Fas’ta koronavirüs sebebiyle 118 eğitim kurumu kapatıldı

Marakeş’te 8 Eylül’de ziyaretçiler yokken Jemaa el-Fna meydanının görüntüsü (AFP)
Marakeş’te 8 Eylül’de ziyaretçiler yokken Jemaa el-Fna meydanının görüntüsü (AFP)
TT

Fas’ta koronavirüs sebebiyle 118 eğitim kurumu kapatıldı

Marakeş’te 8 Eylül’de ziyaretçiler yokken Jemaa el-Fna meydanının görüntüsü (AFP)
Marakeş’te 8 Eylül’de ziyaretçiler yokken Jemaa el-Fna meydanının görüntüsü (AFP)

Fas Başbakanı Saadettin el-Osmani dün yaptığı açıklamada, Fas’ın yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı aşı üreten iki şirket ile anlaşma yaptığını açıkladı. Başbakan, tüm dünyanın hala Kovid-19 etkisi altına olduğunu ve bazı ülkelerde artan vaka sayılarına tanık olunduğunu söyledi.
El-Osmani, hükümet toplantısında etkili bir aşıya ulaşmak için girilen güçlü bir uluslararası yarış devam ediyorken Fas’ın Kral 6. Muhammed liderliğinde, biri Çin diğeri ise İngiltere-İsveç şirketi ile aşıların tüm araştırma, çalışma, test aşamalarının sona ermesinin hemen ardından Fas’ın aşılardan faydalanması için hızlı bir şekilde anlaşmalar yapıldığını açıkladı.
Fas Milli ve Mesleki Eğitim, Yüksek Öğretim ve Bilimsel Araştırma Bakanı Said Amzazi, pozitif vakaların teşhis edilmesinin ardından yaklaşık 61 bin öğrenciye eğitim veren 118 eğitim kurumunun kapatıldığını söyledi. Okullarda kaydedilen vakalar arasında 413 öğrenci 807 öğretmen, 129 idare çalışanı ve çeşitli görevlerde çalışan 79 kişinin yer aldığını belirtti. Eğitim kurumlarının kapatılması kararı, hükümetin, bazı il, ilçe ve mahallelerde koronavirüs ile mücadeleye yönelik ihtiyati önlemlerin sıkılaştırılması noktasında almış olduğu karar kapsamında hayata geçirildi.
Amzazi, dün düzenlenen hükümet toplantısındaki konuşması sırasında mevcut eğitim dönemine girme süreci ile ilgili olarak, 972 binden fazla öğrenciye eğitim veren, 2 bin 265 müessesenin uzaktan eğitim modelini benimsediğini ve eğitim sürecine girişin
dünyanın geri kalanında benzer bir şekilde endişe verici ve istikrarsız bir salgın durumu gölgesinde geldiğine dikkati çekti.
Amzazi buna rağmen Bakanlığın eğitim, öğretim ve bilimsel araştırma sisteminde düzenleme yapılması ve hükümet programının uygulanmasıyla ilgili bir çalışma programının uygulanmaya devam ettiğini ayrıca okul yılının 7 Eylül’de başlama zorunluluğunun gündeme getirilmesi ile temel ve anayasal eğitim hakkının güvence altına alınmasına yönelik çalışmanın yanı sıra 2019-2020 eğitim öğretim yılı için güvenli koşullarda Eylül ayı boyunca ve önümüzdeki Ekim ayı başında ertelenen sınavlar düzenleneceğini belirtti. Amzazi ayrıca koronavirüs salgınının devam eden etkilerinden dolayı geçtiğimiz eğitim döneminde olduğu gibi uzaktan eğitim uygulamasının devam edileceğini ve ortaya çıkabilecek vahim sonuçlara hazırlanılması için çalışıldığını belirtti.
Bakan, 816 bölge komitesi tarafından gerçekleştirilen okul dönemi başlangıç takibi sürecinde 4 bin 821 kamu ve özel kurumunun ziyaret edildiğini açıkladı.
Bakanlık tarafından mesleki eğitim seviyesi ile ilgili olarak, yeni kursiyer sayısının 282 bin 730’a ulaşacağını ayrıca kursiyerler için 17 yeni merkez ve 8 yurt tahsis edileceğini bildirdi.
İçişleri Bakanı, okullardaki eğitim ile ilgili olarak toplam öğrenci sayısının 8 milyon 704 bin 409 öğrenciye ulaşmasının beklendiğini, bu öğrencilerin arasında 776 bin 409’unun ilkokul birinci sınıf öğrencileri olduğunu belirtti.
İlköğretimin yaygınlaştırılması ve geliştirilmesi programının harekete geçirilmesi ile bu yıl ilköğretime kayıt olacakların sayının 910 bini aşması ve yaklaşık 149 bin kız öğrencinin eğitime katılması bekleniyor.
Bakanlık öğrenciler için 179 yeni kurum tahsis etti. Yaklaşık 310 bin 183 öğretmen ve idare personeli görevlendirdi. Bu kişiler arasında bölge akademilerinden 15 bin öğretmen yer alıyor.
Yüksek eğitim ile ilgili olarak ise toplam öğrenci sayısı bir milyon 79 bin 329 olacak, bu dönem ise öğrenci sayısı yaklaşık 296 bin olacak. Ayrıca iki üniversite açılırken 3 tane de üniversite kampüsü açılacak.

Koronavirüsün mülteciler üzerindeki etkisi
Fas Planlama Yüksek Komisyonu, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ile ortaklaşa koronavirüs salgınının Fas’taki mültecilerin ekonomik ve sosyal durumuna etkisi konusunda yürütülen bir araştırmanın sonuçlarını yayınlandı.
Araştırma, 2-8 Haziran arasındaki dönemi kapsıyor ve çeşitli mülteci kategorilerinden 600 aileden oluşan bir grubu hedefliyordu. Araştırma sonucunda ulaşılan bulgulardan en önemlileri, aktif olarak çalışmakta olan 10 aile reisinden 9’u karantina döneminde işsiz kaldı ve bu kişilerin 81,4'ü tazminatlarını alamadı.
Faaliyetlerin durması Yemenli mültecilerin yüzde 78'ini, Orta Afrikalı mültecilerin yüzde 89,4'ünü, Suriyelilerin yüzde 86,4'ünü ve Fildişi Sahili’nden gelen mültecilerin yüzde 94,8'ini etkiledi.
İşini kaybedenlerin yalnızca yüzde 1,6'sı işverenlerinden veya devletten yardım aldı, işverenlerden alınan yardımların yarısı maaş yada ücretli izin olarak verildi. Devlet tarafından verilen yardımların yüzde 26,6’sı ise düzenli sektör çalışanlarına maaş olarak “Ulusal Sosyal Güvenlik Fonu”ndan karşılandı. 10 aile reisinden 9’u bu yardımların “işten çıkarılmaları sebebiyle yaşadıkları gelir kaybını telafi etmediğini” söyledi. Yardımlarla ilgili olarak, mültecilerin yüzde 78,4’ü çeşitli kaynaklardan en az bir ödeme aldı.
Mültecilerin yüzde 81,9'u Mülteciler Yüksek Komiserliği’nden ödeme aldı.
Fas'taki mültecilerin ana işvereni hizmet sektörü, ardından inşaat sektörü, ardından ticaret ve restoran sektörü geliyor. Mülteci aile reislerinin neredeyse tümü daire veya ev kiralıyor.
Karantina sürecinde çocukların eğitimleri ile ilgili olarak,  mültecilerin yüzde 71,1'i okul çocuklarının uzaktan eğitimleri takip ettiğini belirtti. Bu kişilerden yüzde 42’si çocuklarının düzenli eğitim aldığını yüzde 36,3’ü ise düzensiz bir eğitim aldıklarını belirtti. Ayrıca mülteci ailelerin yarısının eğitimli olduğu ve Suriyelilerin ise yüzde 56,2’sin eğitimli olduğu biliniyor.
Sağlık hizmetleri ile ilgili olarak araştırma mültecilerin 62.8’inin karantina sırasında sağlık hizmetlerine ulaşabildiğini gösterdi. Karantina sırasındaki gıda dağıtımı ile ilgili olarak, mülteci ailelerinin 4’te 3’ü karantina sırasında alışveriş yapmak için özel izin alabildiklerini belirtti. 10 mülteci aileden 4’ü dernek ve STK’lardan gıda yardımları aldıklarını belirttiler. Bununla birlikte, mülteci ailelerin yüzde 47'si karantina dönemlerinde yeterli gıda malzemelerinin olmadığını bunun sebebi olarak yüzde 91,7’i parasızlık nedeniyle, yüzde 4,2’si karantina sırasında uygulanan hareket kısıtlaması olduğunu belirttiler. Bu kişilerin yüzde 36’sı komşularından yüzde 24,8’i topluluk üyelerinden aldıklarını, yüzde 9.4’ü ise dilendiklerini söylediler.
Fas'ta 7 bin mülteci bulunuyor. Bunların yüzde 61'i erkek, yüzde 30'u 18 yaşın altında ve yarısı Suriyeli. Mültecilerin üçte biri Rabat, Kazablanka ve Ucda şehirlerinde barınıyor ve Fas'ta bulunan mülteci ailelerin sayısı ise 2 bin 162.
Araştırma, mültecilerin geri kalanının yüzde 6,5’inin Nador’da, yüzde 6,4’sının Kuneytire’de, yüzde 6,4’ünün Fez’de, yüzde 5,4 Salé’de, yüzde 5,3’inin Meknes, yüzde 4,8’inin Tanca’da ve yüzde 4,1’inin Marakeş gibi diğer şehirlerde ikamet ettiğini gösterdi.
Mültecilerin çoğu 2000 yılından sonra Fas'a gelmiş ve bu kişilerin yarısı (yüzde 50,3’ü) 2015'te, yüzde 34,3'ü 2010 ile 2014 arasında ve yüzde 13,9'u 2000 ile 2009 arasında gelmiş.



İsrail Ramallah'ın kuzeyindeki askeri kontrol noktasını kapattı

İsrail'in Cenin yakınlarındaki Kabatiya kasabasına düzenlediği baskında askeri araçlar çalışıyor (Reuters)
İsrail'in Cenin yakınlarındaki Kabatiya kasabasına düzenlediği baskında askeri araçlar çalışıyor (Reuters)
TT

İsrail Ramallah'ın kuzeyindeki askeri kontrol noktasını kapattı

İsrail'in Cenin yakınlarındaki Kabatiya kasabasına düzenlediği baskında askeri araçlar çalışıyor (Reuters)
İsrail'in Cenin yakınlarındaki Kabatiya kasabasına düzenlediği baskında askeri araçlar çalışıyor (Reuters)

İsrail güçleri, bu sabah Batı Şeria'daki Ramallah'ın kuzeyinde bulunan Atara askeri kontrol noktasını kapattı. Filistin Haber Ajansı (WAFA) haberinde, "işgal güçleri kontrol noktasını sabahın erken saatlerinde kapatarak, özellikle Ramallah'ın kuzeybatı ve batısındaki köylerden ve kasabalardan ve kuzeydeki vilayetlerden gelen ve giden vatandaşların hareketini aksattı" ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın Duvar ve Yerleşim Direnişi Komisyonu’nun ekim ayında yayınladığı rapordan aktardığına göre, Filistin topraklarını bölen kalıcı ve geçici engellerin toplam sayısı, askeri kontrol noktaları ve kapılar da dahil olmak üzere 916'ya ulaştı.


Lübnan'daki Birleşmiş Milletler gücü, askerlerinden birinin İsrail ateşiyle yaralandığını duyurdu

Lübnan-İsrail sınırına yakın bir noktada UNIFIL askerleri ve Lübnan askerleri (Reuters)
Lübnan-İsrail sınırına yakın bir noktada UNIFIL askerleri ve Lübnan askerleri (Reuters)
TT

Lübnan'daki Birleşmiş Milletler gücü, askerlerinden birinin İsrail ateşiyle yaralandığını duyurdu

Lübnan-İsrail sınırına yakın bir noktada UNIFIL askerleri ve Lübnan askerleri (Reuters)
Lübnan-İsrail sınırına yakın bir noktada UNIFIL askerleri ve Lübnan askerleri (Reuters)

Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü (UNIFIL), dün güney Lübnan'daki mevzilerinden birinin yakınında İsrail'in düzenlediği saldırıda bir askerinin yaralandığını duyurdu ve İsrail'e "saldırgan davranışlarına son vermesi" çağrısını yineledi.

Bu, İsrail ve Lübnan arasında tampon güç olarak görev yapan ve İsrail ile Hizbullah arasındaki bir yıllık ateşkesi desteklemek için Lübnan ordusuyla iş birliği yapan UNIFIL'in güney Lübnan'da bildirdiği son olaydır.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre UNIFIL açıklamasında, "Bu sabah, Mavi Hat'ın güneyinde, Bastra köyünde yoldaki bir engeli inceleyen UNIFIL devriyesinin yakınlarına İsrail ordusunun mevzilerinden ağır makineli tüfek ateşi açıldı. Ateş, yakınlarda bir el bombasının patlamasının ardından başladı" ifadeleri yer aldı.

UNIFIL şöyle devam etti: "UNIFIL mülkünde herhangi bir hasar meydana gelmese de silah sesleri ve patlama nedeniyle barış gücü mensuplarından biri hafif bir beyin sarsıntısı geçirdi."

UNIFIL ayrıca dün, Lübnan'ın güneyindeki Kfarşuba kasabasında başka bir olayın yaşandığını bildirdi ve rutin operasyonel görev yürüten bir başka barış gücü devriyesinin, mevzilerinin yakınlarında İsrail tarafından ateş açıldığını belirtti.

Bu ayın başlarında UNIFIL, İsrail güçlerinin Lübnan'ın güneyinde barış güçlerine ateş açtığını bildirmişti.

UNIFIL, geçtiğimiz ay İsrail askerlerinin Güney Lübnan'daki güçlerine ateş açtığını bildirirken, İsrail ordusu barış güçlerini yanlışlıkla "şüpheli" olarak algıladığını ve onlara uyarı ateşi açtığını belirtti.

Ekim ayında UNIFIL, personelinden birinin Güney Lübnan'daki BM mevzisinin yakınlarına atılan bir İsrail el bombası nedeniyle yaralandığını bildirdi; bu, bir ay içinde yaşanan üçüncü benzer olaydı.

UNIFIL, barış güçlerine yönelik veya yakınlarında yapılan saldırıların, Kasım 2024 ateşkesinin temelini oluşturan BM Güvenlik Konseyi Kararı 1701'in "ciddi ihlalleri" olduğunu belirtti.

İsrail ordusuna, "Mavi Hat boyunca veya yakınında barış ve istikrar için çalışan barış güçlerine yönelik saldırgan davranışlarını ve saldırılarını durdurması" çağrısını yineledi.

İsrail, ateşkes anlaşmasına rağmen Lübnan topraklarına düzenli saldırılar düzenlemeye devam ediyor ve Hizbullah mevzilerini ve personelini hedef aldığını, onları yeniden silahlandıklarını iddia ederek suçluyor. İsrail ayrıca Güney Lübnan'ın stratejik açıdan önemli beş bölgesinde askeri varlığını sürdürüyor.


Mısır, Gazze anlaşmasının engellenmesine ve yeniden inşa çabalarının parçalanmasına karşı uyarıda bulundu

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki barınaklar arasında yürüyen Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki barınaklar arasında yürüyen Filistinliler (AFP)
TT

Mısır, Gazze anlaşmasının engellenmesine ve yeniden inşa çabalarının parçalanmasına karşı uyarıda bulundu

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki barınaklar arasında yürüyen Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki barınaklar arasında yürüyen Filistinliler (AFP)

Arabulucuların, Gazze Şeridi’nde ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasının hayata geçirilmesi için yürüttüğü çabalar sürerken, Mısır’dan bu sürecin önümüzdeki ocak ayında yürürlüğe girmesinin engellenebileceğine dair endişe ve uyarılar geliyor.

Uzmanlara göre, Gazze Şeridi’nin yeniden inşa çabalarının parçalanmasına, bölgenin bölünmesine ya da İsrail’in Gazze Şeridi’nde konuşlandırılacak istikrar güçlerine ilişkin şartlar dayatmasına karşı çıkan Mısır’ın bu tutumu, 29 Aralık’ta ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında yapılması planlanan görüşme öncesinde İsrail üzerinde baskı oluşturmayı amaçlayan önemli mesajlar içeriyor. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, Mısır’ın söz konusu mesajları ışığında Washington’un ikinci aşamanın başlatılması yönünde baskı yapmasını beklediklerini dile getirdi.

Diğer yandan Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul dün yaptığı açıklamada, Almanya’nın Gazze için öngörülen barış planı kapsamında gelecek ay konuşlandırılması beklenen uluslararası istikrar gücüne, öngörülebilir gelecekte katılmayacağını duyurdu.

Bu gelişme, Mısır’ın endişelerini daha da güçlendirdi. Mısır Cumhurbaşkanlığı Devlet Enformasyon Servisi Başkanı Ziya Raşvan, Netanyahu’yu, ‘anlaşmada yer almamasına rağmen ikinci aşamayı direnişin silahsızlandırılması şartına indirgemeye çalışmakla’ suçladı. Raşvan, İsrail’in, istikrar gücünü, silahsızlandırma gibi yetki alanı dışındaki rollerle sürece dahil etmeye çalıştığını, buna da katılımcı ülkelerin onay vermeyeceğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Kahire el-İhbariyye televizyonundan aktardığına göre Raşvan, perşembe günü yaptığı açıklamada, “Netanyahu’nun girişimleri uygulamanın ertelenmesine ya da yavaşlatılmasına yol açabilir, ancak ikinci aşamayı durdurmayı başaramaz” dedi. Netanyahu’nun, Gazze’de ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesini engellemek ve Washington’u Tahran’la bir çatışmaya sürüklemek için her yolu denediğini ifade eden Raşvan, bunun Gazze Şeridi’nin yeniden alevlenmesine ve anlaşmanın ikinci aşamasının başarısız olmasına yol açabileceği uyarısında bulundu.

Öte yandan perşembe günü İsrail’in Ynet haber sitesi, bir askeri kaynağa dayandırdığı haberinde, Netanyahu’nun yıl bitmeden Trump ile yapacağı görüşmede, İran’ın balistik füze tehdidine ilişkin istihbarat bilgilerini paylaşacağını aktardı. Haberde, ABD’nin İran’ın balistik füze programını sınırlayacak bir anlaşmaya varamaması halinde İsrail’in İran’la karşı karşıya gelmek zorunda kalabileceği ifade edildi.

Farabi Siyasi Araştırmalar Merkezi Genel Sekreteri Dr. Muhtar Gubaşi, Mısır’dan gelen açıklamaların açık ve net olduğunu, İsrail ve Washington’a yönelik güçlü mesajlar içerdiğini söyledi. Gubaşi, Mısır’ın bu düzeyde doğrudan mesajlar vermesinin, Washington’un Kahire ile Tel Aviv arasında bir yakınlaşma noktası bulma arayışını gündemine almasına yol açtığını belirtti.

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal da Mısır’ın açıklamalarının, İsrail’in durumu siyasi değil güvenlik merkezli bir bakış açısıyla kalıcı hale getirme çabasına dair gerçek kaygılar barındırdığını vurgulayarak, Washington’un bu duruma son vermek için daha ciddi adımlar atması umudunun dile getirildiğini ifade etti.

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki yıkılmış evlerin genel görünümü (AFP)Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki yıkılmış evlerin genel görünümü (AFP)

Mısır’ın tutumu yalnızca endişelerle sınırlı kalmıyor, aynı zamanda açık uyarılar da içeriyor. Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, perşembe günü Mısır televizyonuna verdiği demeçte, Gazze konusunda iki ‘kırmızı çizgi’ bulunduğunu belirterek, “Birinci kırmızı çizgi, Batı Şeria ile Gazze Şeridi’nin birbirinden ayrılmamasıdır. Bu kesinlikle mümkün değildir. İki bölge, kurulacak Filistin devletinin bölünmez bir bütünüdür. İkinci kırmızı çizgi ise Gazze Şeridi’nin bölünmemesidir” dedi.

Abdulati, Gazze’nin kırmızı ve yeşil bölgelere ayrılmasına ya da İsrail’in doğrudan kontrolü altındaki bölgelerde yeniden imar sağlanırken, nüfusun yüzde 90’ının bulunduğu diğer bölgelerde Hamas gerekçesiyle insanların aç ve susuz bırakılmasına ilişkin söylemleri ‘saçmalık’ olarak nitelendirdi. Abdulati, “Bu tür senaryolar ne gerçekleşir ne de üzerinde uzlaşı sağlanır” ifadesini kullandı.

Bu çerçevede değerlendirmelerde bulunan Gubaşi, Mısır’ın kırmızı çizgiler ilan etmesinin net bir sınır anlamına geldiğini ve sahadaki bazı uygulamaların Kahire açısından kabul edilemez olduğunu vurguladı. Gubaşi, Mısır’ın bu mesajları özellikle bu dönemde vermesinin, arabulucuların ikinci aşamanın yakın zamanda başlatılması yönündeki çabalarını güçlendirmeyi amaçladığını belirterek, “Washington isterse istediğini yapar; özellikle de anlaşmayı baltalayan İsrail adımlarını durdurma konusunda baskı söz konusuysa” dedi.

Öte yandan Israel Hayom gazetesi perşembe günü yayımladığı haberinde, Netanyahu ile Trump arasında yapılması beklenen görüşmenin, Gazze’de ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik kaydedilen ilerlemeye ilişkin bir açıklamayla sonuçlanacağını yazdı.

Ziya Raşvan da mevcut göstergelerin, ABD yönetiminin ocak ayının başında ikinci aşamanın başlatılması yönünde kararını verdiğini ortaya koyduğunu söyledi. Raşvan, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı’nı kabul etmesinin, ikinci aşamanın fiilen başlatılmasına dair net bir işaret olmasının muhtemel olduğunu ifade etti.

Nizar Nazzal ise Netanyahu’nun Trump ile görüşmesinde, İsrail’in sarı hatta kalmasını, Gazze’nin bölünmesini ve İsrail kontrolündeki alanlarda yeniden imarın başlatılmasını savunan bir anlatıyı öne çıkarmaya çalışacağını öngördü. Nazzal, “Mısır’dan gelen bu uyarı niteliğindeki mesajlar, anlaşma sürecini aksatabilecek yeni engelleri ya da ABD-İsrail uyumunu önlemeye yönelik ön alıcı bir adım niteliği taşıyor” değerlendirmesinde bulundu.