Ruhani’den hükümetini dışa bağımlılıkla suçlayanlara tepki

30 Eylül’de Tahran çarşısında ABD yaptırımları nedeniyle halı ihracatında düşüş yaşayan bir İranlı (AFP)
30 Eylül’de Tahran çarşısında ABD yaptırımları nedeniyle halı ihracatında düşüş yaşayan bir İranlı (AFP)
TT

Ruhani’den hükümetini dışa bağımlılıkla suçlayanlara tepki

30 Eylül’de Tahran çarşısında ABD yaptırımları nedeniyle halı ihracatında düşüş yaşayan bir İranlı (AFP)
30 Eylül’de Tahran çarşısında ABD yaptırımları nedeniyle halı ihracatında düşüş yaşayan bir İranlı (AFP)

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, hükümete yönelik defalarca yapılan ‘dışa bağımlı’ suçlamalarını eleştirerek, “İnsanların sorunlarına odaklanmak yerine bölünme ve partizan rekabet, hedeflerimize ulaşmamızı engelleyecektir” uyarısında bulundu.
Ruhani, 30 Eylül’deki kabine toplantısında, dış politikasını eleştirenlere seslenerek, “Hükümetin görüşünün yurt dışına yönelik olduğu söylentisi gibi yanlış söz ve çarpıtmaları tekrar etmeyin” dedi.
Mayıs 2018’de ABD yaptırımlarının geri dönmesiyle süper krize dönüşen İran’ın karşı karşıya olduğu ekonomik sorunlara karşı eleştiri, geçtiğimiz günlerde, Devrim Muhafızları liderlerinin Birinci Körfez Savaşı’nın yıldönümü münasebetiyle gerçekleştirdiği konuşmalarda da birkaç kez yer aldı.
30 Eylül’de gerçekleşen kabine toplantısında Ruhani, defalarca hükümetin vizonunun, dünya ile başa çıkma gerekliliği olduğunu kaydetti. Bunu bin kez tekrar edeceklerini söyleyen Ruhai, konumunu güçlendirmek için de İran dini lideri Ali Hamaney’e dayandı. Hasan Ruhani, “Biz ‘yapıcı ilişki’ dedik. Devrim lideri de ‘yapıcı ilişki’ dedi. O halde tüm dünya ile geniş ve yapıcı bir ilişkiye sahip olmalıyız” diyerek İranlıları da gerçeklere ve sorunlara karşı dürüst olmaya çağırdı. İran Cumhurbaşkanı insanlara, yapılan eylemlerin ve mevcut durumla ilgili gerçeklerin anlatılması gerektiğini vurguladı. Ruhani, “Birisi, tüm sorunların hükümetin idari yönetiminin omuzlarında olduğunu söylerse, bu yanlış olur. Hepimiz omuzlarımızdaki ağırlığı taşımalıyız” açıklamasında bulundu.
Ruhani’nin açıklamasından 1 gün önce de Devrim Muhafızları komutanı Hüseyin Selami, ABD ile savaşı reddetmesine rağmen İran’ın, herhangi bir askeri çatışmaya katılmaya hazır olduğunu savunarak, ‘ekonomik nüfuz’ uyarısında bulundu.
Selami, milletvekillerine ‘askeri yolların kapalı olduğunu ve savaşın tamamen uzak olduğunu, ancak İranlıların mutluluk yollarının, düşmanla uğraşmaktan geçmediğini ifade etti.
Beş gün önce de Devrim Muhafızları’na bağlı ‘Başkent Koruma Kolordusu Komutanı’ Muhammed Rıza Yazdi, bazılarının, ülkenin koşullarını değiştirmek için umutlarını hala batıya bağladığını dile getirdi.
Devrim Muhafızları Genel Koordinatörü Muhammed Rıza Nakdi de “Ülkenin bugünkü ekonomik sorunları, devrim enerjilerinin ve tecrübelerinin kullanılmamasına dayanıyor” diyerek, devrimci hareketin ekonomide hükümetin işbirliğine rehin olduğunu söyledi. Nakdi, “Kendi kendilerine yeterliliğe doğru ilerlerken bize karşı ekonomik bir savaş açtıklarında, gerileyecekler. Çünkü bu, onlar için tehlikeli. Ancak bugün ekonomi birimlerimizdeki engelleme, bozulma ve nüfuz sahibi kişilerden atılan adımların çoğu yaptırımlardan daha önemlidir” dedi.
Geçen salı günü Genel Koordinatörün Yardımcısı General Ali Fadli, Devrim Muhafızları’nın yükselişine tanık olan Birinci Körfez Savaşı’na atıfta bulunarak, ekonomik sorunları ‘kutsal savunma kültürünün uygulanmasına’ bağladı.
Geçen Ağustos ayında İran dini lideri Ali Hamaney de hükümete seslenerek, ülke ekonomisi dış dönüşümlere maruz kalmamalıdır uyarısında bulunmuştu. Dini lider, İran’ın, gelecek ay yapılacak seçimlerde ABD Başkanı Donald Trump’ın hezimetine güvendiğine yönelik söylentilere atıfta bulundu.

Ruhani’den komplo uyarısı
Cumhurbaşkanı Ruhani, İran’da iktidar düzenine karşı karşılıklı ‘komplonun’ sonuçları hususunda da uyarı yaptı. İran Cumhurbaşkanı, “Birbirimize karşı plan yapmaktan uzak durmalıyız. Çünkü bu, ayrılığa ve bölünmeye yol açar. İnsanların sorunlarına odaklanmak yerine bölünme ve partizan rekabet yolundaysak, ulaşılması gereken hedeflere ulaşamayız” ifadelerini kullandı.
İran Cumhurbaşkanı Ruhani, ABD Başkanı Donald Trump ile Demokrat aday Joe Biden arasındaki ilk münazaraya da değinirken, “ABD, dış politikada herhangi bir zafer kazanmadı. Bu kadar çok sorunla karşı karşıya olan ülke İran’a komplo kuran ve sorunlar çıkaran onların doğal olarak ABD’den çıkmasını istiyor” değerlendirmesinde bulundu.
ABD aleyhindeki sert ifadelerini de savunan Ruhani, ABD’yi yabancı kanallarda ve medya organlarındaki eleştirilerini kınadı. Bu çerçevede Ruhani, “Gerçek şu ki ABD’nin İran’a karşı uyguladığı en düşmanca, en suçlu ve en terörist politikalar 84 milyondur” dedi. 
30 Eylül’de hükümet toplantısının oturum aralarında da İran Cumhurbaşkanlığı ofis müdürü Mahmud Vaizi, Ruhani’nin geçen cumartesi günü İranlılara ‘Beyaz Saray’a lanetler yöneltme’ çağrısını savundu.
Vaizi, Ruhani’ye yönelik eleştirilere atıfta bulunarak, “Bazı insanlar, partizan çıkarları ve seçim hedefleri uğruna inançlarını feda etmemeli. Başkanın adresi doğruydu. İçerideki bazı insanların, mevcut duruma neden olan Beyaz Saray’a yönelik lanetlere neden kızdığını bilmiyorum” dedi.
Bir gün önce de İran parlamentosunda Milletvekili Ardaşir Mutahhari, yeni Sanayi, Maden ve Ticaret Bakanı’na güven verme oylaması sırasında “Sayın Ruhani, neden saklanıyorsunuz? İnsanların sokakta ne dediğini biliyor musunuz?: Lanet Ruhani” ifadelerini kullandı.
Geçen Mayıs ayında eski bakan Rıza Rahmani’nin görevden alınmasından bu yana milletvekillerinin, Ruhani’nin Sanayi, Maden ve Ticaret Bakanlığı’na sunduğu ikinci aday hususunda uzlaşı sağlamasının ardından Ruhani rahat bir nefes aldı.
Ruhani, İran’ın nükleer anlaşmanın imzalanmasının ardından grubun kara listesinden çıkarılmasından sonra, hükümetinin ‘kara para aklama ve terörün finansmanı ile mücadeleye’ ilişkin uluslararası sözleşmelere katılma ve Mali Eylem Görev Gücü (FATF) yasalarına uyma projesinin engellenmesini alaya aldı.
Ruhani, üretim ve ekonomi hükümetin elinde olduğu sürece ülkesinin ekonomik sorunlarının devam edeceğini söyleyerek, ‘serbest rekabet ve insanların arenaya girmesi’ gerektiğini vurguladı.
Hasan Ruhani, yatırımı canlandırmak için izin talebi yenilendiğinde, FATF’ın İran finansal çalışma sistemi üzerindeki kısıtlamalarına ek olarak ABD yaptırımlarını da görmezden gelirken, “Yurtdışındaki İran sermayesini ve yabancı sermayeyi güvenlik aracılığıyla içeriye çekmeliyiz” dedi.
Hasan Ruhani, yeni bakanın omuzlarına da yeni yükler yüklerken, ‘üretimde sıçrama yapmak, mevcut koşullar ışığında mal ihraç etmek ve para sağlamak için çalışmak’ sorumluluklarına dikkati çekti.
İran Cumhurbaşkanı ayrıca, yönetim tarzına yönelik eleştirilere doğrudan yanıt verdi ve bir kez daha eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad dönemindeki yaptırımlarla mevcut ABD yaptırımları arasında ayrım yapmakta ısrar etti. Ruhani bu bağlamda, nükleer anlaşmadan önceki yaptırımları ‘yaptırımlar’ olarak nitelendirirken, ancak hükümetinin karşı karşıya olduğu durumu ise ‘ekonomik savaş’ olarak niteledi.
Aynı şekilde eski hükümetin 120 doları aşan bir fiyata günde bir milyon varil ihraç edebildiğini de belirten Ruhani, Ahmedinejad’ın ilk başkanlık yılını başlangıcına denk gelen 2013 yılındaki petrol fiyatlarının 104 dolara düştüğüne dikkat çekti.
İran Cumhurbaşkanı, ülkesinin koronavirüs salgını ve uluslararası yaptırımların patlak vermesine rağmen temel mallarla ilgili bir sorunla karşılaşmadığını söyledi.
ABD yaptırımlarına, gıda ürünleri ve ilaçlar dahil değil.



Microsoft’un raporunda İran'ın siber saldırılarına dikkat çekildi

Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.
Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.
TT

Microsoft’un raporunda İran'ın siber saldırılarına dikkat çekildi

Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.
Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.

Microsoft'a göre İran, Gazze Şeridi'nde savaşın başladığı 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail'e yönelik siber operasyonlarına ve propaganda kampanyalarına hız verdi.

ABD merkezli Microsoft, Hamas Hareketi’nin 7 Ekim 2023'te gerçekleştirdiği saldırıların öncesi ve sonrasında İran'ın siber faaliyetlerine ilişkin ayrıntılı bir rapor yayınladı.

Raporda, İran hükümetiyle ittifak halinde olan bazı tarafların çok sayıda elektronik ve siber saldırı başlattığı belirtildi. Hamas'a yardım etmeyi ve İsrail'i, onun siyasi müttefiklerini ve ticari ortaklarını zayıflatmayı amaçlayan yapay zekâ tekniklerini ve nüfuz operasyonlarını kullandı.

Microsoft’un raporuna göre İran, Hamas'ı desteklemek amacıyla siber operasyonlarını ve çevrimiçi etki operasyonlarına hız verdi ve faaliyetlerinin yaklaşık yüzde 43'ünü İsrail'e karşı yürüttü.

Ancak rapora göre İran'ın 7 Ekim'den sonra gerçekleştirdiği operasyonların çoğu aceleci ve kaotikti; bu da İran ile Hamas arasında bir koordinasyon olmadığını gösteriyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre raporda ayrıca İran'ın Lübnan'daki Hizbullah grubuyla iş birliğine de dikkat çekildi. İsrail ile Hamas arasındaki çatışmanın devam etmesi ve ABD başkanlık seçimlerinin yaklaşmasıyla birlikte İran'ın nüfuz operasyonlarının ve elektronik saldırıların önümüzdeki dönemde daha hedefe yönelik ve yıkıcı olacağı öngörülüyor.

Microsoft'un raporuna göre 2024 yılında İran'ın ABD'yi başkanlık seçimleri döneminde daha fazla hedef alması bekleniyor. İran'ın, İsrail hastanesine ve Pensilvanya'daki Amerikan su sistemine karşı yaptığı gibi hayati altyapıyı hedef almak gibi ‘ABD’nin kırmızı çizgilerini test edeceği’ vurgulanıyor.

Rapor, 2020 seçimlerinde olduğu gibi, ABD'li aşırılık yanlılarının kimlik hırsızlığı yaparak ve ABD hükümet yetkililerine karşı şiddeti teşvik ederek gerçekleştirdikleri olaylara dayanarak 2024'te ABD'deki başkanlık seçimleri sırasında yoğunlaşan daha büyük tehditler konusunda uyarıda bulunuldu.

Saldırıların üç aşaması

Raporda üç aşamada gerçekleştirilen operasyonlara ilişkin açıklamalara yer verildi:

İlk aşama etkileşimli olarak başlıyor ve İran Devrim Muhafızları'na bağlı ‘Tesnim’ ajansı gibi devlet medyası aracılığıyla yanıltıcı bilgilerin yayılmasını içeriyor. Örneğin, İsrail elektrik şirketinin arızalanmasıyla ilgili haberlerin yayınlandığı haberlerle ilişkilendirilmiş olan İran Devrim Muhafızları tarafından yönetilen bir grup (muhtemelen) siber saldırılar hakkında bilgiler içeren raporlara dayanır. Bu raporlar, İsrail'deki elektrik kesintilerine ilişkin eski raporlara ve İsrail şirketinin web sitesinde yer alan tarihsiz bir arıza ekran görüntüsüne dayanıyordu.

İkinci aşama, İran hükümetine bağlı çeşitli grupların ve kuruluşların İsrail'e karşı yanıltıcı bilgilerin yayılmasında iş birliği yapmasıyla karakterize edildi. Tahran'ın belirlediği koordinasyon ve hedeflere göre, bu, büyük bir iş birliğine ve dolayısıyla bu saldırıların uzmanlaşmasına ve büyük etkinliğine olanak sağladı.

Raporda, birden fazla İranlı grubun birden fazla koordineli siber faaliyet yoluyla aynı örgütü veya İsrail askeri üssünü hedef aldığı belirtildi. İran'ın kullanmayı tercih ettiği bir yöntem olan İsrail'e yönelik çevrimiçi nüfuz operasyonları hız kazandı ve bu operasyonlar arttı ve Ekim ayında on operasyon kaydedildi. Bu, 2022 yılının kasım ayında bir ayda gerçekleştirilen altı operasyon rekorunun neredeyse iki katına işaret ediyor.

Raporda, İran Devrim Muhafızları'na bağlı ‘Şehit Kaave’ grubunun 18 Ekim'de, İsrail içindeki güvenlik kameralarına karşı elektronik saldırılar düzenlemek için özel olarak tasarlanmış fidye yazılımlarını kullandığı belirtildi. ‘Cund Süleyman’ isimli bir siber karakter, İsrail'in Nevatim Hava Üssü'ndeki güvenlik kameralarını ve verilerini ele geçirdiklerini iddia etti. Ancak ‘Cund Süleyman’ tarafından sızdırılan güvenlik görüntülerinin, Tel Aviv'in kuzeyindeki Nevatim Caddesi'nde bulunan bir kasabada çekildiği ve aynı ismi taşıyan İsrail Hava Üssü'yle ilgisi olmadığı belirtildi.

Üçüncü aşama, geçtiğimiz kasım ayının sonlarında başladı ve İran'ın İsrail'e destek verdiğini düşündüğü ülkeleri hedef alarak coğrafi kapsamı genişletti. Bu aşama, İran destekli Husilerin uluslararası nakliyatı hedef alan saldırılarına başladığı döneme denk geldi. Bu saldırılar özellikle Bahreyn, Arnavutluk ve ABD'yi hedef aldı.

erbtn5y6mu7
İran'ın başlattığı nüfuz operasyonlar arasında rehinelerle ilgili olarak İsrail kamuoyunu etkilemek ve İsrail Başbakanı'na karşı öfkeyi artırmak var. (Microsoft raporu)

20 Kasım'da, ‘kukla’ hesaplarından Arnavutluk'a karşı yakın zamanda gerçekleşecek olan elektronik saldırılara dair uyarılar yapıldı. Daha sonra bu hesaplar, çeşitli Arnavut kuruluşları ve kurumlarına saldırılardan sorumlu olduklarını duyurdu.

21 Kasım'da ‘Tufan’ adı verilen bir siber kukla, İsrail ile ilişkilerini normalleştirmeye devam etmelerini engellemek için denizcilik hükümetini ve finans kurumlarını hedef aldı.

22 Kasım'da, İran Devrim Muhafızları'na bağlı bu gruplar, İsrail'in programlama kontrol ünitelerini hedef almaya başladılar (bu, üretim hatları ve robot cihazları gibi üretim kontrol işlemlerini gerçekleştirmek için geliştirilen endüstriyel bilgisayar cihazlarıdır) ve 25 Kasım'da Pensilvanya eyaletindeki su otoritesinin iletişimini kestiler.

Yanlış bilgi

Raporda hükümet medyasının Hamas saldırılarıyla ilgili yanıltıcı ayrıntılar yayınlamasına da değinildi. İran da İsrail'e yönelik siber saldırı operasyonlarını ve çabalarını artırdı. Saldırılar, savaşın ilk günlerinde bir tepki olarak başladı, ancak ekim ayının sonlarına doğru İran siber güvenlik güçlerinin İsrail'e yönelik saldırılarına odaklandığı belirtildi.

Microsoft’un raporunda, o dönemdeki siber saldırıların giderek daha yıkıcı hale geldiğini ve yanıltıcı bilgilerin yayılması kampanyalarının daha karmaşık hale geldiği belirtildi. Sosyal medya platformlarında sahte ve gerçek olmayan hesapların kullanıldığı ifade edildi.

Sayısal olarak bakıldığında, Microsoft'un gözlemlediği İran hükümet grupları, savaşın ilk haftasında dokuz saldırıdan bir sonraki haftada sadece bir hafta içinde on dört saldırıya çıkarak arttı.

2021'deki bir olaydan iki ayda bir düzenlenen etki operasyonları, sadece 2023 yılının Ekim ayında 11'e yükseldi. Ayrıca, Tahran'ın çevrimiçi eylemlerinde yüzde 42'lik bir artışın olduğu ve bir ay sonra yüzde 28'lik bir artışın daha kaydedildiği bildirildi.

İsrail’in ana hedef olmasına rağmen, Batı ve Arap ülkeleri de saldırılara maruz kaldı. Bunlar arasında, bir İran grubunun Bahreyn hükümetini ve finansal kurumları hedef alması da yer aldı. Son olarak, İran Devrim Muhafızları'na bağlı bir grup, Pensilvanya'daki ABD su yönetim merkezine siber saldırılar düzenledi.

İran'ın hedefleri

Raporda, İran'ın ana hedefinin, siber operasyonlarını kullanarak İsrail ve dünya genelinde kamuoyunu etkilemek olduğu belirtiliyor. Bu, ‘siyasi ve sosyal anlaşmazlıkları’ hedefleyerek manipülasyon veya korku yoluyla gerçekleştiriliyor.

Raporda, etki operasyonlarının sık sık çabalarını, Hamas'ın liderlik ettiği saldırı sırasında kaçırılan 240 rehineye veya İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun görevden alınmasına yönlendirdiği kaydedildi. Bu, kafa karışıklığı ve güven kaybı yaratmak için yapılan bir girişimdi.

Microsoft’un raporu, ana hedeflerine de değinildi: Birincisi, iç siyasi ve sosyal farklılıkları daha da kötüleştiren kutuplaşma yoluyla istikrarsızlaştırma. Bu nedenle, 240 rehine kriziyle başa çıkma konusunda İsrail hükümetinin benimsediği yaklaşıma odaklanıldı. Kendilerini barış isteyen aktivist gruplar olarak tanıttılar, İsrail hükümetini ve İsrail Başbakanı'nı eleştirdiler ve onun görevden alınması çağrısında bulundular.

Microsoft raporuna göre ikinci hedef intikamdı. İran'ın saldırıları, İsrail'in ‘göze göz dişe diş’ prensibinden hareketle Gazze'deki elektrik, su ve yakıtı keseceği yönündeki tehditlerine yanıt olarak İsrail'in elektrik, su ve yakıt altyapısını hedef aldı.

Üçüncü hedef, İsrail vatandaşlarını korkutarak ve İsrail askerlerinin ailelerini tehdit ederek korku yaratmaktı. Bu amaçla, İsrail ordusunun askerlerini koruma yetkisinin olmadığını belirten ve İsrail Savunma Kuvvetleri'nin askerlerini teslim olmaya ikna etmeyi amaçlayan mesajlar gibi, X platformu üzerinden hesaplar aracılığıyla mesajlar yayınladılar.

Dördüncü hedef ise İsrail'i destekleyen tarafları hedef alarak ve İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının yarattığı hasarı öne çıkararak İsrail'e verilen uluslararası desteği baltalamaktı.

Yapay zekâ saldırıları

Rapora göre İran'ın en büyük saldırısı, 2023 yılının Aralık ayı başlarında televizyon yayın hizmetlerini keserek, yerine İngiltere, Kanada ve BAE'deki İran nüfuz kampanyası kapsamında (yapay zeka tarafından üretilen bir haber spikeri) kullanılan bir video klip kullanılmasıydı. Microsoft, bu olaya özel bir vurgu yaparak, Tahran'daki hükümet grupları tarafından benzer bir şekilde yapılan ilk saldırı olduğunu ve operasyonlarında büyük ölçüde yapay zekâ teknolojilerine güvendiklerini belirtti.

Microsoft şirketinin yapay zeka izleme bölümü, İran'ın propaganda göstergelerini takip etti.

Microsoft raporu, İran devletine bağlı medyanın, ABD ile yakın müttefik olan İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi İngilizce konuşulan ülkelerde büyük başarı elde ettiğini gözler önüne serdi. İran haber kaynaklarına olan ilgi ve trafiğin, genel internet trafiğiyle karşılaştırıldığında önemli ölçüde arttığını ifade etti. İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısı sırasında, ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda'dan İran kaynaklı internet sitelerine olan ziyaretlerin yüzde 42 arttığı kaydedildi. Bu durum, İran'ın Ortadoğu'daki çatışma hakkındaki raporlarıyla Batı halkına ulaşma yeteneğine işaret etti. Rapor, bu başarının özellikle savaşın ilk günlerinde daha güçlü olduğunu ve savaşın bir ayı aşkın bir süre geçtikten sonra bile, İran kaynaklarına erişimin savaş öncesi seviyelerinin yüzde 28 üzerinde kaldığını belirtti.

İran sızma operasyonları

Rapor, İranlı kurumların sadece düşmanlarını değil, aynı zamanda dostlarını da taklit ettiğini belirtiyor. İran'ın son operasyonları, İsrail ordusunu tehdit eden sahte mesajlar yayınlamak için Hamas'ın askeri kanadı olan Kassam Tugayı'nın adını ve logosunu kullandı. Ancak, İran'ın bunun için Hamas'tan onay alıp almadığı bilinmiyor.

İran, İsraillileri faaliyetlerine katılmaya çekmeyi başardı. ‘Savaşın Gözyaşları’ adlı son bir operasyonda, İranlı ajanlar İsraillileri, İsrail basınında yer alan haberlere dayanarak İsrail mahallelerinde yapay zeka ürünü görseller kullandı. ‘Savaşın Gözyaşları’ sloganlı pankartlar asmaya ve Binyamin Netanyahu'nun görevden alınmasını teşvik etmeye ikna etti.

E-posta kampanyaları

İran'ın, psikolojik etkileri artırmak için kitle mesajlaşma ve e-posta kampanyalarını artan bir şekilde kullandığı belirlendi. İnsanların telefonlarına veya gelen kutularına gelen mesajların, sosyal medyadaki sahte hesaplardan daha büyük bir etkiye sahip olduğu ortaya çıktı. Rapora göre İran, İran Devrim Muhafızları'na bağlı hem açık hem de gizli medya organlarını, siber operasyonların etkilerini büyütmek için kullanıyor. Eylül ayında, İranlı bir hacker grubu, İsrail demiryolu sistemine karşı elektronik saldırılar düzenlediğini iddia etti. İran Devrim Muhafızları'nın medyası da söz konusu iddiaları köpürterek yayılmasını sağladı.