Akapunktur koronavirüs hastalarını tedavi edebilir mi?

Akupunktur yaklaşık 2 bin yıl önce eski Çin tıbbında kullanıldı (Reuters)
Akupunktur yaklaşık 2 bin yıl önce eski Çin tıbbında kullanıldı (Reuters)
TT

Akapunktur koronavirüs hastalarını tedavi edebilir mi?

Akupunktur yaklaşık 2 bin yıl önce eski Çin tıbbında kullanıldı (Reuters)
Akupunktur yaklaşık 2 bin yıl önce eski Çin tıbbında kullanıldı (Reuters)

ABD’deki Harvard Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, akapunkturun yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) birçok kişinin ölümüne neden olan enflamasyonları (iltihaplanma) önlemeye yardımcı olabileceğini bildirdi.
Daily Mail gazetesine göre araştırmacılar, elektro akupunktur yöntemi ile tedavi edilen farelerde, bu tekniğin iltihabı tetikleyen bağışıklık proteinleri olan üç temel sitokin türünün seviyesini düşürdüğünü tespit etti.
Doktorlar, koronavirüs ile birçok insanın ölümüne yol açan şiddetli iltihaplanmadan bu proteinlerin sorumlu olduğunu keşfetti.
Söz konusu yeni çalışma, akupunkturla tedavi edilen farelerin, bu teknikle tedavi edilmeyen farelere kıyasla hayatta kalma olasılığının üç kat daha fazla olduğunu ortaya koydu.
Akupunkturla tedavi edilen farelerin yüzde 60’ı hayatta kalırken, diğer farelerin sadece yüzde 20’si hayatta kaldı.
Çalışmada imzası bulunan Harvard Tıp Fakültesi Nörobiyoloji Profesörü Dr. Qiufu Ma, “Elde ettiğimiz sonuçlar, koronavirüse karşı bir tedavi bulma ve ondan kaynaklı birçok hastanın ölümüne neden olan iltihaplı semptomları ele alma çabalarında önemli bir adımı temsil ediyor” dedi.
Dr. Qiufu, hayvan ve insanlar üzerinde daha fazla test etmeden önce koronavirüs hastalarının tedavisinde bu teknolojinin kullanılmaması konusunda da uyardı.
Akupunktur, Çin tıbbında her türlü fiziksel ve duygusal rahatsızlığı tedavi etmek için yaklaşık 2 bin yıldır kullanılıyor.
 



Düğmeye basıldı: Araştırmacılar hayvanlarla iletişim kurmanın yollarını arıyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Düğmeye basıldı: Araştırmacılar hayvanlarla iletişim kurmanın yollarını arıyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Hayvanların bilincini araştırmaya odaklanan ilk bilimsel kurum kurulurken, yapay zeka araştırmacıları insanların evcil hayvanlarıyla nasıl "konuşabileceğini" keşfetmeye hazırlanıyor.

Londra Ekonomi ve Siyaset Bilimi Okulu'ndaki (LSE) 4 milyon sterlinlik (yaklaşık 218 milyon TL) Jeremy Coller Hayvan Duyarlılığı Merkezi, insan dışı hayvanları çeşitli disiplinlerden uzmanlarla araştıran çalışmalarını 30 Eylül'de başlatacak.

Merkezin projeleri arasında, yapay zekanın insanların evcil hayvanlarıyla nasıl "konuşmasını" sağlayabileceğini incelemenin yanı sıra sürecin neresinde sorunlar çıkabileceğini ve potansiyel tehlikelerden nasıl kaçınılacağını araştıracak bir çalışma da yer alıyor.

Merkezin ilk direktörü Profesör Jonathan Birch, Guardian'a konuştu:

Evcil hayvanlarımızın insani özellikler göstermesini çok seviyoruz ve yapay zekanın ortaya çıkmasıyla, evcil hayvanınızın sizinle konuşabileceği yollar yepyeni bir seviyeye taşınacak. Ancak yapay zeka genellikle nesnel gerçekliğe dayanmak yerine kullanıcıyı memnun eden uydurma yanıtlar üretir. Bu, evcil hayvanların refahına uygulanırsa felaket olabilir. Hayvanlarla ilgili sorumlu ve etik yapay zeka kullanımını yöneten düzenlemelere acilen ihtiyacımız var. Bu alanda tam bir düzenleme eksikliği var. Merkez, dünya çapında kabul görecek etik kurallar geliştirmek istiyor.

Merkez, daha sonra küresel lobi faaliyetlerinde kullanılabilecek rehberlik ve araştırmalar geliştirmek amacıyla sivil toplum örgütleriyle çalışacak.

New York Üniversitesi Çevre ve Hayvanları Koruma Merkezi Direktörü Jeff Sebo gazeteye, hayvan sezgisi ve refahı, yapay zekanın hayvanlar üzerindeki etkisi ve kamuoyunun hayvanlara yönelik tutumu gibi konuların "toplumca karşı karşıya olduğumuz en önemli, zor ve ihmal edilmiş konular arasında yer aldığını" söyledi.

"İnsanlar dünyayı milyonlarca tür ve kentilyonlarca bireysel hayvanla paylaşıyor ve hoşumuza gitse de gitmese de dünyanın her yerindeki hayvanları etkiliyoruz" diye ekledi.

Yeni merkezin mütevelli heyeti üyelerinden Profesör Kristin Andrews, yeni projenin bilimdeki en büyük soru olarak gördüğü insan bilinci ve bunun ne olduğu sorusuna bile yanıt verebileceğine inandığını söyledi.

İnsanları bilinçli yapan şeyin ne olduğunu ya da birinin neden bilinç kazandığını veya bilincini neden kaybettiğini hâlâ anlayabilmiş değiliz. Ancak cevaplara ulaşmanın yolunun önce basit sistemleri incelemekten geçtiğini biliyoruz: Bilim, genomik ve tıp alanlarındaki büyük ilerlemeleri basit organizmaları inceleyerek elde etti.

Independent Türkçe