Avrupa'da Kovid-19 salgınında ikinci dalga paniği

Avrupa'da Kovid-19 salgınında ikinci dalga paniği
TT

Avrupa'da Kovid-19 salgınında ikinci dalga paniği

Avrupa'da Kovid-19 salgınında ikinci dalga paniği

Avrupa ülkelerinde yeni tip korona virüs (Kovid-19) salgınında vaka sayısındaki artış endişe verici boyutlara ulaşırken, normale dönüş süreciyle kaldırılan kısıtlamalar yeniden yürürlüğe koyuluyor.
Avrupa, yeni tip korona virüs (Kovid-19) salgınında artan vakalar ile mücadele ederken ikinci dalga endişesi giderek büyüyor. Fransa'da geçtiğimiz hafta rekor vaka sayıları kaydedilince tedbirler arttırıldı. Bölge bölge yasaklar getirilirken, Sağlık Bakanı Olivier Veran, "Yeniden sokağa çıkma yasağı getirmek istemiyoruz" dedi.
Sağlık Bakanlığı tarafından paylaşılan son verilere göre ülkede vaka sayısı 538 bin 569'a, iyileşenlerin sayısı 94 bin 891'e, ölü sayısının ise 31 bin 727'ye yükseldi. Hastanede yatan hasta sayısı 4 bin 204 olarak açıklanırken, 786’sının yoğun bakımda olduğu bildirildi.
Fransa'da geçtiğimiz salı günü 10 bin 8, çarşamba günü 13 bin 72, perşembe günü 16 bin 98, cuma günü 15 bin 797, cumartesi günü 14 bin 412 ve pazar günü 11 bin 123 vaka tespit edilmişti. Toplam günlük test sayısı verilmezken, yapılan testlerin yüzde 7.4’ünün pozitif çıktığı açıklandı. Ülke genelinde son verilere göre bin 230 vaka kümesi olduğu ve 101 bölgenin “hassas bölge” ilan edildiği belirtildi.

Fransa'da vaka sayısı rekor seviyelere ulaştı, yeni tedbirler getirildi
Ülkede vaka sayısındaki artış nedeniyle getirilen yeni tedbirler sıkı olmakla eleştirilirken, özellikle bar ve restoran sahiplerini isyan ettiren yeni tedbirler pazartesi günü itibarıyla uygulanmaya başlandı. Sağlık Bakanı Olivier Veran'ın açıkladığı kararlara göre yeni tedbirler kapsamında her 15 günde bir güncellenecek olan bir harita ile “kırmızı bölgeler” işaretlenecek ve bu bölgelerde özel tedbirler uygulanacak.
Yeni tedbirler arasında partilerin, toplantıların ve düğünlerin 30 kişiden daha da aza düşürülmesi bulunuyor. Bir üst seviyesi olan “sıkılaştırılmış alarm” bölgelerinde kamuya açık alanda 10'dan fazla kişiden bir araya getirilmesi yasaklanırken, barların yerel saatle 22.00’de kapatılmasına ve tüm spor salonlarının kapatılmasına karar verildi. En yüksek alarm seviyesinin yürürlükte olduğu bölgelerde ise iki hafta boyunca tüm bar ve restoranların, insanların toplandığı ve sağlık protokolüne uygun olmayan etkinlik mekanlarının kapatıldığı duyuruldu.

Almanya'da vaka sayısı 280 bini geçti
Almanya'da salgın hastalıklar konusunda yetkili kurum olan Robert Koch Enstitüsü (RKI) tarafından yayınlanan verilere göre ülkede son 24 saatte yeni tip korona virüs (Kovid-19) salgınında 2 bin 507 yeni vaka tespit edildiği bildirildi. Bu sayı, Nisan ayından bu yana kayıtlara geçen en yüksek günlük vaka sayısı oldu. Hastalığı devam eden kişi sayısının ise 23 bin 925 olduğu açıklandı. Virüsü yenerek iyileşenlerin sayısının 250 bin 653'e ulaştığı, toplam vaka sayısının 284 bin 140'a yükseldiği ifade edildi. Önceki hafta 12 bin 255 kişi virüse yakalanırken, son 7 günde ise 11 bin 146 kişide virüs tespit edildi.
Son 24 saatte 5 kişinin virüs nedeniyle hayatını kaybettiği belirtilirken, toplam ölü sayısının da 9 bin 457'ye yükseldiği aktarıldı.

Toplu etkinlikler vaka sayısını arttırıyor
Almanya'da yüksek seyreden vaka sayıları, ikinci dalganın başladığı yönünde yorumlara neden oldu. Eğlencelerin, düğünlerin, gizli yapılan partilerin ve evde toplanmaların vaka artışlarını tetiklediği düşünülüyor. Kuzey Ren Vestfalya eyaletine bağlı Hamm kentinde yapılan bir düğünden sonra yaklaşık 200 kişide virüs tespit edilmesi üzerine belediye tarafından düğünlere sınırlama getirdi. Kentte 150 kişiyle sınırlandırılan katılım düğünler 25'e düşürüldü.

Eyalet başbakanları Salı günü toplanacak
Salgın nedeniyle eğitime verilen aranın ardından okulların yeniden açılması ile bazı eyaletlerdeki okullardan virüs vakaları bildirildi. Artan vakalar üzerine bazı eyaletlerdeki okullar kapatıldı. Sonbahar ile birlikte grip sezonunun da başlayacağını belirten uzmanlar, Kovid-19 vaka sayılarının da artacağına dikkat çekiyor.
Önümüzdeki dönemde yurt dışı tatilinden vazgeçilmesi yönünde uyarı yapan Almanya Sağlık Bakanı Jens Spahn, tatil döneminde çok sayıda kişinin ülkeye virüsle döndüğünü vurguladı. Salı günü bir araya gelecek olan eyalet başbakanları ve yetkililer, alınacak yeni önlemler konusunda bir toplantı gerçekleştirecek.
Almanya'da her hafta farklı kentlerde salgına yönelik mücadelede alınan tedbirler, binlerce kişi tarafında protesto ediliyor. Çoğunluğu aşırı sağcı grupların oluşturduğu protestolarda maske takma kuralına karşı çıkılıyor.

İtalya'da vaka sayısı önceki haftaya göre yüzde 78 artış gösterdi
İtalya'da vaka sayısında artış eğilimi bir haftadır devam ediyor. Sivil Savunma Kurumu'nun dün açıkladığı verilere göre Pazar günü ülkede bin 766 yeni vaka tespit edildi. Son veri, Cumartesi günü tespit edilen bin 869 vakaya göre düşüş eğiliminde gözükse de pazar günü bir gün önceye göre yaklaşık 17 bin daha az test uygulandı. Cumartesi günü yapılan korona virüs testi 104 bin 387 iken pazar günü bu sayı 87 bin 714'de kaldı. İtalya'da son verilere göre toplam vaka sayısı 309 bin 870'e yükseldi.
İtalya'da cuma günü tespit edilen bin 912 vaka, ülkenin Mayıs ayında karantina uygulamasından çıkışının ardından görülen en yüksek günlük vaka sayısı oldu.
Hafta içinde perşembe günü bin 786, çarşamba günü bin 640, salı günü bin 392, pazartesi günü ise bin 350 vaka tespit edilmişti. Son bir haftada yeni vaka sayısı bir önceki haftaya oranla yüzde 78 artış gösterdi. Ülkede Pazar günü 17 kişi virüs nedeniyle hayatını kaybederken, 724 kişi ise virüsü yenerek sağlığına kavuştu. Son verilerle birlikte iyileşenlerin sayısı 224 bin 417'ye, hayatını kaybedenlerin sayısı ise 35 bin 835'e ulaştı. Ülkede yapılan toplam test sayısı ise 11 milyon 87 bin 64 olarak açıklandı.

Campania bölgesinde açık havada maske zorunluluğu
İtalya'da Kovid-19 yayılımının en yoğun olduğu bölge 245 yeni vaka ile Campania oldu. Sadece Valle d'Aosta bölgesinde yeni vaka kaydedilmedi. Campania Bölgesel Yönetim Başkanı Vincenzo De Luca, 24 Eylül'de aldığı kararla bölgede açık havada maske takma zorunluluğu getirdi. İtalya genelinde ise açık havada maske zorunluluğu, sadece kalabalık meydanlarda yerel saatle 18.00'den sonra uygulanıyor.
Ayrıca Korona Virüs Bilim Kurulu, bin seyirci ile oynanan Serie A karşılaşmalarında stat kapasitelerinin yüzde 25'i oranında seyirci alınmasına yönelik talebi reddetti.

Belçika'da 1 Ekim'den itibaren sıkı şekilde vaka takibi yapılacak
Dünya genelinde nüfusa oranla korona virüse bağlı en fazla can kaybının yaşandığı ülke olan Belçika’da Halk Sağlığı Enstitüsü Sciensano, 1 Ekim'den itibaren yeni bir uygulamayla vakaların takibinin daha etkin ve verimli bir şekilde yapılacağını açıkladı. Buna göre aile hekimleri yeni kurulacak dijital bir platform üzerinden haftalık olarak muayenelerinde tespit ettikleri nefes darlığı görülen vakaların seyrini sisteme yükleyecek. Haftada en az 4 kere veri girilecek olan sistem, merkezden izlenecek ve ülke genelinde vakaların dağılımı ve seyirleri izlenecek. Ayrıca yeni sistemle vatandaşlarla ilk temas noktası olan aile hekimlerinin tespitlerini alarak daha gerçekçi verilere sahip olunmasını hedeflendi. Çalışmaya dahil olan aile hekimleri, harici bir mesai harcayacakları için maddi olarak ek ödemeden yararlanacak.
Belçika’da önceki 7 günlük döneme göre vaka sayısında yüzde 17 artış kaydedildi. Halk Sağlık Enstitüsü, vaka sayısındaki artış eğiliminin son 5 gündür yavaşladığını ifade etti. Ülkede son 24 saatte bin 376 vaka tespit edilirken, toplam vaka sayısı 114 bin 179'a yükseldi. Hastaneye başvuran kişi sayısı 21-27 Eylül arasındaki dönemde günlük bazda ortalama 64 olarak kaydedildi. Salgının başlangıcından bu yana toplam 20 bin 79 kişi hastaneye kaldırıldı ve 135'i yoğun bakımda olmak üzere 654 kişi halen hastanelerde tedavi görüyor. Belçika'da son 24 saatte 6 kişi virüs nedeniyle hayatını kaybederken, toplam can kaybı 9 bin 980'e ulaştı.

Belçika'da açık havada maske zorunluluğu kaldırılıyor
Ülkede korona virüs ile mücadelede ülke politikasını koordine eden Ulusal Güvenlik Konseyi toplantısında alınan kararlar kapsamında ise 1 Ekim itibarıyla açık havada maske takmak zorunlu olmayacak. Açık havada maske takma zorunluluğu, sosyal mesafenin korunamadığı kalabalık mekanlarda geçerli olacak. Toplu taşıma veya mağaza gibi kapalı alanlarda maske zorunluluğu ise geçerli olmaya devam edecek. Belçika Başbakanı Sophie Wilmes tarafından duyurulan yeni kurallara göre günlük hayatta herkesin görüşmek istediği kişilerle bir araya gelmesi de mümkün olacak. Ancak bu temaslarda sosyal mesafeye uyulması aksi takdirde maske takılması isteniyor. Ayrıca bir aileye tanınan bir ayda 5 kişiyle görüşme sınırlaması, ailenin her bireyine tanınacak şekilde genişletildi. Buna göre her birey, ayrı olarak 5 kişi ile görüşebilecek. İş hayatında evden çalışma tavsiye edilirken, arkadaş gruplarıyla yapılacak aktivite ve toplantılar ise 10 kişiyle sınırlı kalmaya devam edecek. Bu çerçevede sosyal mesafeye dikkat edilmesi konusunda da uyarılar yapılıyor.
Ülkede salgında durum kötüye gittikçe daha fazla kısıtlayıcı tedbirler alınacağı ifade edildi. Bu kapsamda bir seviyeden diğerine geçişlerde hastaneye kaldırılan kişi sayısı hesaba katılacak. Kişiler korona belirtileri gösterdiklerini düşünüyorlarsa öncelikle aile doktorlarıyla temasa geçecek. Aile doktorunun tavsiyesi doğrultusunda söz konusu kişilerin 7 gün kendilerini izole etmeleri ve en kısa sürede test yaptırmaları gerekiyor.
Yeni kurallara göre korona virüs hastasıyla yakın teması bulunan veya Temas Tespit Merkezi tarafından kendileriyle iletişime geçilen, ancak herhangi bir belirti göstermeyen kişilerin de hastayla temas ettikleri günden itibaren 7 gün boyunca karantinaya girmeleri istenecek. Bu kişilerin aile doktorlarından randevu alarak 5. gün test yaptırmaları gerektiği konusunda uyarı yapıldı. Kişilerin testi pozitif ise karantina süresinin 7 gün daha uzayacağı ifade edilirken, test sonucu negatif çıkan kişilerin ise karantinası 7. gün sonunda bitecek. Hasta bir kişiyle temas esnasında sosyal mesafe ve maske takma kurallarına riayet edildiği takdirde karantina uygulaması söz konusu olmayacak.
Belçika’da yaz boyu yasakların devam ettiği seyahat uyarıları kapsamında 25 Eylül itibarıyla kırmızı bölgelere yönelik seyahat yasağı kaldırıldı. Söz konusu yasak yerine bu bölgelere gidilmesinin kesinlikle tavsiye edilmediği yönünde bir seyahat uyarısı yürürlüğe girecek. Turuncu bölge olarak belirlenen bölgelerden dönen kişiler teste tabi tutulmayacak. Kırmızı bölgelerden dönen yolcuların ise dönüş tarihi göz önünde bulundurularak 7 günlük karantinaya girip 5. günde bir test yaptırması gerekiyor. Bu bölgelerden dönenlerin dolduracakları bir “oto-analiz” formunun Belçika makamlarınca da incelenmesi, Belçika makamlarının vereceği onay sonrasında karantinaya girmemeleri de mümkün olabilecek.

Avusturya'da salgınla mücadelede yeni tedbir
Avusturya’da son verilere göre 157 yeni vaka tespit edildiği, toplam vaka sayısının 42 bin 876'ya çıktığı bildirildi. Ülkede önceki hafta 38 bin 95 pozitif vaka bulunurken, toplam vaka sayısı bir haftada 42 bin 876'ya ulaştı. Virüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 21 artarak 787'ye ulaştı. Salgının başlangıcından bu yana toplam 33 bin 589 kişi virüsü yenerek sağlığına kavuştu.
Ülkede getirilen kısıtlamalarla korona virüsle mücadele Ağustos ayı başına kadar mücadele başarıyla sürdürüldü. Ancak alınan bir dizi önlemlerin kaldırılması sonucunda Ağustos ayı sonunda tatilcilerin Avusturya’ya dönüşleriyle birlikte ülkede "korona virüs patlaması" yaşandı.

Müşterinin kimlik kaydı kayıt altına alınmaya başlandı
Ülkenin Korona Virüs Komisyonu tarafından getirilen yeni uygulamaya göre kafe ve restoran gibi iş yerlerine gelen müşteriler, kimlik ve adres bilgilerini daha önceden hazırlanan forma işletmek zorunda. Söz konusu işlemleri yapmayan işletme sahibine ise para cezası kesilecek.
Avusturya ayrıca, artan korona virüs vakaları nedeniyle İsviçre, Belçika, Danimarka, Almanya’dan sonra Hollanda ve Viyana’yı da kırmızı listeye aldı.



Musk, DOGE’dan pişman: “Bir daha uğraşmam”

Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)
Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)
TT

Musk, DOGE’dan pişman: “Bir daha uğraşmam”

Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)
Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)

Elon Musk, Hükümet Verimliliği Bakanlığı'nda (DOGE) geçirdiği süreyi değerlendirdi.

Musk, 2017-2019'ta İç Güvenlik Bakanlığı'nda basın sözcüsü yardımcısı olarak görev yapan Katie Miller'ın podcast'ine katıldı.

Teknoloji milyarderi, ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray Özel Kalem Müdür Yardımcısı Stephen Miller'ın eşiyle yaptığı söyleşide, DOGE'un tartışmalı federal bütçe kesintilerine dair şunları söyledi:

Biraz başarılı olduk. Bir dereceye kadar başarılı olduk. Hiç mantıklı olmayan, tamamen israfa yol açan birçok fonlamayı durdurduk.

Trump'ın seçim kampanyasına yaptığı desteklerle gündeme gelen Musk, ABD Başkanı tarafından DOGE'un başına getirilmişti.

Yönetimin ilk 5 ayında federal kurumlarda gerçekleştirdiği kesintilerle tartışma yaratan Tesla CEO'su, nisanda yaptığı açıklamada elektrikli otomobil şirketiyle ilgilenmek için DOGE'da geçirdiği süreyi azaltacağını duyurmuş, mayısta da görevden ayrılmıştı.

DOGE'un kesintileri nedeniyle binlerce federal çalışanın işine son verilmesi ABD'de tepki çekmişti. ABD'nin yanı sıra bazı Avrupa şehirlerinde de Tesla'ların kundaklandığı bildirilmişti.

Salı günü yayımlanan podcast'te Musk, bir daha DOGE gibi bir projenin başına geçmek istemediğini belirtti:

DOGE'la uğraşmak yerine, esasen şirketlerim üzerinde çalışmalıydım. Böylece ürettiğimiz arabaları kundaklamazlardı.

Space X CEO'su, DOGE'un başına geçtikten sonra katıldığı bir konferansta Nazi selamı verdiği iddiasıyla da yoğun eleştirilerin hedefi olmuştu.

Analistlere göre Tesla'nın net kârının bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 71 oranında düşmesinde, Musk'ın DOGE’a odaklanması büyük rol oynamıştı.

Teknoloji milyarderiyle ABD Başkanı'nın arası, Trump'ın tartışmalı vergi indirimi tasarısı nedeniyle bozulmuştu. Sosyal medya üzerinden atışmaların ardından ikili daha sonra "dostluk mesajları" paylaşmıştı.

Independent Türkçe, Reuters, Axios


‘Tek bir tık bir ülkeyi yıkmaya yeter’... İsrailli bir yetkiliden ‘nadir’ uyarı

Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
TT

‘Tek bir tık bir ülkeyi yıkmaya yeter’... İsrailli bir yetkiliden ‘nadir’ uyarı

Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)

İsrail Ulusal Siber Güvenlik Müdürlüğü Başkanı Yossi Karadi, nadir görülen bir uyarıda bulunarak, siber tehditlerin ülkeleri anında çökme noktasına getirebileceğini söyledi. Şarku’l Avsat’ın Yediot Ahronot’tan aktardığına göre Karadi, elektrik, su, trafik ışıkları ve hastane ağlarına yapılan siber saldırıların artık savaş aracı haline geldiğini ve bu saldırıların çoğunlukla saldırganın kimliğini gizlemek için vekil gruplar üzerinden gerçekleştirildiğini belirtti. Karadi dün Tel Aviv Üniversitesi’nde düzenlenen Siber Güvenlik Haftası konferansında yaptığı konuşmada, son altı ayda İsrail’in yürüttüğü savunma faaliyetlerinden bir kısmını paylaştı ve ‘ilk siber savaş’ olarak nitelendirdiği durumun endişe verici bir tablosunu çizdi.

Karadi, “Giderek savaşların dijital alanda başlayıp biteceği bir çağa doğru ilerliyoruz” dedi ve ‘dijital kuşatma’ terimini tanıttı. Karadi, bu senaryoda enerji santrallerinin duracağı, trafik ışıklarının çalışmayacağı, iletişim sistemlerinin çökeceği ve su kaynaklarının kirlenebileceğini vurgulayarak, “Bu hayali bir gelecek senaryosu değil, oldukça gerçekçi bir eğilim” ifadesini kullandı.

Karadi, dijital kuşatma kavramının sadece çekici bir ifade olmadığını, 15 yıl süren bir gelişimin sonucu olduğunu belirtti. Geçmişte devletler arasındaki siber savaşların çoğunlukla sessiz casusluk veya yalnızca askeri tesisleri hedef alan operasyonlar olduğunu söyleyen Karadi, son yıllarda durumun değiştiğini ve yeni düşmanın yalnızca sır çalmayı değil, sivil yaşamı kesintiye uğratmayı amaçladığını ifade etti.

Yediot Ahronot’a göre, siber savaşların başlangıç noktası olarak kabul edilen olay, 2010 yılında Stuxnet virüsünün ortaya çıkmasıydı. Yabancı raporlara göre virüs, İran’ın Natanz Nükleer Tesisi’ndeki santrifüjleri hedef almak için İsrail ve ABD tarafından kullanılmıştı ve yalnızca belirli endüstriyel kontrol birimlerini etkileyerek sivil bilgisayarlar veya alakasız altyapıya zarar vermekten kaçınıyordu.

Karadi, dönüm noktasının ise geçen on yılın ortalarında Doğu Avrupa’da yaşandığını belirtti. Rus hacker grubu Sandworm, teorik olarak mümkün görülmeyen bir adım atarak Ukrayna elektrik şebekesini hackledi ve yüz binlerce evi dondurucu soğukta karanlığa gömdü. Bu olaydan sonra siber operasyonlar, yalnızca askeri hedeflere yönelik silahlar olmaktan çıkarak, sivil nüfusu hem psikolojik hem fiziksel olarak etkileme aracına dönüştü. Ayrıca, 2017’de Kuzey Kore’ye atfedilen WannaCry fidye yazılımı saldırısının, siber silahların nasıl kontrolden çıkabileceğini gösterdiği ve dünya genelinde hastaneler ile acil servisleri rastgele etkileyerek felce uğrattığı ifade edildi.

Bir Amerikan siber güvenlik şirketi, Sandworm siber hack grubunun faaliyetlerini tespit etti. (Reuters)Bir Amerikan siber güvenlik şirketi, Sandworm siber hack grubunun faaliyetlerini tespit etti. (Reuters)

Tehlikeli bir artış

Karadi, İran’ın siber terör doktrinini benimsemiş olmasının tehlikeli bir örneğini paylaştı: 2020 yılında İsrail su şebekesindeki klor seviyesini değiştirmeye yönelik girişim, başarılı olsaydı kitlesel zehirlenmeye yol açabilirdi.

Karadi, o tarihten bu yana İran’ın siber saldırılarının İsrail’de sivil altyapıyı hedef aldığını, hastaneler, alarm sistemleri ve elektrik şebekesine yönelik tekrar eden girişimlerin bu kapsamda olduğunu belirtti.

Hastanelere yönelik saldırıların yeni bir boyut kazandığını vurgulayan Karadi, yakın zamanda Shamir Tıp Merkezi’ne yapılan siber saldırıyı örnek gösterdi. Saldırının arkasında, sıradan bir suç örgütü gibi görünen ‘Qilin’ adlı bir grup bulunuyordu. Karadi, bu durumun devletlerin, sorumluluğu gizlemek için vekil siber gruplar aracılığıyla saldırılar düzenlemesi trendini gösterdiğini ve bunun yalnızca İsrail’e özgü olmadığını aktardı. ABD ve Avrupa istihbarat raporları da benzer eğilimleri doğruluyor.

Çin’de de ‘Volt Typhoon’ gibi grupların, kâr amacı gütmeden ABD’nin kritik altyapısına sızmalar yaparak olası bir gelecekteki saldırıya hazırlık yaptıkları tespit edilmiş durumda.

Karadi, İran saldırılarında karma bir taktik gözlendiğini söyledi: Weizmann Enstitüsü’ne bir füze atılırken, aynı zamanda güvenlik kameralarına sızılarak çarpma anı gerçek zamanlı olarak kaydedildi ve psikolojik etkisi artırıldı. Aynı zamanda çalışanlara tehdit mesajları ve sızdırılmış kişisel bilgiler gönderildi.

Bu yöntem, Ukrayna savaşında görülen siber saldırılarla benzerlik taşıyor; Rus hackerlar, internet servis sağlayıcılarını hedef alarak bilgi akışını engelliyor ve korku yayıyordu.

Konuşmasını yapay zekâ çağının getirdiği fırsatlar ve risklerle tamamlayan Karadi, “Dijital sistemlere tamamen bağımlılık ve yapay zekâdaki hızlı gelişim, büyük fırsatlar sunuyor, ancak saldırganlara da sınırsız hareket alanı sağlıyor” uyarısında bulundu.

Yediot Ahronot gazetesi, Karadi’nin mesajını özetleyerek, “Gelecek savaşta klavye, roketten daha az öldürücü olmayacak” ifadeleriyle duyurdu.


İran'ın başkentinde aylardır ilk kez yağmur yağdı

Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)
Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)
TT

İran'ın başkentinde aylardır ilk kez yağmur yağdı

Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)
Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)

İran'ın başkentinde aylardır ilk kez bugün yağmur yağdı ve bu durum, yüzyılı aşkın süredir en kurak sonbaharını yaşayan ülke için rahatlama getirdi.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardı habere göre kuraklık, Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın, başkent çevresindeki barajları dolduracak kadar şiddetli yağmur yağmazsa, İran'ın aralık ayı sonuna kadar hükümetini Tahran dışına taşıması gerekebileceği uyarısında bulunmasına yol açmıştı.

Meteorologlar bu sonbaharı ülke genelinde 50 yıldan fazla süredir yaşanan en kurak sonbahar olarak tanımladı; bu durum, 1979 İslam Devrimi'nden bile öncesine denk geliyor ve tarım için büyük miktarda suyu verimsiz bir şekilde tüketen sistemi daha da zorluyor. Ajans, su krizinin ülkede siyasi bir mesele haline geldiğini, özellikle de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, iki ülke arasında geçen haziran ayında 12 gün süren bir savaş yaşanmasına rağmen, İran'a bu konuda defalarca yardım teklifinde bulunmasının ardından bu durumun daha da belirginleştiğini belirtti.

20 Mayıs 2025'te Tahran dışındaki Lar Barajı'nın uydu görüntüsü (Planet Labs - AP)20 Mayıs 2025'te Tahran dışındaki Lar Barajı'nın uydu görüntüsü (Planet Labs - AP)

Netanyahu, 2018'de yayınlanan bir tanıtım videosunda İran halkına şahsen seslenerek, "milyonlarca insanın hayatını tehdit eden ciddi su kıtlığı" sorununu ele almak üzere Farsça bir internet sitesinin açılışını duyurdu. İranlıların su ihtiyaçlarına yardımcı olmayı amaçlayan yeni bir İsrail girişimi olan "İran Halkı İçin Yaşam"ı şahsen desteklemeye hazır olduğunu belirtti. Batı Kudüs'teki ofisinde çekilen video, Netanyahu'nun bir tuz arıtma tesisinden geldiğini iddia ettiği kaptan kendine bir bardak su doldurmasıyla başlıyor. Ardından İranlıların karşı karşıya olduğu vahim su krizinden bahsediyor.

Netanyahu, 12 günlük savaşın ardından geçen ağustos ayında İranlılara mesajını yineleyerek şunları söyledi: “Liderleriniz 12 günlük savaşı bize zorla dayattılar ve ezici bir yenilgiye uğradılar. Her zaman yalan söylüyorlar.” Sözlerine şöyle devam etti: “İran'da her şey çöküyor. Bu kavurucu yazda, çocuklarınız için temiz, soğuk su bile yok. Bu, İran halkına karşı gösterilen en büyük ikiyüzlülük ve saygısızlıktır. Bu durumu hak etmiyorsunuz.”