NATO, Türkiye’nin ‘agresifliği’ karşısında sessiz

Geçtiğimiz yıl Kıbrıs kıyılarında Akdeniz'in doğu sularında bir Türk sondaj gemisi (Reuters)
Geçtiğimiz yıl Kıbrıs kıyılarında Akdeniz'in doğu sularında bir Türk sondaj gemisi (Reuters)
TT

NATO, Türkiye’nin ‘agresifliği’ karşısında sessiz

Geçtiğimiz yıl Kıbrıs kıyılarında Akdeniz'in doğu sularında bir Türk sondaj gemisi (Reuters)
Geçtiğimiz yıl Kıbrıs kıyılarında Akdeniz'in doğu sularında bir Türk sondaj gemisi (Reuters)

Türkiye'nin NATO üyesi olmasına rağmen, Rusya’dan hava savunma sistemi satın alması, Libya’daki adımları ve enerji kaynaklarını kontrol etme konusundaki artan istekleri, Fransa ve Yunanistan ile arasında güçlü restleşmelere ve anlaşmazlıklara yol açtı.
Haftalar önce Birleşmiş Milletler (BM) tarafından Libya’ya uygulanan silah ambargosunu delerek Libya’ya silah götürdüğünden şüphelenilen bir Türk gemisine savaş gemileri eşlik ediyordu. Silah taşıyan savaş gemileri Fransa Donanması’na ait firkateynle karşı karşıya geldi. Bu gemilerin sayısal ve donanımsal açıdan üstünlüğü, Fransız firkateynini geri çekilmeye zorladı. Ancak geçtiğimiz Haziran ayı ortalarında Akdeniz’de yaşanan restleşme, iki düşman arasında değil, birbirlerini korumak için yemin eden iki NATO üyesi; Fransa ve Türkiye arasında gerçekleşti. Yine sadece iki hafta önce Türkiye ile bir başka NATO üyesi arasında benzer bir restleşme yaşandı. Yunanistan, Türkiye’nin doğalgaz aramak için yaptığı sondaj çalışmalarına karşı savaş gemilerini alarm durumuna geçirirken Türkiye, Yunanistan’a bağlı Rodos Adası yakınlarında savaş uçaklarını uçurdu.
Avrupalı diplomatlar, Türkiye’nin artık daha kararlı daha hırslı ve otoriter bir hale geldiğini, ancak bunun NATO içinde kimsenin hakkında konuşmak istemediği bir konu olduğunu söylüyorlar. Aynı şekilde NATO yetkilileri, 1952 yılından bu yana NATO'nun kıdemli bir üyesi olan Türkiye'nin güçlü ve stratejik olarak önemli bir üye olduğuna, bu nedenle NATO’nun açık bir çatışmaya girmesine izin vermeyecek kadar büyük olduğuna dikkati çekiyorlar.
Türkiye, davranışlarına yönelik herhangi bir eleştiriyi reddederken, NATO’daki bazı daimi temsilciler, Ankara’nın, demokratik bir yapı olan NATO’nun değerlerine ve toplu savunmasına yönelik açık bir ‘sorun’ haline geldiğini söylüyorlar.
Artık daha agresif, milliyetçi ve dindar bir hale gelen Türkiye; Libya, Suriye, Irak, Rusya ve Doğu Akdeniz'deki enerji kaynakları gibi konularda Batılı müttefikleri ile fikir ayrılığı yaşıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 17 yıllık yönetimi sırasında Türkiye'nin bir güçlü adamın egemenliğine yönelik eğilimi, diğer NATO üyelerinin istikrarsızlaşmasına da yol açtı. Eski ABD Başkanı Barack Obama yönetiminde Türkiye ile ilgilenen dış politika danışmanı ve Dışişleri Bakan Yardımcısı olan Philip H. Gordon, “Türkiye'yi ABD'nin bir müttefiki olarak tanımlamak oldukça zor” ifadelerini kullandı. Buna rağmen bazı analistlere göre ABD Başkanı Donald Trump'ın ‘NATO’ya yönelik nefreti ve Erdoğan'a açıkça duyduğu hayranlığı’ Türkiye’nin ‘bir çeşit serbest geçiş hakkı kazanmasını’ sağladı.
Bu stratejik bölünmeler, ABD ve diğer NATO üyelerinden gelen sert itirazlara rağmen Türkiye'nin Suriye'deki çeşitli muhalif grupları desteklemesi, 2019 yılında Rusya’dan gelişmiş hava savunma sistemi satın alması, Libya'ya yönelik silah ambargosunu ihlal etmesi, Doğu Akdeniz'deki ‘agresif’ doğalgaz arama çalışmalarıyla daha da genişledi. NATO daimi temsilcileri arasında Türkiye'nin politikalarıyla ilgili son ciddi tartışma geçtiğimiz yılın sonlarında Ankara'nın Rusya’dan S-400 hava savunma sistemini satın almasıyla yaşandı.
NATO'nun çalışmalarının üye ülkeler tarafından oybirliğiyle sürdüğü biliniyor. Bu nedenle Türkiye’nin itirazları hemen hemen her politikayı engelleyebilir. Daha da önemlisi Türkiye, NATO'nun aylardır Rusya'nın sınır komşuları Polonya ve Baltık ülkeleri için geliştirdiği savunma planlarının aksamasına neden oldu. Türkiye ayrıca NATO’nun Suriye’de bağımsızlıkları için savaşan çeşitli Kürt silahlı gruplarını terör örgütü olarak sınıflandırılmasını istiyor.
Söz konusu grupların bazıları, Washington’ın El Kaide ve DEAŞ ile mücadelesindeki en önemli müttefikleri arasında yer alıyor. Geçtiğimiz Aralık ayında Londra'da gerçekleşen son NATO zirvesinde bir anlaşmaya varılması gerekiyordu. Ancak Türkiye bürokratik komplikasyonlar oluşturdu. Haziran ayı sonlarında Türkiye, Ankara’ya karşı sabrı tükenen Washington'dan büyük bir resmi baskıya karşı çıkarak S-400 hava savunma sistemini satın almakta ısrar etti.
Eğer S-400 savunma sistemi Türkiye’de konuşlandırılırsa Rus mühendisler, NATO hava savunma sistemine girebilirler. Bu durum, oldukça maliyetli olan beşinci nesil savaş uçağı F-35'in yeteneklerini azaltmakla tehdit ederken, Rus mühendislere NATO’nun güçlü yönlerini yakından inceleme imkanı sağlayabilir. Burada 2016 yılındaki başarısız darbe girişimi sonrası daha da şüpheci bir hale gelen Erdoğan, darbe girişimi sırasında Hava Kuvvetleri tarafından kullanılan ABD ve İsrail yapımı savaş uçaklarını, gerektiğinde düşürebilme imkanlarını geliştirmeye çalıştığı tahmin ediliyor.

New York Times



İsrail ordusu: Refah'ta bir tünelden çıkan 6 militanı hedef aldık

Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv- Reuters)
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv- Reuters)
TT

İsrail ordusu: Refah'ta bir tünelden çıkan 6 militanı hedef aldık

Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv- Reuters)
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv- Reuters)

İsrail askeri sözcüsü Avichay Adraee, İsrail güçlerinin bu sabah Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta altı militanı hedef aldığını açıkladı. Militanların bölgedeki bir yeraltı tünelinden çıktıklarına inanılıyor.

Adraee, güçlerin bölgedeki arama operasyonlarını sürdürdüğünü de ifade etti.

cfg
İsrail askerleri, Gazze Şeridi sınırına yakın güney İsrail'de konuşlu bir tank taretinin tepesinde duruyor (AFP)

Şarku’l Avsat’ın çeşitli medya kuruluşlarından aktardığına göre İsrail güçlerinin 10 Ekim'den bu yana yürürlükte olan ateşkes anlaşması kapsamında yeniden konuşlandırıldığı Filistin topraklarının bir bölümü olan Refah'ta bulunan tünellerde 200 kadar Hamas savaşçısı mahsur kalmış olabilir.


Hong Kong'da yüksek katlı konut kompleksinde yangın: En az 4 Kişi hayatını kaybetti

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP
TT

Hong Kong'da yüksek katlı konut kompleksinde yangın: En az 4 Kişi hayatını kaybetti

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP

Hong Kong’daki bir yüksek katlı konut kompleksinde bugün (Çarşamba) çıkan büyük yangında dört kişi hayatını kaybetti. Kentin İtfaiye Hizmetleri Dairesi, olayda dört kişinin öldüğünü ve üç kişinin yaralandığını açıkladı. Polis ise daha önce sekiz kişinin etkilendiğini bildirmişti; sayılardaki farkın nedeni henüz netlik kazanmadı.

Hong Kong medyası, yaşamını yitirenler arasında bir itfaiyecinin de bulunduğunu öne sürdü, ancak bu bilgi resmi olarak doğrulanmadı.

g
Fotoğraf:  AP

Yangın, kentin Tai Po bölgesindeki binanın dış cephesine kurulan bambu iskelesi boyunca hızla yayılarak gökyüzüne yoğun duman yükseldi. Olay yerinden aktarılan canlı görüntülerde, itfaiye ekiplerinin merdivenli araçlardan yüksekten su sıkarak alevlere müdahale ettiği görüldü.

Yetkililer, yangının ardından Hong Kong’daki ikinci en yüksek alarm seviyesi olan dört numaralı yangın alarmını devreye aldı.

s
Fotoğraf:  AP

Polis, olayın yaşandığı binalarda mahsur kalan kişiler olduğuna dair birçok ihbar aldıklarını açıkladı.

sdf
Fotoğraf:  AP

Tai Po, Hong Kong’un Yeni Topraklar olarak bilinen kuzey bölgesinde, Çin anakarasındaki Shenzhen kentine yakın bir yerleşim alanı olarak biliniyor.


Tayvan Devlet Başkanı savunma harcamalarına 40 milyar dolarlık ek bütçe önerisinde bulunacak

Hsinchu'daki Hokou Askeri Üssü'nde Tayvan'ın ilk Abrams tank taburunun açılış töreninde yer alan Brave Tiger ve Abrams M1A2T tankları (Reuters)
Hsinchu'daki Hokou Askeri Üssü'nde Tayvan'ın ilk Abrams tank taburunun açılış töreninde yer alan Brave Tiger ve Abrams M1A2T tankları (Reuters)
TT

Tayvan Devlet Başkanı savunma harcamalarına 40 milyar dolarlık ek bütçe önerisinde bulunacak

Hsinchu'daki Hokou Askeri Üssü'nde Tayvan'ın ilk Abrams tank taburunun açılış töreninde yer alan Brave Tiger ve Abrams M1A2T tankları (Reuters)
Hsinchu'daki Hokou Askeri Üssü'nde Tayvan'ın ilk Abrams tank taburunun açılış töreninde yer alan Brave Tiger ve Abrams M1A2T tankları (Reuters)

Tayvan Devlet Başkanı Lai Ching-te, adayı olası bir Çin işgalinden korumak için hükümetinin birkaç yıl boyunca savunma harcamalarına 40 milyar dolarlık ek bütçe önerisinde bulunacağını duyurdu.

Lai, dün Washington Post’ta yayınlanan makalesinde, “Pekin'in güç kullanımıyla ilgili karar alma sürecine daha yüksek maliyetler ve belirsizlikler ekleyerek caydırıcılığı artırmayı amaçlıyoruz” dedi. Pekin, Tayvan üzerinde egemenlik iddia ediyor ve adayı kontrol altına almak için askeri seçeneği de göz ardı etmiyor; bu da Tayvan'ı güçlü askeri, ekonomik ve diplomatik baskıya maruz bırakıyor.

Bu hamle, Tayvan'ı kendi toprağı olarak gören Çin'in, Taipei'nin şiddetle reddettiği iddialarını savunmak için beş yıldır askeri ve siyasi baskıyı artırmasıyla birlikte geldi.

Lai daha önce ABD'nin bu konudaki taleplerine yanıt olarak, savunma harcamalarını 2026'da gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) yüzde 3'ünden fazlasına ve 2030'da yüzde 5'e çıkarma planlarından bahsetmişti. Lai makalesinde, “Bu büyük paket sadece ABD'den yeni silah alımlarına önemli ölçüde finansman sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda Tayvan'ın yeteneklerini önemli ölçüde geliştirmeye de katkıda bulunacak” ifadelerini kullandı.

Tayvan hükümeti, savunma harcamalarının 2026 yılında 949,5 milyar Taylan dolarına (30,25 milyar dolar) ulaşmasını öneriyor. Hükümet rakamlarına göre GSYİH'nin yüzde 3,32'sini temsil eden bu rakam, 2009'dan bu yana ilk kez yüzde 3'lük eşiği aşıyor.

Ancak Pekin ile daha yakın ilişkiler kurmak isteyen muhalefet partisi Kuomintang Partisi, müttefiki Halk Partisi ile birlikte finansmanı kontrol ettiği için, hükümetin parlamentodan onay alması zor olabilir. Yeni seçilen Kuomintang lideri Cheng Li-wun, Tayvan'ın ‘bu paraya sahip olmadığını’ söyleyerek Lai'nin savunma harcamaları planlarına karşı çıktı.