Afganistan'daki DEAŞ saldırısının ardından firar eden 300'den fazla mahkum hala kayıp

Celalabad Hapishanesi’ne düzenlenen DAEŞ saldırısı sonrası güvenlik alarmı (Reuters)
Celalabad Hapishanesi’ne düzenlenen DAEŞ saldırısı sonrası güvenlik alarmı (Reuters)
TT

Afganistan'daki DEAŞ saldırısının ardından firar eden 300'den fazla mahkum hala kayıp

Celalabad Hapishanesi’ne düzenlenen DAEŞ saldırısı sonrası güvenlik alarmı (Reuters)
Celalabad Hapishanesi’ne düzenlenen DAEŞ saldırısı sonrası güvenlik alarmı (Reuters)

Afganistan’ın Nangarhar Valiliği Sözcüsü Ataullah Hocyani yaptığı açıklamada, DEAŞ terör örgütü tarafından Afganistan’ın doğusundaki Celalabad şehrindeki bir hapishaneye gerçekleştirilen saldırı sonucu firar eden 300’den fazla mahkumun halen kayıp olduğunu bildirdi. Nangarhar Valiliği Sözcüsü Ataullah Hocyani, sayıları bin 793’e ulaşan mahkumlardan firar girişiminde bulunan bin 25 mahkumdan fazlasının ele geçirildiğini, 430’unun ise hapishanede kaldığını belirtti. Valilik sözcüsü, “geriye kalan mahkumlar kayıp” ifadelerine yer verdi. Sözcü, saldırının önceki akşam başladığı, silahlı örgüt militanlarıyla güvenlik kuvvetleri arasında meydana gelen çatışmaların Pazartesi akşamına kadar devam ettiği, çatışmalarda en az 29 kişinin öldüğü, 50’den fazla kişinin ise yaralandığı bilgisine yer verdi.
Saldırı, Kurban Bayramı tatiliyle eş zamanlı olarak ilan edilen bir ateşkesle birlikte ülkede hüküm süren nispi sakinliğe darbe indirdi. Saldırı, Taliban tarafından ilan edilen Kurban Bayramı ateşkesinin son günlerinde geldi. DEAŞ terör örgütünün propaganda organı Amak’ın açıklamasına göre, Afganistan’ın Celalabad şehrindeki saldırının sorumluluğunu örgüt üstlendi. Valilik sözcüsü Ataullah Hocyani’ye göre, yetkililer şehirdeki bir hapishane binasının dışında en az 3 bombanın patladığını ve saldırıda 43 kişinin yaralandığını söylemişti.
Saldırganların, önceki akşam patlayıcı yüklü bir araca uzaktan ateş açıp aracı havaya uçurarak başlattıkları saldırı, yaklaşık 17 saat boyunca devam etti. Nangarhar eyaletinden iki yetkili, saldırı sırasında ve polise destek için gelen Afgan özel güvenlik güçlerinin gelişiyle gece boyunca devam eden çatışmalarda en az 5 sivilin öldürüldüğünü ve yaklaşık 40 kişini de yaralandığını bildirdi.
Öte yandan, Nangarhar Vali Yardımcısı Temim Arif, saldırının arkasındaki temel nedenini, hapishanedeki tüm mahkumların kaçırılması olduğunu ifade etti. Vali Yardımcısı Arif, DAEŞ, Taliban ve birkaç uyuşturucu tüccarının saldırı sırasında hapishanede tutulduğunu belirtti. Hocyani, önceki günkü hapishane saldırısının ardından, saldırganların hapishane yakınında bir konutu işgal ettiğini ve güvenlik kuvvetlerinin asayişi sağlama girişimlerini engellediğini ifade etti. Hocyani, Afgan kuvvetlerinin şu ana kadar 3 saldırganı etkisiz hale getirdiğini ve saldırganların tamamını ele geçirmek için operasyonlar sürdürdüğünü sözlerine ekledi.
Öte yandan, Suudi Arabistan, Afganistan’ın doğusundaki Celalabad şehrindeki bir hapishaneyi hedef alan, ölü ve yaralıların bulunduğu önceki günkü terör saldırısını sert bir dille kınadı. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı, Suudi Arabistan Haber Ajansı (SPA) tarafından nakledilen açıklamasında, ülkesinin yaşanan menfur terör saldırısını kınadığını ifade ederek, Suudi Arabistan Krallığı’nın terör, şiddet ve aşırılıkla mücadele çabalarında Afganistan’ın yanında olduğu mesajını yeniledi. Ayrıca, saldırıda hayatını kaybedenlerin aileleri başta olmak üzere, Afgan hükümetine ve Afgan halkına en içten taziye dileklerini ifade ettiğini, yaralıların da en kısa sürede iyileşmesini temenni ettiğini ifade etti.
Öte yandan saldırganların kaç kişi olduğu henüz belli olmasa da, vilayet meclis üyesi Sohrab Kadri, saldırganların en az 10 kişi olduğunu belirtti.
Hapishane saldırısı, Afgan kuvvetlerinin, DAEŞ’in Afganistan’daki istihbarat sorumlusu Asadullah Orakzay’ın Celalabad’da öldürüldüğünü açıklamasından bir gün sonra gerçekleşti. Taliban hareketi, Cuma günü başlayan Kurban Bayramı vesilesiyle karşılıklı olarak kararlaştırılan 3 günlük ateşkes döneminde meydana gelen saldırıda herhangi bir dahlinin bulunmadığını açıkladı. Afganistan güvenlik güçleri ve Taliban son yıllarda DEAŞ militanlarını sınır dışı etmeden önce Celalabad vilayetini bir üs olarak kullanıyordu.
Saldırı, önceki akşam hapishanenin girişinde bomba yüklü bir aracın infilak ettirilmesiyle başladı. DEAŞ militanlarının hapishanenin gardiyanlarına ateş açtığı sırada başka birçok patlama sesi duyuldu. Afganistan’ın doğusunda kalan Nangarhar vilayeti, DEAŞ tarafından düzenlendiği iddia edilen bir dizi saldırıya tanıklık ediyor. Geçtiğimiz yıl 12 Mayıs’ta, Afganistan’da bu yılın en kanlı eylemi kabul edilen vilayetteki bir polis memurunun cenaze törenindeki saldırıda, bir intihar bombacısı kendisini infilak ettirmiş, saldırıda 32 kişi hayatını kaybetmişti. 
Associated Press’in haberine göre, Vilayet Sağlık Müdürlüğü sözcüsü Zahir Adil, önceki gece meydana gelen saldırıda 42 kişinin daha yaralandığını, ayrıca ölü sayısının artmasından endişe edildiğini ifade etti. Saldırıya uğrayan hapishanede DAEŞ’e bağlı yüzlerce teröristin bulunduğuna inanılıyor.
Celalabad vilayeti başkent Kabil’in 130 km doğusunda, Hayber sınır kapısı ve Pakistan’ın Peşaver kentine giden ana yolun üzerinde yer alıyor. Birleşmiş Milletler raporu, geçtiğimiz ay Afganistan’da yaklaşık 2 bin 200 DEAŞ militanın bulunduğunu, örgütün bölgede gerilmesine ve yönetici kadrosunun kan kaybetmesine rağmen, hala önemli saldırılar gerçekleştirebilme yeteneğine sahip olduğunu tahmin ediyor.



Hamaney'in halefliği mücadelesinde “gölge filo” petrol milyarderlerinin oynadığı rol

ABD Hazine Bakanlığı, Muhammed Hüseyin Şemhani'nin gölge filosunun büyüklüğünü 50'den fazla gemi olarak tahmin ediyor (AFP)
ABD Hazine Bakanlığı, Muhammed Hüseyin Şemhani'nin gölge filosunun büyüklüğünü 50'den fazla gemi olarak tahmin ediyor (AFP)
TT

Hamaney'in halefliği mücadelesinde “gölge filo” petrol milyarderlerinin oynadığı rol

ABD Hazine Bakanlığı, Muhammed Hüseyin Şemhani'nin gölge filosunun büyüklüğünü 50'den fazla gemi olarak tahmin ediyor (AFP)
ABD Hazine Bakanlığı, Muhammed Hüseyin Şemhani'nin gölge filosunun büyüklüğünü 50'den fazla gemi olarak tahmin ediyor (AFP)

The Maritime Executive dergisi, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney'in sağlığının kötüye gittiğini belirten bir makale yayınladı. Makalede Hamaney’in halefi meselesinin artık açıkça tartışıldığı, bu durumun rejim içinde bir iktidar mücadelesinin yaşanma olasılığını artırdığı vurgulandı.

Bu gelişmeler, Batı'nın yaptırımlarını aşmak için ağlar kuran petrol milyarderleri için özellikle büyük önem taşıyor.

Makaleye göre İran rejiminin üst düzey yetkilileri, rejimin hayatta kalmasını ve iktidar çevresine yakın olanlara büyük karlar sağlayan yolsuzluk ağlarına ve suç gruplarına güveniyor.

Dini Lider Hamaney'in halefi konusunda yapılan tartışmalarda iki isim öne çıkıyor. Her ikisi de İran petrolünün ihracatından sorumlu ‘gölge filosunun’ faaliyetlerinden büyük servetler elde ederken, bu faaliyetleri nedeniyle uluslararası yaptırımlar listesine alındı.

Dergi, bu kişilerin faaliyetlerinin kesin kayıtlarının, yarı yasal ticari cephelerin arkasında aracı rollerini gizleme yetenekleri nedeniyle kamuya tam olarak açık olmadığını vurguluyor. Ancak, mevcut bilgiler, kâr güdüsünün Batı'nın kısıtlamalarına uymaktan daha ağır bastığı için belirli faaliyetlere devam etmelerine rağmen, yaptırım listelerine dahil edilmelerini haklı göstermek için yeterliydi.

Hamaney’e yakınlığıyla bilinen eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Ali Şemhani’nin oğlu Muhammed Hüseyin Şemhani, bu isimler arasında en öne çıkanlardan biri. Şarku’l Avsat’ın aktardığı Independent Persian kaynaklı analize göre 2011'den bu yana, şirketleri Admiral ve Milavous aracılığıyla ‘İran petrolünü Rusya petrolüyle karıştırmak ve sevkiyatların nereden yapıldığının anlaşılmasını engellemekle’ suçlanan Hüseyin Şemhani, yıllarca bu petrolü prestijli Batılı petrol şirketlerine satmayı başardı.

Aynı yıl Avrupa yaptırımlarına tabi tutuldu ve en son Avrupa yaptırım güncellemesinde Rusya’nın ‘gölge filosu’ operasyonlarının kilit ismi olarak tanımlandı. Buna rağmen Şemhani, Milavous'un faaliyetlerine veya İran'ın Rusya'ya insansız hava aracı (İHA) sevkiyatına herhangi bir şekilde dahil olduğunu reddediyor.

ABD Hazine Bakanlığı, 30 Temmuz 2025 tarihinde, bağlantılı oldukları gerekçesiyle aralarında Marvis, Armada Global, Koban Shipping, Kryos Shipping ve Fractal Marine şirketlerinin de olduğu Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki (BAE) onlarca şirkete de yaptırım uyguladı. Bakanlık, İran’ın gölge filosunda 50'den fazla geminin olduğunu tahmin ediyor.

Geniş bir bağlantı ağına sahip olan İranlı iş adamı Babek Zencani, 2013 yılında yolsuzlukla suçlandı ve tutuklandı. Uzun süre hapis yatan Zencani, 2021 yılında, organize yolsuzluk ve ticaret ağı aracılığıyla Petrol Bakanlığı'nın gelirlerinden 2,7 milyar dolar çalma suçlamasıyla ölüm cezasına çarptırıldı. Ancak 2024 yılında, Hamaney’in emriyle cezası 20 yıl hapis cezasına çevrildi ve daha sonra serbest bırakılarak faaliyetlerine geri döndü.

Zencani'nin sahibi olduğu BAE merkezli Sorinet Grup Holding, kozmetik, finans ve bankacılık hizmetleri, oteller, ticari havacılık, altyapı, inşaat malzemeleri, bilgi teknolojisi ve uluslararası gayrimenkul geliştirme alanlarında, Türkiye, Tacikistan, Malezya ve Çin'de faaliyet gösteriyor. Zencani, 2013 yılında net servetini yaklaşık 13,5 milyar dolar olarak açıklamıştı.

O yıla kadar sürdürdüğü ticari faaliyetleri, özellikle yaptırımları atlatmak amacıyla petrol ve ilgili fonların nakliyesinde oynadığı rol ve İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ile bağlantılı kuruluşlarla iş birliği yapması nedeniyle, Avrupa ülkeleri ve ABD’nin yaptırım listelerine alınmasına neden oldu. Malezya'nın doğu kıyılarında gemiden gemiye petrol transferi yapmakla suçlandı.

Zencani, hapis cezasına çarptırıldıktan sonra, hükümet kurumları ve DMO ile bağlantılı kuruluşlarla olan bağlantıları sayesinde ‘Awan Group’ adı altında faaliyetlerine devam etti.

İranlı iş adamı 2 Aralık'ta sosyal medya platformu X hesabından Hamaney’in olası halefi olarak gösterilen eski İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'ye sert eleştirilerde bulundu.

The Maritime Executive dergisine göre Şemhani ve Zencani halen serbestçe seyahat edebiliyor gibi görünüyor, ancak son zamanlarda güvenliklerinden endişe duydukları için İran’da daha uzun süreler geçirmeyi tercih ediyorlar.

* Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.


Papa, İtalyan istihbaratını siyasetçileri ve gazetecileri karalamaktan kaçınmaya çağırdı

Papa XIV. Leo (EPA)
Papa XIV. Leo (EPA)
TT

Papa, İtalyan istihbaratını siyasetçileri ve gazetecileri karalamaktan kaçınmaya çağırdı

Papa XIV. Leo (EPA)
Papa XIV. Leo (EPA)

Papa XIV. Leo, İtalya'nın istihbarat servislerini "kamuoyuna mal olmuş kişileri ve gazetecileri itibarsızlaştırmaktan" kaçınmaya çağırdı. Papa, gizli bilgilerin kötüye kullanılmasının demokrasiyi ve kamu güvenini zayıflatma tehdidi oluşturduğunu söyledi.

Papa’nın dün yaptığı bu çağrı, casus yazılım kullanımı, gazetecilerin ve insan hakları aktivistlerinin telefonlarının hacklenmesi iddialarını içeren son gözetim skandallarının ardından İtalya'nın güvenlik servislerine yönelik artan incelemeler arasında geldi.

İtalya istihbarat servisinin yüzüncü yıl dönümü töreninde konuşan Papa, teşkilatın Vatikan da dahil olmak üzere ulusal güvenliği korumadaki rolünü övdü, ancak yasa ve etik kurallara bağlı kalması gerektiğinin altını çizdi.

Papa, "Gizli bilgilerin siyasetçileri, gazetecileri veya sivil toplumdaki diğer aktörleri korkutmak, istismar etmek, şantaj yapmak veya itibarsızlaştırmak için kullanılmaması için sıkı denetim şarttır" dedi.

Ayrıca, istihbarat görevlilerinin "bu mesleğin sunduğu cazip tekliflere" karşı tetikte kalmaları gerektiğini de ifade etti.

Bu yılın başlarında, İtalyan parlamentosu hükümetin, Akdeniz'i geçmeye çalışan mültecileri korumaya çalışan bir STK olan Mediterranea for Human Rescue'nun kurucuları Luca Catharini ve Giuseppe Caccia da dahil olmak üzere birçok kişinin telefonlarını hacklemek için İsrail yapımı casus yazılım kullandığını ortaya çıkardı.

Papa Leo, dijital çağda istihbarat çalışmalarının giderek karmaşıklaşmasıyla birlikte, yasal ve etik güvencelere duyulan ihtiyacı vurguladı ve sahte haberlere ve çevrimiçi manipülasyona karşı uyanık olunması çağrısında bulundu.

“Eylemlerinizin her zaman kamu yararına uygun olduğundan emin olun” diye vurguladı.

Ayrıca, birçok ülkedeki kiliselerin “kötü amaçlarla çalışan ve özgürlüklerine kısıtlamalar getiren” istihbarat teşkilatlarının kurbanı olduğunu da açıkladı, ancak ayrıntıya girmedi.


Witkoff, Zelenskiy ve Avrupalı ​​liderlerle görüşmek üzere Berlin'e gidiyor

ABD Özel Temsilcisi Steve Wittkoff (Reuters)
ABD Özel Temsilcisi Steve Wittkoff (Reuters)
TT

Witkoff, Zelenskiy ve Avrupalı ​​liderlerle görüşmek üzere Berlin'e gidiyor

ABD Özel Temsilcisi Steve Wittkoff (Reuters)
ABD Özel Temsilcisi Steve Wittkoff (Reuters)

Konu hakkında bilgi sahibi bir ABD yetkilisi, Büyükelçi Steve Wittkoff ve Başkan Donald Trump'ın damadı Jared Kushner'in bu hafta Berlin'de Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ve Avrupalı ​​liderlerle görüşeceğini söyledi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre yetkili, Wittkoff'un yarın ve pazartesi günleri Fransa, İngiltere ve Almanya'dan yetkililerle de görüşeceğini ifade etti.

Üst düzey bir ABD yetkilisi, Alman Basın Ajansı'na (DPA) Witkoff'un Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy ve Avrupalı ​​yetkililerle görüşeceğini doğruladı.

Zelenskiy'nin pazartesi günü Berlin’e gelerek Almanya Başbakanı Friedrich Merz, çeşitli Avrupa devlet ve hükümet başkanları ile Avrupa Birliği ve NATO liderleriyle görüşmesi bekleniyor.

Witkoff, Ukrayna'daki savaşı sona erdirmeye yönelik ABD önerisi konusunda Ukrayna ve Rusya ile müzakerelere öncülük etti. Witkoff'un gönderilmesi kararı, Washington'un savaşın sona erdirilmesi planının şartları konusunda Kiev ile kalan farklılıkları giderme konusundaki artan aciliyetini vurguluyor.

Wall Street Journal'ın haberine göre, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İngiltere Başbakanı Keir Starmer ve Almanya Şansölyesi Friedrich Merz'in de toplantıya katılması bekleniyor.

Beyaz Saray perşembe günü yaptığı açıklamada, Trump'ın barış görüşmelerinde ilerleme kaydedilebileceğine inanması halinde, ancak o zaman toplantıya bir yetkili göndereceğini belirtti.