Irak Başbakanı Kazimi mesaj yüklü çantayla ABD’ye gidiyor

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi (AP)
Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi (AP)
TT

Irak Başbakanı Kazimi mesaj yüklü çantayla ABD’ye gidiyor

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi (AP)
Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi (AP)

İranlı güvenlik ve askeri yetkililerin Irak’a gerçekleştirdiği ziyaretler genel olarak protokol veya resmi düzeyde duyurulmaz. Fakat İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif ve diğer üst düzey İranlı yetkililerin ziyaretleri söz konusu olunca aradan uzun zaman geçmeden kamuoyuna ilan edilir. Bu yöntem İranlı General Kasım Süleymani’nin döneminde uygulanırdı. Nitekim Irak halkı, Süleymani’nin 3 Ocak’ta Bağdat’a düzenlediği son ziyareti de ancak Bağdat Havalimanı’nda ABD’nin gerçekleştirdiği hava saldırısı sonrasında öğrenebilmişti. Süleymani’nin halefi General İsmail Kaani, bu yıl içinde birçok kez Bağdat’a geldi. Ancak Irak halkı bu ziyaretlerden, isimsiz kaynaklar ve yetkililerin bildirmesiyle haberdar olabildi.
Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi, ABD’ye düzenleyeceği resmi ziyaretin arifesinde Bağdat’a gelen Kaani ile görüştü.
Görüşmeyi Twitter hesabından duyuran bağımsız siyasetçi İzzet Şahbender, “Yeşil Bölge’de ve Taci Üssü’nde bulunan ABD kuvvetlerine yönelik katyuşa füzelerinin durmadığı bir zamanda, sayın Kazimi misafiri sayın Kaani’yi karşıladı. Kazimi, ABD’ye yapacağı ilk yolculuğundan ve bu ayın 20’sinde Trump ile görüşmesinden önce (Kaani’nin) ılımlı mesajlarını dinledi” ifadelerini kullandı.
Kaani’nin Kazimi’ye verdiği ‘ılımlı mesajlar’ ziyaretten bir gün önce Fetih Koalisyonu lideri Hadi el-Amiri ve koalisyon yöneticileri ile Kazimi arasında gerçekleşen görüşmede de tekrarlanmıştı. Görüşmede, Kazimi’nin Washington’a götüreceği dosya ve mesajların ele alındığı tahmin ediliyor.
Görüşmeye gelen Fetih yöneticileri arasında Meclis’te grubu bulunan ve hükümette de önemli bir güce sahip olan Asaib Ehlil Hak örgütünden temsilcilerin olmaması dikkati çekti. Bu durum, bir başka silahlı örgütün Kazimi’ye mesaj vermesi anlamına geliyor.
Bağımsız Milletvekili Amir el-Fayez, Amiri ve beraberindeki koalisyon yöneticileri ile Kazimi arasında gerçekleşen görüşmeyi ‘başarılı’ olarak niteledi. Ancak ‘başarı veya başarısızlık’ kriterini, Kazimi’nin Irak içinde birbirinden farklı talepleri olan tarafların dile getirdiği mesajları aktarmadaki mahareti değil, Trump’tan duyacağı sözler belirleyecek. Dolayısıyla Trump’ın, Irak’taki ABD askerlerine yönelik devam eden füze saldırıları, ikili ilişkiler, Bağdat-Washington hattındaki Stratejik Diyalog görüşmelerinin ve dolayısıyla Irak’taki ABD askerlerinin akıbeti gibi konularda söyleyeceği sözler ‘başarı veya başarısızlık’ kriterini belirleyecek. Irak’ta bazı çevreler ABD askerlerinin Irak’tan çekilmesinde ısrar ederken, diğer bazı çevreler ise ülkenin bu askerlere ihtiyacı olduğu gerekçesiyle kalmaları gerektiğini savunuyor.
Söz konusu meselelerin yanı sıra Kazimi’nin ABD ziyaretinde ayrıca İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki normalleşme anlaşmasının da görüşülmesi bekleniyor. Nitekim Kazimi, anlaşmanın ilanı sonrasında Trump ile bir araya gelen ilk Arap lider olacak.
Irak Meclis Başkanı Muhammed el-Halbusi’nin öncülüğündeki Güçler Birliği Koalisyonu Milletvekili Zafir el-Ani, Twitter hesabından, “İsmail Kaani’nin getirdiği mesajları Trump’a taşımak zorunda değiliz” diye yazdı.
Ani, paylaşımın devamında, Kazimi’nin yapacağı ziyarette Irak’ın çıkarlarını başka bir ülkenin çıkarının önünde tutması gerektiğini belirterek, “İran’ın amacı, Kazimi’yi sadece (Kaani’nin başkanlığındaki) Kudüs Gücü’nün bir postacısına dönüştürerek Irak’ı uluslararası toplumun gözünde zayıflatmaktır” ifadesini kullandı.
Siyasi Düşünce Merkezi Başkanı İhsan eş-Şammari, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Kazimi’nin Washington’a düzenleyeceği ziyaretin amacı, Irak ve ABD arasındaki ilişkiyi Strateji Çerçeve Anlaşması temelinde yeni bir yola sokmak ve akabinde önceki hükümetler döneminde gerilen bu ilişkinin doğası için yeni bir formül geliştirmektir” dedi.
Şammari, konuşmasının devamında şunları kaydetti:
“Bu ziyaret boyunca, Irak’ın bir denge devleti olduğu ispat edilmeye ve diyalog görüşmelerinde ülke çıkarları öne çıkarılmaya çalışılacağı açıktır. Ancak ne var ki ziyaretin büyük bir kısmı Washington-Tahran çatışmasına ayrılacak. Ziyaretin geriye kalan kısmı ise diğer konulara ve Trump’ın çeşitli gündem ve meselelere ilişkin dile getireceği görüşlerine ayrılacak. Bunun yanı sıra Kazimi, kontrol dışı silahların devlet elinde toplanması ve Irak’taki ABD varlığını yeniden şekillendirilmesi gibi dosyaları masaya koyarak İran’ın ve siyasi müttefiklerinin Irak içindeki nüfuzunu azaltma gücüne sahip olduğunu göstermeye çalışabilir. Washington’un bu ziyareti nasıl gördüğü, görüşme sonrası yapılacak resmi açıklamalar üzerinden anlaşılabilir. İran da Kazimi ziyaretine, kendi çıkarlarını koruma gözüyle bakıyor. Nitekim Kazimi, İran’ın görüşlerini aldı. Bundan sonrası Kazimi’nin alacağı pozisyona bağlı olarak İran’ın da tavrı buna göre değişecek. Yani İran’ın Kazimi’ye olan güveni sınırlı ölçüde kalmaya devam mı edecek yoksa güveni artacak mı sorusu, Kazimi’nin alacağı pozisyona göre cevap bulacak. Zira Tahran, ABD’nin isteğine uygun ve İran’ın aleyhine bir tavır alması halinde Kazimi ile olan ilişkileri koparabilir.”
Şammari, Kazimi’nin ABD’ye götüreceği mesajların içeriğine ilişkin soruya, “Elbette Kazimi beraberinde birçok mesaj taşıyacak. Birinci mesajda, Irak’ın menfaati ve bu doğrultuda Bağdat’ın ABD-Irak ile ABD-İran ilişkilerine nasıl baktığı yer alacak. Diğer bir mesajda muhtemelen İran’ın Trump’a gönderdiği görüşlere yer verilecek. Özellikle Trump şu an zor durumda. Kazimi ise bunun farkında. Kazimi muhtemelen Trump’ın da mesajını Tahran’a iletecek. Nitekim Trump, İran ile yaptırım ve nükleer silah dosyasıyla ilgili bir anlaşmaya varmak istiyor. Mesajlar Kazimi’nin çantasını ağırlaştıracaktır. Yani Kazimi-Trump görüşmesinde masada yalnızca Bağdat ve Washington ilişkileri olmayacak” diye yanıt verdi.



Suriye Sahil Olayları Ulusal Soruşturma ve Gerçekleri Araştırma Komitesi, ihlallere karışan 298 şüpheliyi tespit etti

TT

Suriye Sahil Olayları Ulusal Soruşturma ve Gerçekleri Araştırma Komitesi, ihlallere karışan 298 şüpheliyi tespit etti

Suriye Sahil Olayları Ulusal Soruşturma ve Gerçekleri Araştırma Komitesi Sözcüsü Yaser el-Ferhan (Reuters)
Suriye Sahil Olayları Ulusal Soruşturma ve Gerçekleri Araştırma Komitesi Sözcüsü Yaser el-Ferhan (Reuters)

Suriye Sahil Olayları Ulusal Soruşturma ve Gerçekleri Araştırma Komitesi bugün yaptığı açıklamada, şiddet eylemlerine karışan 298 kişinin kimliğini tespit ettiğini ve bin 426 Alevinin ölümüyle sonuçlanan ‘ağır ihlalleri’ doğruladığını belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Suriye resmi haber ajansı SANA’dan aktardığına göre, Komite Sözcüsü Yaser el-Ferhan bugün düzenlediği basın toplantısında, komitenin öldürülen bin 426 kişinin isimlerini doğruladığını, bunlardan 90'ının kadın olduğunu, geri kalanların ise siviller ve yerleşim yerleri kuran eski askeri personel olduğunu bildirdi.

Ferhan, komitenin açık kaynaklardan, mezar kayıtlarında veya görgü tanıklarının ifadelerinde yer almadığı için doğrulamadığı ek ölü sayıları öğrendiğini söyledi. Komite ayrıca, bazıları sivil, bazıları da hükümet güçleri mensubu olan 20 kayıp kişi hakkında da bilgi aldı.

Ferhan, komitenin, dijital delillerin incelenmesi, resmi ve sivil makamlarla yapılan görüşmeler ve yazışmalar da dahil olmak üzere çeşitli yollarla faillerin tespitine odaklandığını ifade etti.

Komitenin ihlallere karıştığından şüphelenilen 298 kişinin kimliğini tespit ettiğini ifade eden Ferhan, Sahil Olayları Ulusal Soruşturma ve Gerçekleri Araştırma Komitesi’nin Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın sivillerin korunması ve yasalara uyulmasına odaklanan bir dizi tedbir ve talimatına dikkat çektiğini kaydetti.

Ferhan, “Komite, görevini yerine getirirken genel izleme, bilgi toplama ve soruşturma yöntemlerine dayandı. Bu çalışmalar, yetki alanı çerçevesinde mekânsal olarak Lazkiye, Tartus ve Hama illerinde; zamansal olarak ise mart ayı başında meydana gelen olaylar ve sonrasını kapsayacak şekilde yürütüldü. Ayrıca, olayların meydana gelmesine yol açan koşul ve etkenleri araştırmak, sivillerin maruz kaldığı ihlalleri ve kamu kurumlarına, güvenlik ve ordu mensuplarına yönelik saldırıları soruşturmak, her bir olayın sorumlularını belirlemek ve suçluluğu kanıtlananları yargıya sevk etmek de komitenin çalışma kapsamına dâhildi” ifadelerini kullandı.

dfgthy
Lazkiye'deki bir güvenlik görevlisi (Arşiv – Reuters)

Ferhan, komitenin Suriyelilerle doğrudan ve medya aracılığıyla şeffaf bir şekilde iletişim kurduğunu, çeşitli sivil ve toplumsal taraflarla, meslek birliklerinin temsilcileriyle, elitlerden, eşraftan ve ileri gelenlerden birçok şahsiyetle çok sayıda ve faydalı toplantılar gerçekleştirdiğini açıkladı.

Komitenin raporunu tamamladığını ve eş-Şera'ya teslim ettiğini belirten Ferhan, güney bölgesindeki olayların raporun tesliminin açıklanmasını geciktirdiğini ifade etti.

Komitenin 33 bölgeyi ziyaret ettiğini, olay yerlerini incelediğini, mezarlıkları ve çoklu defin alanlarını denetlediğini ve gözlemlerini muhtarlar, din adamları ve çok sayıda aile temsilcisinin huzurunda anlattığını belirten Ferhan, komitenin her bir kasabada onlarca şahsiyetle çeşitli toplantılar düzenlediğini de belirtti.

Ferhan, komitenin ayrı oturumlarda aile üyelerinin tanıklıklarını dinlediğini ve 452'si cinayet, 486'sı silahlı soygun, hırsızlık, ev ve dükkanların yakılması veya işkenceyle ilgili olmak üzere 938 ifade aldığını söyledi.

Ferhan, ifadelerin yazıya dökülmesinde komitenin, etkilenen Alevi toplumundan yedi uzman hukuk asistanından ve er-Rusafa'daki duruşmalara katılan kurbanların ailelerinden üç kadından yardım aldığını bildirdi.

Ferhan ayrıca, komitenin resmî kurumlardaki görevlilerden 23 brifing ve açıklama dinlediğini, tutuklanan şüphelilerin sorgulandığını ve yargıya sevk edilmeleri için gerekli tedbirleri aldığını kaydetti.

Komite, Birleşmiş Milletler’deki (BM) ilgili uluslararası taraflarla yoğun istişarelerde bulunduğunu açıkladı. Bu kapsamda, BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı, BM Uluslararası Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonu Başkanı, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisi, BM Suriye Özel Temsilciliği Ofisi, İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ve Uluslararası Af Örgütü ile üst düzey toplantılar gerçekleştirdi. Komite, bu toplantılarda, soruşturmalarda mümkün olan en iyi yöntem, standart ve prosedürlerin nasıl benimsenebileceğini tartıştı.

Ferhan, “Geçtiğimiz 6 Mart’ta rejim kalıntıları geniş çaplı saldırılar düzenledi. Ağır, orta ve hafif silahlarla ordu ve genel güvenlik merkezlerini, kontrol noktalarını ve devriyeleri hedef aldılar, ana yolları kestiler. Komitenin ulaştığı bilgilere göre, Lazkiye, Tartus ve Hama illerinde iç güvenlik güçleri ve orduya mensup 238 genç öldürüldü” ifadelerini kullandı.

Ferhan sözlerine şöyle devam etti: “Bunların bazıları, silahlarını bırakmalarına rağmen öldürüldü; bazıları ise yaralı halde tedavi görürken öldürüldü; diğerleri ise esirken infaz edildi. Rejim kalıntıları, ölenlerin bir kısmını toplu mezara gömdü. Ayrıca kamu yollarını ve hastaneleri hedef aldılar, altı hastaneyi hizmet dışı bıraktılar ve komitenin kaydını tutamadığı bazı Sünni sivilleri öldürdüler.”

Kurbanların ailelerinden, bölge halkından ve kamu çalışanlarından alınan ifadeler, gözaltındaki kişilerin sorgu tutanakları, dijital kanıtların incelenmesi ve diğer delil ve bulgular doğrultusunda komite, yasa dışı silahlı isyancı gruplara (rejim kalıntıları) katıldığı düşünülen 265 potansiyel şüphelinin ismine ulaştı. Bu kişilerin ağır suçlar ve ciddi insan hakları ihlallerine karıştığına dair makul gerekçelerin bulunduğu belirtildi.

Ferhan, “Bu olaylar sırasında ve sonrasında rejim kalıntıları bazı şehir, kasaba, köy ve yolları tamamen ya da kısmen ele geçirdi. Geriye kalan devlet kurumlarını kuşatarak Suriye’nin sahil bölgesini geri kalanından ayırmayı hedeflediler. Amaçları, eğitimli ve birbirine bağlı gruplar tarafından dikey ve yatay örgütsel bir yapıyla planlanan, finanse edilen ve uygulamaya konulan bir Alevi devleti kurmaktı” şeklinde konuştu.

Suriye kıyılarında yer alan Tartus ve Lazkiye, mart ayında devrik lider Beşşar Esed'e bağlı gruplar ile ülkenin yeni yönetimine bağlı güvenlik güçlerinin saldırılarına sahne oldu. Gruplar yaptıkları açıklamada, Suriye'yi mevcut yönetimden ‘kurtarmak’ istediklerini duyurdu. İki taraf arasında çıkan çatışmalarda her iki taraftan da yüzlerce kişi öldü ve yaralandı.