Mısır gelenekleri küçük yaşta evliliği engelleyen yasa meydan okuyor

Mısır’da erken evliliğin tehlikeleri konusunda halkı bilinçlendirme çabaları sürüyor (Independent Arabia)
Mısır’da erken evliliğin tehlikeleri konusunda halkı bilinçlendirme çabaları sürüyor (Independent Arabia)
TT

Mısır gelenekleri küçük yaşta evliliği engelleyen yasa meydan okuyor

Mısır’da erken evliliğin tehlikeleri konusunda halkı bilinçlendirme çabaları sürüyor (Independent Arabia)
Mısır’da erken evliliğin tehlikeleri konusunda halkı bilinçlendirme çabaları sürüyor (Independent Arabia)

Abdurrahman Ebubekir
Küçük yaşta evlilik, hala Mısır’ın kırsal kesimlerinde özellikle de ülkenin güneyinde yer alan Yukarı Mısır’da gelenek ve görenek örtüsü altında asırlardır işlenmeye devam eden bir suç. Merkezi Seferberlik ve İstatistik Ajansı'nın resmi istatistiklerine göre herhangi bir resmi belge olmaksızın 18 yaş altı yaklaşık 117 bin evlilik bulunuyor. Bu rakam ülkedeki toplam evliliklerin yüzde 40’ını oluşturuyor. Mısır hukukuna göre bu evlilikler cezaya tabi durumda. Bu tür evlilikler, genç kızların haklarını elinden alıyor. Ağır sağlık problemleri ve psikolojik rahatsızlıklar çocukluklarını katlediyor.

Mısır’da küçük yaşta evlilik
Aile konularında uzman olan bir avukat olan Merve Abdurrahim, birçok aile, zor ekonomik ve yaşam koşulları altında evliliği kızlarını koruma aracı olarak gördükleri için kızlarının evliliğini hızlandırmak istiyor.
Mısır yasalarının 18 yaş altı evlilikleri suç saydığını söyleyen Abdurrahim, bununla birlikte reşit olmayan evliliklerin gerçekleştirilmesi için toplumu aldatmak için çeşitli yollara başvurulduğunu ifade etti. Bunların en ünlüsü ise herhangi bir resmi belgeye dayanmadan camilerde ya da iki ailenin üyelerinin katıldığı toplantılarda kıyılan geleneksel dini nikahlar. ‘Sünnet evlilik’ adını verdikleri bu anlaşmaların onaylanması için ise yasal vasilerden izin alınıyor. Bu evliliklerin gerçekleştirilmesi için başvurulan ikinci sahtekarlık ise 18 yaş altı genç kızı resmi belgelerde 18 yaşında göstermek.
Abdurrahim, küçük yaşta gerçekleştirilen evliliklerde bunu kanıtlayan resmi bir belge olmaması nedeniyle kadınlar ve çocuklarının haklarının gasp edildiğine dikkat çekti. Küçük yaşta yapılan evliliklerden boşanma ile sonuçlananların oranın korkutucu olduğuna dikkat çeken Abdurrahim, bunun başlıca nedeninin eşler arasında denklik bulunmaması olduğuna işaret etti.

Başlıca nedeni yoksulluk
Sosyoloji Profesörü Hüseyin Abdulmunim, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada Birleşmiş Milletler (BM) Nüfus Fonu’na göre dünya genelinde çocuk yaştaki evliliklerin başlıca nedenleri arasında reşit olmayan kızların ailelerinin yoksul olmasının geldiğini söyledi. Abdulmunim, ailelerin kızlar için ödenen mehirin ekonomik koşullarını iyileştirmesini umduklarını ifade etti.  Ayrıca bazı radikal toplumlardaki evlilik çağındaki erkeklerin, evlenecekleri genç kızın cinsel yaşamını çocukluklarından itibaren kontrol altında tutmak istediklerine işarette bulundu. Bu isteğin küçük yaşta kız çocukları bulunan aileler tarafından kabul gördüğünü söyleyen Abdulmunim, ailenin onurunu korumak için kızları erken yaşta evlendirme taraftarı olduklarını belirtti.
Abdulmunim, küçük yaştaki evliliklerin Mısır’da özellikle de kabilelerin yaygın bulunduğu illerde akraba evlilikleri aracılığıyla gerçekleştirildiğini bildirdi. Bunun başlıca nedenin ise soy bütünlüğünü korumak, yabancı bir nesebin karışmasına engel olmak olduğunu söyledi. Ayrıca mirasın bölünmemesi ve kabile servetinin kaybolmasının engellenmesinin hedeflendiğini ifade etti. Bununla birlikte bu durum, yoksulluğun aileleri yüksek mehir talep etmek için reşit olmayan kızlarını evlendirmeye iten başlıca sebeplerden biri olmasını ortadan kaldırmıyor. Böylece küçük yaşta evlilikler, yoksul ailelerin ekonomik yükünü hafifletmenin bir yolu haline geliyor.
Abdulmunim, koronavirüs (Kovid-19) salgınının ülkedeki aileler özellikle de istikrarlı bir gelir kaynağı olmayanlar üzerindeki ekonomik sonuçlar göz önünde bulundurulduğunda Mısır’da erken yaşta gerçekleştirilen evlilikleri arttırmasını beklediğini söyledi. Birçok ticari projenin salgından olumsuz etkilendiğine dikkat çekti. Mısır hükümetinin virüsle mücadele kapsamında aldığı önlemlerden en fazla süreli işlerde çalışan işçilerin etkilendiğini söyleyen Abdulmunim, tüm bunların kızların hayatını mahveden hayali bir onur koruma ve sahte bir istikrar sağlama amacıyla yayılan bu olgunun boyutunu arttıracağını ifade etti.
Kadın meseleleri savunucu ve destekçisi Ulya el-Kavsi, küçük yaşta evlilik olgusunun artmasından Mısır’ın çeşitli şehirlerindeki bazı nikah memurlarını sorumlu tuttu. Çünkü bu suçun üstünü örtmenin çok kazandırdığını söyleyen Kasvi, yasa dışı yollara başvurarak küçük yaşta evlilikleri hile ve sahtekarlıkla meşru kılındığını ifade etti. Bu durumun nikah memuru atamalarının uzman makamlar tarafından sıkı denetimle gerçekleştirilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Ebeveynlerin rızasını alarak bu suça karışan nikah memurlarının sayısının hiç de az olmadığına dikkat çekti.
Öte yandan Kina şehrindeki resmi bir nikah memuru olan Abdurrahim el-Amri, Mısır’daki küçük yaştaki evliliklerin yayılmasından nikah memurlarının sorumlu tutulmasını reddetti. Ülkede bu olgunun yayılmasının sebebinin toplumdaki yanlış örf ve adetler olduğuna dikkat çeken Amri, toplumların görüşlerini değiştirmedikçe değişemeyeceğini söyledi. Bu nedenle halkın özellikle de köylerdeki vatandaşların küçük yaşta evliliğin tehlikeleri konusunda bilinçlendirilmesinin gerekliliğine vurgu yaptı. Denetim kurumlarının reşit olmayan çocukları evlendirmek için yapılan herhangi bir girişim karşısında demir yumruk olduğunun altını çizdi. Özellikle de eşlerin yasal yaşına ulaşmasını sağlamak için elektronik evlilik sistemini uygulayarak nikah akdinin elektronik ortamda İçişleri Bakanlığı ile koordineli olarak belgelendiğini ifade etti.


Küçük yaşta evlilik genç kızların geleceğine tehlike eden ve alarm zilleri çalınmasını gerektiren bir suç (Independent Arabia)

Küçük yaşta evliliğin tehlikeleri
Mısır’ın güneyindeki Kina şehrinde bulunan Ulusal Kadınlar Konseyi Raportörü Hüda es-Saadi, küçük yaştaki evliliklerin genç kızların çocukluklarını hedef alan bir şiddet olduğuna işaret etti. Bu durumun o yaştaki kızlar için ciddi sağlık sorunları ve psikolojik hasara neden olacağını söyleyen Saadi, bu suçun sorumluluğunun küçük yaşta evlendirilen kızların ailelerinin omuzlarında olduğunu söyledi. Saadi, ailelerin kızlarına giydirdikleri o gelinliğin bir kefene dönüştüğünün farkında olmadığının altını çizdi.
Çevre ve toplum sağlığı uzmanı Ahmed el-Ferşuti, küçük yaşta evliliklerden kaynaklanan fiziksel ve psikolojik sorunların zararlarının çok ve çeşitli olduğunu ifade etti. 18 yaş altı söz konusu olduğunda, şekil itibariyle tam bir kadın olsa dahi fiziksel gelişimini tamamlamaması nedeniyle zararın çok daha büyük olduğunu söyledi. Sağlık problemlerinin başında rahim yırtılmasının geldiğini söyleyen Ferşuti, pelvik gelişimin tamamlanmaması nedeniyle düşük yapma oranının arttığını belirtti. Kemik erimesi ve kansızlıktan muzdarip olma ihtimalinin yükseldiğini söyledi. Rahimin hamileliğe uyum sağlama olasılığının düştüğünü ifade etti.
Küçük yaşta evlilik sonucunda tekrar tekrar meydana gelen düşüklerin çoğunlukla ölüme neden olduğunu söyledi. Ferşuti, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından onaylanan raporların çoğuna göre küçük yaşta anne olan kadınların bebeklerinin büyük bir oranı dünyaya bir hastalıkla geldiğini belirtti. Söz konusu bebeklerinin akciğerlerinin tamamlanmaması nedeniyle solunum yetmezliği, işitme bozuklukları ve beyin felcinden muzdarip olduğuna işaret etti.
Aile ilişkileri ve ruh sağlığı danışmanı Mustafa es-Summan, küçük yaşta evlendirilen kızlarda görülen psikolojik rahatsızlıkların, fiziksel zararlardan daha tehlikeli olduğunu söyledi. Küçük yaşta evliliğin kızları çocukluktan koparıp gücünün üstünde iş ve sorumluluklar yüklemenin çok daha ağır sonuçlara neden olduğun dikkat çekti. Summan, çocuğun bu gerçeklik karşısında ağır bir depresyona girdiğini söyledi. Summan ayrıca “Çoğunluk reşit olmayan kızların cinsel ilişki için gerekli olan arzu ve tutkusunun olmadığını bilmiyor. Bu nedenle dayak ve hakaret altında ilişkiye girmek zorunda bırakılıyor. Bu durum obsesif kompulsif bozukluk, şizofreni ve bipolar bozukluk gibi çok sayıda psikolojik rahatsızlığa neden oluyor. Bu rahatsızlıklar da bazı genç kızları intihara sürüklüyor” dedi.
Sosyoloji Profesörü Ahmed Şuri, küçük yaşta evliliğin çocuklar üzerindeki sosyal etkilerinden birinin de eğitimsizlik olduğuna dikkat çekti. Küçük yaşta evlendirilen kız çocuklarını büyük çoğunluğunun eğitimini yarıda bırak zorunda kaldığına işaret eden Şuri, aile içi şiddet ve eşler arasında denklik bulunmamasının henüz evliliğin ilk yıllarında boşanmalara neden olduğunu söyledi. Bu durum sonucunda toplumda kindar vatandaşların sayısının arttığına işarette bulundu. Küçük yaşta evliliğin çocukları, aşırılık yanlısı fikirleri benimsemeye yönlendirebileceğini böylece içlerindeki öfkeyi serbest bırakacağını söyledi.
Kırsal kesimdeki öncülerden biri olan Ahlam el-Minavi, kızlarını küçük yaşta evlendiren ailelerin birçoğunun, felaketlere uğradığını ifade etti. Bu evliliklerin büyük bir kısmının boşanma ile sonuçlandığını söyleyen Minavi, bu genç kadınların eşlik haklarının gasp edildiğine, çocuklarının herhangi bir hakka sahip olamadığına vurgu yaptı. Yukarı Mısır’daki kız çocuğuna sahip olan ailelerin büyük çoğunluğunun işledikleri suçların genelde iki yanlış adete dayandığında ifade eden Minavi, bunların küçük yaşta evlilik ve kadın sünneti olduğuna dikkat çekti.


Küçük yaşta evlilik kurbanı olan genç kadın Mısırlı aileleri erken yaşta evlilik konusunda uyardı (Independent Arabia)

Küçük yaşta evliliğin neden olduğu acı bir hikaye
Independent Arabia, Yukarı Mısır’daki Kina şehrindeki küçük yaşta evlilik nedeniyle en meşhur nesep davasının sahibi Ferha Nasr Beri ile bir araya geldi. Beri, amcasının oğlu ile nişanlandığında henüz ortaokul üçüncü sınıfta olduğunu, babası evlenmesine izin verdiğinde 15 yaşını dahi doldurmadığını söyledi. Ferha, babasının o andaki düşüncesinin masraftan kurtulup diğer beş kardeşine yönelmek olduğuna dikkat çekti. Henüz yasal evlilik yaşına ulaşmadığı için bölgedeki nikah memurunun nikahını herhangi bir resmi belge olmaksızın sözlü bir şekilde kıydığını ifade etti.
Eşiyle aralarında 15 yıldan fazla yaş farkı bulunması nedeniyle uyuşmazlık yaşadıklarını söyleyen Ferha, anlaşmazlıkların arttığını ardından ciddi yaralanma ve hasarlara neden olan sık şiddetli dayakların başladığını belirtti. Ferha’nın anlattığına göre bu durum evlendikten üç yıl sonra 18 yaşına geldiğinde boşanmalarına neden olduğunu söyledi. Evlilik cüzdanının bulunmaması nedeniyle evlilik ve boşanmanın aynı anda belgelendiğine işaret etti. Ancak asıl büyük sorunun boşanmadan birkaç gün önce hamile kaldığını öğrenmesiyle başladığını söyledi. Boşanma ve ardından doğumdan sonra eski kocasının çocuğa soyadını vermeyi reddettiğini ifade etti. Eşinin evlilik ve boşanmanın aynı tarihte kayda girmesini fırsat bilerek yasal olarak hamileliğin mümkün olmayacağını iddia ettiğine dikkat çekti.
Ferha, Mısırlı ebeveynleri evlilik belgesi olmaksızın küçük yaşta evlendirmeye karşı uyardı. Ne kadının ne de çocuklarının herhangi bir hakka sahip olmadığına işaret eden Ferha Nasr Beri, Aile Mahkemesi’nin davasıyla ilgili Yukarı Mısır tarihinde türünün ilk örneği bir karar verdiğini söyledi. Kızına yapılan DNA analizi ve düğünlerine katılan görgü şahitlerinin tanıklığı sonucunda eski kocasının nesebinden olduğuna karar verildiğini belirtti. 15 yaşında yaşadığı evlilik deneyiminin hayatını mahvettiğine işaret eden Ferha, mahkemeden çıkarılan emsal karardan önce defalarca intihar etmeyi düşündüğünü söyledi.

Mısır yasası
Kadın ve çocuk davalarına bakan, Yargı Müşaviri Muhammed el-Avvami ise küçük yaşta evliliğin çocuk tecavüzü hükmünde olduğunu açıkladı. Mısır’ın, ülkedeki yasa koyucuların bilinçli olması nedeniyle kız çocuklarının asgari evlilik yaşını 18 olarak belirleyen ilk Afrika ülkesi olduğuna dikkat çekti.
Avvami, küçük yaşta evliliğin cezası ile ilgili olarak Mısır Ceza Kanunu’nun 227. Maddesi birinci fıkrasına göre bu suçu işleyenlerin iki yılı geçmeyen bir hapis cezası ve 300 cüneyhi (18.76 dolar) aşmayan bir para cezasına çarptırıldığını söyledi. Evliliğin geçerli olmasının şartı olarak eşlerden birin yasal yaş sınırına ulaştığının kanıtlanması gerektiğini ifade etti.
Velilerle ilgili Ceza Kanunu’nun 116. maddesine ve çocuk hakları ile ilgili yasanının 126. maddesine göre bir ebeveyn veya vasinin küçük yaştaki çocukların evliliğine karıştığı tespit edilirse söz konusu kişi en az iki yıl hapis cezasına çarptırılacak. Ayrıca cezasının gerektiği takdirde iki katına çıkarılabilecek. Bunun yanısıra en az 10 bin (625.39 dolar), en fazla 50 bin (3126.96 dolar) cüneyh para cezasına çarptırılabilecek.
Kadın ve aile ile ilgili davalarla ilgilenen avukat Fatıma el-İdrisi, cezaların yalnızca ebeveynler ve nikah memurları değil, herkes için arttırılmasını talep etti. Aksine tanıklık yapanların dahi cezalandırılması gerektiğini söyledi. Böylece en az 10 bin cüneyh (625.39 dolar) ve en az 8 yıl ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırılmaları gerektiğine işarette bulundu.
 


Dakku’l Ebvab (Kapıları çalma) kampanyası küçük yaşta evlilik suçunu azaltmak için çalışmalarını sürdürüyor (Independent Arabia)

Şarkul Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, Mısır Merkez Seferberlik ve İstatistik Kurumu, 18 yaş altı kızlar tarafından yapılan evliliklerinin sayısının 117 bin 220’ye ulaştığını bildirdi.

Mısır Fetva Kurumu
Öte yandan Mısır Fetva Kurumu Daru’l İfta, küçük yaştaki çocukların evlendirilmesinin toplumda çok fazla kötülü ve zarara yol açması nedeniyle hem şeriata hem de yasalara aykırı olduğunu ifade eden bir fetva yayınladı.
Yayınlana fetva metnine göre İslami hükümlerin amaçları ve evliliğin hikmeti göz önüne alındığında reşit olmayan kız çocuklarının evlendirilmesi bu amaç ve hikmete aykırı olduğu görülecektir. Bu, çocukların evlilik hayatının getirdiği sorumlulukları yüklenememesi ve sürdürmek için gereken maddi ve manevi yükleri taşıyamaması nedeniyle onlara karşı işlenmiş bir suçtur. Bu durum evliliklerin başarısızlıkla sonuçlanması ve erken boşanmalarının yayılmasına neden olan çok sayıda kötülük ve zarara yol açıyor.
 Ayrıca ‘kötülüklerin uzaklaştırılıp faydanın sağlanabilmesi için’ evliliğin gerçekliğine, hikmetine ve şartlarına uygun olarak gerçekleştirilmesi gerektiğine dikkat çekildi. Küçük yaşta evliliğin yasaklığı ve genç kızların evlilik için yasal yaş sınırına ulaşmasının gerekliliğine vurgu yapıldı.   

Ulusal Annelik ve Çocukluk Konseyi
Ulusal Annelik ve Çocukluk Konseyi Genel Sekreteri İzzet Aşmavi, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, Mısır’da küçük yaşta evlilik geleneğinin kırsal kesimlerinde devam ettiğini söyledi. Tüm hükümet ve özel kurumların ailelerin yanlış inançların bir sonucu olarak yapılan küçük yaşta evliliklerin çocukluğun masumiyetinin gerçek bir tecavüz olduğu inancını değiştirmek için güçlerini birleştirmesi gerekir.
Konsey tarafından yapılan açıklamada, tüm Mısır köylerinde kadın öncülerin koordineli çalışmaları sonucunda söz konusu bölgelerde farkındalığı arttırmak için çok sayıda seminer, konferans ve kampanyalar gerçekleştirildiği ifade edildi. Ulusal Annelik ve Çocukluk Konseyi ayrıca çok sayıda kız çocuğunun küçük yaşta evlendirilmesini engellemeyi başaran bir acil yardım hattı oluşturdu. Acil yardım telefonunun numarasının 16000 olduğu bildirildi.



Stranger Things'in yeni bölümlerinin sonu izleyicileri hayran bıraktı

Fotoğraf: Netflix
Fotoğraf: Netflix
TT

Stranger Things'in yeni bölümlerinin sonu izleyicileri hayran bıraktı

Fotoğraf: Netflix
Fotoğraf: Netflix

Stranger Things izleyicileri, birinci kısmın sonuna dair görüşlerini paylaşarak bunu "manyak" ve yılın "en çılgın" merakta bırakan finali diye nitelendiriyor.

Popüler dizinin hayranları, 5. sezonun perşembe günü (27 Kasım) yayına giren ilk 4 bölümünü soluksuz izledi ve kapanış anları karşısında şaşkına döndü.

*Bundan sonrası spoiler içerir, bizden uyarması*

4. bölümün sonunda Will Byers (Noah Schnapp); Mike (Finn Wolfhard), Robin (Maya Hawke) ve diğer arkadaşlarını kurtarmak için Vecna'nın (Jamie Campbell Bower) Demogorgonlar üzerindeki gücünü çalıyor.

Başka bir deyişle Will geçici olarak süper güçler kazanıyor.

Bölümde, Demogorgonları kontrol eden Will'in gözlerinin beyaza döndüğü ve kapanış sahnesinde, süper güçlere sahip bir diğer karakter Eleven'ın (Millie Bobby Brown) yaptığı gibi, burnundaki kanı sildiği görülüyor.

cdfr
Stranger Things karakteri Will Byers (Noah Schnapp), 5. sezonun birinci kısmının son sahnelerinde (Netflix)

Bu an aynı zamanda bölümün önceki bir sahnesine de duygusal bir gönderme yapıyor; Robin, Will'in en iyi arkadaşı Mike'a duyduğu karşılıksız aşkına tanık olunca, Will'e kendi değerini yeniden keşfetmesi için çocukluğunu düşünmesini söylüyordu.

Ayrıca Mike da Will'in güçlerinin sinyalini vererek arkadaşının "büyücü" olduğu için Demogorgonları kontrol edebileceğini belirtiyordu.

Will, "Zindanlar ve Ejderhalar'da (Dungeons & Dragons) Mike, gerçek hayatta değil" diye yanıtlayınca Mike da şöyle diyordu:

Doğru. Gerçek hayatta daha çok sihirbaz gibisin çünkü güçlerin bir büyü kitabından gelmiyor. Doğuştan geliyor.

Son sahnede Vecna ​​geri dönerek Will'e, birinci sezonda onu kaçırdığından beri zayıflığı nedeniyle kolayca kontrol edilebildiğini söyleyerek onu kışkırtıyor.

Daha sonra Mike'ın bir Demogorgon tarafından parçalanmak üzere olduğunu gören Will, Robin'in tavsiyesine uyarak büyüdüğü zamana dair anıları gözlerinin önünden geçiriyor ve güçlerinin farkına varıyor.

Schnapp, sürprizi keşfettiği anı Variety'ye şöyle anlattı: 

Senaryoya göz gezdiriyordum ve resmen duşta hazırlanırken sonuna geldiğimde, 'Aman Tanrım!' dedim ve çığlık atarak duştan fırladım. Bir asistanla yaşıyordum. Adı Brooke'tu. 'Brooke! Aman Tanrım, güçlerim var!' dedim. Tanıdığım herkese anlatmak istiyordum. Ve elbette, birinin bunu görmesi için iki yıl beklemem gerekti. Ama: şimdiye kadarki en havalı şey.

sdfrg
Mike Wheeler (Finn Wolfhard), Stranger Things'in 5. sezonunda Will Byers'la (Noah Schnapp) ilgili sürprizin sinyalini verdi (Netflix)

Dizinin yaratıcıları Duffer kardeşler, Will'in güçleriyle ilgili bir noktayı açıklığa kavuşturdu: Bu onun içinden gelmiyor.

Bu güçleri Vecna'dan alıp kullanabiliyor... Adeta bir kuklayı yönetir gibi.

İzleyiciler bu anı doyasıya yaşarken bir izleyici "4. bölümün son anları manyak bir şey... Ve merak uyandıran son, insanın nefesini kesiyor" dedi.

Bir diğeri de X/Twitter'da şöyle yazdı: 

2025 televizyonunda resmen dudak uçuklatan bir an, açıkçası bu yılın en çılgınlarından biri.

Stranger Things'in 5. sezonunun bir sonraki kısmı 25 Aralık'ta, final bölümüyse 2026 Yılbaşı'nda gösterime girecek.

Independent Türkçe


Zihnin karanlık odalarına hoş geldiniz: Psikolojik gerilim tutkunlarına 10 sarsıcı dizi

Zihnin karanlık odalarına hoş geldiniz: Psikolojik gerilim tutkunlarına 10 sarsıcı dizi
TT

Zihnin karanlık odalarına hoş geldiniz: Psikolojik gerilim tutkunlarına 10 sarsıcı dizi

Zihnin karanlık odalarına hoş geldiniz: Psikolojik gerilim tutkunlarına 10 sarsıcı dizi

Psikolojik gerilim türünü sevenler, son haftalarda yeni bir takıntı kazandı: Claire Danes ve Matthew Rhys'in başrolleri paylaştığı The Beast in Me, yayınlandığı ilk günden bu yana küresel listelerde fırtına gibi esiyor. 

Ünlü yazar Aggie Wiggs'in hem yazarlık sıkışmışlığıyla hem de kaybettiği oğlunun gölgesiyle boğuşurken, yeni komşusu Nile Jarvis'in tehlikeli sırlarına kapılması; diziyi yalnızca bir gerilim değil, insan zihninin karanlık kıvrımlarına doğru bir yolculuğa dönüşüyor. Jarvis'in geçmişte eşinin kayboluşunda baş şüpheli olması, Aggie'nin ilham arayışını ölümcül bir meraka dönüştürüyor ve ortaya rahatsız edici bir kedi–fare oyunu çıkıyor.

The Beast in Me'nin 41 ülkede Netflix'in zirvesine yerleşmesi, izleyicinin psikolojik gerilimlere olan iştahının ne kadar kabardığını bir kez daha gösterdi. Biz de buradan hareketle türün çarpıcı örneklerini masaya yatırmak ve öne çıkanları bir araya getirmek istedik.

Bu listede; The Fall'un tüyleri diken diken eden av–avcı dinamiğinden, Sharp Objects'in bastırılmış travmaları ilmek ilmek çözen boğucu atmosferine; You'nun modern çağ paranoyasını körükleyen "takıntılı aşk" anlatısından, Behind Her Eyes'ın akıl oyunlarıyla beklentileri ters yüz eden ters köşelerine uzanan geniş bir yelpaze var.

The Girlfriend anne-oğul ilişkisindeki tehlikeli sınırları deşerken, The Patient insan ruhunun karanlık bir odaya hapsolabileceğini kanıtlayan iki kişilik bir psikolojik düello sunuyor. The Stranger tek cümleyle hayatı altüst eden sırları açığa çıkarıyor; The Undoing ve Anatomy of a Scandal ise ayrıcalık, güç ve yalanların çürüttüğü ilişkilerin röntgenini çekiyor. Disclaimer ise hafızanın karanlık dehlizlerinde dolaşan, suçluluk ve gerçeklik algısını altüst eden bir karakter incelemesine dönüşüyor.

Kısacası, eğer The Beast in Me'yi bir çırpıda bitirdiyseniz ve benzer karanlıkta hikayelerle, benzer psikolojik çözülmeler arıyorsanız doğru yerdesiniz.

Hazırsanız, zihnin karanlık kıyılarına doğru bir yolculuk başlıyor.

The Fall (2013-2016)

The Fall, daha ilk sahnesinden itibaren izleyiciyi sessiz, derinden yükselen bir kabusun içine çeken en ürpertici psikolojik gerilimlerden biri. Dizi, dedektif Stella Gibson ve seri katil Paul Spector'ı karşı karşıya getirirken klasik "avcı–av" kalıbının ötesine geçip iki zeki, karanlık ve kusurlu karakterin paralel çöküşünü anlatıyor.

Kimliğini saklayan bir canavar değil, gündelik hayatta karşımıza çıkabilecek kadar sıradan bir adamın dehşet verici yüzü diziyi daha da rahatsız edici kılıyor. Gillian Anderson, Gibson'ı sadece keskin zekasıyla değil, kırılganlıkları, öfke anları ve kontrolcü tavrıyla yaşayan bir karaktere dönüştürüyor. Jamie Dornan'ın hayat verdiği sakin, düzenli ve aile babası gibi görünen Spector ise çoğu katilden daha gerçekçi, daha sessiz ve bu yüzden çok daha ürkütücü.

scdfrg
The Fall'da Paul Spector'ı canlandıran 43 yaşındaki İrlandalı aktör Jamie Dornan, Elli Ton (Fifty Shades) serisinde canlandırdığı Christian Grey rolüyle tanınıyor (BBC Two)

Dizi, cinayetleri bir gizem unsuru olarak kullanmak yerine, erkek şiddeti, güç ilişkileri ve toplumun kör noktalarına dair sert ve doğrudan yorumlar yapıyor. Belfast'ın gri atmosferi ve yavaş yavaş sıkışan tempo, iki karakterin birbirine doğru yaklaşan soğuk nefesini izleyiciye hissettiriyor. Her bölümde, gizli hesaplaşmalar, bürokratik engeller ve adalet arayışının karanlık yüzü birbirine dolanarak tansiyonu sürekli yükseltiyor.

Dizinin en çarpıcı yanı, izleyiciyi kimi zaman katile acımaya ittiği, kimi zaman Gibson'ın yöntemlerini sorgulattığı gri bir ahlaki alanda bırakması. Ve finalde The Fall, bize en büyük dehşetin canavarlar değil, sıradan görünen insanların içindeki sessiz, görünmez karanlık olduğunu hatırlatıyor.

IMDb: 8,1
Nereden izlenir: Türkiye'de bir platformda yer almıyor

Sharp Objects (2018)

Karanlığın insan ruhuna nasıl sinsice sızdığını izlemek istiyorsanız, Sharp Objects sizi daha ilk dakikasından kollarına almaya hazır. David Fincher imzalı Kayıp Kız'ın (Gone Girl) yazarı Gillian Flynn'in sert ve çarpık dünyasını ekrana taşıyan dizi, sadece bir cinayet soruşturması değil, bastırılmış acının insanı nasıl içten içe çürüttüğünün ezici bir portresi. Amy Adams'ın hayat verdiği Camille Preaker, iki kayıp kızın peşine düşerken aslında yıllardır kaçtığı çocukluk travmalarının tam kalbine geri dönüyor. Wind Gap'in boğucu atmosferi, küçük kasaba sırlarının nesilden nesile aktarılan bir zehir gibi insanların içinde yaşadığını hatırlatıyor. Dizi, cinayetlerin ardındaki gerçeği ararken Camille'in zihninde gömülü anıları da ustalıkla açığa çıkarıyor ve gizemle psikolojik çözülüşü mükemmel bir ritimle iç içe geçiriyor.

scdfr
6 kez Oscar'a aday gösterilen 51 yaşındaki Amy Adams, gazeteci Camille Preaker rolünde unutulmaz bir performans sergiliyor (HBO)

Patricia Clarkson'ın ürkütücü derecede kontrolcü anne rolü, hikayeyi daha da sarsıcı bir noktaya taşırken; her sahne, kasabanın güzelliğinin altındaki çürümüşlüğü biraz daha görünür kılıyor. Sharp Objects, gerilim kurmak için bağıran ters köşelere ihtiyaç duymuyor; asıl dehşet, karakterlerin normal görünen davranışlarının ardındaki sessiz delilikte saklı. Jean-Marc Vallée'nin titizlikle kurduğu atmosfer, zaman zaman nefes almayı bile zorlaştıran bir duygusal ağırlık yaratıyor. Tüm bu unsurlar birleştiğinde, ortaya hem bir suç hikayesi hem de bir ruhun paramparça oluşunun ürpertici bir anatomisi çıkıyor. 

IMDb: 8
Nereden izlenir: HBO Max

You (2018–2024)

You, izleyiciyi evin rahat köşesinde bile huzursuz etmeyi başaran, takıntıyla romantizm arasındaki ince çizgiyi acımasızca paramparça eden bir psikolojik gerilim. Dizi, kitapçıda çalışan Joe Goldberg'ün masum bir aşktan ölümcül bir takıntıya savruluşunu anlatırken, psikolojik gerilim türünün sınırlarını ustalıkla zorluyor. 

Başlangıçta Joe'nun delüzyonları ve patolojik davranışları hikayeyi sürüklerken, ilerleyen sezonlarda onun kadar "karanlık" hatta daha da tehlikeli karakterlerin ortaya çıkması diziyi bambaşka bir seviyeye taşıyor. You, Joe'nun romantik iç sesi aracılığıyla izleyiciyi suç ortaklığı hissine sürükleyerek empatinin karanlık yanını çarpıcı biçimde ortaya koyuyor.

frgt
Gossip Girl'le yıldızı parlayan Penn Badgley'ye, You'nun ikinci sezonunda diziye dahil olan Victoria Pedretti eşlik ediyor  (Netflix)

Dizinin en güçlü yanlarından biri ise kurduğu keskin mizah: Joe'nun kuru, alaycı anlatımı sosyal medya takıntısını, "iyi çocuk" imajına sığınan erkekleri ve romantik klişeleri acımasızca tiye alıyor. Teknoloji çağında mahremiyetin kırılganlığını öne çıkaran yapı, "herkesin gizlediği bir karanlık vardır" fikrini her bölümde katman katman genişletiyor.

You, kimi zaman abartılı, kimi zaman rahatsız edici ama her daim bağımlılık yaratan bir psikolojik otopsi; modern ilişkilerin yüzeyinde duran parlak maskeleri bir bir söküyor. Sıradan bir komşunun, sosyal medyada gördüğünüz biri ya da sevgilinizin aslında kim olabileceğine dair yarattığı şüphe, diziyi yalnızca bir gerilim değil aynı zamanda toplumsal bir eleştiriye dönüştürüyor.

Her sezon sonunda Joe'nun gerçekten durdurulup durdurulamayacağı sorusu büyürken, 5. ve final sezonun onun nihayet "eşini" bulup bulmadığını göstereceği beklentisi izleyiciyi diken üstünde tutuyor. Ve belki de You'yu bu kadar tedirgin edici yapan tam olarak bu...

IMDb: 7,6
Nereden izlenir: Netflix

Disclaimer (2024)

Geçmişin kapısını aralamak bazen yalnızca karanlığı değil, o karanlığın içindeki aynayı da görünür kılar; Disclaimer işte tam da bunu yapıyor. Renée Knight'ın çok satan romanından uyarlanan ve 4 Oscarlı Alfonso Cuarón'un ustalıkla yönettiği mini dizi, kariyeri boyunca başkalarının günahlarını ifşa ederek güç kazanan gazeteci Catherine Ravenscroft'un kendi gölgeleriyle yüzleşmesini nefes kesen bir gerilimle aktarıyor. 

Catherine'in hayatına damdan düşer gibi giren roman, daha ilk sayfadan itibaren dizinin tüm ritmini belirleyen bir tetikleyiciye dönüşüyor. Hem geçmişi hem de bugünü birbirine ustalıkla bağlayan üç katmanlı anlatı, Cuarón'un sinematografik titizliği sayesinde izleyiciyi her bölümde biraz daha sıkıştırıyor. Cate Blanchett, Catherine'in kırılganlıkla güç arasında salınan ruh halini öyle derin bir incelikle işliyor ki, karakterin hem güvenini hem de çöküşünü aynı anda hissetmemek imkansızlaşıyor. 

sxdfr
Başroldeki Cate Blanchett'e Stephen Brigstocke rolünde 78 yaşındaki Oscarlı aktör Kevin Kline eşlik ediyor (HBO)

Dizinin atmosferini taşıyan bir diğer büyük güç ise Finneas O'Connell imzalı müzikler; tedirginlik, yalnızlık ve suçluluk gibi duygular adeta notalarda hayat buluyor. Hikaye ilerledikçe Catherine'in kimden kaçtığını, neyi bastırdığını ve bu romanın neden şimdi ortaya çıktığını anlamaya çalışırken izleyici de metaforik bir suç mahallinde ipuçlarını toplamaya zorlanıyor. 

Cuarón, dizinin ikinci yarısında kartları yeniden dağıtarak izleyicinin bildiğini sandığı her şeyi acımasızca altüst ediyor. Tüm bu katmanlı yapı, Disclaimer'ı yalnızca bir psikolojik gerilim değil, aynı zamanda hafızanın, utancın ve geçmişten saklanmanın mümkün olup olmadığını sorgulayan karanlık bir karakter incelemesine dönüştürüyor. 

Ve finalde dizi, en derin kabusun bazen dışarıdan gelmediğini, en büyük tehdit ve en acımasız yargıcın çoğu zaman insanın kendisi olduğunu sert bir biçimde hatırlatıyor.

IMDb: 7,5
Nereden izlenir: Apple TV

The Undoing (2020)

The Undoing, seyirciyi ilk dakikadan itibaren "mükemmel hayat" illüzyonunun ne kadar hızlı çökebileceğiyle yüzleştiren, sarsıcı bir psikolojik gerilim. Nicole Kidman'ın canlandırdığı Grace Fraser, başarı ve prestijle çevrili hayatının bir anda paramparça oluşuna şahit olurken, dizi izleyiciyi gerçeğin kaygan zemininde tutmayı başarıyor. Oğlu Henry'nin okulundaki bir annenin vahşice öldürülmesiyle başlayan soruşturma, Grace'in Hugh Grant tarafından canlandırılan eşinin kaybolmasıyla bambaşka bir boyuta taşınıyor. Grant'in beklenmedik derecede ürpertici performansı, dizinin "kimse göründüğü gibi değildir" temasını daha karanlık bir noktaya sürüklüyor. Hatırlayalım, 65 yaşındaki aktör, geçen yıl vizyona giren Sapkın'da (Heretic) da benzer maharetlerini göstermişti. 

csdfgrt
The Undoing'de Nicole Kidman'ın canlandırdığı başarılı terapist Grace Sachs'in hayatı vahşi bir kazanın ardından kocasının kaybolmasıyla kabusa dönüyor (HBO)

The Undoing, klasik bir "Katil kim?" hikayesi gibi görünse de esas çatışmasını aile içindeki kırılgan güven duygusuna ve evliliğin karanlık boşluklarına kuruyor. Her bölüm, seyirciyi başka bir ihtimale savurarak suçun, yalanın ve manipülasyonun sınırlarını yeniden çiziyor. Donald Sutherland'in otoriter ve tehditkar baba figürü, dizinin psikolojik gerilimini bir üst seviyeye çıkaran unsurlardan biri.
New York'un steril ve ayrıcalıklı atmosferi, karakterlerin çürüyen sırlarıyla çarpıcı bir tezat oluşturuyor.

Son bölümdeki yüzleşme ise diziyi tipik bir polisiye olmaktan çıkarıp, bir aile trajedisi olarak hafızalara kazıyor. Son nefesine kadar gerilimi diri tutan The Undoing, finalinde güven duygusunu tamamen tersyüz ederek zihninize yerleşiyor.

Where to watch: HBO Max
IMDb: 7,4

The Girlfriend (2025 – )

The Girlfriend, ilk sahnesinden itibaren insanın en tehlikeli duygularının nasıl felakete dönüşebileceğini ürpertici bir açıklıkla ortaya koyuyor. Parlak bir kariyere ve sevgi dolu bir aileye sahip Laura'nın, oğlunu koruma içgüdüsüyle başlayan basit bir tedirginlik, kısa süre içinde paranoyayla haklı endişe arasındaki sınırı tamamen bulanıklaştırıyor. Dizinin en etkileyici yönü, hikayeyi hem Laura'nın hem de oğlunun yeni sevgilisi Cherry'nin gözünden gözünden anlatarak, izleyiciyi sürekli taraf değiştirmeye itmesi. Bu çift taraflı anlatım, sıradan bir kıskançlığı adım adım tam ölçekli bir psikolojik savaşa çeviriyor.

dfrgt
31 yaşındaki Olivia Cooke (solda), House of the Dragon, Ben, Earl ve Ölen Kız (Me and Earl and the Dying Girl) ve Metalin Sesi (Sound of Metal) gibi yapımlarla da tanınıyor (Amazon Prime Video)

İlk bölümlerde klasik bir "yeni kız arkadaş tehdidi" dinamiği varmış gibi görünse de hikaye, ortasında gelen şoke edici kırılmayla tüm algıyı altüst ediyor. Bu noktadan sonra dizi, intikam, manipülasyon ve güç savaşının tırmandığı karanlık bir arenaya dönüşüyor. Olivie Cooke ve Robin Wright'ın performansları karakterleri sadece inandırıcı kılmakla kalmıyor; izleyicinin empatisini sürekli test ederek gerilimi diri tutuyor. Anne-oğul bağının sevgiyle kontrol arasında nasıl ince bir çizgide sallandığını görmek dizinin her dakikasını daha da rahatsız edici hale getiriyor.

Ve final geldiğinde, The Girlfriend sadece bir gerilim dizisi olmanın ötesine geçerek, insanların sevdiklerini kaybetme korkusuyla neleri göze alabileceğine dair sarsıcı bir hatırlatmaya dönüşüyor.

IMDb: 7,2
Nereden izlenir: Amazon Prime Video

The Stranger (2020)

Bir yabancının fısıldadığı cümlenin bir aileyi nasıl paramparça edebileceğini görmek istiyorsanız, The Stranger tam size göre. Sürpriz sonlu romanların yazarı Harlan Coben'ın aynı adlı eserinden uyarlanan dizi, sıradan hayatların aslında ne kadar kırılgan olduğunu Adam Price'ın yaşadığı sarsıcı gerçekle gösteriyor. Adam'ın karşısına çıkan esrarengiz kadının, eşi Corinne hakkında söyledikleri önce küçük bir şüphe gibi görünürken kısa sürede bütün düzenini yıkan bir çığa dönüşüyor.

dfr
54 yaşındaki Richard Armitage, Hobbit serisi, Beni Kandıramazsın (Fool Me Once) ve Özlüyorum Seni (Missing You) gibi yapımlarla da tanınıyor (Netflix)

Dizi ilerledikçe, sırların sadece bir kişiye ait olmadığını, neredeyse tüm kasabayı sessizce zehirlediğini fark ediyoruz. Her karakterin sakladığı karanlık detaylar birer birer ortaya çıktıkça, izleyici de Adam gibi kime güveneceğini düşünerek aynı paranoyaya sürükleniyor.

The Stranger'ın temposu, her bölümde açılan yeni bir gizemle daha da sıkılaşıyor ve dizideki hayatlar adeta kağıttan kule gibi her bir dokunuşta yıkılmaya yaklaşıyor. Bölgesel polis soruşturmaları, aile dramı ve kasabanın iç içe geçmiş ilişkileri diziyi hem klostrofobik hem de kaçınılmaz bir felaketin eşiğinde hissettiriyor.

Richard Armitage ve Hannah John-Kamen'in karşılıklı performansları, gerilimi daima diri tutan bir düello gibi işliyor. Ve finalde, The Stranger acı bir gerçeği yüzümüze çarpıyor: Aslında en büyük tehlike, beklenmedik bir anda karşımıza çıkan yabancılar değil, görmekten kaçtığımız hakikatlerdir.

IMDb: 7,2
Nereden izlenir: Netflix

Gözlerinin Ardında (Behind Her Eyes / 2021)

Gözlerinin Ardında, ilk dakikasından itibaren bir aşk üçgeni vaat ederken aslında izleyiciyi çok daha karanlık ve beklenmedik bir oyunun içine sürüklediğini açıkça hissettiren bir yapım.

Louise'in patronuyla yaşadığı yasak ilişki, masum görünen bir merakla Adele'e yaklaşmasıyla giderek tedirgin edici bir labirente dönüşüyor. Dizi, güven duygusunun nasıl manipüle edilebileceğini adım adım gösterirken her karakterin ardında sakladığı sırların tahmin edilenden çok daha tehlikeli olduğuna işaret ediyor.

dfgrt
Gözlerinin Ardında'da Adele rolünde, efsanevi rock grubu U2'nun 34 yaşındaki solisti Bono'nun kızı Eve Hewson var (Netflix)

Özellikle Louise, David ve Adele arasındaki dinamik, bir aşk üçgeninden çok güç, sahiplenme ve psikolojik üstünlük üzerine kurulu bir savaş alanına benziyor. Adele'in huzursuz edici sakinliği ve Louise'in sezgileri arasındaki gerilim, izleyiciyi sürekli tetikte tutan başlıca unsurlardan biri.

Dizinin temposu zaman zaman ağır aksa da yarattığı atmosfer o kadar rahatsız edici ki, her sahnede "bir şey olacak" hissi hiç kaybolmuyor. Aralara serpiştirilen küçük ipuçları, finaldeki büyük ters köşenin aslında ne kadar ustalıkla kurulduğunu gösteriyor. Doğaüstü dokunuşların psikolojik gerilimle birleşmesi, diziyi türdeşlerinden ayıran ve uzun süre akılda kalmasını sağlayan en önemli tercih.

Kimin kurban, kimin manipülatör olduğunu çözmeye çalışırken dizinin gerçek gücünün belirsizlikten beslendiği yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Ve nihayet o çarpıcı final geldiğinde Gözlerinin Ardında, izleyiciyi "Hiçbir şey göründüğü gibi değilmiş" cümlesiyle baş başa bırakıyor ve son saniyesine kadar etkisini kaybetmeyen bir akıl oyunu olduğunu kanıtlıyor.

IMDb: 7,2
Nereden izlenir: Netflix

The Patient (2022)

The Patient, insan zihninin kilitli bir odadan çok daha karanlık olabileceğini gösteren, en tedirgin edici psikolojik gerilimlerden biri. Kısıtlı mekanda geçen bu iki kişilik çatışma, insan ruhunun sınırlarını deşerek izleyiciyi rahatsız edici bir yakınlık hissine çekiyor. Yıllarca komediyle özdeşleşmiş olmasına rağmen terapist rolündeki Steve Carell, beklenmedik bir derinlik sunarak Dr. Alan Strauss'u kırılganlığı, korkuları ve profesyonel içgüdüleriyle tamamen gerçek bir insana dönüştürüyor. Domhnall Gleeson'ın ürpertici sakinliğinin karşısında Carell'in kontrollü paniği, dizinin tüm gerilimini taşıyan iki zıt kutup gibi işliyor.

sadfrg
Kült sitcom The Office'in yıldızı Steve Carell bu yıl, üç evli çiftin uzun yıllara dayanan dostluğunu anlatan komedi dizisi Dört Mevsim'de (The Four Seasons) rol aldı (FX on Hulu / Disney+)

Seri katil Sam'in terapistini esir alması, basit bir gerilim anlatısı yerine empati, suçluluk ve insanlığın sınırları üzerine kurulu yoğun bir zihinsel mücadeleye dönüşüyor. Dizi ilerledikçe Alan'ın hayalet gibi dolaşan geçmişi, oğluyla olan kopuk ilişkisi ve yas süreci hikayenin asıl ağırlık merkezine yerleşiyor. Bu yüzden The Patient sadece bir katilin zihnine girmek değil, aynı zamanda bir terapistin kendi parçalanmış ruhuyla yüzleşmesini izlemek anlamına geliyor.

Bazı bölümlerde ritim yavaşlasa da Carell'in müthiş performansı, izleyiciyi diken üstünde tutmayı başarıyor. Minimal anlatım, dar mekan ve iki oyuncunun nefes kesen performansı birleşerek bizi adeta kapana kıstırıyor. Sona erdiğinde ise The Patient, gerçeklerle yüzleşmekten kaçılamayacağını fısıldayarak zihnimizde yer etmeyi başarıyor.

IMDb: 7
Nereden izlenir: Disney+ 

Bir Skandalın Anatomisi (Anatomy of a Scandal / 2022)

İlk dakikasından huzursuz eden, gücün ve ayrıcalığın karanlık yüzünü hatırlatan bir dizi arıyorsanız, Anatomy of a Scandal sizi tam da bu noktadan yakalayacaktır. Sienna Miller ve Michelle Dockery'nin sürükleyici performanslarıyla taşınan dizi, politik bir skandalın gölgesinde evliliğin, sadakatin ve gerçeklerin ne kadar kırılgan olabileceğini incelikle işliyor.

Gazeteci ve yazar Sarah Vaughan'un romanından uyarlanan hikaye, tür olarak çığır açmıyor ama sürekli merak duygusu yaratan ritmi sayesinde izleyiciyi kolayca kendine bağlıyor. Miller, dışarıdan kusursuz görünen bir hayatın çatırdayışını öyle bir gerçeklikle taşıyor ki, canlandırdığı Sophie'nin neyi bilip neye inandığından asla tamamen emin olamıyorsunuz.

frg
Bir Skandalın Anatomisi, bir sırrın gün yüzüne çıkmasıyla ayrıcalıklı hayatları altüst olan karizmatik ve başarılı politikacı James Whitehouse'la eşi Sophie'nin hikayesini anlatıyor (Netflix)

Dockery ise soğukkanlı ve zeki savcı rolünde dizinin vicdanı haline gelirken, gömülü sırları yüzeye çıkardıkça hikayeye farklı bir ağırlık katıyor. Dizi, güçlü oyuncu kadrosuna rağmen zaman zaman abartılı görsel metaforlara ve melodramatik flashback'lere yüklenerek ritmini düşürüyor. Yine de onu benzerlerinden ayıran en güçlü taraf, Rupert Friend'in canlandırdığı güçlü siyasetçi James'in, kendini hâlâ "iyi biri" olduğuna inandıran ayrıcalıklı bakış açısının, nasıl tehlikeli bir yanılsama yarattığını göstermesi.

Anatomy of a Scandal modern bir otopsi gibi, hem kişisel ilişkileri hem de politik yapıları kesip biçerek ayrıcalıklı erkeklik halinin nasıl yıllarca korunabildiğini sergiliyor. Tüm kusurlarına rağmen her bölümün sonunda izlemeye devam ederek "gerçeğe" ulaşma isteği yaratan dizi, gücünü büyük ölçüde atmosferinden ve oyuncularının karizmasından alıyor. 

IMDb: 7
Nereden izlenir: Netflix

Independnet Türkçe


Bilim dünyasını karıştıracak araştırma: Lucy, homininlerin atası değil mi?

Bilim dünyasını karıştıracak araştırma: Lucy, homininlerin atası değil mi?
Bilim dünyasını karıştıracak araştırma: Lucy, homininlerin atası değil mi?
TT

Bilim dünyasını karıştıracak araştırma: Lucy, homininlerin atası değil mi?

Bilim dünyasını karıştıracak araştırma: Lucy, homininlerin atası değil mi?
Bilim dünyasını karıştıracak araştırma: Lucy, homininlerin atası değil mi?

Araştırmacılar ünlü Lucy'nin, sanıldığı gibi bütün insan türlerinin atası olmayabileceğine dair kanıtlar buldu.

1974'te Etiyopya'da keşfedilen ve daha sonra Lucy adını alan fosiller, insan evriminde önemli bir dönüm noktasına işaret ediyor. 

Yaklaşık 3,2 milyon yıllık iskeleti, keşfedildiği dönemde bilinen en eksiksiz erken hominin isketletlerinden biriydi. 

Australopithecus afarensis adını alan tür 50 yıldır Homo sapiens (modern insan) de dahil tüm insan türlerinin atası kabul ediliyordu. 

Ancak Arizona Eyalet Üniversitesi'nden Yohannes Haile-Selassie ve ekibinin yeni araştırması, insanların A. afarensis'in değil başka bir türün soyundan gelmiş olabileceğini öne sürüyor.

Bilim insanları Etiyopya'nın Afar bölgesinde 2009'da bazı ayak kemikleri bulmuş ve bunların A. afarensis'ten farklı bir türe ait olduğunu belirlemişti.

Haile-Selassie ve ekibi daha sonra bölgede diş fosilleri keşfederek bunların ve ayak kemiklerinin, Australopithecus deyiremeda adlı yeni bir türe ait olduğunu 2015'te duyurmuştu. 

Ancak yine de ellerinde yeterli sayıda örnek olmadığı için kemikleri ayrı bir tür altında sınıflandırma konusunda kararsızlardı. 

dfrgt
Australopithecus deyiremeda'nın ayak kemikleri, ağaçlara tırmanmada Lucy'den daha becerlikli olduğunu gösteriyor (Yohannes Haile-Selassie)

Aynı bölgede ortaya çıkarılan çene ve diş kemikleri, artık A. deyiremeda'nın bir tür olarak yerini sağlamlaştırdı. Araştırmacılar henüz kesinliği kanıtlanmasa da daha önceki ayak fosillerinin de bu türden geldiğini düşünüyor.

Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (26 Kasım) yayımlanan çalışmaya göre A. afarensis ve A. deyiremeda, yaklaşık 3,3 ila 3,5 milyon yıl önce Afrika'nın doğusunda birlikte yaşamış.

Dahası, A. deyiremeda'nın kemikleri üzerinde yapılan analizler, A. afarensis'ten ziyade onun atası olan Australopithecus anamensis'le daha yakın akraba olduğuna işaret ediyor. 

Yani A. anamensis, hem Lucy'nin türünün hem de A. deyiremeda'nın atası gibi görünüyor. Bilim insanları bu nedenle Lucy'nin, daha sonraki Australopithecus türlerinin ve Homo cinsinin atası olmayabileceğini düşünüyor.

Çalışmada yer almayan ancak makaleyle birlikte yayımlanan bir yazı kaleme alan insan evrimi uzmanı Dr. Fred Spoor, bulguların bilim dünyasını "karıştıracağını" söylüyor. 

"Onlarca yıldır Lucy ve akrabalarının atalarımız olduğunu söyleyen ders kitapları ve belgeseller hazırlandı" diyen Spoor ekliyor: 

A. anamensis tanımlandığında bile, A. afarensis'in atası olarak görüldü ve bu nedenle evrim ağacında onun arkasına yerleştirildi. Yeni araştırma, A. anamensis'in yalnızca Lucy'nin atası olmadığını, aynı zamanda bizimki de dahil birçok başka insan türünün de ondan türemiş olabileceğini öne sürüyor.

Çalışmada ayrıca A. afarensis ve A. deyiremeda birbirlerine çok yakın yaşasa da doğrudan rekabete girmedikleri öne sürülüyor.

Dişlerin kimyasal analizi, A. deyiremeda'nın yaprak, meyve ve kabuklu yemişlerle beslenirken, A. afarensis'in tahıl ve otlarla hayatını sürdürdüğünü gösteriyor. Bilim insanları farklı kaynaklara ihtiyaç duymalarının rekabetin önüne geçtiğini düşünüyor.

Ayak yapıları da farklı yaşam tarzlarına işaret ediyor. A. afarensis çoğunlukla iki ayak üzerinde yürürken, A. deyiremeda vaktini ağaçlara tırmanarak geçirmiş gibi duruyor. 

Spoor "Bu türlerin beslenme şekilleri ve davranışları farklı olsa da yollarının kesişmiş olması muhtemel" diyerek ekliyor: 

Ancak ne ölçüde kesiştiğini bilmiyoruz.

Bilim insanları hem iki türün ilişkisine hem de insanların evrimine daha fazla ışık tutmak için çalışmalara devam etmeyi planlıyor.

Yeni fosiller bulmak için Etiyopya'ya tekrar gitmeyi planlayan Haile-Selassie "Örneğin A. anamensis'in ayağının nasıl göründüğünü hâlâ bilmiyoruz. Bu bize A. deyiremeda gibi bir başparmağı olup olmadığını ve ne kadar akraba olduklarını gösterebilir" ifadelerini kullanıyor:

Bunu öğrenmek, bu türler ve birbirleriyle nasıl ilişkili oldukları hakkında bildiklerimizi geliştirmek açısından çok önemli.

Independent Türkçe, Londra Doğa Tarihi Müzesi, Science Alert, IFLScience, Nature