Avrupa'da Kovid-19 salgınında ikinci dalga paniği

Avrupa'da Kovid-19 salgınında ikinci dalga paniği
TT

Avrupa'da Kovid-19 salgınında ikinci dalga paniği

Avrupa'da Kovid-19 salgınında ikinci dalga paniği

Avrupa ülkelerinde yeni tip korona virüs (Kovid-19) salgınında vaka sayısındaki artış endişe verici boyutlara ulaşırken, normale dönüş süreciyle kaldırılan kısıtlamalar yeniden yürürlüğe koyuluyor.
Avrupa, yeni tip korona virüs (Kovid-19) salgınında artan vakalar ile mücadele ederken ikinci dalga endişesi giderek büyüyor. Fransa'da geçtiğimiz hafta rekor vaka sayıları kaydedilince tedbirler arttırıldı. Bölge bölge yasaklar getirilirken, Sağlık Bakanı Olivier Veran, "Yeniden sokağa çıkma yasağı getirmek istemiyoruz" dedi.
Sağlık Bakanlığı tarafından paylaşılan son verilere göre ülkede vaka sayısı 538 bin 569'a, iyileşenlerin sayısı 94 bin 891'e, ölü sayısının ise 31 bin 727'ye yükseldi. Hastanede yatan hasta sayısı 4 bin 204 olarak açıklanırken, 786’sının yoğun bakımda olduğu bildirildi.
Fransa'da geçtiğimiz salı günü 10 bin 8, çarşamba günü 13 bin 72, perşembe günü 16 bin 98, cuma günü 15 bin 797, cumartesi günü 14 bin 412 ve pazar günü 11 bin 123 vaka tespit edilmişti. Toplam günlük test sayısı verilmezken, yapılan testlerin yüzde 7.4’ünün pozitif çıktığı açıklandı. Ülke genelinde son verilere göre bin 230 vaka kümesi olduğu ve 101 bölgenin “hassas bölge” ilan edildiği belirtildi.

Fransa'da vaka sayısı rekor seviyelere ulaştı, yeni tedbirler getirildi
Ülkede vaka sayısındaki artış nedeniyle getirilen yeni tedbirler sıkı olmakla eleştirilirken, özellikle bar ve restoran sahiplerini isyan ettiren yeni tedbirler pazartesi günü itibarıyla uygulanmaya başlandı. Sağlık Bakanı Olivier Veran'ın açıkladığı kararlara göre yeni tedbirler kapsamında her 15 günde bir güncellenecek olan bir harita ile “kırmızı bölgeler” işaretlenecek ve bu bölgelerde özel tedbirler uygulanacak.
Yeni tedbirler arasında partilerin, toplantıların ve düğünlerin 30 kişiden daha da aza düşürülmesi bulunuyor. Bir üst seviyesi olan “sıkılaştırılmış alarm” bölgelerinde kamuya açık alanda 10'dan fazla kişiden bir araya getirilmesi yasaklanırken, barların yerel saatle 22.00’de kapatılmasına ve tüm spor salonlarının kapatılmasına karar verildi. En yüksek alarm seviyesinin yürürlükte olduğu bölgelerde ise iki hafta boyunca tüm bar ve restoranların, insanların toplandığı ve sağlık protokolüne uygun olmayan etkinlik mekanlarının kapatıldığı duyuruldu.

Almanya'da vaka sayısı 280 bini geçti
Almanya'da salgın hastalıklar konusunda yetkili kurum olan Robert Koch Enstitüsü (RKI) tarafından yayınlanan verilere göre ülkede son 24 saatte yeni tip korona virüs (Kovid-19) salgınında 2 bin 507 yeni vaka tespit edildiği bildirildi. Bu sayı, Nisan ayından bu yana kayıtlara geçen en yüksek günlük vaka sayısı oldu. Hastalığı devam eden kişi sayısının ise 23 bin 925 olduğu açıklandı. Virüsü yenerek iyileşenlerin sayısının 250 bin 653'e ulaştığı, toplam vaka sayısının 284 bin 140'a yükseldiği ifade edildi. Önceki hafta 12 bin 255 kişi virüse yakalanırken, son 7 günde ise 11 bin 146 kişide virüs tespit edildi.
Son 24 saatte 5 kişinin virüs nedeniyle hayatını kaybettiği belirtilirken, toplam ölü sayısının da 9 bin 457'ye yükseldiği aktarıldı.

Toplu etkinlikler vaka sayısını arttırıyor
Almanya'da yüksek seyreden vaka sayıları, ikinci dalganın başladığı yönünde yorumlara neden oldu. Eğlencelerin, düğünlerin, gizli yapılan partilerin ve evde toplanmaların vaka artışlarını tetiklediği düşünülüyor. Kuzey Ren Vestfalya eyaletine bağlı Hamm kentinde yapılan bir düğünden sonra yaklaşık 200 kişide virüs tespit edilmesi üzerine belediye tarafından düğünlere sınırlama getirdi. Kentte 150 kişiyle sınırlandırılan katılım düğünler 25'e düşürüldü.

Eyalet başbakanları Salı günü toplanacak
Salgın nedeniyle eğitime verilen aranın ardından okulların yeniden açılması ile bazı eyaletlerdeki okullardan virüs vakaları bildirildi. Artan vakalar üzerine bazı eyaletlerdeki okullar kapatıldı. Sonbahar ile birlikte grip sezonunun da başlayacağını belirten uzmanlar, Kovid-19 vaka sayılarının da artacağına dikkat çekiyor.
Önümüzdeki dönemde yurt dışı tatilinden vazgeçilmesi yönünde uyarı yapan Almanya Sağlık Bakanı Jens Spahn, tatil döneminde çok sayıda kişinin ülkeye virüsle döndüğünü vurguladı. Salı günü bir araya gelecek olan eyalet başbakanları ve yetkililer, alınacak yeni önlemler konusunda bir toplantı gerçekleştirecek.
Almanya'da her hafta farklı kentlerde salgına yönelik mücadelede alınan tedbirler, binlerce kişi tarafında protesto ediliyor. Çoğunluğu aşırı sağcı grupların oluşturduğu protestolarda maske takma kuralına karşı çıkılıyor.

İtalya'da vaka sayısı önceki haftaya göre yüzde 78 artış gösterdi
İtalya'da vaka sayısında artış eğilimi bir haftadır devam ediyor. Sivil Savunma Kurumu'nun dün açıkladığı verilere göre Pazar günü ülkede bin 766 yeni vaka tespit edildi. Son veri, Cumartesi günü tespit edilen bin 869 vakaya göre düşüş eğiliminde gözükse de pazar günü bir gün önceye göre yaklaşık 17 bin daha az test uygulandı. Cumartesi günü yapılan korona virüs testi 104 bin 387 iken pazar günü bu sayı 87 bin 714'de kaldı. İtalya'da son verilere göre toplam vaka sayısı 309 bin 870'e yükseldi.
İtalya'da cuma günü tespit edilen bin 912 vaka, ülkenin Mayıs ayında karantina uygulamasından çıkışının ardından görülen en yüksek günlük vaka sayısı oldu.
Hafta içinde perşembe günü bin 786, çarşamba günü bin 640, salı günü bin 392, pazartesi günü ise bin 350 vaka tespit edilmişti. Son bir haftada yeni vaka sayısı bir önceki haftaya oranla yüzde 78 artış gösterdi. Ülkede Pazar günü 17 kişi virüs nedeniyle hayatını kaybederken, 724 kişi ise virüsü yenerek sağlığına kavuştu. Son verilerle birlikte iyileşenlerin sayısı 224 bin 417'ye, hayatını kaybedenlerin sayısı ise 35 bin 835'e ulaştı. Ülkede yapılan toplam test sayısı ise 11 milyon 87 bin 64 olarak açıklandı.

Campania bölgesinde açık havada maske zorunluluğu
İtalya'da Kovid-19 yayılımının en yoğun olduğu bölge 245 yeni vaka ile Campania oldu. Sadece Valle d'Aosta bölgesinde yeni vaka kaydedilmedi. Campania Bölgesel Yönetim Başkanı Vincenzo De Luca, 24 Eylül'de aldığı kararla bölgede açık havada maske takma zorunluluğu getirdi. İtalya genelinde ise açık havada maske zorunluluğu, sadece kalabalık meydanlarda yerel saatle 18.00'den sonra uygulanıyor.
Ayrıca Korona Virüs Bilim Kurulu, bin seyirci ile oynanan Serie A karşılaşmalarında stat kapasitelerinin yüzde 25'i oranında seyirci alınmasına yönelik talebi reddetti.

Belçika'da 1 Ekim'den itibaren sıkı şekilde vaka takibi yapılacak
Dünya genelinde nüfusa oranla korona virüse bağlı en fazla can kaybının yaşandığı ülke olan Belçika’da Halk Sağlığı Enstitüsü Sciensano, 1 Ekim'den itibaren yeni bir uygulamayla vakaların takibinin daha etkin ve verimli bir şekilde yapılacağını açıkladı. Buna göre aile hekimleri yeni kurulacak dijital bir platform üzerinden haftalık olarak muayenelerinde tespit ettikleri nefes darlığı görülen vakaların seyrini sisteme yükleyecek. Haftada en az 4 kere veri girilecek olan sistem, merkezden izlenecek ve ülke genelinde vakaların dağılımı ve seyirleri izlenecek. Ayrıca yeni sistemle vatandaşlarla ilk temas noktası olan aile hekimlerinin tespitlerini alarak daha gerçekçi verilere sahip olunmasını hedeflendi. Çalışmaya dahil olan aile hekimleri, harici bir mesai harcayacakları için maddi olarak ek ödemeden yararlanacak.
Belçika’da önceki 7 günlük döneme göre vaka sayısında yüzde 17 artış kaydedildi. Halk Sağlık Enstitüsü, vaka sayısındaki artış eğiliminin son 5 gündür yavaşladığını ifade etti. Ülkede son 24 saatte bin 376 vaka tespit edilirken, toplam vaka sayısı 114 bin 179'a yükseldi. Hastaneye başvuran kişi sayısı 21-27 Eylül arasındaki dönemde günlük bazda ortalama 64 olarak kaydedildi. Salgının başlangıcından bu yana toplam 20 bin 79 kişi hastaneye kaldırıldı ve 135'i yoğun bakımda olmak üzere 654 kişi halen hastanelerde tedavi görüyor. Belçika'da son 24 saatte 6 kişi virüs nedeniyle hayatını kaybederken, toplam can kaybı 9 bin 980'e ulaştı.

Belçika'da açık havada maske zorunluluğu kaldırılıyor
Ülkede korona virüs ile mücadelede ülke politikasını koordine eden Ulusal Güvenlik Konseyi toplantısında alınan kararlar kapsamında ise 1 Ekim itibarıyla açık havada maske takmak zorunlu olmayacak. Açık havada maske takma zorunluluğu, sosyal mesafenin korunamadığı kalabalık mekanlarda geçerli olacak. Toplu taşıma veya mağaza gibi kapalı alanlarda maske zorunluluğu ise geçerli olmaya devam edecek. Belçika Başbakanı Sophie Wilmes tarafından duyurulan yeni kurallara göre günlük hayatta herkesin görüşmek istediği kişilerle bir araya gelmesi de mümkün olacak. Ancak bu temaslarda sosyal mesafeye uyulması aksi takdirde maske takılması isteniyor. Ayrıca bir aileye tanınan bir ayda 5 kişiyle görüşme sınırlaması, ailenin her bireyine tanınacak şekilde genişletildi. Buna göre her birey, ayrı olarak 5 kişi ile görüşebilecek. İş hayatında evden çalışma tavsiye edilirken, arkadaş gruplarıyla yapılacak aktivite ve toplantılar ise 10 kişiyle sınırlı kalmaya devam edecek. Bu çerçevede sosyal mesafeye dikkat edilmesi konusunda da uyarılar yapılıyor.
Ülkede salgında durum kötüye gittikçe daha fazla kısıtlayıcı tedbirler alınacağı ifade edildi. Bu kapsamda bir seviyeden diğerine geçişlerde hastaneye kaldırılan kişi sayısı hesaba katılacak. Kişiler korona belirtileri gösterdiklerini düşünüyorlarsa öncelikle aile doktorlarıyla temasa geçecek. Aile doktorunun tavsiyesi doğrultusunda söz konusu kişilerin 7 gün kendilerini izole etmeleri ve en kısa sürede test yaptırmaları gerekiyor.
Yeni kurallara göre korona virüs hastasıyla yakın teması bulunan veya Temas Tespit Merkezi tarafından kendileriyle iletişime geçilen, ancak herhangi bir belirti göstermeyen kişilerin de hastayla temas ettikleri günden itibaren 7 gün boyunca karantinaya girmeleri istenecek. Bu kişilerin aile doktorlarından randevu alarak 5. gün test yaptırmaları gerektiği konusunda uyarı yapıldı. Kişilerin testi pozitif ise karantina süresinin 7 gün daha uzayacağı ifade edilirken, test sonucu negatif çıkan kişilerin ise karantinası 7. gün sonunda bitecek. Hasta bir kişiyle temas esnasında sosyal mesafe ve maske takma kurallarına riayet edildiği takdirde karantina uygulaması söz konusu olmayacak.
Belçika’da yaz boyu yasakların devam ettiği seyahat uyarıları kapsamında 25 Eylül itibarıyla kırmızı bölgelere yönelik seyahat yasağı kaldırıldı. Söz konusu yasak yerine bu bölgelere gidilmesinin kesinlikle tavsiye edilmediği yönünde bir seyahat uyarısı yürürlüğe girecek. Turuncu bölge olarak belirlenen bölgelerden dönen kişiler teste tabi tutulmayacak. Kırmızı bölgelerden dönen yolcuların ise dönüş tarihi göz önünde bulundurularak 7 günlük karantinaya girip 5. günde bir test yaptırması gerekiyor. Bu bölgelerden dönenlerin dolduracakları bir “oto-analiz” formunun Belçika makamlarınca da incelenmesi, Belçika makamlarının vereceği onay sonrasında karantinaya girmemeleri de mümkün olabilecek.

Avusturya'da salgınla mücadelede yeni tedbir
Avusturya’da son verilere göre 157 yeni vaka tespit edildiği, toplam vaka sayısının 42 bin 876'ya çıktığı bildirildi. Ülkede önceki hafta 38 bin 95 pozitif vaka bulunurken, toplam vaka sayısı bir haftada 42 bin 876'ya ulaştı. Virüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 21 artarak 787'ye ulaştı. Salgının başlangıcından bu yana toplam 33 bin 589 kişi virüsü yenerek sağlığına kavuştu.
Ülkede getirilen kısıtlamalarla korona virüsle mücadele Ağustos ayı başına kadar mücadele başarıyla sürdürüldü. Ancak alınan bir dizi önlemlerin kaldırılması sonucunda Ağustos ayı sonunda tatilcilerin Avusturya’ya dönüşleriyle birlikte ülkede "korona virüs patlaması" yaşandı.

Müşterinin kimlik kaydı kayıt altına alınmaya başlandı
Ülkenin Korona Virüs Komisyonu tarafından getirilen yeni uygulamaya göre kafe ve restoran gibi iş yerlerine gelen müşteriler, kimlik ve adres bilgilerini daha önceden hazırlanan forma işletmek zorunda. Söz konusu işlemleri yapmayan işletme sahibine ise para cezası kesilecek.
Avusturya ayrıca, artan korona virüs vakaları nedeniyle İsviçre, Belçika, Danimarka, Almanya’dan sonra Hollanda ve Viyana’yı da kırmızı listeye aldı.



"Sarhoş bir komünist" az kalsın Thatcher'ı öldürüyormuş

Uzun süre başbakanlık yapan Margaret Thatcher, 2013'te 87 yaşındayken ölmüştü (AP)
Uzun süre başbakanlık yapan Margaret Thatcher, 2013'te 87 yaşındayken ölmüştü (AP)
TT

"Sarhoş bir komünist" az kalsın Thatcher'ı öldürüyormuş

Uzun süre başbakanlık yapan Margaret Thatcher, 2013'te 87 yaşındayken ölmüştü (AP)
Uzun süre başbakanlık yapan Margaret Thatcher, 2013'te 87 yaşındayken ölmüştü (AP)

Birleşik Krallık Ulusal Arşivleri'ndeki gizlilik kararı yeni kaldırılan belgeleri inceleyen Daily Mail, 1979-1990'da ülkeyi yöneten Margaret Thatcher'ın atlattığı büyük tehlikeyi dünya kamuoyuna açıkladı.

1989 baharında Afrika turuna çıkan Muhafazakar Partili siyasetçi, o dönem hapiste olan Nelson Mandela'nın serbest bırakılması ve Güney Afrika'daki apartheid rejiminin sonlandırılması için kıtayı dolaşıyordu. 

30 Mart'ta Zimbabve'den Malavi'ye gitmek üzere Mozambik hava sahasından geçen Thatcher'ın bindiği Vickers VC-10'a yerden havaya atılan füzelerin gönderildiği ortaya çıktı. 

Füzelerin hepsinin Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait uçağı ıskalamasıyla birlikte Margaret Thatcher saldırıdan kıl payı kurtulmuş.

Bu olay üzerine, o dönem iktidardaki Marksist-Leninist Mozambik Kurtuluş Cephesi'yle (FRELIMO) Güney Afrika destekli Mozambik Milli Direnişi (RENAMO) arasında iç savaşın sürdüğü ülkenin yöneticilerinden resmi açıklama talep edilmiş. 

Kasım 1989'da Mozambikli yetkililer, sarhoş bir uçaksavar bataryası komutanının füzeleri kazara ateşlediği yanıtını vermiş. 

Birleşik Krallık, RENAMO'ya karşı destekledikleri Mozambik ordusuna 1980'lerde askeri eğitim yardımı vermişti.

Demir Leydi lakaplı siyasetçi, 1984'te kendi ülkesinde İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) tarafından hedef alınmıştı.

Muhafazakar Parti konferansının düzenlendiği Brighton'daki Grand Hotel'i bombalayan ayrılıkçı örgüt, 5 kişinin ölümüne, 31 kişininse yaralanmasına yol açmıştı.

Eski Sinn Fein lideri Gerry Adams, bu saldırı sırasında Margaret Thatcher ölseydi, Birleşik Krallık'ın bazı bölgelerinde "çok az gözyaşı" döküleceğini iddia ederek önceki yıllarda gündem olmuştu.

Independent Türkçe, Telegraph, Daily Mail


İranlı göçmenlerle dolu bir uçak daha ABD'den kalktı

Eylülde ülkelerine gönderilen İranlılar, Devrim Muhafızları'nın kendilerini sorguladığını söylemişti (Reuters)
Eylülde ülkelerine gönderilen İranlılar, Devrim Muhafızları'nın kendilerini sorguladığını söylemişti (Reuters)
TT

İranlı göçmenlerle dolu bir uçak daha ABD'den kalktı

Eylülde ülkelerine gönderilen İranlılar, Devrim Muhafızları'nın kendilerini sorguladığını söylemişti (Reuters)
Eylülde ülkelerine gönderilen İranlılar, Devrim Muhafızları'nın kendilerini sorguladığını söylemişti (Reuters)

Eylül sonunda Tahran'la anlaşarak onlarca İranlıyı sınır dışı eden ABD, bir uçağı daha doldurdu. 

New York Times'ın (NYT) iki İranlı yetkiliye dayandırdığı habere göre, pazar günü Arizona'nın Mesa kentinden havalanan uçakta 50'ye yakın İran yurttaşıyla birlikte Arap ülkelerinin veya Rusya'nın pasaportlarını taşıyıp da sınır dışı edilenler de var.

Ad ve görevlerinin gizlenmesini isteyen yetkililer, kiralanan uçağın Mısır ve Kuveyt'e gideceğini söyledi. 

Ruslar ve Arapların Kahire'de ineceği, İranlılarınsa Kuveyt'te bir başka uçağa binerek ülkelerine döneceği aktarıldı. 

Uçaktaki kişilerin kimlikleri açıklanmadı. ABD'den gönüllü mü zorla mı ayrıldıkları da bilinmiyor. 

Yaklaşık 2 bin İranlının ABD'de kaçak statüsünde olduğu tahmin ediliyor. Geçmişte ABD, sınır dışı ettiği İranlıları ticari uçaklarla ülkelerine gönderiyordu. 

Washington ve Tahran arasında aylardır yürütülen görüşmelerin ardından iki ülke eylülde nadir görülen bir işbirliğine imza atmıştı. 

İran Dışişleri Bakanlığı'nın kendi vatandaşlarının dönüşünü koordine ettiği ve bu kişilerin herhangi bir sorunla karşılaşmayacağı güvencesini verdiği yine NYT tarafından bildirilmişti. 

Ancak uçaktaki 45 kişiden en az 8'i zorla gönderildiğini ve hayatından endişe ettiğini de söylemişti. 

ABD Başkanı Donald Trump, sınır dışı edilen kaçak göçmen sayısında rekor kırmayı planlıyor.

79 yaşındaki Cumhuriyetçi, Demokrat Partili selefi Joe Biden döneminde çok fazla kişinin yasadışı yollarla ABD sınırlarından girdiğini ve bu durumun düzeltilmesi gerektiğini savunuyor. 

Ancak Trump yönetimi yeni yollar bulsa da bu hedefi gerçekleştirmekte zorlanıyor. 

Kaçak yollarla ABD'ye giden göçmenlerin, yurttaşları olmadıkları ülkelere gönderilmesi de bu yeni yöntemlerden biri. 

Bu hamleler, insan hakları örgütlerinin tepkisini çekiyor. Göçmenlerin gönderildikleri yerlerde zor durumlara düşmesinin önemsenmediği vurgulanıyor. 

Independent Türkçe, New York Times, Reuters


Hindistan'ın stratejik bağımsızlığı ve Moskova ile Washington arasında denge kurma çabası

Yeni Delhi'de Hindistan Başbakanı Narendra Modi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in fotoğraflarının önünde bisiklet süren bir adam, 4 Aralık 2025 (Reuters)
Yeni Delhi'de Hindistan Başbakanı Narendra Modi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in fotoğraflarının önünde bisiklet süren bir adam, 4 Aralık 2025 (Reuters)
TT

Hindistan'ın stratejik bağımsızlığı ve Moskova ile Washington arasında denge kurma çabası

Yeni Delhi'de Hindistan Başbakanı Narendra Modi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in fotoğraflarının önünde bisiklet süren bir adam, 4 Aralık 2025 (Reuters)
Yeni Delhi'de Hindistan Başbakanı Narendra Modi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in fotoğraflarının önünde bisiklet süren bir adam, 4 Aralık 2025 (Reuters)

Samir İlyas

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Hindistan ziyareti, Yeni Delhi'nin çok kutuplu dünyada ‘Önce Hindistan’ çerçevesinde süper güçlerle ilişkilerinde ‘stratejik bağımsızlık’ ilkesini ısrarla sürdürdüğünü bir kez daha gösterdi.

Putin, Ukrayna'daki savaşın başlamasından bu yana Yeni Delhi'ye gerçekleştirdiği bu ilk ziyaretinde sıcak bir şekilde karşılandı. Havaalanında kendisini bekleyen Hindistan Başbakanı Narendra Modi tarafından gayri resmi bir toplantı için konutuna götürüldü. Ertesi gün, iki lider ikili bir toplantı ve her iki ülkenin heyetleriyle başka görüşme gerçekleştirdi. Rus ve Hint iş adamları için bir ekonomi forumuna katıldı.

Ziyaretin sonunda yayınlanan ortak bildiride, atom enerjisi ve silahlanma dahil olmak üzere ekonomi, ticaret ve enerji alanlarında ilişkilerin geliştirilmesine odaklanıldı. İki ülke, Sovyet döneminden beri güçlü olan ikili ilişkilerini güçlendirmek için 29 anlaşma ve iş birliği mutabakatı imzaladı.

Putin ve Modi'nin açıklamalarında ekonomik iş birliği ve ticaretin mümkün olan en kısa sürede 100 milyar dolara çıkarılmasının planlandığı öğrenilirken, savunma ve güvenlik konuları da müzakere masasındaydı. Ziyaret öncesinde ve sırasında bazı önemli anlaşmaların imzalandığı duyuruldu. Putin, ülkesinin güvenilir bir enerji kaynağı olduğunu ve Hindistan'ın tüm ihtiyaçlarını karşılamaya devam edeceğini vurguladı. Hindistan'ın Rusya'ya ihracatını artırmayı ve ticaretteki dengesizliği azaltmayı istediklerine işaret eden Modi, ülkesinin dünyanın önde gelen ilaç üreticilerinden biri olduğunu belirtirken, ülkesinin diğer birçok sektördeki ilerlemesini övdü.

Trump, Hindistan'ı Rusya'dan petrol satın aldığı için cezalandırmak amacıyla gümrük vergilerini yüzde 50'ye çıkardı ve Yeni Delhi'ye daha fazla Amerikan silahı satın alması için baskı yaptı.

Bu ziyaret, Rusya’nın Batı’nın izolasyon iddialarını çürütmesine olanak sağlarken, Hindistan'a da ABD ile devam eden ticaret anlaşması müzakerelerinde ilave bir koz verdi.

Öte yandan Putin'in Hindistan’da sıcak bir şekilde karşılanması ve tüm alanlarda Rusya ile daha derin bir iş birliği yapılacağına dair yapılan açıklamalar, Hindistan'ın dünya güçleriyle ilişkilerinde ‘stratejik bağımsızlık’ ilkesini sürdüreceği yönünde Donald Trump yönetimine güçlü bir mesaj gönderdi. Ziyaretin sonuçları, Yeni Delhi’den Trump yönetimine yeni bir meydan okumayı temsil ediyordu. Bu durum, daha önce Rusya-Hindistan askeri iş birliği ve Rusya'nın Hindistan'a petrol ihracatının artmasından duyduğu memnuniyetsizliği açıkça gösteren Trump yönetimi ile Yeni Delhi arasındaki gerilimi tırmandırabilir.

Geçen mayıs ayında Hindistan ve Pakistan arasında yaşanan kısa süreli savaşın ardından Trump yönetimi ile Yeni Delhi arasındaki ilişkilerin tarihinin en düşük noktasına ulaştı. Bununla birlikte Washington İslamabad ile yakınlaştı ve Trump, Hindistan'ın Rusya'dan petrol almasını cezalandırmak için Hindistan'a uygulanan gümrük vergilerini yüzde 50'ye çıkararak, Yeni Delhi'ye daha fazla ABD silahı satın alması için baskı yaptı. Washington, Hindistan'ı Rus petrolü alımlarını artırarak Rusya’nın Ukrayna'ya karşı savaşını desteklemekle suçluyor.

Ancak Hindistan, Ukrayna'daki savaşa karşı temkinli bir tutum sergileyerek, müzakere yoluyla savaşın sona erdirilmesi çağrısında bulunurken, Moskova'yı kınamayı reddediyor ve onunla ilişkilerini güçlendirmeye istekli davranıyor. Hatta Hindistan, Birleşmiş Milletler'de (BM) savaşı kınayan kararların oylamasında çekimser kaldı.

frg
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Yeni Delhi'deki resmi karşılama töreninde Hindistan Cumhurbaşkanı Droupadi Murmu ile Başbakan Narendra Modi arasında, 5 Aralık 2025 (Sputnik/Reuters)

Rusya, ucuz ham petrol fiyatlarından yararlanan Hindistan ile petrol ticaretini sürdüreceğini düşünürken, Hindistan ucuz ham petrol ihtiyacını ABD'nin gümrük vergileri ve yaptırımlarından kaçınma çabasıyla dengelemek zorunda kalıyor.

Hindistan, tarihsel olarak Rus petrolünün önemli bir ithalatçısı olmamıştır ve Rusya'nın Ukrayna'daki savaşından önce Rus petrol ihracatındaki payı %2,5'i geçmemiştir. 2022'de savaşın başlamasının ardından Hindistan, Rusya’dan deniz yoluyla taşınan petrolün en büyük alıcısı haline geldi.

Enerji ve Temiz Hava Araştırmaları Merkezi'nin (CREA) 13 Aralık tarihli raporuna göre geçtiğimiz ay Rusya'nın petrol ihracatında Çin yüzde 47 ile ilk sırada yer alırken, onu yüzde 38 ile Hindistan izledi. Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) ise yüzde 6 ile üçüncü sırayı paylaştı.

İki ülkenin enerji ve silah alanlarının ötesinde iş birliğini artırmak için bu ziyareti kullanma isteğinin bir göstergesi olarak, Modi ve Putin geçtiğimiz cuma günü özel şirketleri çekmek için bir iş forumuna katıldı. Putin ve Modi, ikili ticaretin hacmini yıllık 68 milyar dolardan 2030 yılına kadar 100 milyar dolara çıkarmayı ve yerel para birimleriyle ödeme sistemlerini iyileştirmeyi hedeflediklerini açıkladılar. Putin, iki ülke arasındaki ikili ticaretin yüzde 96’sının yerel para birimleriyle yapıldığını belirtti.

Yerel para birimleriyle ticaret hacminin artırılması, Moskova'ya Hindistan şirketlerine petrol satışlarından elde ettiği gelirle Hindistan rupisi cinsinden Hindistan ürünleri satın alma fırsatı veriyor. Rusya'nın en büyük ikinci bankası VTB, ziyaretin yan etkinliği olarak Yeni Delhi'de bir şube açtı ve Ruslar, banka şubesinin açılmasının SWIFT sistemine alternatif transfer sistemleri aracılığıyla iki ülke arasındaki ikili ticareti ve şirketler arasındaki hesapları artırmaya katkıda bulunacağını umuyor.

Savaşın başlamasından bu yana ticarette istikrarlı bir büyüme olmasına rağmen, ticaret dengesi büyük ölçüde Rusya'nın lehine. Geçen yılın mali tablosuna göre Rusya Hindistan'a yaklaşık 60,8 milyar dolarlık ürün ihraç ederken, Hindistan'dan 4,2 milyar dolarlık ilaç, pirinç, çay ve diğer malları ithal etti.

Moskova'nın Hindistan'a gerekli silahları tedarik etmeye açık olmasına rağmen, yeni anlaşmaların tamamlanması gecikebilir. İki ülke arasındaki ikili ticaret, 2020'de sadece 8,1 milyar ABD doları iken, bu yılın mart ayı sonlarında 68 milyar ABD dolarına yükseldi. Bu keskin artış, Hindistan'ın indirimli Rus petrolü alımlarındaki yükselişten kaynaklanıyor.

Bu durum, dengeleri önemli ölçüde Rusya'nın lehine çevirdi. Bu durumu düzeltmeye çalışan Modi, ABD’nin gümrük vergilerinden etkilenen Hint ihracatçıların, Rusya pazarına erişimini artırmak amacıyla Hindistan’ın deniz ürünleri ve gıda ürünlerinin yanı sıra teknoloji, giyim ve diğer malların ihracatını artırmayı umuyor. Hindistan’ın umutlarına rağmen, Rusya pazarına erişim kolay olmayacak. Yerli ürünler ve Çin malları rekabetçi fiyatlarla piyasada yaygın olarak bulunuyor ve Hint ihracatçılar için pazarlanabilir ürünlerin listesi oldukça daralıyor.

Savunma

Silah alımı, geçtiğimiz yüzyıldan bu yana iki ülke arasındaki geleneksel iş birliğinin en önemli alanlarından biri olsa da son yıllarda bu alanda bir düşüş görülüyor. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün (SIPRI) raporuna göre Rusya'nın Hindistan'ın savunma alımlarındaki payı, 2010 ile 2015 yılları arasında zirveye ulaşarak savunma alım portföyünün yüzde 72'sini oluşturduktan sonra düşmeye devam etti. SIPRI’ye göre Hindistan'ın Rusya'dan silah ithalatı 2020 ile 2024 yılları arasında toplam alımların yüzde 36'sına geriledi.

Hindistan, silahlanma konusunda ABD, Fransa ve İsrail'e olan bağımlılığını artırdı ve son yıllarda Rusya ile önemli bir silah anlaşması imzalamadı.

Bu düşüş, büyük ölçüde Hindistan'ın savunma portföyünü çeşitlendirme ve yerel üretimi teşvik etme çabasının bir sonucu olsa da Hindistan savunması büyük ölçüde Rus yapımı S-400 savunma sistemlerine bağımlı. Hindistan Hava Kuvvetleri'nin birçok filosu MiG-29 ve Suhoy Su-30 uçaklarını kullanıyor. Hindistan'ın, güncellenmiş S-500 savunma sistemleri ve beşinci nesil Su-57 savaş uçağı satın almakla ilgilendiği bildiriliyor. Geçtiğimiz bahar Pakistan ile yaşanan kısa süreli çatışmadan alınan dersler, Hindistan'ı Rusya ile askeri iş birliğini artırmaya itmiş olabilir.

Moskova, Hindistan'a ihtiyaç duyduğu silahları tedarik etmeye açık olsa da yeni anlaşmaların tamamlanması gecikebilir. Rusya, Batı'nın yaptırımları ve Ukrayna’daki savaş nedeniyle hava savunma sistemleri ve uçakların üretimi için gerekli olan önemli bileşenlerde sıkıntı yaşıyor. Raporlara göre bazı S-400 savunma sistemi birimlerinin teslimatı için verilen son tarih 2026'ya ertelendi.

2022 yılında 300 bin yedek askerin kısmi seferberliği, askere alınmaktan korkan gençlerin kitlesel göçüne yol açtı ve bu da krizi daha da şiddetlendirdi.

İki ülke, havacılık ve hava savunma alanındaki iş birliğinin yanında denizcilik alanında da iş birliğini geliştirmeye çalışıyor. Bloomberg, geçtiğimiz perşembe günü bilgili kaynaklardan aktardığı haberde, Hindistan'ın Rusya’dan nükleer enerjili bir denizaltıyı kiralamak için 2 milyar dolar ödemeyi kabul ettiğini ve Hindistan'ın denizaltıyı 2028 yılında teslim alacağını bildirdi. Bloomberg'in bilgili olarak nitelendirdiği kaynaklar, Rusya'dan saldırı denizaltısını kiralamak için yapılan görüşmelerin fiyat müzakereleri nedeniyle yıllardır durma noktasına geldiğini söyledi. Hindistan hükümeti daha sonra sözleşmenin 2019 mayısında imzalandığını, ancak teslimatın ertelendiğini ve geminin artık 2028'de teslim edilmesinin planlandığını açıkladı. Bloomberg’in kaynaklarına göre Rusya, Rus saldırı denizaltısının savaşta kullanılmamasını şart koştu.

sdfg
Hindistan Başbakanı Narendra Modi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Yeni Delhi'deki görüşmeleri öncesinde kameralara poz verirken, 5 Aralık 2025 (Sputnik/Reuters)

Rusya ve Hindistan arasındaki askeri iş birliğinin artmasına ABD ile Avrupa'nın tepkisinin yanı sıra, Hindistan'a gelişmiş silahlar sağlanması Çin'i kışkırtıyor. Şarku'l Avsat'ın al Majalla'dan aktardığı analize göre Rusya ve Hindistan'ın belirli türdeki gelişmiş silahları ortaklaşa geliştirmesi halinde, Rusya-Çin ilişkileri zarar görebilir.

Hindistan’ın işgücü

İki lider, yasadışı göçle mücadele etmek ve her iki ülkenin vatandaşları için diğer ülkede istihdam fırsatlarını teşvik etmek amacıyla bir anlaşma imzaladı.

Modi, ziyaretin sonunda yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Hindistan, sanayi ve diğer alanlarda yüksek vasıflı insan kaynağı ihraç etme potansiyeline sahip. Rusya’daki demografik önceliklerden bahsederken, vatandaşlarımızın Rusça öğrenmesine izin verebilir ve her iki ülkenin refahına katkıda bulunabiliriz.”

Anlaşmanın öncelikle daha fazla Hint işçiyi Rusya'ya çekmeyi amaçladığı açık. Anlaşma çerçevesinde bazı Rus şirketleri, 2024 ilkbaharında Moskova'daki Crocus City Hall'da meydana gelen terör saldırısı ve ardından çoğunluğu Müslüman ülkelerin vatandaşlarına yönelik uygulanan baskılar nedeniyle, Orta Asya'dan gelen işgücündeki azalmayı telafi etmek için belirli alanlarda Hint işçiler ve iş profesyonellerini istihdam etmeye başladı.

Rusya’nın Hint işçilere kapılarını açması, ciddi bir işgücü eksikliğinden kaynaklanıyor. 2022 yılında 300 bin yedek askerin kısmi seferberliği, askere alınmaktan korkan gençlerin kitlesel göçüne yol açtı ve bu da krizi daha da şiddetlendirdi. Rusya Çalışma Bakanlığı'nın tahminlerine göre ülkenin 2030 yılına kadar 3,1 milyon işçi açığı ile karşı karşıya kalması bekleniyor.

Rus şirketleri teknik eğitimli işçiler arıyor. Orta Asya vatandaşlarının aksine, Hintler tek bir bölgedeki tek bir işverenle sözleşme yaparlar ve daha yüksek ücretler için sık sık iş değiştirme özgürlüğüne sahip olmazlar.

Hindistan iş gücünün artması, Rusya'dan Hindistan'a para transferleri için yeni bir kanal açarak, yurt içi işsizlik baskısını hafifleterek ve Hindistan'ın Rusya’nın Uzak Doğu ve Arktik bölgelerindeki projelere katılımını genişleterek, ikili ticaret dengesizliğini düzeltmeye yardımcı olabilir.

Rus ve Hint yetkililerin açıklamalarında, ABD'nin Hindistan'a, özellikle enerji ve savunma sektörlerinde Rusya ile iş birliğini azaltması için yaptığı baskıdan bahsetmemeleri dikkati çekti.

Ancak ziyaretin sonuçları, Modi'nin ülkesinin Rusya ve ABD ile ilişkilerini dengeleme çabalarını baltalayabilir. Hindistan, Rusya’nın petrol fiyatlarındaki büyük indirimlerden yararlanırken, Rusya Hindistan'a yeni bir pazar sağlıyor ve Pakistan ile kısa süreli çatışmanın ardından savunmasını güçlendirmesine yardımcı oluyor. Yeni Delhi, Moskova ile ‘özel ve ayrıcalıklı stratejik ortaklığını’ sürdürmeye çalışıyor.

Bunun yanında ABD ile gergin olan ilişkileri düzeltmek, bir ticaret anlaşması imzalamak ve mallarına uygulanan yüzde 50'lik yüksek gümrük vergilerinden muafiyet elde etmek için çalışıyor. Hindistan ayrıca Çin'e baskı uygulamak isteyen ABD'nin politikalarına da uyum sağlıyor.

Putin'in ziyareti sırasında imzalanan anlaşmalar ve oluşan olumlu atmosfere rağmen, pratik sonuçlar büyük ölçüde Trump yönetiminin tepkisinin niteliğine bağlı olmaya devam ediyor.

Putin'in ziyareti sırasında imzalanan anlaşmalar ve oluşan olumlu atmosfere rağmen, pratik sonuçlar büyük ölçüde Trump yönetiminin tepkisinin niteliğine bağlı olmaya devam ediyor. Beyaz Saray'ın Hindistan ile ticaret müzakerelerinde sergilediği katı tutum ve Hindistan-Rusya yakınlaşmasının hızını frenlemek için verdiği tavizler, Modi'yi pragmatik yaklaşımla çözülemeyecek zor bir duruma sokabilir. Zira bu durumda ikisi arasında yapılacak olan seçim karmaşık jeopolitik ve ekonomik hesaplamalara tabi olacaktır.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.