Uzmanlar uyarıyor: İran seyir füzesi ihraç edebilir

İran, birkaç gün önce, bin kilometre menzilli bir cruise (seyir) füzesi geliştirdiğini, bu füzeye Haşdi Şabi lideri Ebu Mehdi el-Mühendis’in isminin verildiğini duyurmuştu (Reuters)
İran, birkaç gün önce, bin kilometre menzilli bir cruise (seyir) füzesi geliştirdiğini, bu füzeye Haşdi Şabi lideri Ebu Mehdi el-Mühendis’in isminin verildiğini duyurmuştu (Reuters)
TT

Uzmanlar uyarıyor: İran seyir füzesi ihraç edebilir

İran, birkaç gün önce, bin kilometre menzilli bir cruise (seyir) füzesi geliştirdiğini, bu füzeye Haşdi Şabi lideri Ebu Mehdi el-Mühendis’in isminin verildiğini duyurmuştu (Reuters)
İran, birkaç gün önce, bin kilometre menzilli bir cruise (seyir) füzesi geliştirdiğini, bu füzeye Haşdi Şabi lideri Ebu Mehdi el-Mühendis’in isminin verildiğini duyurmuştu (Reuters)

Askeri analistler, İran'ın Birleşmiş Milletler (BM) tarafından uygulanan ambargonun Ekim ayında kaldırılmasıyla silah pazarına girmeyi başardığı taktirde yeteneklerini geliştirmek için silah ithalatı alanında önemli bir merkez olmayı, aynı zamanda cruise (seyir) füzeleri ihraç etmeyi amaçladığı uyarısında bulundu.
Askeri analistler, İran'ın Ortadoğu'daki en büyük ve en çeşitli füze cephanesine sahip olduğunu, bunlar arasında kara saldırılarında kullanılan seyir füzelerinin, aynı zamanda gemilere yönelik saldırılarda karadan, deniz veya havadan fırlatılabilen seyir füzelerinin de yer aldığını bildirdi.
İran, geçtiğimiz Ocak ayında İran Devrim Muhafızları'na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani suikastı sonrasında, Irak’ta ABD güçlerinin de bulunduğu iki farklı üsse balistik füzeler fırlatmış; ancak söz konusu füzeler ABD tarafında önemli kayıplara neden olmamıştı.
Uzmanlar, İran'ın ABD ile arasındaki krizi körüklememek için kasıtlı olarak bu şekilde hareket ettiğini, ancak yine de itibarını korumak için füze fırlatarak Süleymani suikastına cevap vermek istediğini ifade etti.
DPA’nın ABD merkezli The National Interest dergisinden dün naklettiği analize göre, bazı uzmanlar İran’ın gelecekte söz konusu suikast gibi benzer bir durumla karşılaştığı taktirde üst düzey savaş kapasiteli seyir füzeleri fırlatabileceği uyarısında bulundu. Rusya’daki MAKS havacılık fuarında geçen yaz sergilediği 280 mil menzile ve saatte 250 mil hıza sahip, aynı zamanda 265 kiloluk savaş başlığı taşıyabilen ve radar denetiminden kaçma yönünde üst düzey yeteneğe sahip Mubiyn seyir füzesi de bu füzeler arasında yer alıyor.
Önde gelen veri-analiz şirketi GlobalData'dan havacılık ve savunma analisti Dr. Mathew George, bu konuda şu ifadelerde bulunuyor:
“İran'ın silah geliştirme ve üretimi alanındaki adımlarını gözden geçirmesi, yalnızca yeni müşterileri çekmeyi amaçlayan stratejik bir yaklaşım değildir. Bu adımlar, aynı zamanda İran’ın yeteneklerini geliştirmek için silah ithalatı alanında önemli bir merkez olma olasılığını ortaya koyuyor. Nitekim İran, kendisine uygulanan silah ambargosunu aşmak için son 10 yılda yurt içindeki askeri yeteneklerini artırdı; çeşitli uçak türleri ve yeni silahlar geliştirdiğini duyurdu. Böylece, Ortadoğu ve diğer bölgelerdeki istikrar aleyhinde endişe teşkil edecek şekilde, küresel pazarda bir silah tedarikçisi olma yönünde adımlar atmaya başladı. Diğer yandan bu durum, İran yapımı silahlarla ilgilenen ve gerekli koşullar olmaksızın bu silahlara daha düşük maliyetle ulaşabilecek olan birçok ülke tarafından memnuniyetle karşılanacaktır. Bunlar, klasik silah tedarikçileriyle yüzleşmede sorun teşkil edecek hususlar. Ancak İran, ürünlerini büyük ölçüde açık pazarda satmak konusunda ciddi zorluklarla karşı karşıya kalabilir. Zirâ İran’dan silah satın almaya çalışan her ülke, BM ve ABD’nin yaptırımları ile karşı karşıya kalacak.”
Öte yandan belki de İran, herhangi bir yerel faaliyetinin silah ambargosunun kaldırılma olasılığını baltalamaması taraftarıdır.
Uzman George ise açıklamalarına “İran'ın silah satışlarının gelecekte önemli bir gelir kaynağı olma ihtimali yüksek; nitekim ülkedeki petrol rezervleri ilelebet var olmayacak” ifadeleri ile devam etti.
ABD, nükleer anlaşma kapsamında Ekim ayında sona eren silah ambargosunun uzatılması da dahil olmak üzere İran'a yönelik uluslararası yaptırımları yeniden uygulamaya koymak için oldukça çaba sarf etmişti.
ABD’nin müttefiki ve 2015’te İran ile imzalanan nükleer anlaşmanın tarafları olan İngiltere, Fransa ve Almanya bu adımı reddederken ABD ise bu konuda BM ile resmi temasta bulundu.
BM Güvenlik Konseyi (BMGK) Başkanı, Salı günü yaptığı açıklamada, ABD'nin yaptırımların yeniden uygulanması çabalarıyla ilgili daha fazla adım atılamayacağını bildirdi.
BMGK Dönem Başkanı Endonezyalı Büyükelçi Dian Triansyah Djani, “Bu konuda Konseyde fikir birliği mevcut değil. Dolayısıyla, Konsey Başkanı da daha fazla adım atacak durumda değil” açıklamalarında bulundu.



Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
TT

Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)

Sudanlı üst düzey istihbarat yetkilisi Ahmed Hasan Muhammed, ülkesinin İran’ın Kızıldeniz kıyısında bir deniz üssü kurma talebini reddettiğini söyledi.

İran’ın bu talebi kabul edilseydi, söz konusu üs, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından birinde deniz trafiğini izlemesine olanak tanıyacaktı.

Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal gazetesinden aktardığına göre Muhammed konuya ilişkin açıklamasında şunları söyledi;

“İran, Sudan ordusuna isyancılara karşı mücadelede kullanılmak üzere silahlı insansız hava araçları (SİHA) sağladı. Tahran, üssü inşa etme izni karşılığında, Sudan’a helikopter taşıyan bir savaş gemisi de dahil olmak üzere gelişmiş silahlar teklif etti. İranlılar üssü istihbarat toplamak için kullanmak istediklerini söyledi. Oraya savaş gemileri de yerleştirmek istediler. Ancak Hartum, İran’ın bu teklifini reddetti.”

Muhammed gazeteye yaptığı açıklamada, “Sudan İran’dan SİHA satın aldı. Çünkü insan kaybını azaltmak ve uluslararası insancıl hukuka saygı göstermek için daha isabetli silahlara ihtiyacımız vardı” diye ekledi.

Kızıldeniz’deki bir deniz üssü, Yemen’deki Husilerin ticari gemilere saldırı başlatmasına yardımcı olurken, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından biri üzerindeki hakimiyetini artırmasına olanak tanıyabilir.

İran destekli Husiler, Kızıldeniz’deki saldırıları Gazze’de savaşan İsrail ve müttefiklerini cezalandırma amacıyla gerçekleştirdiklerini ifade ediyor.

sddeb
Yemen televizyonu tarafından yayınlanan bir görüntüde, Husi saldırısından sonra batan bir İngiliz kargo gemisi görülüyor (EPA)

Sudan’ın, devrilen eski Devlet Başkanı Ömer El Beşir döneminde, İran ve Filistin’deki müttefiki Hamas ile yakın ilişkileri vardı.

Beşir'in 2019 darbesiyle devrilmesinin ardından, ülkenin askeri cuntasının başı olan Orgeneral Abdulfettah el Burhan, uluslararası yaptırımları sona erdirmek amacıyla ABD ile yakınlaşma başlattı.

Ayrıca İsrail ile ilişkileri normalleştirmek için harekete geçti.

İran’ın deniz üssünü inşa etme talebi, bölge ülkelerinin Sudan’da 10 aydır devam eden iç savaştan faydalanarak, Ortadoğu ile Sahra Altı Afrika ülkeleri arasında stratejik bir kavşak noktası olan ülkede yer edinmeye çalıştıklarını gösteriyor.

Burhan liderliğindeki Sudan ordusu, Nisan ortasından bu yana Orgeneral Muhamed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğindeki paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri ile savaşıyor.

Çatışma on binlerce insanın ölümüne, milyonlarca Sudanlının yerinden edilmesine ve dünyanın en kötü insani krizlerinden birine neden oldu.

Çatışmaları takip eden bölge yetkilileri ve analistlere göre, Sudan’ın İran’dan aldığı SİHA’lar, Hızlı Destek Kuvvetleri nedeniyle ordunun uğradığı kayıpların ardından, Burhan’ın bir miktar başarı elde etmesine yardımcı oldu.

Son haftalarda hükümet, Hartum ve Omdurman’daki önemli bölgelerin kontrolünü yeniden ele geçirdi.

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, hem Sudan ordusunu, hem de Hızlı Destek Kuvvetleri’ni savaş suçu işlemekle suçladı.

Washington ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Sudan’ın batısındaki Darfur bölgesinde cinayet, tecavüz ve etnik temizlik de dahil olmak üzere insanlığa karşı suçlar işlemekle itham etti.

Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri, Sudan ordusunu, sivillerin yerleşimleri havadan hedef almak ve Sudanlı sivilleri çaresizce ihtiyaç duydukları insani yardımdan mahrum bırakmakla eleştirdi.

BM kuruluşları ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Darfur’da etnik amaçlı saldırılar da dahil olmak üzere zulüm yapmakla suçladı.

Çatışmanın tarafları olan Sudan ordusu ve Hızlı Destek Kuvvetleri, ABD ve BM’nin suçlamalarını reddetti.

ABD Şubat ayında yaptığı açıklamada, İran’ın Sudan ordusuna silah sevkiyatıyla ilgili endişelerini dile getirdi.

ABD’nin Hartum Büyükelçisi John Godfrey, İran’ın Hartum’a yardım ettiğine ilişkin haberlerin ‘son derece rahatsız edici’ olduğunu söyledi.