Irak’ta erken seçim ve yapılacaklar listesi

Kazimi, Haziran’da Basra kentini ziyareti sırasında basın toplantısında konuşuyor (AP)
Kazimi, Haziran’da Basra kentini ziyareti sırasında basın toplantısında konuşuyor (AP)
TT

Irak’ta erken seçim ve yapılacaklar listesi

Kazimi, Haziran’da Basra kentini ziyareti sırasında basın toplantısında konuşuyor (AP)
Kazimi, Haziran’da Basra kentini ziyareti sırasında basın toplantısında konuşuyor (AP)

Irak Meclis Başkanı Muhammed el-Halbusi’nin erken seçimlerle ilgili ‘olağanüstü oturum düzenleme çağrısı’ karşılıksız kalırken, Başbakan Mustafa el-Kazimi sokak hareketlerinin liderleri ile diyaloğun devam ettiğini duyurdu.
Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih, Nasr Koalisyonu lideri Haydar el-İbadi ve Başbakan Kazimi ile yaptığı ayrı görüşmelerde seçim meselesini ele aldı. Görüşmeler sonrası yapılan açıklamalarda seçimler için uygun ortamın hazırlanması ve kontrol dışı silahların devlet elinde toplanması gibi alışılagelen ifadeler kullanıldı.
Bununla birlikte meclis oturumlarının yeniden başladığına dair henüz bir açıklama yapmaması nedeniyle seçimlerin beklenen tarihte düzenlenmesine şüpheyle bakılıyor. Zira Meclis’in bir an önce oturumları başlatarak yeni seçim yasasıyla ilgili pürüzleri gidermesi gerekiyor. Bu kapsamda yeni seçim yasasında seçim bölgelerinin hangi esasa göre belirleneceği sorunu çözüm bekliyor.
Irak’taki geleneksel siyasi grupları “seçim bölgelerinin vilayet bazında belirlenerek her vilayette iki seçim bölgesi oluşturma” formülünün uygulanmasını talep ederken, seçim bölgelerinin ilçe bazında belirlenmesi seçeneğine karşı çıkıyor. Çünkü söz konusu siyasi gruplar, talep ettikleri formülü, ülke siyasetindeki yerlerini korumanın reçetesi olarak görüyorlar. Sokak hareketleri de yeni seçim yasasında “birden fazla seçim bölgesi” sisteminin esas alınarak, yeni parti ve yüzlerin Meclis’e girmesinin önünün açılmasını istiyor. Kürt siyasi gruplar ise Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile merkezi Bağdat hükümeti arasında tartışmalı kabul edilen bölgelerde seçimlerin düzenlenmesi durumunda seçim sonuçlarının adil bir temsiliyeti yansıtmayacağını dile getiriyor. Kürtler tartışmalı bölgelerde birbirine karışan ilçelere yapılan müdahalelerin bölgede mezhep temelli güçlerin yükselişine yol açabileceğini ve böylece Kürtlerin bu bölgelerde dışlanabileceklerine dikkat çekiyor.
Iraklılar Koalisyonu Milletvekili Hüseyin Arab, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, Meclis oturumlarının yeniden başlamasının ardından seçim yasasıyla ilgili eksikliklerin giderileceğini söyledi.
Arab, “Seçim yasasının tamamlanması için 3 öneri üzerinde oylama yapılacak. Bu önerilerden hangisi kabul görürse Meclis bu doğrultuda hareket edecek. Bu önerilerin birincisi, Meclis’teki her bir sandalye için bir seçim bölgesinin oluşturulmasını; ikincisi, seçim bölgelerinin ilçe bazında belirlenmesini; üçüncüsü ise Meclis’teki her 4 sandalye için bir seçim bölgesi oluşturulmasını öngörüyor” diye konuştu.
Arab, seçim yasasındaki eksiklerin giderilmesinin erken seçimlere ortam hazırlama imkanına ilişkin soruya, “Seçim yasasının tamamlanması halinde erken seçimlerin yapılması bekleniyor. Yüksek Seçim Komiserliği erken seçimlerin belirlenen tarihte (6 Haziran 2021) düzenlenmesi için teknik çalışmalara başladı” diye yanıt verdi.
Şarku’l Avsa’ta konuşan Eski Bağımsız Milletvekili Haydar el-Molla, “Başbakan Kazimi’nin 6 Haziran 2021 olarak belirlediği tarihte erken seçimlerin gerçekleştirilmesi oldukça zor” dedi.
Molla, seçimlerin belirlenen tarihte yapılabilmesi için 4 şartın yerine getirilmesi gerektiğini belirterek, bunları şöyle sıraladı:
1- Halkın iradesi gözetilerek seçim yasası üzerinde uzlaşı sağlanması. Yani birden fazla seçim bölgesi sisteminin esas alınması.
2- Yüksek Seçim Komiserliği’nin bu seçimleri ülkenin dört bir yanında düzenlemesine imkan sağlayacak uygun ortam hazırlanması.
3- Gangsterlerin seçim döneminde sahaya çıkmaları engellenerek, oyların çalınması ve sahte oyların önüne geçilmesi.
4- Seçimlerde katılım oranlarında düşüşe yol açan toplumsal sebeplerin ortadan kaldırılması.
Kazimi’nin Seçimden Sorumlu Danışmanı Hüseyin el-Hindavi, katıldığı bir televizyon programında, yeni seçim yasasıyla ilgili eksiklerin giderilmemesi halinde eski yasayı tatbik edeceklerinin sinyalini verdi.
Hindavi, konuşmasında şunları kaydetti:
- Yeni seçim yasasının onaylanmasının üzerinden 7 ay geçmesine rağmen seçim bölgelerinin sınırlarının belirlenmesi başta olmak üzere yasadaki eksikler halen tamamlanmadı. Aynı şekilde yasanın resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girebilmesi için henüz Cumhurbaşkanı’nın onayına sunulmadı. Böyle bir durumda, yasa olmadan seçimler yapılamaz. Bu da şeffaf, adil ve özgür seçimleri güvence altına almakta başarısız olan ve adaleti sağlayamamakla suçlanan eski seçim yasasına dönüş anlamına geliyor.
- Seçim yasası başta olmak üzere yasa çıkarma sorumluluğu bulunan yegane otorite Meclis’tir. Seçim yasası, oy kullanma özgürlüğü, demokrasi, eşitlik ve adalete vurgu yapılan anayasaya dayanmalı ve yönetimlerin kaynağının halk olarak kabul edildiği ilkeyi esas almalıdır. Seçim yasası, kişisel ve hizipçi dar çıkarları halkın ve ülkenin çıkarlarına ve geleceğine tercih edilmesine ve kota sistemine dayanmamalıdır. Başbakan Mustafa el-Kazimi’nin gelecek yıl 6 Haziran olarak belirlediği tarih erken seçimlerin düzenlenmesi için oldukça uygun. Bu nedenle, erken seçimlere gerekli ortamı hazırlamak için şimdiden sabırla çalışmak gerekiyor.
- Seçim sürecinin şeffaf bir şekilde yürütülmesi için birçok koşulun sağlanması gerekiyor. Bunların başında modern gözleme yöntemlerini geliştirmek. Bunun yanı sıra Yüksek Seçim Komiserliği Yasası, komiserliğin çalışmalarında yüksek düzeyli şeffaflığı sağlayacak şekilde düzenlenmesi önemlidir. Aynı şekilde kontrol dışı silahlar meselesi başta olmak üzere partiler yasası düzenlenmeli ve aktifleştirilmelidir. Seçimlerde yasa dışı bir şekilde siyasi ve yabancı kaynaklı paraların kullanımı, korkutma, tehdit, oyların satın alınması ve seçim sürecini kontrol altına alma girişimleri cezalandırılmalı. Gelecek seçimler ya BM’nin güçlü katılımı ile uluslararası standartlar gözetilerek şeffaf, adil ve özgür bir şekilde gerçekleşecek ya da hiçbir anlamı olmayacak.



İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
TT

İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)

İsrail savaş uçakları, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusuna hava saldırısı düzenlerken, sivil savunma ekipleri kanlı bir günün ardından bölgeden üç ceset çıkardı ve 15 yaralıyı tahliye etti.

Filistin Enformasyon Merkezi, ‘işgal uçaklarının bu sabah erken saatlerde Han Yunus'un doğusunda, ağır topçu bombardımanı ile eşzamanlı olarak birkaç hava saldırısı düzenlediğini’ bildirdi.

Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü, ‘işgal güçlerinin Han Yunus'un doğusundaki Beni Suheyla bölgesinde bir evi bombalamasının ardından üç şehit çıkarıldığını ve 15 yaralı tahliye edildiğini’ duyurdu.

Gazze Şeridi'ndeki hastanelerin sağlık kaynakları dün, ‘İsrail ordusunun 10 Ekim'de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasını açıkça ihlal ederek, Gazze ve Han Yunus şehirlerinde 17'si çocuk ve kadın olmak üzere 28 kişiyi öldürdüğünü’ bildirdi.

Hamas Sözcüsü Hazım Kasım bugün yaptığı açıklamada, İsrail’i Gazze anlaşmasını ihlal etmekle suçladı. Kasım, İsrail’in aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu çok sayıda kişiyi öldürdüğünü ve yaraladığını belirterek, Mısır, Katar, Türkiye ve ABD’yi bu ‘ihlalleri’ derhal durdurmak için harekete geçmeye çağırdı.

Kasım, İsrail ordusunun ‘anlaşmanın varlığına rağmen Gazze’de büyük bir katliam gerçekleştirdiğini’ ve bu tutumun, İsrail hükümetinin arabulucular ve garantör ülkeler nezdindeki açık saygısızlığını yansıttığını söyledi. Kasım ayrıca, bu ülkelerin işgalci güçlerin Gazze’ye yönelik saldırılarını durdurmakta yetersiz kaldığını ifade etti.

dwef
İsrail'in düzenlediği hava saldırısının gerçekleştiği bölgeyi inceleyen Filistinliler (Reuters)

Kasım, “Şarm eş-Şeyh'te anlaşmayı imzalayan tüm tarafları, özellikle Mısır, Katar, Türkiye ve ABD'yi, sorumluluklarını yerine getirmeye ve işgalin saldırganlığını ve Gazze'deki savaşı sona erdirmek için yapılan anlaşmanın ihlallerini durdurmak için acil önlemler almaya çağırıyoruz” dedi.


Gazze Anlaşması... Silahsızlanma konusundaki anlaşmazlıklar BM kararını zorluyor

Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
TT

Gazze Anlaşması... Silahsızlanma konusundaki anlaşmazlıklar BM kararını zorluyor

Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin, ABD Başkanı Donald Trump’ın barış planının uygulanmasına ve uluslararası güçlerin konuşlandırılmasına zemin hazırlayan Amerikan kararını onaylamasının ardından, Gazze Şeridi’nde yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasının geleceğine ilişkin farklı değerlendirmeler gündeme geldi. Bu farklılıkların başında silahsızlanma meselesi bulunuyor.

Filistin taraflarının karar hakkındaki tepkileri değişkenlik gösterirken, uzmanlar bu adımın ‘diplomatik bir ivme’ yarattığını, ancak sahada somut bir uygulamaya dönüşmeden önce ciddi engellerle karşılaşacağını belirtiyor. Uzmanlara göre bu durum, özellikle ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Hamas yöneticilerinden Halil el-Hayye arasında İstanbul’da gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılan görüşme nedeniyle, anlaşmanın ikinci aşamasını belirsizlik içinde bırakıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkesin ikinci aşamasını oluşturan güvenlik ve idari düzenlemeler, İsrail’in rehinelerin tümünün cenazelerinin iade edilmesinde ısrarcı olması ve Gazze Şeridi’ni yönetecek komitenin henüz açıklanmaması nedeniyle ilerleyemiyor.

Çelişkili haberler

İsrail medyasında, ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Hamas yöneticisi Halil el-Hayye arasında Türkiye’de yapılması planlanan toplantıya ilişkin bilgiler çelişkili şekilde yer aldı. Söz konusu görüşme, cuma günü New York Times tarafından ortaya çıkarılmıştı.

Times of Israel, toplantının gerçekleştiğini öne sürerken, İsrail Kamu Yayın Kurumu KAN görüşmenin ‘İsrail’in baskısı nedeniyle’ yapılmadığını aktardı.

Israel Hayom ise Washington’ın, BM Güvenlik Konseyi’nde ABD kararına karşı Arap desteği toplama girişimi nedeniyle Hamas’a tepki gösterdiğini yazdı. Gazete, bu girişimin Trump yönetiminin anlaşmanın bir sonraki aşamasına ilerleme çabalarını fiilen yavaşlattığını ifade etti.

fgt
Gazze şehrinin Suk Faras mahallesindeki bir çöp döküm alanının yanından geçen çocuklar (AFP)

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, söz konusu görüşmenin yapılıp yapılmadığına dair çelişkili haberlerin, bazı çevrelerin BM Güvenlik Konseyi kararını ‘ileriye dönük bir adım’ olarak görmesine rağmen Hamas’ın kararı reddetmesiyle birlikte, özellikle silahsızlanma konusunda ciddi görüş ayrılıklarına işaret ettiğini belirtiyor. Nazzal’a göre bu durum, İsrail’in Hamas’a herhangi bir meşruiyet tanımama yönündeki baskılarıyla da bağlantılı.

Nazzal, “Eğer toplantı sadece ertelendiyse, bu anlaşmanın karşılaştığı engelleri aşmak için bir fırsat olabilir. Ancak tamamen iptal edilmişse, bu durumda Hamas tutumunu sertleştirecek ve özellikle silahsızlanma maddesi başta olmak üzere alınan kararlara yaklaşımı olumsuz yönde etkilenecektir” dedi.

BM Güvenlik Konseyi’nin 13 üyenin desteğiyle kabul ettiği karar, Gazze Şeridi’nde ‘geçici uluslararası istikrar gücü’ kurulmasına izin veriyor. Ancak kararın son versiyonunda, Gazze’de silahsızlanmaya yönelik ifadelerin yer alması, silahların toplanması ve askeri altyapının imhası gibi maddelerin olması, uygulanabilirliğe ilişkin yeni endişeleri gündeme getirdi.

Tarafsızlık niteliği

Hamas, kararın kabul edilmesinin ardından yaptığı açıklamada, uluslararası gücün Gazze Şeridi içinde üstlenmesi öngörülen görevler arasında yer alan silahsızlanma maddesinin, bu gücün ‘tarafsızlık niteliğini ortadan kaldıracağını ve onu çatışmada işgalin tarafına dönüştüreceğini’ belirtti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise kararı memnuniyetle karşıladı. X platformunda İngilizce yaptığı paylaşımda, “Başkan Trump’ın planının barış ve refah getireceğine inanıyoruz; çünkü plan Gazze’nin tamamen silahsızlandırılmasına, askeri kapasitesinin ortadan kaldırılmasına ve aşırılığın kökünün kazınmasına vurgu yapıyor” ifadelerini kullandı.

Mısırlı İsrail uzmanı Said Ukkaşe, kararın anlaşmaya yalnızca ‘diplomatik bir ivme’ kattığını, ancak sahada çok sayıda engel bulunduğunu söyledi. Ukkaşe’ye göre İsrail, yeniden inşa ve çekilmeden önce silahsızlanmada ısrar ederken, Filistinli gruplar tam tersini talep ediyor.

Uzman, İsrail’in, karar metninde ileride Filistin devletine ilişkin istişare çağrısının yer almasına rağmen kararı olumlu karşılamasının, ‘fraksiyonların tutumunu bildiği için yapılmış bir siyasi manevra’ olabileceğini, bunun daha sonra anlaşmayı durdurmak için bir gerekçeye dönüştürülebileceğini ifade etti.

Nizar Nazzal da Hamas’ın önce İsrail’in çekilmesini isteyeceğini, İsrail’in ise önce Hamas’ın silahsızlanmasını talep edeceğini belirtti. Nazzal, “Bu karşılıklı talepler sahada yeni engeller yaratacak ve anlaşmanın ikinci aşamasını daha da geciktirecek” dedi. Ayrıca, “ABD, sahadaki tüm zorluklara rağmen anlaşmayı uluslararası meşruiyete kavuşturmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Washington'un baskısı

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, çarşamba günü Fransız mevkidaşı Jean-Noel Barrot ile yaptığı telefon görüşmesinde, BM Güvenlik Konseyi’nin Gazze’ye ilişkin son kararının uygulanmasının önemine vurgu yaptı. Abdulati, uluslararası istikrar gücünün BM Güvenlik Konseyi tarafından kendisine verilen görevleri yerine getirebilmesi gerektiğini söyledi.

Mısır Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre Abdulati, görüşmede Şarm eş-Şeyh Anlaşması’nın korunması ve tüm maddelerinin uygulanması için Kahire’nin yürüttüğü çabalar hakkında da bilgi verdi.

Rusya’nın BM Daimî Temsilcisi Vasiliy Nebenziya ise ülkesinin çekimser kalmasının ardından yaptığı konuşmada, BM Güvenlik Konseyi’nin ‘Washington’ın vaatlerine dayanarak Amerikan girişimine onay verdiğini’ söyledi. Nebenziya, Gazze’nin tam kontrolünün Barış Konseyi ve uluslararası istikrar gücüne bırakılmasını öngören bu planla ilgili olarak, “Bu güçlerin nasıl çalışacağına dair hâlâ hiçbir bilgiye sahip değiliz” dedi.

Böylesi çekinceler ve diplomatik hareketlilik ışığında, Ukkaşe’ye göre kararın geleceği büyük ölçüde Washington’ın İsrail üzerindeki baskısına bağlı olacak. Ukkaşe, uygulanma yönteminin netleşmemesi durumunda anlaşmanın yeniden tıkanacağını ve ikinci aşamaya kısa sürede geçilemeyeceğini belirtti.

Nizar Nazzal ise kararın geleceğini ABD’nin belirleyeceğini düşünüyor. Nazzal, Washington’ın Hamas ile uzlaşı arayışına yönelebileceğini söyleyerek, “ABD isterse bu anlaşmayı ileriye taşıyabilir. Önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler, anlaşmanın nasıl bir yöne evrileceğini ortaya koyacak” değerlendirmesinde bulundu.


SDG'nin Suriye ordusu mevzilerine saldırısının ardından Rakka'nın doğusunda şiddetli çatışmalar patlak verdi

Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
TT

SDG'nin Suriye ordusu mevzilerine saldırısının ardından Rakka'nın doğusunda şiddetli çatışmalar patlak verdi

Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)

Suriye'nin devlet televizyon kanalı El-İhbariye dün akşam, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) Rakka'nın doğusundaki Ma’adan çevresinde Suriye ordusu mevzilerine ani bir saldırı düzenlemesinin ardından bölgede şiddetli çatışmaların patlak verdiğini bildirdi.

SDG bu haftanın başlarında, Rakka'nın doğusunda Suriye güçlerinin saldırısını engellediğini duyurmuş ve çatışmanın tırmanmasını önlemek için orantılı bir yanıt verdiklerini açıklamıştı.

SDG, Suriye'nin kuzeyinin ve doğusunun büyük bir bölümünü kontrol ediyor.

Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra geçtiğimiz ay yaptığı bir açıklamada, başkent Şam'da SDG lideri Mazlum Abdi ile görüştüğünü ve ülkenin kuzeyindeki ve kuzeydoğusundaki tüm askeri konuşlanma noktalarında derhal kapsamlı bir ateşkes üzerinde anlaştıklarını söyledi.