Alevi temsilcileri: Şiileştirme çabaları arttı, gençleri türbe ziyareti diye İran'a götürüp etkilemeye çalışıyorlar... Tehlike gerçekten büyük

AFP
AFP
TT

Alevi temsilcileri: Şiileştirme çabaları arttı, gençleri türbe ziyareti diye İran'a götürüp etkilemeye çalışıyorlar... Tehlike gerçekten büyük

AFP
AFP

Alevi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Celal Fırat, dün Twitter hesabından yaptığı paylaşımda federasyon olarak gerçekleştirdikleri toplantıda "Toplumumuza karşı yürütülen asimilasyon projeleri (Şia) ve benzeri konularla ilgili geniş yelpazade can yoldaşlarımızla mücadele edip, canlarımızı bilgilendireceğiz" açıklamasında bulundu.
Kimi Alevilerin yıllardan beri Türkiye'de inançlarının asimile edilerek Sünnileştirilmeye çalışıldıkları yönünde iddiaları var.

Asimilasyon iddialarında "Şia" vurgusu
Ancak dünkü toplantının ardından Fırat'ın mesajının içerisinde asimilasyon çabalarıyla ilgili açıkça "Şii" vurgusu yapması dikkat çekti.
Paylaşımın ardından Fırat'ı arayarak neden böyle bir açıklama yapma gereği duyduğunu sorduk.

"Ocakzade Alevi gençleri, İran'a götürüp etkilemeye çalışıyorlar"
Bir ara Alevi toplumunu asimile etmeye yönelik FETÖ kaynaklı çabaların olduğunu, hatta bu amaçla FETÖ tarafından Alevi görünümlü bazı derneklerin kurulduğunu ancak bunların sonradan kapatıldığını söyleyen Fırat, iddialarını şöyle sürdürdü:
"Şimdi de Alevileri Şiileştirme çabaları arttı. Alevi özellikle de ocakzade (Dedelerin mensubu olduğu, Ehlibeyt soyundan geldiğine inanılan aileler) olan gençleri,  türbeleri ziyaret edeceğiz diye İran'a götürüp etkilemeye çalışan gruplar türedi.  Bir bakmışsın çocuk gelmiş iki karış sakalla hem saz da çalıyor, hem bir taraftan Alevilikte olmamasına rağmen namaz da kılıyor. ‘Aleviyiz' diyorlar ama diğer taraftan Alevilik inancını yermeye başlayıp, ‘Alevilik'te namaz ve örtünme de vardır' gibi söylemlere giriyorlar. Bunlar üzerinden cemevlerinde nüfuz kurmaya çalışıyorlar. Dillerinden Hz. Ali'yi de düşürmedikleri için bazı insanlarımız bunlara kanıyor."

"Alevileri, Şiileştirmek için yoğun çabaları var"
"İran kaynaklı grupların Alevileri Şiileştirmek için yoğun çabaları var. Devlet de bunlara göz yumuyor" diyerek iddialarını sürdüren Fırat, bu tür faaliyetlerin özellikle Beylikdüzü, Esenyurt ve Avcılar'da yoğunlaştığını öne sürdü.

"Ya siz Sünnileştirin ya biz Şiileştirelim politikası hayata geçti"
Fırat, İranlı dini liderlerden Şeriat Medari'nin 1976 ve 1978 yılları arasında görev yapan dönemin Diyanet İşleri Başkanı Süleyman Ateş'e bir resmi görüşme sırasında söylediği öne sürülen "Alevilerle ya siz ilgilenin Sünnileştirin, ya da bize bırakın Şiileştirelim" şeklindeki sözlere atıfta bulunarak şöyle konuştu:
"O günlerde dillendirilen bu politika bugün hayata geçirilmeye çalışılıyor. Kendini Aleviyiz diye tanıtan ama aslında Şii olan birçok dergah kuruldu. 10'dan fazla böyle dergah var. Birbirinden bağımsız görünüyorlar ama aslında bağlantılılar."

"Ehlibeyt sevgisini kullanıp Alevi gençlerine yanaşıyorlar"
Fırat, yine bazı üniversitelerde de Alevi gençlerini Şiileştirmeye yönelik çabalar içinde olan grupların olduğunu öne sürerek, iddialarını şöyle sürdürdü:
"Ehlibeyt sevgisini kullanarak Alevi gençlerine yanaşıp, yurt, burs bulma adı altında kendi inançlarını empoze etmeye çalışıyorlar. Sürekli kitaplar basıp ayda bir cemevlerine dağıtıyorlar. İnsanlarımız Hz. Ali'yi Ehlibeyt'i dilinden düşürmeyen bu insanları kendinden sandı. Bir kısmı da gerçekten Alevi kökenli sonradan Şiileşmiş. Sorsan bir numaralı Aleviyim diyor ama yaptıkları söylemleri Alevilikle özdeşleşmiyor."

"Alevileri, Şiileştirmeye çalışanları deşifre edeceğiz"
Fırat, yaptıkları toplantının ardından Alevileri Şiileştirmeye çalışan kişi ve grupları deşifre etme ve Alevi toplumunu bu konuda bilinçlendirme kararı aldıklarını da kaydederek, "Bu asimilasyon çabalarının temeli 20 yıl önce atılsa da son dört beş yıldır hız kazandı. Bu konuda daha fazla sessiz kalmayacağız" diye konuştu.

"Tanıyana kadar Alevi ağzıyla konuşuyorlar"
Esenyurt'ta bulunan Erenler Cemevi Dedesi Ali Ekber Çari de Alevilere yönelik Şii kaynaklı asimilasyon çabası olduğunu iddia edenlerden.
Çari, bizzat tanık olduğunu söylediği bu çabalarla ilgili şu iddialarda bulundu:
"Bu çabalar son yıllarda arttı. Tanıyana kadar Alevi ağzıyla konuşuyorlar. Belagatleri iyi. Aleviliğe hakimler. Cemevlerine geliyorlar ancak ardından ‘Alevilikte de namaz var, Aleviler de camiye gider' gibi Alevilikte olmayan söylemlere başlıyorlar."

"İran'a gittikten sonra inançlarımızı eleştiren gençlerimizi gördüm"
Bu grupların Alevi gençlerini Ehlibeyt sevgisi olanlar için önemli görülen İmam Ali Rıza Türbesi gibi mekanları gezdirme adına İran'a davet ettiklerini kaydeden Çari, şu iddiada bulundu:
"Birinci gün türbeye götürüyorlar. İkinci gün bakmışsın mollalarla tanışmaya götürmüşler. Bu gezilere gidip, oralarda bir süre sonra  kalıp  döndüğünde bizim atadan dededen kalan inançlarımızı yadırgayan, eleştiren, ‘Biz yanlış biliyormuşuz' diyen gençlerimize bizzat denk geldim."

"Tehlike gerçekten büyük"
Çari, Alevileri Şiileştirmeyi amaçlayan dergahların ve kişilerin adlarını da sıraladı.
Bu kişilerin adını açık kullandığı için kendisine dava açmakla veya sözle de tehdit ettiklerini öne süren Çari, "Tehlike gerçekten büyük. Bunların zararları had safhaya geldi. Büyükşehirlerde üniversite gençlerimiz arasında da örgütlenmeye çalışıyorlar" diyerek iddialarını sürdürdü.

"Herkes kendi inancı çevresinde kaldığı sürece saygı duyarız"
Şii, Sünni, Hıristiyan hangi inançtan olursa olsun herkese saygıları olduğunu kaydeden Çari, şöyle konuştu:
"Biz kimseden rahatsız olmayız. Herkes kendi inancı çevresinde kaldığı sürece saygı duyarız. Şii ise kendi inancıyla hareket etsin. Ancak ben de Aleviyim diyerek Aleviliğin yüzyıllara dayanan kültürünün, inancının hor görülüp, kendilerine ait ritüellerin Alevi inancının bir parçasıymış gibi gösterilmeye çalışılmasına da karşıyız."

"Alevi nüfusun yoğun olduğu yerlere dergahlarını açıyorlar"
Çari, Alevileri Şiileştirmeye çalışan dergahların Alevi nüfusun özellikle de cemevlerinin olduğu yerlerde açılarak buralarda yoğunlaştığını belirterek, bazılarının toplum tarafından kabul görmek için Alevi dedeleri gibi saz çaldığını da iddia etti.

"Bunları finanse eden birileri var"
Erenler Eğitim ve Kültür Vakfı'nın Başkanı Yavuz Selçuk da  özellikle bazı dergahlar üzerinden Alevileri Şiileştirmek için çalışmalar yapıldığını öne sürerek, "Bunları finanse eden birileri var. Biz çalışmalarımızı yürütecek paraları canlarımızın bağışlarıyla zor toplarken bunların para sorunları yok" dedi.

"Cem ibadeti sırasında sancak açmak istediler"
Independent Türkçe'nin haberine göre, Selçuk, bu kişilerin birkaç kez cenaze törenlerine gelerek Alevi geleneklerine göre kaldırılan cenaze erkanına müdahale etmeye çalıştıklarını öne sürdü.
Selçuk, bir keresinde de ceme katılan bu kişilerin cem sırasında Alevi geleneğinde hiç olmadığı halde Şii geleneğine uygun olarak sancak açmaya çalıştığını öne sürerek, iddiasını şöyle sürdürdü:

"Ehlibeyt adını kullanarak Alevilere yönelik asimilasyon çabaları var"
"Müdahale ve kendine benzetme çabası var. Farklı şekilde denemeler yapılıyor. Alevilikte şunlar bunlar var diyerek Şiilikte olan ritüelleri Aleviliğe yamamaya çalışıyorlar. Ehlibeyt adını kullanarak Alevilere yönelik asimilasyon çabaları var. Maalesef bu Şiilik adına yapılıyor."

"Suriye iç savaşından sonra bu çabalar arttı"
Alevilik üzerine araştırmalar yapan sosyolog yazar Müfid Yüksel, Alevileri Şiileştirmeye yönelik misyonerlik çalışmaları olduğunu öne sürerek, şu iddialarda bulundu:
"Bu Suriye iç savaşından sonra arttı. Suriye'deki savaş sırasında Şiiler ile Aleviler arasındaki siyasi yakınlaşma oldu. Bu siyasi yakınlaşmayı kullanıp bu tür çabalarını iyice artırdılar. Ben geçmişte de Alevilerin asimile edilmesine yönelik çabalara karşı çıktım.  Devlet ise son süreçlerde Rusya ve İran'la olan ilişkilerden dolayı şimdilik bu çabaları sadece izliyor."



Avrupalıların yarısı Trump’ı düşman olarak görüyor

İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen "Krallara Hayır" mitinginde Trump karşıtı pankartlar taşınmıştı (Reuters)
İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen "Krallara Hayır" mitinginde Trump karşıtı pankartlar taşınmıştı (Reuters)
TT

Avrupalıların yarısı Trump’ı düşman olarak görüyor

İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen "Krallara Hayır" mitinginde Trump karşıtı pankartlar taşınmıştı (Reuters)
İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen "Krallara Hayır" mitinginde Trump karşıtı pankartlar taşınmıştı (Reuters)

Avrupa Birliği'nde (AB) yapılan ankete göre vatandaşların yarısı, ABD Başkanı Donald Trump'ı Avrupa'nın düşmanı olarak görüyor. 

Fransız politika dergisi Le Grand Continent'te yayımlanan ankete Belçika, Fransa, İspanya, İtalya, Hollanda, Almanya, Portekiz, Hırvatistan ve Polonya'dan yaklaşık 10 bin kişi katıldı. 

Katılımcıların yüzde 48'i Trump'ı kesin düşman gördüğünü belirtti. Bu oran Belçika'da yüzde 62, Fransa'da yüzde 57, Hırvatistan'da yüzde 37, Polonya'daysa yüzde 19 oldu.

Öte yandan Avrupalılar, ABD'yle ilişkileri stratejik açıdan önemli görüyor. AB'nin ABD yönetimine karşı hangi tutumu benimsemesi gerektiği sorulduğunda "uzlaşma" seçeneği yüzde 48'le en popüler tercih oldu. 

AB vatandaşlarının yüzde 51'i gelecek yıllarda Rusya'yla doğrudan savaş riskinin olduğunu düşünüyor. Bunun çok ciddi bir risk olduğunu savunanların oranıysa yüzde 18. 

Ülkelerin Rusya'ya coğrafi yakınlık derecesine göre görüşler büyük farklılık gösterdi. Polonyalı katılımcıların yüzde 77'si savaş riskinin yüksek olduğunu düşünürken, bu oran Fransa'da yüzde 54, Almanya'da yüzde 51, Portekiz'de yüzde 39 ve İtalya'da yüzde 34 oldu. 

Çoğu kişi AB'nin muhtemel savaşa karşı yeterince hazır olmadığını da düşünüyor. Katılımcıların yüzde 69'u ülkelerinin Rusya'ya karşı savunma kapasitesinin "zayıf kaldığını" ya da "hiç olmadığını" söyledi.

Rusya'dan gelebilecek tehditler arasında teknoloji ve dijital güvenliği etkileyecek saldırılar yüzde 28'le en üst sırada yer aldı. Askeri güvenlikse bunun ardından yüzde 25 oranındaydı.

Katılımcıların yüzde 69'u muhtemel savaş durumunda AB'nin birliğini pekiştirerek koruyucu bir rol oynaması gerektiğini söyledi.

9 ülkedeki katılımcıların büyük çoğunluğu AB üyeliğini destekledi, vatandaşların yüzde 74'ü ülkelerinin blokta kalmasını istediğini belirtti. 

Bu oran yüzde 90'la Portekiz ve yüzde 89'la İspanya'da en yüksek seviyedeyken, yüzde 68'le Polonya'da ve yüzde 61'le Fransa'da en düşük orandaydı.

Anketi düzenleyen Cluster 17 şirketinin kurucusu Jean-Yves Dormagen, AB'de "Trumpçılığın düşmanca bir güç olarak görüldüğünü" belirterek şöyle devam ediyor: 

Avrupa sadece artan risklerle karşı karşıya değil, aynı zamanda kendi tarihsel, jeopolitik ve siyasi yapısında da dönüşüm geçiriyor. Ankette çıkan genel tablo, endişeli, kendi kırılganlıklarının çok iyi farkında olan ve olumlu bir geleceği düşünebilmek için mücadele eden bir Avrupa'yı gösteriyor.

Independent Türkçe, Guardian, La Voce di New York


Maduro’nun iktidarı bırakmak için yaptığı teklif ortaya çıktı

Trump'ın Maduro'ya "ültimatom" verdiği de öne sürülmüştü (Reuters)
Trump'ın Maduro'ya "ültimatom" verdiği de öne sürülmüştü (Reuters)
TT

Maduro’nun iktidarı bırakmak için yaptığı teklif ortaya çıktı

Trump'ın Maduro'ya "ültimatom" verdiği de öne sürülmüştü (Reuters)
Trump'ın Maduro'ya "ültimatom" verdiği de öne sürülmüştü (Reuters)

Trump'ın Maduro'ya "ültimatom" verdiği de öne sürülmüştü (Reuters)

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'yla ABD Başkanı Donald Trump'ın telefon görüşmesinin detayları ortaya çıktı. 

Kimliğinin açıklanmaması şartıyla Telegraph'a konuşan kaynaklar, Maduro'nun iktidarı bırakmak için belirli şartlar sunduğunu ancak Trump'ın bunları kabul etmediğini savunuyor.

Buna göre Maduro, 200 milyon dolarlık servetini korumayı, kendisine yakın yaklaşık 100 kişi hakkında hiçbir işlem yapılmamasını ve dost bir ülkeye sığınmasının sağlanmasını istemiş.

Kaynaklar, Washington'ın özellikle üst düzey yetkililer hakkında herhangi bir işlem yapılmaması talebine yanaşmadığını belirtiyor. 

15 dakikalık telefon konuşmasında iki liderin, Venezuela'da olası bir geçiş hükümetinin nasıl kurulacağına veya Maduro'nun nereye gönderileceğine dair de anlaşmaya varamadığı ifade ediliyor. 

Trump'ın, Maduro'nun gidebileceği ülkeler arasında Rusya ve Çin'i gösterdiği öne sürülüyor. Ayrıca Katar'ın da bir seçenek olarak değerlendirildiği iddia ediliyor. 

Washington Post'un 27 Kasım'daki haberinde, Venezuela liderinin Türkiye'ye kaçabileceği de ileri sürülmüştü. 

Telegraph'ın haberinde, Maduro'nun kendisine yakın isimlerin geçiş hükümetinde rol oynamasını istediği ancak Beyaz Saray'ın bunu kabul etmediği yazılıyor.

Kaynaklardan biri, Venezuela liderinin "iki arada bir derede" kaldığını söylüyor. İktidardaki müttefikleri hakkında işlem yapılmasını kabul etmesi halinde Maduro'nun Venezuela'daki üst düzey isimler tarafından "hedef alınabileceği" belirtiliyor. 

ABD Dışişleri Bakanlığı, uyuşturucu kaçakçılığından sorumlu tuttuğu Güneşler Karteli'ni (Cartel de los Soles) terör örgütü ilan etmiş, liderinin Maduro olduğunu öne sürmüştü.

Haberde, Maduro'nun af istediği üst düzey askeri ve siyasi isimlerin, ABD tarafından hedef alınan bu örgüte üye olduğu savunuluyor. 

Diğer yandan Karakas yönetimi, böyle bir örgütün varlığını defalarca reddetmişti. Venezuela Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, ABD'nin Güneşler Karteli'yle ilgili açıklamasının "asılsız ve gerçek dışı" olduğu savunulmuştu. 

Beyaz Saray'ın örgütün en üst isimlerinden biri olduğunu öne sürdüğü Venezuela İçişleri, Adalet ve Barış Bakanı Diosdado Cabello da karteli "uydurma" diye nitelemişti.

Maduro, Trump'la telefon görüşmesi hakkunda dün yaptığı açıklamada, "Görüşmenin saygı çerçevesinde tamamlandığını ifade etmek isterim" demişti. Trump ise Maduro'yla konuşmasına ilişkin "Görüşmenin iyi ya da kötü geçtiğine dair bir şey söyleyemem" ifadelerini kullanmıştı. 

ABD'nin Karayipler'deki askeri yığınağı

Trump yönetimi uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu başlattığını bu ay duyurmuştu. Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etmişti.

Bölgede eylülden bu yana en az 21 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 83 kişiyi öldürdü. 

Independent Türkçe, Telegraph, BBC


Putin, 4 yıl sonra Hindistan’da: Modi’yle toplantıda neler konuşulacak?

Putin, en son Modi'yle Yeni Delhi'de 2021'de bir araya gelmişti (AP)
Putin, en son Modi'yle Yeni Delhi'de 2021'de bir araya gelmişti (AP)
TT

Putin, 4 yıl sonra Hindistan’da: Modi’yle toplantıda neler konuşulacak?

Putin, en son Modi'yle Yeni Delhi'de 2021'de bir araya gelmişti (AP)
Putin, en son Modi'yle Yeni Delhi'de 2021'de bir araya gelmişti (AP)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le Hindistan Başbakanı Narendra Modi'nin görüşmesi özellikle ABD tarafından yakından takip ediliyor.

Rus lider bugün Yeni Delhi'ye vardı, Modi'yle birebir görüşmeninse yarın düzenlenmesi planlanıyor. 

New York Times'ın (NYT) haberinde, ABD Başkanı Donald Trump'ın Rus petrolünü almaması için Modi'ye baskı yaptığı hatırlatılıyor. 

Yeni Delhi yönetimi, Washington'ın taleplerine bir süre direnmiş ancak ABD'nin geçen ay Rus petrol devlerine uyguladığı yaptırımların ardından satın alımları büyük ölçüde durdurmak zorunda kalmıştı. 

BBC'nin analizinde, 2022'de patlak veren Ukrayna savaşından beri ilk kez Hindistan'ı ziyaret edecek Putin'in petrol satın alımlarının tekrar artırılması için Modi'ye baskı yapabileceğine dikkat çekiliyor. 

İkili zirvede, Hindistan ve Rusya'nın Sovyet döneminden beri süren ilişkilerine bağlı oldukları mesajı verilecek. 

NYT'nin haberinde, aynı zamanda görüşmenin Putin için "küresel öneme sahip bir ortağı olduğunu dünyaya gösterme fırsatı" sunacağı ifade ediliyor.

Toplantıda Modi yönetiminin Rus menşeli gübre ürünlerine yatırımını artırması ve Hindistan'da Rusya işbirliğiyle inşa edilecek nükleer santrallerle ilgili konuların ele alınacağı aktarılıyor. 

Ayrıca iş sektöründe ortaklığın da artırılması öngörülüyor. Ukrayna savaşı nedeniyle eleman kıtlığı yaşayan Rus şirketlerin Hindistanlı işçileri kadrolarına katmak istediği belirtiliyor. 

Bu, Putin'in 2021'den beri Hindistan'a yaptığı ilk ziyaret olacak. Diğer yandan iki lider eylülde Çin'de düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü toplantısında bir araya gelmiş, geçen yıl da Moskova'da görüşmüştü. 

"Denge politikası sınanıyor"

Diğer yandan görüşmenin, Modi'nin hem Rusya hem de Batı'yla ilişkilerini dengede tutmakta zorlandığı bir dönemde yapıldığına işaret ediliyor. Yeni Delhi merkezli düşünce kuruluşu Global Trade Research Initiative'in (GTRI) görüşme hakkındaki analizinde şu ifadelere yer veriliyor: 

Hindistan için zor olan mesele stratejik dengeyi korumaktır. Washington'dan gelen baskı ve Moskova'ya bağımlılığı yönetirken özerkliği de koruyabilmektir.

CNN'in analizinde de Hindistan'ın denge politikasının son dönemde sınandığı belirtiliyor. Yeni Delhi yönetiminin, Soğuk Savaş'ta kurulan dostluk, askeri işbirliği ve ucuz petrol fırsatı nedeniyle Kremlin'e bağımlı olduğu, diğer yandan da teknoloji, ticaret ve yatırım konusunda Amerika'yla işbirliğinden vazgeçmek istemediği yazılıyor. 

"Yeni S-400 anlaşması gelebilir"

İki ülke arasında savunma sektöründe de kuvvetli bağlar var. Hindistan yönetimi, Çin ve Pakistan'la sınırlarını korumak için askeri ekipmana on milyarlarca dolar harcıyor. 

Hindistan ordusunun elindeki hava savunma sistemleri, savaş uçakları, tüfekler ve füzelerin çoğu da ülkenin en büyük silah tedarikçisi Rusya tarafından üretiliyor.  

Hindistan medyasında yer alan haberlere göre, Modi yönetimi Rus menşeli S-400 hava savunma sistemi için yeni bir anlaşma yapabilir.

S-400 ve Rusya-Hindistan ortak üretimi uzun menzilli BrahMos füzeleri, Hindistan'la Pakistan arasında mayısta patlak veren 4 günlük çatışmalarda önemli rol oynamıştı.

Independent Türkçe, CNN, BBC, New York Times