Lübnan'da seçim yasasıyla ilgili anlaşmazlıklar mezhepsel uyumu canlandırıyor

Lübnan'da seçim yasasıyla ilgili anlaşmazlıklar mezhepsel uyumu canlandırıyor
TT

Lübnan'da seçim yasasıyla ilgili anlaşmazlıklar mezhepsel uyumu canlandırıyor

Lübnan'da seçim yasasıyla ilgili anlaşmazlıklar mezhepsel uyumu canlandırıyor

Parlamento seçimleri için yeni bir yasa hususundaki tutarsızlıklar, mezheplerin adil bir şekilde temsil edildiği bir Senato kurup, mezhepsel kısıtlamanın dışında orantılı bir oylama sistemi benimseyen ‘modern’ bir yasanın tarafları ve bu önermenin Lübnan formülüne zarar verdiğini, mezhepler arasındaki dengeleri tehdit ettiğini düşünenler arasında mezhepsel uyum şeklini alan siyasi bir çatışmayı ve bölünmeyi ateşledi.
Bir sonraki parlamento seçimleri Mayıs 2022’de yapılacak. Geçtiğimiz Çarşamba günü Temsilciler Meclisi’ndeki ortak komite toplantısında başlayan yeni seçim yasası tartışması bu çatışmalara yol açtı. Oturumda bir gündem tartışması olmamasına rağmen mesele, parlamento seçimleriyle ilgili kanun tekliflerinin sunulmasıyla sınırlı kaldı. Bu teklifler arasında, Lübnan Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri liderliğindeki Kalkınma ve Kurtuluş Bloğu’nun önerdiği yasa, ayrıca Senato’nun kurulmasıyla bağlantılı olarak Lübnan’ın tek bir seçim bölgesi olması temelinde, mezhepsel kısıtlamanın dışında orantılı bir oylama sisteminin kabul edilmesini öneren bir yasa da yer alıyor.
Çatışmanın yansımaları 8 Ekim’de de devam etti. Öyle ki Lübnan Kuvvetleri Partisi Samir Caca, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, “Parlamentodaki varlığımız olmasaydı, seçim yasası komplosu dün parlamentodan geçecekti” dedi. Meclis Başkanı Nebih Berri’nin basın bürosu ise “Mevcut öneri dışında önceki tüm seçim yasaları, Lübnan’ın geleceğine karşı bir komplo olarak kabul edilebilir. Diğer tarafa karşı değil, Lübnan için zafer ruhuyla okuyun” yanıtını verdi.
Öneri, mezhepsel uyum şeklini alan bir bölünmeyle sonuçlandı. Özgür Yurtsever Hareket ve Lübnan Kuvvetleri arasındaki ayrılığa rağmen, Yurtsever Hareket, ‘Lübnan’ı tek bir bölge olarak kabul eden herhangi bir yasanın mezhep dengesini bozacağı ve Hristiyanların reddettiği sayısal demokrasiye bir giriş noktası olarak kabul edileceği’ yasa üzerinde değişiklik yapmayı desteklese bile, Lübnan’daki en büyük iki Hristiyan parti olan bu iki parti mevcut yasayı kabul etme pozisyonunda bir araya geldi. Öneriye karşı çıkan taraflar da Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, Özgür Yurtsever’e göre ‘rejimi değiştirmek için temel bir madde olarak görülen ve diyaloğa ihtiyaç duyan’ bir Senato kurulması önerilirken, en güvenli ve ‘en iyi temsil’ olarak yasalara bağlı kalındığını vurguladı.
Berri başkanlığındaki Kalkınma ve Kurtuluş Bloğu, mezhep kısıtlaması dışında bir seçim yasasını desteklemek için ‘İlerici Sosyalist Parti’ bloğu olan ‘Demokratik Buluşma’ bloğu ile parlamentoda bir araya geliyor. Ancak Lübnan’ın tek bir seçim bölgesi olarak kabul edilmesi hususunda fikir ayrılıkları var. Öyle ki kaynaklara göre ‘seçim dairesinin şekline bakmayı’ destekleyen ‘Sosyalistler’, bunu reddederken, ‘Müstakbel Hareket’ mevcut yasada bölünmüş dairelerin yeniden değerlendirilmesini destekliyor.

Mevcut seçim yasası, Hristiyanların temsilcilerini oylarıyla teslim etmelerine olanak sağlıyor
2018 seçimlerinin temelini oluşturan mevcut seçim yasası, yargıya dayalı tercihli bir oyla vilayetlerdeki seçim dairelerine göre nispi bir seçim sistemini benimsiyor ve Hristiyanların temsilcilerinin büyük bir kısmını Hristiyanların oylarıyla teslim etmelerine olanak sağlıyor. Yasa, ‘Özgür Yurtsever Hareket’ ve müttefiklerine 29, ‘Lübnan Kuvvetleri’ne 16 milletvekili gönderiyor.
Demokratik Buluşma Bloğu üyesi Milletvekili Hadi Ebu el-Hasan, oturumda yasayla ilgili çelişkili mesajlar hakkında söylenenlerin, geriye kalan ulusal diyalog alanında sağlıklı olduğunu söyledi. Ebu el-Hasan, “Ana tavrımız, dar hesaplardan ulusal bir bolluğa çıkmaktır. Çünkü her iki taraf da kazanımlarını korumak isterse bir vatan inşa etmeyeceğiz” ifadelerini kullandı. Milletvekili Hadi Ebu el-Hasan, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada “Özel düzeyde mevcut yasa uyarınca seçildik ve bu bizi blok veya parti olarak rahatsız etmiyor. Ancak ulusal düzeyde bu yasa sistemin gelişmesine katkıda bulunmuyor” dedi.
Milletvekili, “Bizim önerimizin amacı, mezhepsel durumdan çıkmak için siyasi sistemi geliştirmek ve mezhep kotaları dışında hesap verebilirliğe dayalı devletler kurmaktır. Sivil devlete ve daha sonra laikliğe gittiğimizde, mezhepçiliğe sığınma ihtiyacı artık kalmaz” ifadelerini kullandı. Ebu el-Hasan, “Senatonun kurulmasıyla birleştirilen herhangi bir yasa, tüm mezheplerin temsil edildiği ve mezhepler ile azınlıkların haklarını güvence altına alan bir mezhep temeline dayanır” dedi.
Aynı şekilde Hristiyanlar, Lübnan’ın tek bir seçim dairesi olmasına dayalı mezhepsel kısıtlamanın dışında bir yasa ile ilgili önerileri reddetmekte bir oldu. Öyle ki Lübnan Kuvvetleri ve Özgür Yurtsever, böyle bir yasa benimsemenin, ‘ ülkedeki siyasi bir kararla, Lübnan’ın çehresinin değişmesine’ yol açacağında hem fikir.
Lübnan Kuvvetleri’nde Medya ve İletişim Birimi Başkanı Charles Jabbour, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Seçim yasaları, cumhurbaşkanının seçildiği ve hükümetlere güven verilen, Lübnan’daki yetkililerin anası olan Tesilciler Meclisi’nin seçilmesine olanak sağlar ve onun aracılığıyla siyasi hayat yönetilir. Sonuç olarak seçim yasası, Lübnan’ın çehresini değiştiren sayısal demokrasi yoluyla belli bir gücün iktidarı ele geçirmesine ve ülkenin çehresinin değişmesine yol açıyor. Seçim yasalarının ulusal bir tüzük karakteri vardır. Caca’nın tweet’i, siyasi anın bir tartışma anı olmadığını ve tartışmalı nitelikteki konuları tartışılması için uygun olmadığını doğrulamak için geldi. Zira şu an tamamen bağımsız bir hükümet kurmak ve erken parlamento seçimlerine gitmek gibi iki önceliğe odaklanmamız gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.



Mısır, Etiyopya'yı Güvenlik Konseyi'ne şikayet etti

Büyük Etiyopya Rönesans (Hedasi) Barajı'nın resmi açılışı sırasında (Dışişleri Bakanlığı'ndaki Etiyopya Devlet Bakanı - X)
Büyük Etiyopya Rönesans (Hedasi) Barajı'nın resmi açılışı sırasında (Dışişleri Bakanlığı'ndaki Etiyopya Devlet Bakanı - X)
TT

Mısır, Etiyopya'yı Güvenlik Konseyi'ne şikayet etti

Büyük Etiyopya Rönesans (Hedasi) Barajı'nın resmi açılışı sırasında (Dışişleri Bakanlığı'ndaki Etiyopya Devlet Bakanı - X)
Büyük Etiyopya Rönesans (Hedasi) Barajı'nın resmi açılışı sırasında (Dışişleri Bakanlığı'ndaki Etiyopya Devlet Bakanı - X)

Mısır, Etiyopya'nın Nil Nehri üzerinde Büyük Etiyopya Rönesans Barajı'nın (GERD) açılışını dün protesto etti ve Güvenlik Konseyi'ne gönderdiği mektupta, uluslararası hukuku ihlal eden "tek taraflı eylemi" kınadı.

Mısır Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, Mısır'ın “Nil Nehri'ndeki varoluşsal çıkarlarına göz yummayacağını” belirtti. Açıklamada, “Etiyopya barajına kabul ve meşruiyet gibi sahte bir görünüm kazandırmak için yapılan tüm boşuna girişimlere rağmen, bu baraj uluslararası hukuk ve normları ihlal eden tek taraflı bir önlem olmaya devam etmekte ve Doğu Nil Havzası'nı yöneten yasal rejimi etkileyecek herhangi bir sonuç doğurmamaktadır” denildi.

Şarku’l Avsat’ın elde ettiği bilgiye göre gözlemciler, Büyük Etiyopya Rönesans Barajı'nın (GERD) resmi açılışının Etiyopya, Mısır ve Sudan arasında bir anlaşmaya varmak için diyalog şansını azalttığına inanıyor.

Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed, dün birçok Afrika ülkesinin liderlerinin katılımıyla Büyük Etiyopya Rönesans Barajı'nın açılışını yaptı ve barajı “ilham kaynağı” olarak nitelendirdi. Etiyopya hükümeti, açılışın ardından yaptığı açıklamada, “Biz Etiyopyalılar, insanlığa ve ahlaka bağlı bir halkız ve nehri başkalarına zarar vermek için kullanmayız” ifadelerini kullandı.


Arap ve uluslararası toplum, İsrail'in Katar'ın egemenliğini ihlal etmesini kınadı

Genç bir adam, Doha'daki İsrail saldırısının ardından yükselen dumanlara bakıyor (AFP)
Genç bir adam, Doha'daki İsrail saldırısının ardından yükselen dumanlara bakıyor (AFP)
TT

Arap ve uluslararası toplum, İsrail'in Katar'ın egemenliğini ihlal etmesini kınadı

Genç bir adam, Doha'daki İsrail saldırısının ardından yükselen dumanlara bakıyor (AFP)
Genç bir adam, Doha'daki İsrail saldırısının ardından yükselen dumanlara bakıyor (AFP)

Körfez, Arap ve uluslararası ülkeler ve kuruluşlar, dün öğleden sonra başkent Doha'da Hamas siyasi büro üyelerinin ikamet ettiği konut binalarını hedef alan İsrail saldırısını kınadı.

Katar Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, bu suç niteliğindeki saldırının tüm uluslararası hukuk ve normların açık bir ihlali olduğunu ve Katar vatandaşlarının ve ülkesinde yaşayanların güvenliği ve emniyeti için ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirtti.

Bakanlık, Katar'ın bu saldırıyı şiddetle kınadığını ve İsrail'in bu pervasız davranışına, bölgesel güvenliğe yönelik müdahalelerine ve kendi güvenliği ile egemenliğini hedef alan herhangi bir eyleme müsamaha göstermeyeceğini ifade etti.

Suudi Arabistan

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı,Doha'ya tam dayanışma ve destek verdiğini teyit ederek, Katar'ın alacağı her türlü önlemi desteklemek için tüm imkanlarını kullanacağına söz verdi.

Suudi Arabistan, İsrail'in uluslararası hukuk ve normları açıkça ihlal eden suç eylemlerine devam etmesinin vahim sonuçları olacağı konusunda uyarıda bulundu.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı, uluslararası toplumu bu günahkar saldırganlığı kınamaya ve bölgenin güvenliğini ve istikrarını baltalayan İsrail'in ihlallerine son vermeye çağırdı. 

Kuveyt

Kuveyt Dışişleri Bakanlığı ise İsrail'in bu acımasız saldırısının tüm uluslararası hukuk ve normları açıkça ihlal ettiğini, bölgenin güvenliği ve istikrarına ciddi bir tehdit oluşturduğunu ve uluslararası güvenlik ve barışı doğrudan baltaladığını vurguladı.

Kuveyt, Güvenlik Konseyi'ni uluslararası güvenlik ve barışı korumakla yükümlü olduğu sorumluluklarını yerine getirmeye ve İsrail'in bölge ülkelerine yönelik sistematik saldırılarını durdurmak için ciddi ve etkili adımlar atmaya çağırarak tutumunu yineledi.

Kuveyt, Katar'ın güvenliğini, istikrarını ve egemenliğini korumak ve vatandaşlarının ve sakinlerinin güvenliğini sağlamak için aldığı önlemlere tam destek verdiğini ifade etti.

BAE

BAE Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayid, bu pervasız saldırının Katar Devleti'nin egemenliğine açık bir ihlal, uluslararası hukuka ve Birleşmiş Milletler Şartı'na ciddi bir ihlal ve bölgesel ve uluslararası güvenlik ve istikrarı tehdit eden sorumsuz bir tırmanış olduğunu teyit etti.

BAE'nin Katar ile tam dayanışma içinde olduğunu ve Katar'ın güvenliğini ve vatandaşlarının ve sakinlerinin emniyetini koruyacak her şeye sarsılmaz desteğini ifade eden Şeyh Abdullah bin Zayid, askeri gerilimin derhal durdurulması gerektiğini vurguladı.

Şeyh Abdullah bin Zayid, bu tür gerilimi artırıcı eylemlerin devam etmesinin bölgesel güvenliği baltalayacağını ve bölgeyi, uluslararası barış ve güvenlik açısından feci sonuçlar doğuracak tehlikeli yollara sürükleyeceği uyarısında bulundu.

Uluslararası topluma, özellikle de Güvenlik Konseyi'ne, İsrail'i caydırmak ve bu barbarca İsrail saldırılarını durdurmak için yasal ve ahlaki sorumluluklarını üstlenmeleri çağrısında bulunan Şeyh Abdullah bin Zayid, bu saldırgan yaklaşımın devam etmesinin, bölgeyi daha fazla gerginlik ve tırmanışa itecek, güvenlik ve istikrarın sağlanması şansını zedeleyecek pervasız bir davranış olduğunu vurguladı.

Şeyh Abdullah bin Zayid, caydırıcı ve kararlı bir uluslararası duruşun yokluğunda bu tür pervasız saldırıların sürdürülmesinin bölgesel ve uluslararası güvenlik ve barış açısından son derece tehlikeli sonuçlar doğuracağı ve hoş görülemeyecek veya kabul edilemeyecek bir gerçeği pekiştireceği konusunda uyardı.

Umman

Umman Sultanlığı, "İsrail'in Katar topraklarına yönelik vahşi saldırısını ve siyasi suikast ve ihanet suçlarını uluslararası hukukun açık bir ihlali ve devlet egemenliğinin apaçık ihlali” olarak değerlendirdi. Bu aynı zamanda bölgenin güvenliğini ve istikrarını tehdit eden ve onu barış yolundan uzaklaştıran tehlikeli bir tırmanıştır.

Sultanlık yaptığı açıklamada, "Katar Devleti'nin bu kışkırtıcı saldırganlığa karşı aldığı tüm önlemleri" desteklediğini ifade ederek, uluslararası toplumu İsrail'i caydırmak ve bölgedeki güvenlik ve barış kurallarını ihlal etmesini engellemek için ahlaki ve siyasi sorumluluklarını üstlenmeye ve yasal yetkilerini kullanmaya” çağırdı.

Bahreyn

 Bahreyn ise Katar'ın güvenliğini, egemenliğini ve vatandaşlarının ve sakinlerinin emniyetini korumak için attığı tüm adımlarda Katar'la tam dayanışma içinde olduğunu ifade etti. Bölgesel barış ve güvenliğin korunması için sükunet ve gerginliğin azaltılması çağrısında bulundu.

Dünya İslam Birliği

Dünya İslam Birliği aynı bağlamda, Dünya İslam Birliği Genel Sekreteri ve Müslüman Alimler Derneği Başkanı Dr. Muhammed el-İsa, İsrail işgal hükümetinin devletlerin egemenliğini ve tüm uluslararası hukuk ve normları ihlal eden barbarca davranışlarını kınadı. Uluslararası toplumu, bu suç teşkil eden uygulamalara karşı derhal ve kararlı bir şekilde harekete geçmeye çağırdı.

Körfez İşbirliği Konseyi (KİK)

Körfez İşbirliği Konseyi Genel Sekreteri Casim el-Budeyvi, Körfez ülkelerinin Körfez ülkelerinin Katar ile tam bir dayanışma içinde olduğunu ve bu alçakça ve korkakça eyleme karşı alacağı her türlü önlemi destekleyeceğini vurgulayarak, bu hain saldırının Birleşmiş Milletler başta olmak üzere dünya ülkeleri tarafından onaylanan tüm BM ve uluslararası yasa ve anlaşmaları ihlal ettiğini ve parçaladığını belirtti.

Uluslararası toplumun derhal harekete geçerek, İsrail işgal güçlerini vahşi ve ağır suçlarından sorumlu tutması ve bölgenin güvenliğini ve istikrarını bozan ve istikrarsızlaştıran tüm uygulamalarından caydırması gerektiğini ifade etti.

El-Budeyvi, bölgesel ve uluslararası anlaşmazlık ve çatışmaların çözümü ve kan dökülmesinin durdurulması için çatışan tarafların birçoğunun tanık olduğu değerli ve önemli arabuluculuk çabalarına ve bölgede ve dünyada güvenlik ve istikrarı artırmak için sürekli çaba sarf edildiğine işaret etti.

Doha'nın Hamas siyasi bürosunun müzakere heyetini ağırlamasının, ateşkesin sağlanması, Gazze'deki krizin sona erdirilmesi ve tutukluların serbest bırakılması için yapılan çabaların bir parçası olduğunu ve bu sayede Filistin halkının acılarının hafifletilmesine katkıda bulunulduğunu açıkladı.

Filistin

Mahmud Abbas döneminde Filistin Devlet Başkan Yardımcısı olan Hüseyin eş-Şeyh, saldırının uluslararası hukukun ve Katar Devleti'nin egemenliğinin ciddi bir ihlali olduğunu ve bölgedeki güvenlik ve istikrara tehdit oluşturduğunu söyledi. Bu gerilimin derhal sona erdirilmesinin önemini vurgulayan eş-Şeyh, devam etmesinin yalnızca bölge üzerinde değil, tüm dünya üzerinde olumsuz sonuçlar doğuracağı uyarısında bulundu. Filistin sorununun çözümünün adil ve kapsamlı bir barışta yattığını vurguladı.

Arap Birliği

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Geyt, saldırının, Gazze'ye yönelik savaşın başlangıcından bu yana Mısır ve ABD ile birlikte ateşkes arabuluculuğu yapmaya çalışan ve İsrail'in Gazze'de sürdürdüğü imha savaşını sona erdirmek için önemli ve samimi çabalar sarf eden Katar Devleti'nin egemenliğine yönelik açık ve tamamen kabul edilemez bir ihlal teşkil ettiğini belirtti.

Arap Birliği'nin, Katar'ın egemenliğinin bu bariz ihlaline karşı ve egemenliğini korumak ve güvenliğini muhafaza etmek için aldığı her türlü önlemi desteklediğini ifade etti.

Ebu Geyt, İsrail'in davranışlarının yerleşik tüm uluslararası normları ve yerleşik uluslararası hukuk ilkelerini ihlal ettiğini vurgulayarak, yasayı hiçe sayan ve utanç verici eylemlerinin sonuçlarına kayıtsız kalan İsrail'e karşı uluslararası toplumun ciddi bir sorumluluk taşıdığını söyledi.

Mısır

Mısır, "Filistinli liderlerin Katar'ın başkenti Doha'da ateşkes anlaşmasına varma yollarını görüşmek üzere bir araya geldiği toplantıyı hedef alan ve uluslararası hukuku ve devletlerin egemenliğine ve topraklarının kutsallığına saygı ilkelerini açıkça ihlal eden" saldırgan eylemi güçlü bir şekilde kınadığını belirtti.

Mısır, bu saldırının tehlikeli bir emsal teşkil ettiğini ve kabul edilemez bir gelişme olduğunu ve Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanması için arabuluculuk çabalarında önemli rol oynayan kardeş Katar Devleti'nin egemenliğine doğrudan bir saldırı teşkil ettiğini ifade etti.

Mısır Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Mısır, bu gerilimin uluslararası alanda sükûneti sağlama çabalarını baltaladığına ve tüm bölgede güvenlik ve istikrarı tehdit ettiğine inanıyor.

Açıklamada, uluslararası topluma "bu bariz İsrail ihlaliyle ilgili hukuki ve ahlaki sorumluluklarını üstlenmesi, İsrail saldırganlığını durdurmak için derhal harekete geçmesi ve sorumluları hesap vermeye çağırması, böylece İsrail'in her zamanki dokunulmazlığına bir yenisinin daha eklenmemesi" çağrısı yapıldı.

Lübnan

Lübnan hükümeti, Başbakan Nevvaf Selam'ın X’te yaptığı açıklamasında, “bu saldırının Katar Devleti'nin egemenliğine açık bir ihlal ve uluslararası hukuk ve normlara apaçık aykırılık teşkil ettiğini” belirtti.

Lübnan hükümeti, “bu bariz saldırı karşısında kardeş Katar Devleti, liderleri, hükümeti ve halkıyla tam dayanışma içinde olduğunu” teyit etti. Uluslararası topluma, “tüm bölgenin güvenliğini ve istikrarını tehdit eden İsrail'in tekrarlanan saldırılarına son vermek” için sorumluluklarını yerine getirme çağrısını yineledi.

Ürdün

Ürdün Kralı II. Abdullah bin Al Hüseyin ise Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Al Sani ile yaptığı telefon görüşmesinde, dün Doha'da Hamas liderlerini hedef alan “korkakça İsrail saldırısını” kınadı.

Kraliyet Sarayı tarafından yapılan açıklamada, Kral Abdullah'ın görüşme sırasında “uluslararası hukuku ihlal eden, başkent Doha'ya yönelik korkakça İsrail saldırısını kınadığını” belirterek “Ürdün'ün Katar'daki kardeşlerine olan desteğini ve dayanışmasını” teyit ettiği belirtildi.

Kral, “bu ihlallere karşı uluslararası desteğin harekete geçirilmesi ve bunları durdurmak için acil eylemde bulunulması gerektiğini” vurgulayarak, “Katar'ın güvenliği Ürdün'ün güvenliğidir” dedi ve “Ürdün'ün Katar'ın güvenliğini, istikrarını ve egemenliğini zedeleyen her türlü eylemi reddettiğini” vurguladı.

Irak

Irak Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, saldırıyı “kardeş ülke Katar'ın egemenliğine ve topraklarına yönelik açık bir ihlal teşkil eden ve ülkenin güvenliği ve istikrarını tehdit eden alçakça bir eylem” olarak nitelendirdi.

Bakanlık, bu saldırının “işgalci varlığın Filistin halkını sistematik olarak öldürme ve yerinden etme politikasının devamı” bağlamında gerçekleştiğini ve “bölgesel ve uluslararası güvenlik ve barışı daha fazla gerginlik ve tırmanışa maruz bıraktığını” vurguladı.

Dışişleri Bakanlığı, Irak'ın Katar Devleti hükümeti ve halkının yanında durma konusundaki kararlı tutumunu ve egemenliğini etkileyen veya ulusal güvenliğini tehdit eden her türlü saldırıya karşı tam destek vereceğini yineledi.

Bakanlık ayrıca, uluslararası toplumun bu saldırgan uygulamalara son vermek için sorumluluklarını üstlenmesi gerektiğini vurguladı.

Fas

Fas Dışişleri Bakanlığı, Fas'ın Katar Devleti ile "güvenliğini, toprak bütünlüğünü ve vatandaşlarının ve sakinlerinin huzurunu tehdit edebilecek her türlü duruma karşı" tam dayanışma içinde olduğunu teyit etti.

Cezayir

Cezayir Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, " İsrail işgalinin çok yönlü saldırılarını genişletmesi ve Gazze'ye yönelik saldırıları sona erdirmek için müzakere ekibini hedef alması, işgalcinin barışa eğilimli olmadığını, pervasızlığının ve kibrinin sınır tanımadığını ve dünya ülkelerinin bağlı olduğu en temel değerleri, kuralları ve normları umursamadığını tüm dünyaya kanıtlamaktadır" ifadelerini kullandı.

Açıklamada ayrıca: “Bu son derece tehlikeli durumda, uluslararası toplum, İsrail işgalcisini caydırmak, Filistinlilere karşı işlediği suçlara son vermek ve tüm bölgeyi sonsuz bir güvensizlik ve istikrarsızlık sarmalına sürükleyen gerilimin yükselişini durdurmak için tüm sorumluluklarını üstlenmenin acil gerekliliğini anlamalıdır” denildi ve uluslararası topluma “İsrail işgalcisini caydırmak ve Filistinlilere karşı işlediği suçlara son vermek için sorumluluklarını tam olarak üstlenme” çağrısı yaptı.

Suriye

Suriye Dışişleri Bakanlığı, bu saldırıyı uluslararası hukuka ve Katar Devleti'nin egemenliğine açık bir ihlal ve bölgedeki güvenlik ve istikrarı zedeleyecek tehlikeli bir tırmanış olarak değerlendirdi. Bunun, İsrail işgalinin uluslararası hukuk ve normları defalarca hiçe saydığının bir yansıması olduğunu belirtti.

Suriye, Katar Devleti, liderleri, hükümeti ve halkıyla tam dayanışma içinde olduğunu teyit ederek, uluslararası toplumun bölgesel ve uluslararası barışı tehdit eden bu tür saldırgan uygulamalara karşı açık ve kararlı bir tutum sergilemesi gerektiğini vurguladı.

Birleşmiş Milletler

Uluslararası düzeyde, BM Genel Sekreteri António Guterres, İsrail'in Doha'daki Filistinli Hamas liderlerini hedef alan hava saldırılarını, Katar'ın egemenliğine yönelik “bariz bir ihlal” olarak nitelendirerek kınadı.

Guterres gazetecilere şunları söyledi: “Ateşkesin sağlanmasında ve tüm rehinelerin serbest bırakılmasında çok olumlu bir rol oynayan Katar'da İsrail'in saldırı düzenlediğine dair haberler aldık. Katar'ın egemenliği ve toprak bütünlüğüne yönelik bu açık ihlali kınıyorum.”

Vatikan

Papa Leo, İsrail'in Katar'a yönelik saldırısının sonuçları konusundaki endişelerini dile getirdi. Şarku’l Avsat’ın İtalyan haber ajansı ANSA’dan aktardığına göre, Papa Leo, "Şu anda çok ciddi bir haber var: İsrail, Katar'daki bazı Hamas liderlerine saldırıyor. Durum çok ciddi" ifadelerini kullandı. Leo, "İşlerin nasıl gelişeceğini bilmiyoruz. Gerçekten ciddi" diye vurguladı.

Türkiye

Türkiye Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, saldırının İsrail'in “bölgede yayılmacı politikalar ve terörizmi bir devlet politikası olarak benimsediğini gösterdiğini belirterek, “ateşkes görüşmeleri sürerken Hamas müzakere heyetini hedef alması, İsrail'in barışa ulaşmayı değil, savaşı sürdürmeyi amaçladığını gösteriyor” ifadesini kullandı.

Türk Dışişleri Bakanlığı şöyle devam etti: “Bu durum, İsrail'in bölgede yayılmacı politikalar ve terörizmi resmi politika olarak benimsediğinin açık bir kanıtıdır.”

İran

İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü İsmail Bekayi ise devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, "Bu son derece ciddi suç eylemi, tüm uluslararası kural ve düzenlemelerin açık bir ihlali ve Katar'ın ulusal

Fransa

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İsrail'in Doha'ya saldırısının “sebebi ne olursa olsun kabul edilemez” olduğunu belirterek, Katar ve Emir Şeyh Tamim bin Hamad Al Sani ile dayanışma içinde olduğunu ifade etti. Macron, X hesabında savaşın bölgeye yayılmasına izin verilmemesi gerektiğini belirtti.

İngiltere

İngiltere Başbakanı Keir Starmer, İsrail'in Doha'ya saldırısının Katar'ın egemenliğini ihlal ettiğini ve bölgede daha fazla gerilimi artırma riski taşıdığını söyledi. Starmer X'te yaptığı paylaşımda, “Öncelik, derhal ateşkesin sağlanması, rehinelerin serbest bırakılması ve Gazze'ye yardımın büyük ölçüde artırılması olmalıdır. Uzun vadeli barış için tek çözüm budur” ifadelerini kullandı.

İrlanda

İrlanda Başbakan Yardımcısı Simon Harris, saldırıyla ilgili olarak, "Doha'dan şehre yönelik İsrail hava saldırıları olduğuna dair gelen haberlerden derin endişe duyuyorum" dedi. Harris, Katar'ın ateşkes sağlanması ve tüm rehinelerin serbest bırakılmasında çok olumlu bir rol oynadığını belirtti.

"Bölgeyi daha fazla istikrarsızlaştırma tehdidinde bulunacak şiddetin daha da tırmanmasına ihtiyacımız yok" diyen Harris, "En önemli önceliklerimiz Gazze'de kalıcı ateşkes, tüm rehinelerin serbest bırakılması, yaygın insani yardım erişimi ve iki devletli çözüme giden bir yol haritasıdır" diye vurguladı. İrlanda Başbakan Yardımcısı, tüm tarafları itidal göstermeye, gerilimi azaltma, diyalog ve diplomasiye katılmaya çağırdı.


İsrail, Doha'da Hamas'ı bombalarken saldırı müzakerelere zarar verdi

Katar'ın başkenti Doha'da İsrail’in hava saldırısı düzenlediği bina (Reuters)
Katar'ın başkenti Doha'da İsrail’in hava saldırısı düzenlediği bina (Reuters)
TT

İsrail, Doha'da Hamas'ı bombalarken saldırı müzakerelere zarar verdi

Katar'ın başkenti Doha'da İsrail’in hava saldırısı düzenlediği bina (Reuters)
Katar'ın başkenti Doha'da İsrail’in hava saldırısı düzenlediği bina (Reuters)

İsrail, dün Hamas liderlerini ilk kez Katar'da hava saldırısıyla hedef alarak Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmeyi amaçlayan müzakerelere büyük bir darbe indirdi.

Savaşı sona erdirmek için ABD tarafından sunulan öneriyi değerlendiren Hamas liderlerinin ofislerinin ve konutlarının bulunduğu Doha'daki bir konut kompleksini hedef alan İsrail’in hava saldırısının ardından Hamas liderleri hayatta kaldı. Ancak, birden fazla yeri hedef alan hava saldırılarında, aralarında Hamas Siyasi Büro Üyesi Halil Hayye’nin oğlu ve Katarlı bir güvenlik görevlisinin de olduğu altı kişi öldü.

Katar Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, ‘İsrail'in bu pervasız davranışının ve bölgesel güvenliği sürekli olarak bozmasının, Katar’ın güvenliğini ve egemenliğini hedef alan bu eyleminin tolere edilmeyeceği’ belirtildi. Bakanlık, ‘bu suç niteliğindeki saldırının uluslararası hukuk ve normların açık bir ihlali olduğunu ve Katarlıların ve Katar'da yaşayanların güvenliği ve emniyeti için ciddi bir tehdit oluşturduğunu’ vurguladı.

Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada ABD Başkanı Donald Trump'ın saldırının yeri konusunda çekincelerini dile getirdiği ve İsrail'in Katar'a yönelik saldırısının ‘İsrail’in ve ABD’nin çıkarlarına hizmet etmediğini’ düşündüğü ifade edildi. Açıklamaya göre Trump, Özel Temsilcisi Steve Witkoff'a Doha'yı saldırı konusunda uyarması talimatı verdi. Beyaz Saray sözcüsü, Trump'ın saldırıdan sonra İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Âl-i Sani ile görüştüğünü ve Katar Emiri’ne ‘böyle bir şeyin kendi topraklarında bir daha olmayacağına’ dair güvence verdiğini söyledi.

Ancak Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid el-Ensari, Katar'ın saldırıdan haberdar edildiğine dair haberleri yalanladı. Ensari, ABD'li bir yetkilinin, Doha'da İsrail tarafından düzenlenen hava saldırılarının patlama sesleri duyulurken telefon ettiğini belirtti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Katar'ın başkenti Doha’da bazı Hamas liderlerinin konutlarını hedef alan saldırılarının ‘tamamen bağımsız’ olarak yürütüldüğünü söyledi. Netanyahu’nun ofisinden yapılan açıklamada, saldırının ‘İsrail tarafından başlatıldığı ve yürütüldüğü, bunun tüm sorumluluğunun İsrail'e ait olduğu’ belirtildi. Netanyahu, ABD’nin Kudüs'teki büyükelçiliğinde düzenlenen bir etkinlikte ‘terörist liderlerin hiçbir yerde güvende olmayacağını' söyledi. Operasyonu ‘katillerle hesaplaşmak ve gelecekte İsrail vatandaşlarının güvenliğini sağlamak için’ emrettiğini açıklayan İsrail Başbakanı, “Terörist liderlerin hiçbir yerde dokunulmazlık hakkına sahip olduğu günler geride kaldı” diye ekledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hamas’tan bir kaynak, İsrail’in saldırısını özellikle Hamas liderlerinden Halil el-Hayye’nin evine yoğunlaştırdığını, liderlik toplantısının ise Hamas’ın merhum lideri İsmail Heniyye'nin kullandığı yakındaki bir evde yapıldığını söyledi. Kaynak, bu evin de ‘saldırıya uğradığını ancak yoğunluğunun daha az olduğunu’ belirtti. Kaynak, Hamas liderlerinin bulunduğu yerin ara sıra özel toplantılara ev sahipliği yaptığını ve toplantının yapıldığı yerin liderlerin hayatta kalmasının nedeni olabileceğini söyledi.

İsrail ordusu ve İç İstihbarat Servisi Şin-Bet (Şabak) Hamas'ın ‘üst düzey liderlerini’ hedef aldığını söyledikleri operasyondan sorumlu olduklarını açıkladı. İsrail ordusunun resmi internet sitesinde yayınlanan bir açıklamada, hedef alınan kişilerin ‘yıllardır terör örgütünün faaliyetlerini yönettikleri’ ve ‘7 Ekim 2023'teki katliamı gerçekleştirip İsrail Devleti'ne savaş açmaktan doğrudan sorumlu oldukları’ belirtildi.

Saldırı, sarsılan küresel piyasalarda yankı buldu ve yatırımcıları petrol ve altına yöneltti. Bu durum petrol fiyatlarının 1 dolardan fazla artmasına neden olurken, Brent ham petrolü yüzde 1,8 artışla varil başına 67 doların üzerine çıktı. West Texas Intermediate (WTI) ham petrolü ise yaklaşık yüzde 1,8 artışla 63,40 dolara yükseldi. Altın da 3 bin 674 dolar ile yeni bir rekor seviyeye ulaştı. Buna karşılık, kripto para birimlerinin fiyatları sert bir düşüş yaşadı ve tasfiyeler sadece bir saat içinde 52 milyon dolara ulaştı.