27 yılda onlarca kuş ve memelinin nesli tükenmekten kurtarıldı

Dünya üzerinde yaklaşık 400 kadar İber vaşağı kaldığı belirtiliyor (AP)
Dünya üzerinde yaklaşık 400 kadar İber vaşağı kaldığı belirtiliyor (AP)
TT

27 yılda onlarca kuş ve memelinin nesli tükenmekten kurtarıldı

Dünya üzerinde yaklaşık 400 kadar İber vaşağı kaldığı belirtiliyor (AP)
Dünya üzerinde yaklaşık 400 kadar İber vaşağı kaldığı belirtiliyor (AP)

Araştırmacılar nesli tükenme noktasına yaklaşan hayvanları korumak için 1993'ten beri yapılan çabaların etkisini mercek altına aldı.
Veriler, çeşitli koruma programları sayesinde 28 ile 48 arasında memeli ve kuş türünün neslinin tükenmekten kurtulduğunu gösterdi.
Guardian'ın haberine göre, Newcastle Üniversitesi ve BirdLife International'dan bilim insanlarının çalışması, 1993'ten beri uygulanan doğal hayata salma programları, yasal korumalar ve hayvanat bahçesi merkezli koruma programları olmasaydı aralarında İber vaşağı, Kaliforniya kondoru ve cüce yaban domuzu gibi türlerin de yer aldığı çok sayıda hayvanan neslinin tükenmiş olacağını ortaya koydu.
Conservation Letters adlı hakemli bilimsel dergide yayımlanan çalışma, Birleşmiş Milletler'in Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi yürürlüğe girdiği 1993 tarihinden beri dünya genelindeki koruma programlarının yokluğunda kuşlar ve memeliler için nesil tükenme oranının 3 ile 4 kat daha fazla olacağını da belirtti.
1993'ten beri 15 kuş ve memeli türünün neslinin tükendiği sanılsa da araştırmacılar 28 ile 48 arasında memeli ve kuş türünün neslinin tükenmekten kurtulduğunu söyledi. Bunların 21 ila 32'sinin kuşlardan kalan 7 ila 16'sının da memeli olduğu belirtildi. 
Bu türler arasında 1975'te sayıları13'e düşen Porto Riko papağanı,1960'da vahşi hayatta soyu tükense de doğaya salma çalışmaları sonucu soyları yok olmaktan kurtulan Moğol yaban atı (Przewalski yaban atı) da bulunuyor.
BirdLife International'dan projenin başlatıcısı Dr. Stuart Butchart araştırmalarının sonucunun, gelecekte daha fazla hayvan neslinin tükenmesini önleme konusundaki kararlılığın "ualaşılabilir ve sağlıklı bir gezegen için elzem" olduğunu gösterdiğini ayrıca diğer türler için yapılan koruma çalışamalarına da umut verdiğini vurguladı.



Her şeyin nasıl başladığını ortaya çıkarabilecek bir sinyal belirlendi

(Hans Lucas/AFP)
(Hans Lucas/AFP)
TT

Her şeyin nasıl başladığını ortaya çıkarabilecek bir sinyal belirlendi

(Hans Lucas/AFP)
(Hans Lucas/AFP)

Andrew Griffin 

Evrenin erken dönemlerinden gelen bir radyo sinyali, çevremizdeki her şeyin nasıl başladığını anlamamızı sağlayabilir.

21 santimetre sinyali diye bilinen bu sinyal, ilk yıldızların ve galaksilerin nasıl yanmaya başladığını ve evreni karanlıktan ışığa nasıl çıkardığını nihayet anlamamızı mümkün kılabilir.

Cambridge Üniversitesi'nden makalenin ortak yazarı Anastasia Fialkov yaptığı açıklamada, "Bu, karanlık evrendeki ilk ışığın nasıl ortaya çıktığını öğrenmek için eşsiz bir fırsat" diyor. 

Soğuk, karanlık bir evrenden yıldızlarla dolu bir evrene geçiş hikayesini yeni yeni anlamaya başlıyoruz.

Sinyal, 13 milyar yıldan fazla bir süre önceden, Büyük Patlama'nın sadece 100 milyon yıl sonrasından bize ulaşıyor. Zayıf parıltı, yıldızların oluştuğu uzay bölgeleri arasındaki boşluğu dolduran hidrojen atomları tarafından yaratılıyor.

Bilim insanları artık bu sinyalin doğasını kullanarak erken evreni daha iyi anlayabileceklerine inanıyor. Bunu, evrenin başlangıcıyla ilgili verileri ortaya çıkarmak için radyo sinyallerini yakalamaya çalışacak REACH (Radio Experiment for the Analysis of Cosmic Hydrogen / Kozmik Hidrojen Analizi için Radyo Deneyi) adlı radyo anteniyle yapacaklar.

Araştırmacılar bu projenin nasıl işleyeceğini daha iyi anlamak için REACH ve Kilometre Kare Dizisi adlı başka bir projenin, ilk yıldızların kütleleri ve diğer ayrıntıları hakkında nasıl bilgi sağlayabileceğini öngören bir model oluşturdu.

Profesör Fialkov, "İlk yıldızların kütlelerinin 21 santimetre sinyaline bağımlılığını ve ilk yıldızlar öldüğünde üretilen, X ışını ikililerinden gelen ultraviyole yıldız ışığı ve X ışını emisyonlarının etkisi de dahil olmak üzere tutarlı bir şekilde modelleyen ilk grubuz" diyor.

Bu bilgiler, Büyük Patlama'nın ürettiği hidrojen-helyum bileşimi gibi, evrenin ilkel koşullarını birleştiren simülasyonlardan elde edildi.

REACH teleskobunun baş araştırmacısı ve çalışmanın ortak yazarı Eloy de Lera Acedo, "Bildirdiğimiz tahminler, evrendeki ilk yıldızların doğasını anlamamız açısından muazzam önem taşıyor" ifadelerini kullanıyor.

Radyo teleskoplarımızın, ilk yıldızların kütlesi ve ilk ışıkların bugünkü yıldızlardan ne kadar farklı olabileceği hakkında ayrıntılı bilgiler verebileceğine dair kanıt sunuyoruz.

REACH gibi radyo teleskopları, evrenin bebeklik döneminin gizemlerini çözme yolunda umut vaat ediyor ve bu tahminler, Güney Afrika'daki Karoo'dan yaptığımız radyo gözlemlerine rehberlik etmesi açısından hayati önemde.

Çalışma, hakemli dergi Nature Astronomy'de yayımlanan "Determination of the mass distribution of the first stars from the 21-cm signal" (21 santimetre sinyalinden ilk yıldızların kütle dağılımının belirlenmesi) başlıklı yeni bir makalede anlatılıyor.

 Independent Türkçe, independent.co.uk/space