Abbas, Filistinlileri birleştirmeye çalışıyor

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas. (AFP)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas. (AFP)
TT

Abbas, Filistinlileri birleştirmeye çalışıyor

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas. (AFP)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas. (AFP)

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Filistinli grupların liderlerine Filistin Kurtuluş Örgütü’ne (FKÖ) muhalif Hamas ve İslami Cihad gibi gruplar da dahil olmak üzere bölünmeyi sonlandırmak ve Filistin siyasi sistemini birleştirmek için mekanizmalar ortaya koyması gereken komitelerden yayınlanacak tüm kararlarda önceden uzlaşı sağladığını bildirdi.
Abbas, Ramallah ve Beyrut’taki Filistinli grupların liderlerine kapalı devre yayın aracılığıyla yaptığı açıklamada, kapsamlı bir ulusal diyalog başlatılması gerektiğini söyledi. Abbas, Fetih ve Hamas hareketlerine de ‘halkın hedeflerine ve arzularına ulaşmak için tek bir halk ve tek bir siyasi sistem oldukları’ ilkesi uyarınca bölünmeyi sona erdirecek mekanizmaları onaylamaya yönelik bir diyalog başlatma çağrısında bulundu.
Mahmud Abbas, 1948 topraklarındaki Arap Vatandaşları İzleme Yüksek Komitesi Başkanı Muhammed Bereke’nin de katılımında FKÖ Yürütme Kurulu üyeleri, Fetih Hareketi Merkezi Komites üyeleri, bağımsız isimler, Müslüman, Hristiyan ve Samiriyeli din adamları da dahil Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye, İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri Ziyad en-Nehale ve Filistinli grupların liderlerine seslendi. Abbas seslenişinde şunları söyledi:
“Ulusal davamızı tasfiye etmeye yönelik tüm tehlikelerle ve komplolarla yüzleşmek, ayrıca bölünmeyi sona erdirmenin, uzlaşı sağlamanın ve yasalar uyarınca genel seçimler (yasama ve başkanlık) yoluyla ulusal bir ortaklık kurmanın yolunu açan birleşik bir ulusal ve siyasi konumla hareket etmemiz için bugün tek bir kalpte toplanıyoruz. Bugün herkes bizim Filistin, Kudüs, Mescid-i Aksa ve Kıyamet Kilisesi’nin bizi birleştirdiği tek bir halk olduğumuzu, tek bir dava olduğumuzu bildiği için bir araya geldik. Toplantımız, ulusal davamızın çeşitli komplolar ve tehlikelerle karşı karşıya olduğu çok tehlikeli bir aşamada gerçekleşiyor.”
Filistin Devlet Başkanı, üzerinde mutabık kalınacak mekanizmaları onaylamak, bölünmeyi sona erdirmek, uzlaşı ve ulusal ortaklık sağlamak için gerekli düzenlemeleri yaptıklarını vurguladı.
Bu, 13 yıl önce Filistinlilerin bölünmesinden bu yana Abbas’ın başkanlık ettiği ve Heniyye, Nehale ve muhalif grupların katıldığı ilk toplantı oldu.
Abbas, ABD’yi müzakereler için tek arabulucu olarak kabul etmeyi reddettiğini söylerken barışçıl bir halk direnişi faaliyetlerine öncülük edecek ulusal bir liderliğin oluşturulması çağrısında bulundu.
Mahmud Abbas sözlerini şöyle sürdürdü:
“Uluslararası meşruiyet kararları ve (Kral Abdullah tarafından gerçekleştirilen ve Araplar ile Müslümanların uzlaşı sağladığı) 2002’deki Beyrut Zirvesi’nde açıklanan Arap Barış Girişimi temelinde ciddi müzakereler başlatılacak. Birleşmiş Milletler (BM) çatısı altında uluslararası bir barış konferansı yapmaya hazırız.”
Abbas, Filistin Devleti’nin başkanlık edeceği Arap Birliği toplantısı sırasında Arap Birliği ülkelerine Arap Barış Girişimi’ne olan bağlılıklarını teyit etme çağrısı yaptı.
Abbas, liderlerin konuşması sonrasında tarafların uzlaşı sağladığı bildirinin özetini oluşturdu.
Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye, hareketinin birliğe hazır olduğunu kaydetti. Heniyye, ilki Filistin evini düzenlemek, Filistin ulusal birliğini tesis etmek, tüm popüler, siyasi ve hukuki biçimlerinde direnişi yeniden tesis etmek, başta askeri direniş olmak üzere tüm halk, siyasi ve diğer şekillerle direniş davasını desteklemek için bu aşamadaki ulusal stratejinin 3 kanalda ilerlediğini söyledi. Heniyye, FKÖ’nün yeniden inşası da dahil tüm bu adımların atılması için komitelerin oluşturulması çağrısında bulundu.
İslami Cihad Hareketi’nin Genel Sekreteri Ziyad en-Nehale de Oslo Anlaşması’nın feshedilmesi, İsrail’in tanınmasından vazgeçilmesi ve direnişin başlatılması çağrısında bulunan on maddelik girişimini yeniden ortaya koydu.
Toplantının kapanış bildirisinde, tek bir demokratik siyasi sistem, tek bir otorite ve tek bir yasa üzerinde anlaşmaya varma, özgür ve adil seçimler yoluyla barışçıl otorite ilkesini pekiştirme ihtiyacı da dahil grupların öne sürdüğü birçok noktaya dikkat çekildi.
Bildiride, (Filistin ulusal birliği şemsiyesi altında herkesin katılımını sağlamak için, genel sekreterin de katılımıyla beş haftayı geçmeyen bir süre zarfında önerilerini Filistin Merkez Konseyi’nin yaklaşan oturumuna sunmak üzere) “Hepimizin güvenini kazanan, bölünmeyi sona erdirmek, uzlaşmayı ve ortaklığı sağlamak için stratejik bir vizyon sunan, dengeli ulusal figürlerden oluşan bir komite oluşturmaya karar verdik” ifadelerine yer verildi.
Hamas hareketi de nihai bildirinin doğru okunması gerektiğine dikkat çekti. Aynı şekilde İslami Cihad da bildirideki pratik adımlar hususunda hem fikir olduğunu duyurdu. Böylece Filistinli gruplar söz konusu başlıklarda ilk kez bir anlaşmaya varmış oldu.



Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

TT

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Amerikan yönetimi Sudan’daki çatışmanın taraflarına ülkedeki savaşı durdurmaya yönelik bir yol haritasını kabul ettirmeye çalışırken, ABD ve Sudanlı kaynaklar, Port Sudan yönetiminin Rusya’dan silah desteği almak için Moskova ile temas kurduğunu bildirdi. Kaynaklara göre Port Sudan, gelişmiş silahlar karşılığında Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma imkânı ve maden ile altın yatırımları teklif etti. Bu durum, Sudan’daki savaşın, küresel ölçekte kritik öneme sahip deniz geçişlerinden birinde, ABD baskıları ile Rusya’nın cazip teklifleri arasında daha geniş bir güç mücadelesine dönüşmesi riskini artırıyor.

Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak, ABD’nin Sudan’da ateşkes için hazırladığı yeni öneriye ilişkin daha fazla ayrıntı ortaya çıktı. Teklifin, İslamcı akım ve Müslüman Kardeşler’i dışarıda bırakan, askeri, insani ve siyasi alanları kapsayan üç paralel yol haritası içerdiği belirtildi.

Rusya için deniz üssü ve altın

ABD’nin yoğun diplomatik girişimleri sürerken, Wall Street Journal dün yayımladığı haberinde, geçici başkent olarak Port Sudan’ı kullanan hükümetin Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma ve maden ile altın alanlarında yatırım yapma teklifinde bulunduğunu aktardı. Habere göre bu teklif, Sudan ordusunun Rusya’dan gelişmiş silahlarla yeniden donatılması karşılığında yapıldı.

fvbg
Kızıldeniz'deki Port Sudan limanı (Getty Images)

Gazetenin adını vermediği Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Sudan’ın Rusya’ya ilettiği teklif, 25 yıllık bir anlaşmayı kapsıyor. Buna göre Rusya, Port Sudan Limanı’nda veya Kızıldeniz kıyısındaki başka bir deniz tesisinde, aralarında nükleer güçle çalışan savaş gemilerinin de bulunduğu dört deniz unsurunu ve en fazla 300 askeri konuşlandırabilecek.

Amerikan gazetesi, böyle bir üssün Rusya’ya Süveyş Kanalı üzerinden geçen ve küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’sini oluşturan deniz hattını izleme imkânı vereceğine dikkat çekti.

ABD uyarısı

Gazete ayrıca, üst düzey bir ABD yetkilisinin, Port Sudan ya da Libya’da kurulacak bir Rus askeri üssünün Moskova’nın güç kullanma kapasitesini artırabileceği ve daha az kısıtlamayla hareket etmesine yol açabileceği uyarısında bulunduğunu aktardı. Emekli Tümgeneral Mark Hicks’in değerlendirmesine göre ise böyle bir deniz üssü, Rusya’nın uluslararası konumunu güçlendirecek ve bölgedeki nüfuz alanını genişletecek.

fv
Sudan Ordusu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Bu gelişme, Port Sudan’daki askeri yönetimin yeni silah kaynakları arayışını sürdürdüğü bir dönemde ortaya çıktı. Gazetenin adını açıklamadığı bir Sudanlı yetkili, ülkenin gelişmiş silah sistemlerine ve hava savunma kapasitesine ihtiyaç duyduğunu, ancak bu tür bir anlaşmanın ABD ve Avrupa Birliği (AB) ile sorun yaratabileceğini belirtti.

Gazetenin değerlendirmesine göre Washington, savaşı durduracak ve sivil yönetime geçiş sürecini başlatacak bir yol haritasına odaklanırken, Port Sudan yönetimi ise Rusya ile yakınlaşmanın getireceği askeri ve ekonomik kazanımları önceliklendiriyor.

Ateşkes ve uluslararası mekanizma

Bu çerçevede, ABD’nin Sudan’da ateşkese yönelik yeni önerisine ilişkin ayrıntılar da ortaya çıkmaya devam ediyor. Al Arabiya’ya konuşan kaynaklar, teklifin askeri, insani ve siyasi başlıklardan oluşan üç paralel süreci kapsadığını ve İslamcı akım ile Müslüman Kardeşler’in bu süreç dışında tutulduğunu aktardı.

Mısır kaynaklarına dayandırılan habere göre, askeri başlık, ülke genelinde kapsamlı bir ateşkesi öngörüyor. Buna göre ateşkesten sonra geniş ölçekli bir insani operasyon başlatılacak, yardım kuruluşlarının erişimi sağlanacak ve temel hizmetler yeniden tesis edilecek. Ayrıca ateşkesi denetlemek üzere, sahada gözetim mekanizmalarına sahip bir uluslararası komite kurulması planlanıyor. Bu komite, insani koridorların güvenliğini sağlamak, sivilleri korumak ve olası ihlalleri takip etmekle görevlendirilecek.

cdfrgt
ABD Başkanı Donald Trump’ın Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos (AFP)

İnsani sürecin başarısı, ateşkesin kalıcılığına ve yardımın ülke geneline etkin biçimde ulaşmasına bağlanıyor. Buna göre sağlam bir ateşkes, insani operasyonların başlaması için temel koşul olacak; bu da yardım ekiplerinin erişimini kolaylaştırarak yerinden edilmiş kişiler ile mültecilerin güvenli dönüşü için gerekli ortamın hazırlanmasına katkı sağlayacak.

Siyasi sürece ilişkin öneri ise eski rejim mensupları ve İslamcılar hariç, sivil güçlerin öncülüğünde bir geçiş süreci öngörüyor. Bu süreç, ordunun ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) ateşkese onay vermesiyle eş zamanlı olarak başlayacak ve savaşın sonlandırılmasına giden yolun ilk adımını oluşturacak.

Askeri alanda kapsamlı reform

Yol haritası ayrıca kapsamlı bir askeri reform sürecini de içeriyor. Buna göre Sudan İslami Hareketi ve Müslüman Kardeşler çizgisine yakın isimlerin ordu ve güvenlik kurumlarından çıkarılması, silahlı grupların entegrasyonu ve iki tarafla birlikte savaşan milis yapılanmalarının tasfiyesi planlanıyor. Amaç, sivil otoriteye tabi, birleşik ve profesyonel bir ordu ile yeniden yapılandırılmış güvenlik kurumları oluşturmak. Bu süreçte karar merciinin ordu veya HDK olmayacağı özellikle vurgulanıyor.

Öte yandan, eylül ayında ABD’li arabulucu Massad Boulos tarafından sunulan planın, Sudan hükümeti ile HDK temsilcilerine ateşkes ve kapsamlı bir insani süreç önerdiği biliniyor. Ancak Boulos 25 Kasım’da her iki tarafın da plana henüz onay vermediğini açıklamıştı.

Boulos o dönemde yaptığı açıklamada, tarafların ateşkesi ‘ön koşul olmadan’ kabul etmesinin önemine dikkat çekmiş; bunun can kayıplarını azaltmak, siyasi sürecin yeniden başlamasını sağlamak ve ülkenin sivil yönetime geçişi için gerekli koşulları oluşturmak açısından kritik olduğunu ifade etmişti.


Netanyahu, ABD elçisiyle Lübnan'daki durumu görüştü

Beyrut'un güney banliyölerinde son İsrail saldırısının gerçekleştiği yer (Şarku'l Avsat)
Beyrut'un güney banliyölerinde son İsrail saldırısının gerçekleştiği yer (Şarku'l Avsat)
TT

Netanyahu, ABD elçisiyle Lübnan'daki durumu görüştü

Beyrut'un güney banliyölerinde son İsrail saldırısının gerçekleştiği yer (Şarku'l Avsat)
Beyrut'un güney banliyölerinde son İsrail saldırısının gerçekleştiği yer (Şarku'l Avsat)

Papa 14. Leo'nun uçağı Beyrut'tan ayrılır ayrılmaz İsrail'e ait insansız hava araçlarının (İHA) yeniden şehrin semalarında uçmaya başlaması, ziyarete eşlik eden sakinliğin hesaplanmış, geçici ve ziyaretle ilgili kaygılarla dayatılan bir durum olduğunu gösteriyor.

İsrail Yayın Kurumu, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yisrael Katz'ın, Lübnan'a yönelik İsrail tehditleri arasında, ABD elçisi Morgan Ortagus'la, Lübnan'ın başkenti Lübnan'a yapacağı ziyaret öncesinde bir araya geldiğini bildirdi.

Ayrıca İsrail ordusu sözcüsü Avichay Adraee, "X" hesabından paylaştığı videoda, "Hizbullah"ın 121. Birimi'nin, 2020'deki Beyrut limanı patlamasıyla ilgili ipuçlarını ortaya çıkarmak üzere oldukları için Joseph Skaff, Munir Ebu Racili, Joe Bejjani ve Lokman Slim olmak üzere dört önemli Lübnanlı ismin öldürülmesinin arkasında olduğunu söyledi.

Papa Leo, liman patlamasının yaşandığı yeri ziyaret ederek, patlamada hayatını kaybedenlerin ruhları için sessizce dua etti ve kendisini gözyaşlarıyla karşılayan, ellerinde sevdiklerinin fotoğrafları olan çok sayıda vatandaşla tokalaştı.


İsrail: Hizbullah, Beyrut limanındaki patlamayla bağlantılı olarak 4 Lübnanlıyı öldürdü

Beyrut limanındaki tahrip olmuş tahıl silosu sütunlarından bazıları, büyük patlamadan üç yıl sonra görülebiliyor (DPA)
Beyrut limanındaki tahrip olmuş tahıl silosu sütunlarından bazıları, büyük patlamadan üç yıl sonra görülebiliyor (DPA)
TT

İsrail: Hizbullah, Beyrut limanındaki patlamayla bağlantılı olarak 4 Lübnanlıyı öldürdü

Beyrut limanındaki tahrip olmuş tahıl silosu sütunlarından bazıları, büyük patlamadan üç yıl sonra görülebiliyor (DPA)
Beyrut limanındaki tahrip olmuş tahıl silosu sütunlarından bazıları, büyük patlamadan üç yıl sonra görülebiliyor (DPA)

İsrail, Lübnanlı Hizbullah örgütünü, 2020 yılında Beyrut limanında meydana gelen ölümcül patlamada örgütün rolünü ifşa edebilecekleri gerekçesiyle çok sayıda Lübnan vatandaşını öldürmekle suçladı.

İsrail ordusunun dün yaptığı açıklamaya göre dört kurban, patlamanın Hizbullah'ın yüksek patlayıcı amonyum nitrat depolamasından kaynaklandığını ortaya koymuş olabilir.

İsrail ordusu, ölen kişilerin Hizbullah ile patlama arasında bir bağlantı olduğunu ileri süren gümrük memurları ve gazeteciler olduğunu iddia etti.

Bilgiler bağımsız kaynaklarca doğrulanamadı. Hizbullah daha önce patlamanın sorumluluğunu reddetmişti.

Ağustos 2020'de Beyrut limanında meydana gelen patlamada 200'den fazla kişi hayatını kaybetmiş, 6 bin kişi yaralanmış ve mahalleler yerle bir olmuştu.

Patlamaya, güvenlik önlemleri alınmadan yıllarca depolanmış yüzlerce ton yüksek patlayıcı amonyum nitrat neden oldu. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre bu, dünyanın en büyük nükleer olmayan patlamalarından biriydi.

Patlamadan bugüne kadar kimse sorumlu tutulmadı.

Soruşturma, öncelikle siyasi nüfuz, yargısal engeller ve yaygın yolsuzluk nedeniyle tıkandı.

Yetkililer soruşturmadan kaçıyor ve hâkimler engelleniyor.

Hükümet, yılın başında soruşturmayı yeniden başlatacağını duyurdu. Bu girişim, siyasi açıdan güçlü Hizbullah'ın İsrail'le savaş nedeniyle zayıflaması ve soruşturmaların yıllardır ilerlemesinin engellenmesiyle de desteklendi.