Kovid-19 uzun süreli bir hastalığa mı dönüşecek?

Kovid-19 uzun süreli bir hastalığa mı dönüşecek?
TT

Kovid-19 uzun süreli bir hastalığa mı dönüşecek?

Kovid-19 uzun süreli bir hastalığa mı dönüşecek?

Bilim adamları ve uzmanlar, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Çin'in Vuhan kentinde, Aralık 2019'da ortaya çıkmasından bu yana 10 aydan fazla bir süre geçmesi ve henüz bir tedavi veya aşı geliştirilememesi nedeniyle uzun süreli bir hastalığa dönüşüp dönüşmeyeceğini sorgulamaya başladı.

Uzun süreli salgın
Bunu anlamak için uzun süreli salgının bilimsel bir tanımını geliştirmek ve ardından onu yönetme ve tedavi etme yollarını tanımlamak gerekiyor. İngiliz tıp dergisi British Medical Journal (BMJ) 7 Eylül 2020’de, yeni salgınla başa çıkmak için önerilen stratejilerle birlikte "uzun süreli kovid" tanımı, teşhisi ve yönetimi konusunda sanal bir seminere katılan uzman bir ekibin kararlaştırdıklarının özetini yayımladı. Buna göre insanların yaklaşık yüzde 10'u Kovid-19 ile enfekte olduktan sonra uzun süreli bir hastalıktan şikayet ediyor. Bunların birçoğu kapsamlı desteğin ve dinlenmenin yanı sıra semptomatik tedavi ve hareketlilikte kademeli bir artışla kendiliğinden (yavaş da olsa) iyileşiyor.

Tanım
Söz konusu çalışmaya katılan uzmanlardan olan Southampton Üniversitesi'nden Halk Sağlığı Profesörü Dr. Nesrin Elvan, kişisel deneyimlerine de yer verdiği açıklamasında “Uzun süreli Kovid”i semptomların görülmeye başlamasıyla birlikte haftalar veya aylar geçse de iyileşmeyen bir hastalık olarak tanımladı. 
Dr. Elvan, Kovid-19 hastalığından muzdarip çoğu insanda şiddetli yorgunluk, öksürük, nefes darlığı, kas ve vücut ağrısı, göğüste ağırlık veya baskı hissi, ciltte döküntü, çarpıntı, ateş, baş ağrısı, ishal ve karıncalanma hissi gibi çok çeşitli semptomlar görüldüğünü belirtti.

Hastalığın dalgalı olması
“Uzun süreli Kovid” hastalığının en önemli ve en yaygın özelliği, iyileşme hissi yaşatması ile hastalığın semptomlarının geri dönmesi arasında dalgalı bir durum olması. Dr. Elvan bu dalgalanmaları sadece Kovid-19 hastası için değil, ona eşlik eden ve iyileşmesini bekleyenler için de sürekli bir hayal kırıklığı yaşatan bir döngü olarak tanımlıyor.
Diğer taraftan, Liverpool Tropikal Tıp Okulu’nun Küresel Sağlık için Kanıt Sentezi Merkezi'nin Direktörü olarak görev yapan, ayrıca Cochrane Bulaşıcı Hastalıklar Grubu'nda koordinasyon editörü ve Kovid-19 alanında kişisel deneyime sahip olan Profesör Paul Garner, Uzun Süreli Kovid’e ilişkin tanımlamasında hastalığın bulaşan kişilerde ilk iki ayda sürekli tekrarlanan ataklara neden olduğunu söyledi. Garner, sonraki dört ayda atakların azalarak sürekli yorgunluk durumunun ortaya çıktığını, bu durumda hastaya yardım etmenin zor olduğunu belirterek Uzun Süreli Kovid’i “Çok ilginç bir hastalık” olarak tanımladı. 
Londra Imperial College'den Profesör ve Kardiyolog Danışmanı olan Dr. Nicholas Peters da hastalığı şiddetli geçirenlerde bir dereceye kadar iyileşme sağlandıktan sonra virüsün bazı şiddetli etkilerinin devam ettiğini, buna karşılık başından itibaren nispeten hafif etkilenenlerde ise hastalığın etkilerinin sürdüğünü vurguladı.

Semptomlara dair yeni bir çalışma
King's College London'da Genetik Epidemiyoloji Profesörü ve “BMJ” dergisinde (BMJ2020; 370) yayınlanan Kovid Semptomları Çalışması’nı (Covid Symptom Study) yürüten Profesör Tim Spector, semptomlarla ilgili yakın zamanda yapılan söz konusu çalışmada yer alan ekibinin, hastalığın klinik tahmini için bir araç olarak kullanılabilecek Kovid-19’a dair 6 grup semptom belirlediğini aktardı.
Bunlardan ikisi, hastalığın seyrinde neler olabileceğini erken tahmin etmenin olası bir yolunu gösteren “Uzun Süreli Kovid” semptomlarıyla ilişkilendirildi. İlk haftada sürekli öksürük, boğuk ses, baş ağrısı, ishal, iştahsızlık ve nefes darlığı çekenlerin uzun süreli semptomlar geliştirme olasılığının iki ila üç kat fazla olduğu kaydedildi. Çalışmada ulaşılan veriler, uzun süreli koronavirüsün erkeklere göre kadınlar arasında iki kat daha yaygın olduğunu ve virüsle enfekte olanların yaş ortalamasının "Kısa Süreli Kovid" denebilecek olanlara göre yaklaşık dört yaş daha büyük olduğunu gösterdi. Ayrıca çalışmada hastalığın farklı yaş gruplarına göre farklı semptomlara neden olduğu ve bu nedenle gençlerde 65 yaş üstü kişilere göre farklı göstergeler olabileceği tespit edildi. Doktorlar, söz konusu sonuçlar sayesinde semptomları gruplara ayırabilecek ve bu bilgiler ışığında hastalık üzerinde çalışabilecekler. Bu durum, yüksek riskli gruplar için erken müdahalelerin yapılmasına yardımcı olacağı için son derece önemli olarak görülüyor.
Çalışmanın sonuçları, yorgunluğun üç haftadan sonra semptom geliştiren kişilerde en yaygın görülen özellik olduğunu ve üç haftadan uzun süren belirtiler gösteren kişilerin yaklaşık yüzde 80'inin ilk günlerini iyi geçirdiklerini, ardından kötüleştiklerini gösterdi.

Semptom grupları
Çalışmanın uygulaması, Health Technology ZOE ile iş birliği içinde King's College London tarafından geliştirildi. Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri ve İsveç'ten 4 milyondan fazla kişide kaydedilen 6 grup semptom şu şekilde belirlendi:
1. Ateşsiz grip benzeri semptomlar: Ateşsiz - baş ağrısı, koku kaybı, kas ağrısı, öksürük, boğazda iltihaplanma, göğüs ağrısı.
2. Ateşin de görüldüğü grip benzeri semptomlar: Ateşle birlikte - baş ağrısı, koku alma kaybı, öksürük, boğazda iltihap, ses kısıklığı, iştahsızlık.
3. Gastrointestinal-baş ağrısı: Baş ağrısı, koku alma duyusu kaybı, iştahsızlık, ishal, boğaz tıkanıklığı, göğüs ağrısı ve öksürüğün olmaması.
4. Şiddetli birinci seviye yorgunluk: Baş ağrısı, koku alma duyusunun kaybı, öksürük, ateş, ses kısıklığı, göğüs ağrısı, yorgunluk.
5. Şiddetli ikinci seviye bilinç bulanıklığı: Baş ağrısı, koku kaybı, iştahsızlık, öksürük, ateş, ses kısıklığı, boğazda iltihap, göğüs ağrısı, yorgunluk, bilinç bulanıklığı, kas ağrısı.
6. Şiddetli üçüncü seviye, karın ve solunum yolları: Baş ağrısı, koku alma duyusunun kaybı, iştahsızlık, öksürük, ateş, ses kısıklığı, boğaz ve göğüs ağrısı, yorgunluk, bilinç bulanıklığı, kas ağrısı, nefes almada zorluk, ishal, karın ağrısı.

Gruplardaki farklılıklar
Araştırmacılar, ilk gruptakilerin yüzde 1,5'inin ve ikinci gruptakilerin yüzde 4,4'ünün solunum desteğine ihtiyaç duyduğunu belirttiler. Üçüncü gruptakiler daha güçlü gastrointestinal semptomlar gösterirken yüzde 3,7 oranında solunum desteğine ihtiyaç duyuyor. Bununla birlikte, yakınlarının hastane ziyaret oranı üçüncü grupta (yüzde 23,6) ilk iki gruba (yüzde 16,0 ve yüzde 17,5) göre daha yüksek.
Grup 4, 5 ve 6'da solunum desteğine ihtiyaç yüzde 8,6, yüzde 9,9 ve yüzde 19,8 ile sıralanıyor. Bu gruplarda hastalık daha şiddetli semptomlar gösteriyor. Altıncı gruptaki hastaların yaklaşık yarısının (yüzde 45), ilk gruptaki hastaların ise sadece yüzde 16'sının hastaneye kaldırıldığı kaydediliyor.
Çalışmada, grup 4, 5 veya 6 semptomları olan kişilerin daha yaşlı ve daha fazla risk taşıdığı, aşırı kilolu olma olasılığının daha yüksek olduğu, grup 1, 2 veya 3’teki semptomları gösterenlerin diyabet veya akciğer hastalığı gibi önceden var olan rahatsızlıklara sahip olduğu tespit edildi.
Çalışmanın başındaki isim olan Tim Spector şu bilgileri verdi:
“Çalışmanın sonuçları Kovid-19’a karşı sahip olduğumuz en güçlü araç niteliğinde. Vakaların erken tahmin edilerek hastanın hangi grupta yer aldığını ve solunum desteği için hastanede yoğun bakıma ihtiyaç duyup duymadığını anlamak veya sadece oksijen ve kan şekeri seviyelerini izlemek gibi destek ve erken müdahale olanağı bulunup bulunmadığını anlamamızı sağlıyor.”
Spector çalışmanın ayrıca evde basit bakım hizmetleri sunarak hastaneye gelişleri azaltmaya ve hayat kurtarmaya da yardımcı olacağını vurguladı.

"Uzun Süreli Kovid" ile başa çıkmak için önerilen stratejiler
Oxford Üniversitesi Birinci Basamak Sağlık Bilimleri Nuffield Bölümü’nde Temel Sağlık Hizmetleri Profesörü Dr. Trisha Greenhalgh ve uzun süreli Kovid-19 kliniğinde çalışan solunum sistemi danışmanı olan Dr. Dr Matthew J Knight birinci basamakta Kovid-19 ile başa çıkmak için bir protokol hazırladı. Kısa süre önce British Medical Journal'da (BMJ 2020; 370: m3026) yayımlanan liste, tüm doktorların kullanımına sunuldu.
Kovid-19 ile akut enfeksiyondan sonraki durum, atakların iyileşmesi geciken ve normal bir hastanede tedavi edilenlerin kapsamlı bir klinik değerlendirmesini gerektiren çok sistemli bir hastalık olarak kabul ediliyor.
Söz konusu hastalar genelde kan pıhtılaşması komplikasyonları gösterenler, belirsiz bir klinik tabloya sahip olanlar ve yorgunluk ve nefes darlığından şikayet edenler olarak 3 gruba ayrılıyor. Ayrıca üçüncü gruptakilerin yoğun bakıma alınan Kovid-19 hastaları için özel bir rehabilitasyona ihtiyaç duydukları belirtiliyor.
Bu aşamanın başllıca gereklilikleri ise şöyle sıralanıyor:
-Doktorların hastayı dinlemesi, semptomlarının nasıl değiştiğine ve dalgalandığına dair durumu belgelemesi, uzman merkeze sevk edilmesi gerektiğini düşündüren semptomlar konusunda onları uyarması gibi klinik becerilere sahip olduklarından emin olmak. Çalışmaya göre "Uzun Süreli kovid” kliniklerine sevk edilen birçok hasta her ne kadar yavaş iyileşiyor olsa da bazılarının acil olarak birinci basamaktan sevk edilme ihtiyacı bulunmuyor. İyileşme kademeli olacağından eğer bu durum gerçekleşmezse, özel testler ve yakın izleme için bir sevk yapılması söz konusu olacak.
-Kovid-19’a yakalanan bir kişi, yaşam tarzına hakim olmalı, yorgunluğuna veya diğer semptomlara neyin sebep olduğunu öğrenmeli ve virüsün üstesinden gelmek için bu sebeplerden kaçınmaya çalışmalıdır. Virüsü kabullenmek ve mücadele etmek bu durumu biraz daha kolaylaştırabilir.
-Daha geniş ölçekte, uzun süreli koronavirüs vakaları, Kovid-19 istatistiklerine dahil edilmeli.
-Uzun süreli koronavirüsün doğrulanan test sonuçları ve ölümlerle aynı şekilde tanımlanması ve ölçülmesi gerekli.
-Kalıcı semptomları olan hastaların nasıl iyileştirilebileceği konusunda daha iyi rehberlik geliştirmek için uzmanları birlikte çalışmaya davet etmek zorunlu. Burada disiplinler arası hızlı bir iletişim isteniyor.
-Toplum sağlığı alanında istişareler gerçekleştirmeye devam edilmesi önemini koruyor.



Colin Farrell, sevilen filminden neden hoşlanmadığını açıkladı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Colin Farrell, sevilen filminden neden hoşlanmadığını açıkladı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Colin Farrell, başrolünü oynadığı Miami Vice'tan neden hoşlanmadığını açıkladı.

Michael Mann'in, 1980'lerin hit dizisinden sinemaya uyarladığı filmde Jamie Foxx'la birlikte rol alan Farrell, yapımın son halini izleyince pek etkilenmemiş.

Diziden daha ciddi bir havaya sahip film, Farrell'a göre Foxx'la ekran dışındaki dostluğunu yansıtamadı. İrlandalı yıldız bunu, birlikte çalışan iki polisi konu alan filmlerden Cehennem Silahı'na (Lethal Weapon) benzetti.

The Independent'a konuşan Farrell, "Miami Vice biraz yerden yere vuruldu" dedi.

gth
Yayımlandığı dönemde orta halli eleştiriler alan ancak zamanla kült bir hayran kitlesi edinen Miami Vice'ın oyuncusu (Universal Pictures)

Vizyona ilk girişinden sadece 4 yıl sonra, 2010'da filmi kendisinin de eleştirdiği hatırlatıldığında Farrell, "Jamie'yle kamera dışında birbirimize çok takılırdık ve filmin tonunun bu denli bir şakalaşmaya izin vermeyeceğini biliyordum. Biraz daha şakalaşma içermesini çok isterdim" dedi.

Hiçbir zaman Cehennem Silahı olmayacaktı; sadece bizim aramızdaki şakalaşmalar biraz daha fazla olacaktı.

Oyuncu sözlerine "Filmle ilgili en büyük endişem buydu. Ama yaptığım şeylere pek nesnel yaklaşmıyorum. Birinden insanların artık filmi beğendiğini duydum" diye devam etti.

Film, gösterime girdiğinde orta halli eleştiriler aldı ancak o zamandan beri kendine kült bir hayran kitlesi edindi.

2010'da Miami Vice'ı beğenmediğini söyleyen Farrell, Belfast Telegraph'a şöyle demişti: 

İçerikten ziyade tarzın önemli olduğunu düşündüm ve sorumluluğun büyük bir kısmını kabul ediyorum.

dfgthy
Farrell ve Jamie Foxx, Michael Mann'in Miami Vice'ında (Universal Pictures)

Farrell'ın yeniden değerlendirilmesini istediği bir diğer projeyse, 2015'teki prömiyerinde eleştirmenlerin topa tuttuğu True Detective'in ikinci sezonu. Sezon, başrollerinde Woody Harrelson ve Matthew McConaughey'nin oynadığı ve muazzam bir beğeni toplayan ilk sezonun ardından çıkmıştı.

Aktör "Yerden yere vuruldu" dediği diziyi, kariyerinde "yediği tokatlardan biri" diye nitelendirdi.

True Detective beni biraz üzdü çünkü gerçekten oynarken harika bir deneyim yaşadım, karakterin adı neydi? Ray Velcoro. O karakteri çok sevdim. Ray'i oynamaya bayıldım, bayıldım, bayıldım. Hayvandı ama aynı zamanda çok iğrenç şeyler yapan düzgün bir adamdı.

Dizide Rachel McAdams, Vince Vaughn ve Kelly Reilly'yle birlikte rol alan Farrell şöyle ekledi:

Dolambaçlı, çarpık ve darmadağınıktı. Sonraki harika sezonlar ve önceki sezon kadar doğrusal değildi. [Dizinin yaratıcısı] Nic Pizzolatto olağanüstü bir yazar.

gt
Yıldız aktör, True Detective'in, eleştirmenlerin yerden yere vurduğu ikinci sezonundaki başrolü oynamayı "çok sevmiş" (HBO)

Diziye hayal kırıklığıyla dolu tepkiler gelmesi hakkında konuşan Farrell, "İnsan kabulleniyor. Yaralarını sarıyor. Asıl mesele bunu başarmak" dedi.

Oyuncunun son filmi Ballad of a Small Player halen Netflix'te yayında.

Independent Türkçe


Ünlüleri buluşturan dizi sıfır çekti: "Tarihin en kötüsü"

All's Fair, kadın boşanma avukatlarından oluşan bir ekibin, kendi hukuk bürolarını açmak için erkek egemen bir şirketten ayrılmasıyla başlıyor (Disney+ / Hulu)
All's Fair, kadın boşanma avukatlarından oluşan bir ekibin, kendi hukuk bürolarını açmak için erkek egemen bir şirketten ayrılmasıyla başlıyor (Disney+ / Hulu)
TT

Ünlüleri buluşturan dizi sıfır çekti: "Tarihin en kötüsü"

All's Fair, kadın boşanma avukatlarından oluşan bir ekibin, kendi hukuk bürolarını açmak için erkek egemen bir şirketten ayrılmasıyla başlıyor (Disney+ / Hulu)
All's Fair, kadın boşanma avukatlarından oluşan bir ekibin, kendi hukuk bürolarını açmak için erkek egemen bir şirketten ayrılmasıyla başlıyor (Disney+ / Hulu)

Eleştirmenler, Kim Kardashian'ın başrolünde yer aldığı yeni dizi All's Fair'ı adeta yerden yere vuruyor.

Ryan Murphy imzalı hukuk draması; "varoluşsal açıdan korkunç", "aşırı zevksiz" ve "tam bir felaket bölgesi" sözleriyle eleştiriliyor.

Televizyon yazarlarının yorumlarını derleyen Rotten Tomatoes'da, zoru başararak yüzde sıfır beğeni oranı elde eden dizinin ilk üç bölümü Disney+ ve Hulu'da yayımlandı. 

10 bölümlük dizinin kadrosunda Kardashian'a ek olarak Naomi Watts, Niecy Nash-Betts, Teyana Taylor, Sarah Paulson ve Glenn Close da bulunuyor.

Dizi, Los Angeles'ta kendi hukuk bürosunu kuran boşanma avukatlarının hayatını konu alıyor. Özetinde dizinin konusu şöyle tanımlanıyor:

Güçlü, zeki ve duygusal açıdan karmaşık bu kadınlar; yüksek riskli boşanmaları, skandalları, sırları ve değişen ittifakları yönetiyor. Paranın konuştuğu, aşkın bir savaş alanına dönüştüğü bu dünyada, oyunu sadece oynamıyor, kuralları da değiştiriyorlar.

"Belki de yapılmış en kötü dizi"

The Times, diziye sıfır yıldız vererek incelemesini "Bu televizyon tarihinin en kötü dizisi olabilir" başlığıyla yayımladı. Gazetenin TV editörü Ben Dowell şöyle yazdı:

Tebrikler Kim. Muhtemelen dünyanın en kötü televizyon dizisinde oynamak için ciddi bir özgüvene sahipsin. All's Fair o kadar kötü ki, izlemek bile keyifli değil. Kendini, acımasız zengin erkeklere karşı savaşan kadın avukatlar üzerine feminizm dersi sanıyor ama gerçekte hedef aldığını iddia ettiği açgözlülük ve gösterişin çirkin bir anıtı.

"Beyni olmayan bir dizi"

Hollywood Reporter eleştirmeni Angie Han, diziyi "beyin ölümü gerçekleşmiş" diye nitelendirdi ve şöyle yazdı:

Drama, izleyicinin konuşacağı ya da 2025'e uyarlarsak TikTok'a taşıyacağı anlar yaratmaya çalışsa da tamamen başarısız. Sebebi heyecan eksikliği değil... Karakterler o kadar yüzeysel, hikayeler o kadar zayıf ve motivasyonlar o kadar yetersiz ki ortada gerçek bir duygu yok. Dolayısıyla izleyici de hiçbir şey hissetmiyor.

"Varoluşsal düzeyde kötü"

Guardian yazarı Lucy Mangan ise çok sert bir eleştiri yaparak şunları söyledi:

Bu kadar kötü dizi yapılabildiğini bilmiyordum. Günümüzde artık belli bir asgari kalite standardı olduğunu sanıyordum. Ama yanılmışım. Ryan Murphy'nin yeni dizisi All's Fair korkunç. Hem de büyüleyici bir şekilde, akıl almaz biçimde, varoluşsal düzeyde korkunç.

"Zevksizliğin başrahibi"

Telegraph yazarı Ed Power da diziye bir yıldız verdi ve Murphy'yi hedef aldı:

Ryan Murphy, zevksiz ve tatsız televizyonun başrahibi. Ve bu yıl kendini aşmış: Masum izleyicilerde kabus etkisi yaratacağı kesin, akıl almaz derecede korkunç bir dizi.

"Yılın en kötü dizisi"

USA Today eleştirmeni Kelly Lawler ise yapımı "yılın en kötü dizisi" ilan etti:

All's Fair tek bir kurtarıcı özelliğe bile sahip değil. İki yıl önce ChatGPT'nin çıktılarından daha kötü yazılmış senaryolar, mahalle tiyatrosundan hallice oyunculuklar... Tam anlamıyla felaket. Üretim sürecinde tek bir kişinin bile 'Biz ne yapıyoruz?' dememiş olması inanılmaz.

Lawler ayrıca, dizinin "nefretle" bile izlenebilecek türden olmadığını vurguladı:

Bu dizi kötü ama eğlenceli olanlardan değil. O kadar yapay, soğuk ve garip ki, bir kadeh şarap ve kalan Cadılar Bayramı şekerleri bile izlemeyi katlanılır kılamaz.

Independent Türkçe, Variety, Hollywood Reporter, Telegraph, USA Today, Guardian, The Times


7 yıl sonra ilk: Yeni bilimkurgu gözünü yükseklere dikti

Predator: Vahşi Topraklar'da android Thia'yı canlandıran 27 yaşındaki Amerikalı yıldız Elle Fanning, The Great'teki performansıyla Emmy adaylığı elde etmişti (20th Century Studios)
Predator: Vahşi Topraklar'da android Thia'yı canlandıran 27 yaşındaki Amerikalı yıldız Elle Fanning, The Great'teki performansıyla Emmy adaylığı elde etmişti (20th Century Studios)
TT

7 yıl sonra ilk: Yeni bilimkurgu gözünü yükseklere dikti

Predator: Vahşi Topraklar'da android Thia'yı canlandıran 27 yaşındaki Amerikalı yıldız Elle Fanning, The Great'teki performansıyla Emmy adaylığı elde etmişti (20th Century Studios)
Predator: Vahşi Topraklar'da android Thia'yı canlandıran 27 yaşındaki Amerikalı yıldız Elle Fanning, The Great'teki performansıyla Emmy adaylığı elde etmişti (20th Century Studios)

 

7 yıl aradan sonra ilk kez yeni bir Predator filmi vizyona giriyor. Prey ve animasyon türündeki Predator: Killer of Killers'ın doğrudan dijital platformlarda yayımlanmasının ardından Disney, bu kez yönetmen Dan Trachtenberg'e güveniyor ve canlı çekim Predator: Vahşi Topraklar'ı (Predator: Badlands) sinemalarda gösterime sokuyor. 

Akıllardaki soru ise şu: Bu yüksek bütçeli bilimkurgu gişede yeterince ilgi görecek mi?

Sonbahar gişesinin zayıf geçtiği dönemde Hollywood'un umudu, 20th Century Studios imzalı Predator: Vahşi Topraklar. Filmin hafta sonunda dünya çapında en kötü ihtimalle 60 milyon dolar hasılat elde etmesi bekleniyor. Bunun 25 milyon dolardan fazlasının ABD ve Kanada'dan geleceği öngörülüyor.

Bu, Disney'in sonbahardaki ikinci bilimkurgu hamlesi. Tron: Ares, 220 milyon dolarlık bütçesine rağmen dünya çapında 134,3 milyon dolarda kalmıştı. Fakat Vahşi Topraklar serinin erkek ağırlıklı, yetişkin izleyici kitlesine hitap eden geleneğinin ötesine geçmeyi hedefliyor. Predator filmleri genelde 18 yaş sınırıyla vizyona girerken Vahşi Topraklar, bu seviyeyi 13 yaşa düşürüyor. Bu da filmin potansiyel izleyici kitlesini genişletebilir.

Predator: Vahşi Topraklar'ın güçlü yanı ne?

Yönetmen Trachtenberg, 2022'de sadece Disney+ ve Hulu'da yayımlanmasına rağmen büyük başarı elde eden Prey'le seriye adeta kan pompalamıştı. Prey, o dönem platform tarihinin en büyük açılışını yapmıştı. 

Ayrıca Vahşi Topraklar'da bu kez alışılmış Predator formülü tersine dönüyor: İnsanların avlandığı bir hikaye yerine, avcı uzaylı bu kez av durumunda. 

Hollywood galasından sonra filme gelen eleştiriler de son derece olumlu. Eleştirileri derleyen Rotten Tomatoes'da Predator: Vahşi Topraklar, halihazırda yüzde 89'luk beğeni oranı elde etmiş durumda.

Arnold Schwarzenegger'ın başrolünde olduğu 1987 yapımı ilk film, 18 milyon dolarlık bütçeyle 98,2 milyon dolar hasılat yapmıştı. Ancak Vahşi Topraklar çok daha yüksek bir hasılat hedefliyor. Filmin bütçesi resmen açıklanmasa da en az 80 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor.

Predator: Vahşi Topraklar bu hafta küresel gösterim turuna çıkıyor: Bugün (5 Kasım) Fransa, Güney Kore, Hollanda ve Endonezya; yarın Avustralya, Brezilya, Almanya, İtalya ve Meksika; cuma günü ise Türkiye, Çin, Hindistan, Japonya, İspanya ve Birleşik Krallık'ta gösterime girecek. Uluslararası açılışın 35–38 milyon dolar aralığında olması bekleniyor.

Predator: Vahşi Topraklar, uzak bir gezegende geçiyor. Film, klanı tarafından dışlanan genç bir Predator'ın, Elle Fanning'i canlandırdığı Thia'ya beklenmedik bir ittifak kurarak en büyük rakibinin karşısına çıkmasını konu ediniyor. Thia'nın bir Weyland-Yutani androidi olması ise filmi açık biçimde Yaratık (Alien) evrenine bağlıyor.

Independent Türkçe, Deadline, SlashFilm