Karabağ savaşları: Ateşkes tartışmaları devam ederken daha fazla şehir hedef alınıyor

Moskova doğrudan bir askeri müdahaleye sıcak bakmazken Bakü ve Erivan diyalog şartlarını belirlediler

Ermenistan ve Azerbaycan, Dağlık Karabağ Bölgesi’ndeki temas hatlarında devam eden şiddetli çatışmalar sırasında bir birlerini şehirleri hedef almakla suçladılar (AFP)
Ermenistan ve Azerbaycan, Dağlık Karabağ Bölgesi’ndeki temas hatlarında devam eden şiddetli çatışmalar sırasında bir birlerini şehirleri hedef almakla suçladılar (AFP)
TT

Karabağ savaşları: Ateşkes tartışmaları devam ederken daha fazla şehir hedef alınıyor

Ermenistan ve Azerbaycan, Dağlık Karabağ Bölgesi’ndeki temas hatlarında devam eden şiddetli çatışmalar sırasında bir birlerini şehirleri hedef almakla suçladılar (AFP)
Ermenistan ve Azerbaycan, Dağlık Karabağ Bölgesi’ndeki temas hatlarında devam eden şiddetli çatışmalar sırasında bir birlerini şehirleri hedef almakla suçladılar (AFP)

Ermenistan ve Azerbaycan, Dağlık Karabağ Bölgesi’ndeki temas hatlarında devam eden şiddetli çatışmalar sırasında bir birlerini şehirleri hedef almakla suçladılar. Son 24 saat, Moskova ve Paris’in durumu sakinleştirmek için sarf ettikleri yeni diplomatik çabalara tanık olurken Fransa, Ermenistan ve Azerbaycan’ın diyalog şartlarını belirlediği bir zamanda Cenevre ve Moskova'da diyalog turları başlatmaya hazır olduğunu açıkladı. Bu arada Kremlin, Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (KGAÖ) çerçevesindeki yükümlülüklerin Karabağ için geçerli olmadığını açıkladı.
Tartışmalı Dağlık Karabağ Bölgesi’ndeki tüm cephelerde çatışmalar devam ederken çatışmanın taraflarından alınan veriler, çatışmaların gidişatına göre değişiklik gösterdi. Ermenistan ve Azerbaycan, askeri kuvvetlerinin sahada ilerlemeler kaydettiğini duyururken bir birlerine sivil tesisleri bombalamakla ilgili karşılık yeni suçlamalarda bulundular.
Dağlık Karabağ Savunma Bakanlığı, askeri kuvvetlerin kuzey ekseninde bir karşı saldırı başlatarak, Varangatağ (Lulasaz) adlı tepenin kontrolü yeniden ele geçirdiklerini açıkladı. Bakanlık, yeni çatışma sırasında 40 Ermeni askerinin daha hayatını kaybettiğini duyururken Ermeni ordusundan ölen toplam asker sayısı 280'e yükseldi.
Bununla birlikte Ermenistan Savunma Bakanlığı, temas hattının güneyindeki Cebrail şehri ekseninde Azerbaycan kuvvetlerine ait bir yakıt deposunun imha edildiğini belgeleyen bir video yayınlarken Cebrail'e ilerlemeye çalışan Azeri askerlerini öldürüldüğünü ve bir savaş uçağının düşürüldüğü görüntülerin yer aldığını söylediği bir başka videoyu paylaştı.
Ermenistan hükümeti bünyesinde faaliyet gösteren Birleşik Enformasyon Merkezi’ne göre Azerbaycan, Dağlık Karabağ’da dün akşama kadar yaşanan çatışmalarda toplam 3 bin 754 asker, 416 tank, 4 füze rampası, 17 savaş uçağı, 16 helikopter ve 127 insansız hava aracı (İHA) kaybetti.
Ancak Azerbaycan Savunma Bakanlığı dün sabah bir açıklama yaparak Birleşik Enformasyon Merkezi tarafından yayınlanan verileri yalanladı. Cebrail ekseninde hiçbir kayıp yaşamadıklarını vurgulayan Bakanlığın açıklamasında, “Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri Cebrail’e doğru ilerlemeye devam ediyor ve askerlerimiz düşman karşısında ezici saha üstünlüğüne sahip” ifadeleri yer aldı.
Bakanlık dün yaptığı açıklamada şu ifadeler yer verdi: "Azerbaycan ordusu 27 Eylül-7 Ekim'de Ermenistan'ın 250 tank ve zırhlı aracını, 270 top ve füze sistemini, 60 hava savunma sistemini, 11 komuta yönetim ve gözlem mıntıkasını, 8 mühimmat deposunu, yaklaşık 150 askeri kamyon ve aracını, bir S-300 sistemini imha etti."
Azerbaycan Savunma Bakanlığı ayrıca, Ermeni güçlerini Terter, Barda, Ağdam, Ağçabedi, Fuzuli ve Cebrail şehirlerindeki köyleri bombalamakla suçladı. Azerbaycan Cumhuriyet Savcılığı, Ermeni güçlerin düzenlediği bombardımanlarda ölen sivillerin sayısının 28’e, yaralıların sayısının ise 144’e yükseldiğini duyurdu.

Rusya doğrudan askeri müdahaleye sıcak bakmıyor
Öte yandan çatışmalar devam ederken Moskova, Ermenistan lehine olabilecek doğrudan bir askeri müdahaleye sıcak bakmadığının sinyallerini verdi. Bu sinyal, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, iki gün önce ‘Moskova’nın KGAÖ çerçevesindeki yükümlülüklerine bağlı olduğu’ şeklindeki açıklamasının ardından verildi. Paşinyan’ın bu açıklamasına karşın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkesinin ‘KGAÖ çerçevesinde bir müttefik olarak Ermenistan'a karşı yükümlülüklerini yerine getirmeye’ hazır olduğunu, ancak ‘çatışmaların Ermenistan topraklarında yaşanmadığını’ vurguladı.
Çatışmaların halen devam ettiğini ancak Ermenistan topraklarında gerçekleşmediğini söyleyen Putin, Rusya'nın KGAÖ çerçevesindeki yükümlülüklerini uygulamasıyla ilgili olarak, “Yükümlülüklerimizi her zaman yerine getirdik ve getireceğiz” dedi. Ermenistan Başbakanı ile sürekli temas halinde olduklarını belirten Putin, “Ermenistan'ın, Rusya'nın müttefik yükümlülüklerini yerine getirmesinin niteliği bakımından bize herhangi bir sorusu yok” ifadelerini kullandı. Mevcut çatışmanın en kısa sürede bitmesini umduğunu ifade eden Putin, çatışmanın taraflarına yaptığı çatışmayı durdurma çağrısını bir kez daha yineledi.
Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov dün Putin'in yaptığı yorumlara açıklık getirdi. Peskov, “Putin'in belirttiği gibi KGAÖ üyesi bir ülke saldırganlığa maruz kalırsa örgüt üyelerinin bu ülkeyi savunma yükümlülüğü var” dedi. KGAÖ kapsamında Ermenistan’a karşı sorumlulukları olduklarını belirten Peskov, “Fakat çatışmalar Ermenistan topraklarında yapılmıyor. KGAÖ kapsamdaki yükümlülükler Karabağ için geçerli değildir” şeklinde konuştu.

Putin, çatışmaların başlamasından bu yana ilk kez Aliyev görüştü
Öte yandan Putin, Karabağ’da çatışmaların başlamasından bu yana dün ilk kez Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Kremlin Sözcüsü Peskov, Putin'in Aliyev ile yaptığı görüşmede, ‘Karabağ sorunu ile ilgili konuları kısaca görüştüğünü ve aralarındaki diyalogun daha sonra devam edeceğini’ söyledi. Karabağ’daki yabancı uyruklu milisler konusuna bir kez daha değinen Peskov, tartışmalı bölgede Suriyeli milislerin varlığının ‘büyük bir tehlike oluşturduğu ve bunların Moskova'da ciddi endişelere neden olduğu’ konusunda uyardı.

Cenevre ve Moskova, müzakerelere ev sahipliği yapacak
Diğer yandan Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian da bir açıklamada bulundu. Drian açıklamasında, Cenevre ve Moskova’nın önümüzdeki günlerde Dağlık Karabağ Bölgesi’ndeki anlaşmazlığın çözümü için yapılacak müzakerelere ev sahipliği yapacağını söyledi.  Karabağ ile ilgili görüşmelerin bugün (Perşembe) Cenevre'de yapılacağını belirten Drian, ardından önümüzdeki pazartesi günü Moskova'da görüşmelerin yapılacağını açıkladı.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Minsk Grubu'nun çatışan taraflar arasında diyalog başlatma girişiminin bir parçası olarak görüşmeler gerçekleştirdiğini söyleyen Le Drian, bu diyalogun ön koşulsuz başlatılması gerektiğinin de altını çizdi. Fransa Dışişleri Bakanı ayrıca Türkiye’nin Dağlık askeri müdahalesinin iki taraf arasındaki çatışmanın kontrolden çıkmasına neden olabileceği konusunda uyardı.
Önümüzdeki süreçte diyaloglara başlanması beklenirken Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, diyalogların bölgedeki silahlı çatışmanın çözümüne fayda sağlayacağını düşünmeleri halinde bu adımı atacaklarını ve ülkesinin tek taraflı olarak ilan edilen ‘Karabağ Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını tanıyabileceğini söyledi.
Rusya’da yayın yapan Kanal 1'e yaptığı açıklamada Paşinyan, “Eğer diyalogun Karabağ’a faydalı olacağı ve sorunu çözeceği sonucuna varırsak, bu adımı atacağız, aksi takdirde bundan kaçınacağız” ifadelerini kullandı.
Rusya’nın ve Rus istihbarat servislerinin Karabağ'a yönelik devam eden saldırıya uluslararası terör örgütlerinden katılımların olduğunu resmen doğruladığını söyleyen Paşinyan, “Şuan Karabağ'ın uluslararası terörizme karşı fiilen savaştığını düşünüyorum” şeklinde konuştu. Ülkesinin Karabağ'daki silahlı çatışmayı sona erdirmek için ‘uzlaşmaya’ hazır olduğunu söyleyen Ermenistan Başbakanı, “Eğer herhangi bir anlaşmazlıkta gerçekten çözüme ulaşmak istiyorsak uzlaşmanın vazgeçilmez olduğu gün gibi ortada. Ermeni tarafının her zaman uzlaşmaya hazır olduğunu düşünüyorum.  Azerbaycan da uzlaşmaya istekli olduğunu gösterirse işler değişebilir” diye konuştu.
Buna karşın Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, ülkesinin Karabağ konusunda Ermenistan'la diyalog masasına oturma hazır olduğunu ve Rusya ile Türkiye’nin gerginliğin azalmasında olumlu bir rol oynayabileceğini söyledi. Erivan hükümetini Avrupa ülkelerini ve KGAÖ üyelerini dahil ederek Karabağ sorununu ‘uluslararası hale getirmeye’ çalışmakla suçlayan Aliyev, çatışmanın Ermenistan ve Azerbaycan sınırları dışına çıkmaması gerektiğini vurguladı.
Ülkesinin anlaşmazlık bölgeleri üzerindeki kontrolünü yeniden kazandığını söyleyen Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Bakü’nün Karabağ sorunun, bölge ülkelerinin uzlaşı çabalarına aktif olarak katılımı ve uluslararası kuruluşlar tarafından teminat sağlanmasıyla çözülebileceğine dair görüşünü ifade etti.



Fransa'nın kuzeybatısında sinagogu ateşe vermeye çalışan bir şahıs polis tarafından vuruldu

Fransız polisi (Reuters - arşiv)
Fransız polisi (Reuters - arşiv)
TT

Fransa'nın kuzeybatısında sinagogu ateşe vermeye çalışan bir şahıs polis tarafından vuruldu

Fransız polisi (Reuters - arşiv)
Fransız polisi (Reuters - arşiv)

Fransız polisi, ülkenin kuzeybatısındaki Rouen'de bir sinagogu ateşe vermeye çalışan bıçaklı ve demir sopalı bir şahsı etkisiz hale getirdi.

Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, “Fransız polisi Rouen'de bu sabah erken saatlerde kentteki sinagogu ateşe vermek isteyen silahlı bir kişiyi etkisiz hale getirdi. Gösterdikleri tepki ve cesaretten ötürü kendilerini kutluyorum” ifadelerini kullandı.

Dosyaya yakın kaynağa göre, sinagogu ateşe vermeye çalışan adamın elinde ‘bıçak ve demir sopa’ vardı. Ateş açan polislere yaklaşan şahıs öldürüldü.


İsrail, Uluslararası Adalet Divanı önünde Güney Afrika'nın ‘soykırım’ suçlamalarına yanıt veriyor

Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki durumla ilgili Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılan duruşma sırasında Uluslararası Adalet Divanı (UAD) yargıçları mahkeme salonuna giriyor, 16 Mayıs 2024. (AFP)
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki durumla ilgili Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılan duruşma sırasında Uluslararası Adalet Divanı (UAD) yargıçları mahkeme salonuna giriyor, 16 Mayıs 2024. (AFP)
TT

İsrail, Uluslararası Adalet Divanı önünde Güney Afrika'nın ‘soykırım’ suçlamalarına yanıt veriyor

Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki durumla ilgili Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılan duruşma sırasında Uluslararası Adalet Divanı (UAD) yargıçları mahkeme salonuna giriyor, 16 Mayıs 2024. (AFP)
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki durumla ilgili Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılan duruşma sırasında Uluslararası Adalet Divanı (UAD) yargıçları mahkeme salonuna giriyor, 16 Mayıs 2024. (AFP)

İsrail bugün Uluslararası Adalet Divanı (UAD) önünde, Güney Afrika'nın Refah'taki askeri operasyonla Gazze Şeridi'ndeki ‘soykırımı’ devam ettirdiği yönündeki suçlamalarına cevabını sunacak.

Pretorya, UAD'dan İsrail'in Hamas'ı ortadan kaldırmak için gerekli olduğunu söylediği Refah saldırısını durdurmasını talep etti.

İsrail daha önce uluslararası hukuka bağlılığının ‘sarsılmaz’ olduğunu vurgulamış ve Güney Afrika'nın açtığı davayı ‘tamamen temelsiz’ ve ‘ahlaki açıdan iğrenç’ olarak nitelendirmişti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas'ın son kalesi olarak gördüğü Refah'ta geniş çaplı bir kara harekâtının Hamas’ı ortadan kaldırmak için gerekli olduğunu söylüyor.

İsrail dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, yoğun nüfuslu bu kente yönelik geniş çaplı bir saldırıya karşı uluslararası uyarılara rağmen, Refah'taki kara operasyonlarını ‘yoğunlaştıracağını’ duyurdu. İsrail'in Refah'ta ‘insani bir felaketi’ önlediğini düşünen Netanyahu, ofisi tarafından Arapça olarak yayınlanan açıklamasında “Şu ana kadar Refah'taki yaklaşık yarım milyon insan çatışma bölgelerinden tahliye edildi. Bahsettikleri insani felaket gerçekleşmedi ve gerçekleşmeyecek” ifadelerini kullandı.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ise Refah'taki askeri operasyonun ‘takviye kuvvetlerin girişiyle devam edeceğini’ duyurdu.


Arap-İran diyalogu mümkün mü?

Dini Lider Ali Hamaney, 10 Mayıs 2024'te Tahran'da tekrarlanan parlamento seçimlerinde oyunu kullanmaya geldiğinde (AFP)
Dini Lider Ali Hamaney, 10 Mayıs 2024'te Tahran'da tekrarlanan parlamento seçimlerinde oyunu kullanmaya geldiğinde (AFP)
TT

Arap-İran diyalogu mümkün mü?

Dini Lider Ali Hamaney, 10 Mayıs 2024'te Tahran'da tekrarlanan parlamento seçimlerinde oyunu kullanmaya geldiğinde (AFP)
Dini Lider Ali Hamaney, 10 Mayıs 2024'te Tahran'da tekrarlanan parlamento seçimlerinde oyunu kullanmaya geldiğinde (AFP)

Hüda Rauf

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile İranlı ve Arap düşünür ve uzmanlardan oluşan seçkin bir grubun katılımıyla, 13 Mayıs 2024 tarihinde el-Cezire Araştırmalar Merkezi ve İran Dış İlişkiler Stratejik Konseyi tarafından İran'ın başkenti Tahran'da düzenlenen Arap-İran Diyalog Konferansı'nın üçüncü oturumunun faaliyetleri "İşbirliği ve Etkileşim için Diyalog" başlığı altında başladı.

Diyalogun üçüncü oturumu marjında İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan şunları söyledi: "Bu tür konferansların karşılıklı etkileşimin artması, bölgede barış, istikrar ve güvenliğin tesisi ile sonuçlanabileceğine eminim." Ardından "Bugün İran-Arap diyalogu aşamasını geçip bölgesel diyalog ve iş birliği aşamasına girmiş bulunuyoruz. Eğer bu toplantının kurucuları da aynı görüşte olursa, gelecekte İran-Arap diyalogunun yerini bölgesel diyalog alabilir. Çünkü birbirimizin yanındayız ve olumlu, güçlü bir bölgesel diyalog ve iş birliğinin olumlu bir aşamasındayız" diye ekledi.

Emir Abdullahiyan "Bugün, anlaşmalara varmak için diyalogu sürdürmeye ve aramızdaki etkileşimi artırmak için bölgesel iş birliğine ve tabii ki zorlukların farkına varmaya ihtiyacımız var” diye vurguladı. "Ortak noktaların yapay ve dışarıdan empoze edilen anlaşmazlık noktalarından çok daha fazla olduğuna" dikkat çekti.

İranlı yetkili "Bugün, bazıları tarihi olayların yanlış yorumlarının yankısı olan ve birçoğu da çağdaş döneme ait, yabancı kökenli, bölge ülkeleri arasında anlaşmazlık yaratmak için gündeme getirilmiş olan algıları gözden geçirmek için kararlılığa ve cesarete ihtiyacımız var" açıklamasında da bulundu.

Teorik olarak Abdullahiyan'ın açıklamaları kusursuz sayılabilir, zira bölgenin ihtiyacı olan şey diyalog, anlayış ve ardından iş birliği. Ancak gerçek, açıklama ve konuşmalardan tamamen farklı çünkü Ortadoğu, kendisini oluşturan devletlerin etkileşimlerinin rekabet ve çatışmaya dayalı olduğu, çatışmalı doğaya sahip bir bölge olarak nitelendiriliyor.

Aslında herhangi bir bölgesel ortamın rekabetçi doğası, ülkeleri arasında diyalog ve iş birliğini engellemez. Avrupa ülkeleri onlarca yıl süren savaşların ardından birbirleriyle ilişkiler kurdular. Avrupa Birliği kuruldu ve Batılı siyaset bilimciler, demokratik ülkelerin birbirleriyle savaşa girmediğini söyleyen demokratik sistemler teorisini oluşturdular.

Ortadoğu'da ise pek çok çevre arasında bir rekabet ve çatışma hali mevcut, bu da Arap ülkeleri ile Türkiye, İran ve İsrail gibi diğer komşu ülkeler arasında rekabet ve çatışmaya neden oluyor. Öte yandan Arap olmayan komşu ülkelerin de kendi aralarında rekabet ve çatışma var. Burada İran ile İsrail arasındaki çatışmayı gözden kaçıramayız.

Ortadoğu'da çatışma ve rekabet halinden bölgesel iş birliği durumuna geçiş, bölgesel topluluk durumuna geçiş demektir. Burada bölgesel sistemi oluşturan ülkeler birbirlerinin çıkarlarını tanır, tehdit kaynaklarını tespit eder ve bölgesel iş birliği ile entegrasyonu sağlamak için bölgenin kaynaklarını seferber etmeye çalışırlar.

Teorik olarak dünyadaki bölgeler, ülkeler arasında var olan düşmanlık ve dostluğun derecesi üzerine inşa edilmiştir. Dostluk, ülkeler arasındaki, gerçek dostluk ile koruma veya destek beklentisi arasında değişen ilişkileri ifade eder. Düşmanlık kelimesi ise ülkeler arasında şüphe ve korkuyla koşullanan ilişkileri ifade eder.

Dostluk ve düşmanlık kalıpları, sınır anlaşmazlıklarından ideolojik ittifaklara, olumlu ya da olumsuz uzun süredir devam eden tarihsel bağlara kadar çeşitli konulardan doğar. Araplarla İsrailliler ya da İranlılar ile Iraklılar arasında olduğu gibi, özellikle halklar arasında tarihi bir nitelik kazandığında düşmanlığın sürmesi mümkündür.

Bölgesel sistemin durumu, Barry Buzan'ın ülkeler arasındaki dostluk ve düşmanlık kalıplarından kaynaklanan oluşumları adlandırmak için kullandığı "güvenlik kompleksi" terimini içerir. Güvenlik topluluğu, bu terimi “temel güvenlik çıkarları birbiriyle yakından bağlantılı olan, dolayısıyla ulusal güvenlikleri birbirinden ayrı düşünülemeyecek bir devletler grubu” olarak tanımlar. Dolayısıyla terim, grubu tanımlayan özelliğin doğasını ve herhangi bir grubu komşularından ayıran karşılıklı bağımlılık kavramını ifade eder. Güvenlik toplulukları buradaki karşılıklı bağımlılık ve rekabetin yanı sıra, ortak çıkarların da altını çizer.

Güvenlik kompleksi tanımını uygularsak, Ortadoğu'yu temel güvenlik çıkarları, ulusal güvenlikleri tek başına istikrara kavuşturulamayacak kadar yakından birbirine bağlı devletlerden oluşan bir bölge olarak tanımlayabiliriz.

İran Dışişleri Bakanı'nın Arap-İran diyalogunda yaptığı çağrıya dönersek şu soru ortaya çıkıyor: İran ile Arap ülkeleri arasında diyalogun, iş birliğinin ve ortak çıkarların gerçekleşmesini engelleyen nedir? Öncelikle bir diyalog ve uzlaşının bulunması, çıkarların eşgüdümünün sağlanması ve her ülkenin diğer ülkelerin çıkarlarını tanıdığı ve onlara tehdit oluşturmadığı bir bölgesel topluluk durumuna geçmek mümkündür. Burada rekabet, herhangi bir insani organizasyonunun temeli olduğu için halen mevcut olabilir, ancak her zaman şüphe ve korku yaratan çatışma, anlaşmazlık ve artan güvenlik ikilemleri olmadan.

Bu nedenle İran, İbrahim Reisi'nin çağrıda bulunduğu ve Arap, Körfez ülkelerinin de karşılık verdiği komşuluk diplomasisi ilkesine dayanarak deklare edilen ilkeden gerçekçi uygulamaya geçiş yapmalı. Bunun için de dosyaları iç içe geçirme, Arap gerilim noktaları ile Filistin sorununun çözümünde ortak bir görüşe varmak için yapılan diyalogları kızıştırma politikasından vazgeçmeli. Her şeyden önce de çerçevesini bölgesel hegemonyanın, Arap meselelerini kullanarak bölgesel statünün büyük güçler tarafından tanınmasını sağlamaya çalışmanın oluşturduğu siyasi söylemi terk etmeli. Tarihin ve geçmişin komplekslerini ve bunların İranlı karar alıcının kendi bölgesel rolüne ilişkin algısı üzerindeki etkilerini bir kenara bırakmalı, çünkü benlik algısı, İran dış politikasının psikolojik çerçevesini temsil ediyor.

O zaman Abdullahiyan'ın Arap-İran diyaloguna ilişkin açıklamaları; ekonomik, siyasi ve güvenlik açısından bütünleşmiş bir bölgesel ortam için gerçeğe dönüştürülebilir.


İsrail'in savaştan sonra oluşacak Gazze yönetimini silahlandırma planı ortaya çıktı

ABD, İsrail ordusunun Refah'ın doğusunda sürdürdüğü kara harekatının tüm şehre yayılmasından endişeleniyor (AFP)
ABD, İsrail ordusunun Refah'ın doğusunda sürdürdüğü kara harekatının tüm şehre yayılmasından endişeleniyor (AFP)
TT

İsrail'in savaştan sonra oluşacak Gazze yönetimini silahlandırma planı ortaya çıktı

ABD, İsrail ordusunun Refah'ın doğusunda sürdürdüğü kara harekatının tüm şehre yayılmasından endişeleniyor (AFP)
ABD, İsrail ordusunun Refah'ın doğusunda sürdürdüğü kara harekatının tüm şehre yayılmasından endişeleniyor (AFP)

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın, savaş sonrası Gazze'yi yönetecek birimlerin silahlandırılmasını istediği savunuldu.

İsrail Hayom gazetesinin aktardığına göre Gallant, Gazze'de çeşitli yerel yönetim birimlerinin kurulmasını ve bunların başına Batı Şeria'daki Filistin Ulusal Yönetimi'ne bağlı isimlerin getirilmesini istiyor.

Bu isimlerin Hamas'la bağlantılı olup olmadığının netleştirilmesi için Filistin Ulusal Yönetimi'nden istihbarat yetkilileriyle birlikte çalışılması da planlanıyor. 

Gallant'ın, Hamas'ın düzenleyebileceği saldırılara karşı kendilerini koruyabilmeleri için bu birimlere hafif silahlar sevk edilmesini hedeflediği öne sürüldü.

Özel takip cihazları yerleştirilecek silahların İsrail ordusu tarafından takip edileceği, böylelikle bunların Hamas'ın eline geçmesinin engelleneceği savunuldu. 

Ayrıca ABD'nin de desteğiyle Arap devletlerinden oluşan uluslararası bir yapı üzerinden yeni Gazze yönetimine para akışı sağlanması hedefleniyor. Plana göre Gazze Şeridi'ndeki sivil yönetim hem İsrail hem de uluslararası oluşum tarafından denetlenecek.

Gazete, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun savaş sonrası Gazze Şeridi'nin yönetimi için halen net bir plan sunmadığına da dikkat çekti. Haberde, "Netanyahu karar vermedikçe Hamas, İsrail Savunma Kuvvetleri'nin çekildiği bölgelerde yeniden güçleniyor" dendi.

İsrail'in radikal sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ise Gallant'ın planına karşı çıkarak "ABD'ye şirin görünmek istiyor, Gazze'de terör devleti kurulmasının önünü açmak istiyor" dedi. 

Son dönemde savaşın ardından Gazze'nin idaresi meselesi Tel Aviv yönetiminde ihtilaf yaratmıştı. Netanyahu, idarenin Filistin Ulusal Yönetimi'ne devredilmesine başından beri karşı çıkıyor. 

Gallant ise ABD'ye daha yakın bir pozisyonda. Washington yönetimi bölgenin kontrolünün "yenilenmiş" Filistin Ulusal Yönetimi'ne devredilmesi gerektiğini savunuyor. Diğer yandan Gallant, ABD'nin talep ettiği gibi iki devletli çözüme yanaşmayacağını da belirtmişti.

İsrail ordusunun 6 Mayıs'ta Refah'ın doğusuna başlattığı kara harekatı sürerken ABD, Gazze Şeridi'ne kurduğu yüzer limandan yardım sevkıyatına başlandığını duyurdu. 

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı'ndan yapılan açıklamada, bugün 09.00'da karaya yardım taşınmaya başlandığını bildirdi. 

Hiçbir Amerikan askerinin karaya çıkmadığı belirtilirken, "birkaç ülke ve insani yardım kuruluşunun bağışladığı malzemelerin taşındığı" ifade edildi.

Gazze Şeridi, 1996-2006'da Filistin Ulusal Yönetimi'ne bağlıydı. Ancak Hamas, 2006'da yapılan seçimlerde, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın partisi Fetih'i geçerek 132 sandalyeli mecliste 74 koltuk kazanmış, Fetih ise 45 sandalyede kalmıştı. Daha sonra taraflar arasında yaşanan anlaşmazlık nedeniyle 2007'de Gazze'de patlak veren çatışmalarda, Hamas bölgenin kontrolünü ele geçirmişti.

Independent Türkçe, İsrail Hayom, Times of Israel, Washington Post


1600 yıllık gizemli İrlanda taşı, İngiltere'de bir bahçeden çıktı

Üzerinde MS 4. yüzyılda ait İrlanda dilinde yazıtlar bulunan 1600 yıllık taş, Coventry'de bir coğrafya öğretmeni tarafından ortaya çıkarıldı (Herbert Sanat Galerisi ve Müzesi)
Üzerinde MS 4. yüzyılda ait İrlanda dilinde yazıtlar bulunan 1600 yıllık taş, Coventry'de bir coğrafya öğretmeni tarafından ortaya çıkarıldı (Herbert Sanat Galerisi ve Müzesi)
TT

1600 yıllık gizemli İrlanda taşı, İngiltere'de bir bahçeden çıktı

Üzerinde MS 4. yüzyılda ait İrlanda dilinde yazıtlar bulunan 1600 yıllık taş, Coventry'de bir coğrafya öğretmeni tarafından ortaya çıkarıldı (Herbert Sanat Galerisi ve Müzesi)
Üzerinde MS 4. yüzyılda ait İrlanda dilinde yazıtlar bulunan 1600 yıllık taş, Coventry'de bir coğrafya öğretmeni tarafından ortaya çıkarıldı (Herbert Sanat Galerisi ve Müzesi)

İrlanda'ya ait gizemli bir kadim taşın, İngiltere'deki bir bahçede keşfedilmesi arkeologları şaşkına çevirdi.

Üzerinde MS 4. yüzyıla ait İrlanda dilinde yazıtlar bulunan 1600 yıllık taş, 2020'de West Midlands bölgesindeki Coventry'de bir coğrafya öğretmeni tarafından ortaya çıkarıldı.

Nesneyi bulan Graham Senior, bu taşın bahçesinin aşırı uzamış bir kısmını temizlerken gözüne çarptığını ve bir tür takvim olduğunu düşündüğünü söyledi.

Ancak uzmanlar, bu keşfin "cevaptan çok soru" doğurduğunu ve nesnenin bölgeye seyahat eden İrlandalı Hristiyan rahiplere ait olabileceği yönünde spekülasyonların yapıldığını belirtti.

Birmingham Museums Trust'tan arkeolog Teresa Gilmore, Live Science'a verdiği röportajda, "Taşın buraya nasıl geldiğine dair birçok ihtimal var" dedi.

Bu tür harika keşiflerin en şaşırtıcı yanlarından biri de genelde cevaplardan çok soru doğurmaları.

Yaklaşık 139 gram ağırlığında ve yaklaşık 11 santimetre uzunluğundaki nesne, kumtaşından yapılmış. Bir isim olabileceği düşünülen yazıtın satırları taşın üç köşesine kazınmış. 

gtn
Graham Senior, kadim taşı bulduğunu söyledi (Herbert Sanat Galerisi ve Müzesi)

Uzmanlara göre bu nesne; kazınmış dana derisi, parşömen ve kağıt kullanılmaya başlanmadan önce kadim Ogham dilini yazmanın yaygın bir yolu.

Senior bu taşı, Coventry'deki Herbert Sanat Galerisi ve Müzesi'ne bağışladı. Taş, burada Nisan 2025'e kadar sergilenecek. 

Herbert müzesi küratörü Ali Wells, "Mael'in taşı nasıl kaybettiğini ve Coventry'deki bir bahçeye nasıl geldiğini asla öğrenemeyebiliriz ancak gelecekteki araştırmaların daha fazlasını ortaya çıkaracağını umuyorum" dedi.

humyum
Yaklaşık 139 gram ağırlığında ve yaklaşık 11 santimetre uzunluğundaki nesne, kumtaşından yapılmış (Herbert Sanat Galerisi ve Müzesi,)

Ocak ayında İspanya'da 2 bin yıllık kurşun nesne, üzerinde bir Roma diktatörünün adı yazılmış halde keşfedilmişti. Bu nesnenin, savaşan kabileler tarafından "mermi" olarak kullanıldığı bildirilmişti. 

4,5 x 2 santimetre boyutlarında ve 71 gram ağırlığındaki bu eserin, bir kalıbın içine erimiş kurşun dökülerek yapılmış olduğu düşünülüyor. Eser, uzmanlar tarafından "glans inscripta" diye biliniyor. 

Bir yüzünde muhtemelen bilinmeyen bir İspanyol kasabasının Latincesi olan "IPSCA", diğer yüzündeyse Sezar anlamına gelen "CAES" yazıyor. 
Independent Türkçe


Beyaz Saray: Gazze'ye iskele üzerinden birkaç gün içinde yardım ulaştırmayı umuyoruz

Gazze kıyısı açıklarındaki yüzer havuz (ABD Merkez Komutanlığı “X” hesabı)
Gazze kıyısı açıklarındaki yüzer havuz (ABD Merkez Komutanlığı “X” hesabı)
TT

Beyaz Saray: Gazze'ye iskele üzerinden birkaç gün içinde yardım ulaştırmayı umuyoruz

Gazze kıyısı açıklarındaki yüzer havuz (ABD Merkez Komutanlığı “X” hesabı)
Gazze kıyısı açıklarındaki yüzer havuz (ABD Merkez Komutanlığı “X” hesabı)

Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre yaptığı açıklamada, ABD'nin önümüzdeki günlerde Gazze Şeridi'ne yüzer iskele aracılığıyla yakıt ve diğer yardımları getirmeyi umduğunu söyledi.

Reuters'ın haberine göre Pierre basın toplantsında, Beyaz Saray'ın sınırlı yardım operasyonları yoluyla Gazze'ye yardım ulaştırma konusundaki endişelerinin hala devam ettiğini söyledi.

ABD ordusu perşembe günü Gazze Şeridi açıklarındaki yüzen iskelenin tamamlandığını duyurdu ve yardım kamyonlarının birkaç gün içinde ulaşacağını belirtti.

Açıklamada, Gazze'de ABD askerlerinin bulunmadığı ve yardımın Birleşmiş Milletler tarafından dağıtılacağı ifade edildi.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) 25 Nisan'da en az 320 milyon dolara mal olacak iskelenin inşaatına başlandığını duyurmuştu.


 Austin, Gallant'a Refah'taki herhangi bir operasyondan önce sivillerin korunması gerektiğini vurguladı

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ile İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant arasındaki önceki görüşme, (Reuters)
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ile İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant arasındaki önceki görüşme, (Reuters)
TT

 Austin, Gallant'a Refah'taki herhangi bir operasyondan önce sivillerin korunması gerektiğini vurguladı

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ile İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant arasındaki önceki görüşme, (Reuters)
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ile İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant arasındaki önceki görüşme, (Reuters)

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) bugün (Cuma) yaptığı açıklamada, Bakan Lloyd Austin'in İsrailli mevkidaşı Yoav Galant ile ABD'nin kuşatma altındaki Gazze halkına yardımı arttırmak amacıyla Gazze'de yüzer iskele açılması konusunda kaydettiği ilerlemeyi görüştüğünü bildirdi.

Pentagon'dan yapılan açıklamada, iki bakanın telefon görüşmesinde "Kerem Şalom ve Refah geçişleri de dâhil olmak üzere" Gazze'deki Filistinlilere yönelik insani yardımların arttırılması ihtiyacını ele aldıkları belirtildi.

Açıklamaya göre Austin, Gallant ile yaptığı telefon görüşmesinde, Refah'a yönelik olası bir askeri operasyon öncesinde sivillerin korunması ve insani yardımların kesintisiz akışının sağlanmasının "tartışılmaz gerekliliğini" vurguladı.


NATO: Rusya'nın Ukrayna'da büyük bir atılım yapacak yeterli gücü yok

Ukrayna kuvvetleri (AP)
Ukrayna kuvvetleri (AP)
TT

NATO: Rusya'nın Ukrayna'da büyük bir atılım yapacak yeterli gücü yok

Ukrayna kuvvetleri (AP)
Ukrayna kuvvetleri (AP)

NATO'nun Avrupa'daki en üst düzey komutanı dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, Rusya'nın Harkiv bölgesinde başlattığı saldırının ardından Ukrayna'da büyük bir ilerleme kaydetmek için sahada yeterli sahip olmadığını söyledi.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre ABD'li General Christopher G. Cavoli, Brüksel'deki NATO karargahında düzenlediği basın toplantısında "Ruslar stratejik bir atılım yapacak sayıya sahip değiller ve daha doğrusu bunu yapacak beceri ya da yeteneğe sahip değiller" ifadelerini kullandı.


İsrail Refah'a ‘takviye kuvvet’ göndermeyi planlıyor

İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanının yol açtığı yıkım (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanının yol açtığı yıkım (AFP)
TT

İsrail Refah'a ‘takviye kuvvet’ göndermeyi planlıyor

İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanının yol açtığı yıkım (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanının yol açtığı yıkım (AFP)

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nin güneyindeki kalabalık şehre büyük bir saldırı düzenlenmemesi yönündeki uluslararası uyarılara rağmen, ordunun Hamas'ın ortadan kaldırılması amacıyla Refah'a ‘takviye kuvvetler’ göndereceğini ve buradaki ‘askeri faaliyetleri yoğunlaştıracağını’ duyurdu.

Bu gelişme, Güney Afrika'nın Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) verdiği ifade sırasında İsrail'in Refah'a saldırmasının Gazze Şeridi'nin yıkımında ‘son adım’ olacağı yönündeki iddiasıyla aynı zamana denk geldi.

Konuyla ilgili olarak ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) dün, Gazze Şeridi'ne deniz yoluyla yardım girişine hazırlık amacıyla Gazze Şeridi kıyısındaki geçici iskelenin kurulduğunu duyurdu. CENTCOM’dan yapılan açıklamada, tırların önümüzdeki günlerde insani yardım taşımak üzere iskeleye doğru hareket etmeye başlamasının beklendiği belirtilirken, Birleşmiş Milletler'in (BM) iskeleden gelen yardımları teslim alacağı ve dağıtımını koordine edeceği kaydedildi. CENTCOM, iskelenin kurulması sürecinde Gazze Şeridi'ne hiçbir ABD kuvvetinin girmediğini ifade etti.

Diğer taraftan Fetih Hareketi Merkez Komitesi üyesi Azzam el-Ahmed, geçici iskelenin Filistin Yönetimi ile koordinasyon sağlanmadan kurulmasını eleştirdi ve iskelenin Gazzelileri yerlerinden etmek için kullanılmasından duyduğu endişeyi dile getirdi. El-Ahmed Arap Dünyası Haber Ajansı'na (AWP) yaptığı açıklamada, “iskelenin kurulmasının yaralı ve açlık çeken Gazze halkının sorununu çözmeyeceğini ve ABD'nin bu iskelenin inşa edilip edilmemesi konusunda Filistin yönetimiyle koordinasyon kurmama hakkı olmadığını” söyledi.


İsrail: Güney Afrika soykırım davasında asılsız iddialarda bulunuyor

Refah'tan ayrılmak zorunda kalan Filistinliler, Han Yunus'taki bir kampta yürüyor. (EPA)
Refah'tan ayrılmak zorunda kalan Filistinliler, Han Yunus'taki bir kampta yürüyor. (EPA)
TT

İsrail: Güney Afrika soykırım davasında asılsız iddialarda bulunuyor

Refah'tan ayrılmak zorunda kalan Filistinliler, Han Yunus'taki bir kampta yürüyor. (EPA)
Refah'tan ayrılmak zorunda kalan Filistinliler, Han Yunus'taki bir kampta yürüyor. (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) İsrail'i soykırımla suçlayarak açtığı davaya cevaben, Güney Afrika'nın ‘Hamas'tan güvenilir olmayan kaynaklara dayanarak önyargılı ve asılsız iddialarda bulunduğunu’ bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre söz konusu açıklamada, “İsrail uluslararası hukuka ve insani yükümlülüklerine uygun olarak hareket etmektedir. İsrail sivillere ve sivil tesislere verilen zararı en aza indirecek tedbirleri uygulamaktadır” denildi.

Bakanlık, UAD’a ‘Güney Afrika'nın dilekçesini reddetmesi ve mahkemenin kötüye kullanılmasına son vermesi’ çağrısında bulundu.

Güney Afrika dün UAD’dan, İsrail'i Gazze Şeridi'nde soykırım yapmakla suçlayan davanın bir parçası olarak İsrail'in Refah'a yönelik saldırısının durdurulmasını talep etti ve Filistin halkının hayatta kalması için Refah'a yönelik saldırının ‘durdurulması gerektiğini’ belirtti.

Güney Afrika'nın Hollanda Büyükelçisi Phosimozi Madonsela, mahkemeyi, ‘İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin tamamından derhal, tamamen ve koşulsuz olarak çekilmesi’ yönünde karar vermeye çağırdı.

Dünya Mahkemesi olarak da bilinen Lahey’deki UAD'da iki gün sürecek duruşmalar, Güney Afrika'nın İsrail'i soykırımla suçlayarak açtığı davanın bir parçası. İsrail ise bugün (Cuma) yanıt verecek.

Güney Afrika geçtiğimiz hafta, bir milyondan fazla Filistinlinin barındığı Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinin korunması için ek acil önlemler alınmasını talep etti.

Ayrıca mahkemeden İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri ve insani yardım kuruluşlarının yanı sıra gazeteciler ve araştırmacıların Gazze Şeridi'ne engelsiz erişimine izin vermesini istedi.