Mısır’ın gündeminde ameliyat edilen bir tavuk var

Bir tavuğu ameliyat ettiğini iddia eden veteriner gerçekler ortaya çıkınca ortadan kayboldu.

Mısır kamuoyunu meşgul eden tavuk. (Brezilyalı doktorun İnstagram'daki resmi hesabı)
Mısır kamuoyunu meşgul eden tavuk. (Brezilyalı doktorun İnstagram'daki resmi hesabı)
TT

Mısır’ın gündeminde ameliyat edilen bir tavuk var

Mısır kamuoyunu meşgul eden tavuk. (Brezilyalı doktorun İnstagram'daki resmi hesabı)
Mısır kamuoyunu meşgul eden tavuk. (Brezilyalı doktorun İnstagram'daki resmi hesabı)

İbrahim Abdulmecid
Son günlerde Mısır medyası Brezilya cinsi bir tavuk ile meşgul. Mısırlı bir veteriner ülkenin güneydoğusunda, Kızıldeniz kıyısındaki Safaga kentinde bir Brezilya tavuğunu ameliyat ettiğini iddia etti. Tavuğa ait görüntüler paylaştı. Ancak fotoğrafların  Brezilya'da Rio de Janeiro kentinde yaralanan ve orada tedavi edilen bir tavuğa ait olduğu ortaya çıktı.
Söz konusu olay, Safaga'da bir veterinerin Facebook’taki Jungle Veterinary Clinic sayfasında yaralı bir tavuğun iki fotoğrafını yayınlanmasıyla başladı. Fotoğrafın altında "Evin çatısından düşmesi sonucu yaralanan ve ameliyatla ayağına platin takılan bir tavuğun fizik tedavisi" yazıyordu. Fotoğraflara, bir tavuğa aşırı ilgi gösterildiğine dair alaycı yorumlar yapanların yanı sıra hayvana gösterilen hassasiyeti takdir edenler de oldu.
Sosyal medyada "Mısır'daki en ünlü tavuk" etiketi hızla yayıldı. Yerel basın olayın ardından kliniğin sahibi Muhammed Ahmed ile temasa geçti. Dr. Ahmed, ameliyatı diğer doktor arkadaşı İman Ebu el-Mecd ile yaptığını söyledi.

Yapıldığı iddia edilen ameliyatın detayları
Dr. Ahmed, haber sitelerine ve televizyon kanallarına yaptığı açıklamalarda tavuğun tedavisi hakkında dikkat çekici ayrıntılar paylaştı. Kızıldeniz eyaletindeki Marsa Alem bölgesinde yaşayan İsviçreli sahibinin çatısından düşmesinin ardından tavuğa hızlı bir cerrahi müdahale yapılması gerektiğini belirten Dr. Ahmed Mısır'da ilk kez bir tavuğun ameliyat edildiğini kaydetti. Doktor, tavuğun kliniğe getirildiğinde baygın ve hareket edemez bir halde olduğunu, sahibinin Mısır dışında tedavi gerektirse bile bedeli ne olursa olsun vereceğini söylediğini aktardı. Tavuğun sahibinin hayvanın kurtarılmasının bir yolu yoksa ötenazi ile yaşamının sonlandırılmasını talep ettiğini kaydetti.
Veteriner, tavuk için sterilizasyon işlemleri ve tıbbi analizler yaptığını, ayrıca Mısır dışındaki doktorlarla iletişime geçerek uygun tıbbi prosedürleri araştırdığını belirtti. Tavuğun anestezi ile bayıltılarak ameliyata alındığını aktaran Dr. Ahmed, ameliyatın iki şerit ve altı platin takmayı kapsadığını ve platin takmak için tavuğun bacağının ölçüsüne göre küçük parçalar ve vidalar bulmak için zorlandıklarını bildirdi. Ameliyatın 444 dolar tuttuğunu kaydeden veteriner, “Liski” adlı tavuğu ameliyattan sonra iki gün boyunca kliniğinde müşahede altında tuttuğunu ve solüsyonlarla beslediğini belirtti. Aynı zamanda tavuğun ayağının iki ay süreyle alçıya yerleştirileceği ve yürüyebilmesi için fizyoterapi seansları yapacağı bilgisini paylaşan veteriner, tavuğun alçı çıkıncaya kadar serbestçe hareket edebilmesi için tekerlekli sandalyeye konulacağını kaydetti.

Kralların hayatını yaşayan bir tavuk
Veteriner, iddia edilen ameliyatın ayrıntılarının yanı sıra tavuğun kazadan önceki durumu hakkında da açıklamalarda bulundu. Sahibinin Marsa Alem şehrinde yaşayan Mark Fabian adlı bir İsviçreli olduğunu belirten Dr. Ahmed, sahibinin tavuğun ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra onunla oynadığını ve villasının bahçesinde yürüyüşe çıkararak su havuzunda yıkayıp özel olarak ilgilendiğini aktardı. Aynı zamanda sahibinin onu sağlıklı yiyeceklerle beslediğini belirten veteriner tavuğa günde iki öğün marul, su teresi, taze meyve, hurma, elma, üzüm ve armut verdiğini aktardı. Sahibinin tavuğa kedi ve köpek gibi evcil hayvan muamelesi yaparak kafeste tutmadığını söyledi.

Ortaya çıkan gerçekler
Televizyon kanallarına çıkarak açıklamalarda bulunan doktorun şöhreti sadece iki gün sürdü. İnternette olayın gerçekliğinin sorgulanmasının ardından bazı sosyal medya fenomenleri ve gazeteciler fotoğrafları araştırmaya başladılar. Söz konusu fotoğrafın Veteriner hekim Muhammed Ahmed’in ameliyatından günler önce Brezilyalı bir veteriner tarafından yayınlandığı ortaya çıktı. Brezilyalı doktor Julio Arruda, Instagram sayfasında yaptığı açıklamada tavuğun organlarının tahrip olmasına yol açan dini ayinlerin kurbanı olduğunu, pelvik ve göğüs ameliyatı geçirdiğini yazdı.
Mısırlı bir haber sitesi, Brezilyalı doktorun olayın aslını açıklamasının ardından  doktor Muhammed Ahmed ile temasa geçti. Ancak Dr. Ahmed,  Brezilyalı doktorun tedavi ettiğini iddia ettiği tavuğa ait görüntülerin benzer olabileceğini, telefonunu ve kliniğini kapatmadan önce birkaç gün içinde klinikte durumu takip edeceğini söyledi. Independent Arabia, söz konusu veteriner ile birkaç kez iletişim kurmaya çalıştı ancak telefonu kapalıydı.

Veteriner hakkında soruşturma
Veteriner Hekimler Sendikası cumartesi günü yaptığı açıklamada, Mısırlı Veterinerler Sendikası Başkanı Halid Selim'in talimatları doğrultusunda olayın soruşturmaya sevk edileceğini ve disiplin kurullarının sendika kanununa uygun olarak doktor aleyhine çalışmalar yürüteceğini duyurdu.
Kızıldeniz Valiliği Veterinerlik Müdürlüğü de tavuğun ameliyat edildiğine dair iddiaların ardından müdürlükten bir komite ve belediye meclisi tarafından yapılan incelemeye dayanarak doktorun Safaga'daki kliniğinin kapatıldığını duyurdu. Veteriner Hekimliği Müdürlüğü Başkanı Fethi es-Selemi yaptığı basın açıklamasında soruşturma komitesinin kliniğin Veterinerlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nden lisans almadığını ortaya çıkardığını aktardı.
Diğer yandan söz konusu kliniğin sayfası da dünden bu yana Facebook'ta herhangi bir yeni gönderi yayınlamadı. Olaydan sonra bir daha ortalıkta görünmeyen doktorun kliniğin ruhsatsız oluşundan sorumlu tutulup tutulmayacağı ise bilinmiyor.



Artan nefret, İsveç'teki kadınları siyasetten uzaklaştırıyor

Ülkenin ilk ve tek kadın başbakanı Magdalena Andersson, Kasım 2021-Ekim 2022'de bu görevi sürdürdü (AFP)
Ülkenin ilk ve tek kadın başbakanı Magdalena Andersson, Kasım 2021-Ekim 2022'de bu görevi sürdürdü (AFP)
TT

Artan nefret, İsveç'teki kadınları siyasetten uzaklaştırıyor

Ülkenin ilk ve tek kadın başbakanı Magdalena Andersson, Kasım 2021-Ekim 2022'de bu görevi sürdürdü (AFP)
Ülkenin ilk ve tek kadın başbakanı Magdalena Andersson, Kasım 2021-Ekim 2022'de bu görevi sürdürdü (AFP)

İsveç Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ajansı, kadın siyasetçilere yönelik nefret, tehdit ve tacizin arttığını ve bu durumun kadınları korkutarak siyasetten uzaklaştırdığını bildirdi. 

İskandinav devletine bağlı kurum, bu durumun "demokrasiye yönelik büyük bir tehdit" oluşturduğu uyarısında bulundu.

52 yaşındaki Anna-Karin Hatt'ın ekimde Merkez Parti liderliğinden çekilmesi sonrasında kadınların İsveç siyasetindeki rolüne dair tartışma başladı. 

Bu görevi yalnızca 5 ay sürdürebilen Hatt, aldığı tehditleri istifasına gerekçe gösterirken şu ifadeleri kullanmıştı:

Sürekli tetikte olmak zorunda kaldığını ve tamamen güvende olmadığını hissetmek… Evde bile böyle… Bu durum, beni düşündüğümden çok daha fazla etkiledi.

Guardian, üç yıl önce bir erkeğin, aynı görevi üstlenen Annie Lööf'ü hedef alan bir suikast planı düzenlemekten hüküm giydiğini hatırlattı. 

Birleşik Krallık gazetesi için Hatt'ın kararını yorumlayan Lööf, "Anlattığını anlıyorum, ne hissettiğini biliyorum" dedi.

fgthy
10 milyonu aşkın nüfusuyla İsveç, dünyada en yüksek eşitlik standartlarına sahip ülkeler arasında gösteriliyor (Reuters)

Ülkedeki araştırmacılar, siyasi sahnenin son yıllarda daha kutuplaşmış ve bölünmüş bir hale geldiğine dikkat çekiyor. Bu durumun toplumsal tartışmayı ve kanun yapımını zorlaştırdığı bildiriliyor. 

İsveç Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ajansı yöneticilerinden Line Säll, bu siyasi ortamın "pek çok grubu korkuttuğunu" ve kadınların politikaya atılmadan önce "iki kere düşündüğünü" aktardı.

İfade özgürlüğü ve cinsiyet eşitliği konusunda dünyanın en önde gelen ülkeleri arasında sayılan İsveç'te istatistikler bu iddiaları yalanlıyor. 

İsveç Ulusal Suç Önleme Konseyi'nin bu yıl siyasetçilerin güvenliğine dair yaptığı anket, seçilmiş kadınların yüzde 26,3'ünün üstlendikleri pozisyonlar yüzünden tehdit ve tacizlere maruz kaldıklarını ortaya koydu. Erkeklerdeyse bu oran yüzde 23,6 olarak ölçüldü.

Savunmasız hissetmede fark daha da büyüdü. Kadınların yüzde 32,7'si, erkeklerinse yüzde 24'ü bu tarz hisler yaşadığını bildirdi. 

Cinsiyetten bağımsız olarak yabancı kökenlilerde bu oran yüzde 31,5 çıkarken, aileleri de İsveç geçmişine sahip olanlarda yüzde 24,1. 

Katılımcılar, başta sosyal medya olmak üzere çeşitli platformlardaki görünürlüklerini azaltmak zorunda kaldıklarını söyledi. 

Guardian, konuyla ilgili haberinde İsveç'teki bilgi edinme özgürlüğü yasalarının pek çok yurttaşın adres gibi özel bilgilerinin internette açık bir şekilde gösterilmesine neden olduğunu bildirdi. 

Bu durumun siyasetçilerin savunmasız hissetmesinde etkili olduğuna işaret edildi. 

Independent Türkçe, Guardian, AP


Yıldız isimden kendisini meşhur eden Scorsese'ye eleştiri: Film değil dizi olmalıydı

Amerikalı yıldız Jodie Foster, Kuzuların Sessizliği'ndeki (The Silence of the Lambs) çaylak FBI Ajanı Clarice Starling rolündeki performansıyla En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ını kazanmıştı (Orion Pictures)
Amerikalı yıldız Jodie Foster, Kuzuların Sessizliği'ndeki (The Silence of the Lambs) çaylak FBI Ajanı Clarice Starling rolündeki performansıyla En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ını kazanmıştı (Orion Pictures)
TT

Yıldız isimden kendisini meşhur eden Scorsese'ye eleştiri: Film değil dizi olmalıydı

Amerikalı yıldız Jodie Foster, Kuzuların Sessizliği'ndeki (The Silence of the Lambs) çaylak FBI Ajanı Clarice Starling rolündeki performansıyla En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ını kazanmıştı (Orion Pictures)
Amerikalı yıldız Jodie Foster, Kuzuların Sessizliği'ndeki (The Silence of the Lambs) çaylak FBI Ajanı Clarice Starling rolündeki performansıyla En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ını kazanmıştı (Orion Pictures)

Oscar ödüllü oyuncu ve yönetmen Jodie Foster, Martin Scorsese'nin 2023 tarihli epik filmi Dolunay Katilleri'nin (Killers of the Flower Moon) üç buçuk saatlik bir sinema filmi yerine 8 saatlik bir dijital platform dizisi olarak daha iyi işleyeceğini söyledi.

Foster, hafta sonunda onur ödülüne layık görüldüğü Marakeş Film Festivali'nde katıldığı bir sahne söyleşisinde sinemanın geleceğine ve özellikle True Detective deneyiminin ardından dijital platformlarda anlatı üretimine nasıl baktığına dair değerlendirmelerde bulundu.

Foster, ABD'de kapsamlı hikayelerin artık sinema yerine daha çok dijital platformlarda hayat bulduğunu söyleyerek şöyle devam etti:

Dijital platformlar artık, ana akım sinemanın sunduğu anlatım olanaklarının çok ötesine geçebiliyor. Amerika'da gerçek anlatılar artık internet tabanlı platformlarda hayat buluyor. Sinemalarda gördüğünüz şey büyük gişe hedefleyen süper kahraman filmleri ama gerçek hikaye anlatıcılığı dijital platformlarda.

Sektörün iki ayrı uçta ilerlediğini söyleyen Foster, bir yanda ana akım Hollywood filmlerinin, diğer yanda ise Avrupa'daki bağımsız sinema geleneğini anımsatan daha küçük yapımların bulunduğuna dikkat çekti. Ancak üçüncü bir alan olarak dijital platformlarda benzersiz bir özgürlük sunduğunu vurguladı:

8 saatlik hikayeler anlatabiliyorsunuz, hatta 5 sezon boyunca bir karakterin her yönünü keşfedebiliyorsunuz. Bunu geleneksel bir sinema filminde gerçekleştirmeniz mümkün değil. Bu özgürlüğe bayılıyorum.

63 yaşındaki Foster, Scorsese'nin David Grann'ın kitabından uyarlanan ve Osage Ulusu'nun gerçek hikayesini anlatan epik bir suç dramasını da bu bağlamda örnek gösterdi. 

Foster'a göre Scorsese, o dönemde Amerika Yerlileri'nin yaşadığı deneyimi derinlemesine anlatmayı hedefliyordu. Ancak film, sonunda Leonardo DiCaprio ve Robert De Niro'nun canlandırdığı iki karakter arasındaki ilişkiye odaklanan bir yapıya dönüştü:

Herkes Amerika Yerlileri'nin hikayesinin anlatılacağını düşünerek çok heyecanlanmıştı fakat izleyicinin karşısına, çoğu yerli kadının öldürüldüğü bir anlatı çıktı.

Foster, film ekibinin "Bu bir film, yeterli zaman yoktu" yanıtının da kendi içinde sorunlu olduğunu belirtti:

Aslında zaman da imkan da vardı. O hikayeyi 8 saatlik bir mini diziye dönüştürmek mümkün olabilirdi. Erkeklerdeki toksik maskülenliği ayrıntılı incelemek istiyorsanız bunu yapabilirdiniz. Ama ikinci bölüm tamamen yerli karakterlere odaklanabilirdi.

Foster, Martin Scorsese'nin kült filmi Taksi Şoförü'ndeki (Taxi Driver) ergen hayat kadını rolüyle, henüz 14 yaşındayken ilk Oscar adaylığını kazanmıştı.

Independent Türkçe, Deadline, ScreenRant


Fişi çekilen dizinin hayranları 7 yıldır umutla bekliyor: İptal edilmemeliydi

43 yaşındaki Brit Marling, Babylon ve Göz (I Origins) gibi yapımlarla da tanınıyor (Netflix)
43 yaşındaki Brit Marling, Babylon ve Göz (I Origins) gibi yapımlarla da tanınıyor (Netflix)
TT

Fişi çekilen dizinin hayranları 7 yıldır umutla bekliyor: İptal edilmemeliydi

43 yaşındaki Brit Marling, Babylon ve Göz (I Origins) gibi yapımlarla da tanınıyor (Netflix)
43 yaşındaki Brit Marling, Babylon ve Göz (I Origins) gibi yapımlarla da tanınıyor (Netflix)

Eleştirmenlerden tam not alan ve bilimkurguyla psikolojik gerilim türlerini başarıyla harmanlayan The OA, aradan geçen yıllara rağmen hâlâ sadık hayran kitlesini peşinden sürüklüyor. 

Brit Marling'in canlandırdığı Prairie Johnson'ın kaybolmasından 7 yıl sonra geri dönmesiyle başlayan gizemli hikaye, izleyiciler tarafından "büyüleyici", "benzersiz" ve "hipnotik" diye tanımlanıyor. Ancak tüm bu övgülere rağmen dizi, Netflix'in ikinci sezonun ardından verdiği ani iptal kararıyla yarım kaldı.

Dizi, kaybolmadan önce görme engelli olan Prairie'nin eve döndüğünde artık görebildiğinin ortaya çıkmasıyla başlıyor. 

Sırtındaki gizemli izler, travmatik bir deneyim geçirdiğini gösterirken, Prairie'nin yetkililere hiçbir şey anlatmaması ailesinin endişesini artırıyor. 

Zal Batmanglij ve Brit Marling'in yaratıcısı olduğu dizi, boyutlar arası geçiş, travma, bilinç ve inanç gibi temaları işleyerek kısa sürede kült bir fenomene dönüşmüştü.

Ani iptal büyük bir hayal kırıklığı yarattı

İzleyici ve eleştirmenlerin yoğun desteğine rağmen Netflix, 2019'da yayımlanan ikinci sezonun ardından dizinin fişini çekti. Üstelik kritik bir noktada yarım kalan sezon, hayranları merakta bırakarak sona ermişti. 

O dönem Netflix'in orijinal içerik sorumlusu Cindy Holland, dizinin "16 bölümlük büyüleyici bir yolculuk" sunduğunu söylemekle yetinmiş ve iptalin nedenine dair net bir açıklama yapılmamıştı.

IMDb ve sosyal medyada binlerce izleyici dizinin geri dönmesi için çağrıda bulunmaya devam ediyor. 

Bir hayran, "İptal edilmemeliydi! Müzikleri, atmosferi, gizemi, her şeyiyle olağanüstüydü. Özellikle Brit Marling'in performansı parlıyordu" diye yazdı. 

Bir diğeri, "Harika bir dizi. Kusursuz oyunculuk ve güçlü bir hikaye var. Neden iyi reyting alan bir diziyi iptal edersiniz ki?" diyerek tepki gösterdi.

Başka bir izleyici ise diziyi "duyulara ve ruha hitap eden eşsiz bir deneyim” diye tanımlayarak, anlatımının ve görselliğinin günlerce aklından çıkmadığını söyledi.

"Devamı gelecek ama biraz sabır gerek"

Dizinin yıldızlarından Jason Isaacs, temmuzda Fan Expo Denver'da konuşarak diziyi hâlâ çok özel bulduğunu belirtmiş ve hayranlara umut veren açıklamalar yapmıştı:

The OA, yer aldığım en özgün ve en insani projelerden biri. Ben hikayenin çok büyük bir parçası değilim ama dizide olağanüstü şeyler yapıldı.

Isaacs, uzun süreli sessizliğe rağmen üçüncü sezon ihtimalinin tamamen ortadan kalkmadığını ima etmiş ve "Biraz beklemeniz gerekecek ama hikayenin devam edeceğine inanıyorum" demişti.

Independent Türkçe, Express, Collider