Ermenistan ve Azerbaycan’ın tehlikeli çıkmazı, bölgeyi bilinmezliğe sürüklüyor

Ermenistan ve Azerbaycan’ın tehlikeli çıkmazı, bölgeyi bilinmezliğe sürüklüyor
TT

Ermenistan ve Azerbaycan’ın tehlikeli çıkmazı, bölgeyi bilinmezliğe sürüklüyor

Ermenistan ve Azerbaycan’ın tehlikeli çıkmazı, bölgeyi bilinmezliğe sürüklüyor

Basil el-Hac Casim
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ‘insani ateşkes’ ilanının ardından ateşkesin ‘kırılgan ve sarsıcı’ olacağı açıktı. Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya Dışişleri      Bakanlarının geçen cuma günü Rusya’nın başkenti Moskova’da bir araya geldiği 10 saatlik görüşmelerden sonra ateşkes üzerinde mutabık kalınmıştı. Moskova istişareleri, 27 Eylül’de çatışmaların başlamasından bu yana Azeri ve Ermeni güçleri arasındaki ilk diplomatik temas oldu.
Ermenistan Dışişleri Bakanı Zohrab Mnatsakanyan, daha sonra görüşmeleri ‘biraz zor’ olarak nitelendirerek, “Ermenistan, Dağlık Karabağ’ın uluslararası alanda bağımsız bir devlet olarak tanınmasını istiyor” dedi.
Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ise görüşmelerde Ermenistan’a yeterli baskının yapılmadığını söylerken, bölgedeki statükonun ‘olduğu gibi devam edemeyeceğini’ ifade etti. Azerbaycan’ın daha fazla toprak üzerinde ‘kendi kontrolünü dayatmayı’ ümit ettiğini söyleyen Bakan, ateşkesin ‘ancak Kızıl Haç’ın cenaze değişimini tamamlamak için ihtiyaç duyduğu süre zarfında’ devam edeceğini kaydetti.
Hem Bakü hem de Erivan, 90’lı yılların başından bu yana (en kötüsü sayılan) son çatışmaların patlak vermesinin nedeni hakkında karşılıklı suçlamalarda bulunuyor.
Boru hattı güvenliği
Ermenistan ile Azerbaycan arasında halihazırda bir çatışmanın yaşanıyor olmasına rağmen Azerbaycanlılar, Dağlık Karabağ’ı geri almak için mücadele ediyor. Söz konusu toprakların Azerbaycan’ın olduğuyla ilgili dört Güvenlik Konseyi (BMGK) kararı mevcut.
Son günlerde yaşanan çatışmalar, özellikle bu savaşların, 1991-1994 yılları arasında iki ülke arasında yaşanan savaştan bu yana en kötüsü olması dolayısıyla petrol ve doğalgazı Azerbaycan ve Hazar Denizi’nden Avrupa’ya taşıyan boru hatlarının güvenliği konusundaki endişeleri arttırdı. 1991- 1994 yıllarındaki savaşta iki taraftan 30 binden fazla insan ölmüş, ateşkes anlaşmaları tekrar tekrar ihlal edilmişti.
Güney Kafkasya’da yenilenen çatışmalar, eski siyasi yöntemlerin etkisi olmadığını ortaya çıkardı. Özellikle de savaş alanındaki kontrol haritasına ilişkin değişikliklerin, Bakü veya Erivan için uygun olmaması nedeniyle ne Rusya’nın, Fransa’nın ne de BMGK’nın çağrıları şu ana kadar bir etkiye sahip oldu.
Son çatışmalar sırasında Ermenistan, Nagorno (Dağlık) Karabağ bölgesi ile ilgili herhangi bir siyasi kazanç elde etmeden, 1990’lı yıllardaki savaşlarda kontrol ettiği bazı bölgeleri kaybetti.
Açıkça görülüyor ki Ermeni güçler, 1994 yılından bu yana işgal ettikleri tüm mevzileri artık elinde tutamıyor. Dolayısıyla her yeni müzakere de bu gerçekten başlayacak.
Pazarlık belgeleri
Azerbaycan, topraklarının tamamını geri alamadı. 1991 yılındaki savaşta yerlerinden edildikleri topraklara geri dönmeyi bekleyen ve Bakü’de iç baskı kartı olan bir milyon Azeri mülteci bulunuyor.
İki tarafın da çok sayıda can ve teçhizat kaybına uğradığı iki haftalık sürekli çatışmalardan sonra insani ateşkes anlaşması, Azerbaycan ve Ermenistan’ın nefes almak istedikleri ‘savaşçı istirahati’ idi. Aynı şekilde ateşkes anlaşması için görüşme çağrısı Putin’den gelmişti ve Bakü ile Erivan, aralarındaki şiddetli çatışmanın bu dönemlerinde Kremlin liderini kızdırmasını istemiyordu.
Görünüşe göre Moskova, ‘şu ana kadar’ tek başına Güney Kafkasya krizinde etkili bir arabuluculuk rolü oynayabildi. Ve Washington’un iç meseleler ve daha önemli konularla meşgul olmasıyla ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un birçok defa dile getirdiği bir Fransız yandaşlığının ortaya çıkmasıyla birlikte tarafları, müzakere etmeye çağırabildi. Macron açıklamaları, Azerbaycan’ı Paris’in ‘taraflı’ olduğunu ilan etmeye itmişti.
Rusya, ABD ve Fransa; Azerbaycan ile Ermenistan arasında 28 yılı aşkın bir süredir müzakerelere sponsorluk yapan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı çatısı altındaki Minsk Grubu’na liderlik ediyor. Grubun, Avrasya sahasında Rusya ile Batı arasında neredeyse tek fikir birliğinin göründüğü topluluk olduğu söylenebilir.
Büyük çıkmaz
Müzakere sürecini gözden geçirirken, ‘Azerbaycan bölgelerinin işgalinin sona erdirilmesi ve mültecilerin geri dönmesi’ meselelerinin onayına rağmen, Azerbaycan topraklarının askeri yollarla kurtarılması hususunda herhangi bir şeyden bahsedilmedi. Bu noktada Azerbaycan ve Ermenistan’ın, uygun şekilde adlandırılacak olursa ‘tehlikeli bir oyun’ ve büyük bir çıkmazda yer aldığını görüyoruz.
Bakü, bölgeyi güçle kontrol edemedi. Erivan ise Washington ve Avrupa başkentlerindeki baskıcı Ermeni lobilerine ve çatışmanın donmasına rağmen Batı’dan veya Moskova’dan hukuki destek alamadı.
Bölgenin statüsüne ilişkin müzakerelerde ilerleme olmamasının Ermeni çıkarlarına daha çok uyduğu söylenebilir. Çünkü bu durumda, 1994 savaşı sırasında işgal ettiği Dağlık Karabağ’ı çevreleyen tüm Azerbaycan topraklarının kontrolünü elinde tutacak ve bu toprakların Karabağ çevresinde güvenli bir bölge sağlaması dolayısıyla müzakere sürecinde bunu pazarlık kozu olarak kullanacaktır. Burada Azerbaycan’ın bu durumda cephe hattındaki durumu değiştirmekle ilgilenen taraf olduğunu görüyoruz. Ermenistan ise tam tersi, özellikle de 1990’lardaki o eski savaşta galip geldiği için statükoyu korumak ve çatışmayı dondurmakla daha çok ilgileniyor.
*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan tercüme edilmiştir.



Oxfam: Güney Sudan vatandaşlarının yarısı şiddetli açlık çekiyor

Güney Sudan'ın Bor kentindeki bir hastanenin yetersiz beslenme tedavi koğuşunda çocuklarıyla birlikte oturan anneler, (Arşiv_AP)
Güney Sudan'ın Bor kentindeki bir hastanenin yetersiz beslenme tedavi koğuşunda çocuklarıyla birlikte oturan anneler, (Arşiv_AP)
TT

Oxfam: Güney Sudan vatandaşlarının yarısı şiddetli açlık çekiyor

Güney Sudan'ın Bor kentindeki bir hastanenin yetersiz beslenme tedavi koğuşunda çocuklarıyla birlikte oturan anneler, (Arşiv_AP)
Güney Sudan'ın Bor kentindeki bir hastanenin yetersiz beslenme tedavi koğuşunda çocuklarıyla birlikte oturan anneler, (Arşiv_AP)

Oxfam bugün yaptığı açıklamada, Güney Sudan nüfusunun neredeyse yarısının akut açlıkla karşı karşıya olduğunu, şimdiye kadarki en düşük seviyede ve yetersiz yardım aldığını belirtti.

İngiltere merkezli kuruluş, Batılı ülkelerin yardım bütçelerini kısmasının ardından Güney Sudan'a 2025 yılı için ayrılan 1,6 milyar dolarlık insani yardım planının yalnızca yüzde 40'ının ulaştığını ifade etti.

Oxfam, yaklaşık altı milyon Güney Sudanlının şiddetli açlık çektiğini, temiz su ve sanitasyon hizmetlerine yeterli erişimden yoksun olduğunu ve bu sayının nisan ayına kadar 7,5 milyona ulaşmasının beklendiğini açıkladı.

Birleşmiş Milletler tarafından belgelendiği üzere, Güney Sudan'ın petrol zenginliğini çalan elitlerin yolsuzluğu, ülkeyi neredeyse her türlü temel hizmetten mahrum bıraktı.

Oxfam'ın Güney Sudan Ülke Direktörü Şebnem Baloch yaptığı açıklamada, "Dünya, tam da hayatları tehlikedeyken, yardıma en çok ihtiyaç duyanları terk ediyormuş gibi hissediyorum" ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre Güney Sudan, 2011 yılında bağımsızlığını kazandı, ancak kısa süre sonra iki milyondan fazla insanı yerinden eden yıkıcı bir beş yıllık iç savaş yaşadı. Barış anlaşmasının çökmesiyle birlikte çatışmanın bu yıl yeniden alevlenebileceğinden endişe ediliyor.

Ayrıca savaştan kaçan yüz binlerce Sudanlıya da ev sahipliği yapıyor.

Sınır kasabası Renk'teki transit merkezlerine her gün yaklaşık bin kişi geliyor. Ancak Oxfam önümüzdeki ay buradaki operasyonlarını yüzde 70 oranında azaltmak zorunda kaldı ve şubat ayına kadar yeni fon sağlamazsa operasyonlarını tamamen durduracağını açıkladı.


Rapor: ABD barış planının son hali Kiev için çok daha iyi

Rus insansız hava aracı saldırısının ardından Kiev'de hasar gören bir bina (DPA)
Rus insansız hava aracı saldırısının ardından Kiev'de hasar gören bir bina (DPA)
TT

Rapor: ABD barış planının son hali Kiev için çok daha iyi

Rus insansız hava aracı saldırısının ardından Kiev'de hasar gören bir bina (DPA)
Rus insansız hava aracı saldırısının ardından Kiev'de hasar gören bir bina (DPA)

AFP'ye konuşan konuya yakın bir kaynak, ABD'nin Ukrayna'daki çatışmayı çözmeye yönelik son taslak planının Kiev için "çok daha iyi" hükümler içerdiğini söyledi.

Kaynak, "Ukrayna, ABD ve Avrupalılar, Amerikan önerisini uygulanabilir hale getirdi ve şimdi Kiev için çok daha iyi" ifadelerini kullandı.

Kaynak, bu versiyonun Ukrayna'nın planın ilk versiyonundaki 600 bin askerlik orduya kıyasla 800 bin kişilik bir ordu bulundurmasına olanak sağladığını ifade etti.

 


ABD-Rusya, güncellenmiş Ukrayna barış planı hakkında görüşüyor

Trump ve Zelenskiy Beyaz Saray'da, (AFP)
Trump ve Zelenskiy Beyaz Saray'da, (AFP)
TT

ABD-Rusya, güncellenmiş Ukrayna barış planı hakkında görüşüyor

Trump ve Zelenskiy Beyaz Saray'da, (AFP)
Trump ve Zelenskiy Beyaz Saray'da, (AFP)

ABD ve Rusya, ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen orijinal planda yapılan güncellemelerin ardından, Ukrayna'da barış için 19 maddelik bir plan üzerinde görüşmeler yürütüyor. Haberlere göre iki taraf pazartesi günü Birleşik Arap Emirlikleri'nin başkenti Abu Dabi'de ilk tur görüşmelerini, dün ise ikinci tur görüşmelerini gerçekleştirdi. Ukrayna askeri istihbarat başkanı Kirill Budanov da şu anda Abu Dabi'de bulunuyor.

Ukraynalı üst düzey bir yetkili dün, Washington ile Kiev'in, ABD'nin Ukrayna'daki savaşı sona erdirme planının temel noktaları konusunda anlaşmaya vardığını bildirdi.

Moskova, Başkan Trump'ın planına yönelik Ukrayna ve Avrupa itirazlarını aşabilme yeteneğine güveniyor. Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Dmitriy Peskov, Rus tarafının daha önce incelediği planın değiştirildiğini söyledi. Ancak sözcü, görüşmelerin içeriğini açıklamakta aceleci davranmayarak, "Planın içeriğindeki değişikliklerle ilgili medya haberleri hakkında yorum yapmak imkansız; medya son derece çelişkili bilgiler yayınlıyor" ifadelerini kullandı.