Yeni tartışma: Aşı üretmek için deneklere Kovid-19 bulaştırılabilir mi?

Brezilya'daki bir gönüllü, Çinli bir şirket tarafından geliştirilen deney aşamasındaki bir aşıyı vuruluyor (AFP) 
Brezilya'daki bir gönüllü, Çinli bir şirket tarafından geliştirilen deney aşamasındaki bir aşıyı vuruluyor (AFP) 
TT

Yeni tartışma: Aşı üretmek için deneklere Kovid-19 bulaştırılabilir mi?

Brezilya'daki bir gönüllü, Çinli bir şirket tarafından geliştirilen deney aşamasındaki bir aşıyı vuruluyor (AFP) 
Brezilya'daki bir gönüllü, Çinli bir şirket tarafından geliştirilen deney aşamasındaki bir aşıyı vuruluyor (AFP) 

Bir hastalık için henüz bir tedavi bulunamadığında aşı üretmeye yönelik klinik testler daha katı prosedürlerle yürütülüyor. Bir kişiye aşı verildikten sonra aşının hastalığı önlemedeki etkinliğini test etmek için kişinin toplumla teması sağlanıyor.
Şu ana kadar Kovid-19 için de bir tedavi henüz mevcut değil. Tedavi protokollerine göre verilen ilaçlar hastalığın kendisini değil semptomlarını hedef alıyor. Bu nedenle aşıların etkinliğini test etmek için klinik araştırmalara katılan kişileri kasıtlı olarak salgına maruz bırakmaya kabul ettirmek zor görünebilir.
Zor görünen bu durum pratik bir gerçek haline gelebilir. Kar amacı gütmeyen ve kuruluş amacı olarak hastalığa yönelik aşı üretimini hızlandırmayı amaçlayan ABD Brooklyn'de bulunan 1Day Sooner Kuruluşu bu riski alması için 32 binden fazla gönüllünün imzasını almayı başardı.
ABD ve 139 ülkeden bu gönüllüler, Kuruluş’un internet sitesi aracılığıyla verilerini kaydettiler. 1Day Sooner Kuruluşu, aşı geliştirme süresini bir gün kısaltmanın 7 bin 120 kişiyi kurtarabileceğini ve aşı geliştirme süresini 3 ay azaltmanın ise yarım milyondan fazla hayat kurtaracağına dikkat çekiyor.
Gönüllüler bu riski alma konusunda herhangi bir baskıya maruz kalmasalar da uzmanlar arasında konuyla ilgili tartışmalar alevlendi. Uzmanlara göre bu gönüllüleri kullanan deneyler etkili bir aşı sağlayıp salgını daha çabuk bitirebilir. Ancak yeni koronavirüs hakkında bilinmeyenler ve ona karşı etkili bir tedavinin olmayışı gönüllülerin sağlığı ve hayatta kalma şansı ile ilgili yüksek bir riskle sonuçlanabilir. Bu yaklaşımı savunanlar, "Aşı geliştirmek için harcanan zamanı azaltabilir ve böylece hayat kurtarmaya yardımcı olabiliriz" diyor.
Harvard Üniversitesi'nde Epidemiyoloji Profesörü olan Mark Lipsitch, geçen mart ayının sonunda “Bulaşıcı Hastalıklar (Emerging Infectious Diseases)” dergisinde, gönüllülerin katıldığı bu şekilde deneylerin geleneksel saha deneylerinden daha hızlı olabileceğini, etkinliğine ve güvenliğine yönelik erken tahminleri sağlamak için yapılan deneyde daha az katılımcının maruz kalması gerektiğini yazdı. Söz konusu yazısında şu ifadeler yer aldı:
“Aşılardan biri işe yaramadığında araştırmacılar diğer adaylara geçebilir. Bu deneylerde gönüllülerden oluşan bir ekip aday aşıyı vücuduna alır ve başka bir takıma, tıpkı geleneksel deneylerde olduğu gibi bir plasebo aşısı verilir ve aşının etken hale gelmesini bekledikten sonra gönüllüler virüse maruz kalır.”
Geleneksel aşı denemeleri, Faz 3 çalışmalarına 30 bin katılımcıyı kaydedip 6 ayda sonuç verebilirken, bu tarz yükleme testleri sadece yaklaşık 150 katılımcıya ihtiyaç duyabilir ve sonuçları 6 hafta içinde gösterebilir. Ayrıca, çalışmalar bir seferde birçok aday aşıyı karşılaştırabilir ve daha büyük çalışmalara geçmek için en umut verici olanlar seçilir.
Ancak bu görüşün karşısında olanlar bu kısayolu riskli görüyor. Bulaşıcı hastalıklar konusunda uzman ve ABD’deki Vanderbilt Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde Koruyucu Tıp ve Sağlık Politikası Profesörü olan William Schaffner, Medscape web sitesinde yayınlanan bir raporda şu ifadelere yer verdi:
"Asıl endişem güvenlik. Bu tamamen yeni bir virüs. Birçok aşı araştırma aşamasında ve çalışmalar yeni teknolojilere dayanıyor. Piyasada bu yöntemleri kullanan mevcut aşılar yok. Virüse karşı bir tedavimiz yok. Bu yüzden birini çok hasta etme riskiniz var.”
New York'taki Albert Einstein Tıp Fakültesi'nde Biyoetik Araştırmacısı ve Profesör olan Ruth MacLean, bu deneylere karşı çıkanlardan biri. MacLean, hastalığı hafifletmek için kanıtlanmış bir tedavinin olmamasının bu tarz deneyler için önemli bir engel olduğunu belirtti.
Aşıların üretimi üzerine çalışan araştırma ekibinin bir üyesi olan Dr. Ahmed Selman yaptığı açıklamada, etik olarak aşı deneylerinde gönüllüye söz konusu hastalığın tedavisi varsa virüs veya bir hastalığa neden olan parazitlere yönelik aşılar enjekte edilebileceğini belirtti. Bu durum Oxford Üniversitesi’nin sıtmaya karşı aşı üretmek için yürüttüğü deneylerde uygulandı. 
Dr. Selman, Şarku’l Avsat ile yaptığı röportajda özel açıklamalarda bulunarak şu ifadeleri kullandı:
“Görünüşe göre bu stratejinin Kovid-19’da uygulanması zor görünüyor çünkü hastalığın henüz tedavisi yok. Ancak söz konusu durumu savunan bilim adamlarının görüşleri hastaların yüzde 80'inin tedavisiz iyileştiği gerçeğine dayanıyor. Gençlerin, özellikle kronik hastalığı olmayanların virüse maruz kalma durumunda tehlike riski yok.”
Temmuz ayının sonlarında bu deneyleri destekleyen 163 bilim adamı, ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri Direktörü Francis Collins'e, 1Day Sooner tarafından yayınlan bir dilekçe göndererek deneyler sayesinde Kovid aşılarının başlatılması için yeşil ışık yakmasını istediler. Aynı bilim adamları, bu ayın sonlarında Kovid-19 aşısı için araştırmaların yapıldığı birçok ülkedeki sağlık bakanlıklarına benzer bir mesaj göndereceklerini, ayrıca Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) karar alma organı olan Dünya Sağlık Asamblesi Başkanı Kiva Payne'e de aynı mesajı ileteceklerini açıkladılar. 
Mısır'daki Zevail Bilim ve Teknoloji Şehri’nde Virüs Profesörü olan Dr. Muhammed Ali, bu yaklaşımın hoş karşılanmasını beklemiyor ve bunu yüz yıl öncesine dönüş olarak nitelendiriyor.
Dr. Ali, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, "Bu durumu savunanların iyi niyetleri açık, ancak cehenneme giden yol iyi niyetlerle döşenmiş. Çünkü aşı ve ilaç denemelerinde etik olmayan uygulamalara kapı açabilir” dedi. Dr. Ali açıklamasında, "İnsanlara kasıtlı olarak virüsü bulaştıracaksak, onlarla deney hayvanları arasındaki fark nedir?" diye sordu.
Zevail Şehri’ndeki meslektaşı Dr. Tamer Salim ise farklı bir görüş ortaya koyduğunu şu sözlerle ifade etti:
“Gönüllüden (bilgilendirilmiş onam) olduğu sürece, yani deneyin niteliğini ve beklenen riskleri bildiği için bu onun kişisel kararıdır ve bu durumda etik bir sorun yoktur. Ancak sorun şu ki gönüllü deneyler yapıldığında tüm ayrıntıların farkında varabilir.”
Dr. Salim, bu tür deneylerin beklenen tehlikelerinin iki durumla sınırlı olabileceğine inanıyor: bunlardan ilki,  deneylere katılacak grubun herhangi bir kronik hastalığı olmayan gençlerden olacak şekilde seçilmesinin dikkate alınması.
İkincisi ise son dönemde yapılan birçok araştırma sonucu virüse karşı en etkili antikorların bulunması. Aşı etkili olmazsa gönüllüleri tedavi etmek için kullanılabilir.



ABD'de göçmen operasyonları: "Vudu bebeği" bulundu

Federal göçmenlik operasyonunun devam ettiği New Orleans'ta, ICE memurunun "vudu bebeği" bir ağaca bağlanmış halde bulundu (Eyalet Başsavcısı Liz Murrill / X)
Federal göçmenlik operasyonunun devam ettiği New Orleans'ta, ICE memurunun "vudu bebeği" bir ağaca bağlanmış halde bulundu (Eyalet Başsavcısı Liz Murrill / X)
TT

ABD'de göçmen operasyonları: "Vudu bebeği" bulundu

Federal göçmenlik operasyonunun devam ettiği New Orleans'ta, ICE memurunun "vudu bebeği" bir ağaca bağlanmış halde bulundu (Eyalet Başsavcısı Liz Murrill / X)
Federal göçmenlik operasyonunun devam ettiği New Orleans'ta, ICE memurunun "vudu bebeği" bir ağaca bağlanmış halde bulundu (Eyalet Başsavcısı Liz Murrill / X)

ABD İç Güvenlik Bakanlığı'nın (DHS) sınır dışı etme operasyonu New Orleans'ta sürüp giderken, Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) memurlarını andıran bir "vudu bebeği" ağaca bağlanmış halde bulundu.

ABD Başkanı Donald Trump'ın göçmen baskınlarının son hedefi New Orleans. DHS'e göre "Catahoula Crunch" Operasyonu kapsamında 3 Aralık'tan bu yana 250'den fazla kişi gözaltına alındı.

Fotoğraflarda görüldüğü üzere "ICE" yazılı siyah bir yelek ve buna uyumlu şapkasıyla maskeli bir memuru tasvir eden, keçeden yapılmış bir bebek ağaca bağlanmış ve onlarca iğne batırılmış halde bulundu. Vudu, Louisiana'da yaygın bir uygulama ve New Orleans'taki dükkanlar bu dini uygulamayla ilgili eşyalar satıyor.

Bebeği kimin yaptığı veya ağaca kimin bağladığı henüz bilinmiyor.

Louisiana'nın Cumhuriyetçi başsavcısı Liz Murrill bir sosyal medya gönderisinde "Yasadışı göçmenlik yanlısı radikallerin tartışmayı kaybettiğini, @ICEgov'un vudu bebeklerini kullanmalarından ve New Orleans'taki Çocuklara Karşı İnternet Suçları Görev Gücü'ne rahat vermemelerinden anlayabilirsiniz" yazarak sözkonusu bebeğin fotoğrafını paylaştı.

The Independent cevap hakkı için DHS'le iletişime geçti.

Şikago, Charlotte ve Los Angeles'taki benzer operasyonların ardından Trump'ın göçmenlik politikasının son hedefi New Orleans. Louisiana'nın en büyük şehrine yapılan federal konuşlandırma protestolara yol açtı.

New Orleans'ın müstakbel belediye başkanı Helena Moreno, Catahoula Crunch Operasyonu'nun şehirde "ciddi endişeye" yol açarak bir "korku kültürü" yarattığını söylüyor.

Moreno, federal göçmenlik görevlileri tarafından durdurulduklarında ne yapmaları gerektiğiyle ilgili vatandaşlara tavsiye veren ve yasal kaynaklara bağlantılar sağlayan "Haklarınızı Bilin" adlı bir internet sitesi açtı; New Orleans Belediye Meclisi de yurttaşların, federal memurların suiistimallerini veya görevi kötüye kullanmalarını bildirmesi için bir portal oluşturdu.

DHS, baskınların "suçlu yasadışı göçmenleri" hedef aldığını söylese de Associated Press'in ele geçirdiği kolluk kuvvetleri kayıtları, New Orleans operasyonunun ilk iki gününde gözaltına alınan 38 kişinin üçte birinden azının sabıkası olduğunu göstermişti.

New Orleans'ı temsil eden Demokrat Partili Senatör Royce Duplessis, önceki haftalarda AP'ye yaptığı açıklamada, "Bu, zaten bildiğimiz şeyi doğruluyor; mesele kamu güvenliği değil, mesele kaos ve korkuyu körüklemek, toplulukları terörize etmek" demişti. 

Göçmenlerin şiddet yanlısı olduğu yönündeki hastalıklı klişeyi daha da güçlendiriyor.

New Orleans'tan gelen haberler, ülke genelindeki daha büyük bir örüntüye uyuyor gibi görünüyor.

Kâr amacı gütmeyen veri toplama kuruluşu Transactional Records Access Clearinghouse'a göre, 30 Kasım itibarıyla ICE tarafından gözaltında tutulan kişilerin yaklaşık yüzde 73'ünün sabıka kaydı yok.

New Orleans göçmen operasyonunun bitiş tarihi henüz açıklanmadı.

Independent Türkçe


Güney Kore’de kellik tartışması: “Ölüm kalım meselesine dönüştü”

Lee'nin teklifini eleştirenler, kelliğe kıyasla daha önemli hastalıklara yoğunlaşılmasını istiyor (Reuters)
Lee'nin teklifini eleştirenler, kelliğe kıyasla daha önemli hastalıklara yoğunlaşılmasını istiyor (Reuters)
TT

Güney Kore’de kellik tartışması: “Ölüm kalım meselesine dönüştü”

Lee'nin teklifini eleştirenler, kelliğe kıyasla daha önemli hastalıklara yoğunlaşılmasını istiyor (Reuters)
Lee'nin teklifini eleştirenler, kelliğe kıyasla daha önemli hastalıklara yoğunlaşılmasını istiyor (Reuters)

Güney Kore Devlet Başkanı Lee Jae-myung, kellikle mücadelenin "ölüm kalım meselesi" haline geldiğini söyledi.

Lee, kamu sağlık sigortasının saç dökülmesi tedavilerini de içerecek şekilde genişletilmesini istediğini belirtti.

62 yaşındaki lider, salı günkü açıklamasında kelliğin sadece gençler için "kozmetik bir sorun" olmadığını, toplum için bir "ölüm kalım meselesine" dönüştüğünü savundu.

Ülkede sadece alopesi areata gibi tıbbi nedenlerle oluşan saç dökülmelerine yönelik tedavilerin masrafları devlet tarafından karşılanıyor. "Saçkıran" diye de bilinen bu hastalık, genellikle bağışıklık sisteminin kendine saldırması sonucu kişinin saç, sakal, kirpik ya da kaşlarının kısa süre içinde dökülmesine yol açıyor.

Diğer yandan yaygın erkek tipi kellik için uygulanan tedavilerin çoğu, sigorta kapsamı dışında kalıyor. Lee, sigorta kapsamının genişletilmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi:

Sigorta primlerini ödedikleri halde yardım alamamalarını haksızlık olarak gören gençler olabilir. Bu durum yabancılaşma hissini ciddi boyutlara çıkarabilir.

Güney Kore'nin sağlık sigortası sistemi halihazırda mali sorunlarla boğuşuyor. Sistem, geçen yıl 11,4 trilyon won'la (yaklaşık 330 milyar TL) rekor açık vermişti. Yaşlanan nüfusun da etkisiyle 2026'da açığın 4,1 trilyon won (yaklaşık 119 milyar TL) daha artabileceği öngörülüyor.

Öte yandan Kore Tabipler Birliği'nden yapılan açıklamada, Lee'nin saç dökülmesi tedavisini önceliklendiren yaklaşımı eleştirildi:

Sağlık sigortası fonlarını saç dökülmesi tedavisine harcamak yerine, kanser ve diğer ciddi hastalıkların tedavisine öncelik verilmesi daha uygun olacaktır.

Katı güzellik standartlarıyla tanınan Doğu Asya ülkesinde kellikten muzdarip gençler toplumsal dışlanmayla karşılaşabiliyor. Yetkililere göre, geçen yıl saç dökülmesi nedeniyle hastanelere başvuran 240 bin kişinin yüzde 40'ı 20'li veya 30'lu yaşlardaydı.

Sağlık Bakanı Jeong Eun Kyeong ise saç dökülmesi yaşayan gençlerin iş arama sürecinde özgüvenlerini yitirebileceğini, bunun da ruh sağlıklarını olumsuz etkileyeceğini savunuyor.

Lee, 2022'de düzenlenen devlet başkanlığı seçimleri için yürüttüğü kampanyada da saç dökülmesi tedavisi masraflarının devlet tarafından ödeneceği vaadiyle gündem olmuştu. Lee, o dönemki seçimleri Yon Suk-yol karşısında kaybetmişti.

Independent Türkçe, Guardian, BBC


Tom Cruise'un "dünyanın en güçlü adamını" canlandırdığı Digger'dan ilk görüntüler

Hollywood'un en büyük yıldızlarından Tom Cruise, sinema sektöründe geçirdiği yaklaşık 40 yıl boyunca, beyazperdede 9 bin metreden fazla koştu (Paramount Pictures)
Hollywood'un en büyük yıldızlarından Tom Cruise, sinema sektöründe geçirdiği yaklaşık 40 yıl boyunca, beyazperdede 9 bin metreden fazla koştu (Paramount Pictures)
TT

Tom Cruise'un "dünyanın en güçlü adamını" canlandırdığı Digger'dan ilk görüntüler

Hollywood'un en büyük yıldızlarından Tom Cruise, sinema sektöründe geçirdiği yaklaşık 40 yıl boyunca, beyazperdede 9 bin metreden fazla koştu (Paramount Pictures)
Hollywood'un en büyük yıldızlarından Tom Cruise, sinema sektöründe geçirdiği yaklaşık 40 yıl boyunca, beyazperdede 9 bin metreden fazla koştu (Paramount Pictures)

Alejandro G. Iñárritu'nun merakla beklenen yeni filminin bilinmeyenleri yavaş yavaş gün yüzüne çıkıyor.

Başrolünde Tom Cruise'un oynayacağı yapımın adının Digger olacağı ve 2 Ekim 2026'da vizyona gireceği bildirildi. 

Yayımlanan afişte film, "felaket boyutunda bir komedi" diye tanımlanıyor.

Çekimleri Birleşik Krallık'ta yapılan ve 6 ayda tamamlanan film, Meksikalı yönetmenin 2015 yapımı Diriliş'ten (The Revenant) sonra çektiği ilk İngilizce film. 

Paramparça Aşklar Köpekler (Amores Perros), 21 Gram (21 Grams) ve Babil gibi pek çok övgü toplayan projeye imza atan Iñárritu'yla birlikte Cruise da filmin yapımcıları arasında yer alıyor. 

62 yaşındaki yönetmen senaryoyu yazarken Birdman'deki ekip arkadaşları Nicolas Giacobone ve Alexander Dinelaris'in yanı sıra Sabina Berman'la da çalıştı. 

fgtyh
Türkçe'de "Kazıcı" anlamına gelen Digger'ın afişi de yayımlandı (Warner Bros.)

63 yaşındaki Hollywood yıldızının Digger Rockwell karakterini canlandıracağı filmin konusu henüz tam olarak bilinmiyor. 

Warner Bros. Cruise'un "dünyanın en güçlü adamını" canlandırdığını ve "insanlığın kurtarıcısı olduğunu kanıtlamak için çılgınca bir göreve çıkan" Digger Rockwell'in "sonrasında neden olduğu felaketin her şeyi yok ettiğini" bildiriyor. 

Filmde Sandra Hüller, John Goodman, Michael Stuhlbarg, Jesse Plemons, Sophie Wilde, Riz Ahmed ve Emma D’Arcy gibi önemli oyuncular da yer alıyor. 

Cruise son olarak Mission: Impossible - Son Hesaplaşma (Mission: Impossible - The Final Reckoning) ve Top Gun: Maverick'le izleyicilerin karşısına çıkmıştı.

Iñárritu ise Diriliş sonrasında yalnızca tek bir uzun metraj film çekti: 2022'de vizyona giren Bardo, Bir Avuç Doğrunun Yalan Yanlış Güncesi (Bardo, falsa crónica de unas cuantas verdades) 4 Oscarlı yönetmenin önceki filmleri kadar beğeni toplamadı. 

Independent Türkçe, Variety, TheWrap