Uluslararası Af Örgütü, İran'da yaşanan işkencenin kaydını açıkladı

Soruşturmacılar ve cezaevi yetkilileri erkek mahkumlara cinsel şiddet uyguladı

Kasım 2019 ortalarında Tahran’da akaryakıt fiyatlarındaki artışı protesto etmek için düzenlenen gösterilere ait bir görüntü (AFP)
Kasım 2019 ortalarında Tahran’da akaryakıt fiyatlarındaki artışı protesto etmek için düzenlenen gösterilere ait bir görüntü (AFP)
TT

Uluslararası Af Örgütü, İran'da yaşanan işkencenin kaydını açıkladı

Kasım 2019 ortalarında Tahran’da akaryakıt fiyatlarındaki artışı protesto etmek için düzenlenen gösterilere ait bir görüntü (AFP)
Kasım 2019 ortalarında Tahran’da akaryakıt fiyatlarındaki artışı protesto etmek için düzenlenen gösterilere ait bir görüntü (AFP)

Uluslararası Af Örgütü’nün (Amnesty) dün (Çarşamba) yayınladığı yeni bir rapor, İran rejiminin Kasım 2019’daki “akaryakıt zammı protestolarında” tutukladığı bazı mahkumlara türlü işkenceler uygulayarak, “korkunç insan hakları ihlalleri” işlediğini ortaya koydu.
Uluslararası Af Örgütü, “Kasım 2019 protestolarından bu yana İran’daki kitlesel tutuklamalar, kaybolmalar ve işkenceler” hakkındaki “İnsanlığı Ezmek” başlığını taşıyan 60 sayfalık raporda, gösterilerin ardından içeri alınan erkek, kadın ve çocuklardan oluşan 7 bin tutuklu arasından onlarca görgü tanığının ifadesine başvuruldu.   
İran hükümetinin akaryakıt fiyatlarına yüzde 300 oranında zam yapma kararı almasının ardından, İran’da Kasım 2019’da protestolar patlak verdi. Ancak, güvenlik güçleri protestolara hızlı ve acımasızca son vererek, internet bağlantısını da tamamen kesmek suretiyle çok sayıda kişiyi tutukladı.
“Akaryakıta zam protestoları”, Aralık 2017 sonundaki protestoların ardından Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin ikinci döneminde İran’da görülen en büyük ikinci protesto dalgasıydı. Protestolar mevcut rejimin devrilmesi talebine dönüştü ve göstericiler İran rejim lideri “Rehber” Ali Hamaney’in fotoğrafını yaktı.
İnsan Hakları Örgütü, İran’ın güvenlik ve yargı kurumlarının, “keyfi gözaltılar, ortadan kaybetmeler, işkenceler ve diğer kötü muamele türlerini içeren bir dizi korkunç insan hakları ihlali gerçekleştirdiğine” dikkat çekti. Af Örgütü’nün raporunda belirtilen işkence yöntemleri arasında, “dayak, sopa, elektrik şoku, strese maruz bırakma, sahte infaz, su tahtası işkencesi (waterboarding), cinsel şiddet, kimyasal madde içmeye zorlama ve tıbbi müdahaleden yoksun bırakma gibi çeşitli işkence uygulamaları yer aldı.
Örgüt, 7 kişinin yazılı tanıklığına ek olarak, 69 kişiyle sözlü olarak görüşmeler yaptığını belirterek, ulaştığı bilgi ve belgelerin bir kısmının temel olarak, protestolara katılan vatandaşlar, cezaevlerinde tutuklu bulunan protestocuların aile üyeleri, avukatlar, sağlık personeli, gazeteciler, yerel aktivistler tarafından kendilerine gönderilen yazılı ve sesli mesajlarla, video kayıtlarına dayandığına dikkat çekti.
Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) bir bölümünü aktardığı raporda, “yüzlerce kişiye hapis ve dayak cezası verildiği, yine rejimin destekçisi hakimlerin başkanlık ettiği ve genellikle bir saatten daha kısa süren kapalı kapılar ardındaki duruşmaların ardından birkaç kişinin idam cezasına çarptırıldığı ve gözaltına alınanların itirafta bulunması için sistematik işkencelere tabi tutulduğu” belirtildi.
Örgüt raporunda, “kurbanlar arasında, 10 yaşının altında çocuklar ve ateşli silahla yaralanması nedeniyle tıbbi yardım almak için yaralı olarak hastaneye giden ve hastanede tutuklanan protestoculara ek olarak, azınlık hakları aktivistleri, gazeteciler ve protestolarda öldürülenleri anma törenine katılan insan hakları savunucularının da bulunduğuna” dikkat çekti.
Uluslararası Af Örgütü, “protestolarla ilgili haksız cezai işleme tabi tutulan gazeteciler ve insan hakları savunucuları dahil olmak üzere, 500’den fazla protestocu ve aktivistin isimlerini ve kişilikleri hakkındaki ayrıntıları” paylaştı. Örgütün raporunda belgelenen işkence yöntemleri arasında, “tutukluların giysilerini soymak, üzerlerine soğuk su sıkmak, aşı sıcak ortamlara, yoğun ışık ve yüksek ses frekanslarına maruz bırakmak, el ve ayak tırnaklarını çekmek, biber gazı sıkmak, kimyasal madde içmeye zorlamak, elektrik çarpmasına maruz bırakmak, su tahtası (waterboarding) ve sahte infaz” uygulamaları yer aldı.
Raporda, “soruşturmacılar ve cezaevi yetkililerinin, giysilerini soymaya zorlamak dahil olmak üzere erkek tutuklulara cinsel şiddet uyguladıklarına, cinsel içerikli çirkin sözler kullanıldığına, cinsel bölgeye biber gazı sıkıldığı ve testislere elektrik şoku uygulandığı” bilgisine yer verdi.
Elektrik şokuna maruz kalan bir adam raporda yer alan ifadesinde, “işkencelerin en kötüsü elektrik şokuydu. Sanki vücudumu milyonlarca iğne deliyormuş gibiydi” cümlelerine yer verirken, bir başka mahkum, “bir direğe elleri ve ayaklarında sıkı bir şekilde bağlandığını ve sorguya çekenlerin kendisine “tavuk kebabı” diye hitap ettiklerini” belirtti.
Öte yandan, Aralık 2019’da, bir grup bağımsız BM uzmanı, konuyla ilgili yayınlanan bağımsız raporlara atıfta bulunarak, mağdur sayısının 400 aştığını açıklamıştı.
Uluslararası Af Örgütü daha önceki bir raporda, ölen 304 kişinin isminin belgelendiğine işaret etmiş, ancak ABD Dışişleri Bakanlığı ölü sayısını bin 500 olarak tahmin etmişti.



İran Cumhurbaşkanı'nın yokluğunda süreç nasıl işleyecek?

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve yardımcısı Muhammed Muhbir (Tesnim)
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve yardımcısı Muhammed Muhbir (Tesnim)
TT

İran Cumhurbaşkanı'nın yokluğunda süreç nasıl işleyecek?

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve yardımcısı Muhammed Muhbir (Tesnim)
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve yardımcısı Muhammed Muhbir (Tesnim)

İran anayasası, İran cumhurbaşkanının herhangi bir nedenle iki ay süreyle yetkilerini kullanamaması durumunda, İran cumhurbaşkanlığının görevlerini geçici bir komitenin üstlenmesini öngörüyor.

131. maddeye göre başkanın ölümü, yokluğu, iki ayı aşan hastalık veya görev süresinin dolması ve yeni cumhurbaşkanının seçilmemesi halinde, cumhurbaşkanının görevlerini bir komisyon üstlenecek.

İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Rehber'in onayıyla, Meclis Başkanı ve Yargı Başkanının da yer aldığı bir komiteye başkanlık ediyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı, 50 gün içinde başkanlık seçimlerini düzenlemekle yükümlü olacak.

131. maddeye göre Rehber, cumhurbaşkanı yardımcısının yetkilerini gerektiği gibi kullanamaması halinde cumhurbaşkanının tüm yetkilerini doğrudan şahsen üstlenebilir veya yeni bir yetkili atayabilir.

İran Anayasası'nın 113. Maddesine göre İran Cumhurbaşkanı'nın, Rehber'den sonra ülkede en yüksek yetkili olduğunu ve Rehber ile ilgili konular hariç, Anayasa'nın uygulanmasından ve yürütme organını (hükümeti) yönetmekten sorumludur.

Bu, İran'ın başbakanlık görevini devralmak üzere geçici bir komite kurma durumu ile üçüncü kez karşı karşıya kalmasıdır.

İlki, İran devriminin ilkelerine ihanet ettiği gerekçesiyle Rehber Humeyni tarafından görevden alınan eski Cumhurbaşkanı Ebu'l Hasan Beni Sadr’ın görevden alınmasının ardından gerçekleşti. Beni Sadr 1979 devriminden sonra İran'ın ilk seçilmiş cumhurbaşkanıydı. Paris'te sürgünde iken Ekim 2021'de öldüğünde 88 yaşındaydı. Komitenin çalışmaları 22 Haziran 1980'den aynı yılın 2 Ağustos'una kadar yaklaşık iki ay sürdü.

İkincisi, 30 Ağustos 1981 tarihinde İran Başbakanı Muhammed Ali Recai'nin suikasta uğramasının ardından kurulmuştur. Komisyon, Başbakanlık binasının bombalanmasından birkaç saat sonra çalışmalarına başladı ve 9 Ekim 1981 tarihine kadar devam etmiştir.