30 yıl sonra Scientology'den ayrılan aktris, Tom Cruise'un kızı hakkındaki "ana planı" anlattı

Eski Scientology müridi Leah Remini, Cruise'un kızını büyüdüğünde tarikata sokmaya çalışacağını öne sürdü

 Tom Cruise'un Katie Holmes ile evliliğinden dünyaya gelen kızı Suri Cruise şu anda 14 yaşında (Reuters)
Tom Cruise'un Katie Holmes ile evliliğinden dünyaya gelen kızı Suri Cruise şu anda 14 yaşında (Reuters)
TT

30 yıl sonra Scientology'den ayrılan aktris, Tom Cruise'un kızı hakkındaki "ana planı" anlattı

 Tom Cruise'un Katie Holmes ile evliliğinden dünyaya gelen kızı Suri Cruise şu anda 14 yaşında (Reuters)
Tom Cruise'un Katie Holmes ile evliliğinden dünyaya gelen kızı Suri Cruise şu anda 14 yaşında (Reuters)

Scientology tarikatının eski müritlerinden Liah Remini, Tom Cruise'la ilgili şok edici iddialarına devam ediyor.
Remini'ye göre ünlü aktör, tarikata katılmasını sağlamak için için eski karısı Katie Holmes'tan olan 14 yaşındaki kızı Suri'nin büyümesini bekliyor.
New York Post'a açıklamalarda bulunan 50 yaşındaki Remini "Scientology tarikatı Katie'yi baskıcı biri ve bir düşman olarak görüyor. Bu nedenle Tom diğer Scientology üyeleri gibi onun Suri'yle bağlantısı olmaması gerektiğine inanıyor. Eminin Tom'un ana planı, Suri büyüyene kadar bekleyip sonra onu tarikata çekmek ve annesinden uzaklaştırmak" ifadelerini kullandı.
Komedi dizisi King of Quuens'de rol alan oyuncu, Holmes'un 2012'de Cruise'dan aniden ayırlmasına şaşırdığını da söyledi.
Katie'in Scientology'de olduğunu biliyordum ve Tom'un dünyasıyla çok beyni yıkanmış görünüyordu. Ancak zaman geçtikçe yaptığı şeylerin kızını korumak için olduğunu anladım. Kızını korumak için bir çeşit anlaşma yaptığını varsayıyorum.
Crusie'un temsilcileri New York Post'a Remini'nin iddialarıyla ilgili yorum yapmayı reddetti.
Remini annesinin Scientology tarikatına girmesi sonucu 9 yaşından beri tarikatın içinde büyümüştü. Scientology Kilise'sinin lideri David Miscavige'in yönetim şeklini sorguladıktan sonra 2013'te tarikattan ayrılan Remini, 2015'te "Troublemaker: Surviving Hollywood and Scientology" adlı anı kitabını yazdı.
30 yıl sonra terk ettiği tarikata karşı kampanya yürüten TV yıldızı Remini ayrıca eski Scientology üyelerinin ayrıldıktan sonra yaşadıklarını araştıran "Leah Remini: Scientology and the Aftermath” adlı bir belgeselde de yer almıştı.
Remini, temmuz ayında yaptığı bir açıklamada da "Tom, bu ‘iyi adam’ rolünü uzun süredir oynuyor. Çünkü Scientology politikasının istediği şey bu: Dünya çapında iyi bir imaj yaratmak ve ‘iyi davranışların’ duyulmasını sağlamak. Ama aslında eylemlerine bakarsanız, tutarlı biri olmadığını görürsünüz" ifadelerini kullanmıştı.
Remini, 58 yaşındaki Cruise'un neden tarikatın “poster çocuğu” olduğunu sorduğunda başının belaya girdiğini iddia etmiş ve “Böyle davranmamak gerektiğini çabucak öğrendim. Çünkü Tom Cruise, Scientology'de bir mesih olarak kabul ediliyor” demişti.
 Ünlü aktörün "iyi birisi olmadığını" söyleyen Remini Cruise'un 15 yıldır kayıp olan en iyi arkadaşının eşi Shelly Miscavige için de hiçbir şey yapmadığını söylemişti.



Araştırmacılar sinekleri kokain bağımlısı yapmak için genetiklerini değiştirdi

Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
TT

Araştırmacılar sinekleri kokain bağımlısı yapmak için genetiklerini değiştirdi

Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)

Bilim insanları meyve sineklerinin genetiğini değiştirerek kokaini sevmelerini sağladı. Çalışmanın insanlardaki kokain bağımlılığını daha iyi anlama ve tedavi etmeye katkı sunması bekleniyor. 

Meyve sinekleri ve insanlar birbirlerine sanılandan daha fazla benziyor. Örneğin bu iki türde çeşitli hastalıklardan sorumlu genlerin yaklaşık yüzde 75'inin aynı olması, bilim insanlarının ilgisini çekiyor. Sinekler üzerindeki genetik incelemeler, bu hastalıkların daha iyi anlaşılmasına katkı sağlıyor.

Bu rahatsızlıklardan biri de kokain gibi maddelere karşı gelişen bağımlılıklar. Utah Üniversitesi'nden Dr. Adrian Rothenfluh, "Son yıllarda, sinekler ve insanların birçok açıdan sandığımızdan daha fazla birbirine benzediği ortaya çıktı" diyerek ekliyor: 

Örneğin sineklerin alkole verdiği tepkiyi düzenleyen genlerin, insanlardaki alkol bağımlılığında da rol oynadığını birçok kez gösterdik. Bu durumun kokain bağımlılığıyla bağlantılı genler için de geçerli olacağını ve bunların sineklerdeki etki mekanizmasını inceleyebileceğimizi düşünüyoruz.

Ancak sineklerin kokaini sevmemesi bu çalışmaların önünde engel teşkil ediyordu. Meyve sineklerinin bacaklarındaki tat reseptörleri, böceğin bir şeyi yemeden önce zararlı olup olmadığını algılamasını sağlıyor. 

Dr. Rothenfluh ve ekip arkadaşları yeni çalışmalarında kokainin acı tadı nedeniyle bu reseptörlere yakalandığını ve sineklerin maddeden bu yüzden uzak durduğunu doğruladı. Araştırmacılar daha sonra sineklerin genetiğini değiştirerek bu reseptörleri devre dışı bıraktı.

Bulguları hakemli dergi Journal of Neuroscience'ta 2 Haziran Pazartesi günü yayımlanan çalışmada genetiği değiştirilmiş sineklerin kokaini sevdiği gözlemlendi. Düşük seviyede kokain içeren şekerli su verilen sinekler 16 saat içinde bu içeceği tercih etmeye başladı.

Dr. Rothenfluh, "Düşük dozlarda, tıpkı insanlar gibi koşuşturmaya başlıyorlar" diyor: 

Çok yüksek dozlardaysa yine insanlar gibi hareket edemez hale geliyorlar.

Bilim insanları genetiğiyle oynanmış sinekleri üretmeyi artık öğrendiği için çalışmalarını daha kolay ve hızlı yürütmeyi umuyor. Meyve sineklerinin hızlı yaşam döngüsü ve nispeten basit genetik yapıları, üzerlerinde insanlara kıyasla daha kolay deney yapılmasına imkan tanıyor. 

Makalenin yazarlarından Travis Philyaw "Daha karmaşık organizmalarda ortaya çıkması zor olan riskli genleri tespit ederek bu bilgileri memeliler üzerinde çalışan araştırmacılara aktarabiliriz" diyor.

Ekip bu sayede insanlardaki kokain bağımlılığına yönelik yeni tedaviler geliştirmeyi umuyor. Dr. Rothenfluh şu ifadeleri kullanıyor:

Kokain tercihinin mekanizmalarını gerçekten anlamaya başlayabiliriz ve mekanizmayı ne kadar iyi anlarsak, o mekanizmaya etki edebilecek bir tedavi bulma şansımız o kadar artar.

Independent Türkçe, Popular Science, IFLScience, Journal of Neuroscience