Koronavirüs: Birleşik Krallık günlük 200 ölüm tehdidi altında

Londra’nın güneyindeki Brixton’daki bir sokakta alışveriş yapan vatandaşlar (Reuters)
Londra’nın güneyindeki Brixton’daki bir sokakta alışveriş yapan vatandaşlar (Reuters)
TT

Koronavirüs: Birleşik Krallık günlük 200 ölüm tehdidi altında

Londra’nın güneyindeki Brixton’daki bir sokakta alışveriş yapan vatandaşlar (Reuters)
Londra’nın güneyindeki Brixton’daki bir sokakta alışveriş yapan vatandaşlar (Reuters)

Birleşik Krallık’ta sağlık yetkilileri yaptıkları açıklamada ülkede ikinci bir dalganın yayılmasını önlemek için ülkenin yeni kararlar alması gerektiği konusunda uyarıda bulunarak artışın bu şekilde devam etmesi durumunda Kasım ayına kadar günlük 200 ölümün görülebileceğine dikkat çektiler.
Söz konusu uyarılar, Başbakan Boris Johnson'ın başlayan ikinci dalganın etkisini hafifletmek için yeni tedbirler alınması konusunda üzerindeki baskının arttığı bir dönemde, salgınla ilgili Parlamento'daki değerlendirmelerinin ardından geldi.
Hükümetin bilim danışmanı Patrick Vallance, televizyonda yayınlanan bir röportajda yaptığı açıklamada Birleşik Krallığın yeni tip koronavirüs (Kovid-19) kaynaklı 42 bin ölümle Avrupa'da salgından en çok etkilenen ülke konumunda olduğunu vurguladı. Vakaların her hafta 2 kat arttığına dikkati çeken Vallance, “Şu anda günde yaklaşık 6 bin kişinin virüse yakalandığını tahmin ediyoruz. Artışın bu hızla devam etmesi durumunda ekimin ortasında günde 50 bin vaka, kasımın ortasında da günde en az 200 ölüm görülebilir” dedi.
İngiltere, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda’da oluşan Birleşik Krallık’ta Kovid-19 vakalarının zirveye ulaştığı dönem ülkede günde bin ölüm kaydedildi.
Vallance açıklamasında, koronavirüsün ülkenin tüm bölgelerine yayıldığını ve yaklaşık 3 milyon kişinin yani nüfusun yüzde 8’inin virüse karşı vücudun geliştirdiği antikorlara sahip olduğunu, Londra'da ise bu oranın yüzde 17 olduğunu açıkladı. Reuters haber ajansına göre Vallance yaptığı açıklamada, "Şu anda salgının her 7 günde bir yaklaşık iki kat arttığını tahmin ediyoruz. Bu artış hız kesmeden devam ederse Ekim ayı ortasına kadar günlük 50 bin vakaya şahit olacağız" diye konuştu.
Vallance ve hükümetin sağlık danışmanı Chris Whitty, hız ve eylemin acilen gerekli olduğunu vurgulayarak yaklaşan kış mevsimiyle birlikte Kovid-19 salgınının İngiltere'ye en az 6 ay daha eşlik edebileceği uyarısında bulundu.
AFP’nin haberine göre Chris Whitty aynı röportajda konuyla alakalı şu ifadeleri kullandı:
“Yönümüzü değiştirmezsek virüs daha hızlı yayılacaktır. Şuan yaşadığımız durum bu. Bu sadece birilerinin sorunu değil, hepimizi ilgilendiren bir sorun.”
Kovid-19 salgınıyla mücadele kapsamında yerel kısıtlamalar özellikle Galler'in 4 bölgesinde artırıldı. Hükümet, ilk dalga sırasında karantina önlemleri nedeniyle ciddi zarar gören ekonomisinin daha kötü bir duruma gelmemesi için son çare olarak ulusal düzeyde bir izolasyona başvurmak zorunda kalmamak için çabalıyor. 
Tedavi bulmada kaydedilen ilerleme ve gelecek yıl bir aşı geliştirme umuduna dikkati çeken Whitty, bu nedenle salgının  "6 aylık bir sorun" olduğu konusunda uyardı.
Diğer taraftan İskoçya Başbakanı Nicola Sturgeon, İskoçya’nın Londra’nın kararlarını uygun görmediği takdirde bundan vazgeçebileceğini de belirterek Birleşik Krallık’ın dört ülkesinin  çabalarının birleştirilmesine destek verdiğini açıkladı. Başbakan Sturgeon, düzenlediği basın toplantısında yaptığı açıklamada, "Harekete geçme zamanı geldi" diyerek, Mart ayı sonunda uygulanan tam bir kapatma döneminin tekrar yaşanmasının önlenmesi gerektiğini ifade etti.
Johnson’un sözcüsüne göre Başbakan Johnson, pazartesi günü İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda başkanlarıyla istişare yapmak için görüştü. Ayrıca, Birleşik Krallık (BK) Başbakanı’nın bugün (salı) hükümetin ikinci bir salgın dalgasıyla mücadele etmek için atılacak adımlara dair bir toplantı yapacağı bekleniyor.
BK Sağlık Bakanı Matt Hancock, yeni kısıtlamaların geçen dönemdekinden farklı olacağını kaydetti. Hancock, ITV kanalına yaptığı açıklamada, “Hükümet, okulları ve birçok işyerini açık tutarken sosyal faaliyetleri kısıtlamak istiyor. Yeni önlemler almak zorunda kalırsak, geçen seferkinden farklı olacak. Koronavirüsle nasıl mücadele edeceğimiz hakkında çok şey öğrendik. Yüksek vakaların görüldüğü yerler okullar değil, insanlar arasındaki buluşmalar” diye konuştu.
Hancock daha sonra Avam Kamarası önünde yaptığı açıklamada, Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) Avrupa'da yeni koronavirüs vakalarının şu anda salgının daha önce ulaştığı zirveden daha yüksek olduğunu kaydettiğini belirterek, "Tüm yaş gruplarında vakalarda bir artış görüyoruz" dedi.
Hükümetin internet sitesinde yaptığı açıklamaya göre İngiltere pazar günü kaydedilen 3 bin 899 vakaya kıyasla dün 4 bin 368 Kovid-19 vakası kaydettiğini duyurdu. Ülkede günlük vaka sayısı son haftalarda ciddi bir şekilde artarak salgının gerilemeye başladığı Mayıs ayı başlarında görülen seviyelere yükseldi.

İspanya’da ev kal çağrısı
İspanya'da ise Madrid bölgesi sakinlerinden yaklaşık bir milyon kişiye, yeni bir salgın dalgasını kontrol altına almak amacıyla dünden itibaren iki hafta süreyle evde kalmaları için çağrı yapıldı. 56 yaşındaki Gustavo Ojeda, Madrid yakınlarındaki bir sanayi bölgesindeki işinden, başkentin güneyindeki yoksul mahallelerden biri olan ve yeni tedbirlerin uygulandığı Puente de Vallecas mahallesine dönerken AFP’ye yaptığı açıklamada artan vakalar karşısında "bir şeyler yapılması gerektiğini" söyledi. "Şimdi bu tedbirlerin duruma en uygun olduğu söylenebilir mi? bundan emin değilim” dedi.
Yeni tedbirler kapsamında, yaklaşık 850 bin kişinin (Madrid ve çevresinde yaşayan 6,6 milyon kişiden) mahallelerinden ayrılmaları işe veya okula gitmek, doktora gitmek, mahkemeye çıkmak veya yardıma muhtaç insanlara yardım etmek gibi belirli nedenler dışında engelleniyor.
Tedbirlere tabi olan başkentin ve çevresindeki banliyölerin mahalleleri, son iki hafta içinde 100 bin kişi başına binden fazla vaka kaydetti.
AFP tarafından pazartesi günü hazırladığı istatistiklere göre salgın Aralık ayı sonlarında Çin'de ortaya çıktığından bu yana dünya çapında 961 bin 531 kişinin yaşamını yitirmesine neden oldu. Ayrıca, 21 milyon iyileşen sayısı dahil olmak üzere 31,1 milyondan fazla vaka kaydedildi. ABD, 199 bin 513 ölümle koronavirüsten en çok etkilenen ülke olurken onu Brezilya (136 bin 895 ölüm), Hindistan (87 bin 882), Meksika (73 bin 493) ve Birleşik Krallık (41 bin 759) izledi.
Avrupa ülkelerinde ise özellikle pazar günü 100 bini aşan vaka kaydeden Belçika'da durum endişe verici görünüyor. Fransa 10 binden fazla vaka kaydederken İrlanda'da ise salgının merkezi haline gelen başkent Dublin'deki barlar, alkol servisi yapanlar hariç 6 ay kapalı kaldıktan sonra kapılarını yeniden açtı.
WHO liderliğindeki bir koalisyon pazartesi günü yaptığı açıklamada 156 ülkenin Kovid-19’a karşı gelecekteki aşı arzının adil dağıtımını sağlamayı amaçlayan küresel COVAX aşı programına katıldığını bildirdi.
WHO ve Küresel Aşı İttifakı GAVİ tarafından, program için gerekli desteklerin sağlanmasına yönelik geçen cuma günü sona eren görüşmelerin ardından yapılan açıklamada, listenin kendi kendini finanse etme taahhüdünde bulunacak 64 zengin ülkeyi içerdiği belirtildi. COVAX programı, 2021'in sonuna kadar dünya çapında iki milyar doz güvenli ve etkili aşı sunmayı hedefliyor.



Adolf Hitler'in Afrika'daki seçimi kazanması bekleniyor

Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda)  ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)
Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda) ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)
TT

Adolf Hitler'in Afrika'daki seçimi kazanması bekleniyor

Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda)  ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)
Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda) ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)

Afrika'nın güneyindeki Namibya'da seçim heyecanı yaşanıyor.

Çarşamba yapılacak oylamada kazanması beklenenlerden biri de Adolf Hitler Uunona.

59 yaşındaki siyasetçinin 2004, 2015 ve 2020'deki seçimlerden sonra olduğu gibi, bir kere daha Oshana Bölgesi'ndeki Ompundja'nın yerel meclisine girmeye hak kazanacağı öngörülüyor.

Güneybatı Afrika Halk Örgütü (SWAPO) üyesi, son seçimlerde oyların yüzde 85'ini almıştı. 

SWAPO, Namibya'nın 1990'da Güney Afrika'dan bağımsızlığını kazanmasından beri iktidar partisi konumunda. Sol görüşlere yakın parti, geçmişte sömürge yönetimine karşı mücadelesiyle dikkat çekmişti.

Uunona, 5 yıl önce Alman gazetesi Bild'e verdiği röportajda "Babam, Adolf Hitler'in hangi değerleri sembolize ettiğini bilmiyordu. Çocukken adım bana da çok normal geliyordu. Bu adamın tüm dünyayı fethetmeye çalıştığını büyüyünce anladım. Benim bu tür şeylerin hiçbiriyle işim yok" demişti. 

Arkadaşlarının kendisine Hitler demeden Adolf diye seslendiğini söyleyen Uunona, adını değiştirmeyeceğini belirtmişti:

Tüm resmi belgelerde bu şekilde yazıyor. Artık bunun için çok geç.

Uunona, ülkesinin The Namibian gazetesine verdiği röportajda da "Ben Hitler gibi değilim" ifadesini kullanmıştı.

2020'de Uunona'nın memleketinde görülen ve arka camında “Adolf Hitler” yazısı ve gamalı haç simgesi yer alan bir otomobil dikkat çekmişti.

Ancak Uunona bu aracın kendisiyle hiçbir ilgisi olmadığını ifade etmişti. 

1884 - 1915'te Alman sömürge yönetimi altında kalan Namibya’da Alman kökenli isimler bugün de yaygın olarak kullanılıyor.

1904 - 1908'de ülkedeki Ovaherero ve Nama halklarına yönelik bir soykırım kampanyası yürüten Alman İmparatorluğu, 70 bine yakın kişiyi öldürmüştü. 

Koloni dönemi sonrasında da Alman nüfuzu sürerken II. Dünya Savaşı'nın ardından bazı Naziler, Namibya'ya kaçmıştı.

1976'da New York Times'ta yayımlanan bir haber, Alman kökenli Namibyalıların birbirlerini hâlâ "Heil Hitler" diye selamladığını bildirmişti. 

Almanya'nın Afrika'da gerçekleştirdiği bu soykırımı resmen tanıması 2021'i buldu. Namibya liderleri hâlâ istedikleri tazminatı alamadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Post


Macron: Trump'ın Ukrayna barış planı iyileştirilmeli

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)
TT

Macron: Trump'ın Ukrayna barış planı iyileştirilmeli

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron bugün RTL Radyo’ya verdiği röportajda, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ukrayna için hazırladığı barış planının Kiev ve Avrupa tarafından kabul edilebilir hale gelmesi için iyileştirilmesi gerektiğini söyledi.

Öte yandan Ukrayna Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi Sekreteri Rüstem Umerov, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin, Rusya-Ukrayna Savaşı'nı sonlandırmak amacıyla hazırlanan ‘barış planı’ için ABD Başkanı Trump ile görüşmek üzere önümüzdeki günlerde ABD'yi ziyaret edeceğini açıkladı.

Umerov, açıklamasında şunları söyledi:

“Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’nin bu ay içinde en uygun tarihte ABD'yi ziyaret etmesini ve son adımları tamamlayarak Başkan Trump ile bir anlaşma imzalamasını sabırsızlıkla bekliyoruz.”

ABD, geçtiğimiz hafta 28 maddelik bir barış planı sunarak Ukrayna ve Avrupa'nın yanı sıra ABD yönetimi içindeki pek çok kişiyi de şaşırttı. Bu durum Trump yönetiminin Ukrayna'ya ağırlıklı olarak Rusya'nın lehine olan bir anlaşma imzalaması için baskı uygulayabileceği yönünde yeni endişeler uyandırdı.

Öte yandan Fransa Cumhurbaşkanı Macron, RTL’ye verdiği röportajda, “Bu, doğru yönde, barışa doğru atılan bir adım. Ancak bu planın tartışılması, müzakere edilmesi ve iyileştirilmesi gereken yönleri var” dedi. Ardından Macron “Barış istiyoruz, ancak gerçek bir teslimiyet anlamına gelen bir barış istemiyoruz” diye ekledi.

Topraklarını terk etmeye hazır olup olmadıklarına sadece Ukraynalıların karar verebileceğini söyleyen Macron, “Masadakiler, Rusların neyi kabul edebileceğine dair bize bir fikir veriyor. Bu, Ukraynalıların ve Avrupalıların bunu kabul etmesi gerektiği anlamına mı geliyor? Cevap hayır” ifadelerini kullandı.

Fransa Cumhurbaşkanı, Rusya ile barış sağlanması durumunda Ukrayna’nın ilk savunma hattının ordusunun yenilenmesi olacağını ve bu konuda herhangi bir kısıtlama olamayacağını belirtti.

Macron, Rusya’nın dondurulan fonlarının Avrupa'da bulunduğunu ve bunların nasıl elden çıkarılacağına karar verme yetkisinin de sadece Avrupa'ya ait olduğunu vurguladı.

ABD tarafından sunulan barış planı, Ukrayna ordusuna bir kısıtlama getirilmesini öngörürken ve ABD'ye Rusya’nın dondurulan mal varlıkları üzerinde bir miktar kontrol hakkı tanıyor.


Abu Dabi’de sürpriz temas: ABD ve Rusya barış müzakerelerini hızlandırıyor mu?

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş sürerken bugün Kiev'e düzenlenen hava saldırısı sonrası binalarından üzerinden yükselen dumanlar (AFP)
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş sürerken bugün Kiev'e düzenlenen hava saldırısı sonrası binalarından üzerinden yükselen dumanlar (AFP)
TT

Abu Dabi’de sürpriz temas: ABD ve Rusya barış müzakerelerini hızlandırıyor mu?

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş sürerken bugün Kiev'e düzenlenen hava saldırısı sonrası binalarından üzerinden yükselen dumanlar (AFP)
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş sürerken bugün Kiev'e düzenlenen hava saldırısı sonrası binalarından üzerinden yükselen dumanlar (AFP)

ABD merkezli haber kanalı CBS News bugün, ABD'li yetkililer ve diplomatik kaynaklara dayandığı haberde, ABD Kara Kuvvetleri Bakanı Dan Driscoll’un şu anda Rus yetkililerle görüşmek üzere Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) başkenti Abu Dabi'de bulunduğunu bildirdi.

CBS News’e konuşan ABD’li bir yetkili, Bakan Driscoll’un dün akşam Abu Dabi’de Rus heyetiyle birkaç saat süren bir görüşme gerçekleştirdiğini ve bugün de heyetle tekrar bir araya gelerek barış sürecini görüşmesi ve müzakereleri hızla ilerletmesinin beklendiğini söyledi.

Öte yandan İngiltere merkezli günlük gazete Financial Times, iki kaynağa dayandırdığı haberinde Driscoll'un Rus heyetinin yanı sıra Ukrayna Savunma Bakanlığı İstihbarat Başkanı Kirilo Budanov ile de Abu Dabi’de görüşmelerde bulunacağını bildirdi.

Bu toplantılar, ABD Başkanı Donald Trump'ın yaklaşık dört yıldır süren Rusya-Ukrayna savaşında ateşkes sağlanması için artan baskısı ve ABD’li yetkililerin her iki ülkenin temsilcileriyle yaptığı görüşmelerle eş zamanlı gerçekleşiyor.

Bakan Driscoll, geçtiğimiz hafta sonu ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Başkan Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve damadı Jared Kushner ile Ukrayna ve müttefiki Avrupa ülkelerinden diplomatlar arasında İsviçre'nin Cenevre kentinde düzenlenen görüşmelere katıldı. Driscoll, Rus yetkililerle görüşmesi öncesinde geçtiğimiz hafta Ukrayna'nın başkenti Kiev’i ziyaret etmişti.

CBS'nin pazar günü yayınladığı bir habere göre ABD’li ve Ukraynalı yetkililer, Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy’nin bu hafta ABD’yi ziyaret etme olasılığını görüştü, ancak henüz böyle bir ziyaret için kesinleşmiş bir plan yok. Rusya ve Ukrayna’nın bir anlaşmaya ne kadar yakın olduğu hala belirsizliğini koruyor.

Trump yönetiminin savaşı sona erdirmek için desteklediği taslak öneri, Zelenskiy'nin zaten reddettiği birkaç madde içeriyor. Bunlar arasında Ukrayna'nın Donetsk bölgesinin tamamını (Rusya’nın işgali altında olmayan kısımlar dahil) teslim etmesi ve ülkenin NATO'ya üye olma çabalarını durdurması da bulunuyor.

ABD’li ve Ukraynalı yetkililere göre güvenlik garantileriyle ilgili başka bir taslak metin daha var.

Ukrayna'nın Washington Büyükelçisi Olha Stefanishyna pazar günü bir televizyon kanalına verdiği röportajda, taslak metinin ABD'nin NATO tüzüğünün 5. maddesine benzer ‘güvenlik garantileri’ verme niyetinde olduğunu açıkça ortaya koyduğunu söyledi. Söz konusu 5. Madde, NATO üyelerine saldırıya uğrayan herhangi bir üye devleti savunma yükümlülüğü getiriyor.

Bazı NATO üyeleri ve diğer ABD müttefikleri, cumartesi günü, öneriyi ‘daha fazla çalışma gerektiren bir temel’ olarak nitelendiren ortak bir bildiri yayınlamışlardı.