Hariri: Hükümet başkanlığına aday olmuyorum

Hariri: Hükümet başkanlığına aday olmuyorum
TT

Hariri: Hükümet başkanlığına aday olmuyorum

Hariri: Hükümet başkanlığına aday olmuyorum

Eski Lübnan Başbakanı Saad Hariri, 25 Ağustos’ta yeni hükümete başkanlık etmek için aday olmadığını açıkladı.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre, Hariri’nin Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri ve İlerici Sosyalist Parti Velid Canbolat’ı, açıklama yapmadan önce karar verme sürecine dahil etti. Hariri, eski başbakanlarla da temaslarda bulundu.
Hariri- Canbolat toplantısında yer alan kaynaklar, Canbolat’ın Hariri’ye kendisiyle ittifakın ‘stratejik’ olduğuna dair güvence verdiğini, ancak Hariri’yi, başbakanlık pozisyonu sırasında şantaj girişimlerine karşı uyardığını belirtti. Kaynaklara göre Velid Canbolat, Hariri’nin başbakanlığa gelmesinin umut edilen başarıları beraberinde taşımayacağını, aksine onu engellemeye ve hükümetin çarklarına sopa koymaya çalışan tarafların var olacağını söyledi. Canbolat ayrıca, “Onlar, son olarak limandaki patlama da dahil birbirini izleyen krizlerden ders almadı. Lübnan’ı bu duruma götüren politikaları takip etmeye devam ettiler” dedi.
Özgür Yurtsever Hareket lideri Milletvekili Cibran Basil’e muhalif kaynaklar, istifa eden Başbakan Hasan Diyab hükümetine benzer bir hükümete gitmek üzere Basil’in ortaya koyduğu ‘koşullar’ ve Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri ile düzenlediği bir oturumda dikkati çektiği ‘şartlar’ ışığında, ‘ülkeyi kötüleşen krizlerden kurtaracak, gerekli reformların uygulanmasını hızlandıracak bir hükümete ulaşma çabalarının engellenmesi’ sorumluluğunu Basil’e yükledi.
Öte yandan Hariri, yaptığı açıklamada ismini zikretmeksizin Basil’in rolüne değindi. Saad Hariri, “Bu asil ve zor görevi üstlenecek bir hükümet kurmaya aday olarak aynı anda adımı öneren herkese gönülden teşekkür ederim. Bununla birlikte diğer tüm Lübnanlılar gibi, bazı siyasi güçlerin hala Lübnan ve Lübnanlıların koşullarını şiddetli bir şekilde inkar ettiğinin farkındayım. Tek amacının ‘zayıf güç kazanımlarına tutunma ve hatta daha sonraki bir yönetimde sözde kişisel hayalleri gerçekleştirme temelinde, bu durumu yalnızca yeni bir şantaj fırsatı olarak gördüklerinin de farkındayım” ifadelerini kullandı.
Eski Başbakan, “Bu aşamadaki en önemli şeyin, ‘Lübnan ve Lübnanlılar için başkentlerini yeniden inşa etmek, gecikmiş olan reformları gerçekleştirme fırsatını korumak, uluslararası toplumdaki dostların krizle başa çıkmaya yardımcı olmalarına ve ardından kalkınmanın geri dönüşüne yatırım yapmalarına kapıyı aralamak’ olduğuna dair keskin inancımdan dolayı, yeni hükümete başkanlık etmek için aday olmadığımı beyan ediyorum. Umuyorum ki bu hususta ismimi önerme adımından vazgeçilir” dedi.
Hariri, “Ülkemiz için tek ve son fırsatın başarısını garanti altına alan bir hükümet kurma yetkinliğine sahip olarak gördüklerimizin ismini vereceğiz. Beyrut’un yeniden inşasını gerçekleştirmek, gerekli reformları sağlamak, uluslararası toplumdaki dostlarımızın insani, ekonomik, finansal ve yatırım sektörlerinde Lübnan’ın yanında yer almasının önünü açabilmek için bu hükümetin bu görevi yerine getirebilecek biçim ve içerikte olacağına da bahse gireceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
Hariri’nin başbakanlık pozisyonuna aday olmayı reddetmesi, hükümeti kurma görevi karşısındaki engellerin üstesinden gelmek için sarf edilen çabaları da karmaşıklaştırdı. Kaynaklar, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, bir cumhurbaşkanı seçmek gibi bir hükümete başbakan atamanın, milletvekillerine ‘ismi verme’ hususunda anayasal bir hak sağladığını ifade etti. Bu Sünni ismin, parlamento çoğunluğu tarafından aday gösterilmesi durumunda, görevi reddetme veya kabul etme hakkına sahip olduğunu belirten kaynaklar, parlamentonun egemen olduğunu ve uygun gördüğü kararı alma hakkına sahip olduğunu vurguladı.
Hala siyasi güçler arasında hakkında temas yürütülen bir sonraki hükümetin özellikleri net değil. Bu çerçevede Hizbullah’ın siyasi bir hükümet kurma çabaları ortasında, ayrıca tekno-siyasi bir hükümet kurmak, yolsuzlukla mücadele ve reform hükümeti oluşturmak için Baabda tarafından verilen destek çerçevesinde, Cumhurbaşkanının yeni bir başbakan atayacağı öngörülen parlamento istişarelerinin tarihi bekleniyor.
İstişarelere yakın olan bakanlık kaynakları, Hariri’nin isteksizliğinin dayattığı yeni koşulun, ‘bir isim verme ya da diğer blokların ismini vereceği bir kişi üzerinde uzlaşı sağlama’ temelinde, hükümetin işlerini kolaylaştırmak için, kesinlikle Hariri ile anlayış içerisinde uzlaşı sağlanmasını zorunlu kılacağını belirtti. Kaynaklar, Hariri’nin istediği bir isim belirlemenin ya da bloklar için kabul edilebilir olmasının, bu isme başbakanlık görevini başarma gücü vereceğine dikkati çekti.
Hariri’nin açıklamasıyla eş zamanlı olarak Genel Güvenlik Müdürü Tümgeneral Abbas İbrahim, yeni bir başbakan atanmasını kolaylaştıracak bir fikir birliğine varmak için Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın görevlendirdiği siyasi liderlere ziyarette bulundu. Ayn et-Tina’da Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri’yi ziyaretinden bir gün sonra Tümgeneral İbrahim, 25 Ağustos’ta Baabda Sarayı’nı ziyaret etti. Yetkili, Avn ile görüştükten sonra Dar-ul Fetva’ya yönelerek, Lübnan Müftüsü Şeyh Abdullatif Deryan ile görüşmede bulundu.
Baabda kaynakları da 25 Ağustos’ta, “İstişare tarihi henüz belirlenmedi. Bunun belirlenmesi, devam eden istişareler sonucunda bu hafta bu hususta neyin açıklanacağına bağlı” dedi. Mevcut bilgiler de henüz kimsenin aday gösterilmediğine dikkati çekiyor.
Kaynaklar, LBC kanalına yaptıkları açıklamada, siyasi baskı çerçevesinde istişarelerde yaşanan gecikmenin arka planına karşı Cumhurbaşkanı aleyhine bir kampanya yürütüldüğünü belirtti. Kaynaklar, Cumhurbaşkanı Avn’ın istişareler için iki haftalık bir süre verdiğini, ancak istişare yürütülmeden bu sürenin dolacağını ve asgari düzeyde bir fikir birliğine ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanının bir adayı olmadığını söyleyen kaynaklar, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un gelecek Eylül ayının ilk günlerinde Lübnan’a gelmesi halinde bir hükümet bulamayabileceğini, ancak görevli bir başbakanın olabileceğini söyledi.



İsrail ordusu, Gazze Tümeni Komutanı'nın 7 Ekim'de öldürüldüğünü duyurdu

Geçici ateşkesin sona ermesinin ardından İsrail askerleri Gazze Şeridi'ne konuşlanıyor (Reuters)
Geçici ateşkesin sona ermesinin ardından İsrail askerleri Gazze Şeridi'ne konuşlanıyor (Reuters)
TT

İsrail ordusu, Gazze Tümeni Komutanı'nın 7 Ekim'de öldürüldüğünü duyurdu

Geçici ateşkesin sona ermesinin ardından İsrail askerleri Gazze Şeridi'ne konuşlanıyor (Reuters)
Geçici ateşkesin sona ermesinin ardından İsrail askerleri Gazze Şeridi'ne konuşlanıyor (Reuters)

İsrail ordusu, Güney Tugayı Gazze Tümeni Komutanı Albay Asaf Hamami'nin 7 Ekim'de öldürüldüğünü ve cesedinin Hamas'ın elinde olduğunu bildirdi.

Ordudan yapılan açıklamada, Albay Hamami'nin 7 Ekim'de öldürüldüğü ve cesedinin de Hamas'ın elinde bulunduğu ifade edildi.

İsrail basınında yer alan haberlerde, Albay Hamami'nin, Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları tarafından 7 Ekim'de düzenlenen saldırının ardından esir alınan en üst düzey rütbeli İsrail askeri olduğu belirtildi.


Hamas, Gazze'de "insani ara"nın uzatılamamasından İsrail'i sorumlu tuttu

(AA)
(AA)
TT

Hamas, Gazze'de "insani ara"nın uzatılamamasından İsrail'i sorumlu tuttu

(AA)
(AA)

Hamas'ın Siyasi Büro Üyesi İzzet er-Rişk, İsrail'in Gazze'de "insani ara"nın sona ermesiyle saldırılarına yeniden başlamasının ardından yazılı açıklama yaptı.

Açıklamada, "Hamas'ın, geçici ateşkesin uzatılması için müzakerelere olumlu yanıt verdiği" belirtildi.

İsrail'in saldırılarını aklamak için "asılsız iddialar ve gerekçeler" ortaya koyduğunu anlatan Rişk, "İsrail'in arabulucuların tekliflerini reddettiğini ve ateşkesin uzatılamamasından sorumlu olduğunu" vurguladı.

Rişk, "İsrail'in, savunmasız sivillere karşı işlediği vahşi saldırı ve korkunç katliamları sürdürme planlarını ört bas etmeye çalıştığını" ifade etti.


Abbas, UCM Başsavcısı'ndan İsrail'in savaş suçlarının bir an önce soruşturulmasını istedi

(AA)
(AA)
TT

Abbas, UCM Başsavcısı'ndan İsrail'in savaş suçlarının bir an önce soruşturulmasını istedi

(AA)
(AA)

Filistin resmi ajansı WAFA'da yer alan habere göre, Filistin Devlet Başkanı Abbas, UCM Başsavcısı Han'ı Ramallah kentindeki Başkanlık konutunda kabul etti.

Abbas, UCM Başsavcısı Han'dan İsrail'in işlediği savaş suçlularının soruşturma ve kovuşturma sürecinin hızlandırılmasını talep etti.

Tel Aviv'in Gazze'deki soykırım suçları ve Batı Şeria ile Doğu Kudüs'teki ihlalleri hakkında bilgi veren Abbas, çocuk, kadın ve yaşlılar başta olmak üzere sivillerin hedef alınmasının ve Filistin topraklarında işlenen suçların bir an önce soruşturulması gerektiğini vurguladı.

Abbas, İsrail'in cezasız kalmasının ona Filistin halkına yönelik 75 yıldır devam eden suçlarını sürdürme konusunda cesaret verdiğine dikkati çekerek İsrail saldırılarının tümüyle durdurulması, insani yardımların daha fazla sunulması, bölgeye su, elektrik ve yakıt temin edilmesi çağrısında bulundu.

Abbas ayrıca Gazze Şeridi ve Batı Şeria'da Filistin halkının zorunlu göç ettirilmesini reddettiğini ifade etti.

UCM'nin X sosyal medya platformundan 30 Kasım'da yapılan açıklamada, "Başsavcı'nın 7 Ekim'deki saldırılardan sağ kurtulanların ve kurban ailelerinin isteği ve daveti üzerine İsrail'i ziyaret edeceği" belirtilmişti.

UCM Başsavcısı Han'ın ayrıca Ramallah'ı ziyaret ederek üst düzey Filistinli yetkililerle görüşeceği ifade edilmişti.


Hamas: Gazze'de kalıcı ateşkes sağlanmadan İsrail'le esir takası olmayacak

(AA)
(AA)
TT

Hamas: Gazze'de kalıcı ateşkes sağlanmadan İsrail'le esir takası olmayacak

(AA)
(AA)

Katar merkezli Al Jazeera televizyonuna konuşan Aruri, İsrail'in "insani ara"nın ardından yeniden başlattığı saldırılar, esir takası ve ABD'nin tutumu hakkında değerlendirmede bulundu.

Aruri, İsrail ile kadın ve çocukların takasının ardından karşılıklı olarak cesetlerin takas edilmesi konusunda müzakerelerde bulunulduğunu ancak Tel Aviv'in bu konuya yanaşmadığını, daha sonra ise askerliğini yapmış ya da hala yedek asker olan yaşlı erkeklerin takasının gündeme geldiğini kaydetti.

Yaşlı erkeklerin takası için yürütülen müzakerelerde, kadın ve çocukların takası için varılan mutabakattan farklı şartlar öne sürdüklerini ancak İsrail'in bu takası yapmak yerine saldırılara yeniden başlamayı tercih ettiğini ifade eden Aruri, "İsrail, halkımıza karşı katliam işleyerek direnişin tutumunu değiştireceğini zannediyor. Ancak bizim resmi tutumumuz net; savaş bitecek, sonra esir takasından bahsedilecek." dedi.

İsrail'in Gazze Şeridi'ne başlattığı saldırıların ilk 50 gününün değerlendirmesini yapan Aruri, şöyle devam etti:

İşgal güçleri hava ve kara kuvvetlerinin üçte birini Gazze'ye sevk etti. Bu büyüklükte bir kuvvetle Gazze'nin kuzeyinin üçte birlik kısmına saldırdılar ancak 50 gün boyunca burada kontrolü sağlamada başarılı olamadılar ve asla da olamayacaklar. İsrail'i destekleyen ülkeler bile artık Siyonist hükümetin 'Hamas'ı yok etme, esirleri güç kullanarak geri alma ve Gazze'de kontrolü sağlama' hedeflerinin gerçek dışı olduğuna ikna oldular. Biz ilk günden beri diyoruz ki; İsrail, esirlerini ancak savaş bittikten sonra ve tüm Filistinli esirler serbest kaldıktan sonra geri alabilir. Elimizdeki İsrailli esirlere karşılık İsrail hapishanelerindeki tüm Filistinli esirlerin serbest bırakılması talebimiz kesindir ve bundan dönüş söz konusu değildir.

Aruri, ABD'nin "insani ara"nın sona ermesinden Hamas'ı sorumlu tutmasının hatırlatılması üzerine, "ABD, Filistin ilgili tüm konularda ahlaken iflas etmiş ve İsrail'den bile daha faşist bir devlet haline gelmiştir. 'İnsani ara' sona ermeden 2 gün önce İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant, savaşın yeniden başlatma kararnamesini imzaladığını açıkladı. Dolayısıyla 'insani ara'yı ihlal eden Hamas değildir." diye konuştu.

Direniş güçlerinin, hava ve kara savaşı olmak üzere tüm senaryolara hazır olduğunu dile getiren Hamaslı yetkili, Filistin halkını tehcir planının başarısız olduğunu sözlerine ekledi.


Filistin Devlet Başkanı Abbas: Nekbe'nin tekrarlamasına izin vermeyeceğiz

Mahmud Abbas (AA)
Mahmud Abbas (AA)
TT

Filistin Devlet Başkanı Abbas: Nekbe'nin tekrarlamasına izin vermeyeceğiz

Mahmud Abbas (AA)
Mahmud Abbas (AA)

Filistin resmi ajansı WAFA'da yayımlanan habere göre, Abbas, Ramallah'taki başkanlık merkezinde düzenlenen Filistin liderlik toplantısında konuştu.

Hürriyet ve bağımsızlık mücadelesinde Filistin halkıyla birlikte kararlı şekilde direnmeye devam ettiklerini kaydeden Abbas, "Oldu bittiler karşısında teslim olmayacağız, diz çökmeyeceğiz; ne olursa olsun, bedeli ne olursa olsun, 1948'deki Filistin Nekbe'sinin tekrarlanmasına izin vermeyeceğiz." dedi.

Abbas, ABD Başkanı Joe Biden'dan "saldırılara son vermesi için İsrail'in zorlanması" konusundaki sorumluluğunu üstlenmesini istedi.

Filistin Devlet Başkanı, "İsrail'in Gazze'ye saldırılarının yeniden başladığını, aynı saldırıların işgal altındaki Batı Şeria ile Filistin'in başkenti Doğu Kudüs'te de devam ettiğini, Filistin halkına yönelik soykırım savaşı ile saldırgan tehcir planlarının sürdüğünü" vurguladı.

Abbas, Gazze Şeridi'ndeki bu vahşi saldırıların çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 60 binden fazla can kaybı, yaralı ve kayba yol açtığını; 1 milyon 700 binden fazla insanın zorla yerinden edilerek evsiz bırakıldığını hatırlattı.

İsrail'in Batı Şeria ve Kudüs'teki saldırılarının daha az tehlikeli ve korkunç olmadığını belirten Abbas, İsrail güçlerinin ve Yahudi yerleşimcilerin katletme, etnik temizlik, saldırı, gözaltı, kuşatma ve altyapının tahrip edilmesi eylemlerine devam ettiğini belirtti.

İsrail hükümetinin uygulamalarında "faşizmin ulaşılabilecek en uç noktasına ulaştığını" vurgulayan Abbas, uluslararası toplumun yapıcı ve etkili bir müdahale girişiminde bulunmaması durumunda, işlerin düzeltilemeyecek noktaya geleceği uyarısında bulundu.

Abbas, birinci önceliğin "saldırıların kalıcı şekilde durdurulması ve Gazze'deki halkın tüm insani ihtiyaçlarının güvence altına alınması" olduğunu ifade etti.

Gazze'nin Filistin'in ayrılmaz bir parçası olduğunu yineleyen Abbas, tüm siyasi çözüm önerilerinin başkenti Kudüs olan Filistin devleti topraklarının tamamını kapsaması gerektiğinin altını çizdi.

Filistin Devlet Başkanı, askeri çözümlerin güvenlik, barış veya istikrar getirmediğini ve getirmeyeceğini vurguladı.

Tarihi Filistin toprakları üzerinde 14 Mayıs 1948'de İsrail'in kurulmasıyla zorunlu göçe ve katliamlara maruz kalan Filistinliler, o günü "büyük felaket" anlamına gelen "Nekbe" olarak isimlendiriyor.


Ezher Şeyhi, Filistinli öğrencileri öğrenim ücretinden muaf tutma ve onları Kahire'de ağırlama kararı aldı

Ezher Şeyhi Dr. Ahmed et-Tayyib (Ezher'in Sesi)
Ezher Şeyhi Dr. Ahmed et-Tayyib (Ezher'in Sesi)
TT

Ezher Şeyhi, Filistinli öğrencileri öğrenim ücretinden muaf tutma ve onları Kahire'de ağırlama kararı aldı

Ezher Şeyhi Dr. Ahmed et-Tayyib (Ezher'in Sesi)
Ezher Şeyhi Dr. Ahmed et-Tayyib (Ezher'in Sesi)

Ezher Şeyhi Ahmed et-Tayyib, Ezher Üniversitesi bağlı kurumlarında okuyan Filistinli öğrencilere tam burs sağlanması yönünde talimat yayınladı. Buna göre, öğrenciler öğrenim ücretlerinden muaf tutulacak ve Kahire'de ağırlanacak. Ayrıca öğrencilere aylık bir miktar para ödenecek.

Ezher'in Facebook sayfasında Gazze Şeridi'nin İsrail saldırılarına maruz kalması nedeniyle Ezher'in Filistinli öğrencilerin koşullarıyla ilgilendiği ve Tayyib’in de onlara yönelik kişisel ilgisi olduğu aktarıldı.

Ezher, Ezher Üniversitesi ve bağlı kurumlarında eğitim gören 444 Filistinli erkek ve kız öğrencinin yanı sıra 75 öğrencinin de burs başvurusunda bulunduğunu açıkladı.


Ürdün Kralı: İsrail'in Gazze'ye saldırıları bölgeyi felakete sürükleyecek

Ürdün Kralı 2. Abdullah (AA)
Ürdün Kralı 2. Abdullah (AA)
TT

Ürdün Kralı: İsrail'in Gazze'ye saldırıları bölgeyi felakete sürükleyecek

Ürdün Kralı 2. Abdullah (AA)
Ürdün Kralı 2. Abdullah (AA)

Ürdün Kraliyet Ofisinden yapılan yazılı açıklamaya göre, 2. Abdullah, Dubai'de düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28'inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris ile bir araya geldi.

Ürdün Kralı, ABD'nin, Filistin meselesinde siyasi bir ufuk oluşturulması ve iki devletli çözüm temelinde barışın sağlanması konusunda öncü olması gerektiğini söyledi.

Gazze'de acil ateşkes ilan edilmesi ve sivillerin korunması çağrısı yapan Abdullah, "Savaşın devam etmesi, uluslararası barış ve güvenliği tehdit ediyor. Bu durum, daha fazla şiddete neden olacak ve bölgeyi bir felakete sürükleyecek. Bu felaketin bedelini herkes ödeyecek." ifadesini kullandı.

Abdullah, Gazze'ye gıda, su, ilaç ve yakıt yardımlarının hiçbir engelle karşılaşmadan ve kesintisiz şekilde devam etmesinin önemini vurguladı.

Batı Şeria ile Gazze'nin, Filistin devletinin toprakları olduğunu ve bunların birbirinden ayrılamayacağını kaydeden Abdullah, Batı Şeria'da tansiyonun yükseldiğini ve durumun kontrolden çıkabileceğini belirtti.

Görüşmede her iki taraf da Gazze halkının tehcir edilmesi ya da Gazze'nin bir kısmının işgal edilmesine karşı olduklarını dile getirdi.


İslami Cihad: İsrail’in müzakerelere dönmekten başka seçeneği yok

İslami Cihad Hareketi’nin askeri kanadı olan Kudüs Tugayları’ndan bir grup (EPA)
İslami Cihad Hareketi’nin askeri kanadı olan Kudüs Tugayları’ndan bir grup (EPA)
TT

İslami Cihad: İsrail’in müzakerelere dönmekten başka seçeneği yok

İslami Cihad Hareketi’nin askeri kanadı olan Kudüs Tugayları’ndan bir grup (EPA)
İslami Cihad Hareketi’nin askeri kanadı olan Kudüs Tugayları’ndan bir grup (EPA)

Filistin İslami Cihad Hareketi Genel Sekreter Yardımcısı Muhammed el-Hindi, İsrail’in rehine takası sürecinde müzakerelere geri dönmekten başka seçeneği olmadığını belirtti.

Genel Sekreter Yardımcısı el-Hindi, Arap Dünyası Haber Ajansı’na (AWP) verdiği röportajda “İsrail tarafı, rehineleri güç kullanarak özgürleştirmeye yönelik hedeflerine ulaşamayacak ve kısa bir süre içinde kendini tekrar müzakerelere dönmek zorunda bulacak” dedi.

Şarku’l Avsat’ın AWP’den aktardığı habere göre Genel Sekreter Yardımcısı, İsrailli askeri rehinelerin serbest bırakılmasının ancak İsrail hapishanelerindeki tüm Filistinli mahkumların serbest bırakılmasına yönelik kapsamlı bir değişim anlaşması yoluyla gerçekleşeceğini vurguladı. Bu sürecin zaman alacağını ve ateşkesten sonra gerçekleşeceğini belirtti.

Ardından “İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve İsrail’deki savaş liderliği, 7 Ekim’deki başarısızlıklarını örtbas etmek için herhangi bir güvenlik başarısı elde etmek için Gazze Şeridi’ndeki savaşı uzatmak istiyor” ifadelerini kullandı.

Ayrıca “ABD yönetimi, silah, para, istihbarat ve uluslararası forumlarda siyasi bahaneler sunma yoluyla, Gazze Şeridi’ne yönelik saldıra ortak oluyor. (ABD Başkanı Joe) Biden yönetimi, kendi içindeki anlaşılmazlıklara rağmen hâlâ Gazze Şeridi’ndeki savaşta yer alıyor” dedi.

Ateşkesin ertesi günü ABD yönetimi ile İsrail arasında Gazze Şeridi’nin geleceği ve Filistin meselesi konusunda görüş ayrılıkları yaşandığını belirten el-Hindi, “Filistin devleti hakkında konuşmak ve Filistin meselesini çözmek Batı’nın en büyük önceliği haline gelecek” ifadelerini kullandı.

Son olarak “ABD yönetiminin, Gazze Şeridi’ndeki sivil ölümlerinin boyutu konusunda İsrail’in imajını korumak adına bazı çekinceleri olabilir” ifadelerine yer verdi.


İsrail'in "insani ara"nın ardından Gazze'de öldürdüğü Filistinlilerin sayısı 193'e yükseldi

(AA)
(AA)
TT

İsrail'in "insani ara"nın ardından Gazze'de öldürdüğü Filistinlilerin sayısı 193'e yükseldi

(AA)
(AA)

Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Eşref el-Kudra, yaptığı basın açıklamasında, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında yaşanan can kayıplarına ilişkin bilgi verdi.

Kudra, İsrail savaş uçaklarının "insani ara"nın bitiminin hemen ardından başladığı saldırılarını sürdürdüğünü belirtti.

Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde sivillerin hedef alındığını aktaran Kudra, saldırılarda 193 kişinin hayatını kaybettiğini, 652 kişinin yaralandığını ifade etti.


Filistin Kızılayı: Gazze Şeridi'ne insani yardım taşıyan 100 tır ulaştı

(AA)
(AA)
TT

Filistin Kızılayı: Gazze Şeridi'ne insani yardım taşıyan 100 tır ulaştı

(AA)
(AA)

Filistin Kızılayından yapılan yazılı açıklamada, Gazze Şeridi'ne Refah Sınır Kapısı'ndan giriş yapan insani yardım yüklü 100 tırın Mısır Kızılayından teslim alındığı belirtildi.

Tırlarda su, gıda malzemesi, ilaç ve tıbbi malzeme taşındığı ifade edildi.

Gazze'ye çeşitli ülkelerden gönderilen yardımlar, Mısır ile Gazze arasındaki Refah Sınır Kapısı üzerinden Mısır Kızılayı koordinasyonuyla ulaştırılıyor.