Kovid-19 uzun süreli bir hastalığa mı dönüşecek?

Kovid-19 uzun süreli bir hastalığa mı dönüşecek?
TT

Kovid-19 uzun süreli bir hastalığa mı dönüşecek?

Kovid-19 uzun süreli bir hastalığa mı dönüşecek?

Bilim adamları ve uzmanlar, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Çin'in Vuhan kentinde, Aralık 2019'da ortaya çıkmasından bu yana 10 aydan fazla bir süre geçmesi ve henüz bir tedavi veya aşı geliştirilememesi nedeniyle uzun süreli bir hastalığa dönüşüp dönüşmeyeceğini sorgulamaya başladı.

Uzun süreli salgın
Bunu anlamak için uzun süreli salgının bilimsel bir tanımını geliştirmek ve ardından onu yönetme ve tedavi etme yollarını tanımlamak gerekiyor. İngiliz tıp dergisi British Medical Journal (BMJ) 7 Eylül 2020’de, yeni salgınla başa çıkmak için önerilen stratejilerle birlikte "uzun süreli kovid" tanımı, teşhisi ve yönetimi konusunda sanal bir seminere katılan uzman bir ekibin kararlaştırdıklarının özetini yayımladı. Buna göre insanların yaklaşık yüzde 10'u Kovid-19 ile enfekte olduktan sonra uzun süreli bir hastalıktan şikayet ediyor. Bunların birçoğu kapsamlı desteğin ve dinlenmenin yanı sıra semptomatik tedavi ve hareketlilikte kademeli bir artışla kendiliğinden (yavaş da olsa) iyileşiyor.

Tanım
Söz konusu çalışmaya katılan uzmanlardan olan Southampton Üniversitesi'nden Halk Sağlığı Profesörü Dr. Nesrin Elvan, kişisel deneyimlerine de yer verdiği açıklamasında “Uzun süreli Kovid”i semptomların görülmeye başlamasıyla birlikte haftalar veya aylar geçse de iyileşmeyen bir hastalık olarak tanımladı. 
Dr. Elvan, Kovid-19 hastalığından muzdarip çoğu insanda şiddetli yorgunluk, öksürük, nefes darlığı, kas ve vücut ağrısı, göğüste ağırlık veya baskı hissi, ciltte döküntü, çarpıntı, ateş, baş ağrısı, ishal ve karıncalanma hissi gibi çok çeşitli semptomlar görüldüğünü belirtti.

Hastalığın dalgalı olması
“Uzun süreli Kovid” hastalığının en önemli ve en yaygın özelliği, iyileşme hissi yaşatması ile hastalığın semptomlarının geri dönmesi arasında dalgalı bir durum olması. Dr. Elvan bu dalgalanmaları sadece Kovid-19 hastası için değil, ona eşlik eden ve iyileşmesini bekleyenler için de sürekli bir hayal kırıklığı yaşatan bir döngü olarak tanımlıyor.
Diğer taraftan, Liverpool Tropikal Tıp Okulu’nun Küresel Sağlık için Kanıt Sentezi Merkezi'nin Direktörü olarak görev yapan, ayrıca Cochrane Bulaşıcı Hastalıklar Grubu'nda koordinasyon editörü ve Kovid-19 alanında kişisel deneyime sahip olan Profesör Paul Garner, Uzun Süreli Kovid’e ilişkin tanımlamasında hastalığın bulaşan kişilerde ilk iki ayda sürekli tekrarlanan ataklara neden olduğunu söyledi. Garner, sonraki dört ayda atakların azalarak sürekli yorgunluk durumunun ortaya çıktığını, bu durumda hastaya yardım etmenin zor olduğunu belirterek Uzun Süreli Kovid’i “Çok ilginç bir hastalık” olarak tanımladı. 
Londra Imperial College'den Profesör ve Kardiyolog Danışmanı olan Dr. Nicholas Peters da hastalığı şiddetli geçirenlerde bir dereceye kadar iyileşme sağlandıktan sonra virüsün bazı şiddetli etkilerinin devam ettiğini, buna karşılık başından itibaren nispeten hafif etkilenenlerde ise hastalığın etkilerinin sürdüğünü vurguladı.

Semptomlara dair yeni bir çalışma
King's College London'da Genetik Epidemiyoloji Profesörü ve “BMJ” dergisinde (BMJ2020; 370) yayınlanan Kovid Semptomları Çalışması’nı (Covid Symptom Study) yürüten Profesör Tim Spector, semptomlarla ilgili yakın zamanda yapılan söz konusu çalışmada yer alan ekibinin, hastalığın klinik tahmini için bir araç olarak kullanılabilecek Kovid-19’a dair 6 grup semptom belirlediğini aktardı.
Bunlardan ikisi, hastalığın seyrinde neler olabileceğini erken tahmin etmenin olası bir yolunu gösteren “Uzun Süreli Kovid” semptomlarıyla ilişkilendirildi. İlk haftada sürekli öksürük, boğuk ses, baş ağrısı, ishal, iştahsızlık ve nefes darlığı çekenlerin uzun süreli semptomlar geliştirme olasılığının iki ila üç kat fazla olduğu kaydedildi. Çalışmada ulaşılan veriler, uzun süreli koronavirüsün erkeklere göre kadınlar arasında iki kat daha yaygın olduğunu ve virüsle enfekte olanların yaş ortalamasının "Kısa Süreli Kovid" denebilecek olanlara göre yaklaşık dört yaş daha büyük olduğunu gösterdi. Ayrıca çalışmada hastalığın farklı yaş gruplarına göre farklı semptomlara neden olduğu ve bu nedenle gençlerde 65 yaş üstü kişilere göre farklı göstergeler olabileceği tespit edildi. Doktorlar, söz konusu sonuçlar sayesinde semptomları gruplara ayırabilecek ve bu bilgiler ışığında hastalık üzerinde çalışabilecekler. Bu durum, yüksek riskli gruplar için erken müdahalelerin yapılmasına yardımcı olacağı için son derece önemli olarak görülüyor.
Çalışmanın sonuçları, yorgunluğun üç haftadan sonra semptom geliştiren kişilerde en yaygın görülen özellik olduğunu ve üç haftadan uzun süren belirtiler gösteren kişilerin yaklaşık yüzde 80'inin ilk günlerini iyi geçirdiklerini, ardından kötüleştiklerini gösterdi.

Semptom grupları
Çalışmanın uygulaması, Health Technology ZOE ile iş birliği içinde King's College London tarafından geliştirildi. Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri ve İsveç'ten 4 milyondan fazla kişide kaydedilen 6 grup semptom şu şekilde belirlendi:
1. Ateşsiz grip benzeri semptomlar: Ateşsiz - baş ağrısı, koku kaybı, kas ağrısı, öksürük, boğazda iltihaplanma, göğüs ağrısı.
2. Ateşin de görüldüğü grip benzeri semptomlar: Ateşle birlikte - baş ağrısı, koku alma kaybı, öksürük, boğazda iltihap, ses kısıklığı, iştahsızlık.
3. Gastrointestinal-baş ağrısı: Baş ağrısı, koku alma duyusu kaybı, iştahsızlık, ishal, boğaz tıkanıklığı, göğüs ağrısı ve öksürüğün olmaması.
4. Şiddetli birinci seviye yorgunluk: Baş ağrısı, koku alma duyusunun kaybı, öksürük, ateş, ses kısıklığı, göğüs ağrısı, yorgunluk.
5. Şiddetli ikinci seviye bilinç bulanıklığı: Baş ağrısı, koku kaybı, iştahsızlık, öksürük, ateş, ses kısıklığı, boğazda iltihap, göğüs ağrısı, yorgunluk, bilinç bulanıklığı, kas ağrısı.
6. Şiddetli üçüncü seviye, karın ve solunum yolları: Baş ağrısı, koku alma duyusunun kaybı, iştahsızlık, öksürük, ateş, ses kısıklığı, boğaz ve göğüs ağrısı, yorgunluk, bilinç bulanıklığı, kas ağrısı, nefes almada zorluk, ishal, karın ağrısı.

Gruplardaki farklılıklar
Araştırmacılar, ilk gruptakilerin yüzde 1,5'inin ve ikinci gruptakilerin yüzde 4,4'ünün solunum desteğine ihtiyaç duyduğunu belirttiler. Üçüncü gruptakiler daha güçlü gastrointestinal semptomlar gösterirken yüzde 3,7 oranında solunum desteğine ihtiyaç duyuyor. Bununla birlikte, yakınlarının hastane ziyaret oranı üçüncü grupta (yüzde 23,6) ilk iki gruba (yüzde 16,0 ve yüzde 17,5) göre daha yüksek.
Grup 4, 5 ve 6'da solunum desteğine ihtiyaç yüzde 8,6, yüzde 9,9 ve yüzde 19,8 ile sıralanıyor. Bu gruplarda hastalık daha şiddetli semptomlar gösteriyor. Altıncı gruptaki hastaların yaklaşık yarısının (yüzde 45), ilk gruptaki hastaların ise sadece yüzde 16'sının hastaneye kaldırıldığı kaydediliyor.
Çalışmada, grup 4, 5 veya 6 semptomları olan kişilerin daha yaşlı ve daha fazla risk taşıdığı, aşırı kilolu olma olasılığının daha yüksek olduğu, grup 1, 2 veya 3’teki semptomları gösterenlerin diyabet veya akciğer hastalığı gibi önceden var olan rahatsızlıklara sahip olduğu tespit edildi.
Çalışmanın başındaki isim olan Tim Spector şu bilgileri verdi:
“Çalışmanın sonuçları Kovid-19’a karşı sahip olduğumuz en güçlü araç niteliğinde. Vakaların erken tahmin edilerek hastanın hangi grupta yer aldığını ve solunum desteği için hastanede yoğun bakıma ihtiyaç duyup duymadığını anlamak veya sadece oksijen ve kan şekeri seviyelerini izlemek gibi destek ve erken müdahale olanağı bulunup bulunmadığını anlamamızı sağlıyor.”
Spector çalışmanın ayrıca evde basit bakım hizmetleri sunarak hastaneye gelişleri azaltmaya ve hayat kurtarmaya da yardımcı olacağını vurguladı.

"Uzun Süreli Kovid" ile başa çıkmak için önerilen stratejiler
Oxford Üniversitesi Birinci Basamak Sağlık Bilimleri Nuffield Bölümü’nde Temel Sağlık Hizmetleri Profesörü Dr. Trisha Greenhalgh ve uzun süreli Kovid-19 kliniğinde çalışan solunum sistemi danışmanı olan Dr. Dr Matthew J Knight birinci basamakta Kovid-19 ile başa çıkmak için bir protokol hazırladı. Kısa süre önce British Medical Journal'da (BMJ 2020; 370: m3026) yayımlanan liste, tüm doktorların kullanımına sunuldu.
Kovid-19 ile akut enfeksiyondan sonraki durum, atakların iyileşmesi geciken ve normal bir hastanede tedavi edilenlerin kapsamlı bir klinik değerlendirmesini gerektiren çok sistemli bir hastalık olarak kabul ediliyor.
Söz konusu hastalar genelde kan pıhtılaşması komplikasyonları gösterenler, belirsiz bir klinik tabloya sahip olanlar ve yorgunluk ve nefes darlığından şikayet edenler olarak 3 gruba ayrılıyor. Ayrıca üçüncü gruptakilerin yoğun bakıma alınan Kovid-19 hastaları için özel bir rehabilitasyona ihtiyaç duydukları belirtiliyor.
Bu aşamanın başllıca gereklilikleri ise şöyle sıralanıyor:
-Doktorların hastayı dinlemesi, semptomlarının nasıl değiştiğine ve dalgalandığına dair durumu belgelemesi, uzman merkeze sevk edilmesi gerektiğini düşündüren semptomlar konusunda onları uyarması gibi klinik becerilere sahip olduklarından emin olmak. Çalışmaya göre "Uzun Süreli kovid” kliniklerine sevk edilen birçok hasta her ne kadar yavaş iyileşiyor olsa da bazılarının acil olarak birinci basamaktan sevk edilme ihtiyacı bulunmuyor. İyileşme kademeli olacağından eğer bu durum gerçekleşmezse, özel testler ve yakın izleme için bir sevk yapılması söz konusu olacak.
-Kovid-19’a yakalanan bir kişi, yaşam tarzına hakim olmalı, yorgunluğuna veya diğer semptomlara neyin sebep olduğunu öğrenmeli ve virüsün üstesinden gelmek için bu sebeplerden kaçınmaya çalışmalıdır. Virüsü kabullenmek ve mücadele etmek bu durumu biraz daha kolaylaştırabilir.
-Daha geniş ölçekte, uzun süreli koronavirüs vakaları, Kovid-19 istatistiklerine dahil edilmeli.
-Uzun süreli koronavirüsün doğrulanan test sonuçları ve ölümlerle aynı şekilde tanımlanması ve ölçülmesi gerekli.
-Kalıcı semptomları olan hastaların nasıl iyileştirilebileceği konusunda daha iyi rehberlik geliştirmek için uzmanları birlikte çalışmaya davet etmek zorunlu. Burada disiplinler arası hızlı bir iletişim isteniyor.
-Toplum sağlığı alanında istişareler gerçekleştirmeye devam edilmesi önemini koruyor.



Uzmanlar anlattı: Yeni yıl kararlarını uygulamak için ne yapmalısınız?

Uzmanlar yeni yıl hedeflerini belirlerken gerçekçi davranmayı tavsiye ediyor (Pexels)
Uzmanlar yeni yıl hedeflerini belirlerken gerçekçi davranmayı tavsiye ediyor (Pexels)
TT

Uzmanlar anlattı: Yeni yıl kararlarını uygulamak için ne yapmalısınız?

Uzmanlar yeni yıl hedeflerini belirlerken gerçekçi davranmayı tavsiye ediyor (Pexels)
Uzmanlar yeni yıl hedeflerini belirlerken gerçekçi davranmayı tavsiye ediyor (Pexels)

Yeni bir yıla girerken pek çok kişi 1 Ocak'ı hedeflerine giden yolun başlangıç noktası olarak belirliyor.

Kilo vermek, para biriktirmek, egzersiz yapmak, daha çok kitap okumak gibi çeşit çeşit yeni yıl hedefleri bu günlerde epey heyecan yaratabiliyor.

Ancak çoğu kişi ocak ayının sonunu bile görmeden bu çabalarından vazgeçip diğer yılın son haftalarına kadar bir kenara bırakıyor. 

Elbette bu vazgeçişlerin türlü sebebi olsa da uzmanlar yeni yıl kararlarını uygulamak için ne yapılabileceğine veya başarısızlığa uğrayınca nasıl tepki verilebileceğine dair önerilerini paylaşıyor.

Londra Üniversitesi'nin pazarlama bölümünden Janina Steinmetz, Conversation için kaleme aldığı yazıda başarısızlıklara bizim ve çevremizdekilerin nasıl yaklaştığının önemli olduğuna dikkat çekiyor.

Steinmetz yeni yıl kararlarından, başarısızlıkları daha anlaşılır kılacak ve devam etme motivasyonunu koruyacak şekilde bahsetmek gerektiğini söylüyor.

Örneğin bu hedeflerin gerçekleştirilememesi zaman veya para eksikliğinden kaynaklıyor olabilir. 

Steinmetz'in 2023 tarihli bir araştırmasına göre zamandan çok para eksikliğine odaklanmak daha pozitif bir bakış sunabilir. 

Bu çalışmadaki katılımcılar bu iki sebepten biri nedeniyle başarısızlık yaşayan kişiler hakkında hikayeler okumuştu. Katılımcıların çoğu, başarısızlığı para eksikliğinden kaynaklanan kişinin ileride daha fazla özdenetime sahip olacağını ve hedeflerine ulaşmada daha güvenilir olacağını düşünmüştü.

Steinmetz şöyle açıklıyor:

Bu etki, para eksikliğinin çok kolay kontrol edilemeyen bir şey olarak görülmesinden kaynaklanıyor;  yani başarısızlık bu nedenle yaşandıysa, kişinin bu konuda yapabileceği çok az şey vardı.

Araştırmacı zaman konusundaysa pasif bir tutum sergilemeye karşı uyarıyor. 

Bu yıl ekimde yayımlanan bir çalışmada kişinin, "zaman sahibi olmak" yerine "zaman yaratmak"tan bahsederek kontrol duygusunu geri kazanabileceği gösterilmişti.

Steinmetz bu sayede kişinin yoğun programını yönetebileceğini söyleyerek ekliyor:

Örneğin egzersize zaman ayırmadığınızı söylerseniz bu, gelecekte isterseniz zaman ayırabileceğiniz anlamına gelir.

Araştırmacı ayrıca yapılan aktivitelerden keyif almanın da önemli olduğunu, pek çok kişinin fazla iddialı hedefler koyduğu için yeni yıl kararlarına sadık kalamadığını belirtiyor.

Eski bir pratisyen hekim olan özgüven koçu Dr. Claire Kaye de yeni yıl hedeflerinde gerçekçi davranmanın önemine dikkat çekiyor.

Genellikle belirsiz, gerçek dışı veya çok geniş kapsamlı oldukları için hedeflere ulaşılamadığını ifade ediyor.

Hedefleri "sabit bir noktadan ziyade yön ve deneyime odaklanarak" yazmayı öneren Kaye ekliyor:

Sadece neden kaçmak istediğinizi değil, neyi istediğinizi anladığınızda değişim çok daha sürdürülebilir hale gelir.

Örneğin zayıflama hedefinin "Vücudumda daha enerjik ve rahat hissetmek ve bana bu şekilde hissettirecek şeyleri anlamak istiyorum" şeklinde düşünülmesini öneriyor.

Psikolog Kimberley Wilson da "her zaman" veya "asla" gibi ifadelerden kaçınmak gerektiğini vurguluyor.

BBC'ye konuşan Wilson, insanların bir kere plana uymadığında bütün hedefi çöpe atabildiğini söylüyor.

Ancak bunun yerine kişinin kendini bu tür başarısızlıklara hazırlaması uzun vadeli fayda sağlayabilir. 

Wilson insanların planlarını, "en iyi hallerine" göre oluşturduğunu belirterek ekliyor:

Geç saatlere kadar ayakta kalmaya veya işte zor bir gün geçirmeye hazırlıklı değiller ve o noktada uygulamaya koyacak bir planları yok.

Bu türden günleri sürecin parçası olarak kabul etmek gerektiğini çünkü azim göstermenin, mükemmellikten daha önemli olduğunu söylüyor.

Uzmanlar böyle durumlarda başlamak için sonraki haftayı, ayı veya yılı beklemek yerine her yeni günü taze bir başlangıç saymayı öneriyor.

Independent Türkçe, Conversation, BBC, Journal of Marketing Research, European Journal of Social Psychology


Üç yeni bölümle dönen Stranger Things yine zirvede

Stranger Things'in sevilen karakterleri Dustin (solda) ve Steve'in (sağda) "Ölürsen, ben de ölürüm" sözleri şimdiden diziye damga vuran unutulmaz replikler arasına girdi (Netflix)
Stranger Things'in sevilen karakterleri Dustin (solda) ve Steve'in (sağda) "Ölürsen, ben de ölürüm" sözleri şimdiden diziye damga vuran unutulmaz replikler arasına girdi (Netflix)
TT

Üç yeni bölümle dönen Stranger Things yine zirvede

Stranger Things'in sevilen karakterleri Dustin (solda) ve Steve'in (sağda) "Ölürsen, ben de ölürüm" sözleri şimdiden diziye damga vuran unutulmaz replikler arasına girdi (Netflix)
Stranger Things'in sevilen karakterleri Dustin (solda) ve Steve'in (sağda) "Ölürsen, ben de ölürüm" sözleri şimdiden diziye damga vuran unutulmaz replikler arasına girdi (Netflix)

Stranger Things'in final sezonu, geçen hafta Netflix'te yine başrolü kaptı. 

1980'lerde hayali bir Amerikan kasabasında yaşanan paranormal olayları konu alan fenomen bilimkurgu, 22-28 Aralık haftasında 34,5 milyon izlenmeyle platformun haftalık en çok seyredilen İngilizce diziler listesinde yeniden bir numaraya yükseldi.

Bu sıçramanın başlıca nedeni, 25 Aralık'ta (Türkiye'de 26 Aralık'a bağlanan gece) yayımlanan üç yeni bölüm oldu. Önceki hafta Birinci Kısım tek başına 8,2 milyon izlenmeye ulaşmıştı. 

Şimdiden tüm zamanların en popüler 4. yapımı

5. sezon, kasımda ilk bölümlerin yayımlanmasından bu yana toplamda 137,1 milyon izlenmeye ulaştı. Bu performans, sezonu şimdiden Netflix'in tüm zamanların en popüler İngilizce dizi sezonları arasında 4. sıraya taşıyor. Ancak platform, final bölümünün de yayımlanmasını beklediği için 5. sezonu "tüm zamanlar" listesine henüz resmen dahil etmiyor.

Sezon finali 1 Ocak'ta Türkiye saatiyle 04.00'te izleyiciyle buluşacak. Finalin ardından, listeleme için geçerli 91 günlük izlenme sayacı da başlayacak.

12 Emmy ödüllü dizinin yaratıcılarından Ross Duffer, bilimkurgu dizisinin finalini, yılbaşı gecesi ABD ve Kanada'daki sinemalarda izlemek için 1,1 milyon kişinin bilet aldığını ve tüm seansların dolduğunu açıklamıştı.

Ekran hayatına 2016'da başlayan dizinin önceki sezonları da haftalık listede yer alıyor: İlk sezon 5. sırada yer alırken 4. sezon ise 4,1 milyon izlenmeyle kendine 6. basamakta yer buluyor. Dizinin üçüncü sezonu sıralamada 8 numarada. İkinci sezon ise 9. sırada konumlandı.

ABD ekonomisine 1,4 milyar dolar katkı

Final bölümü, yayın devinin bugüne kadarki en önemli yatırımlarından birini de noktalamış olacak. Variety'nin özel haberine göre Stranger Things, kısa süre önce 1,2 milyar izlenmeyi aştı ve ABD ekonomisine 1,4 milyar doların üzerinde katkı sağladı. 

Haftanın ikincisi ise 13,3 milyon izlenmeyle platformun popüler romantik komedisi Emily in Paris'in 5. sezonu oldu. Bu rakam, dizinin ilk hafta performansıyla neredeyse aynı seviyede.

Independent Türkçe, Deadline, Variety


İspanyol yönetmenler seçti: 21. yüzyılın en iyi filmleri

Mulholland Çıkmazı, büyük umutlarla Hollywood'a gelen genç bir aktrisin, geçmişini hatırlamayan gizemli bir kadınla olan ilişkisini merkezine alıyor (Universal Pictures)
Mulholland Çıkmazı, büyük umutlarla Hollywood'a gelen genç bir aktrisin, geçmişini hatırlamayan gizemli bir kadınla olan ilişkisini merkezine alıyor (Universal Pictures)
TT

İspanyol yönetmenler seçti: 21. yüzyılın en iyi filmleri

Mulholland Çıkmazı, büyük umutlarla Hollywood'a gelen genç bir aktrisin, geçmişini hatırlamayan gizemli bir kadınla olan ilişkisini merkezine alıyor (Universal Pictures)
Mulholland Çıkmazı, büyük umutlarla Hollywood'a gelen genç bir aktrisin, geçmişini hatırlamayan gizemli bir kadınla olan ilişkisini merkezine alıyor (Universal Pictures)

İspanyol gazetesi El Diario, ülkenin önde gelen yönetmenlere 21. yüzyılın en iyi filmlerini sordu. 

Pedro Almodóvar, Carla Simón, Oliver Laxe ve Alejandro Amenábar'ın da aralarında bulunduğu toplam 56 sinemacıdan, son 25 yılda kendilerini en çok etkileyen 10 filmi seçmeleri istendi. Oyların bir araya getirilmesiyle, en çok anılan 25 filmden oluşan bir liste çıkarıldı.

Anket, New York Times'ın (NYT) yakın zamanda yayımladığı "21. yüzyılın en iyileri" listesiyle aynı sorudan yola çıktı. Ancak iki listenin zirvesi aynı yere bakmıyor: NYT'de birinci olan Bong Joon-ho imzalı Parazit (Gisaengchung), İspanyol yönetmenlerin ilk 25'ine giremedi. 

El Diario'nun listesinde ise ilk sıraya David Lynch'in 2001 yapımı başyapıtı Mulholland Çıkmazı (Mulholland Drive) yerleşirken, onu Wong Kar-wai imzalı Aşk Zamanı (Fa yeung nin wah) izledi. 

Bu yüzyılın modern klasikleri arasında gösterilen Ay Işığı (Moonlight), Kapan (Get Out), Kan Dökülecek (There Will Be Blood), Sosyal Ağ (The Social Network), İhtiyarlara Yer Yok (No Country for Old Men) ve Mad Max: Fury Road gibi yapımların da ilk 25'te yer almaması dikkat çekti.

Listede dikkat çeken bir başka detay da Almodóvar'ın, nihai seçkiye giren tek İspanyol yönetmen olması. Üstelik iki filmle listede yer alıyor: 2002 tarihli Konuş Onunla (Hable con Ella) 8. sıraya, Penélope Cruz'un başrolde yer aldığı Dönüş (Volver) ise 18. sıraya yerleşti. 

El Diario, Almodóvar'ın kendi seçkisinde Phantom Thread, Beni Adınla Çağır (Call Me by Your Name) ve Bir Düşüşün Anatomisi (Anatomie d'une Chute) gibi yeni dönem filmlerinin yanı sıra Abbas Kiarostami'nin 10'u (Deh) ve Lucrecia Martel imzalı Bataklık (La Ciénaga) gibi daha "klasikleşmiş" örneklerin de bulunduğunu aktarıyor. 

El Diario, son 25 yıla odaklanan başka derlemeler de yayımlıyor: 91 müzik uzmanının oylarıyla hazırlanan "21. yüzyılın en iyi albümleri" ve 21 İspanyol kitabevinin seçtiği "21. yüzyılın en iyi kitapları" listeleri de daha önce okurla paylaşılmıştı.
El Diario'ya göre 21. yüzyılın en iyi 25 filmi

1. Mulholland Çıkmazı (Mulholland Drive / David Lynch)
2. Aşk Zamanı (Fa yeung nin wah / Wong Kar-wai)
3. Bataklık (La Ciénaga / Lucrecia Martel)
4. Piyanist (La pianiste / Michael Haneke)
5. Bir Ayrılık (Jodaeiye Nader az Simin / Asghar Farhadi)
6. Toplayıcılar (Les glaneurs et la glaneuse The / Agnès Varda)
7. Aşk (Amour / Michael Haneke)
8. Konuş Onunla (Hable con Ella / Pedro Almodóvar)
9. Derinin Altında (Under the Skin / Jonathan Glazer)
10. Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi (Portrait de la jeune fille en feu / Céline Sciamma)
11. Toni Erdmann (Maren Ade)
12. Ruhların Kaçışı (Sen to Chihiro no kamikakushi / Hayao Miyazaki)
13. Yeraltı Peygamberi (Un prophète / Jacques Audiard)
14. Sil Baştan (Eternal Sunshine of the Spotless Mind / Michel Gondry)
15. İlgi Alanı (The Zone of Interest / Jonathan Glazer)
16. Küçük Anne (Petite Maman / Céline Sciamma)
17. Amcam önceki hayatlarını hatırlıyor (Loong Boonmee raleuk chat / Apichatpong Weerasethakul)
18. Dönüş (Volver / Pedro Almodóvar)
19. Mucizeler (Le meraviglie / Alice Rohrwacher)
20. Torino Atı (A torinói ló / Béla Tarr)
21. Yi Yi (Edward Yang)
22. 4 Ay, 3 Hafta, 2 Gün (4 luni, 3 saptamâni si 2 zile / Cristi Mungiu)
23. Phantom Thread (Paul Thomas Anderson)
24. Karalık Armoniler (Werckmeister Harmóniák / Bela Tarr)
25. Beyaz Bant (Das weiße Band / Michael Haneke)

Independent Türkçe, World od Reel, El Diario