NASA ve ABD Uzay Gücü "gezegen savunması" için güçlerini birleştiriyor

"NASA ve Uzay Gücü bu zaptı kaleme aldı. Çünkü uzay araştırmalarının, bilimsel keşiflerin ve güvenliğin geliştirilmesine yönelik, karşılıklı fayda sağlayan faaliyetlerdeki işbirliği ve ortaklıklarını sürdürmek istiyorlar"

Uluslararası Uzay İstasyonu'ndan Dünya'nın görünüşü (NASA)
Uluslararası Uzay İstasyonu'ndan Dünya'nın görünüşü (NASA)
TT

NASA ve ABD Uzay Gücü "gezegen savunması" için güçlerini birleştiriyor

Uluslararası Uzay İstasyonu'ndan Dünya'nın görünüşü (NASA)
Uluslararası Uzay İstasyonu'ndan Dünya'nın görünüşü (NASA)

NASA ve ABD Uzay Gücü, uzay uçuşunun geleceği ve gezegeni asteroitlerden koruyacak savunma için güçlerini birleştiriyor.
2024’te insanları Ay yüzeyine yeniden götürmeyi hedefleyen Artemis programı üzerinde çalışan NASA, Aralık 2019'da kurulan Uzay Gücü’yle ilişkileri üzerinde de çalışıyor.
NASA Yöneticisi Jim Bridenstine ve ABD Uzay Operasyonları Başkanı General John Raymond, 22 Eylül’de yaptıkları açıklamada NASA ve Uzay Gücü arasında mutabakat zaptı imzalandığını açıkladı.
NASA’nın internet sitesinde yayımlanan bir açıklamada, “Bu anlaşma, uzay uçuşu, ABD’nin uzay politikası, uzay taşımacılığı, güvenli operasyon standartlarıyla uygulamaları, bilimsel araştırmalar ve gezegen savunması alanlarında geniş çaplı işbirliğini taahhüt ediyor” ifadelerine yer verildi.
Mitchell Enstitüsü’nün düzenlediği etkinlikte duyurulan anlaşmada da şu açıklamalar yer aldı:
"NASA ve Uzay Gücü bu zaptı kaleme aldı. Çünkü uzay araştırmalarının, bilimsel keşiflerin ve güvenliğin geliştirilmesine yönelik, karşılıklı fayda sağlayan faaliyetlerdeki işbirliği ve ortaklıklarını sürdürmek istiyorlar."
NASA keşiflere, bilim ve teknolojiye odaklanırken, Uzay Gücü aslında askeri bir oluşum. Ancak Bridenstine’e göre iki kurum da aynı alanı paylaşıyor ve aynı ortamda faaliyet gösteriyor. Bu nedenle aralarında örtüşen pek çok şey var.
Uzayın güvenli olmadığı durumda, hiçbir şey yapılamayacağını söyleyen Bridenstine, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İşte bu yüzden Uzay Gücü’nü kurmak önemliydi, bu yüzden NASA'nın Uzay Gücü’yle ortak olması önemli."
Mitchell Enstitüsü’nün internet üzerinden gerçekleşen etkinliğinde konulan Raymond ise, “NASA ve ordu, 1950'lerin sonlarına uzanan uzun bir geçmişe sahip” dedi ve ekledi:
"Güvenli, istikrarlı ve erişilebilir bir uzay alanı, ülkemizin güvenliğinin, refahının ve bilimsel başarısının temelini oluşturur. NASA, herkesin yararı için evrenin derinliklerine ilerlerken, Uzay Gücü de gelecekteki ortaklıkları dört gözle bekliyor."
 



Nadir balina dişi fosili, İberlerin sırlarını açığa çıkarıyor

Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
TT

Nadir balina dişi fosili, İberlerin sırlarını açığa çıkarıyor

Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

İspanya'da Bakır Çağı'na ait bir "mega köy"de ortaya çıkarılan nadir bir balina dişi, 4 bin yıl önce Akdeniz bölgesinde yaşayan İber halkının sanatsal yeteneklerine ışık tuttu.

2018'de İspanya'nın güneybatısındaki Valencina arkeolojik kazı alanında bulunan diş, kendi türü içinde geçmişi o döneme dayanıp İberya'da rastlanan ilk fosil oldu.

PLOS One'da yayımlanan araştırmaya göre diş muhtemelen antik bir kıyı şeridinden toplanarak Bakır Çağı zanaatkarları tarafından özenle işlendi.

4 bin 150 ila 5 bin 300 yıl önce bir sahil köyünde yaşayan zanaatkarlar, dişi muhtemelen kişisel süs eşyaları veya sembolik anlam taşıyan eserler yaparken kullanmıştı.

Çalışmanın belirttiğine göre fosil işlendikten sonra, üzerindeki aşınma ve yıpranma izleri ve yüzeyini kaplayan sert kabuktan anlaşıldığı üzere kasten gömüldü.

Bulgular, yaklaşık 40 bin yıl önce başlayan Eski Taş Çağı'ndan beri fildişinin süs eşyaları, müzik aletleri ve heykellerin yapımında kullanımı hakkındaki anlayışımızı derinleştiriyor.

Fildişi çarpıcı görünümü, dayanıklılığı ve sağlamlığıyla antik toplumların ticaret ve sosyokültürel faaliyetlerinin ayrılmaz bir parçası haline gelmişti.

Ancak tarih öncesi çağlarda fildişinin kullanımı hakkında bildiklerimizin çoğu, fil, suaygırı, geyik ve ayılar gibi kara hayvanlarından elde edilen fildişinin incelenmesiyle elde edildi.

Daha önceki araştırmalar, İspanya'nın güneyindeki Eski Taş Çağı ve Bakır Çağı toplumlarında fillerden gelen fildişinin kullanıldığını vurgulasa da deniz memelilerinden elde edilen bu malzemenin önemi hakkında pek bir şey bilinmiyor.

Valencina'da bulunan 17 santimetre uzunluğuna, 7 santimetre genişliğine ve 0,5 kilogram ağırlığa sahip balina dişi, geçmişe eşsiz bir bakış sunuyor.

Fosilin analizi, yetişkin bir ispermeçet balinasından geldiğini ortaya çıkarırken, solucanlar ve sülükayaklılardan kaynaklanan aşınma belirtilerinin yanı sıra köpekbalığı ısırığı şüphesi doğuran izler bulundu. Bu izler, fosilin deniz tabanında bir süre kaldığını gösteriyor.

Araştırmacılar ayrıca dişte doğal yollarla oluşamayacak delikler ve belirgin kesik izleri gibi insan faaliyetine dair belirtiler tespit etti.

Araştırmacılar bu gözlemlere dayanarak balinanın muhtemelen doğal nedenlerle öldüğü, ardından cesedinin deniz tabanına battığı ve dişlerinden birinin kıyıya vurmasıyla antik İberler tarafından bulunup kullanıldığı sonucuna vardı.

Makalede şu ifadelere yer veriliyor:

Henüz bir ispermeçet balinası dişinden geldiği tespit edilen fildişi eser bulunmamasına rağmen son zamanlarda Avrupa'daki arkeolojik bağlamlarda deniz kaynaklı fildişi bulgularının ortaya çıkması, tarih öncesi toplumların deniz kaynaklarını kullanımına yönelik araştırmalara yeni bir odak noktası kazandırıyor.

 Independent Türkçe, independent.co.uk/news