Yeni araştırma: Kovid-19 salgınında kadınlar, kendilerini daha az tehlikeye atıyor

Hem kadınlar hem de erkekler arasında kurallara uyan bireylerin oranı, marttan nisana kadar düşse de bile cinsiyetler arasındaki fark büyük ölçüde korundu (Pixabay)
Hem kadınlar hem de erkekler arasında kurallara uyan bireylerin oranı, marttan nisana kadar düşse de bile cinsiyetler arasındaki fark büyük ölçüde korundu (Pixabay)
TT

Yeni araştırma: Kovid-19 salgınında kadınlar, kendilerini daha az tehlikeye atıyor

Hem kadınlar hem de erkekler arasında kurallara uyan bireylerin oranı, marttan nisana kadar düşse de bile cinsiyetler arasındaki fark büyük ölçüde korundu (Pixabay)
Hem kadınlar hem de erkekler arasında kurallara uyan bireylerin oranı, marttan nisana kadar düşse de bile cinsiyetler arasındaki fark büyük ölçüde korundu (Pixabay)

Yeni bir araştırmaya göre koronavirüs salgının başında kadınların erkeklere kıyasla daha düşük ölüm oranına sahip olmasının ve Kovid-19’a karşı savunmasız kalmamasının muhtemel sebeplerinden biri, önlemlere daha çok itibar etmesi.
Kovid-19’a verilen tepkilerdeki cinsiyet farklılıklarını araştıran yeni çalışmanın yazarlarından Vincenzo Galasso şunları ifade etti:
Hareketliliğin azaltılması, ağız maskesi ve diğer davranışsal değişikliklerden oluşan ‘yeni normal’i düzenleyen yöneticiler, erkeklerin sürece uyumunu artırmak için cinsiyetlere göre değişen bir iletişim tasarlamalı.
Hakemli bilim dergisi PNAS’ta yayımlanan araştırmanın Bocconi Üniversitesi’ndeki yazarları Vincenzo Galasso ve Paola Profeta, mart ve nisan aylarında iki aşamada gerçekleştirilen çalışmada kayda değer cinsiyet farklılıkları gözlemledi.
REPEAT isimli uluslararası bir proje kapsamında yürütülen çalışmada Avustralya, Avusturya, Fransa, Almanya, İtalya, Yeni Zellanda, Birleşik Krallık ve ABD’den toplam 21 bin 649 katılımcı yer aldı.
Bulgulara göre farklı ülkelerden kadınlar, Kovid-19’u çok ciddi bir sağlık sorunu olarak değerlendirmeye (martta yüzde 48,7’ye karşılık 59; nisanda yüzde 33’e karşılık yüzde 39,6 oranında) daha fazla eğilim gösterdi.
Kadınlar aynı zamanda hareketliliğin kısıtlanması ve sosyal mesafe gibi kamu politikalarını uygulamaya (1 ve 100 arasında değişen indeks puanına göre martta 47,7’ye karşılık  54,1; nisanda 37,4’e karşılık 42,6 değerinde) daha yatkındı.
Benzer şekilde kadınlar, Kovid kurallarına da erkeklere kıyasla (martta yüzde 83,2’ye karşılık 88,1; nisanda yüzde 71,8’e karşılık 77,6 oranında) daha fazla riayet etti.
Bocconi Üniversitesi’nin EurekAlert üzerinden aktardığına göre hem kadınlar hem de erkekler arasında kurallara uyan bireylerin oranı, marttan nisana kadar düşse de bile cinsiyetler arasındaki fark büyük ölçüde korundu.
Üstelik söz konusu fark, çok sayıda sosyo-demografik ve psikolojik değişkenin hesaba katılmasından sonra da değişmedi.
Öte yandan birlikte yaşayan evli çiftler ve pandemiye doğrudan maruz kalan bireylerde bu tür farklılıklar daha küçük kaldı.
Pandemi hakkında aynı düzeyde bilgilendirilen kadın ve erkekler arasındaki farkın da zamanla azalma eğilimi gösterdiği tespit edildi.

Independent Türkçe, Bocconi Üniversitesi, EurekAlert



Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
TT

Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)

Yeni bir çalışma, özellikle günlük kalorinin yüzde 22'sinden fazlasının proteinden geldiği yüksek proteinli beslenme biçimlerinin, ateroskleroz gelişimine yani atardamarların sertleşmesine katkıda bulunarak kalp sağlığı sorunlarına yol açabileceği uyarısında bulunuyor.

Pittsburgh Üniversitesi'nden araştırmacılar hem hayvan hem de küçük ölçekli insan deneylerini kullanarak fazla proteinin, özellikle de et ve yumurta gibi hayvansal kaynaklarda bulunan lösin adlı amino asidin, arteriyel plak oluşumunda rol oynayan temel bağışıklık hücreleri makrofajlarda mTOR sinyalini tetiklediğini keşfetti.

Hakemli dergi Nature Metabolism'de çarşamba günü yayımlanan çalışmanın başyazarı Dr. Babak Razani, "Yaklaşık yüzde 22 kilokalori protein içeren yemekler yemek, protein ve lösinin riski artırdığı eşik noktasına denk geliyor" diyor.

Ancak tüm uzmanlar aynı fikirde değil. Razani'nin ekibinin 2020'de yaptığı bir çalışma, yüksek proteinli beslenme biçimlerini kardiyovasküler hastalık riskinin artmasıyla ilişkilendirmişti.

2023'te insanlar üzerinde yapılan daha büyük bir çalışmada, yüksek ve standart seviyede protein içeren diyetler arasında kardiyovasküler çıktılar açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştı.

Araştırmada yer almayan kardiyolog Dr. Stephen Tang, çalışmanın herhangi bir sonuca varılamayacak kadar küçük ölçekli olduğunu iddia ediyor. Yine de bu çalışmanın, kalp uzmanlarının bitki ağırlıklı beslenme biçimlerine giderek daha fazla yöneldiğine dair artan kanıtlara işaret ettiğine değiniyor.

Medical News Today'e konuşan Tang, "Ben olsam farklı bir şey yapmazdım" diyor. 

Ancak bu çalışma, yüksek proteinin doğru yol olmadığına dair daha fazla kanıt sunuyor. Kardiyologlar genellikle proteine değil, kolesterol ve yüksek tansiyona odaklanır. Bu çalışma, bitki temelli beslenmenin kalp sağlığına iyi geldiğini doğruluyor.

1984'te yapılan bir çalışmada ekmek, sebze, meyve, kuruyemiş, fasulye ve makarna gibi gıdalardan elde edilenler bitkisel protein diye tanımlanmıştı. Bunlardan daha fazla tüketen kadınların sağlıklı yaşlanma olasılığı yüzde 46 daha fazlayken, hayvansal proteinlere bel bağlayanların yaşlandıkça sağlıklı kalma ihtimali yüzde 6 daha azdı.

Mevcut beslenme kılavuzları genel olarak proteinin günlük kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını tavsiye ederken, alt sınırı vücut ağırlığının bir kilogramı başına yaklaşık 0,8 gram (enerjinin yaklaşık yüzde 11'i) olarak belirlemek çoğu yetişkin için yeterli.

Amerikan Kalp Derneği de protein niteliğinin kritik olduğunu belirtiyor. Fasulye, mercimek, kuruyemiş, tohumlar ve omega-3 bakımından zengin yağlı balıklar gibi bitki bazlı proteinleri tercih edip kırmızı ve işlenmiş etlerle doymuş yağ tüketimini sınırlandırmayı öneriyor.

Harvard araştırmacıları da aşırı proteinin doğası gereği zararlı olmadığını ancak hayvansal proteine fazla bel bağlamanın bitkisel proteine kıyasla kolesterolü ve ölüm riskini artırabileceğini ifade ediyor.

Independent Türkçe