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir


Tedmür'de ortak devriyeye düzenlenen saldırıda Suriyeli ve Amerikalı personel yaralandı

 Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Tedmür'de ortak devriyeye düzenlenen saldırıda Suriyeli ve Amerikalı personel yaralandı

 Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Suriye güvenlik kaynakları bugün, Suriye güvenlik güçleri ile ABD kuvvetlerinin, ülkenin orta kesimindeki Tedmür kentinde ortak devriye sırasında silahlı saldırıya uğradığını bildirdi.

Suriye resmi haber ajansı SANA’ya konuşan bir güvenlik kaynağı, saldırıda Suriye güvenlik güçlerinden iki kişinin ve bazı ABD askerlerinin yaralandığını, saldırıyı gerçekleştiren kişinin ise öldürüldüğünü açıkladı.

Kaynak, olayın ardından ABD’ye ait helikopterlerin yaralıları et-Tanf Üssü’ne tahliye ettiğini belirterek, saldırının nedenleri ve koşullarına ilişkin henüz bilgi bulunmadığını ifade etti.

Olay nedeniyle Deyrizor-Şam uluslararası kara yolunda trafiğin geçici olarak durdurulduğu, bölge semalarında ise yoğun hava hareketliliği yaşandığı kaydedildi.