Çin, Kovid-19 salgınıyla mücadelede için yeni tedbirler aldı

Pekinlilerin halka açık yerlerde maske takması gerekiyor. (AP)
Pekinlilerin halka açık yerlerde maske takması gerekiyor. (AP)
TT

Çin, Kovid-19 salgınıyla mücadelede için yeni tedbirler aldı

Pekinlilerin halka açık yerlerde maske takması gerekiyor. (AP)
Pekinlilerin halka açık yerlerde maske takması gerekiyor. (AP)

Dün Çin anakarası ve Hong Kong’da yüksek oranda Kovid-19 vakalarının kaydedilmesi, yetkilileri sosyal mesafe tedbirlerini sıkılaştırmaya ve yeni kapatma tedbirleri almaya yöneltti.
24 saat içinde 101 yeni vaka tespit edilmesi ile üç aydır görülmeyen yükseklikte vakaya tanık olan Çin, salgının odak noktalarındaki spor salonlarını, barları ve müzeleri kapattı. Yeni vakalardan 98’i, çoğu kuzeybatı Sincan bölgesinde olmak üzere yerel düzeyde meydana geldi. AFP’nin haberine göre bölgede bu ayın başlarında salgının yayılmaya başladığı yayılmakta olan bir salgın odağı tespit edilmişti. Ardından ise yetkililer kapsamlı kontroller yapmış ve yeni kısıtlamalar uygulamaya başlamıştı.
Koronavirüsün geçen senenin sonlarında tespit edildiği Çin’de salgın, kapsamlı kontroller, seyahat kısıtlamaları ve kapanışlar sayesinde büyük ölçüde kontrol altına alınmıştı. Ardından çeşitli bölgelerde birkaç farklı salgın odak noktasının ortaya çıkması ise koronavirüs salgınının kontrol edilmesindeki zorluğu gözler önüne serdi. En sın 13 Nisan’da 108 yeni vaka kaydedilmiş, çoğunun yurt dışı kaynaklı olduğu açıklanmıştı. Yetkililer, Liaoning bölgesindeki Dalian’da yerel bir deniz ürünleri tesisinde koronavirüse rastlandığını bildirmişti. Geçen hafta ise bu ünlü kıyı kentinde 52 kişinin daha koronavirüse yakalandığı, 30’unun fabrika çalışanı olduğu bildirildi.
Dalian’dak yetkililer pazar günü yaptıkları açıklamada, kapsamlı koronavirüs teşhis testleri yaptıklarını ve toplam test sayısının 3 milyona ulaştığını duyurdu. Şehrin sağlık komisyonunun başkanı olan Zhao Lian dün yaptığı açıklamada kütüphane, spor salonları, bar, müze, restoran ve spa gibi halka açık mekanların kapatılacağını söyledi.
Şinhua Haber Ajansı’nın salı günü yayınlanan haberine göre bu hafta şehre inceleme ziyaretinde bulunan Çin Başbakan Yardımcısı Sun Chunlan, yerel yetkilileri ithal malların ve Dalian’dan ayrılan herkesin kontrolünü artırmaya çağırdı. Haberde Chunlan’ın “Önleme ve kontrol görevi zorluğunu koruyor ancak bu göz ardı edilmemesi gereken bir konu” ifadeleri yer aldı.
Dalian’daki yetkililer, şehrin risk düzeylerine göre farklı bölgelerinde virüs kontrol önlemleri uygularken Pekin’de 300’ün üzerinde vakanın kaydedildiği haziran ayında uygulanana benzer bir yaklaşım sürdürüyor. Çin’de şu ana kadar 84 bin 165 vaka ve 4 bin 634 ölüm kaydedildi. Vakalardan 482’si halihazırda hastanelerde tedavi görüyor.
Çin'in Hong Kong Özel İdare Bölgesi Baş Yöneticisi Carrie Lam dün, şehrin büyük ölçekli bir salgınla karşı karşıya kalabileceği konusunda uyarıda bulundu. Diğer yandan şu an koronavirüsün ortaya çıkmasından bu yana en katı sosyal izolasyon önlemleri uygulanmaya başlandı.
Şehrin 7,5 milyon sakini için dün itibariyle halka açık yerlerde maske takma zorunluluğu getirildi. Restoranlarda ise sipariş haricinde sunulan yemek hizmetleri askıya alındı. AFP’nin haberine göre aileler haricinde en fazla iki kişinin bir araya gelmesi kararı ihlal edildiği taktirde 625 dolar para cezası kesilecek. Bu tedbirler, şehrin salgını kontrol altına alarak ekonomik faaliyetlerini sürdürmeyi başarmasının ardından salgının ani bir şekilde yeniden patlak vermesi nedeniyle alınıyor. Nitekim yeni vakaların kaydedilmesi yetkilileri aşamalı önlemler almaya yöneltti.
Hong Kong’da temmuz ayı başından bu yana, ocak ve haziran arasında kaydedilen vaka sayısına yakın bir sayıda, en az bin 500 yeni vaka kaydedildi. En az bir haftadır kaydedilen günlük vaka sayısı ise 100’ün üzerinde seyrediyor. Kaydedilen vakaların hepsi hızla dolan karantina servislerinde tedavi ediliyor.
Lam, konuyla ilgili açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Hastane sistemimizin çökmesine ve başta yaşça büyükler olmak üzere insan hayatına mâl olabilecek geniş bir salgının eşiğindeyiz. Sevdiklerimizi, sağlık personelimizi ve Hong Kong'u korumak için sizi katı sosyal mesafe prosedürlerine uymaya, mümkün olduğunca evde kalmaya davet ediyorum.”
Şehrin birçok sakininin öğle yemeği molasında, kavurucu yaz sıcağı altında dışarıda paket yemek yediği görüldü. Bunlardan biri de inşaat işçisi Chow’du. Chow, AFP'ye verdiği demeçte klimalı restoran ortamından mahrum kaldığından şikayet ederek “Dışarısı oldukça sıcak” dedi. Hong Kong sakinlerinin çoğu yemeklerini küçük restoranlarda yiyor. Zirâ şehirdeki küçük dairelerinde yemek pişirmeye uygun alan yok.
Geçen yıl sonunda salgından ilk etkilenen yerler arasında olan aşırı yoğun nüfuslu bu şehirde, kapalı alanlar ve toplu taşımada zorunlu maske uygulaması gibi salgınla mücadelede alınan önlemler, halkın bu önlemlere gösterdiği yoğun iltizam ve kapsamlı teşhis testleri sayesinde salgın büyük çapta durdurulmuştu. Ancak Haziran ayında yeni vakalar kaydedilmeye başladı. Sağlık sektöründeki yetkililer, virüsün yeniden patlak verme nedenlerini araştırıyor. Bazıları, bunu hükümetin gemi, uçaklar ve bazı şirket yetkilileri de dahil olmak üzere ‘temel personeli’ tâbi tuttuğu 14 günlük karantina uygulamasına iltizam gösterilmemesine bağlıyor.
Nitekim Hong Kong, limanlar ve havayolundaki trafik yoğunluğuna sahip ve mürettebat değişiminde önemli bir geçiş noktasını teşkil ediyor. Hükümet ise bu gruplar üzerindeki kısıtlamaları sıkılaştırmıştı.
Öğle molasındaki bir diğer çalışan Gladys Chan da AFP’ye verdiği demeçte, hükümetin ihlalleri izlemek için elinden geleni yapmadığını hissettiğini söyledi. “Bence, hükümet özellikle salgının üçüncü dalgasında beklentilerimizi karşılamadı” diyerek salgınla mücadele prosedürlerinin geç alındığını dile getirdi.
Yetkililer, Çin makamlarının da yardım edeceği, şehrin havaalanına yakın bir yerde 2 bin yataklı geçici bir hastane inşa etme planını açıkladı.
Salgınla mücadelede alınan yeni tedbirler, ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı ve demokrasi yanlısı gösterilerin getirdiği siyasi çalkantılar nedeniyle durgunluk yaşayan finans merkezine ciddi bir darbe indiriyor. Nitekim dün açıklanan rakamlar, şehir ekonomisinin geçen yılın ikinci çeyreğine nazaran yüzde 9 daraldığını ortaya koydu. Hong Kong ekonomisi, salgının 2020'nin ilk çeyreğinde neden olduğu hasar sebebiyle, yıl bazında yüzde 9,1 oranında daraldı. Bu, şimdiye kadar kaydedilen en kötü veri olarak gösteriliyor.



Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud: Ortadoğu’daki çatışmanın topraklarımıza sıçramasına izin vermeyeceğiz

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)
TT

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud: Ortadoğu’daki çatışmanın topraklarımıza sıçramasına izin vermeyeceğiz

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (SONNA)

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, bugün yaptığı açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Somaliland’ı bağımsız bir devlet olarak tanıma kararının ‘kabul edilemez bir adım, uluslararası normların ihlali ve ülkenin bağımsızlığına açık bir saldırı’ olduğunu söyledi.

İsrail, cuma günü tek taraflı olarak ilan edilen Somaliland’ı ‘bağımsız egemen devlet’ olarak resmen tanıyan ilk ülke oldu.

Bu karar, bölgesel dinamikleri yeniden şekillendirecek, Somali'nin uzun süredir devam eden ayrılıkçılığa karşı muhalefetini sınayacak ve Tel Aviv'e Afrika kıtasının en uzun deniz sınırına sahip ülkede, hassas Afrika Boynuzu bölgesinde bir dayanak noktası oluşturacak.

Somali Cumhurbaşkanı Şeyh Mahmud, parlamentoda yaptığı konuşmada, ‘Ortadoğu’daki çatışmanın ülkemize taşınmasını’ reddettiğini belirterek “Birliği sağlamak için Somaliland ile diyalog konusunda kararlıyız” dedi. Şeyh Mahmud, ülkesinin, saldırıların başlatılabileceği askeri üslerin kurulmasını kabul etmeyeceğini vurguladı.

Arap Birliği'nin olağanüstü toplantısı

Öte yandan Somali'nin Kahire Büyükelçisi ve Arap Birliği (AL) Daimi Temsilcisi Ali Abdi Avari bugün, Tel Aviv’in Somaliland’ı tanımasına atıfla, İsrail'in Filistin halkını topraklarından zorla çıkarmak amacıyla Somali'deki ayrılıkçı bir oluşumu desteklediğini söyledi.

j6y
Hargeisa Savaş Anıtı önünde Somaliland bayrağı taşıyan bir genç (AFP)

Avari, Arap Birliği’nin acil toplantısında “Somali, Filistinlileri topraklarından çıkarmaya yönelik hiçbir girişime taraf olmayacak” dedi.

Bu planları engellemek ve İsrail'in aleni emellerine karşı durmak için çalışacaklarını belirten Avari, İsrail'in Somaliland'ı tanıma kararının ‘tüm Arap ulusal güvenliğini ve Kızıldeniz'deki seyrüseferi etkileyen doğrudan bir saldırı’ olduğunu vurguladı.

Birleşmiş Millerler Güvenlik Konseyi (BMGK), İsrail'in Somaliland'ı bağımsız bir devlet olarak tanımasıyla ilgili olarak pazartesi günü acil bir toplantı düzenleyecek.

Avari, toplantı öncesinde, çoğu Müslüman olan 21 ülke dün geç saatlerde ortak bir bildiri yayınlayarak İsrail'in kararının ‘Afrika Boynuzu'ndaki barış ve güvenlik’ ile daha geniş kapsamda Kızıldeniz bölgesi üzerinde ‘ciddi yansımaları’ olacağı konusunda uyarıda bulundu.

Somali'nin kuzeyinde bulunan ve çoğunluğu Müslümanlardan oluşan nüfusu birkaç milyonu bulan Somaliland, otuz yılı aşkın bir süredir fiilen bağımsız bir bölge.


Lavrov: Ukrayna'daki Avrupa güçleri Rusya için meşru hedefler olacak

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (Reuters)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (Reuters)
TT

Lavrov: Ukrayna'daki Avrupa güçleri Rusya için meşru hedefler olacak

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (Reuters)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov (Reuters)

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov bugün yaptığı açıklamada, Rusya'nın Tayvan'ın bağımsızlığına her şekilde karşı olduğunu ve adayı Çin'in ayrılmaz bir parçası olarak gördüğünü söyledi.

Rusya merkezli haber ajansı TASS’a konuşan Lavrov, Japonya’nın artan askeri eğilimlerine atıfla, Japonya'yı ‘askerileşme’ olarak nitelendirdiği eğilimini ‘dikkatlice düşünmeye’ çağırdı.

Öte yandan Lavrov, Ukrayna'da konuşlandırılan herhangi bir Avrupa askeri birliğinin Rusya ordusu için meşru hedef haline geleceğini vurguladı.

Lavrov ayrıca, kanıt sunmadan, Avrupalı politikacıları Kiev ile ilişkilerinde ‘açgözlü’ şekilde hareket etmekle ve Ukrayna halkının ve kendi ülkelerinin halklarının çıkarlarını göz ardı etmekle suçladı.


Trump neden Nijerya'daki askeri operasyonunun hedefi olarak Sokoto şehrini seçti?

ABD saldırısının ardından Oufa köyünde bölge sakinleri hasarı incelerken 27 Aralık 2025 (AFP)
ABD saldırısının ardından Oufa köyünde bölge sakinleri hasarı incelerken 27 Aralık 2025 (AFP)
TT

Trump neden Nijerya'daki askeri operasyonunun hedefi olarak Sokoto şehrini seçti?

ABD saldırısının ardından Oufa köyünde bölge sakinleri hasarı incelerken 27 Aralık 2025 (AFP)
ABD saldırısının ardından Oufa köyünde bölge sakinleri hasarı incelerken 27 Aralık 2025 (AFP)

ABD'nin perşembe günü Nijerya'da DEAŞ’a karşı düzenlediği füze saldırılarının ayrıntıları ve terör örgütlerinin kalelerinin kuzeydoğuda yoğunlaşmasına rağmen ülkenin kuzeybatısında bulunan Sokoto şehrinin seçilme nedenleri hala belirsizliğini koruyor.

Bu gizem, ABD ve Nijerya'nın de hedefin DEAŞ olduğu konusunda anlaşmaya varmış olmalarına rağmen açıklamaları arasındaki tutarsızlığın yanında saldırılar sırasında kimlerin veya nelerin vurulduğu konusunda ayrıntıları açıklamamış olmaları nedeniyle daha da artıyor.

Bu gerçekleri açıklığa kavuşturmak amacıyla, Nijerya Cumhurbaşkanı Bola Tinubu'nun Sözcüsü Daniel Bwala, dün Fransız Haber Ajansı AFP'ye yaptığı açıklamada, ABD’nin perşembe günü Nijerya'da gerçekleştirdiği hava saldırılarının, ‘Lakurawa’ adlı yerel bir terör örgütü ve ‘otoyol soyguncusu’ çetelerle iş birliği yapmak üzere Sahel bölgesinden gelen DEAŞ üyelerini hedef aldığını söyledi.

Bwala, yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“DEAŞ, Lakowara ve çetelere ekipman ve eğitim sağlayarak onlara yardım etmek için Sahel bölgesinden geçmenin bir yolunu buldu.”

Nijerya Enformasyon ve Kültür Bakanı Muhammed İdris, cuma akşamı yaptığı açıklamada saldırıların Sahel koridoru üzerinden Nijerya'ya sızmaya çalışan DEAŞ üyelerini hedef aldığını söyledi.

Lakowara Grubu

Nijerya gazetesi Premium Times tarafından yayınlanan bir haberde, Sokoto’nun terör örgütlerinden çok çete faaliyetleri ve haydutluktan şikayetçi olduğu belirtildi. Haberde, ABD tarafından düzenlenen hava saldırılarının, yerel liderlerin 2017 yılında haydutlukla mücadele çerçevesinde kurdukları Lakowara Grubu'nu hedef aldığına dikkat çekildi.

adre
ABD Savunma Bakanlığı tarafından yayınlanan ve 25 Aralık'ta belirsiz bir konumda bir askeri gemiden füze fırlatıldığını gösteren videodan alınan bir görüntü (Reuters)

Gazete, haberini New York'taki West Point Askeri Akademisi'ne bağlı bir araştırma ve akademik merkez olan West Point Terörle Mücadele Merkezi (CTC) tarafından 2022 yılında yayınlanan bir araştırmaya dayandırdı. Araştırma, Lakowara üyelerinin Mali'den geldiğini doğruladı. Çalışmada, yerel liderlerin gruba mali destek, sığır ve silah şeklinde lojistik destek sağlayarak grubun büyümesine katkıda bulundukları açıklandı. Aynı kaynak, o dönemde Nijerya polisinin silahlı grubu önemsiz göstererek, üyelerini hayvanları için su aramak üzere göç etmiş ‘şiddet kullanmayan çobanlar’ olarak tanımladığını belirtti. Ancak grup, kısa sürede bölgede kendi kanunlarını uygulamaya başladı ve borçlarını ödemeyi reddeden yerel bir lideri öldürdü.

Lakowara, Müslümanların nüfusun çoğunluğunu oluşturduğu bu ülkede, alkol tüketimini ve müzik dinlemeyi yasakladı, yerel çobanlara vergi uyguladı ve ardından Nijer sınırındaki ordu mevzilerine silahlı saldırılar düzenleyerek Nijer ve Nijerya’nın 2018 yılında silahlı gruba karşı ortak devriye gezileri başlatmasına neden oldu.

Nijer'de 2023 yılında gerçekleşen askeri darbe sonucu Nijerya sınırındaki ortak devriyelerin sona ermesinin ardından Lakorawa, daha cesur hale geldi, faaliyetlerini Kibi şehrine doğru genişletti. Burada polis karakollarına ve yerel kurumlara saldırılar düzenledi.

DAEŞ ve El Kaide ile bağlantıları

Bu silahlı grubun oluşturduğu tehlikeye rağmen, dış bağlantıları konusunda hala büyük bir belirsizlik var. Birçok uzman bu grubu bir grup paralı asker ve hayduttan ibaret olarak görse de DAEŞ ve El Kaide ile olan ilişkisi konusunda fikir ayrılıkları hakim.

West Point Merkezi’nden Mortala Rufai, James Barnett ve Abdulaziz Abdulaziz tarafından yürütülen bir araştırma, Lakowara'nın El Kaide ile, özellikle de Mali merkezli İslam ve Müslümanları Destekleme Grubu (Cemaat Nusret el-İslam vel Müslimin/JNIM) ile bağlantılı olduğunu doğruladı.

Ancak Barnett, son araştırmasında Lakowara’nın artık DEAŞ’ın Sahel eyaletiyle bağlantılı olduğu sonucuna varmıştır.

Sahel bölgesindeki terörist ittifakların çakışması nedeniyle, Lakowara’nın bazı orijinal üyelerinin Ensar’ul-İslam ve Müslümanlarla bağlantılı olabileceğini, ancak bugün DEAŞ’ın Sahel eyaletiyle daha yakından bağlantılı olduklarını açıkladı.

Öte yandan Afrika’da İyi Yönetişim Vakfı'nda araştırmacı olan Malik Samuel, sosyal medya platformu X'te Lakorawa’nın El Kaide’ye daha yakın olduğunu iddia ederek JNIM’e atıfla “DEAŞ ile bağlantısı olduğuna dair herhangi bir kanıt görmedim” ifadelerini kullandı.

Çelişkiler ve şüpheler

Amerikalılar ve Nijeryalılar DEAŞ’ı hedef aldıklarından bahsetmelerine rağmen, ABD saldırılarının hedef aldığı bölgedeki bazı yerel sakinler şaşkınlıklarını dile getirdi. AFP'ye konuşan bölge sakinlerinden Haruna Kalh, “Şaşırdık çünkü bu bölge hiçbir zaman silahlı grupların kalesi olmamıştı” dedi.

d8
ABD’nin Oufa köyüne düzenlediği hava saldırısının ardından meydana gelen hasar, 27 Aralık 2025 (AFP)

Diğerler bölge sakinleri ise ABD’nin hava saldırılarında fırlattığı füzelerin boş tarlalara düştüğünü, can kaybına yol açmadığını ve füze enkazının zarar verdiği Jabo köyünün saldırılarından kısmen etkilendiği söyledi. Militanların son saldırısının iki yıl önce gerçekleştiğini belirttiler.

Nijerya televizyonunda yayınlanan görüntülerde, tarım arazisi gibi görünen bir alanda yanmış metal parçaları görüldü.

d
Jabo köyünde ABD'nin saldırı düzenlediği bölgeye toplanan köylüler 26 Aralık 2025 (Reuters)

Öte yandan Nijerya, hava saldırılarının ‘terör yuvalarını’ hedef aldığını açıkladı.

Açıklamada, hedef alınan bölgelerin ‘Nijerya'ya sızan yabancı DEAŞ üyelerinin toplanma ve hareket noktası olarak kullanıldığı’ belirtildi.

Ancak Nijeryalı analistlerden bazıları, hava saldırılarının Sokoto şehrini hedef almasını şaşırtıcı bulduklarını ifade ettiler. Boko Haram'ın aktif olduğu kuzeybatıda Nijer ve Kano, kuzeydoğuda Borno gibi diğer eyaletlerin çok daha yüksek düzeyde şiddet olaylarına tanık olduğunun altını çizerek Nijerya hükümeti tarafından yapılan dikkate açıklamayı sorguladılar.

Sokoto'nun önemi

Güvenlik analisti Mustafa Gimbo, hava saldırılarının hedefi olarak Sokoto'nun seçilmesinin ‘oldukça tartışmalı’ olduğunu söyledi.

Gimbo, nüfusun çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu bu şehirde neredeyse hiç bulunmayan Hıristiyanları hedef alan terör saldırılarından ziyade haydutluk vakalarının yaşandığını vurguladı.

Bu eyaletin ülkedeki terör yuvası olmadığını belirten Gimbo, daha çok ‘Müslümanların çoğunlukta olduğu bir bölge, ‘Sokoto Halifeliği'nin tarihi merkezi ve Nijerya'daki İslam'ın manevi merkezi’ olduğunu düşündüğünü belirtti.

Sokoto Halifeliği, 1804 yılında kurulan, Batı Afrika'da oldukça etkili bir siyasi ve dini oluşumdu. 19’uncu yüzyıl boyunca, yüzölçümü ve etkisi bakımından Afrika'nın en büyük imparatorluklarından biri haline geldi. Halifeliğin gücü, 20’nci yüzyılın başlarına kadar devam etti, ancak 1903 yılında İngilizlerin Nijerya'nın kuzeyini kolonileştirmesinin ardından fiilen yıkıldı. Sokoto Halifeliğinin dini ve siyasi mirası, kuzey Nijerya ve Batı Afrika'daki Müslümanlar arasında hala varlığını sürdürürken büyük bir sembolik önem taşıyor.

yu7
ABD’nin hava saldırısının Oufa köyünde neden olduğu yıkım, 27 Aralık 2025 (AFP)

Nijerya gazeteleri, ABD Ordusundan emekli subay Pesh Johnson'ın, özellikle Sokoto eyaletinin son zamanlarda Amerikalıların zihninde Hıristiyanlara yönelik saldırıların yuvası olarak anılmaya başladığını söylediği açıklamalarına yer verdi.

Johnson, söz konusu açıklamalarda şunları söyledi:

“Sorun aslında daha karmaşık. Nijerya'nın kuzeyinde şeriat hukuku sorunu da var. Ne yazık ki, Sokoto’da 2022 yılında Deborah Samuel adlı genç bir kadının sınıf arkadaşları tarafından güpegündüz taşlanarak öldürüldüğünü gördük.”

Deborah Samuel, WhatsApp'ta dolaşan ses kayıtlarında İslam dinine hakaret etmekle suçlanmıştı.

Johnson, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bugüne kadar, bu masum genç kadının öldürülmesinden sorumlu olanların hiçbiri adalete teslim edilmedi. Bunlar, Amerikalıların takip ettiği konulardan bazıları ve bu yüzden olanları dini zulüm olarak nitelendiriyorlar.”

Öte yandan Nijeryalılar bu olayı özellikle ABD Başkanı Donald Trump saldırıyı kasıtlı olarak Hıristiyanların Noel kutlamalarıyla aynı zamana denk gelecek şekilde planlamasından ötürü ABD'nin saldırılarıyla ilişkilendirdi.

Nijerya Dışişleri Bakanı Yusuf Tuggar, ABD Başkanı Trump’ın saldırıyı duyururken ‘öncelikle masum Hıristiyanları hedef alan ve acımasızca öldüren DEAŞ’lı terörist pislikleri’ hedef aldığını söylemesine rağmen, ABD’nin düzenlediği hava saldırılarını ‘dini bir anlam taşıdığı’ tezini şiddetle reddetti.