İran ekonomisinin Almanya'dan daha iyi olduğunu söyleyen Ruhani sosyal medyanın alay konusu oldu

“İran ekonomisi Almanya ekonomisinden çok daha iyi durumda. Dr. Hasan Ruhani’nin sağlığı için dua edin”
“İran ekonomisi Almanya ekonomisinden çok daha iyi durumda. Dr. Hasan Ruhani’nin sağlığı için dua edin”
TT

İran ekonomisinin Almanya'dan daha iyi olduğunu söyleyen Ruhani sosyal medyanın alay konusu oldu

“İran ekonomisi Almanya ekonomisinden çok daha iyi durumda. Dr. Hasan Ruhani’nin sağlığı için dua edin”
“İran ekonomisi Almanya ekonomisinden çok daha iyi durumda. Dr. Hasan Ruhani’nin sağlığı için dua edin”

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin, İran ekonomisinin koronavirüs döneminde Almanya ekonomisini geçtiği yönündeki açıklaması, sosyal medyada İranlılar tarafından alay ve şaşkınlık arası bir tepki meydana getirdi.
Ruhani, koronavirüs salgınıyla ilgili önceki günkü hükümet toplantısında, “Alman yetkililerin yaptığı açıklamalar, Almanya ekonomisinin yüzde 5,2 oranında küçüldüğünü ekonomik koşulların negatif bir trende girdiğini gösteriyor” ifadelerine yer vererek, “Tüm imkanlarıyla ileri seviyede olan ve herhangi bir yaptırıma tabi olmayan bir ülke bu duruma gelmiştir” şeklinde eklemede bulundu.
Ruhani, İran ekonomisinin koronavirüs salgını dönemindeki performansının, Almanya’nın ekonomik göstergelerinden “kesinlikle daha iyi durumda” olduğunu belirterek, petrol olsun ya da olmasın ülkesinin “pozitif” yönde seyreden ekonomik büyümeyi yıl sonuna kadar sürdüreceğini umudunu dile getirdi.
Geçen ay ABD Başkanı Donald Trump, ABD’nin baskı ve yaptırımları neticesinde İran’ın gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYİH) yüzde 24 oranında düştüğünü söylemiş, Ruhani ise, Trump’ın bu açıklamasına yönelik verdiği cevapta, “Ekonomimiz yüzde 25 değil sadece yüzde 0,6 oranında küçüldü” ifadelerine yer vermişti.
Yine geçtiğimiz Nisan ayında, Uluslararası Para Fonu’nun Ortadoğu ve Orta Asya bölgeleri için 2020 bölgesel ekonomik tahminlerine ilişkin raporu, İran ekonomisinin 2019 yılındaki yüzde 7,6 oranındaki daralmaya kıyasla 2020’de yüzde 6 oranında küçüleceği öngördü. Ayrıca, ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarının yeniden uygulanması nedeniyle artan enflasyon rakamlarının, geçen yılki yüzde 41,1’lik zirvesinden bu yıl yüzde 34,2’ye düşmesi bekleniyor. Ancak, İran hükümetinin geçen yıl yüzde 5,7 olan gayri safi yurtiçi hasılanın bu yıl genişleyerek yüzde 9,9 olması bekleniyor.
Deutsche Welle’nin Farsça yayın yapan internet sitesi, iflas riskiyle karşı karşıya olan İran ekonomisini Avrupa’nın en büyük ekonomisiyle karşılaştırmayı “savunulması mümkün olmayan bir hareket” olarak değerlendirdi. Ayrıca, koronavirüs salgınının ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerine rağmen, geçtiğimiz Mayıs ayında Almanya’nın ihracat tutarının 80 milyar dolar olduğunu ve bu rakamın İran’ın geçen yılki tüm ihracat tutarına denk olduğuna dikkat çekti.
Euronews ise, Almanya’daki işsizlik oranının geçen yıl yüzde 3,9 oranında bir düşüşe tanık olduğunu, bu oranın 2020 sonunda yüzde 3,5’e gerileyeceğini, buna karşılık olarak, bu yıl İran’daki işsizlik oranı yüzde 16,3’ten yüzde 16,7’ye yükseleceğini belirtti.
Deutsche Welle internet sitesi, Almanya’daki enflasyon oranının yüzde 0,3’ten yüzde 1,2’ye yükselmesini, buna karşılık İran’daki enflasyonun yüzde 34,2’den yüzde 33,5’e düşmesinin beklendiği bilgisine yer verdi.
İranlılar, Ruhani’nin İran ekonomisini Almanya ekonomisiyle kıyaslamasını sosyal medyada alaycı yorumlarla eleştirdi. Radyo Ferda spikeri Elia Cezayiri, “Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin gelecek ay yapacağı hayali bir konuşmaya” yer vererek, “Şansölye Merkel beni aradı ve koronavirüs salgınına rağmen ülkenizin ekonomik refahını sürdürmeyi nasıl başardınız? Deneyimlerinizi bizimle paylaşır mısınız? şeklinde sorular sordu” ifadelerine yer verdi.
Iran International kanalının muhabiri Rıza Murad Veysi ise, Ruhani’nin koronavirüs salgını döneminde Almanya ve İran ekonomilerini karşılaştırırken, “bir çeşit aldatmacaya ve rakam oyununa” başvurduğunu yazdı. Veysi ayrıca, “Ruhani’nin kendisi bunun bir aldatmaca olduğunu, Almanya ve İran ekonomileri arasında astronomik bir boyut farkının bulunduğu biliyor. Dahası, ekonomistler de yine bu hilenin neden yapıldığının farkında” ifadelerine yer verdi.
İranlı sosyal medya kullanıcılarını büyük bir kısmı Twitter ve Instagram platformlarında Ruhani’nin bu açıklamalarını şaşkınlıkla karşılayan ve alaycı ifadeler içeren resim ve video paylaştı. Angela Merkel’in şaşkın bir ifadesini ve diğerlerinin güldüğünü gösteren bir fotoğrafın altına, Meethaq adlı twitter kullanıcısı Ruhani’nin iddialarına atıfta bulundu.
Jawad adlı bir başka twitter kullanıcısı, İran para birimi ile Euro arasında bir karşılaştırmaya başvurarak, İran para biriminin geçen hafta euro-dolar karşısında büyük bir düşüş kaydederek 1 doların 300 bin riyale ulaştığı bilgisine yer verdi.
Konuyla ilgili olarak Hüseyin adlı başka bir twitter kullanıcısı, “Ruhani’nin söylediklerine gülüyorsunuz, acı ama gerçek. Ruhani’nin bu sözleri, ülkedeki kötü koşullara inanmadığını ve bu nedenle de her şeyin mükemmel olduğuna inandığını için hiçbir şey yapmadığının göstergesi” ifadelerini paylaştı.
Utarid adlı bir başka twitter kullanıcısı ise, İran Cumhurbaşkanı’nın ifadelerinin, küresel ekonomik koşullar hakkında yaptığı illüzyonlar olarak ifade etti. Ayrıca, “halkına en çok yardım eden Merkel oldu. Yalan söylemedi ve her gün bir daldan diğerine sıçramadı” dedi. Sara isimli twitter kullanıcısı ise, siyah sarık takan, son derece kederli bir din adamının resmini paylaşarak resmin altına, “Hasan, İran ekonomisinin Alman ekonomisinden daha iyi olduğunu nasıl hesapladı acaba?” ifadelerini yazdı.
İhsan adlı başka bir twitter kullanıcısı, “Cumhurbaşkanı, İran ekonomisinin bu yıl Almanya’dan daha iyi olduğunu söyledi. Söylentilere göre İran gayri safi yurtiçi hasılada dünyada dördüncü, girişimci ülkeler sıralamasında birinci sıradaymış. Ayrıca dünyanın en büyük dördüncü ekonomisiymiş. Allah Allah, daha ne istiyorsunuz!” ifadelerine yer verdi.
Aurora adlı twitter kullanıcısı ise, “Cumhurbaşkanı Ruhani, kendisinin ve yakın dostlarının ekonomisinden söz ediyor, bizimkinden değil” paylaşımında bulundu. Öte yandan Meliha adlı başka bir twitter kullanıcısı, Ruhani’nin açıklamasıyla ilgili üç durumun bulunduğunu belirterek, “Birincisi, Ruhani Almanya’nın nerede olduğunu bilmiyor. İkincisi, Ruhani İsviçre halkının Cumhurbaşkanı olduğunu zannediyor. Üçüncüsü ise, ekonominin ne demek olduğunu bilmiyor” şeklinde paylaşım yaptı.
Saad es-Saltana isimli bir twitter kullanıcısı da, “Ruhani’nin açıklamasından sonra, binlerce İranlı ülkeden göçmekten vazgeçti. Bazıları ise İran’a geri dönmek için havaalanlarına akın etti” ifadelerine yer verdi.
Vahid isimli bir başka twitter kullanıcısı ise alaylı mesajında, “İran ekonomisi Almanya ekonomisinden çok daha iyi durumda. Dr. Hasan Ruhani’nin sağlığı için dua edin” derken, Titonos adlı bir kullanıcı, “Alman ekonomisinin kontrolü kaybettiği söyleniyor” ifadelerine yer verdi.
Gazeteci Said Şeriati de Twitter hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Cumhurbaşkanlığı kurumundaki yetkililerden birine, gerçekten Cumhurbaşkanı’nın konuşmalarını sizler mi hazırlıyorsunuz? diye sorduğumda, yetkili bana şöyle yanı verdi, “Cumhurbaşkanı ‘Bismillahirrahmanirrahim’ dediğinde, konuşmasının devam eden kısmında kullanacağı kelimelerin ne olduğunu dahi bilmiyor” ifadelerine yer verdikten sonra, “Onun yalan söylemediğini fark ettim… Zira, Ekonomi? İran? Almanya” şeklinde mesajına son verdi.
Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi döneminin hükümet sözcüsü olan Abdullah Ramazanzade ise, “o dönemki Cumhurbaşkanı (Mahmud Amedinecad), mahallesindeki ucuz domateslerden bahsediyordu. Bu Cumhurbaşkanı ise İran ekonomisinin Alman ekonomisinden daha üstün olduğundan söz ediyor. Hangi suçumuz dolayısıyla bu işkencelere maruz kalıyoruz?” ifadelerine yer verdi.



Reisi'nin yokluğunun ardından İran

Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
TT

Reisi'nin yokluğunun ardından İran

Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)

Velid Fares

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin, Dışişleri Bakanı ile birlikte helikopter kazasında hayatını kaybettiğini duyuran açıklamanın mürekkebi kurumadan, ölümünden kimin sorumlu olduğuna dair anlatılar başladı. Helikopterin zorunlu inişi gerçekten teknik nedenlerden mi kaynaklanıyordu, yoksa birisi motora sabotaj mı yapmıştı?

Haberlerin çoğu, teknik bir arızanın bir felakete dönüşen bu zorunlu inişe yol açtığı sonucuna varıyor. Ancak pek çok soru hâlâ soruluyor ve bunlar arasında şunlar da var; bu helikopter nasıl düştü, Cumhurbaşkanına eşlik eden iki helikopterden ikisi de neden zorunlu iniş alanına bakmadan yolculuklarına devam ettiler? Bazıları, kötü hava koşullarına rağmen kışın bile bu koridorun sürekli uçak ve helikopterler tarafından kullanıldığını söylüyorlar. Dolayısıyla ya bu olay benzersiz ya da olayların seyrini bu yöne iten yıkıcı bir el var.

Nihai raporların sonuçları ne olursa olsun, bu durum, İran rejimi içindeki kanatlar arasındaki güç tartışması çerçevesine giriyor. Bu kanatların ilki ölen Cumhurbaşkanı’nın devlet başkanı konumundayken başını çektiği kanattır. Kaynaklara göre Reisi, başkanlığını yaptığı devlet kurumlarının daha yetkili olması için çalışıyordu. Diğer kanat ise Dini Lider'in kanadı ve yüksek Humeyni otoritesi onun elinde. Yeni cumhurbaşkanlığı seçiminin tarihi yaklaşırken kanatlar arasındaki mücadele yoğunlaşmıştı ve Hamaney'in ölümüyle yerine geçecek yeni ismin bulunması için çalışmalar yapılıyordu. Bilgiler, Humeyni Otoritesinin başındaki ismin, yerine oğlu Mücteba Hamaney'i önerdiğini söylüyor. Ancak diğer kaynaklar, Reisi'nin Veliyyi Fakih’in halefi olmaya hazırlandığını, bunun da iki kanat arasında çatışmaya yol açtığını söylüyorlar.

Anlaşmazlık konularından biri de 2014'ten bu yana Batı'dan, özellikle de ABD'den aktarılan ve on milyarlarca dolar olduğu tahmin edilen paranın kontrolü. Bu büyük meblağlar doğal olarak hükümet, bürokrasi, güvenlik kurumları, bankalar ve sahayı kontrol eden milisler arasında büyük çatışmalara yol açıyor. Cumhurbaşkanlığı ve Genel Rehberlik makamları arasındaki çatışma, bir yandan rejimin gücünü güvence altına alan bu fonlar üzerindeki kontrolün niteliği, diğer yandan da rejimin dört Arap ülkesinde ve Filistin topraklarındaki Humeynici ve müttefik milislerle olan organik bağıyla ilgili derin farklılıkların bir sonucu olabilir.

Peki, Reisi’nin sahneden ayrılmasından sonra şimdi ne olacak?

En yakın ihtimal, kurumlardaki ve devletteki destekçilerinin zayıflatılması ve yerine Rehber’i çevreleyen dar çevrenin parçası olacak, yeni bir cumhurbaşkanının getirilmesidir. Böylece cumhurbaşkanlığı makamı yakın gelecekte Dini Lider’in halefi için hazırlanmış olacak. Bu durumda, İran'daki bu dramatik değişimlerin iç, bölgesel ve uluslararası arenadaki sonuçları nelerdir?

İran içinde, yoğun halk tepkisinden ve Tahran ile diğer şehirlerde gerçekleşen kutlamalardan, Reisi'nin ölümünün, muhalefetin bir bütün olarak rejimin varlığını reddetmesi, bir otorite boşluğu veya en azından otoritenin kanatları arasında bir çekişme olduğu temelinde otoriteye karşı yeniden protesto çağrısı yapması için yeni bir kapı açabilir. Bu elbette rejimi, uluslararası kamuoyunu sahayı kesin olarak kontrol ettiğine ikna etmek için büyük bir baskıda bulunmaya itecektir.

Bölgesel düzeyde bazı hükümetler, Tahran’daki yeni hükümet ve yönetim ile ilişkilere hazırlık olarak Hamaney'in otoritesini yeniden tanıdı. Bunların arasında devletlerin içişlerine karışmama anlaşması imzalayan ülkelerin yanı sıra, durumu izleyen ve yeni rejimin istikrarlı bir yönde gelişimini görene kadar harekete geçmeyecek Arap Körfez ülkeleri de var.

Uluslararası düzeyde, bazı Avrupa hükümetlerinin, İran liderliğine Avrupa, AB ve Tahran arasındaki mevcut anlaşmalara saygı duyulacağı konusunda güvence vermek amacıyla, Dini Lider’e sempatilerini ifade etmekte hızlı davrandıklarını gördük. Bu, İran'da en yüksek ve derin Avrupa çıkarlarına sahip olanlar için normaldir ve şu ana kadar rejimi değiştirmeye çalışan tüm İran muhalefetlerinden daha güçlüdür.

ABD'ye gelince, Dışişleri Bakanlığı, İran hükümetinin koşullarındaki değişikliğe rağmen kendisi ile diplomatik ilişkiler kurmadan, İran yönetimine sakin bir dille başsağlığı diledi. Çünkü yönetim Kongre'de her iki partiden de cumhurbaşkanı kim olursa olsun bu rejimle ilişki kurmak istemeyen bir çoğunluğun bulunduğunu çok iyi biliyor. Başkanlık seçimi kampanyası sırasında muhalefetin yönetime yönelik eleştirilerini yoğunlaştırdığı ve muhalefetin ABD yönetimini, terörist olarak gördüğü bir rejimi tanımaktan sorumlu tuttuğu biliniyor.

Dolayısıyla Biden yönetimi İran rejimini diplomatik olarak tanırken, popülist Cumhuriyetçi tabandan duyduğu korku nedeni ile kendisi ile ilişki kurmama ilkesini sürdürecek. Çünkü Cumhuriyetçiler önemli eyaletlerde çoğunluğu elde etmiş gibi görünüyor, bu da seçim sonuçlarını etkileyebilir.

Bunun gelecekteki en önemli sonuçları ne olacak?

İran rejiminin, önümüzdeki Kasım ayındaki ABD seçimleri öncesi Ortadoğu'da bir tür güç gösterisine hazırlık amacıyla kendi kurumlarını etrafında toplaması, onları koruması ve geliştirmeye çalışması mantıklı. Bu da demek oluyor ki, yaz başından kasım ortasına kadar Biden yönetiminin ya da diğerlerinin seçimler nedeniyle Ortadoğu'daki herhangi büyük hareketlenmeye karşılık veremeyeceği hassas bir dönem yaşanacak. Tahran bunu anladı ve eğer isterse aynı aşamayı bölgedeki bazı hedeflerini hayata geçirmek için de kullanmaya hazırlanıyor.

Reisi'den sonra İran, iktidarın Humeyni’nin deyimi ile "Allah ile savaşan" muhalefete bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırma yoluna gidecek. Ancak İsrail-İran çatışması çerçevesindeki yeni durum, bir yanda İsrail ve bölgesel müttefikleri, diğer yanda İran rejimi arasında tansiyonu yükseltmeyi, aynı zamanda rejim içinde yeni halk ayaklanmalarının başlamasını kolaylaştıracak bir iç bölünmenin yaşanmasını ümit eden İran muhalefetinin işine yarayabilir.

Fakat ABD'nin tutumu değişmediği sürece, mevcut aşamada bu rejimi değiştirmek zor olsa da seçim tarihi yaklaştıkça değişim fırsatları doğabilir. Her halükârda, Humeyni rejiminin temel direklerinden biri ve 1980'lerdeki binlerce idamın sorumlusu olan birinin yokluğu, İran'daki kurban aileleri için umut verici bir haber, rejime reform veya değişim yönünde baskı yapmak için motive edici bir faktördür.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.