Pompeo: ABD, İran'ın Rusya ve Çin silahlarından edinmesini engelleyecek

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo dün Washington'da açıklamalarda bulundu (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo dün Washington'da açıklamalarda bulundu (AFP)
TT

Pompeo: ABD, İran'ın Rusya ve Çin silahlarından edinmesini engelleyecek

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo dün Washington'da açıklamalarda bulundu (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo dün Washington'da açıklamalarda bulundu (AFP)

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo dün, İran'a yönelik uluslararası silah ambargosunun 18 Ekim'de sona erecek olması nedeniyle ülkesinin, İran'ın Rusya ve Çin silahlarından edinmesini engelleyeceğini söyledi. Öte yandan ABD'nin önümüzdeki Pazar gününden itibaren, Tahran'a yönelik Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarını eski haline getirme mekanizması ‘snapback’i aktifleştirmesi bekleniyor.
France Inter radyosuna konuşan Pompeo, “Söz konusu ambargonun uzatılması için şu ana kadar hiçbir şey yapılmadı. Bu nedenle bunun sorumluğunun ABD üstlendi” dedi. Ne gibi adımlar atacaklarına ilişkin olarak ise Pompeo, “Şunları yapacağız: İran'ın Çin’den tanklar ve Rusya’dan hava savunma sistemlerini edinmesini ve ardından bu silahları (Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel) Macron'un Lübnan'daki çabalarını baltalayan Hizbullah’a satmasını engelleyeceğiz” şeklinde konuştu.
ABD Dışişleri Bakanı şöyle devam etti:
“İran'ın daha fazla para, nüfuz ve silah edinmesine izin veremezsiniz. (İran) aynı zamanda Hizbullah'ı Lübnan'da yol açtığı felaketlerden çekip çıkarmaya çalışıyor.”
Washington 21 Ağustos’ta, İran’a yönelik BM’nin uluslararası yaptırımlarını yeniden uygulanması için snapback mekanizmasını aktifleştirdi. Bunlar arasında silah ambargosunun uzatılması da vardı. Mekanizmanın aktifleştirildiği ay için son tarih olan 20 Eylül'den itibaren bu yaptırımların yeniden uygulanacağı varsayılıyor.
Ancak ABD, Avrupalı ​​müttefiklerinin (Fransa, Almanya ve İngiltere) yanı sıra diğer iki büyük güç olan Çin ve Rusya tarafından kategorik olarak reddedilmekle karşı karşıya. Bu ülkeler, İran’ın ekonomisini zorlayan yaptırımların kademeli olarak kaldırılması karşılığında nükleer silah edinmesini engellemesi beklenen, 2015'te imzalanan ve Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olarak adlandırılan nükleer anlaşmada yer alıyorlar. Fakat İran ile yapılan nükleer anlaşmaya katılan ülkeler başta üzere BM Güvenlik Konseyi (BMGK) üyelerinin ezici çoğunluğu (15'ten 13'ü), geçtiğimiz Ağustos ayında ABD’nin snapback mekanizmasını aktifleştirebilecek konumda olmadığında hemfikir olarak Washington’ın BMGK’ya sunduğu taslağı veto ettiler.
Çünkü Washington 2018 yılında nükleer anlaşmadan çekildiğini duyurmuştu. Bu yüzden söz konusu ülkelere göre BM’de uluslararası yaptırımların yeniden uygulanmasını sağlayacak mekanizmayı aktifleştirmek için yasal bir hakkı bulunmuyor.
Fransız Basın Ajansı’na (AFP) konuşan ve kimliğinin açıklanmasını istemeyen Avrupalı ​​bir diplomatik kaynak, snapback mekanizmasının, siyasi olarak meşruiyete ve yasal geçerliliğe sahip olmadığını söyledi. Kaynak, “Son tarih olan 20 Eylül yaklaşırken, yaptırımların yeniden uygulanmadığı açıklanmalı” ifadelerini kullandı.
Dün Washington merkezli Atlantic Council tarafından düzenlenen bir panelde konuşan Pompeo, eski ABD yönetimlerinin yaptıklarının İran'ın ABD'yi tehdit etmesine neden olduğunu söyledi. Pompeo, “Trump yönetimi, Amerikan halkını korumak için çeşitli politikalar benimsedi” dedi.
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Washington merkezli Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü Araştırma Direktörü Patrick Clawson, “Trump yönetimi, tüm yerel kanalların önünü kesmeye ve herhangi bir yeni yönetimin İran’a yönelik izlenen eski politikalara dönmemesi için alınabilecek tüm önlemleri almaya çalışıyor” yorumunda bulundu. Şarku’l Avsat’a konuşan Clawson, “Snapback mekanizmasının etkinleştirilmesi sonrası tekrar etkisiz hale getirilebileceğine inansam da, Biden’ın, İran’ın varlıkları ve İranlı isimler hakkında terörü destekledikleri gerekçesiyle alınan birçok kararı, bu varlıklar ve isimlerin terörle bağlantısı olmadığına dair kanıtlar sunmadıkça tersine çevirmesi mümkün değil” ifadelerini kullandı. Başkan Trump'ın ekibinin, yeniden seçilmesi durumunda Başkan’ın gelecekte izleyeceği politikalara dair çok net sinyaller verdiğini belirten Clawson, Trump’ın İran üzerindeki ‘azami baskı’ politikasını daha da artırmayı planladığını söyledi.
Clawson açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Ülkeler, Washington ile yaptırımları yeniden uygulama talebi konusunda işbirliği yapmayacaklar. Çünkü nükleer anlaşmayı canlı tutmak istiyorlar. Bununla birlikte İran'a yeniden yaptırımlar uygulanmasının, Tahran'ı halihazırda ihlal ediyor olduğu taahhütlerini daha fazla ihlal etmeye itmesinden korkuyorlar. Ancak bu ülkeler, İran'la yeniden ticaret yapan ya da yapacak olanlar değiller. Bunu yapacak olanlar şirketlerdir. Çin hükümetine ait şirketler bile, Washington'ın kendi yaptırımlarını uygulamaya karar vermesi durumunda uygulanabileceği ticari yaptırımların tehlikelerinin farkında. Bu durum sadece silah konusunda değil pratikte satın alımların tamamen yasaklanmasına yol açabilir. Ne var ki ABD'nin sınıflandırdığı her şey İran'a yasaklanmıştır. Bu yüzden çoğu ülke, ABD seçimlerini kimin kazanacağını görmek için en az iki ay beklemeyi tercih ediyor. Eğer Biden kazanırsa, sorunun erteleneceği düşünülüyor. Çünkü Biden, snapback mekanizmanın yeniden etkinleştirilmesini talep etmeyebilir.”



ABD'den tepki çeken plan: 80 bin göçmeni "Amazon gibi" depolayacaklar

ABD Kongresi temmuzda çıkardığı yasayla en az 100 bin kişinin gözaltı merkezlerinde tutulabilmesi için 45 milyar dolarlık ekstra bütçe sağlamıştı (AP)
ABD Kongresi temmuzda çıkardığı yasayla en az 100 bin kişinin gözaltı merkezlerinde tutulabilmesi için 45 milyar dolarlık ekstra bütçe sağlamıştı (AP)
TT

ABD'den tepki çeken plan: 80 bin göçmeni "Amazon gibi" depolayacaklar

ABD Kongresi temmuzda çıkardığı yasayla en az 100 bin kişinin gözaltı merkezlerinde tutulabilmesi için 45 milyar dolarlık ekstra bütçe sağlamıştı (AP)
ABD Kongresi temmuzda çıkardığı yasayla en az 100 bin kişinin gözaltı merkezlerinde tutulabilmesi için 45 milyar dolarlık ekstra bütçe sağlamıştı (AP)

Donald Trump yönetimi, ABD'ye yasadışı yollarla giren göçmenlerin gözaltında tutulması için bir adım daha atıyor.

İç Güvenlik Bakanlığı, büyük sanayi depolarını gözaltı merkezlerine çevirmek için harekete geçti. 

Washington Post'un özel haberine göre yüklenici şirketlere çağrı yapılarak bu işi üstlenmeleri istenecek.

Bu planla toplamda 80 bini aşkın göçmenin elden geçirilecek depolarda tutulması planlanıyor.

Mevcut sistemde hangi tesiste boş yer varsa göçmenler oraya gönderiliyor. 

Yeni planla birlikte 5-10 bin kişi taşıyabilecek 7 dev tesis ya da 1500 kişi kapasiteli 16 merkezden birine hızlıca sevk edilecekler.

Planın savunucuları, yeni planın göçmenlerin daha rahat ve "verimli" bir şekilde sınır dışı edilebilmesini sağlayacağını savunuyor.

Diğer yandan bu plan eleştiri de topluyor. Depoların insanların yaşaması için planlanmadığını vurgulayan insan hakları savunucuları yapılacak tüm değişikliklere rağmen havalandırma, ısıtma, su tesisatı ve hijyende büyük sıkıntılar yaşanabileceğini işaret ediyor. 

National Immigration Project'ten Tania Wolf, göçmenlere insan gibi davranılmayacağını öne sürerek "Daha iyi bir ifade bulamadım ama insanlara sığır muamelesi yapıyorsunuz" dedi. 

ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) Direktör Vekili Todd Lyons'un nisanda düzenlenen bir sınır güvenliği konferansında Amazon depoları örneğini verdiği hatırlatıldı:

Bunu bir iş gibi görmeyi daha iyi becermeliyiz. Prime gibi ama insanlarla yapılanı.

Amerikan gazetesi taslağın nihai halini henüz almadığını ve detayların değişebileceğini bildirdi. 

Washington Post, ay başında ICE'nin 68 bini aşkın göçmeni tesislerinde tuttuğunu ve bunlardan yüzde 48'inin herhangi bir hüküm giymediğini veya suçlamayla karşı karşıya olmadığını belirtti. 

Donald Trump'ın "sınır çarı" diye tanımladığı Tom Homan'ın 2025'te 580 bine yakın kişiyi sınır dışı ettiklerini duyurduğu da anımsatıldı. 

Independent Türkçe, Washington Post, Daily Beast


Myanmar'daki iç savaşta salgın riski: Bulaşıcı hastalıklar sınır tanımaz

Myanmar'da nisanda yaşanan depremlerde, cuntanın sağlık malzemelerinin dağıtımını engellediği öne sürülmüştü (Reuters)
Myanmar'da nisanda yaşanan depremlerde, cuntanın sağlık malzemelerinin dağıtımını engellediği öne sürülmüştü (Reuters)
TT

Myanmar'daki iç savaşta salgın riski: Bulaşıcı hastalıklar sınır tanımaz

Myanmar'da nisanda yaşanan depremlerde, cuntanın sağlık malzemelerinin dağıtımını engellediği öne sürülmüştü (Reuters)
Myanmar'da nisanda yaşanan depremlerde, cuntanın sağlık malzemelerinin dağıtımını engellediği öne sürülmüştü (Reuters)

Myanmar'daki iç savaş, sıtma ve kolera gibi hastalıkların bölgeye yayılmasına neden olabilir.

New York Times'ın haberine göre, yatırımlarda silahlara öncelik veren cunta yönetimleri tarafından Myanmar sağlık sistemi yıllardır ihmal ediliyor.

Sivil hükümet döneminde hastalık kontrolünde bazı ilerlemeler kaydedilmiş olsa da 2021'de ordunun yeniden iktidarı ele geçirmesiyle bunlar tersine döndü.

UNICEF'e göre Myanmar, hiç aşılanmamış çocukların sayısının en fazla olduğu ülkeler arasında. İç savaşla boğuşan ülkedeki doktorlara göre, boğmaca ve difteri gibi önlenebilir hastalıklar artıyor.

Cunta sağlık sistemini korumadığı gibi hastane ve tıbbi tesislere de saldırıyor.

Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre Myanmar ordusu, bu yıl sağlık tesislerine en az 67 saldırı düzenledi.

Myanmar'ın Bangladeş sınırına yakın bir bölgede isyancıların elindeki 300 yataklı hastanenin bu ay bombalanması sonucu en az 34 kişi hayatını kaybetmişti.

Köylüler ve ayrılıkçı örgütler, hava saldırılarından korunmak için sıtma gibi hastalıkları taşıyan sivrisineklerin istila ettiği ormanlarda saklanıyor. Bazı doktorlar 20 defa sıtma geçiren hastaları tedavi ettiklerini söylüyor.

Ayrıca Myanmar'da 2021'deki darbenin ardından Tayland'da da sıtma vakalarının arttığı belirtiliyor.

Çatışmalar nedeniyle, Myanmar-Tayland sınırındaki Mae Sot kasabasında yer alan Mae Sot Genel Hastanesi'ne giden hasta sayısı yaklaşık yüzde 50 arttı.

Ancak hastane müdür yardımcısı Dr. Rojanasak Thongkhamcharoen, gelen Myanmarlı hastaları tedavi etmekten başka seçenekleri olmadığını belirtiyor:

Myanmar'daki sağlık durumunu önemsemezsek, çocuk felci gibi uzun süredir görülmeyen hastalıkların yeniden ortaya çıkmasıyla karşılaşabiliriz. Bulaşıcı hastalıklar sınır tanımaz.

Tayland-Myanmar sınırında çalışan epidemiyolog Dr. Voravit Suwanvanichkij de şu uyarıları paylaşıyor:

Bu kriz insanları geceleri uykusuz bırakmalı. Myanmar'ın çoğu epidemiyolojik bir kör noktaya dönüştü.

Ülkede nisanda yaşanan  7,7 ve 6,4 büyüklüğündeki iki depremde 3 binden fazla kişi hayatını kaybetmiş, halihazırda zaten yetersiz olan sağlık sistemi de iflasın eşiğine gelmişti.

Independent Türkçe, New York Times, Think Global Health


Güney Asya devi, Silikon Vadisi’nin hedefinde: 70 milyar dolarlık yatırım yapılacak

Microsoft CEO'su Satya Nadella, Başbakan Narendra Modi'yle ocak ayında Yeni Delhi'de görüşmüştü (Narendramodi.in)
Microsoft CEO'su Satya Nadella, Başbakan Narendra Modi'yle ocak ayında Yeni Delhi'de görüşmüştü (Narendramodi.in)
TT

Güney Asya devi, Silikon Vadisi’nin hedefinde: 70 milyar dolarlık yatırım yapılacak

Microsoft CEO'su Satya Nadella, Başbakan Narendra Modi'yle ocak ayında Yeni Delhi'de görüşmüştü (Narendramodi.in)
Microsoft CEO'su Satya Nadella, Başbakan Narendra Modi'yle ocak ayında Yeni Delhi'de görüşmüştü (Narendramodi.in)

Amazon, Microsoft ve Google gibi teknoloji devleri Hindistan'a büyük yatırım taahhütleri verdi.

Washington Post'un haberine göre Silikon Vadisi şirketleri, ekimden bu yana Hindistan'da toplam 67,5 milyar dolarlık yatırım yapma sözü verdi. Taahhütlerin yüzde 80'i bu ay açıklandı.

Yatırımların büyük kısmı, yapay zeka destekli sohbet botlarının işlemesini sağlayan devasa veri merkezlerinin inşası için kullanılacak.

Hindistan'daki yazılımcılar için eğitim programları ve küçük işletmeler arasında yapay zeka kullanımının yaygınlaştırılması amacıyla yatırımlar da yapılacak.

ChatGPT'nin yaratıcısı OpenAI ve rakibi Claude'un üreticisi Anthropic, bu yıl Hindistan'da ofisler açtı.

Microsoft CEO'su Satya Nadella ve Intel CEO'su Lip-Bu Tan gibi isimler de bu ay Hindistan Başbakanı Narendra Modi'yle bir araya gelip, yapay zeka ve yarı iletken çip üretimiyle ilgili konuları ele aldı.

Güney Asya ülkesi, şubatta uluslararası bir yapay zeka zirvesine ev sahipliği yapmaya da hazırlanıyor. Hindistan hükümetine göre bu, Küresel Güney'de düzenlenen ilk uluslararası zirve olacak.

Analizde, 1 milyardan fazla internet kullanıcısına sahip Hindistan'ın teknoloji devleri için "kazanılması gereken bir pazara" dönüştüğü ifade ediliyor.

Amerikan finansal hizmet şirketi Wedbush Securities'den Dan Ives, "Silikon Vadisi'nde herkes Hindistan'da büyük bir rekabetin başladığını biliyor" diyor.

Microsoft, Hindistan'da 17,5 milyar dolarlık yatırım yapacağını 9 Aralık'ta duyurmuştu. Firmanın Asya'daki en büyük yatırımı kapsamında, Hindistan'ın Haydarabad şehrinde devasa bir veri merkezi kurulması planlanıyor.

Google da büyük bir veri merkezi için 15 milyar dolarlık yatırım yapacağını ekimde açıklamıştı.

Öte yandan çevreciler, ciddi miktarda enerji ve su gerektiren veri merkezlerinin, halihazırda kaynak sıkıntısı çeken Hindistan için uzun vadede kıtlık gibi sorunlar yaratabileceğine işaret ediyor.

Ekonomistler de yapay zekanın yaygın olarak benimsenmesinin ülkedeki işgücü piyasasını altüst edebileceği uyarısında bulunuyor.

Independent Türkçe, Washington Post, New York Times