İran Sağlık Bakanlığı: Maske takmayanlara para cezası verilecek

Dün Tahran’ın merkezindeki Hasan Abad bölgesinde el arabasında malzeme taşıyan İranlı bir işçi ve onun yakınında maske takan kişiler (AFP)
Dün Tahran’ın merkezindeki Hasan Abad bölgesinde el arabasında malzeme taşıyan İranlı bir işçi ve onun yakınında maske takan kişiler (AFP)
TT

İran Sağlık Bakanlığı: Maske takmayanlara para cezası verilecek

Dün Tahran’ın merkezindeki Hasan Abad bölgesinde el arabasında malzeme taşıyan İranlı bir işçi ve onun yakınında maske takan kişiler (AFP)
Dün Tahran’ın merkezindeki Hasan Abad bölgesinde el arabasında malzeme taşıyan İranlı bir işçi ve onun yakınında maske takan kişiler (AFP)

İran’da 2 bin 751 yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vakası kaydedildi. Böylece bu, İran’ın bir aydan fazla bir süredir kaydettiği en yüksek günlük vaka sayısı oldu. Sağlık Bakanlığı maske almaya gücü yetmeyen kişiler istisna olmak kaydıyla maske takmayanlara para cezası kesileceğini duyurdu.
İran’da mart ayında en düşük vaka kaydedildiğinden beri yeni tip koronavirüs kaynaklı ölü ve vaka sayısında artış eğilimi olduğunu gözleniyor. Bu yüzden İran, kapalı alanlarda maske takma zorunluluğu getirmek ve ekonomisini açmak için Nisan ayından beri aşama aşama kaldırdığı kısıtlamaları tekrar yürürlüğe koymak zorunda kaldı.
Bununla birlikte AFP’ye göre başkentte bulunan mağazalarda ve bankalarda vatandaşların maske takmadığı görülüyor ve çoğu zaman devlet televizyonu bu kişileri eleştiriyor.
İran Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Sima Sadat Lari televizyon tarafından yayınlanan açıklamasında “son 24 saatte 2 bin 751 yeni vakanın kaydedildiği” bilgisini paylaştı. Bu da bakanlığın bir günde 2 bin 886 vaka kaydedildiğini söylediği 5 Haziran’dan beri günlük en yüksek vaka sayısı sayılıyor.
Böylece Lari’nin açıklamalarına göre şubat ayının sonlarından beri İran’da kaydedilen toplam vaka sayısı 314 bin 786’ya ulaşmış oldu.

Son 24 saatte 212 kişinin daha Kovid-19 yüzünden hayatını kaybetmesiyle ülke genelinde toplam ölü sayısı 17 bin 617’ye ulaştı.
Başkent Tahran’ın batısında bulunan Kerec şehri kırmızı duruma geçti. Aynı zamanda Kum şehri de kırmızı şehirler listesine alındı.
Sağlık Bakanı Yardımcısı İreç Herirçi maske takma kurallarına uymayan kişilere para cezası kesilmesi için çağrıda bulundu ve uygulanan tek ceza halka açık yerlerde hizmet vermeyi reddetmek. İran’ın yarı resmi haber ajansı ISNA’nın aktardığına göre Herirçi “Caydırma yöntemleri doğal olarak uygulanmalıdır, bunlardan biri de maske takmayan insanlara para cezası kesilmesi. Bunun yanı sıra maske satın almaya gücü yetmeyen kişilerin bu karardan muaf tutulması gerekiyor” ifadelerini kullandı ancak muaf tutulan kişilerin nasıl belirleneceğine ilişkin bilgi vermedi. İran’da asgari ücret günlük 2,60 dolar iken bir maskenin fiyatı türüne göre 15 ABD senti ile 68 sent arasında değişiyor.
Herirçi maskelerin tedarik edilmesinden ve satışından Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın sorumlu olduğu söyledi ancak bir kısmının İran’daki eczanelere dağıtıldığını ve maskelerin buradan alınması gerektiğini söyledi.
Tahran Emniyet Müdürlüğü Operasyon Merkezi Komutanı Albay Said Rasti yaptığı açıklamada başkent Tahran’ın kuzeyinde “sağlığa uygun olmayan” 20 bin maske ele geçirildiğini duyurdu.
Rasti İranlılara, eczane gibi bilinen merkezlerden maske satın almaları çağrısında bulunarak ikinci dalganın gelmesiyle piyasada sağlıksız maskelerin dolaştığına dikkati çekti.
Aynı bağlamda İran Sağlık Bakanlığı Halkla İlişkiler Sorumlusu Kiyanuş Cihanpur yaptığı açıklamada Sağlık Bakanlığı’nın ülke genelinde bu ayın sonunda 10 gün sürecek Aşure merasimlerini düzenlemek üzere sağlık protokolüne ilişkin henüz bir bilgilendirme yapmadığını belirtti.
Cihanpur İran web sitelerinde protokolün çıktığına ilişkin haberlerin geçerlilik payı olmadığını söyleyerek “hazırlanma aşamasında ve henüz kesinleşmedi” dedi.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani tıbbi uyarılara rağmen Aşure Günü’nün yapılmasında ısrar ederken Koronavirüsle Mücadele Ulusal Komitesi’nin, Aşure merasimlerini düzenlemek üzere sağlık protokolünü onaylaması bekleniyor.
Şarku’l Avsat’ın İran İşçiler Haber Ajansı’ndan (ILNA) aktardığı habere göre İran’ın taklit mercilerinden Ayetullah Nasır Mekarim Şirazi “Ulusal Komite’nin taziye meclislerini kapatma hakkı yok” dedi.
Bu sırada İran Eğitim Ve Öğretim Bakan Yardımcısı Rıdvan Hekimzade dün yaptığı açıklamada 14 milyon İranlı öğrenciden 3,2 milyonunun bakanlık tarafından online olarak başlatılan pogramlara katılamadığını söyledi.
İran Öğrenciler Haber Ajansı ISNA’ya konuşan İranlı yetkili bu kadar öğrencinin gerekli eğitim araçlarına sahip olmadığı için “eğitimden mahrum kalma tehlikesiyle” karşı karşıya olduğunu söyledi. Yetkilinin bu açıklamaları Eğitim Bakanı Muhsin Hacı Mirzai’nin bakanlığın düşük gelirli ailelerden gelen öğrencilere 50 tablet sağlayacağına yönelik açıklamalarda bulunmasının ardından geldi.
Ekonomi konusunda Sanayi, Maden ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Hüseyin Müderris Hıyabani, İran’ın aktif ticaret sınırlarının yaklaşık yüzde 90’ının yeniden açıldığını duyurdu.
Hemşehri gazetesinin Hıyabani’den aktardığına göre “ticaret Kovid-19 döneminden önceki haline döndü.”
Uzmanlar Meclisi Sözcüsü Ayetullah Ahmed Hatemi önde gelen din adamlarının yer aldığı meclisin yıllık toplantılarının yarısının ertelendiğini duyurdu ve mevcut liderin yerine gelecek kişinin seçilmesinin öncelikli görevleri arasında olduğunu söyledi.
Bu arada, İran Tıbbi Araştırmalar Enstitüsü Halkla İlişkiler Ofisi, Kovid-19 ile mücadelede arı sokmasının faydalarına ilişkin TV3 Kanalı’nda yayınlanan bir program hakkında yorum yaptı. IRNA’nın haberine göre enstitü “iddiaların soruşturulmadığını” söyledi.
Bir alternatif tıp uzmanının açıklamaları, geçtiğimiz iki gün boyunca sosyal medya sitelerinde geniş çaplı tartışmalara yol açmıştı. Enstitü, ülkedeki yetkili makamlar tarafından onaylanmadığı sürece herhangi bir tedavi yöntemine başvurulmasına karşı uyardı.



Reisi'nin yokluğunun ardından İran

Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
TT

Reisi'nin yokluğunun ardından İran

Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)

Velid Fares

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin, Dışişleri Bakanı ile birlikte helikopter kazasında hayatını kaybettiğini duyuran açıklamanın mürekkebi kurumadan, ölümünden kimin sorumlu olduğuna dair anlatılar başladı. Helikopterin zorunlu inişi gerçekten teknik nedenlerden mi kaynaklanıyordu, yoksa birisi motora sabotaj mı yapmıştı?

Haberlerin çoğu, teknik bir arızanın bir felakete dönüşen bu zorunlu inişe yol açtığı sonucuna varıyor. Ancak pek çok soru hâlâ soruluyor ve bunlar arasında şunlar da var; bu helikopter nasıl düştü, Cumhurbaşkanına eşlik eden iki helikopterden ikisi de neden zorunlu iniş alanına bakmadan yolculuklarına devam ettiler? Bazıları, kötü hava koşullarına rağmen kışın bile bu koridorun sürekli uçak ve helikopterler tarafından kullanıldığını söylüyorlar. Dolayısıyla ya bu olay benzersiz ya da olayların seyrini bu yöne iten yıkıcı bir el var.

Nihai raporların sonuçları ne olursa olsun, bu durum, İran rejimi içindeki kanatlar arasındaki güç tartışması çerçevesine giriyor. Bu kanatların ilki ölen Cumhurbaşkanı’nın devlet başkanı konumundayken başını çektiği kanattır. Kaynaklara göre Reisi, başkanlığını yaptığı devlet kurumlarının daha yetkili olması için çalışıyordu. Diğer kanat ise Dini Lider'in kanadı ve yüksek Humeyni otoritesi onun elinde. Yeni cumhurbaşkanlığı seçiminin tarihi yaklaşırken kanatlar arasındaki mücadele yoğunlaşmıştı ve Hamaney'in ölümüyle yerine geçecek yeni ismin bulunması için çalışmalar yapılıyordu. Bilgiler, Humeyni Otoritesinin başındaki ismin, yerine oğlu Mücteba Hamaney'i önerdiğini söylüyor. Ancak diğer kaynaklar, Reisi'nin Veliyyi Fakih’in halefi olmaya hazırlandığını, bunun da iki kanat arasında çatışmaya yol açtığını söylüyorlar.

Anlaşmazlık konularından biri de 2014'ten bu yana Batı'dan, özellikle de ABD'den aktarılan ve on milyarlarca dolar olduğu tahmin edilen paranın kontrolü. Bu büyük meblağlar doğal olarak hükümet, bürokrasi, güvenlik kurumları, bankalar ve sahayı kontrol eden milisler arasında büyük çatışmalara yol açıyor. Cumhurbaşkanlığı ve Genel Rehberlik makamları arasındaki çatışma, bir yandan rejimin gücünü güvence altına alan bu fonlar üzerindeki kontrolün niteliği, diğer yandan da rejimin dört Arap ülkesinde ve Filistin topraklarındaki Humeynici ve müttefik milislerle olan organik bağıyla ilgili derin farklılıkların bir sonucu olabilir.

Peki, Reisi’nin sahneden ayrılmasından sonra şimdi ne olacak?

En yakın ihtimal, kurumlardaki ve devletteki destekçilerinin zayıflatılması ve yerine Rehber’i çevreleyen dar çevrenin parçası olacak, yeni bir cumhurbaşkanının getirilmesidir. Böylece cumhurbaşkanlığı makamı yakın gelecekte Dini Lider’in halefi için hazırlanmış olacak. Bu durumda, İran'daki bu dramatik değişimlerin iç, bölgesel ve uluslararası arenadaki sonuçları nelerdir?

İran içinde, yoğun halk tepkisinden ve Tahran ile diğer şehirlerde gerçekleşen kutlamalardan, Reisi'nin ölümünün, muhalefetin bir bütün olarak rejimin varlığını reddetmesi, bir otorite boşluğu veya en azından otoritenin kanatları arasında bir çekişme olduğu temelinde otoriteye karşı yeniden protesto çağrısı yapması için yeni bir kapı açabilir. Bu elbette rejimi, uluslararası kamuoyunu sahayı kesin olarak kontrol ettiğine ikna etmek için büyük bir baskıda bulunmaya itecektir.

Bölgesel düzeyde bazı hükümetler, Tahran’daki yeni hükümet ve yönetim ile ilişkilere hazırlık olarak Hamaney'in otoritesini yeniden tanıdı. Bunların arasında devletlerin içişlerine karışmama anlaşması imzalayan ülkelerin yanı sıra, durumu izleyen ve yeni rejimin istikrarlı bir yönde gelişimini görene kadar harekete geçmeyecek Arap Körfez ülkeleri de var.

Uluslararası düzeyde, bazı Avrupa hükümetlerinin, İran liderliğine Avrupa, AB ve Tahran arasındaki mevcut anlaşmalara saygı duyulacağı konusunda güvence vermek amacıyla, Dini Lider’e sempatilerini ifade etmekte hızlı davrandıklarını gördük. Bu, İran'da en yüksek ve derin Avrupa çıkarlarına sahip olanlar için normaldir ve şu ana kadar rejimi değiştirmeye çalışan tüm İran muhalefetlerinden daha güçlüdür.

ABD'ye gelince, Dışişleri Bakanlığı, İran hükümetinin koşullarındaki değişikliğe rağmen kendisi ile diplomatik ilişkiler kurmadan, İran yönetimine sakin bir dille başsağlığı diledi. Çünkü yönetim Kongre'de her iki partiden de cumhurbaşkanı kim olursa olsun bu rejimle ilişki kurmak istemeyen bir çoğunluğun bulunduğunu çok iyi biliyor. Başkanlık seçimi kampanyası sırasında muhalefetin yönetime yönelik eleştirilerini yoğunlaştırdığı ve muhalefetin ABD yönetimini, terörist olarak gördüğü bir rejimi tanımaktan sorumlu tuttuğu biliniyor.

Dolayısıyla Biden yönetimi İran rejimini diplomatik olarak tanırken, popülist Cumhuriyetçi tabandan duyduğu korku nedeni ile kendisi ile ilişki kurmama ilkesini sürdürecek. Çünkü Cumhuriyetçiler önemli eyaletlerde çoğunluğu elde etmiş gibi görünüyor, bu da seçim sonuçlarını etkileyebilir.

Bunun gelecekteki en önemli sonuçları ne olacak?

İran rejiminin, önümüzdeki Kasım ayındaki ABD seçimleri öncesi Ortadoğu'da bir tür güç gösterisine hazırlık amacıyla kendi kurumlarını etrafında toplaması, onları koruması ve geliştirmeye çalışması mantıklı. Bu da demek oluyor ki, yaz başından kasım ortasına kadar Biden yönetiminin ya da diğerlerinin seçimler nedeniyle Ortadoğu'daki herhangi büyük hareketlenmeye karşılık veremeyeceği hassas bir dönem yaşanacak. Tahran bunu anladı ve eğer isterse aynı aşamayı bölgedeki bazı hedeflerini hayata geçirmek için de kullanmaya hazırlanıyor.

Reisi'den sonra İran, iktidarın Humeyni’nin deyimi ile "Allah ile savaşan" muhalefete bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırma yoluna gidecek. Ancak İsrail-İran çatışması çerçevesindeki yeni durum, bir yanda İsrail ve bölgesel müttefikleri, diğer yanda İran rejimi arasında tansiyonu yükseltmeyi, aynı zamanda rejim içinde yeni halk ayaklanmalarının başlamasını kolaylaştıracak bir iç bölünmenin yaşanmasını ümit eden İran muhalefetinin işine yarayabilir.

Fakat ABD'nin tutumu değişmediği sürece, mevcut aşamada bu rejimi değiştirmek zor olsa da seçim tarihi yaklaştıkça değişim fırsatları doğabilir. Her halükârda, Humeyni rejiminin temel direklerinden biri ve 1980'lerdeki binlerce idamın sorumlusu olan birinin yokluğu, İran'daki kurban aileleri için umut verici bir haber, rejime reform veya değişim yönünde baskı yapmak için motive edici bir faktördür.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.