Tunus’taki bekar anneler ‘yemeklerini yiyip ölümlerini bekliyorlar’

Resmi verilere göre Tunus’ta 2019 yılında evlilik dışı 2 bin çocuk dünyaya geldi.

Tunus toplumu bekar anneleri dışlıyor. (Getty)
Tunus toplumu bekar anneleri dışlıyor. (Getty)
TT

Tunus’taki bekar anneler ‘yemeklerini yiyip ölümlerini bekliyorlar’

Tunus toplumu bekar anneleri dışlıyor. (Getty)
Tunus toplumu bekar anneleri dışlıyor. (Getty)

Huda el-Trabelsi
Tunus’ta bekar anneler, kendilerini koruyan yasalar olmasına rağmen erken yaşta anneliğe ya da evlilik dışı çocuk yapmaya tolerans göstermeyen toplumun bakış açısı nedeniyle birçok sıkıntıyla mücadele etmek zorunda kalıyor.
Ülkede “Bekar anne” nitelemesi, adetleri ve gelenekleri ihlal eden, şeriata ve yasaya aykırı bir şekilde cinsel ilişki kurup ardından da çocuk dünyaya getirenler için kullanılıyor.
Tunus’taki sivil toplum örgütleri ve kuruluşları, ülkede 2019 yılında evlilik dışı yaklaşık 2 bin çocuğun dünyaya geldiğini duyurdu. Söz konusu veriler, bu alanda faaliyet gösteren derneklere yapılan başvurulara ve kayıt altına alınan resmi bildirimlere dayanıyor.
Sayının çokluğuna rağmen sahada çalışmalar yürütenler ile bekar anneleri ve evlilik dışı dünyaya gelen çocukları korumaya yönelik sektörlerde çalışanlar resmi sayıların gerçeği yansıtmadığı görüşündeler. Zira temelde sadece bildirilen doğum vakaları esas alınıyor ve bekar annelerin büyük bir kısmı deşifre olma korkusu ve toplumun tepkisinden çekinmeleri nedeniyle susmayı tercih ediyorlar.

Yaşam hakkı sona erdi
Birçok bekar anne, hastanede yasal işlemlerin zorluğu, ailelerinin kendilerini terk etmesi ve yanlarında duracak birilerini bulamamaları gibi karşı karşıya kaldıkları sıkıntılara dikkat çekiyor. Bekar anneler doğum yaptıkları andan itibaren ailelerinden ve sosyal çevrelerinden kendilerini rezil etmeye yönelik hakaretlere maruz kalıyorlar.
26 yaşındaki Aide, yaşadıklarını şu sözlerle aktardı:
“Doğum yapmak için devlet hastanesine adımımı attığım andan itibaren aşağılanmaya maruz kaldım. Sanki suçlu biriymişim gibi hemşireler tarafından sert bir şekilde aşağılandım. Aynı zamanda aç ve susuz bırakıldım. Ailem maddi ve manevi şiddet uyguladı. Doğum yaptığım andan itibaren herkesin gözünde adeta bir hiçtim. Çocuğum yaşıtları gibi yaşamayı hak etmeyen, gayrimeşru bir çocuk olmuştu.”
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı haberde açıklamalarda bulanan Aida “Çocuğumu derneğe götürdüm. Çünkü ne maddi ne de manevi olarak ona bakacak durumdaydım” ifadesini kullandı. Kırsal bir bölgede yaşayan ailesinden uzaklaşmaya karar verdiğini ve başkentte çok zor şartlarda, bir evde yardımcı olarak çalıştığını belirterek yaşadığı acıları dile getirdi.
Bekar anneler birçok acıyla karşı karşıya kalıyor. Bazıları suçluymuş gibi ailelerine geri dönüyor ve söz söylemeye hakları dahi bulunmuyor. Ailelerinin nazarında bazıları herhangi bir ücret ödenmeyen bir hizmetçiden ibaret.
25 yaşındaki Mona, bu kişilerin ailelerinin gözünde “ucuz bir fiyata ya da bedavaya kendilerini sattığı” sırada yaşama haklarını yitirdiğini söyledi. Mona yaşadığı durumu Tunus’taki bir atasözü ile aktardı:

“Yemeğimi yiyor, ölümümü bekliyorum”
Mona sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Hayatta bir hedefim yok. Sadece ölmek ya da hiç kimseyi tanımadığım uzak bir yere kaçmak istiyorum.”
Bekar annelerin bazıları, ailesinin şerefine leke sürdüğünü ve hapse girmesine sebep olsa bile ölümden başka hiçbir şeyi haketmeyen bir suçlu olduğunu düşünen aile bireylerinden birinin kendisinden intikam alacağından korksa da eve dönmeyi tercih ediyor. Söz konusu durumdaki bir genç kızın yolculuğu başka bir şehirde son buluyor ve tek başına kendisini ve çocuğunu geçindirerek onun tüm sorumluluklarını üstlenmek zorunda kaldığı azap dolu bir hikaye başlıyor. Böylece haklarını tanımayan bir toplumda istismar, tecavüz, sosyal dışlanma ve ötekileştirme gibi birçok soruna  maruz kalıyor.

Utançtan kurtulma
Sosyal Bilimler Uzmanı Naime Fakih, 2005 yılında yüksek lisans tezi için yaptığı ve yaşlılar ile evliliği konu aldığı araştırmasında “bekar annelerin kendilerini korumak ve ailelerinin ve toplumun içerisinde karşı karşıya kaldıkları eziyetten kurtulmak için yaşlılarla evlenmeyi bir sığınak olarak gördüğünü” ortaya koydu.
Fakih duruma dair şunları söyledi:
“Konuştuğumuz bekar annelerin büyük bir kısmı, ebeveynlerinin kendilerini mezara kadar takip edecek utanç ve rezaletten kurtulmak için kızlarını yaşlılarla evlendirmeyi bir çözüm yolu olarak gördüklerini aktardı.”
Tunus, son yıllarda diğer Arap ülkelerinin aksine bekar annelerin çocuklarına annenin kızlık soyadını veren ve onları karşılaştıkları tehlikelerden koruyan kanunlar çıkardı ve yasal düzenlemelere gitti. Ancak Naime Fakih, gösterilen tüm çabalara ve yürütülen çalışmalara rağmen durumun kötü olduğu görüşünde. Fakih sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bekar bir anne toplum içinde kadın kimliğinden ve haklarından soyutlanmış olarak yaşar. O, gayri meşru bir çocukla sonuçlanan, hayatının hatası olarak nitelenen durum yüzünden kendisini hakir gören, iş, sağlık, eğlence ve eğitim alanlarında haklarını çıkıp isteyecek cesaretten yoksun adeta yaşayan bir ölü oluyor. Tunus toplumunun çoğu, cinsel ilişkiye giren ve evlilik dışı çocuk yapan erkeği hatasından dolayı cezalandırmazken bütün suçu kadına yüklüyor. Erkek egemen zihniyet ve yanlış sosyal yetiştirme, erkeğe bu hakkı kadının pahasına veriyor. Günümüzde Tunus’taki bekar annelerin çektiği sıkıntılar gün yüzüne çıkıyor. Uzmanlar olarak toplumdaki bu savunmasız grubun yaşadığı olayları yakından takip ediyoruz.”
Naime Fakih hükümete, sivil toplum kuruluşlarına ve uluslararası örgütlere bekar anneleri destekleme, ekonomik ve sosyal açıdan güçlendirme ve kendi durumlarına içerleyerek toplumu tehdit eden, kalkınma akışını bozacak istenmeyen davranışlara yönelen bir tehlikeye dönüşmemeleri için onları toplumun aktif unsurlarına dönüştürme çağrısında bulundu.

Radikal İslamcı akım
Diğer taraftan Tunus Demokratik Kadınlar Derneği Ekonomik Haklar Komitesi Koordinatörü Reca ed-Dehmani, Independent Arabia’ya verdiği röportajda “Ne yazık ki radikal İslamcı akımın yayılmasının ardından Tunus’taki tüm haklar geriledi” dedi.
Dehmani, ülkesindeki bekar annelerin yaşadıklarına ilişkin şunları aktardı:
“Dernek olarak diğer derneklerle iş birliği yaparak çocuklarını korumak ve toplumun reddetmesine rağmen onları normal koşullarda büyütmek için bekar anneleri işe alıp hayat boyu takip ediyoruz. Böylece bu kadınları korumaya çalışıyoruz. Elbette her ne kadar evlilik dışı çocuk yapmak kişinin hür iradesine kalmış olsa ve bu kimseyi ilgilendirmese de hiçbir kadını buna teşvik etmiyoruz. Ancak bugün yaşadığımız şey kürtaja kanun tarafından izin verilmesine rağmen sağlık sistemi tarafından reddedilmesi ve haram ve helal doğrultusunda, şeriat ile din nedeniyle kesilen doğum kontrol araçlarının bulunmamasıdır. Tüm bu etkenler bazı kadınları toplum için kabul edilemez koşullarda doğum yapmaya ve gayri meşru cinsel ilişkilerinden hesaba çekilmeyen erkeklere hoşgörü gösterildiği için tüm sorumluluğu tek başlarına üstlenmeye mecbur bırakıyor.”
“Tunus’taki eğitim ve öğretim metotları halen farklı” diyen Dehmani yetkililere bu durumu derhal düzeltme çağrısında bulundu. Eğitimi “toplumu iyileştirmenin, farklı olguları kabul etmenin, insani ve hukuki çerçevede yaşamanın lokomotifi” olarak gören Dehmani sözlerinin sonunda bu konuda başarılı bulduğu Batı toplumunun tecrübesine ilişkin “Evlilik kurumu orada, çocuk doğurmak ve annelik hakkından yararlanmak için tek kurum olarak görülmüyor” dedi.



Suriye, Lübnan'a kaçak olarak sokulmak üzere olan mayın sevkiyatının ele geçirilmesi sırasında bir kişinin öldüğünü duyurdu

Suriye güvenlik güçleri tarafından ele geçirilen çok sayıda mayın (Suriye İçişleri Bakanlığı'nın resmi X hesabı)
Suriye güvenlik güçleri tarafından ele geçirilen çok sayıda mayın (Suriye İçişleri Bakanlığı'nın resmi X hesabı)
TT

Suriye, Lübnan'a kaçak olarak sokulmak üzere olan mayın sevkiyatının ele geçirilmesi sırasında bir kişinin öldüğünü duyurdu

Suriye güvenlik güçleri tarafından ele geçirilen çok sayıda mayın (Suriye İçişleri Bakanlığı'nın resmi X hesabı)
Suriye güvenlik güçleri tarafından ele geçirilen çok sayıda mayın (Suriye İçişleri Bakanlığı'nın resmi X hesabı)

Suriye İçişleri Bakanlığı bugün X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, Lübnan’a gönderilmek üzere olduğu belirtilen büyük miktarda harp mayınının sevkiyatını engelleyen operasyonda bir kişinin öldüğünü, dört kişinin ise gözaltına alındığını duyurdu.

Açıklamaya göre operasyon, Şam’ın kuzey kırsalındaki Cebbe bölgesinde yürütülen ‘titiz takip ve detaylı soruşturma’ sonrası gerçekleştirildi. Şüpheli bir grubun hareketlerinin tespit edilmesinin ardından düzenlenen baskında dört kişi yakalandı, beşinci bir şüpheli ise devriyelerle yaşanan çatışma sırasında öldürüldü.

Lübnan sınırına yakın Yabrud bölgesinin iç güvenlik müdürü Halid Abbas Taktuk, uzman birimlerin ‘fitilleri takılı bin 250 harp mayınını’ ele geçirdiğini, mayınların Şam kırsalındaki Cebbe bölgesinde bir noktada depolandığını aktardı. Bakanlık, ele geçirilen mühimmatın Lübnan’daki Hizbullah’a kaçırılmak üzere hazırlandığını bildirdi.

Suriye İçişleri Bakanlığı, harp mayınlarının bulunduğu onlarca ahşap sandık ve çantanın yanı sıra bir binanın avlusunda istiflenmiş yüzlerce mayını gösteren fotoğraflar yayımladı.

Suriye-Lübnan sınırı boyunca uzanan 300 kilometrelik hat, özellikle Kalamun, Zebedani ve Humus kırsalındaki sarp dağlık bölgelerde faaliyet gösteren kaçakçılık şebekelerinin yoğun hareketliliğine sahne oluyor. Bu şebekeler, bölgenin coğrafi yapısından ve kontrolsüz geçiş noktalarının fazlalığından yararlanarak uyuşturucu, akaryakıt ve silah kaçakçılığı yapıyor. Bu durum, AFP’nin aktardığı bilgilerle de destekleniyor.

Hizbullah’a yönelik saldırılarını artıran İsrail ise Tahran destekli örgütün yeniden silahlanmaya çalıştığını öne sürüyor. Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre11 Eylül’de Suriye, Şam yakınlarında Hizbullah bağlantılı bir hücrenin çökertildiğini açıkladı, ancak Hizbullah yayımladığı açıklamada Suriye topraklarında ‘varlık göstermediğini’ belirtti.

Beşşar Esed’in devrilmesinin ardından göreve gelen yeni yönetim, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera liderliğinde sınır güvenliğini artırmaya yönelik adımlar atıldığını duyurmuştu. Zaman zaman çatışmalar yaşansa da kaçakçılık faaliyetleri durmadı. Komşu ülkeler, özellikle büyük miktarlarda captagon hapı ele geçirildiğini açıklamayı sürdürüyor.


Hafter, AFRICOM ile güvenlik ve askeri iş birliğini görüştü

Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ve oğulları, LUO karargâhında AFRICOM Komutanı General Dagvin Anderson ile görüştü, 2 Aralık 2025. (LUO Genel Komutanlığı)
Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ve oğulları, LUO karargâhında AFRICOM Komutanı General Dagvin Anderson ile görüştü, 2 Aralık 2025. (LUO Genel Komutanlığı)
TT

Hafter, AFRICOM ile güvenlik ve askeri iş birliğini görüştü

Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ve oğulları, LUO karargâhında AFRICOM Komutanı General Dagvin Anderson ile görüştü, 2 Aralık 2025. (LUO Genel Komutanlığı)
Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ve oğulları, LUO karargâhında AFRICOM Komutanı General Dagvin Anderson ile görüştü, 2 Aralık 2025. (LUO Genel Komutanlığı)

Kahire: Halid MahmudABD Afrika Komutanlığı (AFRICOM) Komutanı General Dagvin Anderson, Libya ziyaretine devam ederek ülkenin doğusuna geçip Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ile bir araya geldi. Anderson, başkent Trablus’ta Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) yetkilileriyle yaptığı görüşmelerde Washington’un askeri kurumların birleştirilmesi ve iki tarafın katılımıyla ilk kez düzenlenecek ortak askeri tatbikatların önemine vurgu yaptığını belirtmişti.

LUO Komutanlığı dün yaptığı açıklamada, Hafter’in Bingazi’de Anderson ile yaptığı görüşmede, ikili bağların güçlendirilmesi ve askeri iş birliği konularının ele alındığını bildirdi. Görüşmede özellikle terör ve aşırılık, insan kaçakçılığı ve yasadışı göçle mücadele alanlarında koordinasyon sağlanması, ayrıca ordu birliklerinin kapasitelerini artırmaya yönelik ortak eğitim programlarının geliştirilmesi konuları değerlendirildi. Bunun yanı sıra ekonomik ve ticari alanlardaki iş birliği fırsatları da görüşüldü.

Toplantıda Hafter, Libya ile ABD arasında çeşitli alanlardaki özel ortaklık ilişkilerini övdü.

Hafter’in ofisi, Anderson’un görüşmede taraflar arasındaki ilişkilerin derinliğine vurgu yaptığını ve ordunun, Libya’da güvenlik ve istikrarı artırmadaki başlıca rolünün bölge üzerinde olumlu etkileri olduğunu ifade ettiğini aktardı.

acdfgt
AFRICOM Komutanı General Dagvin Anderson, pazartesi günü Trablus'ta Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed el-Haddad ile bir araya geldi. (ABD Büyükelçiliği)

Anderson, Trablus’ta UBH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ile yaptığı görüşmede, ikili güvenlik iş birliğinin güçlendirilmesi, bölgesel istikrarın sağlanması ve ABD’nin Libya ordusunun birleştirilmesine yönelik çabalarının desteklenmesi konularını ele aldı. Anderson, birleşik, egemen ve istikrarlı bir Libya’nın ABD ve diğer ortaklarla ekonomik iş birliğini artıracağını ve bunun Libya halkının yararına olacağını vurguladı.

ABD Büyükelçiliği, resmi X hesabından yaptığı açıklamada, Anderson’un Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed el-Haddad ve Savunma Bakan Vekili Tuğgeneral Abdusselam ez-Zubi ile ayrı ayrı toplantılar yaptığını bildirdi. Toplantılarda, ortak askeri iş birliğinin genişletilmesi, Libya güvenlik güçlerinin profesyonelliğinin artırılması ve Libya’nın askeri kurumları birleştirme çabaları ele alındı. Anderson ayrıca, AFRICOM tarafından nisan ayında Sirte’de düzenlenecek Flintlock 26 tatbikatının, ülke genelindeki Libya güçlerini Afrika ve Avrupa’daki ortaklarla bir araya getirerek terör ve diğer tehditlere karşı kapasitelerini güçlendireceğini belirtti. Anderson, ABD’nin, Libya’nın bölünmüşlükleri aşarak güvenlik güçlerini birleştirme çabalarını desteklemeye devam edeceğini de taahhüt etti.

gty
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, belediye başkanlarıyla bir araya geldi. (UBH)

Diğer yandan Dibeybe, pazartesi akşamı belediye başkanlarıyla yaptığı toplantıda, yürütülen projelerde belirlenen takvimlere uyulmasının ve uygulamaların yüksek verimlilikle takip edilmesinin önemine vurgu yaptı. Dibeybe, bunun vatandaşların yaşamına olumlu yansıyacağını ve hükümetin kalkınma hedeflerine ulaşmasını sağlayacağını belirtti.

Dibeybe, toplantıda ayrıca yeni projelerin uygulanması talimatını verdi; bunların başında okul inşaatları yer alıyor. Yürütme birimlerinin başkanlarına, salı günü itibarıyla belediyelerle doğrudan toplantılar yaparak projelerin ilerleyişini takip etmeleri ve planlanan şekilde uygulanmasını sağlamaları talimatı verildi.

Toplantıya katılanların, hükümetin kalkınma ve hizmet dosyalarını yönetme çabalarını tam olarak desteklediğini, hükümet yaklaşımına bağlı kalacaklarını ve projelere desteğin süreceğini ilettikleri aktarıldı. Bu tutumun, vatandaşlara sunulan hizmetlerin iyileştirilmesine ve tüm sektörlerde yerel kalkınmanın güçlendirilmesine katkı sağlayacağı vurgulandı.

rtt
Önceki belediye seçim kampanyasından (Libya Yüksek Seçim Komisyonu)

Öte yandan Libya Yüksek Seçim Komisyonu, belediye meclisi seçimlerinin üçüncü aşamasının oylamasını bu ayın 13’ünde gerçekleştirme tarihini açıkladı. Bu aşama, ağırlıklı olarak ülkenin doğu ve güney bölgelerinde yer alan dokuz belediyeyi kapsıyor.

Yüksek Seçim Komisyonu, şu ana kadar 120 belediye meclisinden 60’ının seçimlerini tamamladı. Kalan belediyelerdeki seçimleri ise önümüzdeki yıl içinde tamamlamayı planlıyor.


Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

TT

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Amerikan yönetimi Sudan’daki çatışmanın taraflarına ülkedeki savaşı durdurmaya yönelik bir yol haritasını kabul ettirmeye çalışırken, ABD ve Sudanlı kaynaklar, Port Sudan yönetiminin Rusya’dan silah desteği almak için Moskova ile temas kurduğunu bildirdi. Kaynaklara göre Port Sudan, gelişmiş silahlar karşılığında Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma imkânı ve maden ile altın yatırımları teklif etti. Bu durum, Sudan’daki savaşın, küresel ölçekte kritik öneme sahip deniz geçişlerinden birinde, ABD baskıları ile Rusya’nın cazip teklifleri arasında daha geniş bir güç mücadelesine dönüşmesi riskini artırıyor.

Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak, ABD’nin Sudan’da ateşkes için hazırladığı yeni öneriye ilişkin daha fazla ayrıntı ortaya çıktı. Teklifin, İslamcı akım ve Müslüman Kardeşler’i dışarıda bırakan, askeri, insani ve siyasi alanları kapsayan üç paralel yol haritası içerdiği belirtildi.

Rusya için deniz üssü ve altın

ABD’nin yoğun diplomatik girişimleri sürerken, Wall Street Journal dün yayımladığı haberinde, geçici başkent olarak Port Sudan’ı kullanan hükümetin Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma ve maden ile altın alanlarında yatırım yapma teklifinde bulunduğunu aktardı. Habere göre bu teklif, Sudan ordusunun Rusya’dan gelişmiş silahlarla yeniden donatılması karşılığında yapıldı.

fvbg
Kızıldeniz'deki Port Sudan limanı (Getty Images)

Gazetenin adını vermediği Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Sudan’ın Rusya’ya ilettiği teklif, 25 yıllık bir anlaşmayı kapsıyor. Buna göre Rusya, Port Sudan Limanı’nda veya Kızıldeniz kıyısındaki başka bir deniz tesisinde, aralarında nükleer güçle çalışan savaş gemilerinin de bulunduğu dört deniz unsurunu ve en fazla 300 askeri konuşlandırabilecek.

Amerikan gazetesi, böyle bir üssün Rusya’ya Süveyş Kanalı üzerinden geçen ve küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’sini oluşturan deniz hattını izleme imkânı vereceğine dikkat çekti.

ABD uyarısı

Gazete ayrıca, üst düzey bir ABD yetkilisinin, Port Sudan ya da Libya’da kurulacak bir Rus askeri üssünün Moskova’nın güç kullanma kapasitesini artırabileceği ve daha az kısıtlamayla hareket etmesine yol açabileceği uyarısında bulunduğunu aktardı. Emekli Tümgeneral Mark Hicks’in değerlendirmesine göre ise böyle bir deniz üssü, Rusya’nın uluslararası konumunu güçlendirecek ve bölgedeki nüfuz alanını genişletecek.

fv
Sudan Ordusu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Bu gelişme, Port Sudan’daki askeri yönetimin yeni silah kaynakları arayışını sürdürdüğü bir dönemde ortaya çıktı. Gazetenin adını açıklamadığı bir Sudanlı yetkili, ülkenin gelişmiş silah sistemlerine ve hava savunma kapasitesine ihtiyaç duyduğunu, ancak bu tür bir anlaşmanın ABD ve Avrupa Birliği (AB) ile sorun yaratabileceğini belirtti.

Gazetenin değerlendirmesine göre Washington, savaşı durduracak ve sivil yönetime geçiş sürecini başlatacak bir yol haritasına odaklanırken, Port Sudan yönetimi ise Rusya ile yakınlaşmanın getireceği askeri ve ekonomik kazanımları önceliklendiriyor.

Ateşkes ve uluslararası mekanizma

Bu çerçevede, ABD’nin Sudan’da ateşkese yönelik yeni önerisine ilişkin ayrıntılar da ortaya çıkmaya devam ediyor. Al Arabiya’ya konuşan kaynaklar, teklifin askeri, insani ve siyasi başlıklardan oluşan üç paralel süreci kapsadığını ve İslamcı akım ile Müslüman Kardeşler’in bu süreç dışında tutulduğunu aktardı.

Mısır kaynaklarına dayandırılan habere göre, askeri başlık, ülke genelinde kapsamlı bir ateşkesi öngörüyor. Buna göre ateşkesten sonra geniş ölçekli bir insani operasyon başlatılacak, yardım kuruluşlarının erişimi sağlanacak ve temel hizmetler yeniden tesis edilecek. Ayrıca ateşkesi denetlemek üzere, sahada gözetim mekanizmalarına sahip bir uluslararası komite kurulması planlanıyor. Bu komite, insani koridorların güvenliğini sağlamak, sivilleri korumak ve olası ihlalleri takip etmekle görevlendirilecek.

cdfrgt
ABD Başkanı Donald Trump’ın Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos (AFP)

İnsani sürecin başarısı, ateşkesin kalıcılığına ve yardımın ülke geneline etkin biçimde ulaşmasına bağlanıyor. Buna göre sağlam bir ateşkes, insani operasyonların başlaması için temel koşul olacak; bu da yardım ekiplerinin erişimini kolaylaştırarak yerinden edilmiş kişiler ile mültecilerin güvenli dönüşü için gerekli ortamın hazırlanmasına katkı sağlayacak.

Siyasi sürece ilişkin öneri ise eski rejim mensupları ve İslamcılar hariç, sivil güçlerin öncülüğünde bir geçiş süreci öngörüyor. Bu süreç, ordunun ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) ateşkese onay vermesiyle eş zamanlı olarak başlayacak ve savaşın sonlandırılmasına giden yolun ilk adımını oluşturacak.

Askeri alanda kapsamlı reform

Yol haritası ayrıca kapsamlı bir askeri reform sürecini de içeriyor. Buna göre Sudan İslami Hareketi ve Müslüman Kardeşler çizgisine yakın isimlerin ordu ve güvenlik kurumlarından çıkarılması, silahlı grupların entegrasyonu ve iki tarafla birlikte savaşan milis yapılanmalarının tasfiyesi planlanıyor. Amaç, sivil otoriteye tabi, birleşik ve profesyonel bir ordu ile yeniden yapılandırılmış güvenlik kurumları oluşturmak. Bu süreçte karar merciinin ordu veya HDK olmayacağı özellikle vurgulanıyor.

Öte yandan, eylül ayında ABD’li arabulucu Massad Boulos tarafından sunulan planın, Sudan hükümeti ile HDK temsilcilerine ateşkes ve kapsamlı bir insani süreç önerdiği biliniyor. Ancak Boulos 25 Kasım’da her iki tarafın da plana henüz onay vermediğini açıklamıştı.

Boulos o dönemde yaptığı açıklamada, tarafların ateşkesi ‘ön koşul olmadan’ kabul etmesinin önemine dikkat çekmiş; bunun can kayıplarını azaltmak, siyasi sürecin yeniden başlamasını sağlamak ve ülkenin sivil yönetime geçişi için gerekli koşulları oluşturmak açısından kritik olduğunu ifade etmişti.