La Casa de Papel: Lizbon neden İspanya Merkez Bankası'ndaki ekibe katıldı?

Lizbon daha önce ekibin planlarını çözmeye çalışan bir polis memuruydu (IMDb)
Lizbon daha önce ekibin planlarını çözmeye çalışan bir polis memuruydu (IMDb)
TT

La Casa de Papel: Lizbon neden İspanya Merkez Bankası'ndaki ekibe katıldı?

Lizbon daha önce ekibin planlarını çözmeye çalışan bir polis memuruydu (IMDb)
Lizbon daha önce ekibin planlarını çözmeye çalışan bir polis memuruydu (IMDb)

Netflix’in sevilen dizisi La Casa de Papel’in 4. sezonunda Lizbon ya da Raquel Murillo polis nezaretinden kurtulduktan sonra kaçmaya çalışmak yerine soygun ekibine katılarak dizinin hayranlarını şaşırtmıştı.
Kendini büyük bir ateşe atmış gibi görünse de Lizbon’nun bunun için bazı iyi gerekçeleri vardı. Esasen bu Profesör’ün başından bu yana planladığı bir şeydi. Raquel dizinin birinci ve ikinci sezonunda ekibin karşısında yer alıyordu ve soygunu çözmeye çalışıyordu. Daha sonra yakalamaya çalıştığı Profesör’e aşık olunca darphane soygunu bittiğinde onunla kalmaya karar verir. 
Raquel kendisini Lizbon olarak yeniden tanımlayarak Profesör’ün sonraki planlarına dahil oldu. Alicia Sierra’nın kurnaz liderliği sayesinde polis çiftin izini sürdü ve Lizbon resmen tutuklanmadan önce bir süre gizli tutuldu. Lizbon daha sonra kurtarıldı, peki ama bunca çaba ne içindi?
Screen Rant'in haberine göre Lizbon’un (ya da yakalanan başka bir ekip üyesinin) bankaya kaçırılması soygun başlamadan önce düşünülen bir plandı. "Paris Planı" olarak adlandırılan planı Lizbon ve Profesör’ün daha önce tartıştığı gösterilmişti. Profesör, soygun başlamadan önce tam da planın işlemesi için karaborsadan askeri helikopter almıştı. Dolayısıyla Lizbon’u İspanya Merkez Bankası’na getirmek ani bir karar değildi. 
Hayranlar Lizbon’un kaçmasını ya da Profesör’le yeniden bir araya gelmesini bekliyor olabilir ama bu tam oalrak polisin de beklentisiydi. Ancak helikopter planı iyi işledi. Ve Lizbon'un yanı sıra ekibe başka bir üyenin eklenmesiyle iç tehditlerle başa çıkmak için daha donanımlı olacaklar. 
 
Independent Türkçe, Screen Rant



Business class'ta hırsızlık yapan yolcu 20 ay hapis cezası aldı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Business class'ta hırsızlık yapan yolcu 20 ay hapis cezası aldı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Singapur Havayolları uçağında başka bir yolcunun bagajını çalan adam, 20 ay hapis cezasına çarptırıldı.

7 Ağustos'ta Dubai-Singapur uçuşuna binen 26 yaşındaki Liu Ming, business class kabininde bulunan Azerbaycanlı bir adam ve eşinin çantasından eşya çalmaya teşebbüs etti.

Çin vatandaşı olan Liu, kendisine isnat edilen hırsızlık suçunu kabul etti.

Mahkemeye, Liu'nun özellikle diğer business class yolcularından değerli eşyalar çalmak amacıyla uçağa bindiği söylendi.

Liu, 52 yaşındaki Azerbaycanlı business class yolcusunun 5, kurbanın eşinin bir sıra önünde oturuyordu.

8 Ağustos'un erken saatlerinde, yemek servisi bittikten ve kabin ışıkları kısıldıktan sonra Liu harekete geçmeye çalıştı.

Kurban uyuyordu ancak eşi kısa bir uykudan uyandı ve Liu'nun kocasının koltuğuna doğru yürüdüğünü, kurbanın bagajını üst bölmeden alıp kendi koltuğuna geri taşıdığını gördü.

Mağdurun eşi, adamla yüzleşti ve onun cevabını anlamadığı için kabin ekibini uyardı. Başının belada olduğunu fark eden Liu, mağdurun koltuğuna geri döndü ve aldığı bagajı yerine koydu.

Liu, kabin ekibine bagajı kendi çantasıyla karıştırarak yanlışlıkla aldığını söyledi. Kabin ekibi Changi Havalimanı'ndaki grup personeline haber verdi ve Liu, havalimanına varışında tutuklandı.

Mağdurun çantasında değeri 100 bin Singapur dolarını (yaklaşık 3,35 milyon TL) aşan eşyalar bulunuyordu. Eşyalar arasında nakit para ve yaklaşık 2 bin 100 Singapur doları (yaklaşık 70 bin TL) değerinde bir Huawei dizüstü bilgisayar, 5 bin 400 Singapur dolarından (yaklaşık 180 bin TL) fazla değerde 56 puro, 35 bin Singapur dolarını (yaklaşık 1,2 milyon TL) aşan değerde bir Chopard saat ve 51 bin Singapur dolarından (yaklaşık 1,7 milyon TL) fazla değerde bir Audemars Piguet saat vardı.

Mahkeme, mağdurun eşinin Liu'yla bagajı aldıktan kısa süre sonra yüzleşmesi sayesinde hiçbir eşyanın kayıp olmadığını belirtti.

Polis, Liu'nun soruşturmalar sırasında işbirliği yapmadığını ve hırsızlığı hırsızlığı inkar etmeyi sürdürerek bunun bir hata olduğunu savunduğunu söyledi.

Ancak Liu'nun çantası, hem görünüm hem de malzeme bakımından mağdurun çantasından tamamen farklıydı.

Savcı Yardımcısı Cheah Wenjie, 20 aya kadar hapis cezası talep etti.

"Singapur'un ulusal havayolu şirketinde hırsızlık suçlarının artması, şirketin ve Singapur turizm sektörünün itibarını zedeleyecektir" dedi.

Bu ceza, mayısta Scoot uçuşunda bir yolcudan hırsızlık yapan bir başka Çinli adam Zhang Kun'un 10 ay hapis cezasına çarptırılmasının ardından geldi.

Zhang Kun, 16 Mart'ta Kuala Lumpur'dan Singapur'a giden uçakta, bir mağdurun sırt çantasını üst bölmeden çalmaktan tutuklanmıştı.

Independent Türkçe


Diddy'nin avukatları temyize gitti: Mahkeme adaletsiz davrandı

Sean "Diddy" Combs'un avukatları, müvekkillerinin hükmünün ve cezasının adaletsiz olduğunu savunuyor (AFP)
Sean "Diddy" Combs'un avukatları, müvekkillerinin hükmünün ve cezasının adaletsiz olduğunu savunuyor (AFP)
TT

Diddy'nin avukatları temyize gitti: Mahkeme adaletsiz davrandı

Sean "Diddy" Combs'un avukatları, müvekkillerinin hükmünün ve cezasının adaletsiz olduğunu savunuyor (AFP)
Sean "Diddy" Combs'un avukatları, müvekkillerinin hükmünün ve cezasının adaletsiz olduğunu savunuyor (AFP)

Sean "Diddy" Combs'un hukuk ekibi, müzik devinin fuhuşla ilgili suçlardan aldığı mahkumiyet ve cezanın adaletsiz olduğunu savunan uzun bir temyiz dilekçesi sundu.

56 yaşındaki Combs, New York'ta 8 hafta süren davanın ardından önceki aylarda fuhuşla ilgili iki suçtan suçlu bulunmuş ve 50 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. New Jersey'deki düşük güvenlikli bir hapishanede halihazırda cezasını çeken Combs, seks ticareti ve organize suç örgütü kurma gibi daha ciddi suçlardan beraat etmişti. 

Mahkeme, Combs'un eski sevgilileri ve eski iş arkadaşlarının, iddia edilen istismarı detaylandıran ifadelerini haftalarca dinlemişti. Birkaç tanık ayrıca Combs'un, "freak-offs" veya "otel geceleri" diye adlandırılan uyuşturucu dolu seks maratonlarını da anlatmıştı.

Combs'un avukatları, davada anlatılan cinsel ilişkilerin rızaya dayalı olduğunu savunmayı sürdürdü.

Combs'un avukatları, mahkemenin "adaletsiz" davrandığını ve büyük ölçüde, "beraat ettiği fiillere" dayanarak ceza verildiğini savunuyor. Hukuk ekibi, Combs'u 4 yıldan fazla hapis cezasına çarptıran Yargıç Arun Subramanian'ı "13. jüri üyesi" gibi davranmakla suçluyor.

Avukatları salı günü sunulan 84 sayfalık belgede, "Bugün hapiste 50 aylık bir ceza çekiyor çünkü bölge yargıcı 13. jüri üyesi gibi davrandı. Yargıç, jürinin kararını hiçe sayarak Combs'un cinsel ilişki için kız arkadaşlarına 'baskı yaptığına', onları 'istismar ettiğine' ve 'zorladığına', suç örgütü kurduğuna karar verdi" diye yazıyor.

Hukuk ekibi ayrıca Combs'un, "zorlama, hile veya baskı içermeyen, daha hafif iki fuhuş suçundan" hüküm giydiğini de belirtiyor.

Dilekçede, "Jürinin burada tespit etmediği zorlama sözkonusu olsa bile, sanıklar bu suçlardan genellikle 15 aydan daha az hapis cezası alır" ifadelerine yer veriliyor.

sxdfr
Mahkeme ressamının çiziminde Sean "Diddy" Combs'un, New York'ta 8 hafta süren davanın ardından önceki aylarda jürinin kararını açıklamasından sonra verdiği tepki görülüyor (Reuetrs)

Subramanian, Combs'u 4 yıldan fazla hapis cezasına çarptırmadan önce tanıkların iddia ettiği istismarı gerekçe göstermişti.

Ekimdeki karar duruşmasında Subramanian, "Geçmişteki iyi işler bu davadaki sicili silemez. Bu kadınları istismar ettiniz. Bu istismarı kendi isteklerinizi elde etmek için kullandınız; freak-offs ve otel geceleri" demişti.

İstismarın çok fazla kanıtı var. Uyuşturucular, dengesiz ve şiddet içeren davranışlarınızı yıllar içinde daha da kötüleştirmiş olabilir. Ancak mahkeme burada tüm geçmişinizi dikkate almak zorunda.

Salı günkü başvuruda hukuk ekibi, fuhuş yapmadığı gerekçesiyle Combs'un hükmünün bozulması gerektiğini savunuyor. Avukatları, "Doğru yorumlandığında, Combs'un mahkum edildiği gibi izleme deneyimi için para ödemek 'fuhuş' yapmak anlamına gelmez" diye yazıyor.

Ayrıca Combs'un "freak-off'larının ve otel gecelerinin" ABD Anayasası'nın Birinci Değişikliği tarafından korunduğunu savunuyorlar.

Avukatları şöyle yazıyor:

İkincisi, freak-off'lar ve otel geceleri; kostümler, rol yapma ve sahne ışıklandırması içeren, son derece koreografik cinsel performanslardı ve Combs'la kız arkadaşlarının daha sonra bu amatör pornografiyi izleyebilmesi için kaydedilmişti.

"Bu tür pornografi üretimi ve izlenmesi, Birinci Değişiklik'le korunuyor ve bu nedenle anayasa gereği yargılanamaz" diye ekliyorlar.

New York Güney Bölgesi ABD Savcılığı, dosya hakkında yorum yapmayı reddetti. The Independent cevap hakkı için New York Güney Bölgesi ABD Bölge Mahkemesi'yle iletişime geçti.

Independent Türkçe


Y Kuşağı ev alma hayalinden vazgeçiyor

Yeni bir araştırma makalesi, Y Kuşağı'nın ev sahibi olma fikrinden vazgeçtiğini ve uzmanların tahminlerine göre daha azının Amerikan Rüyası olan ev alma hayalini gerçekleştireceğini ortaya koydu (Patrick T. Fallon/AFP)
Yeni bir araştırma makalesi, Y Kuşağı'nın ev sahibi olma fikrinden vazgeçtiğini ve uzmanların tahminlerine göre daha azının Amerikan Rüyası olan ev alma hayalini gerçekleştireceğini ortaya koydu (Patrick T. Fallon/AFP)
TT

Y Kuşağı ev alma hayalinden vazgeçiyor

Yeni bir araştırma makalesi, Y Kuşağı'nın ev sahibi olma fikrinden vazgeçtiğini ve uzmanların tahminlerine göre daha azının Amerikan Rüyası olan ev alma hayalini gerçekleştireceğini ortaya koydu (Patrick T. Fallon/AFP)
Yeni bir araştırma makalesi, Y Kuşağı'nın ev sahibi olma fikrinden vazgeçtiğini ve uzmanların tahminlerine göre daha azının Amerikan Rüyası olan ev alma hayalini gerçekleştireceğini ortaya koydu (Patrick T. Fallon/AFP)

Amerikan Rüyası genellikle bahçesinde beyaz çit olan bir evi içerir ancak genç kuşaklar yalnızca o çiti alabilecek durumdaysa ne olur?

Yeni bir araştırma makalesi, Y Kuşağı'nın ev sahibi olma düşüncesinden vazgeçtiğini ve uzmanların tahminlerine göre daha da azının Amerikan Rüyası'nın bir parçası olan ev alma hayalini gerçekleştirebileceğini ortaya koydu.

Northwestern Üniversitesi'nden ekonomist Seung Hyeong Lee ve Şikago Üniversitesi'nden Younggeun Yoo, yakın zamanda 1990'larda doğan Amerikalıların ev sahipliği oranlarına ve ev sahipliğine yönelik tutumlarının davranışlarını nasıl etkileyebileceğine dair bir makale yayımladı.

Lee ve Yoo, 1990'da doğanların yaklaşık yüzde 74'ünün emeklilik yaşına kadar ev sahibi olacağını tahmin ediyor; bu oran, 1950'de doğanların yaklaşık yüzde 84'ünün ev sahibi olduğu döneme göre yüzde 9,6'lık bir düşüş anlamına geliyor.

Yaşları 29 ila 44 arasında değişen Y Kuşağı, 1981'le 1996 arasında doğdu ancak bu çalışma 1990'larda doğanlara odaklanıyor.

Araştırmacılar, ABD nüfusunun yaklaşık yüzde 15’inin 30 yaşına kadar ev sahibi olma hayalinden çoktan vazgeçtiğini buldu.

Gayrimenkul aracılık şirketi Redfin'e göre, kasımda ortalama ev fiyatı 433 bin dolardı ve bu geçen yıl aynı aya göre yüzde 0,7 artış gösterdi. İpotek alıcısı Freddie Mac'e göre, geçen perşembe itibarıyla ortalama 30 yıllık sabit faizli ipotek oranı yüzde 6,21'ken, geçen yılın aynı döneminde bu oran yüzde 6,72'ydi.

Lee ve Yoo'nun bulgulara uygun şekilde "Vazgeçme" adını taşıyan makalesi, ev sahibi olabilme inancının azalmasıyla birlikte, katılımcıların servetlerine kıyasla daha fazla harcadığını, iş hayatında daha az çaba gösterdiğini ve daha riskli yatırımlar yaptığını ortaya koydu.

Ancak Avustralyalı emlak devi Tim Gurner'ın 2017'de öne sürdüğü gibi, Y Kuşağı'nın daha fazla harcama yapması, bunun tamamının avokado tostuna gittiği anlamına gelmiyor.

Johns Hopkins Üniversitesi'nde sosyolog olan Stefanie DeLuca, Lee ve Yoo'nun makalesi hakkında Washington Post'ta çıkan yazıda, "Eğer ev sahibi olmak için tasarruf yapmıyor ve ertelemiyorsanız, bunu çocuklarınız için diğer zenginleştirici aktivitelere, zor zamanlar geçiren aile üyelerinize destek olmaya harcıyorsunuz" dedi.

Lee ve Yoo makalelerinde, "ev sahibi olmaktan vazgeçme sınırına yakın hanelere odaklanan" bir sübvansiyonun uygulanmasını öneriyor.

Down Payment Resource CEO'su Rob Chrane'e göre, ev satın almakta zorlananlara yardımcı olmak için halihazırda binlerce devlet destek programı var.

Washington Post'a, "Daha fazla programa ihtiyacımız olduğunu düşünmüyorum. Programların tanıtımını daha iyi yapmamız gerektiğini düşünüyorum" diye konuştu.

Moody's ekonomisti Cristian deRitis ise daha büyük bir soruna dikkat çekti: Yeterli sayıda konut yok.

Uzman, yayın organına, "Hesaplamalarımıza göre ekonomiye 2 milyon yeni konut eklememiz gerekiyor" diye konuştu.

Ancak Redfin, kasımda satışa sunulan konut sayısının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4,7 arttığını belirtti.

Independent Türkçe