Türk-Yunan ihtilafını çözmek için İsviçre girişimi

Türk-Yunan ihtilafını çözmek için İsviçre girişimi
TT

Türk-Yunan ihtilafını çözmek için İsviçre girişimi

Türk-Yunan ihtilafını çözmek için İsviçre girişimi

Türkiye, Doğu Akdeniz'de Yunanistan ile anlaşmazlığı çözmek için İsviçre girişimini kabul ettiğini açıklarken,  Atina'nın Kıbrıs ile Yunanistan arasında araştırma operasyonları yürüten Oruç Reis adlı gemisini hedef alma girişimine yanıt vermekle tehdit etti. Bu bağlamda Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları bölgedeki gelişmeleri görüşmek üzere video konferans yoluyla bir toplantı yaptı. Yunanistan ve ABD dışişleri bakanları ise Viyana'da konu hakkında önemli bir görüşme gerçekleştirdi.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu konuyla ilgili açıklamasında, İsviçre'nin arabuluculuk teklifini prensipte kabul ettiklerini ifade ederek, Türkiye’nin bu tarz konularda her zaman diplomasiden yana olduğunu belirtti. Türk Bakan açıklamasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, bölgenin kaynaklarının adil paylaşımı adına herkes tarafından kabul edilebilir bir formüle ulaşmak için Akdeniz havzası ülkelerini toplantıya davet ettiğini söyledi.  Avrupa Birliği ülkelerinin dışişleri bakanları, başta Doğu Akdeniz'deki gerginlik olmak üzere birçok konuyu görüşmek üzere video konferans yoluyla toplantı düzenlerken, Çavuşoğlu dün İsviçre Dışişleri Bakanı Ignazio Cassis ile basın toplantısı düzenledi. Çavuşoğlu açıklamasında, “Yunanistan'ın aklıselim davranması lazım. Oruç Reis gemimizi taciz etme gibi girişimlerde bulunmasın. Karşılığını alır” ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu açıklamasında Fransa’nın Doğu Akdeniz’de gerilimi arttıracak adımlardan kaçınması gerektiğini söyledi.
Geçtiğimiz Perşembe günü Fransa, Türkiye'yi, Doğu Akdeniz’de “yasadışı olarak nitelediği” doğal gaz ve petrol araması yapmakla suçlayan Yunanistan'a destek olarak Doğu Akdeniz'de iki 'Rafale' savaş uçağı ve iki donanma  gemisinin konuşlandırıldığını duyurdu. Erdoğan ise, Doğu Akdeniz'de Türk gemilerine yönelik herhangi bir saldırının cevapsız kalmayacağı konusunda uyardı. Cuma namazının ardından açıklamalarda bulunan Erdoğan, Doğu Akdeniz’de Oruç Reis'e saldırı olması halinde müdahale edeceklerini söyledi. Erdoğan’ın bu uyarısı Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) 19. Kuruluş Yıl Dönümü programında yaptığı açıklamanın ardından geldi. Türkiye’nin bu uyarıya dayanarak hareket ettiğini belirten Cumhurbaşkanı, Yunanistan tarafından araştırma gemisi Oruç Reis'e yapılan taciz girişimiyle ilgili olarak “Kemal Reis gereken cevabı verdi. En ufak saldırıyı cevapsız bırakmayız” diyerek ayın 23’üne kadar Oruç Reis çalışmalarını sürdüreceğini vurguladı.
Diğer yandan Yunanistan Savunma Bakanlığı’ndan bir kaynak, Akdeniz’de Türk ve Yunan savaş gemilerinin küçük çaplı bir çarpışma olayı yaşandığını belirterek, yaşananları küçük bir kaza olarak nitelendirdi. Kaynak, Yunan firkateyninin doğrudan çarpışmayı önlemek için manevra yaptığını söyleyerek o sırada iki gemi arasında çarpışma yaşandığını ifade etti. Kaynak durumu "bu bir kazaydı" şeklinde ifade ederken, Limnos'un bu kazada zarar görmediğini ve dün sabah Girit adası açıklarında Fransa ile ortak bir askeri tatbikata katıldığını vurguladı. Olaya ilişkin Milli Savunma Bakanlığı'ndan henüz bir yorum yapılmadı. Ancak Erdoğan Yunanistan’ın gereken cevabı aldığını söyledi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez geçtiğimiz Çarşamba günü yaptığı açıklamada,  Oruç Reis adlı geminin Doğu Akdeniz’de faaliyete başladığını duyurdu.
Mısır ile Yunanistan konusuna da değinen Erdoğan, “Tabi biz Mısır halkına karşı Türk halkının bakışı farklı. Mısır halkı ile Türk halkının birbirine bakışı, birbiriyle olan dayanışmasının Yunan halkı ile aynı olması mümkün değil. Dolayısıyla tarihten gelen medeniyet değerlerimizin de ortaya koyduğu bu anlayışı, Mısır halkından önce yöneticilerinin fark etmesi gerekir” ifadelerini kullandı.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Doğu Akdeniz'de yaşanan gerilim ile ilgili olarak, "Yunanistan ile Mısır arasında gerçekleştirilmeye çalışılan 'münhasır ekonomik bölge' anlaşması uluslararası hukuka aykırıdır. Türkiye'yi, en uzun kıyı şeridi olmasına rağmen, Doğu Akdeniz'den dışlama girişimlerinin uluslararası hukukta yeri yoktur. Doğu Akdeniz'de Türkiye'siz yürütülmeye çalışılan enerji politikalarının uluslararası hukuk nezdinde tutar hiçbir tarafı yoktur” açıklamasında bulundu.
Avusturya Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile düzenlediği basın toplantısı sırasında, Türkiye'nin bölgeye müdahalesinin çok tehlikeli ve endişe verici olduğunu belirterek, Avrupa Birliği'nin ilişkilerini gözden geçirmesini gerektiğini vurguladı.
Öte yandan ABD'li senatörler Robert Menendez ve Chris Van Hollen, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’ya bir mektup yazarak Doğu Akdeniz’deki gerilim nedeniyle Türkiye’ye yaptırım uygulanması için ABD’nin AB ile birlikte çalışmasını talep etti.
The National Herald gazetesinin haberine göre, ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi üyesi Menendez ve ABD Senatosu Devlet, Dış Operasyonlar ve İlgili Programlar Tahsisat Alt Komitesi üyesi Van Hollen tarafından kaleme alınan mektupta Türkiye’nin Doğu Akdeniz'de Oruç Reis isimli sismik araştırma gemisiyle doğal gaz ve petrol arama faaliyetleri yürütmesi "provokatif” bir eylem olarak nitelendirildi.



Amerika'da Brown Üniversitesi'ndeki silahlı saldırının şüphelisi ölü olarak bulundu

Providence Polis Departmanı tarafından yayınlanan videodan alınan bir karede, Brown Üniversitesi'ndeki silahlı saldırı soruşturmasında şüpheli olabilecek bir kişi görülüyor (Reuters)
Providence Polis Departmanı tarafından yayınlanan videodan alınan bir karede, Brown Üniversitesi'ndeki silahlı saldırı soruşturmasında şüpheli olabilecek bir kişi görülüyor (Reuters)
TT

Amerika'da Brown Üniversitesi'ndeki silahlı saldırının şüphelisi ölü olarak bulundu

Providence Polis Departmanı tarafından yayınlanan videodan alınan bir karede, Brown Üniversitesi'ndeki silahlı saldırı soruşturmasında şüpheli olabilecek bir kişi görülüyor (Reuters)
Providence Polis Departmanı tarafından yayınlanan videodan alınan bir karede, Brown Üniversitesi'ndeki silahlı saldırı soruşturmasında şüpheli olabilecek bir kişi görülüyor (Reuters)

Fox News, bir kaynağa dayandırdığı dünkü haberinde, Brown Üniversitesi'nde birkaç gün önce meydana gelen toplu silahlı saldırı şüphelisinin silahla intihar ettiğinin tespit edildiğini bildirdi.

Yerel polisin X platformunda yaptığı paylaşıma göre, ABD yetkilileri geçen cumartesi günü Brown Üniversitesi'nde 2 kişinin ölümüne ve 9 kişinin yaralanmasına neden olan silahlı saldırıyla bağlantılı olarak ikinci bir kişiyi arıyordu. Polis soruşturmacıların, şüpheliye yakın yerde görülen bir kişinin kimliğini belirlemek için bölge sakinlerinden yardım istediğini belirtti.

Amerika Birleşik Devletleri'nin kuzeydoğusunda yer alan Rhode Island eyaletinin Providence şehri polisi, yüzü net olarak görünmeyen şahsın üç fotoğrafını yayınladı. Şahsın lacivert kıyafetler giydiği, başının örtülü olduğu ve bir çanta taşıdığı görülüyor.

Güvenlik güçleri daha önce, "yaklaşık 1,73 metre boyunda ve iri yapılı", koyu renk kıyafetler, yüz maskesi ve yün şapka giyen bir şüphelinin çeşitli fotoğraflarını ve videolarını yayınlamıştı. Şüphelinin kimliği henüz bilinmiyor.

Yetkililer, failin tespit edilip tutuklanmasına yol açacak her türlü bilgi için 50 bin dolarlık ödül teklif etti ve şüphelinin "silahlı ve tehlikeli" olduğu konusunda uyarıda bulundu.


Haaretz: Türkiye’nin Gazze’deki rolü ABD - İsrail hattında gerginlik yarattı

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)
TT

Haaretz: Türkiye’nin Gazze’deki rolü ABD - İsrail hattında gerginlik yarattı

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)

İsrail'in, Türkiye'nin Gazze'deki barış sürecinde oynayacağı rolle ilgili itirazları, Tel Aviv-Washington hattındaki gerilimleri göz önüne seriyor. 

ABD Merkez Komutanlığı'nın, Katar'ın başkenti Doha'da salı günü düzenlediği toplantıda ülkelerin Gazze'deki Uluslararası İstikrar Gücü'ne (ISF) çeşitli şekillerde destek verebileceği belirtilmişti.

Bunlar arasında asker gönderme, kolluk kuvvetlerinden görevlileri atama, lojistik destek sağlama, finansman ve Filistinli polis memurlarının eğitimini üstlenme gibi seçenekler yer alıyor.

Türkiye, ABD'nin barış planı kapsamında kurulacak güvenlik gücüne asker göndermeye hazır olduğunu açıklamış ancak İsrail yönetimi buna yanaşmayacağını söylemişti.

Haaretz'in analizinde, Doha'daki toplantıya Türk yetkililerin katılmadığına dikkat çekiliyor. 

Bu durumun, "Ankara'nın Gazze'de oynamak istediği role karşı Tel Aviv'in itirazlarının Washington tarafından kabul edildiği yönünde bir işaret olduğu" savunuluyor. 

Diğer yandan Liza Rozovsky'nin kaleme aldığı analizde, Gazze'ye insani yardım ve bölgenin yeniden inşasına destek sağlama da dahil Ankara'nın süreçte rol oynaması için ABD ve İsrail arasındaki görüşmelerin sürdüğü yazılıyor. 

Türkiye'yle ilgili meselenin, ABD ve İsrail ilişkilerindeki gerginlikleri ön plana taşıdığı belirtiliyor. 

Binyamin Netanyahu'nun "her şeyden önce radikal sağcı koalisyonunu korumayı" istediğine dikkat çekiliyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın da Gazze planı etrafında kurduğu "kırılgan koalisyonu" korumaya çalıştığı ifade ediliyor. 

Washington'ın aynı anda Tel Aviv'i memnun etmek, Arap ve Müslüman ortaklarına istediklerini vermek ve Gazze'nin yeniden inşası için önemli miktarda finansman sağlamasını beklediği Avrupalı müttefiklerinin desteğini güvence altına almak istediği belirtiliyor. 

Diğer yandan Times of Israel'in dünkü haberinde de Trump'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı Gazze'deki geçiş yönetiminin denetlenmesi amacıyla kurulacak Barış Kurulu'nda görmek istediği aktarılmıştı. 

Türkiye'nin hem Barış Kurulu'nda yer alması hem de ISF'ye asker göndermesi için ABD'nin gelecek haftalarda Tel Aviv'e baskıyı artırabileceği belirtilmişti. Washington'ın, Ankara'nın ISF'ye asker göndermese bile güvenlik gücünün komuta yapısında yer almasını istediği de yazılmıştı.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye ISF'nin konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 53'ünü kontrol ediyor.

Independent Türkçe, Haaretz, Times of Israel, Reuters


Gazze’deki Barış Kurulu’na 6 ülkeden taahhüt geldi

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)
TT

Gazze’deki Barış Kurulu’na 6 ülkeden taahhüt geldi

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)

Gazze Şeridi'nde oluşturulacak Barış Kurulu'na Mısır, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Birleşik Krallık, İtalya ve Almanya'nın katılma taahhüdü verdiği aktarılıyor.

Kimliklerinin açıklanmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan yetkililer, ABD Başkanı Donald Trump'ın 20 maddelik barış planı kapsamında kurulacak Barış Kurulu'na 6 ülkenin katılma taahhüdü verdiğini söylüyor.

Trump yönetimi, Barış Kurulu'na katılacak ülkeler sayesinde Gazze'de kurulacak yapının uluslararası meşruiyetinin artacağını düşünüyor.

Sözkonusu ülkelerin fon, asker veya diğer türden destekleri sağlama olasılığının da artacağı değerlendirmesi paylaşılıyor.

Diğer yandan ABD, İsrail ve Arap ülkelerinden diplomatlar, Barış Kurulu'na katılmanın Uluslararası İstikrar Gücü'ne (ISF) asker gönderme taahhüdü anlamına gelmediğini vurguluyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye ISF'nin konuşlandırılması öngörülüyor.

Türkiye de güvenlik gücüne asker göndermeye hazır olduğunu açıklamıştı ancak İsrail yönetimi buna yanaşmayacağını söylemişti.

Diplomatlar, Türkiye'nin hem Barış Kurulu'nda yer alması hem de ISF'ye asker göndermesi için ABD'nin gelecek haftalarda Tel Aviv'e baskıyı artırabileceğini belirtiyor.

Washington'ın, Ankara'nın ISF'ye asker göndermese bile güvenlik gücünün komuta yapısında yer almasını istediği aktarılıyor.

Trump'ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ı da kurulda görmek istediği aktarılıyor.

Diğer yandan yetkililer, Riyad yönetiminin Gazze'deki durum netleşene kadar böyle bir karar almaktan kaçındığını söylüyor.

ABD Merkez Komutanlığı'nın, Katar'ın başkenti Doha'da salı günü düzenlediği toplantıda ülkelerin ISF'ye çeşitli şekillerde destek verebileceği belirtilmişti.

Bunlar arasında asker gönderme, kolluk kuvvetlerinden görevlileri atama, lojistik destek sağlama, finansman ve Filistinli polis memurlarının eğitimini üstlenme gibi seçenekler yer alıyor.

Ancak Arap yetkililer, ISF'nin Hamas'ı silahsızlandırma planıyla ilgili sorunların devam ettiğine dikkat çekiyor. Örgüt, bağımsız Filistin devletinin kurulmasına ilişkin bir süreç başlatılmadan silah bırakmaya yanaşmayacağını bildirmişti.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 53'ünü kontrol ediyor.

Independent Türkçe, Times of Israel, Reuters