V for Vendetta'nın yaratıcısı: Süper kahraman filmleri kültürel çürümeye neden oluyor

Moore, Watchmen ve V for Vendetta gibi çizgi romanların uyarlamaların ardından dünya çapında bir tanınırlığa ulaşmıştı (Mitch Jenkins/The New York Times)
Moore, Watchmen ve V for Vendetta gibi çizgi romanların uyarlamaların ardından dünya çapında bir tanınırlığa ulaşmıştı (Mitch Jenkins/The New York Times)
TT

V for Vendetta'nın yaratıcısı: Süper kahraman filmleri kültürel çürümeye neden oluyor

Moore, Watchmen ve V for Vendetta gibi çizgi romanların uyarlamaların ardından dünya çapında bir tanınırlığa ulaşmıştı (Mitch Jenkins/The New York Times)
Moore, Watchmen ve V for Vendetta gibi çizgi romanların uyarlamaların ardından dünya çapında bir tanınırlığa ulaşmıştı (Mitch Jenkins/The New York Times)

Watchmen, V for Vendetta ve Batman: The Killing Joke gibi çizgi romanların yaratıcısı Alan Moore verdiği yeni röportajda modern süper kahraman filmlerinden hoşlanmadığını söyledi. 
Daha önce Taxi Driver, Goodfellas gibi filmlerin yönetmeni Martin Scorsese de benzer açıklamalar yapmış ve "Marvel filmleri sinema değil" demişti. 
Screen Rant'in haberine göre yeni süper kahraman filmlerinin sinemayı bozduğunu düşünen Moore şu ifadeleri kullandı:
Artık çoğu insan çizgi romanları süper kahraman filmleriyle özdeşleştiriyor. Bu benim açımdan başka bir zorluk katmanı ekliyor. Tim Burton’ın Batman filminden bu yana süper kahraman filmi görmedim. Sinemayı bozdular ve kültürü de bir dereceye kadar bozdular.

Birkaç yıl önce yüz binlerce yetişkinin, 50 yıl önce 12 yaşındaki erkek çocuklarını eğlendirmek için yaratılan karakterleri görmek için sıraya girmesinin hayli endişe verici bir işaret olduğunu düşündüğümü söylemişti. Bu tehlikeli görünüyordu, nüfusu çocuklaştırıyordu.

Bu tamamen tesadüf olabilir fakat 2016’da Amerikan halkı Nasyonal Sosyalist bir mandalinayı seçtiğinde ve Birleşik Krallık, Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı aldığında en yüksek hasılat yapan 12 filmden 6’sı süper kahraman filmiydi.

Birinin diğerine neden olduğu söylenemese de bence ikisi de aynı şeyin belirtileri: gerçekliğin reddi ve basit ve sansasyonel çözümler bulma isteği.
Moore’un sözleri her ne kadar sert eleştiriler içerse de hayranlarını çok fazla şaşırtmışa benzemiyor. Moore düşüncelerini açıkça ve samimi biçimde açıklamasıyla biliniyor. 
 
Independent Türkçe, Screen Rant



Bilim insanları dilin haritasını çıkardı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Bilim insanları dilin haritasını çıkardı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Diliniz kilo vermenizde anahtar olabilir mi? Yeni araştırma sayesinde bilim insanları bunun mümkün olabileceğini söylüyor.

Araştırmacılar ilk kez dilin ve şekerli tatları alan tat reseptörünün üç boyutlu yapısının haritasını çıkardı.

Bu reseptörler tatlı tadı veren çok sayıda farklı kimyasal maddeyi algılayabiliyor ve ekşi ya da acı tatlar için kullanılanlar gibi diğer reseptörlerin aksine çok hassas olmayacak şekilde evrimleşmiş. Bu da enerji ihtiyacımız nedeniyle şekerli gıdalara yönelmemize ve onları arzulamamıza neden oluyor.

Çarşamba günü yapılan açıklamaya göre, bu tatlı tat reseptörünün daha iyi anlaşılması, onu düzenleyecek ve şekere olan iştahımızı değiştirebilecek şeylerin keşfedilmesini sağlayabilir.

Columbia Üniversitesi ve Howard Hughes Tıp Enstitüsü'nde doktora sonrası araştırmacı olan Dr. Juen Zhang yaptığı açıklamada, "Şekerin obezitede oynadığı öncü rol göz ardı edilemez" dedi.

Bugün şekerin yerine kullandığımız yapay tatlandırıcılar, şeker yeme arzumuzu anlamlı şekilde değiştirmiyor. Artık reseptörün neye benzediğini bildiğimize göre, daha iyi bir şey tasarlayabiliriz.

Zhang, Cell adlı akademik dergide yayımlanan bulguların ortak baş yazarı.

Bu dönüm noktasına ulaşmak için Zhang ve ortak yazarları üç yıl çalıştı.

Reseptörü analiz etmek için kriyo-elektron mikroskopi adılı tekniği kullandılar. Dilin ve tatlı reseptörünün 3 boyutlu yapısının görüntülerini yakalamak için elektron ışınları ateşlediler.

İki ana yarıdan oluşan reseptör, sinekkapan bitkisine benzeyen bir bileşen içeriyor. Bağlanma cebi adı verilen bu parçanın yapısını bilmek, bazı insanların tatlılara karşı neden bu kadar hassas olduğunun daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir.

Columbia Zuckerman Enstitüsü'nde baş araştırmacı ve çalışmanın ortak yazarı Dr. Anthony Fitzpatrick, "Bu reseptörün bağlanma cebini kesin bir şekilde tanımlamak, işlevini anlamak için kesinlikle hayati önem taşıyor" dedi.

"Tam şeklini bilerek, tatlandırıcıların neden ona bağlandığını ve reseptörü aktive eden veya işlevini düzenleyen daha iyi molekülleri nasıl geliştirebileceğimizi veya keşfedebileceğimizi anlayabiliriz" diye ekledi.

Tatlı tat reseptörü ağızda bulunmasına rağmen, vücudun her yerinde mevcut. Dolayısıyla, haritalar metabolizmayı inceleyen ek araştırmaları destekleyebilir. Bu araştırma, obeziteye karşı süregelen mücadeleye inanılmaz derecede yardımcı olabilir.

Obezite, her 5 çocuktan birini ve her 5 yetişkinden ikisini etkilediği ABD'de üstesinden gelinmesi gereken büyük bir sorun. Dahası, çok fazla şeker tüketmek kalp çevresinde ve karın bölgesinde daha fazla yağ birikimiyle ilişkilendiriliyor ki bu da kişinin sağlığı açısından riskli bir durum.

Fitzpatrick laboratuvarında araştırma teknisyeni ve çalışmanın ortak yazarı Andrew Chang, "İnsanlara yardımcı olabilmek için bilim anlayışımızı ileriye taşımaya çalışıyoruz" dedi.

Independent Türkçe