Riyad Sudan Dostları Konferansına ev sahipliği yapıyor

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı açılış oturumunda konuşacak
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı açılış oturumunda konuşacak
TT

Riyad Sudan Dostları Konferansına ev sahipliği yapıyor

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı açılış oturumunda konuşacak
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı açılış oturumunda konuşacak

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’ın ev sahipliği yapacağı “Sudan Dostları” konferansı bugün öğleden sonra başlıyor. Sudan’daki geçiş hükümeti bu konferansın, ülkedeki geçiş sürecinin önünde büyük bir problem sayılan ekonomik sorunlarla mücadele etmede kendisine daha fazla destek sağlayacağını ümit ediyor.
Sanal ortamda gerçekleştirilecek konferansın açılış oturumunda Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk, Sudan’daki geçiş hükümetinden bir dizi üst düzey yetkili ve silahlı kuvvetlerin liderleri konuşma yapacak.
Faysal bin Ferhan geçtiğimiz perşembe günü Başbakan Abdullah Hamduk ile yaptığı bir telefon görüşmesinde Krallığın, Sudan’daki yatırımlarını artırmak, Kızıldeniz’in güvenliğini sağlamak ve geçiş döneminin başarılı olması için iki hükümet arasındaki çalışmaların ve işbirliğinin sürdürülmesine yönelik arzusunu dile getirmişti. Buna ilaveten iki taraf, iki ülke arasında ortak ekonomi komitesini faaliyete geçirme konusunda da uzlaşma sağlamıştı.
Sudan Hükümeti Sözcüsü ve aynı zamanda Enformasyon ve Kültür Bakanı olan Faysal Muhammed Salih Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte “Riyad konferansı, dost ülkeler ve Sudan’ın müttefiklerinin önceden yapmış olduğu konferansların bir uzantısı olarak yapılacak ve konferansta geçiş dönemi sırasında Sudan’a yardım etmek için uluslararası alanda gösterilen çabalar ele alınacak” ifadelerini kullandı. Bakanlar Kurulu tarafından yapılan açıklamada, söz konusu konferansta ülke içerisinde barış sürecinin gidişatı ve geçtiğimiz haziran ayında Berlin’de gerçekleştirilen Sudan Ortaklıklar Konferansı’nın sonuçlarının görüşüleceği bilgisi paylaşıldı.
Almanya hükümeti tarafından düzenlenen “Berlin Konferansı’nda, konferansa katılan ülkeler barışın sağlanması ve gerekli ekonomik reformların uygulanması için geçiş hükümetini destekleyeceklerine dair söz vererek Sudan’a 1,8 milyar dolar değerinde yardım taahhüdünde bulunmuştu. Suudi Arabistan Krallığı ise Sudan Ortaklıklar Konferansı’nda 10 milyon dolar değerinde destekte bulunma sözü vermişti. Konferansa ABD, Avrupa Birliği (AB) ve kardeş Arap ülkelerine ek olarak Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası ve bölgesel finansman kuruluşları katılmıştı.
Sudan’daki geçiş hükümeti, Berlin Konferansı’nda ülkeyi uluslararası toplumun aktif ve tanınmış bir üyesi olarak yeniden inşa etme hedefine ulaşmanın yanı sıra finansal destek bulduğunu, bazı borçların silinmesini sağladığını ve ülkenin karşı karşıya kaldığı ekonomik sorunun bir kısmının çözümüne katkı sağlayacak yardımlar elde ettiğini düşünüyor.
Aynı zamanda Fransa’nın başkenti, geçtiğimiz mayıs ayında video konferans aracılığıyla düzenlenen “Sudan Dostları” konferansına ev sahipliği yapmıştı ve Sudan hükümeti bu konferansta AB ülkelerinden yarım milyar dolar değerinde olduğu düşünülen finansal destek almayı başarmıştı.
Sudan hükümeti konferansta yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının olumsuz etkilerini ve Sudan’ın muzdarip olduğu ekonomik krizi göz önünde bulundurarak ülkenin karşı karşıya kaldığı ekonomik sıkıntılar ile mücadele edilmesini kapsayan bir plan sunmuştu.
Diğer taraftan Sudan Kurtuluş Hareketi lideri Mini Arko Minavi konferansın geniş ölçekli bir barışa ulaşılması için Sudan’ın dostları ve ortakları tarafından gösterilen çabaların bir parçası olarak yapıldığını belirtmişti.
Minavi Sudan Dostları’nın temsilcisi olarak konferans oturumlarına katılmak üzere Krallık’tan bir davet aldı. Hareket yaptığı açıklamada, liderlerinin Sudan’da sürdürülebilir bir istikrar sağlamanın önündeki engelleri ve pürüzleri gidermek için bütünleyici bir stratejik vizyon sunacağını belirtti.
Sudan hükümeti, silahlı hareketlerle müzakere masasına oturulması için önemli adımlar atmıştı. Zira bir taraftan iki hafta içerisinde savaşı durduracak kapsamlı bir barış anlaşmasının imzalanması beklenirken, müzakere sürecine katılmayan hareketlerin geri kalanıyla da yoğun temaslar gerçekleştiriliyor.
Sudan hükümeti, BM Güvenlik Konseyi’nin kararıyla oluşturulan BM siyasi misyonuyla birlikte topraklarında barışın sağlanmasına yardımcı olmak için yükümlülüklerini tartışıyor. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir’in devrilmesinden günler sonra Sudan’a, 3 milyar dolarlık bir yardım paketi sağlamış ve ülkenin para biriminin değerini korumak adına bu yardımın 500 milyon dolarının Sudan Merkez Bankası’na yatırılacağını belirtmişti. Aynı zamanda bir milyar doları da petrol ürünleri ve buğdayı desteklemek üzere ayırmıştı.
Sudan hükümeti, 60 milyar doları aşan dış borcunu hafifletmek için uluslararası taleplere yanıt olarak ekonomi ve bankacılık sisteminde geniş çaplı yapısal reformlar üzerinde çalışıyor. Sudan, uluslararası topluma karışmasının önünde engel teşkil eden tüm pürüzleri gidermeye ve dünya ülkeleriyle normal ekonomik ilişkiler kurup şirketler inşa etmeye büyük önem veriyor ve Sudan’ın adını terörizmi destekleyen ülkeler listesinden çıkarmak için her türlü çabayı gösteriyor. Nitekim bunun bölgesel ve uluslararası düzeyde güçlü bir şekilde geri dönüşüne zemin hazırlayacağını düşünüyor.
Sudan, dostluk ilişkileri içerisinde olduğu Arap ve Batılı ülkelerle ortaklık konferansları vasıtasıyla finansal destek bulmaya, sermaye toplayıp ülkesine yatırım yapmaları için büyük şirketleri cezbetmeye ve üretim sektörlerinin çok kötü bir düşüşe tanık olduğu ekonomisini tekrar canlandırmaya çalışıyor.



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.