Tunus ve Cezayir, Libya krizine siyasi bir çözüm önerisini vurguladı

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, Cezayir Dışişleri Bakanıyla dün Kartaca Sarayı’nda Libya’daki duruma ilişkin görüşmesi sırasında (EPA)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, Cezayir Dışişleri Bakanıyla dün Kartaca Sarayı’nda Libya’daki duruma ilişkin görüşmesi sırasında (EPA)
TT

Tunus ve Cezayir, Libya krizine siyasi bir çözüm önerisini vurguladı

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, Cezayir Dışişleri Bakanıyla dün Kartaca Sarayı’nda Libya’daki duruma ilişkin görüşmesi sırasında (EPA)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, Cezayir Dışişleri Bakanıyla dün Kartaca Sarayı’nda Libya’daki duruma ilişkin görüşmesi sırasında (EPA)

Cezayir Dışişleri Bakanı Sabri Bukadum, Libya’da dış müdahaleden uzak siyasi bir çözüme yönelik baskıların artırılmasıyla ilgili olarak ülkesinin tutumuyla Tunus’un tutumu arasında uyum olduğunu vurguladı.
Bukadum’un bu açıklaması, dün Tunus’a yaptığı üçüncü ziyareti sırasında geldi. Bukadum, Tunus ziyaretinde, Tunuslu mevkidaşı Osman el-Cerendi, Cumhurbaşkanı Kays Said ve Başbakan Hişam el-Meşişi ile görüşmeler yaptı.
Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) bazı kısımlarını aktardığı Tunus Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamada, Bukadum Tunus’taki görüşmelerinde, “Libyalıların dış müdahaleden uzak, kendi aralarında kuracakları bir diyalog yoluyla, Libya’nın güvenliğini, birliğini ve egemenliğini korumaya yönelik siyasi çözüm sürecini ilerletmesi için ortak çabaların sürdürülmesine karar verildiğini ifade ettiği” belirtildi.
Sınırlarındaki istikrarsızlığın tehlikelerinden endişe duyan Cezayir, bölgesel diplomatik arenadaki rolünü yeniden canlandırmaya ve Libya’yı etkisi altına alan krizde arabulucu rolü oynamaya çalışıyor. Ayrıca Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’un yakın bir tarihte Tunus’a bir ziyaret gerçekleştirmesi bekleniyor.
Libya, 2011 yılında NATO’nun askeri olarak destek verdiği bir ayaklanmayla Muammer Kaddafi rejiminin düşmesinden bu yana kaos ve şiddet olaylarına tanık oluyor. Libya’nın doğusunda güçlü bir pozisyon elde eden Mareşal Halife Hafter’in geçen yıl, Ulusal Mutabakat Hükümetinin merkezi olan Trablus’u kontrol altına almak için gerçekleştirdiği saldırının, hükümete sadık güçler tarafından başarılı bir şekilde durdurulmasının ardından Libya krizi daha da derinleşti. Ulusal Mutabakat Hükümeti güçleri, bir yıldan uzun süren çatışmaların ardından, Batı Libya’nın kontrolünü yeniden ele geçirdi ve Hafter, Haziran başında batı ve kuzey batıda kontrolü altında tuttuğu yerler ve diğer bölgelerden çekildi.
22 Ağustos 2020 tarihinde çatışmanın her iki tarafı da ayrı ayrı açıklamalar yaparak bir an önce kesin olarak ateşkes ilan ettiklerini, önümüzdeki yıl ülke genelinde seçimlerin düzenleneceğini duyurdu. Birleşmiş Milletler taraflar arasındaki “bu önemli mutabakatı” memnuniyetle karşıladı.



Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan bir ekip, Yemen'in doğusunda istikrarı sağlamak amacıyla Aden'de

Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)
Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)
TT

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan bir ekip, Yemen'in doğusunda istikrarı sağlamak amacıyla Aden'de

Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)
Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan bir askeri ekip, Yemen'in geçici başkenti Aden'e, Güney Geçiş Konseyi'ne bağlı güçlerin Hadramut ve Al-Mahra vilayetlerinden çekilmesi ve meşru yönetimi destekleyen Suudi liderliğindeki koalisyonun doğrudan gözetimi altında önceki konumlarına geri dönmeleri için yürütme mekanizmalarını kurmayı amaçlayan acil bir görevle geldi.

Ekip ayrıca, statüko öncesine dönüşü sağlamak amacıyla koordineli prosedürlere göre, bölgelerin "Vatan Kalkanı" güçlerine devredilmesi için düzenlemeler üzerinde de çalışıyor. Bu adım, Suudi Arabistan'ın Doğu Yemen'deki gerilimi sona erdirmek için yoğun çabalarının ve koalisyon liderliğinin Hadramut'taki Güney Geçiş Konseyi'nin tek taraflı eylemlerini reddetmesinin bir devamı niteliğinde. Koalisyon liderliği bu eylemleri, zorla yeni bir gerçeklik dayatma veya vilayeti barış ve istikrarı tehdit eden iç çatışmalara sürükleme girişimi olarak değerlendirmektedir.

Şarku’l Avsat'a konuşan özel kaynaklara göre askeri birliğin gelişi, Riyad'ın Yemen'deki meşru kurumlar içinde güvensizlik ortamı yaratacak veya bölünmeyi derinleştirecek adımları reddetme tutumunu güçlendiriyor.


Lübnan, İsrail'den gelecek büyük çaplı bir saldırı endişesi ile yaşıyor

 İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
TT

Lübnan, İsrail'den gelecek büyük çaplı bir saldırı endişesi ile yaşıyor

 İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)

İsrail’in geniş çaplı bir saldırı hazırlığında olduğu yönündeki iddiaların gölgesinde yaşayan Lübnan’da, Mısır gerilimi düşürmek ve ülkenin İsrail kaynaklı herhangi bir askeri tırmanıştan korunmasını sağlamak amacıyla diplomatik girişimlerini yoğunlaştırdı. Bu çerçevede Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli’nin gelecek hafta Beyrut’u ziyaret etmesi öngörülüyor.

Mısır’ın Beyrut Büyükelçisi Ala Musa, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Üzerinde çalıştığımız konu, gerilimin azaltılması ve Lübnan’ın saldırıların şiddetinde herhangi bir artıştan korunmasıdır. Asıl hedef budur. Sürecin, birçok engelin aşılmasında kullanılabilecek bir ivme yaratmak için adım adım ilerlemesi gerekiyor” dedi.

Öte yandan İsrail, diplomatik çabalara sahadaki gerilim ve geniş çaplı savaş tehditleriyle karşılık verdi. İsrail medyası, Lübnan hükümeti ve ordusunun yıl sonuna kadar belirlenen süre içinde Hizbullah’ın silahsızlandırılmasında başarısız olması halinde, İsrail ordusunun Lübnan genelinde Hizbullah hedeflerine yönelik kapsamlı bir saldırı planladığını yazdı.

Aynı zamanda İsrail, Lübnan’ın güneyindeki askeri gerilimi artırdı. İsrail güçleri, sivil müzakerelerin iki hafta önce başlamasından bu yana ilk kez, sınırdan yaklaşık 40 kilometre uzaklıktaki Zahrani bölgesinin de aralarında bulunduğu Litani Nehri’nin kuzeyindeki bölgeleri hedef aldı.


BM raporu: Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri 2017'den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
TT

BM raporu: Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri 2017'den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)

AFP'nin dün gördüğü BM Genel Sekreteri'nin raporuna göre, İsrail'in işgal altında bulunan Batı Şeria'daki yerleşim genişlemesi, BM'nin 2017'de izlemeye başlamasından bu yana 2025'te rekor seviyeye ulaştı.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Güvenlik Konseyi üyelerine gönderdiği belgede, "İşgal altındaki Batı Şeria'da, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere, İsrail yerleşimlerinin devam eden genişlemesini kınıyorum. Bu durum gerilimleri körüklemeye, Filistinlilerin topraklarına erişimini engellemeye ve bağımsız, demokratik, bütünleşik ve tam egemen bir Filistin devletinin kurulma olasılığını tehdit etmeye devam ediyor" ifadelerini kullandı.

İsrail'in 1967'de işgal edip ilhak ettiği Doğu Kudüs'te yaklaşık üç milyon Filistinli yaşıyor; bunların yanı sıra Birleşmiş Milletler'in uluslararası hukuka göre yasadışı saydığı yerleşim yerlerinde de yaklaşık 500 bin İsrailli bulunuyor.

Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri hem sağcı hem de solcu çeşitli İsrail hükümetleri döneminde devam etmiştir.

Bu yerleşim faaliyetleri, özellikle 7 Ekim 2013'te Hamas'ın güney İsrail'de gerçekleştirdiği benzeri görülmemiş saldırının ardından Gazze'de savaşın başlamasından bu yana, mevcut hükümetin döneminde önemli ölçüde yoğunlaştı.