Şam’da koronavirüs vakalarında korkutan sıçrama: Hastalar devlet hastanelerine gitmekten korkuyor

Halep belediyesinden bir çalışan kentte bir sokağı dezenfekte ederken (AFP)
Halep belediyesinden bir çalışan kentte bir sokağı dezenfekte ederken (AFP)
TT

Şam’da koronavirüs vakalarında korkutan sıçrama: Hastalar devlet hastanelerine gitmekten korkuyor

Halep belediyesinden bir çalışan kentte bir sokağı dezenfekte ederken (AFP)
Halep belediyesinden bir çalışan kentte bir sokağı dezenfekte ederken (AFP)

Şam ve çevresi, koronavirüs vakalarında sıçrama yaşarken Suriyeliler, sağlık sisteminin aksaması ve koronavirüs hastalarının taleplerini karşılayamaması nedeniyle devlet hastanelerini ziyaret etme korkusuyla karşı karşıya kaldı. Bu durum doktorların sosyal medya aracılığıyla tıbbi danışmanlık hizmetinde bulunmasına yol açtı.
 Suriye Sağlık Bakanlığı şu ana kadar bin 60 vaka ve 48 ölüm kaydetti. Ancak Şam sakinleri, vakaların ve ölenlerin sayısının resmi istatistiklerden kat kat fazla olduğunu öne sürüyor. Koronavirüs, önemli kişilerin evlerine ve ofislerine kadar ulaştı. Aralarında Filistin Kurtuluş Ordusu Genel Komutanı Muhammed Tarık el-Hadra'nın da bulunduğu askeri güçler ve güvenlik görevlilerini de hedef aldı. Diğer taraftan, Avukatlar Barosu koronavirüse yakalandıktan sonra hayatını kaybeden 14 avukatın yasını tuttu ve “sağlık koşulları ve iş arkadaşlarının güvenliği nedeniyle” 10 Eylül’e kadar çalışmaların durdurulacağını duyurdu. Tabipler Birliği’ne bağlı sosyal medyadaki sayfalarda, Kovid-19 sonucu hayatını kaybeden 30 doktor ve eczacının ölümü doğrulandı. Ayrıca Spor Federasyonu, Suriye futbol takımından 7 oyuncuda koronavirüs tespit edildiğini açıkladı.
 
“Korkutan rakamlar”
 Son günlerde doktorlar, aktivistler ve medya çalışanları, Sağlık Bakanlığı istatistiklerinin vaka sayısının yaklaşık bir ay içinde ikiye katlandığını gösterdiği bir dönemde, vaka ve ölüm oranlarında önemli bir artış olduğu için uyarıda bulundular. Şam Üniversitesi Beşeri Tıp Fakültesi Dekanı Dr. Nubug el-Ava, vaka oranlarını çok korkutucu şeklinde nitelendirdi. Facebook’ta özel bir sağlık sayfasıyla yaptığı röportajda "birçok vatandaşın devlet hastanelerine gittiğini, ancak maalesef tüm odaların dolu olduğunu ve kötü durumda olan bir hastanın başka bir hasta ölmeden tedavi için alınmadığını" belirtti.
 Sağlık Bakanlığı, salgının şehirler arasında yatay yayılması çerçevesinde, önleyici tedbirlere uyulmadığı takdirde daha geniş bir alana yayılarak artacağı uyarısında bulundu. Bakanlığa göre Suriye'deki hastanelerde 25 bin yatak var.
 Şam'daki bir hastanede görevli olan bir doktor, AFP ile yaptığı röportajda, şu anda devlet hastanelerinin kapasitesini aşan hasta sayısı hakkında şu ifadeleri kullandı:
 “Gerçek rakamlar resmi rakamlardan çok daha fazla ve açıklananlar hastanelere kabul edildikten sonra test edilen vakaları içeriyor. Hastalar kapasitesi dolan hastanelerin koridorlarında tedavi için bekliyor. Ambulanslar hiç durmuyor.”
 Yetkililer, vakaların artmasıyla birlikte Şam'daki spor etkinliklerini, kulüpleri, salonları ve yaz okullarını bir sonraki duyuruya kadar yeniden kapattı. Sağlık Bakanı Nizar el-Yazıcı, sonuncusu ABD yaptırımları olmak üzere yıllardır ülkesine uygulanan yaptırımlar sonucunda "rekabetin sağlanmasında büyük zorluklar yaşandığını" itiraf etti. Yazıcı, geçen ay düzenlediği basın toplantısında, "Herhangi bir heyetin Suriye ile muhatap olması, ilaç ve tıbbi malzeme ithalatı için Merkez Bankası aracılığıyla ülke dışına para transferi yapılması yasak" diye konuştu. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Rusya ve Çin dahil olmak üzere birçok ülke Suriye'ye tıbbi yardım gönderdi.
 Çoğu vatandaş kalabalık hastanelere gitmek yerine sosyal medyada, özellikle virüsle ilgili, Sağlığınız Bir Nimettir grubu, Suriye Sağlık Platformu gibi özellikle koronavirüsle ilgili ücretsiz tıbbi danışmanlık hizmeti sağlayan özel tıbbi sayfaları takip etmeyi tercih ediyor.
 150 binden fazla kişinin takip ettiği Semaa Hakim sayfası, devlet hastanelerinde görülen çok sayıda vaka ve aşırı kalabalık sonucu Suriyeliler için bir sağlık referansına dönüştü. Grupta, çeşitli uzmanlık alanlarından yaklaşık 200 doktor ve eczacıdan oluşan ekip aralıksız çalışıyor.
 Sayfanın kurucusu Dr. Hüseyin Neccar yaptığı açıklamada, "Koronavirüsün hızla yayılmasından sonra tüm enerjimizi hastaların sorularını yanıtlamak için seferber ettik. İnsanlara gönüllü olarak yardım etmeye ve her vaka için uygun tıbbi tavsiyelerde bulunmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
 37 yaşındaki Dr. Neccar, vakalar ve doktorlar arasında uzaktan bir bağlantı oluşturarak posta yoluyla, yorumlarda veya telefon üzerinden yapılan günlük danışmanlık ve soru-cevap sayısının 300'ü aştığını vurguladı.
 Savaş sonrası 2017 yılında kurulan sayfa, havan mermileri ve patlamalarla ilgili sorular almaya alışıktı. Ancak bugün koronavirüsle ilgili tüm soruları cevaplamaya çalışıyor. Neccar açıklamasında, "Bizim görevimiz artık daha zor çünkü virüs sadece cephelerde değil artık her yerde” dedi.
 Sayfayı "Suriyeli doktorların sesi" olması için açtığını belirten Neccar, daha sonra sayfanın "sanal bir acil servise" dönüştüğünü vurguladı. Dr. Neccar, "Virüs zayıflar üzerinde güçlü. Bu yüzden boş durmamalıyız. Elimizden geleni yapacağız. Teslim olmayacağız” şeklinde konuştu.
 
Felaket senaryosu
 Londra Ekonomi Üniversitesi, geçen ayın sonunda ülke genelinde vaka sayısının yaklaşık 35 bin 500 kişi olarak tahmin edildiği Suriye'de yayılma olasılığı üzerine bir çalışmanın sonuçlarını yayınladı.
 Çalışmada, “eğer durum bu şekilde devam ederse, salgınla mücadele için alınan sınırlı sayıda önlemler nedeniyle “Suriye'deki aktif korona vakalarının sayısının Ağustos ayı sonuna kadar yaklaşık iki milyon vakaya, 119 bin ölüm sınırına ulaşmasının beklendiği” kaydedildi.
 Ayrıca bu senaryonun "ilgili makamlar tarafından uygulamaya konulan etkili ve kararlı tedbirlerin yokluğu ve koruma tedbirlerine karşı sınırlı sayıda kişinin uyması çerçevesinde gerçeğe en yakın" olduğu belirtildi.
 İkinci senaryoda ise “koronavirüsün kapsamı, korunma yolları hakkında iyi bir toplumsal bilgilendirme ve koruma önlemlerine karşı yüksek düzeyde farkındalık oluşturarak uyulmasını sağlama” durumu ele alınıyor. Ancak sorumlu makamlar tarafından uygulanan genel önlemlerde sınırlı iyileşme olabileceği kaydedildi. Buna göre, Ağustos ayı sonunda toplam aktif koronavirüs vaka sayısı yaklaşık 289 bin 500, ölüm oranının 17,4 bin civarında olması bekleniyor.
 Üçüncü senaryo, “sorumlu makamlar tarafından koronavirüsün yayılmasıyla mücadele için ülkede etkili katı önlemlerin uygulanmasına ve koruma önlemlerine yönelik farkındalık oluşturularak kurallara uyulmasını sağlamaya” dayanıyor. Bu kapsamda, bu ayın sonunda toplam koronavirüs vaka sayısının 101 bin olması ölüm oranının ise 6,1 bine ulaşabileceği tahmin ediliyor. Dördüncü senaryoya göre 400 bin vaka ve 24,1 bin ölüm bekleniyor.
 Çalışmada, "koronavirüsün yaygınlaşması nedeniyle Suriye felaket sonuçlarla karşılaşabilir ve bu konu bölgesel ve küresel sağlık güvenliğini tehdit edebilir" ifadeleri yer aldı. Ancak Suriyeli yetkililere yakın doktorlar, "kesin olmayan" varsayımlara dayandığı için bu araştırmanın önemini küçümsediler. Bu doktorlardan biri, "Çalışma yalnızca sorunun ciddiyetini vurgulamaya katkıda bulunuyor ve politika uygulamak için sonuçları yüksek bir güven sağlamıyor” dedi.
 Diğer taraftan, Londra Üniversitesi'nin çalışmasını denetleyen araştırmacılardan biri yaptığı açıklamda, “Yetkililer gerçek rakamları bildirmiyor. İnsanlara yanlış mesaj göndererek onların salgını önlemek için önlemler almamasına neden oluyor."



Mısır, Sudan'ın birliğini korumak için ‘ortak savunma’ anlaşmasını öne sürdü

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır, Sudan'ın birliğini korumak için ‘ortak savunma’ anlaşmasını öne sürdü

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır, Sudan’daki krizle ilgili olarak ‘kırmızı çizgiler’ çizdiğini duyurdu ve bu çizgilerin aşılmasının ‘Mısır’ın ulusal güvenliğini tehdit edeceği’ uyarısında bulundu. Kahire yönetimi, iki ülke arasında imzalanan ortak savunma anlaşmasının kendisine tanıdığı tüm tedbirleri alma ihtimalini de gündeme getirdi. Uzmanlar, bu açıklamaları Sudan’da savaşın başlamasından bu yana Mısır’dan gelen ‘en sert söylem’ olarak değerlendirdi.

Mısır’ın bu tutumu, Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin dün Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan’ı kabul etmesiyle eş zamanlı olarak açıklandı. Sisi, görüşmede ‘ülkesinin, Sudan halkının mevcut hassas süreci aşma çabalarına tam destek verdiğini’ ifade etti. Ayrıca ‘Sudan’ın birliği, egemenliği, güvenliği ve istikrarını destekleyen Mısır tutumunun değişmez ilkelerine’ vurgu yaparak, bu çerçevede mümkün olan her türlü çabanın gösterilmeye hazır olunduğunu belirtti. Açıklama, Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Muhammed eş-Şenavi tarafından yapıldı.

Mısır, Burhan’ın ziyareti sırasında ayrıca, ‘Sudan’da güvenlik, istikrar ve barışın sağlanmasına yönelik ABD Başkanı Donald Trump’ın vizyonuna tam destek verdiğini’ yineledi. Bu desteğin, ‘ABD yönetiminin dünyada barışı tesis etme, gerilimi artırmaktan kaçınma ve anlaşmazlıkları çözme yönündeki yaklaşımı’ kapsamında olduğu kaydedildi.

Ortak savunma anlaşmasının yürürlüğe girmesi

Kahire yönetimi, söz konusu ilkeleri teyit ederken Sudan krizinde ilk kez ‘kırmızı çizgiler’ belirlediğini açıkladı. Mısır, bu çizgilerin aşılmasına ‘Mısır’ın ulusal güvenliğini doğrudan ilgilendirdiği ve Sudan’ın ulusal güvenliğiyle yakından bağlantılı olduğu’ gerekçesiyle izin verilemeyeceğini vurguladı. Mısır’ın uyarıları arasında ‘Sudan’ın birliğinin ve toprak bütünlüğünün korunması, Sudan halkının imkân ve kaynaklarıyla oynanmaması ve Sudan topraklarının herhangi bir bölümünün ayrılmasına izin verilmemesi’ yer aldı.

Mısır Cumhurbaşkanlığı dün yaptığı açıklamada, ‘Sudan devlet kurumlarının korunmasının ve bu kurumlara zarar verilmesinin engellenmesinin de bir diğer kırmızı çizgi olduğunu’ bildirdi.

Açıklamada ayrıca, ‘uluslararası hukukun tanıdığı tüm tedbir ve önlemleri alma konusunda tam hakka sahip olunduğu’ ifade edilerek, bu kapsamda ‘iki ülke arasındaki ortak savunma anlaşmasının devreye sokulmasının da kırmızı çizgilerin ihlal edilmesini veya aşılmasını önlemeye yönelik seçenekler arasında bulunduğu’ kaydedildi.

a
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, dün Kahire'de Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır ile Sudan arasında Mart 2021’de, ‘eğitim, sınır güvenliğinin sağlanması ve ortak tehditlerle mücadele’ alanlarını kapsayan bir askeri iş birliği anlaşması imzalanmıştı. Bu anlaşmadan önce ise iki ülke, ‘dış tehditlere karşı’ 1976 yılında bir ortak savunma anlaşmasına taraf olmuştu.

Mısır Temsilciler Meclisi Savunma ve Ulusal Güvenlik Komisyonu üyesi Tümgeneral Yahya Kedvani, Mısır’ın ulusal güvenliğinin Sudan topraklarının birliğiyle doğrudan bağlantılı olduğunu belirterek, “Sudan’ı bölmeyi hedefleyen komploların varlığı, aşılmaması gereken kırmızı çizgilerin belirlenmesini zorunlu kılmaktadır” dedi.

Kedvani, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, ‘Sudan’ın birliği ve toprak bütünlüğünün korunmasına yönelik Mısır tutumunun sabit ve güçlü olduğunu, Kahire’nin Sudan devlet kurumlarını korumaya yönelik açıkladığı girişim ve söylemleri hayata geçirme kapasitesine sahip bulunduğunu’ ifade etti. Ortak savunma anlaşmasının gündeme getirilmesinin, ‘iki ülke arasında uluslararası meşruiyet ve daha önce imzalanmış anlaşmalar çerçevesinde ortak bir koordinasyonun bulunduğunu teyit etmeyi amaçladığını’ söyledi.

Mısır Cumhurbaşkanlığı tarafından dün yayımlanan açıklamada ise ‘Kahire’nin Sudan’da süregelen gerilimden derin endişe duyduğu’ belirtildi. Açıklamada, bu durumun ‘Sudanlı sivillere yönelik korkunç katliamlara ve insan haklarının en temel kurallarının açık ihlallerine yol açtığı’ vurgulandı. Mısır’ın, ‘Sudan’ın birliğine ve toprak bütünlüğüne zarar vereceği gerekçesiyle, herhangi bir paralel yapının kurulmasını veya tanınmasını kesin bir dille reddettiği’ kaydedildi.

Diğer yandan eski Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Salah Halime, ülkenin bölünmesine yönelik tehditlerle mücadelede Mısır-Sudan koordinasyonunun, Mısır, Sudan ve Arap dünyasının ulusal güvenliğini koruma çerçevesinde ele alındığını belirtti. Halime, iki ülkenin Kızıldeniz’e kıyısı olan devletleri bir araya getiren konseyin üyesi olduğuna işaret ederek, bu yapının temel rollerinin ‘savunma ve kalkınma’ olduğunu söyledi.

Halime, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Mısır’ın tutumunun Uluslararası Dörtlü girişimi ile Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın ABD ziyareti sırasında gündeme getirdiği inisiyatif kapsamında şekillendiğini ifade etti. Kahire’nin, ‘üç ay sürecek bir ateşkesle başlayacak, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) Sudan ordusuna entegre edilmesini ve Sudan askeri kurumunun bütünlüğünün korunmasını öngören bir yol haritasının uygulanmasını desteklediğini’ kaydetti.

Mısır Cumhurbaşkanlığı’nın açıklamasına göre Kahire, ‘insani bir ateşkese ulaşılması, bunun kalıcı bir ateşkese dönüşmesi ve Sudanlı sivillerin güvenliği ile korunmasını sağlamak amacıyla güvenli insani sığınaklar ve geçiş koridorları oluşturulması’ hedefiyle Uluslararası Dörtlü çerçevesinde çalışmayı sürdürme konusundaki kararlılığını yineledi. Bu sürecin, Sudan devlet kurumlarıyla tam koordinasyon içinde yürütüleceği belirtildi.

Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve ABD’den oluşan Uluslararası Dörtlü, ağustos ayında sunduğu yol haritasında, ‘üç aylık insani ateşkesin ardından kalıcı bir ateşkesin sağlanmasını, siyasi sürecin başlatılmasını ve dokuz ay içinde bağımsız bir sivil hükümetin kurulmasını’ öngörmüştü.

sfg
New York'ta düzenlenen Uluslararası Dörtlü toplantısından (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Burhan’ın Mısır ziyareti, geçtiğimiz pazartesi günü Suudi Arabistan’a gerçekleştirdiği ziyaretin ardından geldi. Burhan, söz konusu ziyaretin sonunda, ‘Sudan’ın barışın sağlanması ve savaşın sona erdirilmesi yönündeki çabalarda ABD Başkanı Donald Trump, Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Özel Temsilci Massad Boulos ile birlikte çalışmaya istekli olduğunu’ ifade etmişti.

El-Ehram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Afrika Programı Direktörü Emani et-Tavil ise ‘Mısır’ın Sudan dosyasında ilk kez kırmızı çizgiler koyduğunu, son tutumunun savaşın başlamasından bu yana en sert duruşu yansıttığını’ belirtti. Et-Tavil, bu yaklaşımın ‘Sudan’ın birliğinin korunması, savaşın durdurulması, paralel yapıların reddedilmesi ve devlet kurumlarının muhafazası’ konularında Suudi Arabistan ve ABD’nin tutumlarıyla örtüştüğünü söyledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan et-Tavil, ‘Sudan’ın birliği konusunda güçlü tutumlar sergilenmesi noktasında Suudi Arabistan ile Mısır arasında bir uyum bulunduğunu, bunun da ateşkes ilanı ve insani ara verilmesine yönelik bir girişimin şekillendirilmekte olduğunu gösterdiğini’ ifade etti. Ancak et-Tavil, ‘birbirini kabul etmeyen Sudanlı taraflarla yürütülecek siyasi çözümlerin en karmaşık mesele olmaya devam ettiğini’ vurguladı.

Sumud İttifakı bünyesindeki siyasi ve sivil güçler, salı günü Kenya’nın başkenti Nairobi’de, Abdulvahid en-Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Ordusu Hareketi ve Arap Sosyalist Baas Partisi ile Sudan’daki savaşı durdurmaya yönelik ortak bir ilkeler bildirgesine imza attı. Bu adım, savaşa karşı olan Sudanlı tarafların büyük bölümünü bir araya getiren ilk yakınlaşma olarak değerlendirildi.

Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü dün yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Burhan arasındaki görüşmelerde, ‘iki ülke arasındaki ilişkilerin, halkların bütünleşme ve karşılıklı kalkınma beklentilerini yansıtacak şekilde güçlendirilmesinin ele alındığını, ayrıca sahadaki gelişmelerin değerlendirildiğini’ bildirdi.


İsrailliler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep ederek sınırı geçtiler

İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)
İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)
TT

İsrailliler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep ederek sınırı geçtiler

İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)
İsrail'de sağcı hareketlere mensup kişiler, Gazze Şeridi'nin yeniden işgalini talep etmek için Gazze'ye bakan bir tepede toplandı (AP)

İsrail ordusunun yasağına rağmen, dün birkaç İsrailli Gazze Şeridi'ne girdi ve eski bir yerleşim yerinde İsrail bayrağını dalgalandırarak harap olmuş Filistin topraklarının yeniden işgalini istedi.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre İsrail sağ kanadıyla bağlantılı sosyal medya hesapları, açık bir alanda İsrail bayrağının etrafında toplanmış yaklaşık 20 erkek, kadın ve çocuğu gösteren bir fotoğraf paylaştı ve fotoğrafın Kfar Darom'da çekildiğini iddia etti.

Gazze Şeridi'nin merkezindeki bu eski kibbutz, diğer 20 yerleşim yeriyle birlikte, İsrail'in 2005'teki tek taraflı çekilmesi sırasında boşaltılmıştı.

O zamandan beri, İsrail sağının bir kesimi, Gazze'de İsrail yerleşimlerinin yeniden kurulmasını savunuyor. Bu çağrı, Gazze Şeridi'ndeki savaşı başlatan 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısından sonra daha da yoğunlaştı.

Bunun ardından, bazı İsrailli yetkililer de Filistinlilerin Gazze'den tahliye edilmesini ve bölge üzerindeki İsrail kontrolünün yeniden kurulmasını savundu.

rty65u7
Gazze'ye yerleşmeyi destekleyen İsrailliler, ordunun kendilerine Gazze Şeridi içinde Hanuka bayramını kutlama izni vermesini talep eden bir yürüyüşe katıldı (Reuters)

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'ne girenlerin "İsrail topraklarına geri gönderildiğini" duyurdu ve "onlarca" kişinin daha başka bir sınır kapısından sızmasının engellendiğini, ancak bazılarının güvenlik bariyerlerini aşmayı başardığını belirtti.

Açıklamada ayrıca, "savaş bölgesine herhangi bir giriş yasaktır, sivilleri tehlikeye atar ve bölgedeki askeri operasyonları aksatır" denildi.

Sınır kasabası Sderot'ta düzenlenen bir mitingde, yerleşim hareketinin önde gelen isimlerinden Daniella Weis, yaklaşık 100 destekçisine şöyle seslendi: “Allah'ın izniyle, bu bayrağın yükseltilmesi yeni bir dönemin başlangıcını işaret edecek; Gazze'ye geri döneceğimiz bir dönem.”

Şöyle devam etti: “Gazze, Endonezyalılar, Türkler, Mısırlılar veya başka herhangi bir ülke tarafından yönetilmeyecek. Gazze'yi yalnızca İsrail halkı yönetecek.” Bu sözleriyle, ateşkes anlaşması kapsamında Gazze Şeridi'ne konuşlandırılması beklenen uluslararası istikrar gücüne katılması muhtemel ülkeleri kastediyordu.

Geçtiğimiz hafta, Weis'in kurucu ortaklarından olduğu aşırı milliyetçi yerleşim hareketi "Nahala", bir mesajda, Gazze'de İsrail bayrağını dalgalandırmayı organize etme niyetini açıkladı. Bu girişim, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, on diğer bakan ve Knesset'in yirmiden fazla üyesi tarafından destekleniyor.


İsrail, Kassam Tugayları'nın 100 üyesinin idam edilmesi için baskı yapıyor

İsrailli yerleşimciler dün güney İsrail'deki Sderot'ta düzenlenen bir etkinlikte Gazze'nin yeniden işgal edilmesi çağrısında bulundu (Reuters).
İsrailli yerleşimciler dün güney İsrail'deki Sderot'ta düzenlenen bir etkinlikte Gazze'nin yeniden işgal edilmesi çağrısında bulundu (Reuters).
TT

İsrail, Kassam Tugayları'nın 100 üyesinin idam edilmesi için baskı yapıyor

İsrailli yerleşimciler dün güney İsrail'deki Sderot'ta düzenlenen bir etkinlikte Gazze'nin yeniden işgal edilmesi çağrısında bulundu (Reuters).
İsrailli yerleşimciler dün güney İsrail'deki Sderot'ta düzenlenen bir etkinlikte Gazze'nin yeniden işgal edilmesi çağrısında bulundu (Reuters).

İsrailli yetkililer dün, Hamas'ın askeri kanadı olan Kassam Tugayları'nın seçkin birliğinin 7 Ekim 2023 saldırısındaki rolleri nedeniyle 100 üyesinin idam edilmesine yol açacak koşulların ve suçlamaların yapılması ve özel bir askeri mahkeme kurulması için baskı yaptı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz ve Adalet Bakanı Yariv Levin, savaşın başlangıcından bu yana İsrail tarafından tutuklanan 450 Hamas üyesinin yargılanması için özel bir mahkeme kurulması olasılığını görüştüler.

Dava hakkında bilgi sahibi yetkililer, İbranice yayın yapan medya kuruluşlarına, "Ciddi suçlarla suçlananlardan 100'ünün askeri savcılık tarafından idam cezasıyla karşı karşıya kalacağını" söyledi.

İsrail ordusu ve Adalet Bakanlığı'ndan üst düzey yetkililer, Başsavcı Itai Ofir de dahil olmak üzere, seçkin birliğin üyelerinin yargılanması için özel bir yasal çerçeve oluşturulmasını görüşmek üzere bir araya geldi. Katz, "İsrail, saldırının faillerini kesin bir şekilde cezalandırmaya kararlıdır: İsrail sivillerine zarar veren herkes tam olarak hesap verecektir" dedi. İsrailli yetkililere göre, Tıp Birliği'nin zehirli iğne fikrini reddetmesinin ardından, askeri savcılık muhtemelen kurşuna dizilerek idam cezası isteyecektir.

Şarku’l Avsat’ın Kanal 14’ten aktardığı habere göre "Yetkili makamlar bu kişileri ağır güvenlik önlemleri altında özel bir askeri tesiste tutuyor ve gözaltı koşulları uluslararası insan hakları örgütlerinin tepkisini uyandırıyor."