Sözcü Kalın: 'Türkiye şantaja boyun eğmez'

Fotoğraf (İHA)
Fotoğraf (İHA)
TT

Sözcü Kalın: 'Türkiye şantaja boyun eğmez'

Fotoğraf (İHA)
Fotoğraf (İHA)

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “Miçotakis hükümetinin en büyük hatalarından bir tanesi şuana kadar Türkiye ile ilişkilerini AB üzerinden baskı kurma taktiği ile ya da stratejisi ile yönetme çabası oldu. Türkiye bugüne kadar hangi şantaja, hangi baskıya boyun eğdi de Yunanistan’ın AB üzerinden yapacağı baskıya boyun eğecek” dedi.
Bir televizyon kanalında sorulara cevap veren Sözcü İbrahim Kalın, Azerbaycan Ermenistan çatışması ile Doğu Akdeniz gerginliğine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

“Karabağ Azerbaycan toprağıdır”
Azerbaycan'ın, Ermenistan'ın işgal ettiği toprakları geri alma mücadelesine ilişkin sorulan soruya cevap veren İbrahim Kalın, işgalin sona erdirilmesinin ciddi bir şekilde gündeme alınmaması durumda bu sorunu çözmenin mümkün olmadığını söyledi. 1 milyona yakın Azerbaycanlının göçmek zorunda kaldığını belirten Kalın, “Azerbaycan bugün bu mücadeleyi kendi topraklarında veriyor, tartışmalı topraklarda değil. Karabağ Azerbaycan toprağıdır” diye konuştu.
Kalın, “Biz işgalin sona erdirilmesini konuşmayacaksak, Minsk Grubu bir eylem planı ortaya koymayacaksa bu krizi çözmek mümkün olmayacak. Minsk Grubu 30 yıldır bir çözüm üretemediyse biz bir 30 yıl daha mı bekleyeceğiz? O zaman başka mekanizmaları devreye sokalım. Sayın Aliyev'in dediği ‘Rusya madem Ermenistan'ın tarafında, Türkiye'de Azerbaycan'ın tarafında biz dörtlü olarak bu meseleyi çözmek için oturup konuşalım.' Türkiye olarak biz buna ‘hayır' demeyiz” şeklinde konuştu.
TBMM'de iktidar ve muhalefet partilerinin arasında Azerbaycan konusunda mutabakat olduğunu belirten Kalın, “HDP konusu ayrı, onların gündemi ayrı çünkü. Keşke onlar da bu fotoğrafın parçası olsalar. Çok şikayet ediyorlar ‘bizi ayrıştırıyorlar' diye. Kendileri aslında kendilerini ayrıştırıyorlar en temel milli meselelerde bile. Ben esefle karşıladım, dört parti bir araya geldi TBMM'de, Azerbaycan konusuyla ilgili ortak bildiri yayınladılar. Bu Türkiye'nin milli duruşudur. Bunun dışında kalarak siz siyasetinize katkı sağlıyor değilsiniz” ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin 21. yüzyılda kendini yeniden konumlandırırken, artık dünyaya yeni bir perspektifle baktığını belirten Kalın, “Bu kurulan düzenin pasif bir aktörü, talimat alan bir ülkesi değil, tam tersine ‘gelin bu oyunu birlikte kuralım, bu oyunun kurallarını birlikte belirleyelim, buna uymayan varsa da bununla da birlikte mücadele edelim' diyen bir Türkiye var artık. Rahatsızlığın temelinde de bu yatıyor. Tayyip Erdoğan bu ülkenin başındaki siyasi lider olarak dünya sistemine bir ayna tutuyor. O aynadaki görüntüsünden rahatsız olanlar kendilerini düzeltmek yerine aynayı tutanı taşlıyorlar. Uluslararası düzen adalet üretmiyor. Aynadaki suret iyi bir suret değil” açıklamasında bulundu.

“Bu sorunları çözeceksek oturup birlikte konuşacağız”
Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin AB ülkelerini esir aldığını belirten İbrahim Kalın, “500-600 bin nüfuslu küçük bir ada devleti ki, biz tanımıyoruz, 450 milyonluk Avrupa'yı esir alıyor. Burada bir yanlışlık yok mu? Bir tane üye 26 üyenin iradesini belirler hale geliyor. Avrupa'nın siyasi ufkunu bir tane üyenin kendi küçük çıkarlarına hapsettiğiniz zaman sizin zaten küresel vizyon geliştirme şansınız yok demektir” ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin Oruç Reis'i baskı geldiği için geri çektiği yönündeki muhalefetin eleştirilere cevap veren sözcü Kalın, “Muhalefeti bazen anlamakta zorlanıyorum, Navtex ilan edip Oruç Reis'i gönderdiğinizde ‘diplomasi yapmadınız, yalnız kaldınız' diye eleştiriyorlar. Oruç Reis bakım için geri çekilip diplomasi öne çıktığında ‘taviz verdiniz' diye eleştiriyorlar. Aynı konuda aynı anda iki tane çelişkili bir pozisyonu savunmak muhalefet olmamalı” dedi.
1-2 Ekim'de AB zirvesi yapıldığını belirten ve ortaya çıkan bildirinin Türkiye'yi tatmin eden bir bildiri olmadığını söyleyen Kalın, “Bizden spesifik taleplerde bulunuyorlar, ‘müzakere yapalım' tamam, ‘istikşafı görüşmelere başlayalım' tamam, ‘kıta sahanlığı ile ilgili şunu yapalım' tamam, ‘ihtilaflı denen bölgelerde sorun çözülene kadar arama tarama yapmasın iki taraf' tamam, ‘askeri tatbikat yapılacaksa karşılıklı konuşalım, ertelensin veya yapılmasın' peki tamam. Türkiye'ye önerdiğiniz şeyler ise ucu açık, muğlak, ne zaman nasıl olacağı belli olmayan bir takım vaatler. ‘Türkiye-AB mülteci anlaşmasını gözden geçireceğiz, güncelleyeceğiz.' Nasıl, ne zaman, hangi şekilde, hangi mekanizmayla? Bunun genel prensibini bir defa ortaya koyarsınız, on defe aynı prensibi konuşmazsınız. Hemen çalışmaya başlarsınız” diye konuştu.

“Yaptırımlarla Türkiye'yi tehdit edeceğinizi, şantaj uygulayacağınızı düşünüyorsanız boşuna bir çaba içindesiniz”
Doğu Akdeniz meselesinde Yunanistan'ın maksimalist taleplerinin haksız olduğunu Avrupalıların da bildiğini söyleyen Kalın, “Türkiye'ye 3 kilometre mesafede bir ada, Yunanistan'a 450 kilometre mesafedeki bir adanın, 40 bin kilometrekare deniz kıta sahanlığı iddiasında bulunmasının ne hukuka, ne akla, ne ahlaka sığmayacağını kendileri de biliyorlar. O konuda Türkiye'ye hak veriyorlar aslında. O zaman biz de diyoruz ki, gelin bunu kayda geçirelim, adını koyalım. Ona göre işimize bakalım.
Bunun üzerinden bir siyasi gerilim oluşturarak Türkiye'yi köşeye sıkıştıracağınızı zannediyorsanız beyhude bir çaba içindesiniz. Yaptırımlarla Türkiye'yi tehdit edeceğinizi, ona şantaj uygulayacağınızı düşünüyorsanız boşuna bir çaba içindesiniz. Cumhurbaşkanımız ‘hodri meydan' dedi. Türkiye'nin enerji şirketlerine, orada çalışan mühendislere yaptırım uygulayacaksınız, buyurun uygulayın, kim zarar görecek, bu stratejik gerilimden kim istifade edecek, hangi sorunu çözecek bu. Ne Avrupa'nın işine yarayacak, ne Yunanistan'ın işine yarayacak. Burada Yunanistan'ın daha yapıcı bir tutum içinde olması gerek. Biz Yunanistan ile komşuyuz, ikimizde bir yere gitmeyeceğiz, biz buradayız, burada olmaya devam edeceğiz.
Bugün Yunanistan'ın yanında duran, onu bu konuda belki tahrik eden, kışkırtan ülkeler yarın Yunanistan'ın yanında olmayabilir. Biz iki komşu ülke olarak, biz birlikte yaşamaya devam edeceğiz. Bizde Rum vatandaşları var, Yunanistan'da Türk vatandaşları var, ortak bir tarihimiz var. Bunları yok sayarak biz bir stratejik ilişki geliştiremeyiz. Bunlar bizim temel verilerimiz se o zaman gelin biz bunu ikili yapalım. Miçotakis hükümetinin en büyük hatalarından bir tanesi şuana kadar Türkiye ile ilişkilerini AB üzerinden baskı kurma taktiği ile ya da stratejisi ile yönetme çabası oldu.
Bunun netice vermeyeceğini aklı başında her siyasetçi görür. Türkiye bugüne kadar hangi şantaja, hangi baskıya boyun eğdi de Yunanistan'ın AB üzerinden yapacağı baskıya boyun eğecek. Mümkün değil. Bu sorunları çözeceksek oturup birlikte konuşacağız. Biz Yunanistan ile konuşacağız, Kıbrıs Rum Kesimi de Kıbrıs Türk Kesimi ile konuşacak. Bu müzakerelerden netice aldığımız taktirde biz mesafe alırız” şeklinde konuştu.



Görevden alınan Güney Kore lideri, gençlerin gözdesi oldu

Azil sürecinden bu yana Yoon için birçok destek gösterisi düzenlendi (AP)
Azil sürecinden bu yana Yoon için birçok destek gösterisi düzenlendi (AP)
TT

Görevden alınan Güney Kore lideri, gençlerin gözdesi oldu

Azil sürecinden bu yana Yoon için birçok destek gösterisi düzenlendi (AP)
Azil sürecinden bu yana Yoon için birçok destek gösterisi düzenlendi (AP)

Görevden azledilen eski Güney Kore lideri Yoon Suk-yeol, hükümet karşıtı sağcı gençlik hareketinin sembolüne dönüştü.

BBC'nin aktardığına göre Özgürlük Üniversitesi adlı gençlik hareketinin bu hafta düzenlediği gösteri büyük ilgi gördü.

24 yaşındaki Park Joon-young'un liderliğindeki örgütün Yoon'a destek gösterisine binlerce gencin katıldığı belirtiliyor.

Anayasa Mahkemesi, Yoon'un 3 Aralık 2024'teki sıkıyönetim ilanının yasalara aykırı olduğuna hükmederek görevden azline karar vermişti.

Bu ilandan kaynaklanan davada ayaklanmayla suçlanan Yoon, suçlu bulunursa idamla cezalandırılabilir.

Demokrasinin "devlet karşıtı" unsurlardan korunması için sıkıyönetim ilan ettiğini söyleyen Güney Koreli siyasetçiyse hiçbir zaman askeri yönetime geçmek gibi bir amacı olmadığını savunuyor. 

Özgürlük Üniversitesi'nin lideri Park, Birleşik Krallık'ın kamu yayıncısına açıklamasında, ana muhalefetteki Halkın Gücü Partili (PPP) Yoon'un normalde gençler arasında popüler bir isim olmadığını söylüyor.

Ancak Yoon'un azil sürecinde, Demokratik Parti'yi (DPK) "gücü suiistimal etmek ve gençlik politikalarını yönelik bütçeleri kesmekle" eleştirmesinin, siyasetçinin bu konumunu değiştirdiğini belirtiyor.

DPK'li Devlet Başkanı Lee Jae-myung'un hükümetini "yolsuzlukla" suçlayan Park, Yoon'un tekrar ülkenin başına geçmesini istediklerini ifade ediyor.  

Özgürlük Üniversitesi hareketi, geçen yıl Yoon'un azil sürecine karşı çıkmak için ülke çapındaki kampüslerde örgütlenmişti. Örgüt, sosyal medya kampanyalarıyla mitinglerine binlerce katılımcı çekerek hızla büyüdü.

Hareketin düzenlediği protestolarda "Kore Korelilerindir" ve "Çin Komünist Partisi defol!" gibi pankartlara sıkça rastlanıyor. Özügrlük Üniversitesi, Güney Kore'de resmi bayram olarak kutlanan 3 Ekim Ulusal Kuruluş Günü'nde Çin karşıtı yürüyüş de düzenlemişti.

Gençlik hareketi ayrıca ABD Başkanı Donald Trump'ı destekleyen Amerika'yı Yeniden Harika Yap'ın (Make America Great Again/MAGA) sloganlarını da ödünç alıyor.

BBC'nin aktardığına göre Yoon'a destek mitinginde "Kore'yi Yeniden Harika Yap" yazılı dövizler yer aldı. Bunun yanı sıra "Hepimiz Charlie Kirk'üz" pankartları da dikkat çekti.

Muhafazakar aktivist Charlie Kirk, 10 Eylül'de Utah Valley Üniversitesi'nde katıldığı etkinlikte silahlı saldırıya uğrayarak hayatını kaybetmişti. Gençler arasında çok popüler olan Kirk, muhafazakar fikirleri yaymak amacıyla kurduğu Turning Point USA'le tanınıyordu.

Independent Türkçe, BBC, Chosun


800'ü aşkın kişi Manş Denizi'ni geçerek rekor kırdı

Küçük tekne geçişleri 2025'te artsa da 2022'de kırılan rekorun gerisinde kaldı (Reuters/Arşiv)
Küçük tekne geçişleri 2025'te artsa da 2022'de kırılan rekorun gerisinde kaldı (Reuters/Arşiv)
TT

800'ü aşkın kişi Manş Denizi'ni geçerek rekor kırdı

Küçük tekne geçişleri 2025'te artsa da 2022'de kırılan rekorun gerisinde kaldı (Reuters/Arşiv)
Küçük tekne geçişleri 2025'te artsa da 2022'de kırılan rekorun gerisinde kaldı (Reuters/Arşiv)

800'den fazla kişi küçük teknelerle Manş Denizi'ni geçti ve böylelikle aralık ayı içinde şimdiye dek kaydedilen en yüksek günlük sayıya ulaşılarak rekor kırıldığı düşünülüyor.

Son resmi rakamlar, cumartesi Fransa'nın kuzeyinden gelen 13 bottaki 803 kişinin bu tehlikeli yolculuğu tamamladığını gösterdi. Bununla birlikte 2025'te Manş Denizi'nden geçenlerin toplam sayısı 41 bin 455'e çıktı. 2018'de toplanmaya başlayan veriler arasında ikinci en yüksek rakam yakalanırken ilk sırada 2022'deki 45 bin 774 kişilik rekor var.

1075 kişinin kanaldan geçtiği 8 Ekim'den beri bir günde bu yolculuğu tamamlayan en fazla kişi cumartesi günü kaydedildi.

Bu ay şimdiye kadar 2 bin 163 civarında kişi geldi ve geçen aralıkta bildirilen 3 bin 254 kişilik rekora yaklaşıldı.

Birleşik Krallık (BK) Sınır Gücü'ne ait bir geminin Manş Denizi'nde yaşanan bir olaydan sonra göçmen olduğu düşünülen kişileri cumartesi sabahı Dover'a getirdiği görüldü.

Çok sayıda botun Fransa kıyılarından ayrıldığına tanık olunan yoğun bir gecenin ardından bu olay yaşandı.

Fransız polisi cumartesinin erken saatlerinde küçük bir botla denize açılmaya çalışan kişilerle Calais yakınlarında çatıştı.

Grand-Fort-Philippe kasabasındaki bir nehir kıyısındaki yaklaşık 30 göçmenden oluşan bir kalabalığa jandarmanın gözyaşartıcı gaz yağdırdığı videoya alındı.

Beklenmedik fırlama, BK İçişleri Bakanlığı'nın 15 Kasım ve 12 Aralık arasında hiçbir geçiş kaydetmediği 4 haftalık bir durgunluğun ardından geldi.

Normalde aralık, olumsuz hava koşulları nedeniyle bu girişimlerin en az yaşandığı aylardan biridir.

Ancak son duraklamayla, 2018 'den bu yana hiç kimsenin gelmediği en uzun kesintisiz süre yaşanmıştı.

Daha geniş çapta bakıldığında eğilimler, gelenlerin sayısının bu yılın ilk 10 ayında arttığını ama 2022'de bildirilen rekor seviyelerin altında kaldığını gösteriyor.

İşçi Partisi hükümeti, Avrupa ülkeleriyle işbirliği yaparak gelen küçük teknelerle mücadele çabalarını hızlandırdı.

Fransa, BK'nin aylarca süren baskısının ardından Manş Denizi'ndeki küçük tekneleri durdurmaya başlamayı kabul etti.

Bu politika değişikliğiyle güvenlik güçleri tekneleri denizde durdurabilecek ama yolcu almamaları koşuluyla.

Almanya, BK'ye göçmen getirmeye çalışan insan kaçakçılarının 10 yıla kadar hapis cezalarıyla karşı karşıya kalmasını öngören yeni bir yasayı bu hafta kabul etti.

Yıl bitmeden yürürlüğe girecek yasa değişikliği, kolluk kuvvetlerine ve savcılara daha fazla yetki vermeyi ve BK'yle Almanya arasındaki bilgi paylaşımını artırmayı amaçlıyor.

Independent Türkçe


Trump kendi hükümetinden 1 milyar dolar istiyor

Cuma günü Kuzey Karolina'da konuşan Trump, önceki yönetimin kendisi hakkında federal soruşturmalar başlatmasından sonra, kendi Adalet Bakanlığı'ndan kendisine çok yüklü bir ödeme yapmasını istemesiyle övündü (AFP)
Cuma günü Kuzey Karolina'da konuşan Trump, önceki yönetimin kendisi hakkında federal soruşturmalar başlatmasından sonra, kendi Adalet Bakanlığı'ndan kendisine çok yüklü bir ödeme yapmasını istemesiyle övündü (AFP)
TT

Trump kendi hükümetinden 1 milyar dolar istiyor

Cuma günü Kuzey Karolina'da konuşan Trump, önceki yönetimin kendisi hakkında federal soruşturmalar başlatmasından sonra, kendi Adalet Bakanlığı'ndan kendisine çok yüklü bir ödeme yapmasını istemesiyle övündü (AFP)
Cuma günü Kuzey Karolina'da konuşan Trump, önceki yönetimin kendisi hakkında federal soruşturmalar başlatmasından sonra, kendi Adalet Bakanlığı'ndan kendisine çok yüklü bir ödeme yapmasını istemesiyle övündü (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump, hakkındaki federal soruşturmaları gerekçe gösterip Adalet Bakanlığı'na yönelttiği iki şikayet nedeniyle çok yüklü bir ödeme talep etmekle böbürlendi.

Adalet Bakanlığı, Trump'ın 2021'de makamından ayrılmasının ardından onun gizli belgeleri nasıl yönettiğini ve 2020 seçimlerini geçersiz kılma çabalarını inceleyen bir çift soruşturma başlatmıştı. Sonrasında Trump biri 2023'te, diğeriyse 2024'te olmak üzere iki şikayette bulunmuştu. Bu şikayetler, New York Times'ın ekimde bildirdiği üzere Adalet Bakanlığı'nın Trump'a 230 milyon dolar tazminat ödemesini talep eden bir davayla sonuçlanabilecek "bir idari talep süreci" aracılığıyla yapılmıştı.

ABD Başkanı, cuma günü Kuzey Karolina'da yaptığı ve ekonomiye dair açıklamalar olarak lanse edilen geniş kapsamlı konuşmasında, ana konudan saparak bu şikayetlerini dile getirdi ve muhtemel tazminatın tutarını 1 milyar dolara kadar şişirdi.

Kalabalıktan alkış ve tezahüratlar yükselirken gürleyen Trump, "Tüm kanıtlara sahibiz ve bu konuda bir şeyler yapmalıyız" dedi:

Bir dava açtım ve davayı kazanıyorum. Tek bir sorun var. Burada uzlaşma sağlaması gereken kişi benim. Başka bir deyişle, davayı ben açıyorum ve uzlaşmayı da benim sağlamam gerekiyor.

Trump, "Yani, belki kendime 1 milyar dolar veririm ve hepsini hayır kurumlarına bağışlarım" diye öneride bulunup fikrini değiştirdi:

Aslında belki de bunu hayır kurumlarına vermemeliyim. Belki de para bende kalmalı.

Sonrasında bir dizi olayı gazete manşetlerini yüksek sesle okuyormuş gibi anlattı:

Donald Trump, Amerika Birleşik Devletleri'ne dava açıyor. Donald Trump başkan oluyor. Ve şimdi Donald Trump davada uzlaşmayı sağlamak zorunda.

Ardından "Bu sebeple kendime 1 milyar dolar veriyorum" dedi.

Trump bir kez daha muhtemel tazminatla ne yapacağı konusunda tereddüt ediyor gibi görünerek kalabalığa şöyle seslendi:

Aslında belki de bunu hayır kurumlarına vermemeliyim. Belki de para bende kalmalı. Hayır mı? Pek çok kişi 'Bunu yap' der. Bunu yapmak istemiyorum.

"Ama ne olursa olsun, hepsi iyi hayır kurumlarına gidecek. Olur mu? Hepsi iyi hayır kurumlarına gidecek. Ama bu içinde olmak için tuhaf bir durum değil mi? Yapmalıyım, bir anlaşma yapmalıyım. Kendimle müzakere ediyorum" diyerek sözlerini tamamladı.

Bu federal soruşturmalara liderlik etmekle görevli Adalet Bakanlığı Özel Yetkili Savcısı Jack Smith, Trump'ın 2024 seçimlerini kazanmasının ardından yeni başkan aleyhindeki davaları düşürmüştü.

Bu hafta Kongre üyelerine konuşan Smith, soruşturma ekibinin Trump'ın 2020 seçimleri sonuçlarını geçersiz kılmak için suç teşkil edecek şekilde komplo kurduğuna dair "makul bir şüphenin ötesinde kanıtlar edindiğini" ve gizli belgelerin yönetimine ilişkin yasayı ihlaliyle ilgili "güçlü kanıtlar" topladığını söyledi.

Trump cuma yaptığı konuşmanın önceki kısımlarında, Adalet Bakanlığı'nın gizli belgeler davası kapsamında Ağustos 2022'de Mar-a-Lago'ya düzenlenen FBI baskınını eleştirdi. Başkan, eşi Melania Trump'ın "külot" çekmecesine kadar uzandığını iddia ettiği baskını "yasadışı ve iğrenç" diye niteledi.

Trump'ın "tüm kanıtlara" sahip olmakla ne kastettiği henüz belli değil. Öte yandan ABD Senatosu Adalet Komitesi Başkanı Chuck Grassley, Ağustos 2022'deki baskından önceki aylarda FBI ve Adalet Bakanlığı yetkililerinin birbirlerine gönderdiği e-postaları bu hafta yayımlamıştı. Bunlar, Trump'ın mülküne yönelik arama emrini uygulamak için olası bir neden olduğuna büronun inanmadığını, Adalet Bakanlığı'nınsa bunun aksinde ısrar ettiğini gösteriyor.

Independent Türkçe