İran istihbaratı yurt dışından kimleri kaçırdı?

İran İstihbarat Teşkilatı yürüttüğü bazı operasyonların ayrıntılarını gizlemedi ve muhalefetin faaliyetleri üzerinde kontrol sağladığı için kendisiyle övünüyor

Kaçırılıp İran’a getirilen Cundullah örgütünün lideri Abdulmelik Rigi (Mehr Haber Ajansı)
Kaçırılıp İran’a getirilen Cundullah örgütünün lideri Abdulmelik Rigi (Mehr Haber Ajansı)
TT

İran istihbaratı yurt dışından kimleri kaçırdı?

Kaçırılıp İran’a getirilen Cundullah örgütünün lideri Abdulmelik Rigi (Mehr Haber Ajansı)
Kaçırılıp İran’a getirilen Cundullah örgütünün lideri Abdulmelik Rigi (Mehr Haber Ajansı)

Hadi Torfi
İran İstihbarat ve Güvenlik Bakanlığı’nın ABD’de ikamet eden rejim muhalifi siyasi aktivist Cemşid Şarmehd’in tutuklandığını duyurması, İran’ın yurt dışında sığınmacı olarak yaşayan aktivist ve gazetecilere yönelik izlediği metotları zihinlere getirdi. Zira rejim yurt dışında gerçekleştirildiği bazı operasyonların detaylarını saklamıyor.
Cemşid Şarmehd yurt dışından kaçırılıp İran’a getirilen en son kişi. Nitekim İran İstihbarat Bakanlığı, bu ayın başlarında yaptığı yazılı bir açıklamada, Şarmehd’in “karmaşık bir operasyon”  -İran’ın yurt dışında yürüttüğü benzer operasyonlara verdiği ad- ile tutuklandığını belirtmişti.
Şarmehd’in Tacikistan’dan kaçırıldığına dair haberler etrafta dolaşırken, iki ülke arasında “suçluların iadesi” anlaşması olmasına rağmen Tacikistan İçişleri Bakanlığı siyasi aktivistin İran’a teslim edildiğine yönelik iddiaları reddetti.
İran İstihbarat Servisi yurtdışında çok sayıda cinayet ve adam kaçırmakla suçlanıyor. Rejim bu operasyonların bazılarında parmağı olduğunu reddederken, yurt dışında suikastlar gerçekleştiren İranlı ajanlar hakkında bir dizi dava açıldı. Avrupa kamuoyu, 1992’de Berlin’deki Mikonos adlı restoranda üç Kürt siyasi liderinin katillerinin yargılanmasını yakından takip etti ve olayın ardından İran rejimine yönelik geniş çaplı eleştiriler yapıldı.
Hollanda 2019 yılının Ocak ayında İran İstihbaratı tarafından kiralanan ajanların kendi topraklarında iki rejim karşıtını öldürdüğünü duyurdu.
Hollanda Dışişleri Bakanlığı, 2015 yılında Almere kentindeki Halkın Mücahitleri Örgütü’nün eski üyesi Ali Mutemid Kulahi ve 2017 yılında Lahey’de Ahvazlı siyasi aktivist Ahmed Mevla’ya düzenlenen suikastte “İran’ın parmağı olduğunu kanıtlayan güçlü kanıtlara” sahip olduğunu belirtti.

Cemşid Şarmehd
İran hükümeti 1 Ağustos cumartesi günü yaptığı açıklamada Cemşid Şarmehd’in merkezi ABD’de bulunan siyasi bir grubun lideri olduğunu ve terörizm ve İran’a karşı saldırılar düzenlemek ile suçlandığını duyurmuştu.
İran devlet televizyonunda yayınlanan İstihbarat Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada “ABD’den İran’a yönelik silahlı ve terör eylemlerini düzenleyen Tonder isimli terör örgütünün elebaşı Cemşid Şarmehd karmaşık bir operasyonun ardından tutuklandı ve şuan güvenlik güçlerinin elinde”  ifadelerine yer verilmişti.

Cemşid Şarmehd yurtdışında İran’daki monarşinin yeniden kurulmasını teşvik eden bir örgüte liderlik ediyordu (Farda Haber Ajansı)
Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) yakınlığıyla bilinen Cevan gazetesi Şarmehd’in Tacikistan’a gerçekleştirdiği ziyaret sırasında tutuklandığına işaret etti ancak İran İstihbarat Bakanı Şarmehd’in İran topraklarında içerisinde istihbarat birimlerine teslim edildiğini vurguladı.
ABD’nin Los Angeles merkezli az bilinen bir terör örgütü olan Tonder isimli örgüt, İran’da 1979’da yıkılan Şah rejiminin yeniden kurmaya çalışıyor. Örgüt, İran sınırları dışında rejim karşıtı yayınlar yapan radyo ve televizyon kanallarını yönetiyor.
Örgütün resmi internet sitesinde yer alan bilgilere göre, 1955 yılının Mart ayında doğan Şarmehd elektronik mühendisiydi. Alman vatandaşlığı bulunan İranlı Şarmehd’in 2003 yılında Los Angeles’a taşınmadan önce Almanya’da yaşadığı biliniyor.
Devlet televizyonu Cemşid Şarmehd’in İran rejimine karşı yaptığı eylemlerin detaylarını anlattığı itiraflarını yayınladı. Bu, İran’ın birçok muhalif ile başa çıkmada benimsediği bir yöntem olarak biliniyor. Zira İran muhaliflerin birçoğunun hakkında “acımasız” olarak nitelendirilen hükümler vermeden önce itiraflarını televizyonda yayınlıyor.
İnsan hakları örgütleri bunları “zorla alınmış itiraf” olarak tanımlıyor ve televizyonda itirafları yayınlanan ve daha sonra serbest bırakılan bazı sanıklar işkence altında kendi aleyhlerinde ifade verdiklerini açıkladı.

Ruhullah Zem
İran televizyonunun 10 Ekim 2019 salı günü akşamı, muhalif gazeteci Ruhullah Zem’in gözleri ve elleri bağlı bir şekilde görüntülerini yayınlaması izleyenleri şok etti.
Televizyon kanalı gazeteci Zem’in DMO’nun eline düştüğünü ve “Fransız istihbaratının bir ajanı” olduğunu ve “karmaşık” bir operasyonda tutuklandığını söyledi.

Irak’ta kaçırıldıktan sonra mahkemeye çıkarılan Ruhullah Zem (İran merkezli Mizan Haber Ajansı)
Söz konusu videoda Zem’in DMO bayraklarının yanındaki bir sandalyede oturduğu görülüyordu ve “İslam Devrimi”ne karşı olmaktan ve İran’a karşı olan ülkelerle işbirliği yaptığı için pişman olduğunu söylüyordu.
İranlı Ruhullah Zem 1973 yılında Tahran’da doğdu. Babası 1980 ve 1990 yılları arasında İran hükümetinde önemli görevlerde bulunmuş reformist din adamı Muhammed Ali Zem’dir. Ancak Muhammed Ali Zem oğlunun faaliyetleri yüzünden ona kızan yetkililerin arasında bulunuyordu.
Ruhullah Zem 2009 yılında muhalif Yeşil Hareket gösterileri sırasında güvenlik güçlerince birkaç kez tutuklandı ve ardından rejimden kaçarak Fransa’ya gitti ve burada siyasi sığınma talebinde bulundu. Başvurusu kabul edildikten sonra başkent Paris’e yerleşti. Oradayken özellikle Amad News üzerinden medya faaliyetlerini sürdürdü. İranlı yetkililer, Telegram uygulaması üzerinden yayınlanan Amad News’i 2017 yılının Aralık ayında İran’ı sarsan protesto dalgasında kilit rol oynamakla suçladı.
Gazeteci Zem, 1,4 milyondan fazla takipçisi olan Amad News kanalı üzerinden protestolar ile ilgili haberlerin yanı sıra İranlı yetkililerin yolsuzluklarını gösteren belgeler de yayınlıyordu ve bu da İran rejimini, Zem’i “dinden çıkmış ve devrim karşıtı” bir gazeteci olarak tanımlayacak kadar rahatsız etti.
Gazeteci Zem’in eşi Mahsa Razani eşinin Ürdün Havayolları ile 11 Eylül 2019 tarihinde cuma akşamı Paris’ten Bağdat’a gittiğini, uçağın kısa bir süre Amman’da durduğunu ve ardından cumartesi sabahı Irak’ın başkentine iniş yaptığını söyledi.
Razani açıklamalarına şöyle devam etti:
“Bağdat’a ulaştıktan sonra Pazar günü şafakta arayıp benimle farklı bir üslupla konuşup iyi olduğunu söyleyene dek telefonlarıma cevap vermedi. Bunun ardından da İran medyasında çıkan haberlerden tutuklandığını öğrendim.”

Abdulmelik Rigi
Abdulmelik Rigi, İran rejiminin hedeflerine karşı silahlı faaliyetlerde bulunan Cundullah terör örgütüne liderlik ediyordu. Söz konusu örgüt, İran hükümetinin Belucistan eyaletinde yaşayan etkin Sünnilere yönelik uygulamalarını kınayarak onların haklarını savunuyor. İran rejimi 2010 yılında Rigi’yi yurt dışında kaçırarak İran’a getirmişti. Bunun ardından birkaç ay süren bir mahkemeden sonra hakkında idam kararı çıkarıldı ve aynı yıl idam edildi.

Abdulmelik Rigi (İran Televizyonu)
İran tarafından aktarılan hikayenin resmi versiyonunda Rigi’nin Dubai’den Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’e gittiği ve uçağın İran hava sahasından geçerken inişe zorlandığı öne sürülürken Kırgızistan Dışişleri Bakanlığı hikayenin “doğru olmadığını” belirtmişti.
Haber ajansları Rigi’nin İran ve Pakistan işbirliğiyle tutuklandığını belirtmişti. Pakistan’ın Tahran Büyükelçisi Muhammed B. Abbasi, Pakistan’ın yardımı olmasaydı Rigi’nin tutuklanamayacağını belirtmişti.
Ancak eski İran İstihbarat Bakanı Haydar Muslihi, Rigi'nin başka hiçbir ülkenin işbirliğinin sonucunda tutuklanmadığını söyleyerek onun güvenlik güçleri tarafından tutuklandığını vurgulamıştı.

 Muhammed Ali Amuri
Ahvazlı öğrenci hareketinin liderlerinden ve çeşitli öğrenci, siyasi ve kültürel konferanslara katılan Muhammed Ali Amuri birkaç tacizin ardından 2007 yılında Irak’a kaçtı. Ancak Amuri orada tutuklandı ve Avrupa ülkelerinden biri siyasi sığınma talebini kabul etmesine rağmen beş yıl hapis yattıktan sonra İran güvenlik güçlerine teslim edildi.

Ahvazlı aktivist Muhammed Ali Amuri (Independent Arabia)
Amuri, Haşimi eş-Şabani, Hadi er-Raşidi, Cebbar el-Buşuke ve Muhtar el-Buşuke adındaki diğer dört aktivistle birlikte idam cezasına çaptırıldı. Haşimi eş-Şabani ve Hadi er-Raşidi 2014 yılında idam edilirken yargı diğer üç kişi hakkında idam cezasının ertelendiğini açıkladı.

Frood Fouladvand
Frood Fouladvand lakaplı Fethullah Menuşehri 2007 yılında Türkiye’de kaçırılmadan önce Londra’da yaşıyordu.
Uluslararası Af Örgütü (Amnesty) Alexander Velizadeh ve Kourosh Lor adındaki iki arkadaşı ile birlikte tutuklandığını duyurdu. ABD merkezli Farda (Tomorrow) radyosuna röportaj veren Fouladvand’ın oğlu İran güvenliğinin medyada babasının kaderi hakkında röportaj vermemesi için uyardığını ve sessiz kalmasını istediğini belirtti.

Frood Fouladvand Londra’dan İran rejimine karşı faaliyet yürüten bir televizyon kanalını yönetiyordu (ABD merkezli Farda Sitesi)
Fouladvand İran’a monarşiyi geri getirmek isteyen İran Krallığı Grubu adındaki muhalif bir grubun kurucusuydu.
Uluslararası Af Örgütü, bazı haberlerin Fouladvand ve arkadaşlarının Irak Kürdistanı’nda kaçırıldığını teyit ettiğini söyledi.
Kaçırılan Fouladvand, Londra’dan rejim karşıtı bir televizyon yayınını idare ediyordu ve internet öncüleri, rejime karşı sert tavırlar sergileyerek hazırladığı programların birçok kesitini yayınladı.

Ali Ekber Kurbani
Halkın Mücahitleri Örgütü’ne yakınlığı ile bilinen siyasi aktivist Ali Ekber Kurbani 1992 yılında Türkiye’de kaçırıldı. BBC Farsça’nın haberine göre Kurbani İstanbul’un Şişli semtindeki evinden çıktığı sırada Türklerden oluşan bir grup Kurbani’nin yolunu keserek kendilerini takip etmesini istedi.

Ali Kurbani (Balatarin Sitesi)
Halkın Mücahitleri Örgütü’ne göre Kurbani’yi kaçıranlar polis kılığına girip bazı soruları cevaplamak üzere kendisini polis merkezine götüreceğini söyledi. Bu sırada bu kişilerin davranışlarından şüphelenen Kurbani onlarla tartışmaya başladı. Bunun ardından kendisini kaçıranlar onu bayıltarak bilinmeyen bir yere götürdü.
Rejim karşıtı siyasi aktivistin cesedi bu olayın ardından Türkiye topraklarında bulundu ve vücudunda işkence ve boğulma izleri vardı. 2002 yılında Türk yetkililer, kaçırma olayının İran destekli İslami Hareket tarafından gerçekleştirildiğini açıkladı.
Halkın Mücahitleri Örgütü sol muhalif gruplardan biri olarak biliniyor ve İran rejimini devirmek için Irak’tan faaliyetlerini sürdürüyordu. İran güvenlik güçleri, 2003’teki ABD işgalinden sonra Irak’ı terk eden bu grubu birkaç operasyondan sorumlu tuttu. Üyelerin çoğu Arnavutluk’a göç etti ve ayrıca bazıları da bir dizi Avrupa ülkesine yayıldı.

Ali Tavasoli
Halkın Fedaileri Gerilla Örgütü’nün liderlerinden biri olan Ali Tavasoli 1995 yılında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’ye giderken kaçırılmış ve İran'da hapis cezasına çaptırılmıştı.
BBC Farsça’ya göre kaçırıldığı sırada solcu örgütün bir üyesi değildi ve ahşap ticareti ile uğraşıyordu. Çıkan haberlere göre İran güvenlik güçleri onu bir ticaret anlaşması yapma bahanesiyle Bakü’ye çekti ve buradan kaçırarak İran’a götürüldü.
Halkın Fedaileri Gerilla Örgütü Şah rejimine karşı çıkan ayaklanmaya katılan solcu gruplardan biri olarak biliniyor. Örgüt devrimden sonra din adamlarıyla ittifak yaptı, ancak çok geçmeden kendisi ile yeni rejim arasında anlaşmazlıklar yaşandı. Bu yüzden rejim ona bağlı olan kişilere ve liderlere karşı bir baskı kampanyası başlattı ve çoğunu darağacına yolladı.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Ali Tavasoli birkaç yıldır yurtiçi ve yurtdışında grubun üyeleri arasındaki ilişkilerden sorumluydu. Bu da İran rejimi için tutuklanmasının ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor.
BBC’nin haberine göre örgütün liderlerinden Behruz Halik “eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi’nin yönetimi sırasında Güvenlik Bakanlığı’nda değişiklikler yapıldığını ve Ali Tavasoli’nin 6 yıl süren sorgu ve hapis cezasının ardından serbest bırakıldığını” belirtti.



Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
TT

Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)

Sudanlı üst düzey istihbarat yetkilisi Ahmed Hasan Muhammed, ülkesinin İran’ın Kızıldeniz kıyısında bir deniz üssü kurma talebini reddettiğini söyledi.

İran’ın bu talebi kabul edilseydi, söz konusu üs, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından birinde deniz trafiğini izlemesine olanak tanıyacaktı.

Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal gazetesinden aktardığına göre Muhammed konuya ilişkin açıklamasında şunları söyledi;

“İran, Sudan ordusuna isyancılara karşı mücadelede kullanılmak üzere silahlı insansız hava araçları (SİHA) sağladı. Tahran, üssü inşa etme izni karşılığında, Sudan’a helikopter taşıyan bir savaş gemisi de dahil olmak üzere gelişmiş silahlar teklif etti. İranlılar üssü istihbarat toplamak için kullanmak istediklerini söyledi. Oraya savaş gemileri de yerleştirmek istediler. Ancak Hartum, İran’ın bu teklifini reddetti.”

Muhammed gazeteye yaptığı açıklamada, “Sudan İran’dan SİHA satın aldı. Çünkü insan kaybını azaltmak ve uluslararası insancıl hukuka saygı göstermek için daha isabetli silahlara ihtiyacımız vardı” diye ekledi.

Kızıldeniz’deki bir deniz üssü, Yemen’deki Husilerin ticari gemilere saldırı başlatmasına yardımcı olurken, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından biri üzerindeki hakimiyetini artırmasına olanak tanıyabilir.

İran destekli Husiler, Kızıldeniz’deki saldırıları Gazze’de savaşan İsrail ve müttefiklerini cezalandırma amacıyla gerçekleştirdiklerini ifade ediyor.

sddeb
Yemen televizyonu tarafından yayınlanan bir görüntüde, Husi saldırısından sonra batan bir İngiliz kargo gemisi görülüyor (EPA)

Sudan’ın, devrilen eski Devlet Başkanı Ömer El Beşir döneminde, İran ve Filistin’deki müttefiki Hamas ile yakın ilişkileri vardı.

Beşir'in 2019 darbesiyle devrilmesinin ardından, ülkenin askeri cuntasının başı olan Orgeneral Abdulfettah el Burhan, uluslararası yaptırımları sona erdirmek amacıyla ABD ile yakınlaşma başlattı.

Ayrıca İsrail ile ilişkileri normalleştirmek için harekete geçti.

İran’ın deniz üssünü inşa etme talebi, bölge ülkelerinin Sudan’da 10 aydır devam eden iç savaştan faydalanarak, Ortadoğu ile Sahra Altı Afrika ülkeleri arasında stratejik bir kavşak noktası olan ülkede yer edinmeye çalıştıklarını gösteriyor.

Burhan liderliğindeki Sudan ordusu, Nisan ortasından bu yana Orgeneral Muhamed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğindeki paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri ile savaşıyor.

Çatışma on binlerce insanın ölümüne, milyonlarca Sudanlının yerinden edilmesine ve dünyanın en kötü insani krizlerinden birine neden oldu.

Çatışmaları takip eden bölge yetkilileri ve analistlere göre, Sudan’ın İran’dan aldığı SİHA’lar, Hızlı Destek Kuvvetleri nedeniyle ordunun uğradığı kayıpların ardından, Burhan’ın bir miktar başarı elde etmesine yardımcı oldu.

Son haftalarda hükümet, Hartum ve Omdurman’daki önemli bölgelerin kontrolünü yeniden ele geçirdi.

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, hem Sudan ordusunu, hem de Hızlı Destek Kuvvetleri’ni savaş suçu işlemekle suçladı.

Washington ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Sudan’ın batısındaki Darfur bölgesinde cinayet, tecavüz ve etnik temizlik de dahil olmak üzere insanlığa karşı suçlar işlemekle itham etti.

Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri, Sudan ordusunu, sivillerin yerleşimleri havadan hedef almak ve Sudanlı sivilleri çaresizce ihtiyaç duydukları insani yardımdan mahrum bırakmakla eleştirdi.

BM kuruluşları ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Darfur’da etnik amaçlı saldırılar da dahil olmak üzere zulüm yapmakla suçladı.

Çatışmanın tarafları olan Sudan ordusu ve Hızlı Destek Kuvvetleri, ABD ve BM’nin suçlamalarını reddetti.

ABD Şubat ayında yaptığı açıklamada, İran’ın Sudan ordusuna silah sevkiyatıyla ilgili endişelerini dile getirdi.

ABD’nin Hartum Büyükelçisi John Godfrey, İran’ın Hartum’a yardım ettiğine ilişkin haberlerin ‘son derece rahatsız edici’ olduğunu söyledi.