Mısır, bölgesel bir doğalgaz merkezi olmaya çalışıyor

Mısır, bölgesel bir doğalgaz merkezi olmaya çalışıyor
TT

Mısır, bölgesel bir doğalgaz merkezi olmaya çalışıyor

Mısır, bölgesel bir doğalgaz merkezi olmaya çalışıyor

Mısır’ın Akdeniz’deki mevcut ve gelecek enerji rezervlerine ilişkin hırsları, yerel hesapların sınırlarını aşıyor. Öyle ki Kahire, bölgede bölgesel bir enerji merkezi olma çabalarını ilerletmek için bu umut verici kaynaklara güveniyor. Ancak Türkiye ve Yunanistan gibi ülkeler arasında ikili farklılıklar ve gerginlikler nedeniyle Doğu Akdeniz çevresinde yaşanan çalkantılar veya Ankara’nın Libya’daki hareketliliği de dahil uzlaşıya varmayan ‘müdahaleler’, Mısır’ın tasavvurunun karşısına engeller koydu.
ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu, 2017 yılında ‘Akdeniz’deki doğalgaz rezervlerinin 340 ila 360 trilyon fit küp gaz’ olduğu tahmininde bulunmuştu. Görünüşe göre Mısır’ın bu engellere yönelik dikkati, erken bir vakitte ortaya çıktı. Öyle ki geçen yıl Ocak ayında diğer bazı ülkelerle birlikte Kahire merkezli Doğu Akdeniz Gaz Forumu’nu (EMGF) kurdu. Forumun kuruluşunda Mısır’ın yanı sıra Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), İtalya, Ürdün, Filistin ve İsrail de yer aldı. Fransa, üyeliğe katılmak isterken, ABD ise toplantılarına gözlemci sıfatıyla katıldı. Forum, 6 kurucu ülkenin belgelerini imzalamasıyla geçen salı günü bölgesel bir örgüte dönüştü. Forumun kuruluş bildirgesinde, “Üyelerin doğal kaynakları ile ilgili haklarına uluslararası hukuk ilkeleri uyarınca saygı duyan uluslararası bir kuruluştur” ifadelerine yer verildi.

Sınırlar ve tartışma
Teknik olarak Kahire, Yunanistan ile ekonomik bölgelerin sınırlarını belirleyen bir anlaşmayı nihayet tamamlayabildi. Daha önce de sıvılaştırmak amacıyla gaz ithal etmek için şirketler aracılığıyla İsrail ile anlaşma imzalamıştı. Aynı şekilde Akdeniz’de gaz arama faaliyetlerine devam etmek amacıyla sondaj alanında faaliyet gösteren şirketlerle anlaşmalarını sürdürdü. Siyasi düzeyde ise Kahire ve Ankara, Akdeniz’deki sondaj faaliyetleri hususunda birçok hukuki ve siyasi tartışmaya girdiler. Türkiye, Şubat 2018 yılında, Doğu Akdeniz’de gaz aramak için 2013 yılında Mısır ve GKRY arasında imzalanan bir anlaşmanın yasallığını kabul etmediğini duyurdu. Mısır ve Yunanistan arasında ekonomik bölgelere ilişkin bir anlaşmasının imzalanmasıyla durum tekrarlandı. Kahire, ‘yasallığı konusunda hiçbir tarafça itiraz edilemeyecek olan anlaşmalarının, uluslararası hukuk kurallarına uygun olduğunu’ vurguladı. Aynı şekilde Mısır, Yunanistan, GKRY ve bazı ülkeler de Türkiye’nin, deniz sınırlarının çizilmesine ilişkin Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile imzaladığı muhtırayı tanımayı reddettiklerini belirtti.
Ancak askeri açıdan Mısır, deniz kuvvetlerini silahlandırma yeteneklerini geliştirdi ve deniz ekonomisi hedeflerini korumak ve güvence altına almak için diğer ülkelerle bireysel ve ortak tatbikatlar gerçekleştirdi. Ocak 2018’de Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, ‘Vatan Hikayesi’ başlıklı bir konferansta yaptığı açıklamada, “Mısır ordusunun iyi şekilde silahlanması, kıyıdan yaklaşık iki yüz kilometre uzaklıktaki gaz sahalarının güvenliğini sağlamaya yardımcı oldu” ifadelerini kullandı. Sisi, daha fazla ayrıntıya girmeden “Bizi o bölgede kışkırtmaya çalışanlar vardı, ama biz güçlerimizle birlikteydik” dedi.
Doğu Akdeniz’de tırmanan gerginliğin arka planında Mısır, geçen ayın başlarında Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de yapmayı planladığı sismik araştırmaların, Münhasır Ekonomik Bölge olarak tanımladıkları alanı ihlal etme potansiyeli taşıdığını duyurdu. O sıralarda Mısır Dışişleri Bakanlığı, Türkiye tarafından yayınlanan Navtex uyarısına itirazını açıkladı. Bakanlık, ‘Navtex (Yazılı Seyir Uyarı Sistemi) ilanında belirtilen 8 numaralı noktanın, Mısır Münhasır Ekonomik Bölgesi ile çakıştığını’ öne sürdü.
Mısır Dışişleri Bakanlığı, o dönemde “Türkiye’nin prosedürü, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi ile uyumlu değildir ve uluslararası hukuk hükümlerine aykırıdır.  Aynı zamanda Mısır’ın Akdeniz’deki münhasır ekonomik bölgesindeki egemenlik haklarına bir ihlal ve saldırı teşkil ediyor. Mısır, çakışma alanında çalışmanın yol açabileceği hiçbir sonuç veya etkiyi kabul etmemektedir” açıklamasında bulundu.
Ancak el-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde ‘Enerji Çalışmaları’ programının başkanı olan Dr. Ahmed Kandil’e göre yeni değişkenler, şu anda Doğu Akdeniz’deki mevcut durumu çeşitli düzeylerde yönetiyor. Kandil, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Fransa’nın EMGF’ye resmi olarak katılımı meselesi, uygulanması halinde, forumun uluslararası alanda güvenilirliğini artıracak. Aynı şekilde Fransa, İtalya, Yunanistan ve GKRY’nin yanı sıra bölgede sondaj alanında faaliyet gösteren şirketlere kapı açacak. AB üyeliklerini de göz önünde bulundurarak bu ülkeler, doğalgaz kaynaklarından bir pay almak isteyen Türkiye için caydırıcı unsurlar oluşturacak” değerlendirmesinde bulundu. Dr. Ahmed Kandil, “Gaz meselesine yönelik mevcut olan en büyük zorluk, Kıbrıs ve Lübnan’da yaşananlar gibi bazı şirketleri faaliyetlerini durdurmaya zorlayan Kovid-19 salgını nedeniyle küresel talep ve fiyat bağımlılığındaki düşüştür” dedi.
Siyaset Bilimi Profesörü Dr. Tarık Fehmi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Mısır, gaz meselesine dair Türkiye ile ilgili tavırlarında, rekabet, ikaz ve caydırıcılık olmak üzere 3 hedefe ulaşmaya çalıştı” dedi. Fehmi, Kahire’nin, Türkiye’nin sondaj planlarına karşı uluslararası açıdan aleni bir duruş kaydettiğini ve caydırıcılığın ise olası keşif planlarının bir saldırı ve egemenlik haklarının ihlalini teşkil edeceğini belirtmekten ibaret olduğunu ifade etti. Dr. Tarık Fehmi, “Her bir tarafın kendisini bölgesel bir gaz merkezi olarak kökleştirme girişiminde bölge ülkeleri arasında bir rekabet var. Bu durumda Mısır, limanların, ekipmanların ve rezervlerin çeşitliliği nedeniyle, şimdiye kadar, en önemli fırsatların sahibi olarak görünüyor. İsrail, bir kazanç elde etmek için bu alana girmeye çalışıyor ve Yunanistan da aynı şekilde düşünüyor” değerlendirmesinde bulundu.

Lübnan ve Filistin’in arzuları, İsrail’in engelleri​​​​​​​

Doğu Akdeniz gazı: Örtüşen ve çelişkili çıkarlar (1)

Bölgesel bir mücadele alanı: Doğalgaz



Altın, küresel ekonomik büyüme endişeleri arasında rekor seviyeye ulaştı

Dubai'deki Altın Çarşısı'nda bulunan bir kuyumcu dükkanında müşteriye altın bir parça gösteriliyor. (EPA)
Dubai'deki Altın Çarşısı'nda bulunan bir kuyumcu dükkanında müşteriye altın bir parça gösteriliyor. (EPA)
TT

Altın, küresel ekonomik büyüme endişeleri arasında rekor seviyeye ulaştı

Dubai'deki Altın Çarşısı'nda bulunan bir kuyumcu dükkanında müşteriye altın bir parça gösteriliyor. (EPA)
Dubai'deki Altın Çarşısı'nda bulunan bir kuyumcu dükkanında müşteriye altın bir parça gösteriliyor. (EPA)

Altın fiyatları bugün, zayıflayan dolar, ticaret savaşı gerilimleri ve ABD Başkanı Donald Trump'ın gümrük vergisi planlarının bir sonucu olarak küresel ekonomik büyümeye ilişkin endişelerin güvenli liman akışlarına yol açmasıyla ilk kez ons başına 3 bin 300 dolar eşiğini aşarak tüm zamanların en yüksek seviyesine yükseldi.

Bugün erken saatlerde spot altın, seansın başlarında ons başına 3 bin 294,99 dolar ile rekor seviyeye ulaştıktan sonra, saat 06:48 itibariyle yüzde 1,9 artışla ons başına 3 bin 287,79 dolara çıktı. ABD altın vadeli işlemleri yüzde 2 artışla 3 bin 304,20 dolara yükseldi.

Dolar endeksi rakip para birimleri karşısında yüzde 0,3 düşerek altını diğer para birimlerini elinde bulunduranlar için daha cazip hale getirdi.

Geleneksel olarak jeopolitik ve ekonomik belirsizlik dönemlerinde güvenli liman yatırımı olarak görülen ve genellikle düşük faiz ortamında gelişen altın, bu yıl birden fazla rekor seviyeye ulaştı.

Pazartesi günü yapılan Federal Kayıt başvuruları, ABD yönetiminin ilaç ve yarı iletken ithalatına yönelik soruşturmalarda ilerleme kaydettiğini ve gümrük vergileri uygulamak istediğini gösterdi.

Geçtiğimiz hafta Trump'ın Çin'e yönelik gümrük vergilerini yüzde 145'e yükseltmesi, Pekin'in ABD mallarına yönelik gümrük vergilerini yüzde 125'e çıkarmasına yol açtı.

Yatırımcılar şimdi ekonomi ve FED'in para politikası planları hakkında bilgi almak için günün ilerleyen saatlerinde açıklanacak olan ABD perakende satış verilerini bekliyor.

ANZ Bank tarafından yayınlanan bir notta, “Daha derin bir resesyon riskinin artması, jeopolitik manzarada yeni bir değişim, küresel tedarik zinciri aksaklıkları ve yükselen enflasyon korkuları, değişen faiz oranı beklentileriyle birlikte, altının öngörülebilir gelecekte güçlü kalacağını gösteriyor” denildi. ANZ, yılsonu altın fiyat tahminini ons başına 3 bin 600 dolara, altı aylık tahminini ise 3 bin 500 dolara yükseltti.

Spot işlemlerde gümüş yüzde 0,3 artışla ons başına 32,40 dolara yükselirken, platin yüzde 0,1 düşüşle 958,15 dolara ve paladyum yüzde 0,1 düşüşle 970,25 dolara geriledi.