ABD'nin batı kıyılarındaki yangınlarda 16 kişi yaşamını yitirdi

Washington eyaletinde meydana gelen yangın 200 bin hektarın üzerinde alanı küle çevirdi. (AFP)
Washington eyaletinde meydana gelen yangın 200 bin hektarın üzerinde alanı küle çevirdi. (AFP)
TT

ABD'nin batı kıyılarındaki yangınlarda 16 kişi yaşamını yitirdi

Washington eyaletinde meydana gelen yangın 200 bin hektarın üzerinde alanı küle çevirdi. (AFP)
Washington eyaletinde meydana gelen yangın 200 bin hektarın üzerinde alanı küle çevirdi. (AFP)

Amerika Birleşik Devletleri’nin batı kıyılarında, rüzgarın da etkisiyle geniş bir alana yayılan orman yangınları nedeniyle dün Oregon eyaletinde yaklaşık 500 bin kişi evlerinden tahliye edildi. Son birkaç gün içinde yangın sebebiyle yüzlerce ev yanıp küle dönerken son belirlemelere göre en az 16 kişi ise yaşamını yitirdi. Diğer yandan yetkililer, önümüzdeki günlerde ölü sayısının artabileceği konusunda uyarıda bulundular. Oregon Eyaleti Kriz Yönetim Ofisi’nden yapılan açıklamada, yalnızca Oregon için verilen emirle tahliye edilenlerin sayısının, eyaletteki toplam nüfusun neredeyse sekizde birini oluşturduğu ifade edilirken Portland banliyölerinin de eyaletteki büyük yangıların tehdidi altında olduğu vurgulandı.
Yangınlar, daha önce benzeri görülmemiş çapta, yaklaşık 356 bin hektarlık alanda yayıldı. Washington ve Kaliforniya’da da binlerce kişi kuzeye veya güneye göç etmek zorunda kaldı. Kaliforniya’nın kuzeybatısında Fire Complex adı verilen bir yangın meydana geldi. Resmi olarak 17 Ağustos’tan bu yana devam eden ve Mendocino Ulusal Ormanı’nı etkileyen 37 farklı yangın grubu, 190 bin hektardan daha büyük bir alana yayılarak eyalet tarihinde meydana gelen en büyük yangın olarak kayıtlara geçti. Kuraklık ve şiddetli rüzgarların da etkisiyle hızlı bir şekilde genişleyen yangın, kuzeyde Kanada sınırındaki Washington eyaletinden güneyde Meksika sınırındaki San Diego’ya kadar uzanıyor.
Oregon Valisi Kate Brown, eyalette en az 5 kasabanın “ciddi şekilde hasar gördüğünü”, ortalama bir yıl içinde yanan bitki örtüsünün iki katından daha fazlasının sadece üç gün içinde yok olduğunu söyledi. AFP'nin aktardığına göre Oregon Valisi düzenlediği basın toplantısında ölü sayısına dair güncel verileri paylaşmadı. “Eyaletimizde daha önce bu büyüklükte, kontrol altına alınamayan yangınları hiç görmedik” ifadelerine yer verdi. Yangın tehlikesiyle karşı karşıya olan Portland’ın güney şehirlerinden Molalla’da önceki gün polis evleri dolaşarak talimatlara göre tüm şehir sakinlerinden evleri boşaltmalarını istedi. Eşyalarını apar topar bir kamyonete dolduran Denise Pentz adlı bölge sakini AFP’ye yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Bu çok zor. İnsanın evinden ayrılması büyük bir iş. Her şeyi geride bırakması ise çok daha büyük bir zorluk. Çocuklarım burada büyüdü. Burası benim evim. Ancak daha da önemli olan şey çocuklarım, kocam, köpeğim, kedim ve tüm komşularımın güvende olması.”
Aynı bölge, Kasım 2018’de 86 kişinin yaşamıı yitirdiği büyük yangınlara tanık olmuştu. Kaliforniya’nın güneyindeki Fresno şehri yakınlarındaki bölgelerde yaşayanlar birkaç dakika içinde evlerini terk etmek zorunda kaldılar. 29 yaşındaki Tina Rose da büyük yangın sebebiyle dağın kırmıza döndüğünü gördükten sonra evinden ayrılanlardandı. Rose, AFP'ye yaptığı açıklamada  şunlları söyledi:
“Evden ayrılmadan önce, acil durum ihtiyaçlarımızı paketlediğimiz sırada propan tanklarının patlama seslerini duyduk. İkinci patlamayı duyduğumuzda birbirimize yangın hızlanırsa gitmemiz gerektiğini çünkü olayların nereye varacağını bilemediğimizi söyledik. Bu, hayatımızda bir daha asla yaşamak istemediğimiz bir şey.”
Yangına müdahale etmek için yaklaşık bin itfaiyeci görevlendirildi. İtfaiyeciler yaklaşık 360 binanın yıkıldığını ve eyaletteki farklı noktalarda 20’den fazla yangın meydana geldiğini belirttiler. Bu yılki yangın, Kaliforniya eyaletinde 12 bin 500 kilometre kareden daha büyük bir alanı küle çevirdi. 1987’de meydana gelen yangınlardan sonra en büyük yangın felaketi olarak kayıtlara geçti. Geçen perşembe günü yaptığı açıklamayla iklim değişikliğinin korkunç sonuçlarını kınayan Washington  Valisi Jay Inslee, eyalette 200 bin hektardan daha büyük bir alanın yanıp küle döndüğü bilgisini paylaştı.



Demokrasilerin çevreciliği: Kirliliği otokrasilere ihale etmek

Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)
Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)
TT

Demokrasilerin çevreciliği: Kirliliği otokrasilere ihale etmek

Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)
Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)

Demokratik ülkeler genellikle iklim liderleri olarak görülüyor ancak yeni araştırmalar çevre dostu sicillerinin kirliliği tamamen azaltmak yerine yurtdışına kaydırmaktan kaynaklanabileceğini öne sürüyor.

Çarşamba günü PLOS Climate adlı akademik dergide yayımlanan araştırmaya göre, demokrasiler tüketimlerinin çevreye verdiği zararı otokratik devletlere kıyasla daha fazla başka ülkelere aktarma eğiliminde.

"Çevre kirliliğinin ihale edilmesi", küresel çevre yükü devam ederken kendi sınırları içindeki sera gazı emisyonlarını azaltmalarına olanak tanıyor.

Yazarlar, "Demokrasilerde yerel (bölgesel) emisyon seviyeleriyle 'kirlilik dışa aktarımının' ne kadar ilişkili olduğuna dair ilk sistematik çalışmalardan birini sunuyoruz" dedi.

Ana sonuç, kirliliğin ihale edilmesinin demokrasilerde 'evde' daha düşük sera gazı emisyonlarıyla önemli ölçüde ve temelde bağlantılı olduğu.

Çalışma, çevreye etkilerin küresel ticaret yoluyla nasıl yeniden dağıtıldığını araştırmak için sera gazı verileri, ticaret kayıtları ve demokrasi puanlarını kullanarak 1990'dan 2015'e kadar 161 ülkeyi analiz etti. Bulgular, demokratik ülkelerin sadece diğerlerinden daha fazla kirliliği dışarıya ihale etmekle kalmadığını, aynı zamanda bunun yurt içinde daha düşük kişi başına düşen emisyonlarla güçlü bir şekilde bağlantılı olduğunu gösteriyor.

sdfrg
Sierra Leone (AP)

Sera gazı emisyonları, daha az demokratik olan muadillerine kıyasla daha fazla kirliliği dışarıya aktaran demokrasilerde kişi başına ortalama 1 metrik ton daha düşüktü.

Kirliliğin yurtdışına aktarılması, ülkelerin kirletici malları kendileri üretmeyi bırakıp bunun yerine ithal ederek çevreye zararı üretici ülkelere kaydırması anlamına geliyor. Bu durum küresel ticarette, özellikle de daha zengin demokrasilerle daha zayıf çevre düzenlemelerine sahip düşük gelirli ülkeler arasında yaygın.

Araştırmacılar, Japonya ve Almanya gibi ülkelerin yurt içinde emisyonlarını azaltırken, yurtdışında, özellikle Çin gibi ülkelerden yaptıkları ithalat yoluyla, etkin bir şekilde sorumlu oldukları emisyonları nasıl artırdıklarını belgeleyen daha önceki BM raporlarına atıfta bulundu.

Önceki çalışmalar, demokrasilerin daha fazla kamusal hesap verebilirlik ve daha güçlü düzenlemeler nedeniyle çevresel ölçütlerde daha iyi performans gösterdiğini öne sürüyordu. Yeni analiz, bu ölçütlerin gerçekten neyi yakaladığı hakkında soruları gündeme getiriyor. Daha temiz iç hava ve azaltılmış yerel emisyonlar daha iyi kamu talebini ve politikasını yansıtıyor olabilir ancak aynı zamanda kirliliğin ticaret yoluyla küresel olarak yeniden dağılımını da yansıtıyor olabilir.

Yazarlar yaptığı basın açıklamasında "Bu durum, çevreyi koruma açısından demokrasilerin otokrasilere karşı ahlaki üstünlük iddialarını sorgulatıyor" dedi.

Bulgular, özellikle daha varlıklı demokrasiler Küresel Plastik Anlaşması ve COP29 gibi uluslararası iklim anlaşmalarını müzakere ederken, çevresel adalet ve sorumlulukla ilgili artan tartışmaların ortasında geldi. Bu forumlarda genellikle ulusal hedefler vurgulanırken, tüketimin küresel etkileri göz ardı ediliyor.

Bu makale, zengin ulusların yaşam tarzlarının gerçek çevresel maliyetini olduğundan düşük gösterebilen bölgesel temelli iklim hesabına meydan okuyan ve giderek artan bir araştırma grubuna katkıda bulunuyor.

Yazarlar, özellikle yüksek gelirli demokrasilerin çevre politikalarını sadece kendi sınırları içindeki emisyonları değil, aynı zamanda yurtdışındaki tüketimlerinin tüm etkilerini de hesaba katacak şekilde yeniden yönlendirmeleri gerektiğini savunuyor.

Independent Türkçe