Antibiyotiğe dirençli mikroplar için tedavi Orta Çağ el yazmasında bulundu

Bilinen en eski tıbbi metinlerden birinde bulunan tarif, Bald'ın Gözü diye biliniyor (Britanya Kütüphanesi)
Bilinen en eski tıbbi metinlerden birinde bulunan tarif, Bald'ın Gözü diye biliniyor (Britanya Kütüphanesi)
TT

Antibiyotiğe dirençli mikroplar için tedavi Orta Çağ el yazmasında bulundu

Bilinen en eski tıbbi metinlerden birinde bulunan tarif, Bald'ın Gözü diye biliniyor (Britanya Kütüphanesi)
Bilinen en eski tıbbi metinlerden birinde bulunan tarif, Bald'ın Gözü diye biliniyor (Britanya Kütüphanesi)

Antibiyotik direnci, çağın önemli sağlık sorunlarından biri. İlaç direncinin 2050’yle birlikte yılda 10 milyon kişinin ölümüne neden olması beklenirken, bilim insanları antibiyotiklere alternatif arayışını sürdürüyor.
Öte yandan Britanyalı bir grup araştırmacı, Orta Çağ’dan kalma bir el yazmasında beklenmedik bir tedavi yöntemi keşfetti.
Soğan, sarımsak, şarap ve safra tuzlarından yapılmış bin yıllık doğal ilacın antibakteriyel potansiyeli taşıdığı görüldü.
Scientific Reports’ta salı günü yayımlanan yeni araştırmaya göre, söz konusu tedavi, diyabetik ayak ve bacak enfeksiyonlarını tedavi etmeyi vaat ediyor.
Araştırmacılar, “Bald'ın göz kapağı” ismiyle bilinen ilacın, biyofilm enfeksiyonlarının üstesinden gelme potansiyeli taşıdığını ifade etti. Söz konusu enfeksiyonlara tedavi edilmesi zorlaşan, antibiyotiklere dirençli bir grup bakteri neden oluyor.
Warwick Üniversitesi Yaşam Bilimleri Okulu'nda mikrobiyolog ve çalışmanın yazarı Freya Harrison, “Bu enfeksiyonlar büyük bir sağlık sorunu ve ekonomik yük teşkil ediyor. Gerçekten de tedavi edilemez hale gelebilirler” dedi.
Araştırmacılar söz konusu tarifi Britanya Kütüphanesi’nde yer alan, bilinen en eski tıbbi metinlerden Bald's Leechbook adlı ciltli kitapta buldu.
CNN’e konuşan Harrison, “Bu metni bir mikrobiyolog olarak okuduğunuzda işe yarayabileceğini düşünüyorsunuz çünkü içindeki her bileşen bazı antibakteriyel aktivitelere sahip” ifadelerini kullandı.
Yeni tedaviler için tarihi kitapları taramak, ilk bakışta sıradışı görünebilir. Ancak düşünüldüğü kadar sıradışı değil.
Örneğin pelin bitkisinden elde edilen sıtma ilacı Artemisinin, eski Çince metinleri tarayan araştırmacı Tu Youyou tarafından keşfedildi.
Ayrıca Harrison, Bald's Leechbook kitabında da pelin bitkisinin kullanıldığı bir sıtma ilacı tarifinin yer aldığını söyledi. Araştırmacı sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aslında aynı tedavi, tüm bu zaman boyunca, Orta Çağ’dan kalma bir İngiliz metninde bekliyordu. Ama kimse onu ciddiyetle araştırmadı."



Nadir balina dişi fosili, İberlerin sırlarını açığa çıkarıyor

Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
TT

Nadir balina dişi fosili, İberlerin sırlarını açığa çıkarıyor

Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

İspanya'da Bakır Çağı'na ait bir "mega köy"de ortaya çıkarılan nadir bir balina dişi, 4 bin yıl önce Akdeniz bölgesinde yaşayan İber halkının sanatsal yeteneklerine ışık tuttu.

2018'de İspanya'nın güneybatısındaki Valencina arkeolojik kazı alanında bulunan diş, kendi türü içinde geçmişi o döneme dayanıp İberya'da rastlanan ilk fosil oldu.

PLOS One'da yayımlanan araştırmaya göre diş muhtemelen antik bir kıyı şeridinden toplanarak Bakır Çağı zanaatkarları tarafından özenle işlendi.

4 bin 150 ila 5 bin 300 yıl önce bir sahil köyünde yaşayan zanaatkarlar, dişi muhtemelen kişisel süs eşyaları veya sembolik anlam taşıyan eserler yaparken kullanmıştı.

Çalışmanın belirttiğine göre fosil işlendikten sonra, üzerindeki aşınma ve yıpranma izleri ve yüzeyini kaplayan sert kabuktan anlaşıldığı üzere kasten gömüldü.

Bulgular, yaklaşık 40 bin yıl önce başlayan Eski Taş Çağı'ndan beri fildişinin süs eşyaları, müzik aletleri ve heykellerin yapımında kullanımı hakkındaki anlayışımızı derinleştiriyor.

Fildişi çarpıcı görünümü, dayanıklılığı ve sağlamlığıyla antik toplumların ticaret ve sosyokültürel faaliyetlerinin ayrılmaz bir parçası haline gelmişti.

Ancak tarih öncesi çağlarda fildişinin kullanımı hakkında bildiklerimizin çoğu, fil, suaygırı, geyik ve ayılar gibi kara hayvanlarından elde edilen fildişinin incelenmesiyle elde edildi.

Daha önceki araştırmalar, İspanya'nın güneyindeki Eski Taş Çağı ve Bakır Çağı toplumlarında fillerden gelen fildişinin kullanıldığını vurgulasa da deniz memelilerinden elde edilen bu malzemenin önemi hakkında pek bir şey bilinmiyor.

Valencina'da bulunan 17 santimetre uzunluğuna, 7 santimetre genişliğine ve 0,5 kilogram ağırlığa sahip balina dişi, geçmişe eşsiz bir bakış sunuyor.

Fosilin analizi, yetişkin bir ispermeçet balinasından geldiğini ortaya çıkarırken, solucanlar ve sülükayaklılardan kaynaklanan aşınma belirtilerinin yanı sıra köpekbalığı ısırığı şüphesi doğuran izler bulundu. Bu izler, fosilin deniz tabanında bir süre kaldığını gösteriyor.

Araştırmacılar ayrıca dişte doğal yollarla oluşamayacak delikler ve belirgin kesik izleri gibi insan faaliyetine dair belirtiler tespit etti.

Araştırmacılar bu gözlemlere dayanarak balinanın muhtemelen doğal nedenlerle öldüğü, ardından cesedinin deniz tabanına battığı ve dişlerinden birinin kıyıya vurmasıyla antik İberler tarafından bulunup kullanıldığı sonucuna vardı.

Makalede şu ifadelere yer veriliyor:

Henüz bir ispermeçet balinası dişinden geldiği tespit edilen fildişi eser bulunmamasına rağmen son zamanlarda Avrupa'daki arkeolojik bağlamlarda deniz kaynaklı fildişi bulgularının ortaya çıkması, tarih öncesi toplumların deniz kaynaklarını kullanımına yönelik araştırmalara yeni bir odak noktası kazandırıyor.

 Independent Türkçe, independent.co.uk/news