İranlılar hükümete yönelik öfke eşliğinde meşhur şarkıcı Şeceryan'a veda ettiler

Şeceryan’ın cenazesinin bulunduğu hastanenin önünde önceki gün toplanan İranlılar. (EPA)
Şeceryan’ın cenazesinin bulunduğu hastanenin önünde önceki gün toplanan İranlılar. (EPA)
TT

İranlılar hükümete yönelik öfke eşliğinde meşhur şarkıcı Şeceryan'a veda ettiler

Şeceryan’ın cenazesinin bulunduğu hastanenin önünde önceki gün toplanan İranlılar. (EPA)
Şeceryan’ın cenazesinin bulunduğu hastanenin önünde önceki gün toplanan İranlılar. (EPA)

İran bugün ülkenin geleneksel müziğinin en önemli temsilcilerinden olan şarkıcı ve besteci Muhammed Rıza Şeceryan’ı son yolculuğuna uğurluyor. 2009 yılında ülkeyi kasıp kavuran protesto dalgasında hükümetin karşısında yer alan muhaliflerden biri olması sebebiyle Şeceryan’ın ölümünün ardından yaşanan derin bir hüzün dalgası, hükümete karşı öfkeye ve slogana dönüştü. İran güvenlik güçleri, Şeceryan hayranlarının sevgi gösterisini hükümet karşıtı protestoya dönüştüren göstericilerle çatıştı.
Şeceryan’ın ölümü, İran’da başarısız ekonomiye yönelik artan hoşnutsuzluk, koronavirüs salgınının kötü yönetilmesi ve yakın zaman önce bir güreşçinin idam edilmesi gibi siyasi gündemle dolu bir zamanda geldi. Bu durum, Şeceryan’ın ölümü münasebetiyle Tahran’da bir araya gelen kalabalığın hükümet karşıtı protesto sloganları atmasına neden oldu. Göstericiler “Diktatöre ölüm!”, “Diktatörün ölmesini, Şeceryan’ın sonsuza kadar yaşamasını istiyoruz!”, “Devlet televizyonun hali milli ayıptır!” sloganları attılar. Sosyal medyada yayınlanan videolarda bölgeye protestocuları dağıtmak için motosikletli güvenlik güçlerinin konuşlandırıldığı ve göstericilere copla müdahale edildiği görüldü. Bir güvenlik görevlisinin peşine düştüğü kadının “Bana vurma, bana vurma” diye bağırdığı duyuldu.
Tahran’ın güneyindeki Behişt-i Zehra mezarlığında dün sembolik düzeyde gerçekleşen cenaze merasiminin ardından yetkililer ünlü şarkıcının cenazesinin bugün yapılacak yeni bir merasimle, ülkenin kuzey doğusundaki Meşhed şehrinin banliyölerinden tarihi Tus’a nakledilmesine karar verdiler. İran resmi ajanslarının verdiği bilgiye göre Şeceryan’ın ilk cenaze merasiminde aile üyeleri, bazı yakınları, sanat camiasının temsilcileriyle başta Kültür ve Enformasyon Bakanı Abbas Salihi olmak üzere İranlı bazı resmi yetkililer katıldı. Kültür Bakanı, Şeceryan ailesine Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin taziye mesajını iletti. Ruhani, 2009’daki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlarını tanımayı kabul etmeyen reformcu liderler Mir Hüseyin Musevi ve Mehdi Kerubi öndeliğindeki “Yeşil Hareket” protestolarına verdiği destek sonrasında Şeceryan’ın son on yıldır konser vermesini yasaklamıştı. Önceki gün 80 yaşında yaşamını yitiren Şeceryan’ın, vasiyeti üzerine İranlı meşhur şair Ebu’l Kasım Firdevsi ve çağdaş şair Mehdi Ahavan Salis’in yanına defnedilmesi kararlaştırıldı.
Kendisi de aynı zamanda sanatçı olan Şeceryan’ın oğlu Hümayun Şeceryan, yetkililerin sağlık protokollerine uygun olarak Meşhed’de babası için bir cenaze merasimi düzenlenmesini kabul ettiğini bildirdi.
Merhum sanatçı Şeceryan, İran’da klasik üslubun önde gelen temsilcilerinden biri olarak kabul ediliyor. Şeceryan her ne kadar 1979’daki devrimde Şah’ı deviren hareketi desteklemek için şarkı söylemiş ve İslam Cumhuriyeti’nin kuruluşunu müjdelemişse de genel olarak siyasetten uzak durmaya çalıştı. Ancak 2009’da aşırı muhafazakarlara mensup eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’a ikinci dönem cumhurbaşkanlığı görevini veren seçim sonuçlarına yönelik protestolar bastırıldığında, Şeceryan’ın yaptığı müzik eserlerinin resmi medyada yayınlanmasının yasaklanması talep edildi. Hükümet bu talebe, Şeceryan’ın konser vermesini ve albüm çıkarmasını yasaklayarak yanıt verdi. Ancak bu durum Şeceryan’ın halk nezdindeki itibarını artırdı.
“Üstad” lakabıyla anılan Şeceryan’ın öldüğünün duyurulmasından kısa bir süre sonra yüzlerce hayranı, sanatçının birkaç gün önce yoğun bakıma girdiği Tahran’daki Jam Hastanesi’ne akın etti. Kovid-19 salgını sebebiyle uygulanan sosyal mesafe önlemlerini hiçe sayan hüzünlü kalabalık, sanatçının son derece meşhur bir şarkısını tek bir ağızdan söyledi. Topluluk,  kalabalığın etrafına konuşlandırılan polislerin dikkatli bakışları altında gözyaşı döktüler. Hastane önünde “Şeceryan ölmedi, sonsuza kadar da ölmeyecektir” sloganı atıldı.
Şeceryan son birkaç yıldır kanserle mücadele ediyordu. Kendisi de meşhur bir sanatçı olan oğlu Hümayun Şeceryan perşembe günü Instagram hesabında paylaştığı siyah bir sayfanın altında babasının “Rabbine kavuştuğu” bilgisini paylaşmıştı.
Jam Hastanesi’nden yapılan açıklamada, “İran müziğinin kralı cennet bahçelerindedir… Sağlık ekiplerinin tüm müdahalelerine rağmen kurtarılamadı” ifadelerine yer verilirken sanatçının cenazesinin Tahran’daki bir mezarlığa nakledildiği kaydedildi.
İran medyası, sanatçının cenaze merasiminin Şeceryan’ın doğum yeri olan ülkenin kuzey doğusundaki Meşhed’e düzenleneceğini aktardı.
Şarkıcılığının yanı sıra iyi derecede enstrüman çalan ve aynı zamanda besteci de olan Şeceryan, yarım asra yakın bir süre geleneksel İran müziğini yurtiçi ve yurt dışında temsil eden güçlü seslerden biriydi. İran yerel medyası tarafından, “Arapların Kraliçesi” lakabıyla bilinen Mısırlı şarkıcı Ümmü Gülsüm ile karşılaştırılan ve “üstad” lakabı verilen Şeceryan, İran’da milli bir sembol olarak görülüyordu. İster Şah döneminde, ister 1979’da İslam Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra olsun, Şeceryan’ın ülkesindeki yönetimle sık sık gerilime sahne olan bir ilişkisi vardı.



Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
TT

Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)

Sudanlı üst düzey istihbarat yetkilisi Ahmed Hasan Muhammed, ülkesinin İran’ın Kızıldeniz kıyısında bir deniz üssü kurma talebini reddettiğini söyledi.

İran’ın bu talebi kabul edilseydi, söz konusu üs, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından birinde deniz trafiğini izlemesine olanak tanıyacaktı.

Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal gazetesinden aktardığına göre Muhammed konuya ilişkin açıklamasında şunları söyledi;

“İran, Sudan ordusuna isyancılara karşı mücadelede kullanılmak üzere silahlı insansız hava araçları (SİHA) sağladı. Tahran, üssü inşa etme izni karşılığında, Sudan’a helikopter taşıyan bir savaş gemisi de dahil olmak üzere gelişmiş silahlar teklif etti. İranlılar üssü istihbarat toplamak için kullanmak istediklerini söyledi. Oraya savaş gemileri de yerleştirmek istediler. Ancak Hartum, İran’ın bu teklifini reddetti.”

Muhammed gazeteye yaptığı açıklamada, “Sudan İran’dan SİHA satın aldı. Çünkü insan kaybını azaltmak ve uluslararası insancıl hukuka saygı göstermek için daha isabetli silahlara ihtiyacımız vardı” diye ekledi.

Kızıldeniz’deki bir deniz üssü, Yemen’deki Husilerin ticari gemilere saldırı başlatmasına yardımcı olurken, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından biri üzerindeki hakimiyetini artırmasına olanak tanıyabilir.

İran destekli Husiler, Kızıldeniz’deki saldırıları Gazze’de savaşan İsrail ve müttefiklerini cezalandırma amacıyla gerçekleştirdiklerini ifade ediyor.

sddeb
Yemen televizyonu tarafından yayınlanan bir görüntüde, Husi saldırısından sonra batan bir İngiliz kargo gemisi görülüyor (EPA)

Sudan’ın, devrilen eski Devlet Başkanı Ömer El Beşir döneminde, İran ve Filistin’deki müttefiki Hamas ile yakın ilişkileri vardı.

Beşir'in 2019 darbesiyle devrilmesinin ardından, ülkenin askeri cuntasının başı olan Orgeneral Abdulfettah el Burhan, uluslararası yaptırımları sona erdirmek amacıyla ABD ile yakınlaşma başlattı.

Ayrıca İsrail ile ilişkileri normalleştirmek için harekete geçti.

İran’ın deniz üssünü inşa etme talebi, bölge ülkelerinin Sudan’da 10 aydır devam eden iç savaştan faydalanarak, Ortadoğu ile Sahra Altı Afrika ülkeleri arasında stratejik bir kavşak noktası olan ülkede yer edinmeye çalıştıklarını gösteriyor.

Burhan liderliğindeki Sudan ordusu, Nisan ortasından bu yana Orgeneral Muhamed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğindeki paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri ile savaşıyor.

Çatışma on binlerce insanın ölümüne, milyonlarca Sudanlının yerinden edilmesine ve dünyanın en kötü insani krizlerinden birine neden oldu.

Çatışmaları takip eden bölge yetkilileri ve analistlere göre, Sudan’ın İran’dan aldığı SİHA’lar, Hızlı Destek Kuvvetleri nedeniyle ordunun uğradığı kayıpların ardından, Burhan’ın bir miktar başarı elde etmesine yardımcı oldu.

Son haftalarda hükümet, Hartum ve Omdurman’daki önemli bölgelerin kontrolünü yeniden ele geçirdi.

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, hem Sudan ordusunu, hem de Hızlı Destek Kuvvetleri’ni savaş suçu işlemekle suçladı.

Washington ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Sudan’ın batısındaki Darfur bölgesinde cinayet, tecavüz ve etnik temizlik de dahil olmak üzere insanlığa karşı suçlar işlemekle itham etti.

Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri, Sudan ordusunu, sivillerin yerleşimleri havadan hedef almak ve Sudanlı sivilleri çaresizce ihtiyaç duydukları insani yardımdan mahrum bırakmakla eleştirdi.

BM kuruluşları ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Darfur’da etnik amaçlı saldırılar da dahil olmak üzere zulüm yapmakla suçladı.

Çatışmanın tarafları olan Sudan ordusu ve Hızlı Destek Kuvvetleri, ABD ve BM’nin suçlamalarını reddetti.

ABD Şubat ayında yaptığı açıklamada, İran’ın Sudan ordusuna silah sevkiyatıyla ilgili endişelerini dile getirdi.

ABD’nin Hartum Büyükelçisi John Godfrey, İran’ın Hartum’a yardım ettiğine ilişkin haberlerin ‘son derece rahatsız edici’ olduğunu söyledi.