Fas’ta koronavirüs sebebiyle 118 eğitim kurumu kapatıldı

Marakeş’te 8 Eylül’de ziyaretçiler yokken Jemaa el-Fna meydanının görüntüsü (AFP)
Marakeş’te 8 Eylül’de ziyaretçiler yokken Jemaa el-Fna meydanının görüntüsü (AFP)
TT

Fas’ta koronavirüs sebebiyle 118 eğitim kurumu kapatıldı

Marakeş’te 8 Eylül’de ziyaretçiler yokken Jemaa el-Fna meydanının görüntüsü (AFP)
Marakeş’te 8 Eylül’de ziyaretçiler yokken Jemaa el-Fna meydanının görüntüsü (AFP)

Fas Başbakanı Saadettin el-Osmani dün yaptığı açıklamada, Fas’ın yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı aşı üreten iki şirket ile anlaşma yaptığını açıkladı. Başbakan, tüm dünyanın hala Kovid-19 etkisi altına olduğunu ve bazı ülkelerde artan vaka sayılarına tanık olunduğunu söyledi.
El-Osmani, hükümet toplantısında etkili bir aşıya ulaşmak için girilen güçlü bir uluslararası yarış devam ediyorken Fas’ın Kral 6. Muhammed liderliğinde, biri Çin diğeri ise İngiltere-İsveç şirketi ile aşıların tüm araştırma, çalışma, test aşamalarının sona ermesinin hemen ardından Fas’ın aşılardan faydalanması için hızlı bir şekilde anlaşmalar yapıldığını açıkladı.
Fas Milli ve Mesleki Eğitim, Yüksek Öğretim ve Bilimsel Araştırma Bakanı Said Amzazi, pozitif vakaların teşhis edilmesinin ardından yaklaşık 61 bin öğrenciye eğitim veren 118 eğitim kurumunun kapatıldığını söyledi. Okullarda kaydedilen vakalar arasında 413 öğrenci 807 öğretmen, 129 idare çalışanı ve çeşitli görevlerde çalışan 79 kişinin yer aldığını belirtti. Eğitim kurumlarının kapatılması kararı, hükümetin, bazı il, ilçe ve mahallelerde koronavirüs ile mücadeleye yönelik ihtiyati önlemlerin sıkılaştırılması noktasında almış olduğu karar kapsamında hayata geçirildi.
Amzazi, dün düzenlenen hükümet toplantısındaki konuşması sırasında mevcut eğitim dönemine girme süreci ile ilgili olarak, 972 binden fazla öğrenciye eğitim veren, 2 bin 265 müessesenin uzaktan eğitim modelini benimsediğini ve eğitim sürecine girişin
dünyanın geri kalanında benzer bir şekilde endişe verici ve istikrarsız bir salgın durumu gölgesinde geldiğine dikkati çekti.
Amzazi buna rağmen Bakanlığın eğitim, öğretim ve bilimsel araştırma sisteminde düzenleme yapılması ve hükümet programının uygulanmasıyla ilgili bir çalışma programının uygulanmaya devam ettiğini ayrıca okul yılının 7 Eylül’de başlama zorunluluğunun gündeme getirilmesi ile temel ve anayasal eğitim hakkının güvence altına alınmasına yönelik çalışmanın yanı sıra 2019-2020 eğitim öğretim yılı için güvenli koşullarda Eylül ayı boyunca ve önümüzdeki Ekim ayı başında ertelenen sınavlar düzenleneceğini belirtti. Amzazi ayrıca koronavirüs salgınının devam eden etkilerinden dolayı geçtiğimiz eğitim döneminde olduğu gibi uzaktan eğitim uygulamasının devam edileceğini ve ortaya çıkabilecek vahim sonuçlara hazırlanılması için çalışıldığını belirtti.
Bakan, 816 bölge komitesi tarafından gerçekleştirilen okul dönemi başlangıç takibi sürecinde 4 bin 821 kamu ve özel kurumunun ziyaret edildiğini açıkladı.
Bakanlık tarafından mesleki eğitim seviyesi ile ilgili olarak, yeni kursiyer sayısının 282 bin 730’a ulaşacağını ayrıca kursiyerler için 17 yeni merkez ve 8 yurt tahsis edileceğini bildirdi.
İçişleri Bakanı, okullardaki eğitim ile ilgili olarak toplam öğrenci sayısının 8 milyon 704 bin 409 öğrenciye ulaşmasının beklendiğini, bu öğrencilerin arasında 776 bin 409’unun ilkokul birinci sınıf öğrencileri olduğunu belirtti.
İlköğretimin yaygınlaştırılması ve geliştirilmesi programının harekete geçirilmesi ile bu yıl ilköğretime kayıt olacakların sayının 910 bini aşması ve yaklaşık 149 bin kız öğrencinin eğitime katılması bekleniyor.
Bakanlık öğrenciler için 179 yeni kurum tahsis etti. Yaklaşık 310 bin 183 öğretmen ve idare personeli görevlendirdi. Bu kişiler arasında bölge akademilerinden 15 bin öğretmen yer alıyor.
Yüksek eğitim ile ilgili olarak ise toplam öğrenci sayısı bir milyon 79 bin 329 olacak, bu dönem ise öğrenci sayısı yaklaşık 296 bin olacak. Ayrıca iki üniversite açılırken 3 tane de üniversite kampüsü açılacak.

Koronavirüsün mülteciler üzerindeki etkisi
Fas Planlama Yüksek Komisyonu, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ile ortaklaşa koronavirüs salgınının Fas’taki mültecilerin ekonomik ve sosyal durumuna etkisi konusunda yürütülen bir araştırmanın sonuçlarını yayınlandı.
Araştırma, 2-8 Haziran arasındaki dönemi kapsıyor ve çeşitli mülteci kategorilerinden 600 aileden oluşan bir grubu hedefliyordu. Araştırma sonucunda ulaşılan bulgulardan en önemlileri, aktif olarak çalışmakta olan 10 aile reisinden 9’u karantina döneminde işsiz kaldı ve bu kişilerin 81,4'ü tazminatlarını alamadı.
Faaliyetlerin durması Yemenli mültecilerin yüzde 78'ini, Orta Afrikalı mültecilerin yüzde 89,4'ünü, Suriyelilerin yüzde 86,4'ünü ve Fildişi Sahili’nden gelen mültecilerin yüzde 94,8'ini etkiledi.
İşini kaybedenlerin yalnızca yüzde 1,6'sı işverenlerinden veya devletten yardım aldı, işverenlerden alınan yardımların yarısı maaş yada ücretli izin olarak verildi. Devlet tarafından verilen yardımların yüzde 26,6’sı ise düzenli sektör çalışanlarına maaş olarak “Ulusal Sosyal Güvenlik Fonu”ndan karşılandı. 10 aile reisinden 9’u bu yardımların “işten çıkarılmaları sebebiyle yaşadıkları gelir kaybını telafi etmediğini” söyledi. Yardımlarla ilgili olarak, mültecilerin yüzde 78,4’ü çeşitli kaynaklardan en az bir ödeme aldı.
Mültecilerin yüzde 81,9'u Mülteciler Yüksek Komiserliği’nden ödeme aldı.
Fas'taki mültecilerin ana işvereni hizmet sektörü, ardından inşaat sektörü, ardından ticaret ve restoran sektörü geliyor. Mülteci aile reislerinin neredeyse tümü daire veya ev kiralıyor.
Karantina sürecinde çocukların eğitimleri ile ilgili olarak,  mültecilerin yüzde 71,1'i okul çocuklarının uzaktan eğitimleri takip ettiğini belirtti. Bu kişilerden yüzde 42’si çocuklarının düzenli eğitim aldığını yüzde 36,3’ü ise düzensiz bir eğitim aldıklarını belirtti. Ayrıca mülteci ailelerin yarısının eğitimli olduğu ve Suriyelilerin ise yüzde 56,2’sin eğitimli olduğu biliniyor.
Sağlık hizmetleri ile ilgili olarak araştırma mültecilerin 62.8’inin karantina sırasında sağlık hizmetlerine ulaşabildiğini gösterdi. Karantina sırasındaki gıda dağıtımı ile ilgili olarak, mülteci ailelerinin 4’te 3’ü karantina sırasında alışveriş yapmak için özel izin alabildiklerini belirtti. 10 mülteci aileden 4’ü dernek ve STK’lardan gıda yardımları aldıklarını belirttiler. Bununla birlikte, mülteci ailelerin yüzde 47'si karantina dönemlerinde yeterli gıda malzemelerinin olmadığını bunun sebebi olarak yüzde 91,7’i parasızlık nedeniyle, yüzde 4,2’si karantina sırasında uygulanan hareket kısıtlaması olduğunu belirttiler. Bu kişilerin yüzde 36’sı komşularından yüzde 24,8’i topluluk üyelerinden aldıklarını, yüzde 9.4’ü ise dilendiklerini söylediler.
Fas'ta 7 bin mülteci bulunuyor. Bunların yüzde 61'i erkek, yüzde 30'u 18 yaşın altında ve yarısı Suriyeli. Mültecilerin üçte biri Rabat, Kazablanka ve Ucda şehirlerinde barınıyor ve Fas'ta bulunan mülteci ailelerin sayısı ise 2 bin 162.
Araştırma, mültecilerin geri kalanının yüzde 6,5’inin Nador’da, yüzde 6,4’sının Kuneytire’de, yüzde 6,4’ünün Fez’de, yüzde 5,4 Salé’de, yüzde 5,3’inin Meknes, yüzde 4,8’inin Tanca’da ve yüzde 4,1’inin Marakeş gibi diğer şehirlerde ikamet ettiğini gösterdi.
Mültecilerin çoğu 2000 yılından sonra Fas'a gelmiş ve bu kişilerin yarısı (yüzde 50,3’ü) 2015'te, yüzde 34,3'ü 2010 ile 2014 arasında ve yüzde 13,9'u 2000 ile 2009 arasında gelmiş.



Mısır ve Somali Dışişleri Bakanları, Afrika misyonu kapsamında Mısır güçlerinin konuşlandırılmasına ilişkin düzenlemeleri görüştü

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, (AFP)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, (AFP)
TT

Mısır ve Somali Dışişleri Bakanları, Afrika misyonu kapsamında Mısır güçlerinin konuşlandırılmasına ilişkin düzenlemeleri görüştü

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, (AFP)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, (AFP)

Mısır Dışişleri Bakanlığı, Bakan Bedr Abdulati'nin dün Somalili mevkidaşı Abdisalam Abdi Ali ile Somali'deki Afrika Birliği Destek ve İstikrar Misyonu kapsamında, Mısır güçlerinin konuşlandırılmasına ilişkin düzenlemeleri görüştüğünü bildirdi.

Mısır Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, Abdulati'nin Asvan Barış ve Sürdürülebilir Kalkınma Forumu'nun çerçevesinde gerçekleşen toplantıda, kuvvetlerin konuşlandırılmasına ilişkin gelişmeleri memnuniyetle karşıladığını ve Mısır'ın “Somali ve Afrika Boynuzu'nda güvenlik ve istikrarı artırma çabalarını destekleme” taahhüdünü teyit ettiğini belirtti.

Bakanlığı'n açıklamasına göre Abdulati, birliklerin konuşlandırılmasının mümkün olan en kısa sürede tamamlanmasını umduğunu belirterek, misyonun görevlerini yerine getirebilmesini sağlamak için sürdürülebilir uluslararası finansmanın sağlanmasının önemini vurguladı.


Knesset'te kaos: Protestolar, milletvekillerinin ihracı ve Netanyahu'nun konuşmasının boykot edilmesi

Netanyahu, Knesset'in kış dönemi oturumunun açılışında, 20 Ekim 2025 (Reuters)
Netanyahu, Knesset'in kış dönemi oturumunun açılışında, 20 Ekim 2025 (Reuters)
TT

Knesset'te kaos: Protestolar, milletvekillerinin ihracı ve Netanyahu'nun konuşmasının boykot edilmesi

Netanyahu, Knesset'in kış dönemi oturumunun açılışında, 20 Ekim 2025 (Reuters)
Netanyahu, Knesset'in kış dönemi oturumunun açılışında, 20 Ekim 2025 (Reuters)

Emel Şehade

İsrail ordusu, Gazze Şeridi’nde ateşkes için anlaşmanın imzalanmasından sonra da Gazze'yi bombalayıp ölü sayısını artırırken İsrailliler iki askerin daha cenazesine katıldı. Öte yandan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ülkesine barış getirebilen zafer kazanmış bir lider gibi görünmeye çalıştı. Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump'ın özel temsilcileri Steve Witkoff ve Jared Kushner ile yine Trump tarafından ortaya atılan Gazze'deki savaşı sona erdirme planının ikinci aşamasına yönelik adımları görüştükten sonra, İsrail parlamentosu Knesset’in kış oturumunun açılışında kürsüye çıkarak bu savaştaki başarılarını ve hedeflerine ulaşma kararlılığını sıraladı. İsrail Başbakanı, önümüzdeki dönemin refah dolu olacağını ve birçok ülkeyle barış çemberinin genişleyeceğini düşündüğünü belirtti.

Ancak Netanyahu'nun öngöremediği nokta, Knesset’teki gerginlik, sözlü tartışmalar ve çatışmaların iç krizin derinliğini yansıtmasıydı. Bu durum, Gazze meselesindeki ilerlemeyi ve Trump'ın planının uygulanmasını da etkileyecek.

Witkoff ve Kushner'ın ziyareti, Gazze Şeridi’nde bir subay ve bir askerin öldürülmesinin ardından İsrail'in Gazze'yi bombalamasından bir gün sonra gerçekleşti. İsrail, Hamas’ın istihkam aracına tanksavar füzesiyle saldırdığını iddia ederken, Hamas bu iddiayı yalanladı.

İsrail, ABD'nin müdahalesi ve Witkoff, Netanyahu ve İsrailli yetkililer arasında yapılan yoğun görüşmelerin ardından, savaşı yeniden başlatma ve insani yardımı durdurma kararını hızla geri aldı. İsrailli bir yetkiliye göre Witkoff, pazar günü Tel Aviv’de yapılması planlanan görüşmelerini erteledi ve günü İsrailli yetkililere kararlarını geri almaları için baskı yaparak geçirdi. Böylece pazartesi günü sakin bir atmosferde Trump’ın planının ikinci aşaması hakkında görüşmelerin başlaması için zemin hazırlandı. Bu aşama, Gazze Şeridi'ne uluslararası bir güç getirilmesi, İsrail ordusunun buradan çekilmesi ve Hamas'ın silahsızlandırılmasını içeriyor. Bu konular, bugün ABD Başkan Yardımcısı JD Vance geldikten sonra da görüşülmeye devam edecek.

İsrail, İsrailli bazı kaynaklar tarafından da doğrulandığı üzere, savaşı yeniden başlatma kararını hızla geri alarak, iki ateş arasında kaldığını kabul etti. Kaynaklara göre İsrail’in iki askerinin öldürülmesinden sonra boş durması mümkün değil, ancak ABD yönetimi ve Başkan Trump ile iyi ilişkilerini sürdürmek istiyor. Trump, İsrail'in beklemediği bir şekilde 20 tutukluyu birden canlı olarak geri getirerek, savaşın en önemli hedeflerinin gerçekleştirilmesinde önemli bir rol oynadı. Aslında birden fazla yetkilinin belirttiği gibi, iki yıllık savaşın ardından İsrail bunu hayal bile edemiyordu.

Kırmızı çizgi

Witkoff, Kushner ve Netanyahu arasındaki görüşme, sürece aşina bir kaynağa göre gergin geçti ve anlaşmazlıklarla damgalandı. Kaynağa göre ABD’li iki konuk Netanyahu’dan, Trump'ın Gazze'deki ateşkes planının ilk aşamasını tehlikeye atacak herhangi bir eylemden kaçınmasını istedi.Bunu kırmızı çizgi olarak nitelendirdiler. Witkoff'un Netanyahu’ya ‘ateşkesi tehlikeye atacak şekilde hareket etmemek gerektiğini’ ısrarla vurguladığı bildirildi. “İkinci aşamaya ulaşmak için elimizden gelen her şeyi yapmak istiyoruz” diyen Witkoff, Netanyahu’ya, “Meşru müdafaa kabul edilebilir, ancak ateşkesi tehlikeye atmak kabul edilemez” dedi.

csdfg
Netanyahu'nun konuşması sırasında Knesset salonu protestolar, muhalefet sıralarından gelen sesler, boykotlar ve sözlü tartışmaların gürültüsüyle doldu (Reuters)

Witkoff ve Kushner, toplantılarının planın hükümlerini yürürlüğe koymayı, görevlerin bölüşülmesini ve sahada uygulanmasını amaçladığını vurguladılar. Toplantıdan sızan bilgilere göre Netanyahu, İsrail'in Filistinli esirlerden oluşan son grup Gazze'ye ulaşmadan ikinci aşamaya geçmeyi reddetme ve Hamas'ın silahsızlandırılmasını sağlamak için bir takvim içeren açıklamalar üzerinde anlaşma sağlama yönündeki tutumunu sürdürmeye çalıştı.

Vance'in İsrail ziyareti öncesinde Witkoff ve Kushner, üst düzey askeri yetkililerle yaptıkları toplantılarda, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını denetlemek ve insani yardım sağlamak için İsrail'de konuşlanmış 200 Amerikan askeriyle iş birliği ve koordinasyon yolları üzerinde anlaştılar.

Tehdit mesajları

Witkoff ve Kushner gelmeden önce Netanyahu ve İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Hamas'a çok sayıda tehdit mesajı gönderdi. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre bu mesajlardan biri, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ndeki ABD izleme mekanizması aracılığıyla iletildi ve ordusuna, orduya yaklaşan veya sarı çizgiyi geçmeye çalışan herkese derhal ateş açma izni verdiğini belirtti. İkinci mesaj, çok sayıda İsrailli rehinenin bulunduğu büyük bir tünele saldırı tehdidi ve sarı çizgiye yaklaşan Filistinlileri vurma tehdidiydi. İsrail, bu mesajları Hamas'a, başta silahsızlandırılması şartı olmak üzere planın şartlarına uymazsa, bölgede bulunan uluslararası ve Arap güçlerinden bağımsız olarak, Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü kontrol eden ordunun bunu kendisi gerçekleştireceği yönünde bir uyarı olarak değerlendirdi.

Bu adımlar ve İsrailli yetkililerin mesajları, Witkoff ve Kushner ile yapılan görüşmelerde müzakere edilen konular arasındaydı. Netanyahu, bu toplantıda İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki Hamas'ın silahsızlandırılması konusunda taviz vermeyeceğini ısrarla vurguladı.

Netanyahu'ya verilen daha net mesajlar

Netanyahu, Witkoff ve Kushner ile görüşmesinden kısa bir süre sonra Knesset’in kış oturumunun açılışına katıldı. Burada İsrail, aynı yerde kısa süre önce Başkan Trump’ı ağırladığı zamankinden çok farklı bir şekilde, gerçek yüzünü gösterdi.

İsrail Meclis Başkanı Amir Ohana'nın geçtiğimiz hafta siyasi ve askeri isimleri ağırlarken hükümete ve Başbakan’a güçlü bir destek ortamı yaratmasının ardından Knesset salonunda yankılanan alkış seslerinin aksine Netanyahu’nun dünkü konuşması sırasında salon protestolar, muhalefet sıralarından yükselen sesler, kesintiler ve sözlü tartışmalarla doldu. Netanyahu yargıyı eleştirdiği ve Gazze'deki savaşın başarılarını övdüğü sırada bazı Knesset üyeleri salondan çıkarıldı.

Netanyahu, İsrail’in önümüzdeki dönemde önemli zorluklar ve fırsatlarla karşı karşıya olduğunu ve bu konuyu ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’ın İsrail ziyareti sırasında görüşeceğini açıkladı. Netanyahu, “Hamas'ın silahsızlandırılması da dahil olmak üzere savaşın tüm hedeflerini gerçekleştirmeye kararlıyız. Bu hedefe ulaşmak için askeri adımlar devam edecek. Bize karşı yapılacak herhangi bir saldırı ağır bir bedel ödeyecek” ifadelerini kullandı.

Netanyahu başarılarını sıralarken, İsrail'in çeşitli cephelerde zafer kazandığı düşüncesiyle şunları söyledi:

“Suriye'deki Hermon (Şeyh) Dağı'nın zirvesine ulaştık, Tahran semalarını kontrol altına aldık ve en önemlisi, birkaç ay içinde nükleer bomba geliştirecek olan İran'ın başını çektiği varoluşsal tehdidi ortadan kaldırdık, aksi takdirde sağcılar ve solcular dahil hepimiz ölecektik.”

Netanyahu, Knesset kürsüsünde Witkoff ve Kushner'a da söylediği bildirilen şu sözleri yineledi:

“Hamas'ı silahsızlandırmadan ve tüm hedeflerine ulaşmadan savaşı sona erdirmeyeceğiz.”

İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nden çekilmemesi kararını savunan Netanyahu, bazı Knesset üyelerini ve yurt dışından gelen talepleri dinleyip Gazze Şeridi'nden ordunun çekilmesi halinde, elde ettikleri başarıyı yitireceklerini söyledi. Netanyahu, eğer savaşı sona erdirme çağrılarına kulak verseydi, Hamas’ın İsrail’i yenilgiye uğratacağını, Sinvar, Dyf ve Nasrallah’ın halen hayatta olacağını vurguladı.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.


Humus kırsalında Esed'in milisleri tarafından kullanılan yeraltı hapishanesi keşfedildi

 Polisin arama ve soruşturma yaptığı Humus kırsalının doğusundaki el-Muharrem bölgesinde yeraltı hapishanesi keşfedildi. (SANA)
Polisin arama ve soruşturma yaptığı Humus kırsalının doğusundaki el-Muharrem bölgesinde yeraltı hapishanesi keşfedildi. (SANA)
TT

Humus kırsalında Esed'in milisleri tarafından kullanılan yeraltı hapishanesi keşfedildi

 Polisin arama ve soruşturma yaptığı Humus kırsalının doğusundaki el-Muharrem bölgesinde yeraltı hapishanesi keşfedildi. (SANA)
Polisin arama ve soruşturma yaptığı Humus kırsalının doğusundaki el-Muharrem bölgesinde yeraltı hapishanesi keşfedildi. (SANA)

Humus'un doğu kırsalında bulunan el-Muharrem bölgesindeki iç güvenlik güçleri, Buveyda es-Silmiyye köyünün kuzeyinde, halk protestoları sırasında Esed milisleri tarafından sivilleri gözaltına almak için kullanılan bir yeraltı hapishanesi keşfetti.

Şarku’l Avsat’ın Suriye resmi haber ajansı SANA'dan aktardığına göre el-Muharrem bölgesi müdür yardımcısı Ömer el-Musa dün yaptığı açıklamada, hapishanenin yaklaşık on gün önce, bölgede şüpheli amaçlarla kullanıldığı düşünülen yerlerde arama yapan polis devriyeleri tarafından keşfedildiğini bildirdi.

scdfgrt
Humus'un doğu kırsalındaki yeraltı hapishanesine giden tüneli inceleyen polis memurları (SANA)

Hapishane, demir kapılı bir yeraltı sığınağı olup, burada, köpük şilteler, yün battaniyeler ve sopa ve ip gibi işkence aletlerinin yanı sıra eski rejim tarafından desteklenen milisler için hazırlanmış kitap ve yayınlar da bulundu. Bu yer, beş metre derinliğinde ve kırk metre uzunluğunda bir tünele bağlı.

sd
4 Ekim'de Humus'un kuzeydoğusundaki Ebu Hakfa eş-Şimali köyünde toplu mezarlarda yaklaşık 16 kimliği belirsiz kişinin kalıntıları bulundu. (SANA)

Bu, rejimin devrilmesinden bu yana vilayetteki ilk keşif değil. 4 Ekim’de, Humus eyaletindeki bir güvenlik kaynağı, Humus'un kuzeydoğusundaki el-Muharrem bölgesinde yaklaşık 16 kimliği belirsiz kişinin kalıntılarını içeren birkaç toplu mezarın keşfedildiğini duyurdu. Bu, bölgedeki bir çobanın ihbarının ardından gerçekleşti.

Bölge, geçen yılın sonunda rejimin devrilmesinden önce Ulusal Savunma Güçleri’nin kontrolü altındaydı. El-Muharrem bölgesindeki kontrol noktalarından sorumlu yetkili Mustafa Muhammed, ihbarın alınmasının ardından bölgeye bir devriye gönderildiğini ve mağaraların içinde dağınık halde altı mezar bulunduğunu açıkladı. Sivil savunma ve adli tıp ekiplerinin kurbanların kimliklerini tespit etmek için gerekli adımları atacağını belirtti.

dfrgt
Humus'un doğu kırsalında bir yeraltı hapishanesinin keşfedilmesine yol açan açıklık (SANA)

Adli tıp uzmanı Ahmed el-Halil, ilk mağarada bulunan kalıntılar arasında otuzlu yaşlarında bir erkek, yirmili yaşlarında bir kız ve yaklaşık üç yaşında bir çocuğun cesetlerinin bulunduğunu ve ölüm zamanlarının yaklaşık on yıl önce olduğunun tahmin edildiğini açıkladı. Uzman ekipler diğer mağaralarda bulunan kalıntıların geri kalanını ortaya çıkarmaya devam ediyor.

Geçtiğimiz eylül ayında, Humus vilayetindeki sivil savunma ekipleri, mahalle sakinlerinden insan kalıntılarının bulunduğu yönünde bir ihbar aldıktan sonra, Humus şehrinin Kerem ez-Zeytun mahallesinde kimliği belirsiz kişilere ait iskelet kalıntıları buldu.

Geçen ayın 24'ünde, Humus vilayetindeki iç güvenlik güçleri, kuzeydoğu kırsalındaki Ebu Hakfa köyü yakınlarındaki bir tarım alanında, eski rejim tarafından sivilleri tutuklamak için kullanılan bir yeraltı hapishanesi buldu.